12 Ağustos 2012 Pazar

Bir Asosyalin Değişimi

Bölüm 1-Cenk
Kalabalık bir oturma odasının tam ortasındayız. Kahkaha atan, dedikodu yapan ve kenarda gizlice dertleşen teyzeleri görmek mümkün bu odada. Hepsinin elinde beyaz porselen bir tabak, ev sahibinin ikram ettiklerini tadıyorlar. Kimisi sarmayı çok gevşek bulmuş. Kimisi kurbiyeyi beğenmiş ve tarifini istiyor. Ev sahibinin meşguliyetine aldırmadan ısrarla kurabiye tarifi soran şu kırmızı gömlekli teyzeye pis pis bakan mavi elbiseli teyze asosyalimizin yani Cenk’in annesi. Kırmızı gömlekli teyzeye bu kadar kin beslemesinin sebebi ise kesinlikle konumuz değil. Bu arada Cenk’in annesinin ismi Gülşah.

Çaktırmadan teyzelerin arasından geçip, Gülşah teyzenin yanına gidiyoruz. Etrafı süzmekle o kadar meşgul ki bizi fark etmiyor. Elbette bu canımızı sıkıyor; farkedilmemek. Boğazımızı temizleyerek dikkatini çekiyorunuz nihayet. Bizi görünce nedense şaşırmıyor. Ne işimizin olduğunu bile sormadan “Merhaba çocuklar. Nasılsınız?” diye hatrımızı soruyor. “Ne olsun teyzecim. Yuvarlıyoruz işte.” diye cevap veriyoruz. “Annen nasıl? Ablanı evlendirebildi mi” diye devam ediyor. Yine konumuz olmayan konular. “Teyzecim boşver bizi şimdi. Sana bir sorumuz var. Bize Cenk’i ve onun yaşamını kısaca anlatır mısın? Kısaca lütfen.” Gülşah teyzeyi nihayet şaşırtıyoruz.

Sorumuza şaşıran Gülşah teyze derin bir nefes çekerek anlatmaya başlıyor: “Cenk aslında akıllı bir çocuktur. Çocukken pek sokağa çıkmazdı. Çıktığında ise ya dışlanır ya da dayak yiyip eve geri dönerdi. Sonra dayısı buna bir bilgisayar aldı. Sokağı unuttu zaten. Sabah kalkar o aptal makine, yatmaz yine o makine. Bir ara sıkılmıştı ki ablasının dersleri için internet aldığımız an tekrar kalkmaz oldu. Kendine bulmuş bir tane turuncu site. Sabah akşam evladım orada. Tıkır tıkır basıyor tuşlarına. Bazen öfkeli bazen gülerken görüyorum evi temizlerken. Tövbeler çekip devam ediyorum işime. Hala böyle. Okula zor zoruna gider. Okulu sevmediğini söyler. Arkadaşı pek yok. Biz de üzülür bu haline pek ses çıkarmayız bilgisayar ile olan ilişkisine. BİM’den kendine şekerlemeler alıp saatlerini geçiriyor işte evladım. Hayatı o odada geçiyor. Psikojik hastalıkmış zaten bu. Azsosyal mı ne diyorlarmış. Babası emekli olunca gideceğiz bir psikologa.”

Cenk size tanıdık geldi mi? Elbette gelir o bir azsosyal değil, bildiğin asosyal. Peki size bu hikayenin sonunda Cenk’in sosyal biri olduğunu söylesem ne derdiniz? Onun bu noktadan o noktaya nasıl geldiğini merak eder miydiniz? Cenk’in değişimi anlatan hikayemize başlıyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder