11 Ağustos 2012 Cumartesi

Anlatsam mı Anlatmasam mı? 4

8


bak sonra uyarmadı deme dedi piç
tamam koçum sen uyarını yaptın aferim güle güle dedim oldum olası okuldayken de zengin piçlere ayar
oluyordum zaten
şimdi olaya açıklık getiriyorum beyler.
bu piçlerden bir tanesi yani benimle konuşan gerçekten ebrunun kuzeniymiş.
ebru ceyhunla çıktığı zamanlarda panpa olmuşlar
dün gece biz ebruyla yakalanınca masadaki dayısı da duymuş olayı dayısı bu piçe aktarmış olayı
o piçde ceyhunu arayıp böyle böyle birisi varmış demiş
ceyhunda gidin bir uyarın ben gelince sikecem onu demiş
bi ceyhun eksikti o da oldu
amk neden bu kadar zordu ki bi türk kızla sevgili olmak.
ben bunlarla uğraşırken bizim ebru buluşma peşinde
-gel dedim ne zaman istersen
geldi.
o romantizm peşinde. bana seni seviyorum diyecek yüzüme karşı ama benim ayar yine kaçık
-merhaba falan derken bendeki bok rengi suratı gördü.
-bişey mi oldu dedi
ne olmadı ki amk. tehdit üstüne tehdit
-yok dedim yorgunum biraz.
-geç mi yattın gece dedi.
-evet dedim
bu şekilde biraz sürdü muhabbet. çay içtik benim asık sıratımdan dolayı o da söylemedi.
yada söyleyemedi
**ben ne babasından ne de ceyhundan söz ettim ebruya
çünkü ona sormadan önce bulmam gereken bir iki soru vardı
bu ceyhun ibnesinin sevgilisi yok muydu??
neden hala tehdit vari konuşuyor olabilirdi ki??
ben ebruyla bir kaç aydır beraber takılıyordum.bu süre zarfında bu piç
üniversiteden hiç mi gelmeişti alanyaya
peki geldiyse ebruyla görüşmüşmüydü?
kısacası ne sikime artislik yapıyordu. zaten sikini sallasan artise denk geliyorsun amk.
bi kaç gün olaylar durgun gitti.biz ebruyla mesajlaşıp ottan boktan konuşmaya devam ediyorduk
sonra o akşam üstü geldi
dersane çıkışı yürüyelim mi dedi
olur dedim
dershane çıkışı geldi
dükkana girmeden hadi dedi
bende dükkanı patrona bırakıp gittim.
yürüdük yürürken heyecanlıydı
iskele caddesinde o gece sarıldığımız yere geldik
oturalım mı buraya dedi
baktım etrafta bir kaç çift daha var volta atıyorlar oturalım dedim
oturduk
gözü denizde elleri bende kelebek bende dedi
**çenesinden tutup kendime çevirdim yüzünü
ne sende dedim?
yine gözlerini kaçırmaya çalıştı
ve çok da kısık olmayan bir ses tonuyla
seni seviyorum dedi
bi kaç saniye sonra gözlerime bakabildi ancak tam baktığı esnada
efendim anlamadım dedim
seni seviyorum deyip sarıldı
tahmin ettiğim kadar sevinmemiştim. çünkü sürekli bu aşkın gerginliğiyle yaşamıştım şimdiye kadar
ve çok da süreceğe benziyordu
bir müddet sarıldıktan sonra
omzumdan araladım ellerini
göz göze geldiğimiz an yaklaştım dudaklarına
önce alt dudağına sonra iki dudağına iki öpücük kondurdum.
tepkisiz kaldı ilkine
ikincisinde o da bir dudak manevrası yaptı ama gerçek bir fransız öpücüğü olması için biraz daha gayretli
olması gerekiyordu **sonra yanağıma bir öpücük koyup ellerimi iyice sıkarak gözlerini yine denize
döndürdü
olan biten herşeyi unutmuş aklım dudaklarında kalmıştı.
elimi tutarken baş parmağı ile de okşuyordu elimi
evet beyler artık bir sevgilim vardı içimde sebebsiz bir gurur vardı
elleri ellerimde gözleri denizde.
korkumuyorum kelebek dedi. hiç korkmuyorum artık dedi
o öyle dururken yanağına nemli bir öpücük kondurup omzuna başımı koydum
iki saat oturduğumuz o gece bir takım sevgi cümleleri ile devam etti.
ve gece sonuna dudaktan olan biraz daha tatmin edici bir öpüşmeyle geldik.
evine kadar yürüdüm.
müstakbel kayınpeder biliyordu. kimden korkacaktım ki??
gece mesajlaşması
aşkııım diye gönderdiği mesajla başladı
beni hiç bırakma ebru’m dedim
sen istesende serseri aşıklar gibi peşini hiç bırakmam kelebeğim dedi(bu cümleyi unutmayın) bi kaç
mesajlaşma daha derken yattık
ertesi gün yolda yürürken modifiyeli bir araba pati çekerek yanımdan geçti ben kaldırımdan yürürken
daha sonra 4 3 yaparak resmen ses dinletti bana
normalde yan yola dönmem gerekirken devam ettim aynı yola
bir müddet yürüdükten sonra tur atıp yine aynı yola gelmiş
arkadan geliyor aynı araba gaz boğup aragaz çekerek
durdu yanıma film kaplı camını indirdi
görüşüyon mu lan hala dedi
aynı piç.
bana mı sordun dedim??
başka kime sorcam dedi
her soruyu bana sormuyorsunda dedim
adam gibi cevap ver lan dedi
evet görüşüyoruz dedim
yarra yedin olm sen dedi
arabanın içine hafif eğilip sonra doğruldum
ben sende öyle bir yarrak göremiyorum dedim
yanındaki piç ne diyon lan sen dedi
dışarı çıkın da arabaya tecavüz almasın dedim
çıkmazlar biliyorum çünkü tipini siktiklerimde kavga edecek göt yok
seninle görüşecez olm dedi
kralınla gel çakalım dedim yürüdüm.
o da bastı gitti.
**her geçen gün
ebruyla duygusal anlamda daha da bağlandık.
görüşmeden duramaz olmuş iki cümleden bir tanesi seni çok özledim e dönmüştü mesajlaşmalarda
halbuki hergün görüşüyorduk
artık bana olan sevgisini cesurca bana söylüyordu
resmen sevgiliydik lan işte
o piç tiplerinden başka birisi beni aradı.
kimsin lan sen dedi
yanlış numara dedim kapattım
tekrar aradı
kapatırsan sikerim olm yalnız mı sandın lan ceyhunu dedi
kimsin aslanım dedim
ceyhunun arkadaşıyım dedi
önce ceyhun gelsin onu sikeyim sonra sen sıranı bekle dedim. kapattım
ama her an bi olay çıkacaktı. artık tetikde olmak gerekiyordu
beni uyuz eden olay. sikimin ceyhunu kızla bi alakası kalmamış kızı terk edip
başka bir manita ile çıkıyor.
hala ebruyu kıskanıyor. sikimin sünnet artığı neden bıraktın o zaman.
geçen zaman içinde esnaflar bilen bilir kaynaşır. bizde kaynaştık. ahbab sayısı çoğaldı anlayacağınız.
bu arda bu durumu ebruya anlatsam mı anlatmasam mı? diye düşünüyordum
mutlaka korkacak bana bişey olacağından ve bu durumdan kötü etkilenecekti
işin diğer tarafı kıza anlatsam o da bazı kişileri arayıp en başta ceyhun ve kuzenini
anlaraya sayıp sövecekti ama bu erkek milleti tarafından kancıklık olarak bilindiği için
ve o piçler arkamdan tırstı, ispitledi,korktu gibi eleştrilerde bulunacaktı
peki benim yaptığım ,”gider e gider”e yakışırmıydı bu yakışmazdı tabi
bende anlatmadım. bekleyelim ve görelim ne olacak diye.
bir kaç gün geçtikten sonra hikayenin yardımcı erkek oyuncusu da sahnedeki yerini aldı beyler…
**ben kendimi kavgaya hazırlamıştım. diğer dükkanlarda çalışan tezgahtar arkadaşları da alarma
geçirdim.
bi kaç başka tanıdığa da durumu anlattım.
orduyu kurdum bekliyordum bir nevi
sonra o piç geldi yanında bir kişi ile
tanımıyorum ya buyur bilader dedim
ben ceyhun dedi
yakışıklı bir piçti beyler bana göre vücut olarak biraz daha gelişmiş teke tekte indirmekte zorlayacak
cinsten
iki kişiyle geldiğine göre ya artislik yapıp gidecekti yada konuşacaktı
evet dedim ceyhun söyle derdini
duydum ki ebruya asılıyormuşsun dedi
evet dedim
yanlış yapıyorsun bilader biz onunla hala görüşüyoruz dedi
bi dakika lan dur amk.ne görüşmesi. ayrı değil miydi bunlar.bu lavuğun başka kız arkadaşı yokmuydu.
ebru benim sevgilim olmamışmıydı. göz göre göre aldatıyor muydu??
hassiktir lan ebrunun davranışları sahte olamazdı. seni seviyorum derken cok inandırıcı söylemişti
ben lavukla laf dalaşı yapmayı beklerken beni göt gibi ortada bırakmıştı
bu gece de görüşeceğiz dedi
telefonu çıkardı. ebrunun numarası olduğunu teyit ettiğim bir numara tamam saat 18.de x cafeteryada
olacağım diyordu
bu saat aynı zamanda ebrunun dershane çıkışına da denk geliyordu.
kafadan aşşağı kaynar sular döküldü mecazını bu kadar şiddetli hissetmemiştim daha önce
aklımda yine cevapsız bir sürü soru belirmişti.
cevapları alabileceğim tek kişi vardı o da ebruydu
lavuğa çıkarıp ebrunun bana gönderdiği aşk mesajlarını bile göstermemiştim. aldatılma hissi psikolojisi ile
görtermeyi siktir et bişey bile diyemedim ibneye
gitti
bir müddet sonra ebruya mesaj attım
aksam dershane çıkışı dükkana gelebilirmisin diye
bu akşam az işim var. işim bitince arayayım mı seni dedi
ne işin var dedim
bir arkadaşla buluşacam dedi
ulan düpdüz aldatılıyorum hissine kapıldım
aşktan sevgiden soğudum amk.bu kadar da olmazdı ki amk
tamam sana iyi eğlenceler dedim.
gitsem mi gitmesem mi diye çok büyük muallak da kaldım.
gitsem sinirden çatlayacam mekanda olay çıkaracam diye korkuyordum
ama gitmesem de acaba ne yapıyorlar diye meraktan kuduracaktım.
aşkının ızdırabını sikeyim emi.
30 dakika gibi bir zaman sonra özlediğini belirten bir mesaj daha gönderdiolm vardı bi bokluk amk ama
ne?
**onlar buluşurken sik sik dükkanda oturmanın bir mantığı yoktu. sonuçta gönül işiydi bu.
kim sevdiği kızın eski sevgilisi ile buluşmasına duyarsız kalabilirdi ki
bitecekse bitsin çekeceğimiz acıları baştan çekelim mantığı ile onların buluşma saatinde
uzak bir tenhada ama görebileceğim bir boktada cafeteryanın dışında bekledim
sizde hayvan değilsiniz az çok benim o an nasıl bir tedirginlikle beklediğimi tahmin edebilirsiniz
derken ilk lavuk göründü. dışarda beklemeye başladı.
benim için önemli olan karşılaştıklarında nasıl davranacaklarıydı
zira ebru bana onu unutamamaktan yakınmıştı
acaba benimle olan herşeye rağmen ona olan eskiye ait duygularına tekrar yenik mi düşmüştü
ebru da göründü.
gözlerim fal taşı gibi açıldı
hiç görmek istemediğim bir manzaraydı. size çok ciddi söylüyorum insanların neden cinayet işlediğini
anlar gibi olmuştum
amk. sevdiğim öldüğüm geberdiğim kız başka bir lavukla sarılmıştı kapının dışında
hadi olm kelebek sana yol göründü bu ilişkide ötesini izlemek sana sadece daha çok acı verir diyerek
youma gittim beyler
**bir saat kendi kendimi yedikten sonra. mesaj geldi
aşkım nasılsın nerdesin diye
ananın amı gibiyim ebru cehennemin en dibindeyim demek istesem de demedim
hiç bişey yazmadım.
dükkana geliyorum dedi
gel amk.gel bakalım
yine cevap vermedim.
ve dükkana geldi
hiç birşey yokmuş gibi davranıyor. canım cicim muhabbetinde
nerdesin sen ebru dedim
çok ama çok sert bit ifade ile
arkadaşın yanındaydım dedi
hangi arkadaşın dedim
ama patlamak üzereyim yalan söylese dövecem o derece
eski bir arkadaşımın yanındaydım dedi
kim dedim eski arkadaşın
ya boşver önemli birşey yok dedi
şimdi bu dükkandan çıkıyorsun bir daha da gelmiyorsun dedim
ne oldu yaa falan dedi
ebru git ceyhun mudur nedir onunla gönül eğlendir. şimdi derken de ciddiydim kaybol dedim
**ağlamaklı gözleri.tam olarak anlamadağım mazeretleri bile beni sakinleştirmeye yetmedi.
her konuşmasında dinlemiyormuş gibi ses tonumu arttırarak kovdum
o bana lütfen dinle diyor bense ona. telefonu mu sil. beni bir daha arama mesaj da atma diyordum
beni dinleyinceye kadar bir yere gitmiyorum dedi
en sonunda siktir i de dedirtti bana ısrarları.
sonra dükkanı bile kapamadan sen gitmiyorsan ben gidiyorum dedim
çıktım dükkandan dışarı
yürüdüm yol boyunca
o da arkamdan geldi
kelebek sabaha kadar beni arkandan yürütürsün kapında bekletirsin. beni dinle ondan sonra ne yaparsan
yap dedi
dinleyecek bir şey yok.ben görmem gerekeni gördüm.git ceyhununa sarıl ona anlat derdini dedim
ağlamaklı ve çok yüksek bayan sesiyle
gerizekalı dinle dinle dinle diyerek ağlamaya devam etti
içim yandı lan piçler
sevdiğim kız ağlıyordu amk. **içim yanmıştı ama ilk defa aldatıldığımı sanıyordum amk.pek kolay olmadı
sakinleştirmek kendimi
zaten o orospu evlatlarına tilttim.amk bi de bizim kız gidiyor onunla konuşuyor.
sadece konuşsa eyvallah beyler. randevu alıp buluşuyor bide sarılıyor
sikerler beyler. godoşmuyum amk
hiç siklememiş göründüm ağladığını yoluma devap ettim.
taksi çevirip evime gittim
mesaj üstüne mesaj telefon üstüne telefon ama hiç birine cevap vermedim
ama içimdeki kini de kusmam gerekiyordu.
ne olursa olsun aga. madem bana bir açıklaman var ne sikime sarılıyon amk kavatına.
madem konuşmanız gereken bişey var eyvallah eski sevgilin bi kereliğine konuş
ama alanyaya gelir gelmez ne bu buluşmalar.amk sen alanyaya gelir gelmez buluşuyorsan kim bilir daha
önce kaç kere geldi kaç kere buluştunuz. veya hergün benimle mesajlaştığın kadar onunla da
mesajlaşıyon
**telefonu kapattım. kapatmadan önce patronu aradım. işe bir kaç gün gelmeyeceğimi söyledim
ya olur mu falan desede hastayım dedim salladım
ilk gün işe gitmedim
akşama doğru evde sıkıldım. dışarı yürümeye çıktım
sağda solda biraz oyalandım. akşam 8 gibi eve geldim
kapıyı açtım
içeri girdim
salonda annemle kim oturuyor biliyor musunuz?
biliyorsunuz tabi
ebru gelmiş amk.
yuh.yuh ki ne yuh
dükkandan ev adresini istemiş. patron da adres vermek bir yana direk eve getirmiş
sağol amk patronu
annemle belirli bir süre konuşmuşlar kaynaşmışlar bile
lafda geçmiş olsuna geliyor dükkandan hasta olduğumu duyunca ama hasta piyasada yok
**kafamı odadan içeri uzatıp onu görünce çok olmuştum.
bir an şaşkınlıkla bakarken sinir yine tepeme çıktı
ebruyu görmek bana sinir veriyordu ve ben sinirliyken ısrarcı hali beni daha çok sinirlendiriyordu.
anneme
anne misafirin var galiba ben yatıyorum dedim
olm senin misafirinmiş dedi
baştan aşşağı süzer gibi yapıp
ben tanımıyorum arkadaşı dedim
kapıyı kapatıp yan odaya geçtim
ama piçler yalan söylemeye de gerek yok gelsin bana yalvarsın durumu iyice açıklasın gönlüm rahatlasın
tekrar sarayım seveyim öpeyim istiyordum
ama bendeki gereksiz gurur sürdükçe sürüyordu
odaya gittim bekliyordum gelsin diye.
gelmedi amk. annemle konuşuyor
konuştukça konuşuyordu
bir süre sonra dış kapı açıldı kapandı
hemen odadan fırladım
kapıyı bir açtım
karşımda sadece ebru
gitmemiş amk. numara yapmış biliyor tabi köpek gibi geleceğimi. arkasından anneme arda arda seri
sorularla ne konuştuklarını soracağımı
**evet onu karşımda görünce aslında ona ne kadar ihtiyacım olduğunu da belli etmiştim.
tek cümle kurup gitti beyler
-bir daha dinlemeni istemeyeceğim. kapıyı açık bırakıyorum
dedi çıktı
eveet iş bana kalmıştı.ya arkasından gidip ne bok döndüğünü öğrenecektim.ya da sevdiğim kızı
kaybedecektim.
gurur bazen insanlarda çok ağır basıyor beyler. bazen karşı tarafın haklı olduğunu bile bile sıçtığınız boku
yemek istemiyorsunuz. gitmedim beyler.
o aşşağı inerken kapıyı da hızlıca çarptım üstelik
akabinde sen bilirsin diye mesaj geldi
başka da gece boyunca mesaj gelmedi. insanın içi içini yemesi bu olsa gerek gece boyunca bu duyguyu
hissettim.
bir yandan siktir et olm en iyisini yaptın derken bir yandan da kendime kızıyordum
ve hep birdaha geri gelmezse korkusu vardı
**bir gün geçti tam 24 saat ses soluk çıkmadı. abartmışmıydım tepkiyi evet abartmıştım
onsuzluğa alışabilmeyi bir yana bırak onunla beraberken onu düşünme aralığım saniyede bir ise salisede
bir e çıkmıştı
yarrağımın kelebeği kıza gidip tamam anlat dinliyorum da denilmez amk.sik elimizde götümüzde
kalbimizde aklımızda o gece yattım ama yatamadım
sabah işe gittim hani gelir diye
gelmedi
dershaninin önünde dolaştım
hani çıkar da görür diye çıkmadı
gidebilme ihtimali olan yerleri dolaştım ama yoktu
bi sebebde bırakmamıştım tekrar mesaj atmak için.
elim telefonda erkekliğe bok sürmeden yazılabilme ihtimali olan bütün mesajları aklımdan geçirdim
ama aklımı sikeyim bi bok gelmedi aklıma
**ceyhun efendi tekrar belirdi.
-iki kere daha buluştuk. haberin olsun unut bence sen o kızı dedi
-tamam aferim hayırlı olsun dedim
-he yani akıllı ol dedi
-tamam abi özür dilerim bir hatamız varsa yengeyi de rahatsız ettik kusura bakma dedim
-ben yokken peşinde olduğunu duymayayım dedi
-duysan ne yapacan aslanım dedim
-duyunca görürsün dedi
üstüme yürüyerek
-bekle lan piç dedim
ebruyu aradım. numarayı göstere göstere.alo sesinden sonra. seni seviyorum deyip kapattım. cevap bile
veremedi.
-duydun hadi icraata geç dedim
o bana tip tip bakarken dayanamadım o sinirle ben ona indirdim kafayı burnuna şerbet burnunu tuttuğu
eline damlarken
iki tane daha patlattım.o da bana yarım bi yumruk attı
hemen millet toplandı.bu arada ebru da bana mesajlar atıyor ama okuyan kim amk. meşgulum
dükkanın dışına çıkardılar. saydım sövdüm arkasından gitmeye çalıştım ama zor sakinleştirdiler.
hala bağırıyor amk. oğlu
seni sikecem diye.
gel sik amk oğlu gel sik
telefonu çıkardım. gönderdiği mesajları hiç okumadan
çabuk aşşağı in seni bekliyorum evin önünde dedim
gittim. evin altına hala yok
çabuk ol diye mesaj attım
bir kaç dakika sonra göründü
direk mevzuya girdim
sen onunla tekrar görüştün mü görüşmedin mi dedim??

9

**hangi ceyhunla dedi
ebenin amı ceyhunla demek geçti içimden o an sinirle ama
-sevgilinle dedim
-eski sevgilimle dedi eskiye baya bir vurgu yaparak
-buluştun mu buluşmadın mı dedim??
-dinleyeceksen cevap vereceğim dedi
-ebru buluştun mu bulumadın mı dedim ses tonunu yükselterek
-evet buluştum dedi
-mutluluklar dilerim dedim. dedim ama gözlerim doldu.tam gitmeye yeltenirken
-hani seviyordun dedi
-bazen hata yapabiliyor işte insan dedim
-senin tek hatan beni dinlememek dedi
gözlerim dolu olarak.ve sinirli bir şekilde
-hadi bi kere buluştun anlamadım ama hadi oldu diyelim. ikinci üçüncü belkide benim bilmediğim
yüzlercesi vardır.
unutmakta bu kadar zorlandığını söylediğin birisiyle bu kadar çok buluşmanın mazereti bence olamaz.
belliki unutmadığına geri dönmüşsün. saygı duyuyorum. göz göre göre beni aldattın.bir de gözümde
yalancı olma mazeretlerinle ben gidiyorum. dedim
ağladım ağlayacam ne zormuş amk. sevdiğin birine elveda demek. gidiyorum dedim beyler ama içimden
dualar ediyorum
beni durdursa gönlüme su serpecek bir açıklama yapsa kurtulsam bu acıdan diye
-iyi alıştın bu ben gidiyorum deyip gitmelere.bu mu senin sevgin dedi
ohh dedim anlatacak galiba
-ister dinle ister dinleme ben anlatıyorum dedi
kulağımı iyice kabartarak dinledim
birinci ağızdan anlatıyorum beyler **ceyhun beyefendisi..
ooo yeni sevgili yapmışsın diye buna mesaj atmış üniversitedeyken
bizimki cevaplamamış
bende seni unutamadığımı sensiz yaşayamayacağımı anlamıştım halbuki diye bir mesaj daha göndermiş.
bizimki yine cevaplmamış
yarın sabah alanyadayım senin için diye bir mesaj daha atmış
bir kez daha cevaplamamış ebru
ebrunun anlattığına göre ceyhuna olan nefret duyguları sevgilisi olan birine asıldığı için iyice artmış
ve bir nevi intikam almak için ceyhun alanyaya gelince buluşma davetini kabul etmiş
cafeteryanın dışında buluştuklarında ceyhun seni çok özledim diyerek sarılmış
sonra içeri geçmişler ceyhun pişmanlıklarını bildiren bir konuşma yapmış
bizimki anlattıkların bittiyse şimdi gözlerimin içine bak demiş
bakmış amın oğlu
-ben kelebeği çok seviyorum. deyip kalkmış gitmiş ebru
sonra ebru dayısının karısı yengesinin yanına çay içmeye gitmiş. bunu gören ve bana arabayla artislik
yapan kuzeni
ceyhuna haber vermiş.gel eve çabuk diye.
ceyhunu kızın yengesi de oğlunun arkadaşı olması sebebi ile tanıyormuş.
ebru durumdan hoşnutsuzken
o piç bir şekilde oda da yalnız bırakmış ebru ile ceyhunu
ceyhun lütfenli yalvarmalı bir şekilde derdini anlatmaya çalışmış
ebru gitmek ister görününce kızın kolundan zorla tutarak hala birbirimiz seviyoruz biliyorsun derken
benim hakkımda da beni kötüleyecek bir kaç söz ilave etmiş.(içeriğini söylemedi)kolundaki hafif morluğu
da gösterdi anlatırken
ebru
-bundan sonra onun kadar adam ol başkalarını bari üzme demiş ve çıkmış gitmiş evden
sonra lavuk mesaj üstüne mesaj atmış
**vay şöyleydi vay böyleydi. atmış da atmış mesajları
son mesajında da eğer aşşağı inmezsen kelebeği dövmeye gidiyorum demiş. ebrunun evde olduğunu
bildiği bir anda
bizimki sinirle inmiş
ağzına ne geldiyse saymış
çektiği tüm acıların hesabını sorarcasına kusmuş içinde kalan ne varsa
sonrada
-eğer gidip öyle bir şey yaparsan kendime zarar veririm sorumlusu sen olursun. diye tehdit etmiş
lavuk sarılmaya çalışarak affet beni ,sakin kafayla tekrar konuşalım durumu düzeltebiliriz tarzında sözler
söylemeye çalışmış
bizimkisi sarılmayıp
gözlerinin içine bakarak
tekrar ediyorum ben kelebeği seviyorum.bir daha ne mesaj at ne ara ne de gel demiş
evet beyler ceyhun süzmesi kaybetmeyi kabullenemeyerek yapmış bunların hepsini
bunları kavga ederken bilsem iki yerine 5 vururdum amk çocuğuna
kızın sözleri bitmiş gibiydi
ben kıza ceyhunla tekrar muhattap olmasın diye kavga ettiğimizi söylemedim.
ceyhunun salladığı yumrukta çeneme yarım geldiği için bir belirti yoktu.
ben ne diyeceğimi düşünürken
içimi sızlatan sözleriyle devam etti
-bana telefon açıp seni seviyorum deyip kapattığında dünyalar benim olmuştu. ister inan ister inanma
anlattıklarıma ama ben seni çok seviyorum kelebek dedi. hafifden düğümlenmiş sesi ile
o an sarılmamız gerekiyordu dimi piçler.bu konuşmanın arkasına sıkı bir kucaklaşma giderdi
ama ben biraz suçlu hissettim kendimi sarılamadım.o da galiba ona inanmadığımı düşünerek yeltenmedi
bir müddet bana baktı
söyle lan işte gerizekalı bende seni seviyorum de.demek geldi içimden ama mallığımdan dolayı
söylemedim
-yalan mı söyledin yoksa bana. sevmiyormusun dedi??
vazoyu kırmış çocuk suçluluğu ve bakışları ile
-ben seni hep böyle üzeceğim galiba kusura bakma ben gideyim artık dedim
ellerimden tuttu gitme dedi
ama ben gittim
şimdi düşünüyorum da ne kadar inatçıymışım amk.
allahtan kız benden soğumayıp o mesajı gönderdi arkamdan
**ben giderken kız arkamdan mesajı gönderdi
istediğin kadar git. amacın sabrımı sınamaksa acelem yok.ama başka bir nedenle sevgin bittiyse en
azından haber ver
evet böyle bir ihtimal de vardı
kız benden soğuyabilir boku bokuna gurur yapıyor olabilir ve hatta kızı kaybedebilirdik
ama sinirliydim amk
bu mesaja da cevap vermem gerekiyordu,
bir daha bilmem gereken şeyleri vaktinden önce anlat dedim
söz dedi sonuna gülücük ekleyerek
sonra düşündüm ulan bu kız beni bu kadar zamanda bu kadar delicesine nasıl sevmişti
korkmaya başladım piçler
böylesine bir kızı üzmekten çok korkuyordum
işin en doğrusunu söylemek gerekirse anamdan başka kimse bana bu kadar değer vermemişti
bende kızı seviyordum
be pezevenk o zaman nedir bu afra tafra tripler diyeceksiniz
evet haklısınız. bende bilmiyordum
-iyi geceler demeyecekmisin diye bir mesaj daha attı
-iyi geceler yazdım sadece
-geri gelemez misin dedi
-yarın görüşürüz dedim
-lütfen dedi
**o kadar da abartmaya gerek yoktu amk. tamam yeter işte affettik. bokunu ne çıkarıyon o kadar
kavganın üstüne romantism gider mi.gerçi amk. cavırlarında bu olaya make up sex diyorlar ama.ben
türküm amk.
-iyi geceler ebru dedim.
-iyi geceler kelebeğim dedi
geceyi tamamladık
ertesi gün kalktım. ceyhun piçini bulmam lazımdı.ama piç çoktan gitmiş amk. okumaya
bu arada sınavda yaklaşıyordu
ben hiç sınava çalışamıyordum. arasıra o hazırlık test kitaplarına bakıyordum o kadar
sonra içimi bir korku daha aldı
bu kız bir yeri kazanıp gidecekti elbet
ya ben??
gitsem ne olacaktı
anada para yok baba da para yok. bende birikim yok. günlük kazan günlük ye.
başka bir şehire gitsem yurt parası nı boşver alanyaya geri gelecek birikim bile yoktu.
hani önümüz yazdı turizm biraz daha canlanır biraz para biriktirebilirdim ama
yetmezdi piçler.
ben pederinden yardım almadan okuyan çok az piç tanıdım.
ama askerlik de geliyordu.en azından sınava girip açık öpretim yapmalıydım.
ebru ertesi gün geldi
oturduk konuştuk
ona durumları anlattım
ilişkinin devam edebilirliğini sabrının sınırını sordum
-yeterince sevmiyormuş gibi mi görünüyorum dedi
evet seviyordu ama araya uzun ayrılıklar girecekti.
turist kızlarından biliyordum bu muhabbeti.
yazın gelir sikersin.
sonra bir kaç e mail.bir kaç telefon bir süre yazar sonra gider başkasını bulur
aynı şeyin ebruda da yaşanmasından çok korkuyordum
-birbirimizi üzmeden en mantıklı olanı yapalım. ayrılmak gerekiyorsa seni üzmemek için razıyım dedim
—kaç gündür bunun peşindemisin kelebek.bu muydu amacın. düşüne düşüne bu mazeretimi mi
buldun.tek biz mi olacağız uzantan seven sevmiyorsan açık açık söyle dedi
bak sen. şimdide ben yanlış anlaşıldım.eh amk.
vay amk. çok hoşuma gitti lan bu tavrı. yarram aldın mı cevabı dedim kendi kendime
ama dur lan en azından yanlış anlaşılmadan kurtulmam lazımdı.
uzat elini dedim
uzattı istemeyerek ve kızgın halini devam ettirerek
-göhsümün sağ tarafına götürdüm. sence yalan mı söylüyorum dedim.
salak değil ki amk. kız.
kalp öbür tarafta değil mi senin dedi
doğru cevabı gözlerimde aramalıydın dedim.
şöyle hafiften gülümseyerek baktı.
buydu olay beyler karı kız milleti kandırması en kolay millet.
dedeler demiş.
atmasını bildikten sonra tüfeğin atmayanı ,istemesini bildikten sonra avradın vermeyeni yoktur.
-bak dedim. seni bu kadar sevdim. senin yaşadığın acıları en iyi senin gözlerine bakarken onu görürek
anladım.
başkaları benim gözlerime baktığında senden kalmış acıları görmesin. dedim
kafamı iki elinin arasına aldı çenemi hafif kaldırıp gözlerime baktı. söz kelebeğim dedi
vay amk. dükkan bu kadar romantizm çok fazlaydı. biri görse makara yapar amk. liseli aşıklar gibiydik
**bir kaç gün devam ettik böyle. sonra seni eve davet etsem gelirmisin dedi
sizin eve mi dedim
evet annemde babamda seninle tanışmak istiyor dedi
ben zaten babasıyla tanışmıştım.ama kız bilmiyordu tabi
o yüzden basit bir mantıkla eğer kızın babası da istiyorsa o zaman sorun yoktur dedim.
ama ben utanıyordum
başka zaman dedim
ısrar etti.
sürekli senden bahsediyorum. merak ediyorlar seni dedi
ya olmaz şöyledir böyledir dedimse de ikna edemedim
ertesi akşam a davet edilmiştim bile.
çalıştığım hediyelik dükkanından. masa üstü üfleme camlı üçlü bir mumluk aldım. çok şık birşeydi
eve gittim mesaj atarak ebruya.
kapıyı açtı
içeri girmeden ürperdim
o neydi amk öyle.bir apartman dairesi bu kadar lüks nasıl olabilirdiki elimdeki hediyeden utandım amk
etraftaki aplikleri görünce
sıcak bir karşılama oldu
biladeri de iyileşmiş.
bilirsiniz tüm gözler üzerinizde herkes size bakar. yarrak gibi ağzından ne çıkacağını bekler
yediğiniz yemekten bile zevk almazsınız sıkıntıdan
ama çok hoş karşıladılar
artık ebru benim hakkımda ne anlattıysa onlara
-soracak pek fazla birşeyimiz yok ebru herşeyi anlatıyor sağolsun dedi annesi
eh amk ebru artı ben kıpkırmızı
zaten tedirginim sayın valide bu kadar gelme işte üstüme
—kızın babası çok piç bir gençlik yaşamış görmüş geçirmiş kral adama benziyordu
muhabbet döndü dolaştı. üni sınavına geldi
nereyi istersin gibi bir soru geldi babasından
şimdi boka sarmıştı muhabbet. ebru da tedirgin oldu bu sorudan ama o da gerçekten istiyordu benim bir
üni de okumamı
henüz karar vermedim. sınav sonucuna göre değerlendireğim dedim.
vakit bulabiliyor musun sınava hazırlanmaya dedi
ebru rahat bıraktığı zamanlar evet dedim
o zaman hiç çalışamadın dedi babası
gülüşmeler falan derken ortam yumuşadı
yemeğe geçelim dediler
hem yemek hem muhabbet devam etti. kızın annesi de ne yemekler yapmış amk. harbi fakir piçiymişim o
gün onayladım
yemek bitti salona geçtik
durum öncesini aktarıyorum. ebru benim maddi durumun kısıtlı olduğunu üni de para ihtiyacımın
olacağını bu yüzden açık öğretim okuyacağımı anlatmış
bayanlar da mutfakta kahveyle uğraşırken kızın babası
-sana birşey soracağım anlatacağım ama yanlış anlama lütfen dedi
-buyrun dedim
-biz dedi çok şanslıydık anamız babamız zenginmiş onlardan bize kaldı dedi.ben elimden geldiği kadar
diğer insanlara hep yardım etmeye çalıştım maddi konuda dedi
hemen sözünü kestim
yanlış anlamaya başladım. devam senaryosunu biliyorum. sağolun iyi niyetiniz için.ama hayır teşekkürler
dedim
sizde anladınız dimi lan piçler anlatmaya gerek yok amk.
-bitirseydim dedi
-sözünüsü kestim kusura bakmayın dedim devam ettim
—maddi yönden doymuş olduğunuz belli. dedim sağa sola bakarak.
ama manevi yönden de çok doymuş birisine benziyorsunuz. bana çok iyi davranmanızdan bu sonucu
çıkardım. ayrıca misafirperverliğiniz için de teşşekkür ederim. size zaten ebru için bir söz verdim ama illaki
birşey paylaşmak istiyorsanız bu sevginizi böyle devam ettirin yeter bana dedim.
-bunu bence bir daha düşün. sana borç vereceğim sonra kazanıp bana geri vereceksin dedi
-lütfen dedim. sağolun.bu kadarı fazla olur.siz benden ebrunun alacağı kararları etkilememi istediniz.ama
sizden borç alırsam benim ebruyla ilgili alacağım kararlar değişebilir dedim.
adam öküz değildi anladı. para baskısı altında aşk olursa zoraki sevmeye devam ederim demek istediğimi
ama samimiyetinize inanarak teşekkür ederim dedim
unuttuk o zaman bu konuşmayı dedi
unuttuk dedim.
içeri bağırdı nerde kaldı kahveler diye.bir nevi artık konuşma bitti getirin kahveleri sinyali gibi gelmişti
bana bu
suratım düştü. beyler incindim içten içe. tamam eyvallah beyamca kötü niyetle teklif etmedi ama …
belli etmemeye çalışarak sahte gülümsemelerle devam ettim.
-anneni de getir birgün oturalım dedi annesi
yaa amk. anneme bu söylenir mi.annem gitmez ki zaten.
ne diyecem sevgilimin annesi seni çağırıyor mu diyecem. bacaklarımı keser önce okulunu oku diye.
tamam ebru benim annemle bende onun ailesiyle tanışmıstım yeter amk bu kadar samimiyet şimdilik
-inşallah dedim.
bu arada kzın biladeri piçosu tam bi ps hastası yemek bitti direk odasına gitti. içerden sesler geliyor.
futbol oynuyor piç. bizi siklemiyor bile
üç beş muhabbet daha yapıp izin istedim.
yine gel dileklerini belirttiler.
annesine babasına teşekkür ettim. ebru bende geleyim aşşağı kadar dedi
sen bilirsin dedim
aşşağı indik apartmanın giriş katında ki koridorda durduk…
**babası ile konuştuklarımızda ebrunun da parmağı olduğunu düşündüğüm için ebruya rahatsızlığımı
belirtmek istedim ve
koridorda elini tutarak yürümesi englledim
ne oldu dercesine bana baktı
-sen burdan dön istersen yukarıda gecenin kritiğini yapmak için seni bekliyorlardır dedim
**hiç birşey olmamış gibi yaramaz kız bakış ve gülümsemesi ile
-önce ikimizin bir kritiğini yaparız diye düşünmüştüm halbuki dedi
derken de sarıldı
-ebru her gece ilişkimizin kritiğini yaparken mutluca iyi geceler dileyebileceğimize emin misin dedim
-onu bilemem ama her gece hala senin kız arkadaşın olma mutluluğunu istiyorum kelebeğim dedi
**içimdeki sebebsiz korkulara bir yenisi daha eklenmişti.bu kız beni çok seviyordu ama ya bu hevesi
birgüm biterse onun bana olan ilgisi beni ona iyice bağlıyordu.bu sözleriyle kırgınlığım biraz geçti
romantizmin amına koymak bu olsa gerek
-yeter mi bu kadar kritik gideyim mi dedim.
-bir yere gidemezsin dedi ellerimi tutarak ve dudağını büzerek
—korkma bir yere gidemem ki sadece kalbinin hücreleri arasında yer değiştiririm dedim
nasıl böyle sözler söyleye bildiğimi yıllardır gönlümdeki beklenen sevgiliye hasret olarak yorumluyorum.
yoksa daha önce duyduğum vaya kullandığım cümleler değildi.
-yürüyelim mi biraz dedi
-yok üşürsün böyle dedim
-sen sarılıyorsun ya işte dedi.—sadece kalbini ısıtmayla olmaz bu iş dedim
-esas sensizken üşüyorum ben deli dedi
beyler o böyle konuştukça nasıl sevineceğimi bile bilemiyordum. gülmeyi karıştırır oldum amk.
yüzümdeki mimikleri tekrar gözden geçirmem gerekti. dudaklarım suratımda garip yerlere gidiyordu
vay amk. aşk ne güzeldi lan
—yok burası iyi gelen geçen komuşulara yakalanmazsan sorun yok dedim
-ne yaparken yakalanmazsak dedi gözlerime o nasıl bir bakışsa bakarak
sen kaşındın diye düşünerek
-böyle dedim ve yaklaştım dudaklarına
eh geciken otobüslerini sikeyim onun da canına minnetmiş
**ve dudaklarımız birleşti. kendimden geçtim beyler. sanki bir senedir açım da annem kuru fasulye
pişirmiş.o derece
daha önce turist kızlarla benzer öpüşmeler olmuş ama hepsi yatakta son bulmuştu
5 dakika civarı öpüştük.ama bu farklıydı. nasıl diye sormayın farklı işte amk.
yanlış anlayanın götünü sabri reyiz siksin ama sikim bile kalkmadı. nefessiz öpüşüyor olmamıza rağmen
derin bir oh çekerek ayrıldım dudaklarından ve
-ben gideyim artık yoksa kötü şeyler olacak dedim piçce gülerek
-deli diyerek güldü. orta şiddette karna da yumruk salladı
-deli senin delin güzelim diyerek **kendime çektim ve bir kez daha öptüm dudaklarından karşılık
beklemeyerek.
iyi geceler bile demeden göz kırparak döndüm kapıya yöneldim
onda bir hareket yoktu. kapıya geldim. hala bekliyordu aynı yerde
ben beklerken kapıya geldi
ben ona bakarken
-öpmeye mi geldim sandım misafir uğurluyorum hadi dedi. elini sırtıma uğurlarcasına koyarak
vay amk. gülme krizine giriyordum karnımın içinde güldüm.
-sen bilirsin dedim. imalı imalı bakarak
** apartmanın dış kapısında kaldım bu arada.o bana göz kırptı bu sefer
bende ona bir öpücük gönderip gittim
sınava 20 gün civarında birşey kalmıştı.
bundan sonra atacağım adımlarda daha dikkatli olmam lazımdı.
beni ve ebruyu riske atacak herşeyden kaçınmalıydım.
onu üzecek ve aklını sürekli bende bırakacak imzalardan kaçınmalıydım
sınav gününe kadar olan her buluşmamızda onu sınava motive etmeye çalıştım
sanki ben girmeyecem amk. sınavına
aklıma takılan ufak soruları bile sormadım kafası karışmasın diye
mesela ceyhun ona hala mesaj atıyormuydu
bu süre zarfında ben eve tekrar davet ettiler ama sınav sonrasına salladım.
bende ufak ufak daha fazla test çözerek kendimi sınava hazırlamaya çalıştım
ebru her ders çalışma arasında mesaj atıyor her sıkıldığında da buluşmak istiyordu
yüzde 70 i civarını salladımsada bende özlediğim için geri kalanında buluştuk
bu buluşmalarda garip şeyler konuşmayıp. sevdiğini söylediği zaman bende
o öpmek isterse abartmadan karşılık vererek öpüştük
bir ara ondan soğuyor olduğumu düşünsede sınavdan sonra ne isterse yapacağıma söz vererek ört bas
ettim
sınavdan bir gün önce beraber hangi okulda sınava gireceksek o okullara gittik
sanki bilmiyoruz amk.
ebrunun buluşma bahanesi işte
birbirimize şans kalemler aldık bir kırtasiyeden
akşam a kadar beraberdik.,
o biraz daha beraber olma konusunda ısrar etsede
ben onu benim için ,kendin ve aileni tatmin edecek bir sonuç al diyerek gönderdim
sınava girdik **o hemen mesaj gönderdi
nasıldı diye. fena değil dedim
ben onunkini sordum.iyi gibiydi dedi
öğlen 12.30 civarı babam beni aldı nerdesin gelelim mi yemek yeriz beraber dedi
babası ile olmasından dolayı pek yanaşmadığım için.
eve gideyim sonra buluşuruz dedim
ama söz vermiştin ne istersem yapacaktın diye yine bir mesaj geldi
o hakkını bununla mı kullanacaksın dedim
iyi tamam off yaa dedi
tamam tamam gel hadi dedim okulun önünde olduğumu belirterek
geldiler. arabadan hemen indi sarıldı
lan baban direksiyonda ne yapıyon amk. yavaş biraz herifi kızdıracaksın tüfekle kovalayacak bizi amk.
-nasıl geçti canım dedi
-sınavı konuşmayalım lütfen dedim
-tamam gel babam bizi bırakacak dedi
-yürüseydik dedim
-annemle kardeşimi alıp otele gideriz dedi
-siz planı yapmışsınız bile dedim
otele gittik. tüm personel bu amcık kim dercesine bakıyor.
bilirsiniz otellerde patron kızına herkes hastadır. kimle çıkarlarsa çıksınlar beğenilmez jön
havuz barda ki masalarda oturduk **ben tabi yine çok gerginim
yemeği söyledik
ama yemek yerken ebru normalden biraz daha samimi davranıyordu
-yarın yüzmeye gelelim mi havuza canım dedi
canım mı?? dercesine baktım.lan yavaş ataya saygı biraz.ben zaten tırsıyom adam siktir edecek diye
-ben yüzme bilmiyorum dedim. canım kelimesi muhabbetin içinde kaybolsun diye
-ben sana öğretirim canım dedi
anası babasıda bişey demiyor.ben kız olsam biri babamın yanında onu dese, diyen mezar peder hapis
-bana öğretmeye çalışan bir kaç kişi benim yüzümden boğulma tehlikesi atlattı dedim
bu arada kzın biladeri de babasına soruyor. yüzme mi bilmiyormuş diye
-yok şaka tabi biliyorum dedim
yemekten sonra kardeşi kalktı.
babası işler için otelde bir yerlere gitti.
annesi ben ve kız kaldık masada
annesi de çok sevimli bir kadındı. bilindik zengin kadınlar gibi ne yüzündeki boyası fazlaydı
ne de çevredekilere kibarlığından ödün veriyordu. hanımefendiydi resmen
annemi sordu
belliki buluşmak istiyordu artık ama annem gelmezdi ki.-annem yazları yaylaya çıkar biraz daha serin
olduğu için. dedemlerin köyüne gitti dedim
ebru atladı
-aa bizi de götürür müsün kelebek diye.
evet çok iyi olur diyerek destek verdi annesi
sanki evlendik biri karım biri kayınvalide amk. nere gidiyorsunuz bi durun.
-çalışıyorum zor ama sezon sonuna doğru gidebiliriz elma ve üzümlerin yetişme vaktinde dedim.
bu ana kız belliki bizim kabile ile de yakından tanışmak istiyordu.
garip bi durum beyler çok farklı iki dünyada yaşamış ailelerin kesişim evlatlarının
gönül meselesi ile iki aile tanışacaktı ama benim temsil ettiğim taraf pek de gurur duyulacak bir aile
değildi
tamam aç değiliz açıkta değiliz ama onların hayatına bakınca daha bir gariban hissediyor insan kendini
annesi de lavaboya kalktı.
herkes bize bakıyor elemanlardan yada ben öyle hissediyorum
ama ebrunun umrunda değil içime girecek
elimi tutuyor
-annenin babanın yanında bari böyle yapma utanıyorum dedim
-biliyorum dedi
-nasıl biliyon dedim
-yüzünden belli oluyor dedi
-iyi bulmuşsun eğlenceyi dedim
-annem de çok tatlı olduğunu söylüyor utanınca dedi
ey allahım neler diyor.
-intikam almaya zorlama beni dedim.
-tamam özür dilerim dedi.
-bi de sevgi sözcüklerini yalnızken söylesen dedim
-kimden ne saklamaya çalışayım ki herşeyi biliyorlar dedi
-tamam ebru ne yaparsan yap dedim.
-kızma hemen dedi
-kızmıyorum alışamadım henüz anlayışlı ol dedim
surat yaptı tamam diyerek.
-sende üzülme hemen dedim
-o zaman bir öpücük borçluyum dedi
-veresiye çalışmam öpücük konusunda dedim
yuh amk orda öpecek engellemesem.
-burda olmaz dedim.
-gel oteli gezdireyim o zaman dedi
niyeti belli kıyı kenar bir yer bulup öpecek.
-ebru madem bu kadar paniksin benimle olma konusunda buraya neden getirdin. yalnız biryere gitseydik
dedim
annemler istedi dedi **bu sırada babasıda anneside geldi. babası ilgilenemediği için üzgün olduğunu
belirtip.

10


garsonu çağırarak bişey içip içmeyeceğimizi sordu
içim yanmış barda ne varsa içesim var alkol namına ama hanzoluk belirtisi olmasın diye su rica ettim
onlar da içeceklerini yenilediler
bi kaç otel hakkında konuştuktan sonra
müsade istedim işe gitmek için. bugün izin almadın mı dedi ebru
-yok almadım da erken çıkarım herhalde akşam dedim
-o zaman akşam buluşuruz dedi hem bana hem babasına bakarak
bişey de diyemedim.
-12 ye kadar izin dedi babası
-tamam ben sana haber veririm dedim ebruya vedalaşıp gittim
akşama doğru mesajı attı.ben hazırım seni bekliyorum diye.
gel dükkanda bekle ama uslu uslu oturacaksan dedim
tamam dedi hemen geldi
patron da sığır değil o kadar amk.
kızı öyle giyinip kuşanmış görünce
siz gidin isterseniz dedi
ben daha bişey demeden
ebru teşekkür ederiz dedi.
dükkandan çıktık
-nereye gidiyoruz dedim
-sen nereye istersen dedi
-sen karar ver dedim
bi tane türkü bar var oraya gidelim oturalım dedi
oraya gittik. canlı müzik 9 gibi başlıyordu. yarım saat erken gitmişiz
iki bira söyledik.
annesine mesaj attı bizimkisi şurdayız diye **genelde genç insanların geldiği bir yerdi. pazar olmasına
rağmen
duyan gelmiş gibi kalabalıklaştıkça kalabalıklaştı
beklenmedik eleman kızın kuzeni de geldi.
bizi görüp masaya geldi
ebruyla selamlaşıp bana da merhaba dostum dedi
dostunu sikeyim senin samimi ol piç
artis tavırlarla oturdukları masaya jack açtırdılar
iki dakikalık keyfim o piçin yüzünden buz görmüş taşşak gibi çekildi
şimdi ebruya gidelim desem yanlış anlayacak bilmiyor ki amk o piçin tam bir piç olduğunu
ebru elimi tutarak biraz da hızlıca içiyordu.
sınavı kutlamaya gelmiş bir kaç ergen olduğunu tahmin ettiğim grup
daha 11 olmadan amı götü dağıttı
laf kavgası başladı
fırsat bu fırsat deyip kaldırdım ebruyu
dışarı çıktık
1 saat vardı ebrunun eve gitmesine
ne yapıyoruz dedi
dolaşalım biraz dedim
yürüdüğümüz yönde giderken o piç de geldi arkamızdan arkadaşlarıyla
bağırıp çağırıyor
durdurdum ebruyu o piçler geçsin diye
yanımızdan geçerken ebruyu lafa tuttu amk oğlu
siktirip gitsene işte
kız benim elimi tutuyor o sordukça soruyor yok sınav nasıldı yok şu böyle bu böyle diye
laf döndürdü dolaştırdı ceyhun şu üniversitede okuyor sen de girebilecekmisine getirdi piç
ne zaman ayrıldınız siz bu arada diye de soruyor kıza
tamam size de iyi geceler dedim
tuttum ebrunun kolunda ters tarafa doğru yürümeye başladım
ebruyu orda biryerde bırakıp o piçi öyle bir sikesim vardı ki tahmin edemezsiniz
-ceyhunla arkadaşlardı kusura bakma dedi
-bana onun ismini anma ebru dedim
-peki dedi
içimde kalan soruyu da sorma fırsatı buldum
-gönderiyor mu hala sana mesaj dedim
-bi kaç tane daha gönderdi ama cevaplamadım dedi
-hani bana söyleyecektin dedim
-ama cevaplamadım ki dedi
kıskançlık krizi yine başladı bende
-ne yazıyor dedim
-özür filan diledi başka da rahatsız edici birşey söylemedi dedi
-yalan söyleme dedim
aman demez olaydım. bana ne dersen de ama yalancı deme dedi
bastı gitti.
orospu çocuğu ceyhun uzaktayken bile zarar veriyordu bana
koştum arkasından
-dur dedim
durmadı
-ebru dedim
sallamadı
tutmak zorunda kaldım kolundan.
tamam özür dilerim dedim
özrünü de istemiyorum. seni de.yalancı olduğuma inanıyorsan seni sevdiğime de inanmıyorsundur bırak
kolumu dedi
yine gidiyor
-ya tamam desemde
peşinden yine koşturduyine tuttum kolundan
-onun yüzünden ayrılacakmıyız şimdi dedim
-onu sana sormak lazım dedi
özrümü yineledim
-bana inanmıyorsan bırak unutmaya başlayayım dedi
üste çıkma politikası uygulayarak
-hani bana vaktinden önce haber verecektin dedim
-kelebek aramıza girmesini istemiyorum.ben unuttum sende unut dedi
-tamam dedim. biraz üzgün üzgün baktı bana
-eve kadar yürüyebilirmiyim seninle dedim
-ben kendim giderim dedi
zorla ikna edip ev mahaline geldik
apartman girişine kadar yürüdük sessizce
ben durdum o bir iki adım daha attı
-tamam fazlasını haketmedim zaten iyi geceler sana dedim
-iyi geceler dedi. yüzüme bile bakmadan içeri girdi.
sinirden kafayı yedim
şimdi yapılacak birşey vardı o piçi bulmak
** ebru hanım bize tavrını yaptı.o sinirle bende o piçi bulmak için geri döndüm.
zaten yürüyebilceğiniz bir barlar caddesi var.o saatte
bu arada da telefonu kontrol edip duruyorum ebru bişey gönderdi mi diye ama yok
piçi bir barın dışında telefonla görüşürken gördüm
gittim yanına başında bekledim
iki arkadaşı da onu bekliyor
-bir tanesi hayır mı bilader dedi
hiç siklemedim.
-oop sana soruyom dedi
yine siklemedim.
bu sırada telefon konuşması bitti lavuğun
-oo dostum naber dedi
-iyi dostum senden naber dedim. derken neresine vursam diye hesap yapıyordum
ama
-ayrıldınız mı ebruyla yoksa yalnızsın dedi
durdum. vurmaktan vazgeçtim.
ulan bu piçler tezgaha düşürmeye çalışıyordu beni
belliki bir komplo vardı. yada ben öyle hissettim
aklımdan geçenler
1.ebruyla aramıza ceyhunu sokup ebruyu benden soğutmak ve ceyhun ismini sürekli tazelemek
2.benim bu piçi iyice dövmemi ve bu durumdan önce piçin ailesinin sonra ebrunun ailesinin
en son da ebrunun haberi olmasını sağlayarak üzerime serseri kavgacı ve barbar sıfatlar yakıştırmalarını
düşünüyordum
haksız olmama ihtimalim çok yüksekti çünkü o denyo ne sikime gelipte öyle birşey söylesin ki.
konuşmaya cevap vererek devam ettik —yok ayrılmadık çok mutluyuz dedim
-ayrılırsınız siz moruk o kız ceyhunu seviyor hala dedi
-helal olsun sana aşktan anlıyorsun dedim
-sen niye geldin paraya mı sıkıştın yoksa dedi
resmen kaşınıyordu piç oğlu piç
-dost değilmiyiz gördüm selam vereyim dedim
-tamam hadi aleyküm selam görüşürüz dedi
-mutlaka görüşecez dostum dedim.
gitti lavuk ben sinirimle kaldım.
birşey yapamamaktan kudurma bu olsa gerek
şeytan dürttü sikerim ebruyuda aşkınıda ızdırabını da git göm şu amın oğlunu yere götü dışarda kalsın
sadece
dedi ama uymadım şeytana herşeyin sırası vardı elbet
bu arada ebrudan hala haber yok
bi de bu çıktı şimdi amk. başımıza.
ne güzel sev’işiyorduk. nerden çıktı amk bunlar
ebru göndermedikçe bende göndermedim mesaj.
sürdü de sürdü olay iki gün gibi bir zaman geçti
sonra dayanamamış olacak ki.
dükkanın önünden geçti içeri bakarak
gördüm içim yandı. yürekte bir cızırtı meydana geldi
kapıya çıktım arkasından baktım
köşeyi döndü
arkasından gitsem mi gitmesem mi diye düşünürken
dükkanda yalnız olmam sebebi ile gidemedim
5 dakika sonra tekrar köşeden göründü yine dükkanın önünden geçecekti
bende dükkanın önünde yerimi aldım gözlerimi sadece ona dikerek
o sadece bir kere baktı o da köşeden dönünce
kafası önde yürüyerek iyice yaklaştı
geliş açısı dükkana girmeden pas geçecek bir haldeydi
onun yoluna durdum
buyrun hanımefendi dedim. dükkanı göstererek
baktı ama konuşmadı
iki gündür işler çok kesat gönlümde dedim
hala kızgın gözlerle bana bakıyordu
yeter artık dercesine baktım bende ona
sonra bir adım yana açıldım
sen bilirsin dedim
gitmedi durdu
duygu salyalarını yutkundu ağzındaki.bir adım atmaya yeltenir gibi oldu
tuttum kolunda hiç birşey demeden
-gidersen bir daha gelme dedim
bu neydi amk.yaa sinirim iyice arttı. sanki 10 tane karıyla grup yaparken yakaladı beni.
-tamam sevdik kıskandı abartma bu kadar dedim
-hep böyle mi olacak dedi
-valla kusura bakma ceyhun hayatında olduğu sürece böyle olacak dedim
-ama ben bişey yapmıyorum ki.hem inanmıyorsun bana dedi.
-inanmasam durmazdım yolunda. al şimdi de çekildim dedim
-ben seni o kadar seviyorum sen gitmeme bile bu kadar kolay izin veriyorsun dedi
-seviyordun da iki gündür neden hasret bıraktın kendine dedim
-sende aramadın dedi
-ne bileyim öyle surat yapınca o gece dedim. gerçi suratın hala aynı dedim.
suratındaki ifadeyi biraz değiştirmeye çalışırken istemsizce
-özledin de mi geldin yoksa dedim
-özlemedim dedi
-hala yalan söylüyorsun ama dedim
-tamam bu yalandı dedi ama diğerleri doğru sana hiç yalan söylemedim dedi
-tamam biliyorum. sarılsak mı ne yapsak özledim seni dedim
ne tatlı bir gülümseme geldi suratına bilemezsiniz.
küçük bir çocuk açlıktan ağlarken meme görünce sevinmesi gibi bişeydi
işte lan sevdiğim kız buydu amk
sarıldık bi kaç saniye sonra dükkana girdik karşılıklı seni seviyorumlarla beraber
babasına telefon etti. benim yanımda olduğunu söyledi.
gece dükkanı kapatıncaya kadar benimle kaldı.
bu arada bana yardım bile etti. bazı malların tozunu alarak. silerek falan
o kadar süre onunla kalıp öpüşmeden durmak bir hayli zordu ama dükkanda da öpülmezdi amk
bu durumu
-dükkanı kapatsakmı bir beş dakika diyerek dile getirdim
-erken değil mi dedi ne demek istediğimi anlamayarak
-yok geç bile kaldım dedim
-nereye dedi
-dudaklarına dedim.
-sabredersin herhalde dedi
sabrettim. dükkanı birazcık erken kapattık
ve çok zula genelde aşıkların gittiği bir yere gittik.4 birayla
hava da da yaz havası vardı gece olmasına rağmen oldukça sıcaktı.
o heyecanlıydı ben heyecanlıydım.
yıllar geçmiş gibiydi öpüşmeyeli…
**oturduk bir yere
açtık biraları. şerefe dedik ben içmeyi beklemeden sorgusuz sualsiz dudaklarında buldum kendimi
her zamanki gibi dudakları bal kıvamındaydı
bu defa her defaki öpüşmeden biraz daha farklıydı
farklı olan onun biraz daha şehvet dolu öüpüşmesiydi
onun bu halleri beni de azgınlığa sürükledi
oturduğum yerden dizlerimi kontrol edemez oldum
tir tir titriyordu. karda mahsur kalmış dağcılar misali.
bir süre böyle devam edince haliyle elim ayağım rahat durmaz hale geldi.
başka bir deyimle götüm başım oynamaya başladı. parmaklarımın dokunduğğu noktalar ensesinde
aşşağıara doğru inmeye başladı
amk.o kadar turist kız tecrubeme ragmen çok farklıydı.
bir ara nefessizlikten olsa gerek durur gibi olduk ama aklım başka yerlerdeydi
daha bir yudum bile almadığım birayı 4 5 dikişte bitirdim
yuh dercesine bana bakarken o da bir kaç ufak yudum aldı
benim birayı hızlı içmemin sebebi ise alkolün nimetlerinden yararlanıp
daha rahat olabilmekti
ama birayı içerken hadi bırak şunu da devam edelim öpüşmeye der gibi
elimdeki birayı alıp kenara koydu ve tekrar devam ettik
**evet alkol işe yaramıştı ama sadece psikolojik olarak bir biradan ne olacak amk. yıllarca barmen olarak
çalışmış adama
ya bana öyle geliyordu yada ebru beni baştan çıkarmak istercesine öpüyordu
evet amk baştan çıktım.
başı siktir et kendimden çıktım
insan o kadar azar mı amk.
cezaevinde 31 sene yatıp geneleve koşarcasına hızlı hareket etmeye başladı ellerim
bacaklarında başlayan yolculuk yukarı çıktıkça tedirgenleştiriyordu beni
elim sıcaklığı hissetmeye başladığı an başka bir sıcaklık yüzümde belirdi
şamarı yine yedik beyler. karekter farklı ama şamar aynı şamar oğlanı olduk amk
evet beyler tokatı atıncaya kadar ona göre sonra benimde katılarak bana göre de olan ”fazla ileri
gitmiştim”
amına koyduk mu öpüşmenin koyduk
tokadı yedik mi yedik
kendimizi nasıl affettiririz diye düşünmeye başladık mı başladık
öpüşmenin tadı damağımda kaldı mı kaldı
be yarram ne vardı o kadar abartacak o zaman
cevapsız sorular işte beyler
-abartma kelebek dediğini duyar oldum ebrunun ben bunları düşünürken
-sen de o kadar güzel öpüşme demişim malca
-evleninceye kadar öpüşmeyelim o zaman dedi
bu önerge aklımda kalan bir soruya netlik getirmişti beyler **bu kız bu konuda bu kadar hassas ise öteki
piçle neler yaşadığına da açıklık getirir gibiydi ama sadece düz mantık tabi.ama çok yüksek ihtimalle kız
hala anadan doğma duruyordu
ama işin diğer tarafında bana o zamanlar çok korkunç gelen bir söylemde vardı
evlenmek!!
yuh amk ne evlenmesi daha okul var askerlik var.hem babasına söz verdik.
evlilikten büyük karar mı var amk. hayatta
hayatını severek teslim ettiğin kişilere bir nevi götünü dönerek yatıyorsun.
e kalkarsa mal din iman tanımadan sikerler beyler
evlenmek tamam lafa karıştırılıp kandırılması basit bir konu ama işin daha realistik bir tarafı daha var
evleninceye kadar!! lafı
basit bir hesap yapalım
bu kız hiç kalmadan mastır yapmadan 4 sene okuyacak. bende açık öğretim okusam.bir sene civarı
askerlik muhabbeti. düğün hazırlığı falan derken
kuyruğun üstünden bile baksan 6 sene var
evet beyler 6 sene sex yapmadan yaşamak
bi de eskiden o kadar tadını almışken
yuh lan yuh amk. sonra da karılar yok beni neden aldattın yok aşkım sana yetmiyormu falan diyorlar.
yetecekmiydi bana??
işin daha düşündürücü tarafı farzı misal yetti aşkı
ve bekledim 6 sene civarı ya son dakika iş yatarsa yazık olmayacakmı bizim ufaklığın gençliğine
ama herşeye rağmen ebrunun bu davranışı hoşuma gitmedi desem
galatasaraylı arifin ceza sahasında kendini bırakması kadar yalan olur beyler **evet beyler evleninceye
kadar öpüşmeyelime bir şekilde çözüm bulmam lazımdı
tamam öpüşmeyelim demek sadece bok yemek olurdu
ellerimi havaya kaldırdım enselenmiş suçlular gibi
-tamam o zaman bundan sonra böyle öpüşelim dedim
ellerimi ellerinde birleştirerek omzuma indirdi
ve bir buse diyelim artık koydu dudaklarımın üstüne
evet lan hakaten tadı damağımda kalmıştı
ufak bir not ilerlede unutmayın diye
”ben bundan sonraki zamanlarda ne zaman ebruyu öpmek istesem iki elimi havaya kaldırıyordum
bazen olur olmaz yerlerde elimi kaldırarak piçlik de yaptım.
bir nevi aramızda sır espri olmuştu zamanla”
ikinci biraları açma zamanı da gelmişti.
açtık.
tam şerefe diyecektim
-başa almayalım dedi gülerek
-evet yoksa evlenmek zorunda kalacağız dedim
gülüşürken telefon geldi
-aa babam arıyor saat kaç dedi
bi cevap verseydik amk. hemen açtı telefonu **merhaba nasılsın geyiğinden sonra,
tam olarak nerde olduğumuzu ve oturduğumuzu söyledi
daha sonra senin gelmene gerek yok.biz kalkıyoruz şimdi dedi
bi zahmet gelmesin amk. gelse ne yapıyorsunuz lan burda dese sıçmık dondan belli olur
ebru bana döndü telefonu kapattıktan sonra
-mesajı aldınız kelebek efendi. dedi
-ne mesajı dedim
-sevgili eve bırakılacak dedi
-hangi sevgili dedim. piçlik kokan ses tonuyla
-seni çok seven sevgili dedi.
evet olayı kapatmış görünüyorduk. baksanıza kızgın değildi gereksiz abazan hareketimden dolayı
-kendisi gider o boşver oturalım biz dedim.
bu espiye kızılır mı amk. kızdı
-yaa kelebek hadi bak saat kaç olmuş dedi
bu arada ayağa kalktı
piçliği abartıp oturduğum yerden ellerimi havaya kaldırdım.
-offf deyerek eğildi ufak bir öpücük
biraz daha yukarı kaldırdım
biraz daha büyük bir öpücük
ayağa ellerim havada kalktım
-kelebek geç ka-lı-yo-rum dedi
-valla son dedim
-tamam alacaklı ol dedi
eh amk.iyi alışmıştı bu alacak verecek ticaretine öp işte
öpmedi elimi indirip koluma girerek yürüdük
eve bıraktım.
** bundan sonra düzenli buluşmalarımız. onun ailesi ile olan daha sıkı kaynaşmalarımız devam etti
herşey normal gidiyordu
sınav sonuçları açıklanıncaya kadar sürdü bu
ebrunun puanının çok iyi olduğu attığı sevinç çığlıklarıyla belli oluyordu
benimkini sordu
örnekleme vererek açıklıyorum beyler
orda okumak istediğimden değil ama
konya selçuk üniversitesi kamu yönetimi bölümüne gereken taban alım puanının 7 puan fazlasıydı.
ki bu çok rahat girebileceğim anlamındaydı
iyi dedim
geldi. puana o da baktı
-nereleri yazacaksın dedi
-açık öğretim dedim
yine kızdı amk. bağırdı çağırdı. boşuna mı o okulda okudun. orayı herkes kazanır. neden 4 yıllık bir yer
yazmıyorsun
saydıkça saydı amk. sonra uygun bir dille bir kez daha anlatmaya çalıştı
ama ben vurdumduymaz ve inatçı halimden hiç ödün vermedim.
o ısrar ettikçe sinirlendim.
çünkü ben at gözlüğümü takmış geniş düşünemiyordum o zamanlar
kafama sabitlemişim amk. para yok rezil olurum o yüzden siktir et okulu
-ebru doktorluk mühendislik kazanmadım. sırf okumak için okumak istemiyorum.4 sene boşa gider yoksa
dedim
ve beni çileden çıkaran
-kelebek bak puanın iyi eğer sorun paraysa izin ver ben vereyim dedi
dediğim gibi çileden çıkmış bir şekilde
-bir daha benimle konuşurken ağzından para çıkarsa aramız bozulur. noktamdır dedim
ağlamaya başladı
-okumak istemiyorum uzatma lütfen dedim
**aynı gün akşamı dükkandayken babası beni aradı. ottan boktan konuşuyor olmasına rağmen arama
amacı belli gibiydi
bunu da sınav nasıl geçti diyerek belli etti zaten
istediğimden fazlasını aldım. dedim
cevap vermesini beklemeden müşteri geldi ben sizi sonra arayayım diyerek kapattım
ama yeterdi artık istemiyorum amk.
ebru mesaj attı akşam bize gel yemeğe diye
yine amaç belliydi. dükkanda yalnızım diyerek salladım
uzatmıyorum tek tercih yaptım. açık öğretim işletme
kızda türkiyenin önemli bir kaç üniversitesine tercih yapmış rehber öğretmen yardımı ile.
evet artık ayrılığın sinyalleri yavaş yavaş geliyordu
ebru da bu durumun farkında olarak daha sık mesaj atıyordu
ayrılıktan şimdiden sıkça bahseder olmaya başlamıştı
çok seviyordum lan kızı o bir şehirde ben bir şehirde nasıl dayanacaktım amk.
tercihler yapıldıktan sonra bir gün akşam erkek kardeşi hariç ailecek yemeğe çıkmışlar
dönüşte dükkana uğradılar
artık korkacak bir durum yoktu.
tercihi yapmıştım amk.
ebru geldi.
-daha işin çok mu dedi.
-1 saat kadar hayırdır dedim
-babamlarla seni eve bırakırız diye düşünmüştük dedi
vay amk bu kadar sevilir mi?.hepsini kızın hatırına yapıyor olsarak gerekti beyler
-erken daha bırakamam dedim
-iyi biz biraz daha dolaşalım o zaman dedi annesi
ulan ayıp ediyorduk hay işini gücünü sikeyim
yarım saat sonra mesaj attım. ebruya
- bitti işim diye
-tamam geliyoruz dedi
geldiler ben araba nerde diye merak ediyorum. araba yok.amk zaten yürüyerek gelmişler çarşıya
eve kadar benimle mi yürüyeceklerdi yuh amk.
yapar mı yapar bunlar desemde
-bizim eve kadar yürüyelim orda götürürüz seni dedi
-iyi dedim. koluma girdi
annesi babası önde kolkola biz arkada yürüdük
apartmanın yanına geldik
-babası daha erken uykun yoksa gel birer kahve içelim dedi
-annesi yorgun degilsen gel oğlum dedi
ebru herkese cevabı verdi.
-yorgun değilmiş hadi dedi
nerden biliyon amk.
ben rahatsız etmeyeyim desemde apartman girişine yöneldiler bile
yukarı çıktık
kahveler geldi. içtik
iş güç biraz muhabbet
-istediğin zaman söyle götüreyim dedi babası
ebru yine atladı
-baba gerek yok taksiyle gider artık dedi
-olur mu ayıp olur çıkardık burayafalan derken annesi. ebru ısrar etti biraz daha oturalım baba biz diye
bi envi siktir etti onları onlar da müsade istedi yatmak için
esas bu ayıp amk. bırakılıp gidilir mi ebruyla ben orda
gittiler… **onlar bizi öyle bırakıp gidince daha bi utandım.bu kadar olmamalıydı amk.
ebru zaten hemen fiziksel olarak dudaklarını yavşatmaya başlamıştı
tamam bende istiyordum ama bir kaç öpüşmeden sonra ebru daha ihtiraslı öpmeye başlayınca
öpüşme sesleri yükselmeye başladı çok sessiz olan ortamda
dudaklarımı zar zor ondan alarak
ayıp oluyor böyle .ok ses çıkıyor dedim
tv yi açayım mı dedi
yok ben gideyim doğru değil yaptığımız dedim
yaptığımızda yanlışlık yok ama yer olarak katılıyorum dedi
ve ekledi benim odaya geçelim istersen dedi
ebru wc ye falan kalkarlar burda göremeyip yanlış anlarlar ben gideyim dedim
bir yere gitmiyorsun dedi elimi başının arkasından geçirip omzuna koydu
kafasını bana yaslayıp sessizce durdu
bir yandan da elimi okşamaya başladı
lan babası gelse ayıp olacak amk. adam bize o kadar güveniyor evine almış
yanlış birşey olmasından korkuyorum
ama sessiz durmakta kötü çünkü içerden dinliyorlarsa ne yapıyor bunlar konuşmadan diye de şüpheye
düşebilirler

11


derken ebruda fısıldayarak konuşmaya başladı zaten
-seni çok özleyeceğim. diye
benim kafam başka yerde olduğu için pek dramatik konuşmaya girmek de istemiyordum
-bende ama korkma hep yanında olacağım dedim. konuyu kapatmak istercesine
-beni hiç bırakma kelebek dedi
-söz dedim
bizimki ağlamaya başladı sessiz sessiz
tam sırası amk. bırak gideyim baban yanlış anlamadan sabaha kadar ağla işte.
ebru ağlama moduna geçince ben gidiyorum demek olmaz. sike sike biraz teselli edeceksin. aşkın dikeni
işte
-sürekli gelecem yanına sen gidince. hiç merak etme sende gelirsin zaten. telefon var mektup bile
yazarım sana dedim
daha bir ağlamaya başladı.ne dedikki amk. **sarıldım iyice arasıra saçlarından arasıra alnından öperek
tamam ağlama dedim
içli içli ağlamaya devam etti bir süre
-burda kal bu gece dedi
kadın doğum uzmanının amı amk. sabah baban görse ne yaptınız sabaha kadar dese ne diyeceksin
-başka zaman söz ama bu gece olmaz dedim
yarım saat daha oyaladı beni sonra ancak kalkabildim.
tam on dakikada kapıda güle güle faslı sürdü. zaten fısır fısır konuşuyoruz sessizce. biri höyt dese kulak
zarım patlayacak
dışarı çıktım bir rahatlama geldi. üstümden büyük bir yük kalkmıştı
ertesi gün dükkana gittim.
sabah çay poğaca ikilisi ile kahvaltımı yaparken
karşı kuyummcuya gelen yeni elemanı gördüm
hep yurtdışında hollanda da yaşamış. okuyan yazın hem tatil hem iş için alanyaya gelmiş.
18 li yaşlarda oldukça düzgün fizikli çok tatlı bir kız.
elif
bu kim lan dercesine bakarken.o da benim mal mal ona baktığımı farketti.
bende otelde çalıştığım dönemlerde hollandalılarla çalıştığım için iyi denilebilecek seviyede flemenkçe
biliyorum
iş olmadığı zaman dışarda duruyor.iş olduğu zaman içerde müşterilerle konuşuyordu.
zaman zamanda göz göze geliyorduk.
ama işim olmazdı ebru var siker valla
elif arka planda kalırken ben yoğumluğumu ebruya veriyordum çünkü
o da zamanın azalmakta olduğunu ve kalan günleri benimle değerlendirmek için sürekli kontak
halindeydik
ebrunun bana olan duygularının tamamen aşk olduğuna hiçbir şüphem kalmamıştı
ebru beni bir kaç defa daha eve davet etsede ben gitmeme kararı aldım. ayıptı amk.
ebru dükkana geliyordu arasıra tost yemeye beraber gidiyorduk bazen dükkanı benimle kapatıyordu.
e bu durumları mutlaka elif de görüyordu tabi.
o yüzden elif benim için bir tehdit görünmüyordu.
olaylar böyle devam ederken okullar belli oldu.
kelebek açık öğretim.
ebru ankara da bir üni. mimarlık oflayarak poflayarak sürekli dert yanıyordu ayrılacağımızdan dolayı
-bana bir söz vereceksin dedim
-nedir dedi
-derslerin hiçbirinden kalmayıp okulu erkenden bitireceksin bu sayede daha erken kavuşacağız.
eğer derslerde başarısız olduğunu görürsem
tek sebebini kendime bağlarım ve okul hayatın boyunca senden uzak dururum dedim
-nasıl söz vereyim daha önce hiç okumadım ki dedi
-bi kaç sene benim için inek ol bitiren adamlar senden akıllı mı dedim
-söz vermem dedi
-o zaman şimdiden giderim ne halin varsa görürsün dedim.
-çok ağır tehdit ediyorsun ama dedi
-lütfen dedim. ayrılığa tek dayanması gereken sen değilsin beni de düşün.bir an önce bitir lütfen dedim
-tamam anlıyorum elimden geleni yapacağım dedi
bok anlıyorsun benim amacım babasına verdiğim sözdü. derslerin kötü olmasını bana bağlayarak benden
soğuyabilirdi.
bir gün sabah yine poğaca almadan gelirken. afiyet olsun dedi birisi biraz yozlaşmış türkçesi ile
elif.
-sağol dedim. vereyim istersen birini fazla var
-olur dedi.
birini çıkardım verdim teşekkür etti
az bekle hemen yeme dedim.
dükkana yürüdüm çayçıya iki çay söyledim. diafondan
getirdi. birini karşıya gönderdim elife
şimdi size soruyorum piçler bu kıza asılmak mı amk.
nerdeyse hergün görüyor ebruyu
anlamadı mı kız arkadaşım olduğunu
hadi asıldım sansın yanlışlıkla
bu kadar mı çabuk tepki verilir.
-e artık bende sana ısmarlarım bir ara diye gülerek
diyorsunuz ki ne var lan işte jestine jestle cevap vermek istemiş.
görürsünüz amk…
zaten yıllarca sap sap beklersin sonra bir kız bulursun ne kadar kız varsa sana yapışır ondan sonra
**yaz sezonu iyice açılmış çarşı insan kaynıyordu.
benim işler sıkı olduğu için genelde ebru dükkana geliyordu saati belli olmaksızın
bazen denize gider bazen otele gider. bazende bir iki saatliğine beraber denize giderdik
dükkana geldiği bir gün elifi farketti
-kelebek bu kız kim hep buraya bakıyor dedi
tedirginlikle ve muhtemel bir kıskançlığı önlemek için
-hangi kız dedim
-şu karşıdaki dedi
-nerden bileyim ebru dedim
oralı değilmiş gibi
konu kapanmış gibiydi ama benim içim çok kötüydü. yemin ederim karşıdaki kızın birşeyler yapmasından
korkuyordum
korkutuğum başıma 3 4 gün sonra geldi
ebruyla beraber olduğumuz bir gece konuşmaktan ve onun ilerdeki olası hasretini teselli etmekten
bayağı bir geç saatte yattım
haliyle dükkana da biraz geç geldim, dükkanı açarken elif elinde ki poğaca ile geldi
vay amk. gitsin istiyordum. sanki bulaşıcı bir hastalığa sahiptide ondan kaçarcasına
başka işlere başka yerlere bakmaya çalıştım
ama nafie olduğunu
-sana borcumu getirdim dediğinde anladım
-tamam sağol şuraya bırak ben sonra yerim dedim bir an önce gitsin diye.
-iyi işin bitince haber ver beraber yiyelim dedi
ya siktir git yaa bi siktir git amk.
o kadar yarrak sahibi başka adam var beni mi buldun amk.
beyler kahvaltı yalan olsun diye. dükkanda ne kadar iş varsa yapılmaması gereken dahil hepsini yavaş
yavaş yaptım
daha bi güzel oldu amk. dükkanı.tam bir soluklanayım derken
-iki çayla geldi.
evet kendisi kaşınmıştı amk. kızdan kurtulmam lazımdı.
-kız arkadaşım gelecek birazdan onunla yiyeceğiz kusura bakma dedim
-hangi kız arkadaşın dedi
-yüz tane kız arkadaşım mı var sanki dedim —haa şu kız tamam dedi
-evet o kız dedim. içimden süphanekeden elemtereye kadar bütün sureleri okuyorum ebru gelmesin o an
diye
-sevgilin mi o senin dedi
yaa sanane amk. sana ne??
-evet dedim
-peki dedi
gitti.ohh amk. yaaa
sanki tuttuğum takım şampiyonlar ligi finalinde önde de hakem 90 artıları da bitiren düdüğü çaldı
ebru mesaj attı.
-annemlerle denize gidiyoruz haberin olsun diye
iyi güzel hoş gidin de.
ben sevgilimle yiyeceğimi söyledim. şimdi sen gelmezsen olmaz ki amk.
iki üç saat geçti
korkuyorum yemeye. elife beraber yiyecez dedim
ama açlık da başıma vurdu.
sikerim dedim. öleyim mi amk. başladım yemeye
hemen de gördü. gözünü ayırmıyor ki zaten amk. içeri girip dışarı çıkıp ilk bana bakıyor.
yavaşça dükkana doğru yürüyerek biraz yaklaştı
-aaa sevgilin gelmeyecek miydi? dedi
-işi çıkmış dedim
-ekildin yani dedi
sinirlendim.
-sanane dedim. ekilen benim sen niye karıştıyorsun.al dedim gözün kaldıysa poğaçanda
hakaten amk.o na neydi ki??
uzattım yarım ısırılmış poğacanın birini
-ne kızıyon hemen dedi. agresifleştirmiş seni ekilmek dedi
bak yaa bak dövsen dövülmez sövsen sövülmez.
-yaa işine bak alahını seversen dedim. kalktım.
bozuldu gitti. üstüme bir gerginlik geldi amk. kızı yüzünden
akşama doğru ebru geldi ** inadına biraz daha samimi göründüm ebruyla. ebrunun canına minnet zaten
o ilgi karşısında o da aşkını yineliyor. sensiz ne yapacam diyor
geyik yine benim için sıkıcı olmaya başlayan bir boyuta gelmişti.
-ebru birazda zamanın tadını çıkar. gidince anlatırsın bunları dedim.
-haklısın da sanki beni, benim seni sevdiğim kadar sevmiyormuşsun gibi geliyor dedi
-ağıt mı yakayım ebru gideceksin diye. seni bunları konuşarak mutsuz etmek istemiyorum. dedim
-tamam da ne bileyim dedi
-24 saat konuşsak bende konuşurum vay şöyle özleyecem vay böyle özleyecem diye ama sonuç olarak
sadece üzülürüz dedim
hem sonra pişman olmayacak mısın kelebekle beraberken de hep bunları düşünüyordum diye dedim
-tamam o zaman beni sevdiğini söyle dedi
gözlerine baktım uzunca
-e hadi dedi
devam ettim bakmaya
-sevmiyor musun yoksa dedi
yine devam ettim bakmaya
o da bana baktı. biraz bakıştıktan sonra
-söze gerek kalmadı umarım dedim
sarıldı
-sorduğum için özür dilerim çok korkuyorum seni kaybetmekten dedi
-kendini kaybetmeden aklına sok kelebeğin herşeye rağmen seni çok sevecek dedim
biraz daha oturdu sonra akşam yemeği için eve gitti
o gider gitmez bela yine geldi
-ne güzel romantik bi film izledim. sessiz di ama güzeldi dedi
hasta mı evet amk. düpedüz hasta. daha az önce siktir ettim gelip dediği lafa bak
-sende bul birini bir film de sen çevir dedim
-ben oyunculuğuma güveniyorum da partnerim senin kadar olabilir mi onu bilmiyorum dedi
evet anlaşıldığı üzere laf yarıştıralacak birisi değildi. kız resmen kaşınıyordu.
al beni en yakın kuytu yere götür iyice bi sik —olur olur sen bu yetenekle ona da öğretirsin herşeyi dedim
-sağol dedi
neye sağol amk. nedir yani?? iltifat mı ettik
derken bir müşteri geldi dükkana. alışverişi sevdirdi bana amk.
-sende sağol bak müşteri geldi. görüşürüz dedim
-görüşürüz dedi göz kırparak.
bu işin dallanıp budaklanacağı belli olmaya başladı
ebru mesaj attı.
-yemek yedin mi diye
-yok henüz yemedim dedim
-iyi yeme ben sana getiriyorum dedi
-gerek yok dedim
ama elinde et döner dürümle geldi. bende evden getirecek sanmıştım amk.
ebruya bu elif olayını çıtlatmak gerekiyordu ama nasıl
sürekli o kızın tedirginliğini yaşıyordum amk. ölümden korkmadım ben hiç bu kadar
işin ucunda ebruyu kaybetmek var amk.o kadar boşuna mı sevdik.bi zilli yüzünden kaybedelim
ben lafa nasıl girsem diye düşünürken ebru yine sordu
-ya bu kız hep buraya bakıyor gibi geliyor bana dedi
-taktın kıza boşver dedim.
-galiba senden hoşlanıyor kelebek bu dedi. kıskançca ve ağız ararcasına.
-benim gözüm birtek seni görüyor. kör değilse o da görmüştür dedim.
kafası hala o tarafda ebru kıza bakarken.
-hala bakıyormu dedim.
-eveeeet dedi.t harfini uzatırken dudaklarından öptüm ebrunun
-bitti mi şüphen dedim
biraz rahatlamış olacak ki espriyi patlattı
-yoksa bu kız senin eski sevgilinde beni onu kıskandırmak için mi kullanıyorsun dedi. gülerek ama şüphe
ile
-vay be yakalandık. buraya kadarmış.dur bana bir müsade et gidip sorayım eğer yeterince kıskanmışsa
seni terkedeyim dedim
-bacaklarını kırarım gidersen dedi. hafiften sol böğrüme alttan kroşe ile
-dudaklarımdan tutta gitmeyeyim dedim.
tam öpmeye yaklaşırken.
-şaka şaka dükkanda bu kadar öpücük yeter dedim
-offf dedi. *ben bu sırada çok büyük özen göstererek elife hiç bakmadım. bizimki kıllanmasın diye.
ama onun arasıra baktığını hissediyordum ebrunun bakışlarının oraya kaymasından
biraz daha cilveli aşıklar modunda gece dükkanı kapatıncaya kadar konuştuk.
sonra beraber kapattık
ebruyu evine bırakırım herhalde düşüncesi ile dükkandan çıktık
-ebru nereye gidiyoruz dedi
-seni eve bırakayım dedim
-evde beni yalnız bırakma sende gel dedi
-ebru geç oldu.hem artık gelmeyeceğimi söylemiştim sana utanıyorum dedim.
-gel bir yorgunluk kahvesi içelim söz istediğin saatte gidersin dedi
şöyle yukarı bir baktım evde ışık yanmıyor.iki ihtimal var ya evde kimse yok ya da yatmışlar
iki ihtimalde benim istedmediğim bir durum.
eğer evdelerse ve yatıyorlarsa rahatsız etmek istemiyorum.
eğer dışardalarsa ve eve gelip bizi görürlerse yanlış anlarlar diye istemiyorum
zaten eve çıkarsam ebrunun rahat durmayacağı belli.
haa istemiyor muyum ebruyu öpmek?? çok istiyorum ama bana nedense onların evinde yapmak
tamamen racon dışı geliyor
-birşey içmek istiyorsan gel başka bir yerde içelim ama eve çıkmayalım. dedim
-tamam nereye gidelim dedi
-bilmem dedim
-hadi sizin eve gidelim dedi
-ebru saat geç oldu merak ederler dedim
-arıyorum dedi
annesini aradı. biraz geç geleceğini söyledi.bi kaç şey daha konuştular. ismim de geçti bir ara
sonra bana dönüp tamam dedi hadi gidiyoruz
annem yaylada babamla. muhtemelen bilader evdeydi
onu aradım nerdesin diye
-arkadaşlarlayım abi dedi
-tamam ben haber vermeden eve gelme dedim
-olm eve turist kızı atma komşular şikayet eder anneme dedi
evet o ihtimal de vardı. saat geçti ama gören olabilirdi
-tamam sen işine bak dedim **bindik taksiye içimde acayip bir heyecan.ama kızı sikme heyecanı veya
onunla yalnız kalacağımız heyecanı değil
bi bokluk çıkarmı kaygısının heyecanı
girdik eve tabi kimse yok
-sen geç ben sana bi çay yapayım dedim
bir kere öptü tamam dedi
içeri geçti
bende suyu ısıtırken
içeri girdim
koltuğa oturmuş beni bekliyor
-gel dedi oturmam gereken yere elini vurarar
oturdum
yine sarıldı öptü. bende karşılık verdim
bir müddet sonra oturarak öpüşme yavaş yavaş koltuğa uzanarak öpmeye döndü o üstte ben altta
heyecanla beraber cinsellikte ön plana çıkmaya başladı bende
bunu o da hissetti tabi üzerimde olması vesileli ile.
ama ben yanlış birşey yapıp tokatı tekrar yeme korkusu barındırıyordum yüzümdeki sinir uçlarında
ben kendimi tutamaz ve dudaklarından boynuna doğru dudaklarımı kaydırmaya başlayınca
nefes alma ihtiyacı duyarak
-şu çay suyuna bir bakayım dedim
-su yanmaz merak etme dedi
-ben kendimi yakacam ama dedim altından sıyrılarak kalktım
biraz da yavaştan alarak sikimdeki damarların içindeki kanın sınırlarını aşmak istemesini engllemeye
çalıştım
bir süre sonra çayları hazırladım dalga da eski haline döndü benim
yanına tekrar gittim.
çay içerken
babası aradı
aha dedim boku yedik diye düşünürken
**babasını fırçalayarak
-tamam bana çocukmuyum ben aradığınız zaman ulaşıyorsunuz işte dedi
bu kötü bir histi beyler ebrunun benim için babasına bunları demesi o gecenin uzun olacağının
göstergesiydi
ayrıca oldum olası ailesine ters konuşanlardan nefret etmişimdir.
amın çocuğu onların siki ve amı terksin işte
-tamam hadi götüreyim seni dedim
-yok ben konuştum dedi
-ebru hiç hoşlanmadığım şeyler yapıyorsun dedim
-ne oldu dedi
-neyse boşver dedim
surat yaptı kalktı
-istenmediğim yerde durmam dedi
-istendiğin yere de gitmiyorsun ama dedim
-sen beni istemiyorsun o zaman dedi
-konuyu saptırma dedim
-ya konuştum kelebek tamam sorun yok işte dedi
-ne yaparsan yap benim yanımda onlarla böyle konuşma bir daha dedim. biraz gerginleşen bir ortamda
-biz seninle anlaşamayacağız galiba dedi
evet amk. aşk bu işte.sen o kadar ayılıp bayıldığını söyle öp kokla. sonra bir küçük olay olsun
biz seninle anlaşamayacağız olur muhabbet
nerde kaldı aşk? nerde kaldı uğruna ölmek
-benim bugün olup yarın olmama ihtimalim var ama onlar senin hep ailen olacaklar dedim
bunu söyledikten aklıma çok kötü bir düşünce geldi
”acaba kız,ben ailenle aranı iyi tut derken ailesinin parasında gözüm olduğunu düşünür müydü??”
inşallah düşünmezdi
-ben gidiyorum kelebek dedi
-biraz daha otur ben seni bırakırım dedim
-yok gidecem dedi
bilirsiniz amk. kız alınganlıkları 5 yaşındaki yeğeniniz gibi davranırlar
-ebru otur lütfen böyle gitme dedim
-ben senin için neler yapıyorum sen bana neler diyorsun dedi
-benim için başkalarının kalbini kırmanı istemiyorum dedim
-ama sen bunun için benim kalbimi kırıyorsun dedi
hatasını da kabul etmiyor amk.
-tamam özür dilerim. kusura bakma dedim
-tamam önemli değil ben gidiyorum dedi
kalktım sarıldım. sonra biraz da zorlayarak öptüm
zorlama ile tekrar öpmeye çalışırken artık zorlamaya gerek kalmadığını gördüm çünkü o da karşılık
veriyordu
evet lan kavga sonrası daha heyecanlı oluyordu öpüşmek
heyecanıma jr.kelebek te yenik düşerek karşılaşmaya ayakta devam etme kararı aldı
maç öpüşmeyle devam ederken
ben ebruyu fazla zorlanmadan koltuğun üstüne nakavt pozisyonuna getirdim
ama esas nakavt olan cinsel abazanlığımdı.
artık tahret mahalinde sürtünmelerde olmaya başlamıtı
bunlara dokunmalarda karşılıklı olarak eklendi
ama vücudum istemsiz olarak ebruyu çok istediğimi belli etmeye başladı
bunu da ebru hissetmiş olacak ki
-daha önce hiç yapmadım şu an hazır değilim ama ilk senle olacak söz dedi **ebrunun böyle demesi
içimdeki cinsel hormonların kurumasına neden oldu
evet soru bile sormadan cevabını bilmek istediğim bir soruya net bir cevap almıştım
kim sorabilir ki o kadar sevdiği birisine bakire misin diye??
-tamam. yine ileri gittiysem kusura bakma dedim
-bende gidiyordum az kalsın dedi gülerek
bir müddet sonra taksi çağırıp eve bıraktım
ertesi gün işe tekrar gittim.
elif yine ordaydı
ben ebruyu düşünürken sabit bir yere bakıyordum mesela o biraz yürüyerek bakış açıma girip orda
bekliyordu
onu görünce yüzümü çeviriyordum sonra ister istemez yine ebruyu düşünürken bir yere dalıyordum
o yine oraya geçiyordu
sabah gelince günaydın
yemek yerken az yaklaşıp afiyet olsun
durup dururken hayırlı işler
nasılsın gibi diyalog kurma peşinde gibi görünüyordu
her seferinde tersleyip selamlarını almamama rağmen inatla bir şekilde diyecek birşey buluyordu
ebru dükkana yine sürekli geliyor
ama elif ebru dükkandayken her hangi kendini farkettirici bir hareket yapmıyordu
ebrunun sürekli dükkanda olması patrona da rahatsızlık vermeye başladı
-olm ne yaptın lan bu kıza hamile mi yoksa peşinden ayrılmıyor dedi
bi dakika patron kere sikerim seni ama akıllı ol amk.
sevdiğim kızla böyle konuşma
-ben çağırıyorum dedim
-haa iyi o zaman dedi
ama rahatsızlığı da belli oluyordu
sikimde mi amk. **bir gün erkek arkadaşlar dışarı çıkmayı teklif etti
ebrudan da izin alarak dışarı bir discoya gittik
yaz olması vesilesi ile discolar ana baba günü
alanyadaki discolar bilen bilir çok yakındır bir birine
birine girersin ortamı beğenmezsen çıkarsın diğerine geçersin
3 sap olmamız genelde discolara girişi bizim için zor hale getiriyor olsada
genelde insanları tanıdığımız için herhangi bir sorun olmadı
bende gözcü onbaşılar gibi ebruya sürekli durum bildiriyorum
bir iki tane yer değiştirken disconun birinde
kimi gördüm??
elifi
yalnız mıydı??
hayır
yanında bir sapla beraber disconun önündeki barda dans ediyorlardı
kafası da hafiften güzel olduğu sallanışından belli
birden ayağıma bu kızdan kurtulmak için fırsat geçtiğini düşünerek
kendimi ona göstermeye karar verdim
bu sayede onu bir erkekle görmüş olacaktım ve bu durumda benden uzak duracaktı
elifle yanındakinin biraz daha samimi bir şekilde dans etmeye başladıklarında
yanına yaklaştım
elifin suratının bana dönük olduğu yere geçtim
10 saniye kadar farketmedikten sonra
bana bakınca
gülerek ve vaayy gibisinden
-iyi eğlenceler dedim
kızardı biraz ayrıldı lavuktan
bende hemen olay mahalini terk ettim
kendi kendime sevinirken ve diğer arkadaşları alıp başka yere gitme planı yaparken
arkadaşların 70 lik bacardi şişesine sex on the beach kokteyli yaptırıp kızlarla shot şeklinde
ısmarlamaya çalıştıklarını gördüm
eh amk. gidemeyeceğimiz anlamına geliyordu bu **bir an önce bitsin diye bende iki shot attım. topu
topu 17 tane çıkar zaten
-olm siktir git kendine içki al diye de terslendim 3 üncüyü içmek isterken
-hadi gidelim başka yere dedim
-amk. manitan var bizi bari düşün takılalım az acele etme dedi
bu arada elif ne bok yiyor diye kafamı çevirdiğimde o lavuğu yanından çoktan siktir etmiş
tek başına ona asılmaya çalışan erkeklerle mücadele ediyor
ama kafası da benden tarafta
bu arada ebruyla telefonda mesajlaşarak geyik de yapıyoruz
bana belli etmeden yanında kim var ne zaman gideceksiniz gibi sorular sormaya çalışıyor
bende onu gıcık etmek için piçliğine onu kızdıracak şeyler söylüyorum turist kızlar hakkında
derken yanımda dikilen bir şahsiyet olduğunu farkettim
kafamı döndüğümde elifi gördüm
-sadece dans ediyorduk dedi



12


-banane dedim
-haberin olsunda dedi
-ne yaparsan yap beni ilgilendirmiyor dedim
mesaj yazmaya da devam ediyorum
o konuşurken benim kulağıma eğiliyor yüksek sesten dolayı
-bişey içermisin dedi
-yok gidecem birazdan dedim
-beni de bırakırmısın eve dedi
-araba yok bende. taksiyle gidecem dedim
-tamam beraber bineriz o zaman dedi
-paran yoksa para vereyim git dedim
-param varda korkarım yalnız gitmeye dedi
-madem korkuyorsun niye yalnız geldin hem baya cesurca dans ediyordun az önce dedim
bunu benim kıskançlığım olarak algılamış olacak ki
-kıskandın mı dedi
-kıskanılacak kişi kategorisinde değilsin benim için dedim
ne kadar terslersem o kadar inat ediyordu
-hem kimse teklif etmiyor ki çıkmak için dedi
-yanlış kişilerden teklif beklediğin içindir dedim
sıkıldım. kendimi ebruyu aldatıyor hissettim. arkadaşlara ben gidiyorum dedim
mekanda çıkmaya çalışırken kalabalığı yararak o da arkamdan geldi **ben bu durumdan çok daha
rahatsız oldum.
ebrunun bir tanıdığı.
ceyhun piçi veya tayfasından birisi
beni o halde görüp yanlış anlayabilirlerdi
merdivende bekledim
bana yetişti
-sen nereye dedim
-taksiye kadar geleyim lütfen dedi
-elif burda kal gelme arkamdan dedim
-ben başka taksiye binerim dedi
-elif siktir git başımı belaya sokma benim dedim
-sen siktir git dedi
oh canıma minnet
-tamam siktirip gidiyorum dedim
yürüdüm aşşağı indim. kapıdaki kalabalıktan geçmeye çalışırken
arkamda ilerlememi bildiren el yine elifin eliydi
dışarı çıktım ondan sıyrılarak
taksiye doğru hızlı adımlarla ilerlerken
arkamdan yazlık kısa topuklu ayakkabısıyla koşarcasına yürüyen yine elifti…
**bir kız bu kadar bir olayı abartamazdı
abartmamalıydı.
siktir ettim amk.hep ters davrandım hala yüzsüzlük yapıp peşimden geliyor
ceyhun piçi de piyasada görünmüyordu
acaba ceyhun mu gönderdi bu kızı diye düşündüm ama
imkansızdı amk. kız gelmiş işe başlamış kuyumcunun bir tanıdığı vesilesi ile gelmiş
ama olabilme ihtimali bile beni korkuttu ve adımlarımı daha da hızlandırdım
abi sıra hangi takside derken artık koştu mu ne yaptı amk. elif de arkamdan yetişti
muhattap olmak istemezcesine tanımıyormuş gibi yaparak direk taksiye bindim
taksicide bininceye kadar o da arkaya bindi
taksici nereye gidiyoruz dedi
arkamı döndüm adres ver dedim
yeri söyledi
daha kalkmadan ne kadar yazar abi dedim
taksimetre ne yazarsa o dedi
ortalama dedim
bi rakam söyledi
biraz da fazla vererek
bu kızı oraya bırak abi dedim indim taksiden
sonra arabanın arka kapısına geçtim ki kapıyı açıp çıkmasın
onu gönderdikten sonra
bende bir taksiye binip eve gittim
ebruya da eve gittiğimi iyi geceler dilediğimi söyleyip yattım
ertesi gün ebru dükkana geldi
bi kaç geyikten sonra asıl gelme amacı olan dün geceye lafı getirdi
şuraya gittik böyle yaptık
buraya gittik bunu yaptık diye bi kaç olay anlattım
-başka?? dedi
bunu duyunca galiba bi boklar duydu bu diye dünki olayı anlatmaya karar verdim —elif i de gördüm
dedim
hemen tepkiyi gösterdi
-bak sen elif le eğlendik demek
sakin görünmeye çalıştım
-yok hayır erkek arkadaşıylaymış dans ediyordu selam verdim dedim
-sanane niye selam veriyorsun. neden rahatsız ettin dedi
amk bu kadarını duyunca delirmiş görünüyordu. gerisini anlatsam tam domaltacak beni elifin çalıştığı
dükkana doğru
ama anlatmazsam ve eğer birisi ona ,çıkışta veya takside beraber gördüğünü söylemişse
domaltmadan ayakta siker diye düşünüp
geri kalan hikayeyi de anlatttım
hiç bir sikim söylemedi
-hiç birşey yok ebru olsa zaten sana sürekli mesaj atmazdım dedim
-ben saat 3 ten sonra(son mesaj) ne yaptığını nerden bileyim dedi
-hayatım geçekten birşey yok istersen elife sorabilirsin dedim
-kendin sor kendin cevabını al kelebek dedi
kızdım bekle burda dedim
ebruyu kaybetme korkusu sardı beni amk
karşıya gittim
elifi sordum işe gelmemiş
eh amk.yaa hastalanmış gelmemiş
ebruya tekrar dönüp
-işe gelmemiş bugün dedim
-artık ne yaptıysan kıza dedi
ben sinirden of pof çekerken
kalktı gitti
bu gereksiz olduğunu düşündüğüm hal ve terkedişi kalbimde fatmagüle tecavüz edilişi hissi verdi
hiç haketmeden haksız yere kalbime gereksiz bir yarak girdi. kalbim sikildi amk.
ne bok yaparsam yapayım bir süre konuşmanın çözüm getirmeyeceğini düşünerek
ilk hamleyi tekrar ondan bekledim
madem seviyordu gelirdi??
daha önce gelmişti, tekrar gelirmiydi??
gelmedi piçler
taaaaa ki babası gelene kadar
babasına geçmeden önce ertesi gün elif kendi dükkanına geldi
çağırdım gel diye
-efendim dedi
-aferim dedim. sonunda ayırdın bizi
-biz seninle birleşmedik ki ayrılalım dedi
aklına mantığına sokayım elif
-ebru ve ben ayrıldık senin yüzünden dedim
-ben ne yapmışım dedi
-bo var peşimde dolanıyorsun dedim
-kim dolaşıyor senin peşinden dedi
-seni kıskandığı için terk etti dedim
-o gece bizi mi görmüş dedi
-ben anlattım dedim
-hem sen salaksın hem o salak o zaman dedi
-ne yaptık ki.hem sen anlatıyorsun hem de o kıskanıyor dedi
-yapalım istersen de boşuna kıskanmış olmasın dedim
-düşünmem lazım dedi
hay sikim yaa tam cinayetlik kız amk. biri bunu vursa yemin ediyorum adalet önünde yalancı şahitlik
yaparım
-elif git.bir daha lütfen diyorum ama lütfen benden uzak dur dedim
baktı kaldı bana
-uzak durma süren şimdi başladı hadi güle güle dedim
yine bozuldu gitti
zaman geçti piçler ebrudan hiç haber gelmedi
gözüm yollarda kaldı belki yine gelir dükkanın önünden geçer diye geçmedi
bir gün babası dükkana geldi
oturduk 3 5 muhabbet ebrudan ayrıldığımızdan haberi yokmuş gibi
-ebruyu okul ve yurt işleri için ankaraya götüreceğiz. düşündüm ki ona sürpriz yapalım seni de götürelim
dedi
lan biz kızla konuşmuyorduk ki amk. yada kız benle konuşmuyordu demek daha doğru olur. resmen terk
etti beni
ama bu durumu babasının bilmemesi ilginçti
hiç mi üzgün gözükmedi evde amk
hiç mi farketmedi babası dışarı eskisi kadar çıkmadığını
-ne zaman gideceksiniz dedim
-yarın gece 1 de yola çıkacağız dedi(alanya/ankara 7 saat arabyla beyler)
-tamam patronla konuşayım ben size haber veririm dedim
-tamam bekliyorum dedi gitti
dedim patron olay böle böle gitmem lazım
olm iş güc derken gözünü seveyim dedim kaptım izni
ama bakalım zaten ebru ne tepki verecekti
babasını arayıp
-tamam geliyorum ama madem sürpriz yapmak istiyorsunuz, beni evin ordan değilde alanyanın çıkışından
tam sürpriz olsun dedim
-süper fikir yarın gece yola çıkmadan 5 dakika önce sana haber veririm. sende gidersin oraya dedi
anlaştık
gün geldi. gece oldu
babası beni aradı **ama ben zaten yarım saat önceden taksiyle ordayım amk.
intihar mı edecen burda ne işin var diye de makara yapıyor
bir nevi intihardı aslında kendimi kurban edecektim ebruya ya kollarına düşecektim ya da derde tasaya
her arabaya dikkatle bakarken kalbim 132 decibellik kolonun bas mandolini gibi gidip geliyordu her
arabada
derken sinyal vererek bir araba yaklaştı
evet geliyordu amk
durdu. arka kapıyı açtım direk içeri girdim
önde babası ve annesi arkada da ebru. kardeşi gelmemiş
o kadar benim hakkımda iyi yazar diye atıp tutuyorsunuz alın amk.o ebrunun bakışının tarifini
vermiyorum
o an hissettiklerimi anlatamıyorum
beyin ölümüm değil ama kalb ölümüm gerçekleşti
o ne oluyor deyinceye kadar
babasına bakarak ortayı yaptım gökhan gönül mü dersiniz quarezma mı dersiniz yoksa sabri reyiz mi
dersiniz
hakemin gol kararı vereceği geçerli bir açıklama yapsın diye
-sana sürpriz yaptık kızım dedim
bu arada da sürmeye başladı
arabaya ne olur dur dedirtmesin diye başında dolaşan şeytanlardan medet aradım ebrunun
neyseki başka mesaidelerdi ve
-iyi yapmışsınız dedi
bana da merhaba deyip önüne döndü
ama hiç de hoş bir merhaba gibi görünmüyordu
neyse buna da şükür diyerek oturdum oturduğum yerde
pişman pişman
amk.bi bok yapsam da pişman olsam neyse
annesi bir kaç soru sordu
çok efendi bir çocuk üslubu ile hepsine cevap verdim
babası bi kaç kez aaaa?? öyle mi?? gibi kısa kelimelerle konuşmaya katılsada
bizimki hiç bir tepki vermeden yüzünü diğer cama döndürerek yolculuğa devam ediyordu
ben ise hiç acele etmedim.yol yakınken durdurur beni falan yolda indirirler diye bekledim
konyaya kadar bekledim
ama bir baktım bizimkisi zaten uyumuş
kafası da bir müddet sonra benden tarafa döndü
yüzüne öyle derin derin bakarken ağlamadıysam en abazanız siksin
ağlama değil de duygu boşalması diyelim
lan ne kadar güzeldi amk. annesi de kendini uykuya kaptırmışken ön koltuğa biraz yaklaşıp babasına
düşük sesle
—uykunuz gelince haber verin size fıkra anlatayım uykunuz kaçsın dedim
sanki dünyanın en komik fıkrasını anlatmışım gibi gülme krizine girdi adam
-tamam gerek kalmadı allah iyiliğini versin açtın yeterince dedi
-allahtan fıkra anlatmadım dedim
gülmeye devam etti
durup durup gülüyordu.bir ara kafası mı güzel diye şüphelensemde
ben de o gülüyor diye gülmeye başladım
biraz daha ilerledikten sonra
götümü biraz daha ebrudan tarafa sürüdüm hani üstüme uyuyakalmaya devam etsin diye.
benim gözümde gram uyku yok
içim heyecanlı, telaşlı,ne yapacağını bilmez bir şekilde
beşiktaşlı deli ibonun sol kanattan sopu sürerken ne yapacağını bilememek gibi farklı bir duygu
-babası anlat bakalım diyerek düşüncelerden arıttı beni
-ne anlatayım dedim şaşkınlıkla
-fıkra anlatacaktın ya dedi
-ben fıkra bilmem ki dedim
yine gülmeye başladı herif.amk hiç espri görmemiş gibiydi hayatında
devam ettim o gülerken
-oo durum bu boyuta geldiyse duralım bari dedim
-yok yok uykum yokta can sıkıntısı işte zaman geçsin dedi
bi milyon fıkra bilirim aklıma bir tane gelmedi o zaman. **sonra bir tane geldi anlatmaya başladım ama
fıkra biraz bel altı olduğunu anlatmaya başladıktan sonra farkettim
ulan devam etsem mi etmesem mi diye düşünürken
hep sizin gibi
eee
eee sonra ne oldu demeye başladı
unutmuş numarası yapsam rezil olacaz adama sikerim ne olursa olsun diye devam ettim
fıkra bittti
herif krize girdi amk. arabayı sağa çekti indi arabadan
açtı fermuarı hem gülüyor hem işiyor ben içerden duyuyorum sesi
yuh amk. zengin adama öyle işemek de yakışmıyordu.
araba durunca annesi de uyandı. neden gülüyor bu dedim
fıkrayı annesi de anlattırmasın diye
-bilmem dedim
bu arada babasıda gülerek arabaya bindi. ebru kapı sesine galiba uyandı
bana dönerek uyku sersemliği ile olsa gerek
-ne oldu kelebek dedi.
-birşey yok aşkım dedim kolumu omzuna atarak ve yarım sarılarak düşük bir sesle
hemen orjinaline döndü amk. suratı asıldı. dudaklar büzüldü.
tavır yapılarak elim omzundan alında dizimin üstüne bırakıldı ve kafa tekrar camdan tarafa çevrildi
bende surat düştü. içten içe offlama başladı
sikeyim böyle işi diye ruhumda isyan çıkarıldı.
şeytan yanıma usulca yaklaştı bas şuna tokadı
dinle lan diye lafa gir gerisini tek solukta tekrar anlat üzerine de seviyorum lan ı ekle yapış dudaklarına
dedi ama
şeytanın bu teklifini
1.kadına el kalkmaz ilkesi
2.arabada yalnız olmamamız
sebeblerinden dolayı reddettim.
ben yine sus pus otururken babası
-allah aşkına bir tane daha anlat dedi
amk. fıkra anlatacak hal mi kaldı. kızın kalb hücrelerime tek tek yumruk atıyor haberin yok
bu arada fıkrayı da hala biliyorum. isterseniz anlatırım
-aklıma gelirse anlatırım dedi
annesi dayanamadı ne fıkrası o dedi
vay amk babası anlatmaya başladı fıkrayı hem de karısına hemde ebru da duyuyor.
eyvah ki ne eyvah rezil oldum. kıpkırmızı geçtim
yüzüme çıkan kan sikimin damarlarında gezse sikim 2 santim kalınlaşırdı
babası şerefsizi sansürsüz anlattı.ben öyle mi anlatmıştım amk. adam sikme yerine şey ediyoru kullanır
ebrunun fıkraya verdiği tepki gelecekteki bana tavrının sinyali gibiydi… **adamın birisi yolunu kaybetmiş.
bir köy yoluna girmiş arabasıyla
köy meydanından geçerken bir bakmış ki herkes feryad figan ağlıyor
adam merak etmiş durmuş
yakalamış köylünün birisini
abi ne oldu hayırdır? herkes yasta demiş
köylü-bu civarın en güzel kızı öldü onun için ağlıyoruz demiş
adam çok meraklanmış mutlaka bu kızı görmem lazım demiş kendi kendi kendine
hayırdır neden öldü diye sormuş adam
köylü-valla bizde bilmiyoruz demiş
adam-ben doktorum müsade edin bir bakayım belki anlarım neden öldüğünü demiş
tamam demişler
doktor kızın olduğu odaya girmiş
bir bakmış kız harbiden 10 numara
adam kıza şöyle bir bakıp yüzünü okşarken
hala hayatta olduğunu farketmiş
ama çoktan siki kalkmış adamın
kendi kendine planı yapıp. ulan nasıl olsa herkes bu kızı öldü biliyor ben bunu burda bir güzel sikeyim
sonrada boğazını sıkar tekrar öldürürüm diye düşünmüş
adam sikerken kız da ayılmış
tam onu tekrar boğmaya çalışırken köylüler sesi duyup içeri girmiş
bir bakmışlar kız canlanmış
ooo sen ölüyü dirilttin bize de anlat nasıl yaptın diye
adam -meslek sırrı söyleyemem desede silahı dayamışlar kafasına sike sike söyleyeceksin bize ölüyü
diriltmeyi
bu sırada kız da beni sikerken canlandım demiş
köylüler kızın canlanmasına sevindikleri için ve tıpın yeni yöntemi olduğunu düşündükleri için adama ses
çıkarmamışlar
adam gitmiş aradan 1 ay geçmiş
canı o kızı tekrar isteyince aynı köye yine gitmiş
bir bakmış yine herkes ağlıyor
yine köylünün birisini tutmuş sormuş
yine ne oldu hayırdır diye
köylüde cevap vermiş
-bizim köyün bir imamı vardı.bir hafta önce öldü.bir haftadır sikiyoruz daha canlanmadı…
**babası fıkrayı anlatıp gülerken anneside gülmeye başladı.ben ise rezil rezil otururken.
ebru bana dönüp sadece
-terbiyesiz dedi
vay amk. daha da bir utandım. hata bende amk.o fıkra anlatılır mı??
yada nerden bileyim herifin fıkrayı anlatacağını ben erkek erkek konuşuyoruz sanmıştım
içten içe tilt oldum adama
ama onun sikinde değil di amk hala gülüyordu
ebrunun surat yine aynı yolculuk devam ederken
sabaha doğru bir dinlenme tesisinde durduk
birer çorba içtik
ebru yolda yürürken yemek yerken ve bana bakarken
birbirinden nefret eden iki kardeşten birinin diğerine davrandığı gibi davranıyordu
gelmekle hata yaptım. boşuna koştum peşinden hissine kapıldım
bende salıverdim kendimi hiç bir yaklaşımda bulunmadım
çorbaları içtikten sonra çay söylediler
-ben bir lavaboya gideyim diyerek kalktım. hesabı ödedim
ebrunun babası koşarak geldi.
tepkili bir şekilde.
-ben öderdim sen misafirsin dedi
-bi dahakini siz ödersiniz dedim
lavaboya gittim
geri geldim. masaya annesi teşekkür etti yemek için babası teşekkür etti tekrar
ebru başka alemlerde bakmıyor bile bana
neyse kalktık yine arabaya önden gitti ben sallana sallana arkadan geldim babasıyla
ebru arabaya bindi. babası ön tarafa dolaşırken
ebru kapıyı ben girmeye yakın pat diye kapattı
küfür etsen daha iyi amk.

13

durdum biraz yine gözlerim doldu
şurda bekleyip bir otobüse binip geri döneyim dedim
ama anasına babasına ayıp olmasın diye yapmadım **ebrunun bu yaptıkları hiç çekici gelmiyordu
gönlümdeki prensese yakışır hareketler değildi bunlar
açtım arka kapıyı. annesi gilde olaydan şüphelenmesin diye
babasına dönerek
-abi ankara gidiyorum beni de atarmısınız dedim
-bin deli çocuk dedi annesi
onlara göre keyifli bana göre surat mimikleri ile iç duyguların zıt karekterleri canlandırdığı bir ortamda
bindim arabaya
suratına bile bakmadan bende kafamı kendi tarafıma çevirip devam ettim
bir önceki gün, gün boyu çalışmanın ve o ana kadar uykusuz olmanın ve yolculuğun verdiği yorgunlukla
uyuya kalmışım
kalktığım da saat 11 olmuş. arabada yalnızım
ayıptır söylemesi kalkınca biraz da salyam akmış
ne ayıbı amk. inci burası
onu silerken bir baktım kimse yok.bir yere park etmişler beni orda bırakmışlar
boynumun anası sikilmiş
adam kaldırır en azından nereye gittiğinizi söyler amk.
bekle baba bekle gelen giden yok
ebruya mesaj atsam olmaz
biliyorsunuz durumları
yarım saat kadar sonra geldiler
babası.
-seni kaldıracaktık ama ebru kıyamadı uykuna o yüzden bıraktık seni dedi
ben ebrunun suratına bile bakmıyordum
onlar yolculuğa çıkıncaya kadar uyumuş
beni arabada bırakıp üniversiteye gitmişler işlemleri halletmişler
öğlenden sonra yine gideceklermiş
yanlış hatırlamıyorsam ata kule diye bir yer vardı. cumhurbaşkanlığı civarı bir yerde oraya gittik
sonra öğlen yemeği için bir restorana gittik.
ben annesi ve babasıyla hiç bir şey yokmuş gibi konuşurken ebrunun suratına dahi bakmadığımı
yenileyeyim
yemeği yedikten sonra
hesabı istedi babası
hesab gelince bende elimi cebime attım babası elini olmaz işareti yaparak durdurdu beni
tam cebinden parayı çıkarırken
ebru hesapı eline aldı
-ben ödeyeceğim bana dedi
çantasından parayı çıkardı
parayı ödedi
annesi babası sağol derken ben birşey demedim
sonra ebrunun bana bakıyor olduğunu hissettim
ama ben yine oralı olmadım sonra kulağıma yaklaşıp -sana hiçbir şekilde borçlu olmak istemem dedi
ben ona çorba ısmarlamıştım ya dinlenme tesisinde onu kastediyor
ben siklemez bir şekilde ona bile bakmadan devam ettim
yine gezmeye kızılay sonra ataya fatiha okuma şansı bulduğum anıtkabir e gittik.
bi de yapay şelale vardı galiba orları gezdik. baya bir dolaştık yani
bunlar bu arada birkaç işlem daha hallettiler okul hakkında
biraz daha gezip fotoğraf çektirdikten sonra
ne yapalım konuşmaları başladı
ebru gidelim baba dedi
annesi biraz daha gezelim isterseniz.bir kaç bişey de alırız dedi.
babası bana döndü
-ne yapalım kelebek dedi
-bayanlar herşeyi daha iyi bilir dinleyen olmaz beni dedim
ebru pis pis bana bakıyor gidiydi
ama sikimde değildi oh olsun amk.
-bırakalım gidelim bunları burda istersen dedi babası gülerek
-bir yere bırakalım alış veriş yapsınlar biraz mutlu olsunlar dedim. yine imalı bir şekilde
-iyi fikir dedi annesi
avm sayılır mı sayılmaz mı bilmiyorum bir yer bulduk. onları bekleyeceğimiz kafeyi gösterdik. onlar gitti
biz babası ile oturduk çay içiyoruz
adam kumarbaz biliyorsunuz hadi tavla oynayalım dedi. diğer oynayanları görünce
çok fena muallaka düştüm
oynasam ebru gelecek kumarı bırakmadın mı sen diye hem bana hem babasına kızacak
bilmem desem. nasıl esnafsın sen diyecek
zaten ebruya da kızgındım koy gitsin götüne diyerek oynayalım dedim
başladık
herifin çok yavaş oynuyor sayıyor eliyle ayar etti beni.
eh amk.bu kadar biliyon neden oynuyon.
yarram kumardan nasıl ütmüş o oteli diye düşünüyorum
ama numara yaptığı 3 elden sonra belli oldu beni kızdırıp moralimi bozmak için yapıyormuş
itiraf etti.
yalan yok beyler kaydı herif bana
-bunlar gelmeyecek bir daha oynayalım dedi
-şansım yok dedim
-aşkta kazanırsın dedi. sanki birşeylerin farkına varmış gibi
-kazara kazanırım sonra aşkı da tam kaybederim dedim
tamam sen bilirsin dedi bıraktık.bir müddet daha bekledikten sonra
geldiler
ebrunun elinde 3 poşet. annesininkini saymadım bile
ebru poşetlerin hepsini yere bıraktı. annesi masanın üzerine iki poşey koydu
birini kocasına verdi bu senin diye
diğerini de bana uzattı -bunu sana ebru aldı diye.
**yine beyin felci geçirdim
amk. kız bana o kadar trip atıp üstüne hediye mi alıyordu
bi kere bile gülmeyen kız?*
sokarım o kadar aşk eziyetine
anası babası orda olmasa suratına fırlatırdım bakmadan hediyeye
babası hediyesini hediyesini açtı tüm gözler ona yöneldi tabi
adamın tuttuğu takımın forması ve arkasında karısının ismi
-ilk defa işime yarayacak bir hediye aldın diye takıldı karısına
sonra herkes bana baktı
saçma sapan birşey çıkmasın diye dua ederek açtım
tuttuğum takımın forması ve arkasında ebru yazısı
hediye üzerindeki bakışlar benim vereceğim tepkiye çevrildi
ulan sanki bir yumuşama oldu kızda bana karşı hissine kapıldım
biraz sevindim ama tepki de koymam lazımdı
-hmm ebru dedim formanın arkasına bakarak
demez olaydım amk.
bizimki ankaranın sert rüzgarını suratımda hissettirdi yazın sıcağında
-elif mi yazsaydım, ebru işte dedi
annesi ve babasının elif olayından haberi olmadığı için onlar espri olarak karşıladılar bunu ve güldüler
-sen ne yazarsan yaz benim gözlerimin okuyacağı tek isim var dedim
hiç istemeyerek teşekkür ettim kibarlık görünsün masada birazcık diye
onlarda birşey içti sonra kalktık
arabaya giderken ebru ile ben yan yana olmasada yine arkadan yürüdük
sonra bana biraz yaklaşıp
-annemin fikriydi beyefendi dedi
-çok normal sen fikrini elife sabitlemişsin dedim
**arabaya geldik. herkes bindi
alanyaya doğru tekrar yola çıktık
yine aynı senaryo devam etti belirli bir süre.
sonra bir molada ebruyu tuttum yalnız kaldığımız bir zaman
-eğer böyle devam edersen bir daha adını bile anmam. yeter ama dedim
-konuşmuyorum ben seninle git elife anlat derdini dedi
-öyle mi dedim
-öyle ded
-sen bilirsin boşuna koşmuşum peşinden burlara kadar dedim
-hem suçlu hem güçlüsün dedi
-suçumu söyle lan dedim
-sen daha iyi bilirsin beyefendi dedi
annesi ile babası da bize doğru gelmeye başladır
ebruya yaklaştım
-sen şimdiden olmayan birşey için bana böyle yapıyorsan uzatmaya gerek yok. ebru dedim
-alanyaya kadar daha dayan bana sonra bir daha göremeyeceksin zaten dedim
geçtim arabaya oturdum
annesi ile babası da gelince ebru da bindi yanıma
yine aynı tavırlar
ruhunu sikeyim emi
ya böyle bir naz olamaz aşık usandıranı siktir edin aşk katili yapar adamı
bir süre yol aldıktan sonra telefonu aldı eline
bir süre sonra benim telefondan mesaj bildirim tonu geldi
bana mesaj attığı belliydi okumadım bile amk.
babasından bir kalem istedi
bi de petrollerde dağıtılan peçetelerden birine uzandı
kağıda birşeyler karalayıp
bana uzattı
-mesaj geldi okusana yazmış
elimi uzattım kalemi almak için
-elifciğim göndermiştir yazdım aynı peçeteye —artık hiç inanmıyorum yazıp bana geri verdi
-birazcık inanırken benimle konuşsaydın tam inandırırdım dedim
sonra birşey daha yazdı almadım yazdığını kalemi uzattı yine almadım
onun yaptığının aynısı ben ona yapıp cama suratımı çevirdim yol boyu
arasıra babasının sorduğu sorulara cevap verdim
babası seni eve mi bırakayım dedi evet dedim
cebimi yokladım anahtar yok
kaybetmişim amk bi yerde
şimdi adamlara anahtarı kaybetmişim desem evlerinde yatmak istediğimi sanacaklar diye birşey
söylemedim
gece 3 gibi alanyaya indik
babası beni eve bıraktı
annesi ve babasına teşekkür edip herkese iyi geceler diyerek ebrunun suratına bile bakmadan indim
arabadan
biladeri aramak için telefonu çıkardım
ebrunun gönderdiği mesaj
-seni seviyorum…
biladeri aradım evdeymiş kapıyı açtı girdim direk yattım
ertesi gün yine mesaj attı ebru
-elifden gelen mesajı okudun mu diye
-evet beni çok seviyormuş dedim
-sen de onu seviyor musun? diye sordu(kendini kastederek)
-benim sevgime inanmayan birisini sevemeyeceğimi yazıyorum şimdi göndereceğim elife mesajı. dedim
benim sevgime inanmayan birisini sevemem yazdım. ebruya gönderdim
hemen arkasından bir mesaj daha yazdım
-yine yanlış bir mesaj mı aldın yoksa?? dedim.o gece beni yanlış anlamasını kastederek
telefonu kapattım. **yeter amk. ayda yılda onun vesilesi ile bile olsa ankraya gittik onu zehir etti.
bi gece arkadaşlarla eğlenmeye gidelim dedik onu burnumuzdan getirdi
cıncık gibi kızı ona olan sevgimizden dolayı sikmedik.
ebruyu sevelim dedik aşka küstürdüm kalbimi.
inat ettim açmadım amk. telefonu kapalı kaldı iş bitinceye kadar
iş bitti eve gittim sanki yıllardır o anı bekliyormuşum gibi telefonu açtım
hiç bişey yok.vay amk.
biraz sonra gelir herhalde diye saat 3 e kadar bekledim bi sikim yok
ihtimaller yine belirdi.
ya ne diyeceğini bilemedi
ya da sikerim kelebeğini karı gibi naz yapıyor diye düşünerek siktir etti beni hayatından
3 hafta boyunca hiç bir sikim olmadı hayatımda
tamamen rutin
işe gel
telefona bak. yola bak ebru yok. tekrar telefona bak yola bak ebru yok
eve git telefona bak. tekrar telefona bak sonra tekrar mesaj yok
elif amk. kaltağı da okulu için hollandaya döndü diğer birkaç arkadaşıyla
vedalaşırken ben dükkandan kaçtım beni görmesin gelmesin veda etmeye diye
hayatımı siktiği yeter amk
zaten telefonumda yoktu onda bulamazdı beni birdaha.
elifden kurtuldum ama içimdeki ebrusuzluktan kurtulamadım
sevgilinize sırf laf olsun diye dersiniz ya arasıra
her an seni düşünüyorum diye.
ben laf olsun diye değil harbi harbi her an onu düşündüm.
oturup ağladığımda oldu tek başıma
yalnızlığımı paylaştığımda oldu içkilerle
bir sikime faydası yoktu
ne zaman bana çare oldu
ne de içkiler
hiçbiri gönlümün ona olan eksikliğini gideremedi
onun marjinali yoktu ne aklımda ne kalbimde
o abartmıştı olayları
hiç yoktan yere abartması beni önce kızdırdıysada sonra bana olan biraz yumuşaması
benim çektiğimi biraz da o çeksin mantığını uygulatıp hayatımın 3 güzel haftasını sikti.
hemde her gün, saat dakika ve saniyeleri üst üste koyarak
**3 hafta gibi bir süre sonra babası dükkana geldi
iki üç muhabbetten sonra
kelebek tekrar ankaraya gidiyoruz yine sürpriz yapalım mı dedi
-ebru bu defa istemez.biz ayrıldık galiba onunla dedim
-şu galibayı bi anlat bakayım dedi
şu an size niye bu hikayeyi anlatıyorsam aynı sebeble babasına da anlattım
elifle olan o geceden telefonu kapattığım o geceye kadar
-ben bile inandım elif olayına, yeşil gözlerine kanmıştır kız ne yapsın dedi
beni teselli etmek istercesine
-size herşey için teşekkür ederim dedim
-sevmiyor musun artık dedi
-tek benim sevmemle olmuyormuş bu iş dedim
-haklısın dedi
telefonu eline aldı
ebruyu aradı
-kızım ankaraya kelebeğide götürelim mi tekrar dedi
olumsuz bir cevap almış olacakki
bana müsade dedi. birşey olursa ararsın dedi
gitti
evet ebru gidiyordu ankaraya
artık gözleyecek yol da kalmıyordu bana
boş boş geçen insanlara bakacaktım
gelen bir iki turiste içimde aşk acısıyla birşeyler satmaya çalışacaktım
iyice soğudum herşeyden
içimde iki gram kalan umut da siktirip buharlaştı
aramadım amk. arasam sikilen yine ben olacaktım.
koş koş nereye kadar koşuyon peşinden
ama o aradı geç oldu ama aradı
ilk sözü bu olsun istemezdim bana yazdığının
ama yine de şükür dedirtti **babamı mı sokuyorsun artık araya diye attı mesajı
-özür dilerim dedim sadece
sonra yine birşey yazmadı
-babam gelmiş zaten dedi anlattı bana senin suçun yok biliyorum dedi
-özür dilerim dedim
-tamam özür dileyecek birşey yok.ben ankaraya gidiyorum bir elveda mesajı atmak için rahatsız ettim
dedi
-özür dilerim dedim
-ne için özür diliyorsun dedi
-özür dilerim dedim
??? yazıp gönderdi
-özür dilerim dedim
-asıl ben özür dilerim kelebek dedi
-tamam şimdi elveda o zaman dedim
-böyle veda etmek istemezdim dedi
-başkalarında yapmazsın artık dedim
-başkası olmayacak uzun bir süre dedi
-ne zaman gidiyorsun dedim
-yarın gece çıkıyoruz dedi
-dikkat et kendine dedim
-sende dedi
-seni çok sevdiğimi yeterince söyleyemedim özrün bir tanesi onaydı haberin olsun dedim
bir kaç saniye sonra telefon çaldı
ebru arıyordu
açmasam daha iyi olacağını biliyordum çünkü ağlıyordum
ama açtım işte
sadece nefesine karışan ağlama sesini duydum
titreyen sesiyle
-bende seni çok seviyorum dedi
o da benim ağlamamı duydu.
-özür dilerim dedim
-bende seni seviyorum dedi
-çook özür dilerim dedim
-bende seni çok seviyorum dedi
-gitme dedim

**daha çok ağlamaya başladı
bir süre sadece ağlaştık
-nerdesin lütfen söyle kelebeğim dedi
-hep sendeyim ebrum dedim
-gel lütfen dedi
-eğer seni tekrar kaybedeceksem bırak alışmışlığım üstüne devam edeyim sensizliğin dedim
-lütfen gel dedi. ağlayarak kapattı
gel dedi de nereye amk. herhalde evdedir diye evin altına gittim.
çok seviyordum abi kızı sike sike gittim.
bu aşkın bana ızdırap vereceğini bile bile gittim
evin altına geldim
-ebrum diye mesaj gönderdim
-sen kimsin dedi. piçlik yapıyor amk.
-aşşağıda bekleyen delin dedim
-tamam hemen geliyorum dedi
bekle bekle yok.20 dakika bekletti beni.
-nerde kaldın tosbağa diye mesaj attım
bi kaç dakika sonra indi.
kapıdan çıktı
geç kalma sebebi de belli oldu. giyinmiş süslenmiş.
10 metre civarı bir mesafeden bana öyle baktı
bende ona öyle baktım
o bana baktı ben ona baktım
biraz daha beklesem kalbim sarı kart verecekti amk. sarılmayı hayata geç soktum diye.
ellerimi kaldırdım
ağlamaklı güldü
bir adım attım ellerim havada
o bir adım geri gitti gülümseyerek
ben iki adım daha yaklaştım durdum
o bana yürümeye başladı sallana sallana
dibime kadar geldi
-merhaba dedi gözleri yerde parar gibiyken **çenesinden tutup gözlerini yakaladım gözlerimle
-merhaba tosbiş dedim
ellerimi indirirken yanağıma bir öpücük kondurdu
akabinde de sarıldı pehlivanlar gibi çekti beni kendine
-gitmem gerektiğini sende biliyorsun dedi
-alanyadan değil gönlümden gitme dedim
-sende elif …
sözünü kestim
-vallahi bişey yok neden inanmıyorsun hem gitmiş o hollandaya dedim
-inanıyorum dedi.
-e o zaman neden hala onu konuşuyorsun dedim
-ilk günden biliyorum birşey olmadığını dedi
-nasıl yani dedim
-ilk gün inandım sana dedi
-ilk gün inandında neden böyle yaptın dedim
-bilmiyorum dedi
-hem bilerek hem bilmeyerek hep beni üzecekmisin böyle dedim
-unutmaya çalıştım seni
sensizliğe dayanamayacağımı çok önceden anladım.
o kızı sadece bahane ettim kendime
ama yapamadım. evimize gelmemiş olsaydın, evdeyken
otele gelmemiş olsaydın, oteldeyken
bu sokakta beni beklemiş olmayasaydın bu kapıdan çıkınca
kalbime hiç girmemiş olsaydın her kalp atışımda
olmazdın. seni daha kolay unuturdum
ama unutamadım
her yere baktığımda seni gördüm
gözlerimi yummaya çalıştım seni unutmak için
kalbimle gördüm seni
unutamadım işte.
hiç haketmedin benim tarafımdan üzülmeyi ama ben korkularımın geçmediğini farkettim
seni unutmaya çalışmak
bana sadece ceyhunu unutturup seni daha çok hatırlattı
inan gidemezdim. gitsem de kalamazdım ankarada sensiz.
en azında böyle gidişi haketmedin
ben en iyisi sen beni gerçekten aldatıncaya kadar bekleyeyim
yoksa hiç unutamayacağım seni
seni ilk sevdiğimi söylediğim anda bundan daha fazla kimse sevilemez diye düşünüyordum
ama her geçen gün seni daha çok sevdiğimin farkına varıp kendi kendime yanıldığımı farkettim
offf çekerek devam etti
ne yapacağım bilemiyorum
ama seni çok seviyorum dedi **taa amk ben böyle konuşmanın. yarrağı yemişiz haberimiz yok.
bende döktüm biraz içimi ona
-bak tosbiş dedim
seviyorsun, sevdirmiyorsun
korkuyorsun, beni de korkutuyorsun
halimi görüyorsun, sevdiğine hiç acımıyorsun
kendi kendine planlar yapıyorsun beni unutmak için, kanayan yarama tuz döküyorsun
ankaralara gidiyorsun benden habersiz,ama beni de kendinle götürüyorsun
kendi kendine bunları yaparken beni de ölüme götürüyorsun.
yapma lütfen dedim
-seni üzmek istemiyorum dedi
-ayrılalım mı istiyorsun dedim
-denedim ama yapamadım ki dedi
-tam olarak nedir seni bunu denemeye iten şey dedim
-sana olan aşkımın büyüklüğünden korkuyorum dedi
-lütfen biraz da kendini büyüt boşuna acı çektirme ikimizede bırak gittiği yere kadar gitsin dedim
yine sarıldı.
iki defa yanağımdan öptü
sonra dudağıma geçti
öpüşürken dudaklarıma damlayan gözyaşlarını hissettim tuzlu tuzlu
o tuz içimdeki acıya karıştı
alt çenemde ki ağlama gamzeleri belirdi
öpemedim daha fazla
sıkıca sarıldım
-lütfen bırakma beni dedim.
ağlamaklı bir sesle
-bırak desende bırakamam serserin oldum serseri dedi.
hatırlayanlar hatırlar bu cümleyi.
sonra burnu çekere bıraktı sarılmayı
telefonunu çıkardı
babasını aradı. ağlama ses tonu geçmemişti henüz
-baba senden birşey rica ediyorum diyerek başladı konuşmaya…**yarın gitmeyelim lütfen dedi. karşıyı
dinleyip
ertesi gün gidelim ne olur dedi
sonra da sağol babacığım ben kelebeğin yanındayım haberin olsun diyerek
telefonu kapattı
o kadar üzüntünün ,göz yaşının, yalnızlığın üstüne onun telefon görüşmesini bitirdikten sonraki
yüzündeki gülümseme ile sarılışı bana göre aşkın tarifi idi
sonunda ayrılığı bile bile anlık sevmek değil mi ki aşk??
-bir gün bir gündür dedi
bende de babasını ararkenki şaşkınlık sevince dönüştü
alt dudağını dişlerinin altına alarak yaklaşıp tekrar öptü
sonra içindeki çocuk sevinciyle elimden tutup yürümeye başladık
bir tekel marketin önünde durduk
-bekle dedi
içeri girip erkek gibi 4 tane bira aldı
dışarı çıkıp tekrar iskeledeki kuytu yerimize gittik
2 saat kadar oturduk. nadiren konuştuk
tahmin ettiğiniz gibi sürekli de öpüşmedik
dalgın dalgın dalgalara baktık
kıyıya vurdukça dalgalar yüreğimde hissettim geçen saniyeleri
küçük dalgalar hiç durmadı ama bizim ayrılık için zaman yaklaşıyordu
doya doya sarılıp öpmek istedim
ama ağlayıp onu da ağlatmaktan çekindim
sessizce içten içe ağladım
arasıra elimi tuttu sıkı sıkı
birayı her içmek için başımı yukarı kaldırdığımda gözümde biriken damlaların akmasını engellemeye
çalıştım
o da bana sarılıp dalıyordu dalgalara kim bilir neler hissetti o gün ama
elimi tutarken avucumun içindeki ısı kalbimdeki ısıyla aynı sıcaklıktaydı
bana sarılırken ki içtenliği gelecekti hasrete tekrar tekrar isyan ettirdi beni
** **aslında uzun uzun dertleştik bana göre o gece
ellerimi sıkıca tutması
seni seviyorum olarak algılandı gönlüm tarafından
bende seni seviyorum demek için illa konuşmak gerekmediğini
ona daha sıkıca sarılarak anladım

14

biralar bitti
gidelim bile diyemeden ayağa kalktı
yüzünü gideceğimiz istikameye döndü
elini arkasında bekletip
elini tutmamı bekledi
bende kalktım
elini tutarak
yanında yürür buldum kendimi
bir ara gözlerimi ona çevireyim dedim
ama cesareti bulamadım ağlamaya hazır gözlerimde
yürüdük sessiz bir şekilde evinin önüne kadar
ikimiz birden durduk
90 derece ona döndüm
ağlamaklı gözlerini yine benden kaçırdı
sahte bir gülüşle
bana uzun uzun baktı
-iyi geceler dedi
-iyi geceler dedim
bir süre yine gidemeden orda kaldık
birbirimize bakarak
o ağlamaya yakın
gözlerini elimle kapattım
dudaklarına iyice yaklaşıp
şşşşhh dedim.
bir öpücük kondurdum dudaklarına
geç kaldı dudaklarımı yakalamak için
dönüp gittim eve **yatağa yattım gözüm tavanda aklım ebruda uyku reyizi bekledim
habersiz geldiğini sabah kalkınca öğrendim
ertesi gün ebru alışverişe gideceklerini
bir kaç eksiğini tamamlayacaklarını söyledi
-gönlümdeki yalnızlığı tamamladığın için teşekkür ederim dedim
-dur romantik çocuk ne alacağımı unutturuyorsun bana dedi
-bir liste yapsaydın kalbinde ilk ben olan dedim
-o liste hazır zaten sen yap o listeyi dedi
-hiç unutmadığım şeyi niye listleyeyim ki dedim
-anneme alışverişe gidelim diye bu kadar baskı kurmamış olsaydım utanmadan sana koşa koşa gelirdim
şimdi dedi
-bence koşma mesafesindeyken koşmalısın dedim
üzgün surat la cevap verdi
yanlış birşey söylediğimi farkedip
özür diledim
-bende seni seviyorum dedi gülerek
-akşam misafirler gelecek bana bir nevi veda yemeği için haberin olsun dedi
-tamam mesajla alt yazı geçersin geceyi dedim
bende işe devam ettim
akşam ondan gelen mesajları okudum
ayrılık iyice yaklaşıyordu
gece misafirler gittikten sonra mesaj attı
-ne zaman bitiyor işin diye
tekrar buluşmak istediği belliydi ama ben o üzüntüye tekrar dayanamayacağımı düşündüğüm için
-biraz sürer dedim
-bekleyeyim mi dedi
-yorgunsan yat istersen dedim
-sana ayıp olur mu dedi
-sevdiğine inandığım sürece yaptığın hiçbirşey ayıp değil bana dedim
-tamam ama seni öpme mesafesindeyken öpmem lazım dedi
-tamam iş bitince gelirim evin altına dedim
-gülücükle bekliyorum dedi
-üzüntüyle gönderme ama beni bu gece bari dedim
-you never know dedi
-ı just know that ı love you soo much dedim.
-galiba aynı şeyi bende biliyorum dedi
-gece görüşürüz dedim **dükkanda gece olmasını beklerken
her yerde tarkanın yeni çıkardığı album çalıyordu
bir tanesini kulağıma çok yakın kalbime acı vererek dinledim
ama yetmedi
gittim cd sini aldım
aynı şarkıyı tekrar tekrar dinledim
bir saatten sonra sözlerini daha iyi dinleyince şarkımı bulduğumu düşündüm
gece iş bitti
ebruya mesaj attım
-aşşağıdayım tosbiş dedim
hemen arkasından bir mesaj daha çekip
-makyaja gerek yok nasıl olsa akacak dedim
hemen indi
gülerek karşıladım
çünkü o da gülmeye çalışıyordu
-ne zaman gideceksiniz dedim
-yarın erken gidecekmişiz. annemle babam da orda bir otelde bir gece kalacaklar. ertesi gün dönecekler.
dedi
-saat kaçta dedim
-5 6 gibi dedi
-o zaman fazla tutmayayım uykusuz kalma dedim
-sorun değil araba uyurum dedi
-sana bende birşey aldım dedim tarkanın cdsini uzattım
-dinledin mi daha önce dedim
-ezbere biliyorum hepsini dedi
-ben sadece birini ezberledim dedim
hangisi o dedi
sözlerini okudum
Özledim seni, düştüm yollara
Açtım gönlümü rüzgarına
Bir hayaldi sanki, bir macera
Yıkıldım. Kelimeler paramparça
Yandım… yandım…
Yandım yandım ahhhh ki ne yandım
Bana yeniden şarkılar söyleten kadın
Baka baka doyamadım, hem kokladım da
Sarhoşluğu geçmedi hala
içimde sevdan…
Hala hoş bir havan var
Ne güzel adın
Bir çizik attın gönlüme, kanattın
Yandım… yandım…
Yandım yandım ahhhh ki ne yandım
Bana yeniden şarkılar söyleten kadın
Baka baka doyamadım, hem kokladım da
Sarhoşluğu geçmedi hala
içimde sevdan…
buraya kadar ezberledim gerisini bilerek unuttum. lütfen bana hatırlatma dedim
gerisini de sizin için yazayım o zaten biliyordu
Seni görebildiğim yer rüyalar artık
Deli diyorlar bana
Ah bu ayrılık…
gözleri doldu.
-ben gideyim artık dedim
ellerini kaldırdı gözlerinden yaş süzüle süzüle
mesajı alıp tek bir öpücük kondurdum-lütfen bildiğim yere kadar sevdir bana şarkıyı dedim
gittim
evet geldim
saat 4 e kadar uyumadım
saat 4 te evden çıkıp ebrunun evlerinin önündeki yerimi aldım…
**ölümü beklemek kadar zordu
birazdan dışarı çıkıp
binip gidecekti arabaya
bir saat kadar bekledim.,
sonra evin ışıklarının yandığını gördüm
o ışıkların yanması için gerekli 220 voltu bende hissettim kalbimde
gidiyordu lan işte
gergin bekleyişim
babasının kapıdan elinde iki valizle çıktığını görünce yerini
elimi iki başımın arasına koyarak oturduğum kaldırımda yere bakmaya dönüştü
yine dolu dolu oldu gözlerim arındı tüm amk alanyasının tozlarından
babası valizleri bagaşa yerleştirirken beni farketti
hiç birşey demeden yine yukarı çıktı
sonra ebru elinde çantası ile kapıya çıktı
beni gördü
ne yapacağını bilemez bir hali vardı
yanıma oturdu
bana bakmadan
-günaydın dedi
-günaydın dedim.
ellerim titriyordu
ta ki elimin birini sıkıca tutuncaya kadar da titredi
konuşmadan oturduk biraz belliki babası annesini de durdurup vedalaşmamız için bize avans zaman
veriyordu
günaydın annesi ile babası kapıdan çıkıncaya kadar ki son lafım oldu**onlar çıkınca beraber ayağa kalktık
aklımda bir biri ardına daha önceden sıralanmış milyonlarca sözün hiçbirini edemiyordum
karabasan gibi çökmüştü dilime ayrılığın acısı
tek kelime daha etsem ikinci harfini söylemeden ağlayacağımı ve ağlatacğımı da biliyordum
onlar arabaya bindi
birazdan ellerimi bırakıp ebruda gidecekti
son bir kez bana bakmasaydı öyle keşke de
hem kendimi hem onu ağlatmasaydım sarılma öncesi
ağlama nefesi ile kese kese
-aşka inancımsın dedim
son kez bana baktı sarılmayı bırakıp
kendininkileri hiç düşünmeden benim yanağıma süzülen bir iki damlaya dokunarak akma yönlerini
değiştirdi sadece titreyen elleriyle
gülümseyerek son kez arabaya doğru gitti
kapıdan içeri girmeden önce
küfreden futbolcuların dudağını merakla okur gibi
seni seviyorum u hissettim dudaklarında
lan bir kez daha öpseydim ya o dudakları
kapıyı açan ellerini bir kez daha tutsaydım
babası arabanın vites depriyaj ayarlarını yaparken
yolun karşınına geçtim
onu görebileceğim bir yere
babası yola çıktı park yerinden
sanki gaza değilde göhsüme basıyordu ayaklarıyla
nefes alamaz hale geldim
en azından aldığım nefesler yeterli gelmiyordu
boynun tenis maçında topu takip eden gözler gibi yavaşça döndü
kayboldular
**gözüm onları görmez oldu
saat sabahın körü denilecek bir zamandı hala
ne uykusuzluk aklımdaydı ne de nefes alışımı düzenleyecek bir bardak su
nere giderdim
ne yapardım
kendim cevap bulamadım
tansiyon sikti beni oturdum kaldım
kime tosbiş diyecektim şimdi ben
kimin yolunu gözleyecektim hergün dükkanda
zamanın hızlı geçmesi için eksta bir iki dua daha öğrenmem gerekiyordu
çünkü artık akşam olup onunla buluşmayı beklemeyecektim sadece
ayrılık ne zordu lan
sevdiğini gönülde tutup gurbete yollamaktı benimki
kalk gidelim diye kendimi kaldırdım
ayağa kalktığımda hala aklıma gidecek yer gelmedi
yok aga yok dayanılmıyordu amk
ayağa kalktım
bir tekele girip 5 tane bira aldım
ilki beni saçma sapan yürüyen ne düşündüğünü bilemeyen birine çevirmeye yetti
evet gittim
yatağa yattım
dünya hem sağdan sola hem yukarıdan aşşağıya dönüyordu
ben yatakta uykunun kıblesini aradım durdum saatlerce
akşam üzeri kaltığımda saat 4 olmuştu
yataktan çıkıp hayata dönmek benim için çok zordu
o koma halimle günlerce yatmak istedim
**ama işe de gitmek gerekiyordu
duş aldım kendime gelmek için
sonra kendimi toplamaya çalışarak hayata adapte olmaya çalıştım
ama telefona bakmaktan da korkuyordum
adaptasyon sürecimi mahvedecek
bana yüzde 5 alkollü göz yaşlarını tekrar akıtacak bir mesaj almak başlıca korkumdu
ama ne yaparsanız yapın yarağa hep merakla koşarsınız
baktım telefona
bir tane mesaj
ebrudan
-şimdiden bu kadar özlenir mi bir insan yazıyordu
-denizin içinde boğulmakta olan bir balıkken bana insan olduğumu hatırlattın. bende seni özledim güzel
insan dedim
özlenmez mi amk. bende özledim işte.
sik sik yazmaya devam et böyle mesajlar
baktım olacak gibi değil beyler
zaten yediğim yarrak götümden taşmış aşık olmakla
böyle devam ederse gönüldeki şampiyonluk hep averajla ikici sırada kalacaktı
taktik bulmak lazımdı da
var mı amk ayrılığa bir çare
kim bulmuş ki biz bulalım **tek yapılacak şey ben seni özledim
sen beni özledin
birbirimizi özlüyoruz
peki 4 sene boyunca beraber değilken
o ankarada ben alanyadayken
birbirimize yazdığımız her mesajın sonuna seni çok özledim eklemek kime fayda getirirdi??
sadece biraz daha üzülmek
parmakların bir kaç tane fazla tuşa basması
bir saatten sonra seni çok özledim cümlesi rutinleşecek
kimi zaman yazmak zorunda hissedeceğimizden
kimi zamanda en içten şekilde yazacaktık ama
hangisi olduğu da bir zaman sonra tartışmalı ofsayt pozisyonu misali aşk maçınında mazi kalıp gidecekti
bir de telefon şirketinin veliahtlarına süper bir gelecek hazırlamaktan başka bir şey olmayacaktı
bu olayı ebru ile de konuşmak gerekiyordu
her baktığımda beni titreten birisi ile günler geçtikçe monotonlaşacak bir ilişki istemiyordum çünkü
aşk bana ne kadar şimdilik acı veriyor olsada
bir ayrılığın ikimizin arasına böyle girmesine engel olmam lazımdı
-annenler ayrılıp yalnız kaldığında ve kendini biraz toparladığında bana mesaj at arayacağım seni
konuşmamız lazım
dedim
-yani hiç sesini duyamayacak mıyım dedi
-gerçekten duymak istiyorsan erken toparlarsın kendini dedim
konuşma randevusunu almıştım **mutlaka ne konuşacağımı merak edeceği için anneleri gider gitmez
yalandan toparladım diye bana mesaj atacaktı
kadın milleti alayı aynı amk. benim de önümde nerden baksan bir gün vardı çünkü anneleri orda kalacaktı
bir gece
elime defter kitap alıp konuşma taslağı çıkarmaya çalıştım boş zamanlarımda
o kadar dertli birşey yazıp bunalım üstüne bunalım eklememeliydim
aslında o telefon konuşmasına kadar geçen süre bana birşey öğretmişti
yazarken özlem acısı azalıyordu içimdeki başka şeyleri düşündüğüm için
ebruya yazacaklarımı hazırladım
ebru yine bir kaç tane özlem içerikli ve aşkını belirten mesaj attı
sonra bir mesaj daha
-kalbim sendeyken kendimi toparlamış saymasam da yine de ağlamıyorum en azından dedi
-hep ağladın mı annenler ordayken de dedim
-annem benden çok ağladı. bana hak verdiğini söyledi. dedi
-tamam hazır olunca haber ver o zaman dedim
-galiba hazırım dedi
aradım
-senden bir söz daha istiyorum dedim.
-bende seni özledim kelebek bey. dedi imalı imalı
uzun bir süre sonra gülmek geldi içimden
-hiç de komik değil.ben burda ölüyorum sen gülerek söz istiyorsun benden dedi
-toparlanınca tekrar arayayım ben seni istersen dedim
kızmış olsa gerek telefonu kapattı
hemen arkasından o aradı bu defa
—alo dedim
-pardon dedi
-önemli değil alışmaya başlamak şimdiden dedim
-neye alışmaya dedi
-aramızdaki mesafe mutlaka gerginleştirecek bizi sinirimizi birbirimizden alacağız mutlaka.
seni sevdiğim kadar kimseyi sevmedim. aslında ben kimseyi sevmemişim sana kadar
haliyle sensizliğide ilk defa yaşayacağım seni çok sevmeme rağmen
en az senin kadar tecrübesizim senleyken yalnızlığa.
ama böyle devam etmesi halinde sadece birbirimizi üzeceğimizi sende biliyorsun.
bunlar sadece başlangıç
daha ben senden sen benden şüpheleneceksin başkası var mı diye
hep merak edeceksin. beni aldatıyor mu diye
hep kendimize soracağız acaba sevgisi azalıyor mu diye.
şimdiki duygularla açık konuşmak gerekirse ne başkası olur ne de sana sevgim azalır
ama gelecek ne gösterir bilinmez ama geleceğe ikimizin birbirimize takınacağı tavırlar yön vereceği de bir
gerçek
iki haftamı hiç işim olmayan biri yüzünden mahvettin.
kendine göre gerekçelerinde vardı
haklı da olabilirsin kendince
ama seni bu kadar seviyor olmam
en azından sen bana tekme atarken popomda hissettme hakkı veriyor sanırım
daha da açık konuşmak gerekirse
tarkanı tekrar dinle.
benim için gerçekten bir hayalsin bir macera
seni seviyorum demek bile kalbimde parçalanmalar yapıyor
sana bakmaya ve koklamaya doyamayacağım uzun bir süre
ilk gün seninle tanıştığımızda ki sarhoşluk var hala üzerimde
lütfen ayıltmaya çalışma beni sarhoşun da olsam izin ver hep seveyim dedim **tam olarak nedir amacın
dedi
-ben sana atla gelmedim. prensin olmayı haketmiyor da olabilirim. aklının bugüne kadar hayal ettiği birisi
olmadığım için
şu an benim için delice attığına inandığım kalbini benim için atmaktan vazgeçirmesinden
korkuyorum.ama vereceğin her karara da saygı duyuyorum
beni sevmek zorunda değilsin.ama dürüst olmak zorundasın. beni peşinde kopacağını bile bile bir halata
bağlayıp süründürme lütfen
inanmıyorsan biraz dur ben kendim çözeyim halatı dedim
-sen beni sevmiyor musun kelebek dedi
-çok seviyorum dedim. düşünmeden
-benim seni sevdiğime inanıyor musun dedi
-inanıyorum dedim
-o zaman şimdilik bunları unut.şu üzüntü halimize bir çözüm düşün dedi
-koşarak gelsem kaç dakika ankara acaba dedim
-belli oldu hızlı düşününce iyi kararlar veremiyorsun dedi. gülümseyerek
-hayır dedim çok doğru bence
-koşarak gelmek mi çok mantıklı dedi
-hayır seni güldürmek dedim
-tamam ama sapık fıkralarından beni uzak tut hatta babama bile anlatma dedi yine gülerek
-tamam dedim.
-ayrıykenki zamanlarımızı kalbimizi kandırarak geçirelim yani diyorsun dedi
-çok mu acele etmişim düşünürken dedim
-zaman gösterecek dedi
-öpüyorum dedim
-kimi dedi
-seni dedim
-kapatma hemen dedi
-sıkıldım ama dedim
-bu kadar kötü espriler yapacaksan başka çözümler bul lütfen dedi
-bir de düşünerek arayayım çözümü o zaman dedim
-düşünmeye dalmadan önce bir öp o zaman dedi
-öptüm dedim
-hadi iyi geceler dedi
-aaa kapatıyor musun dedim
-evet sıkıldım dedi
telefonu kapattı
arkasından bir mesaj attı
-gördün mü ne kadar kötü espriymiş dedi. gülerek
-iyi geceler dedim
sanada dedi
sonra içimdeki üzüntü hafifledi
gülüyordum bile onu düşünerek uyumaya çalışırken
bir iki mesaj daha attı ve onsuz geçen gece sayısını ikiye çıkaran uykuya daldım **günler günleri takip
etti.
ilk başlarda çok zorlansakta haftalar geçmeye başlayınca alışmaya başladık
ben onu eğlendirmek için uzaktan uzağa ne kadar takla atılabilirse attım
ona mektuplar içinde şiirler yazıp gönderdim
her seferinde hiç beğenmediğini söyledi


15

karşımda olsan sesini duysam daha anlamlı şiir olur benim için dedi hep
bazen o beni teselli etti bazen ben onu
tam çıkmaza girip ikimiz birden özlem moduna geçince
bazen ağlaştık
isyan ettik
ama sevgimizi hiç kaybetmedik
hiç bir zaman laf olsun diye seni seviyorum demedim
hiç bir zaman içimden gelmeden seni özlüyorum da demedim
çoğu zaman dayanamıyorum binip geliyorum desede
hep ikna ettim gelmemesi konusunda
okulunun her zaman benden daha önemli olduğunu söyledim
ilk başlarda çok sıkıldı bu okul konusunda söylediklerimden
bizi ayıran şey okul değil mi zaten dedi her seferinde
bu arada alanyadaki turist sayısında kış mevsimi nedeni ile azalma olduğu için
işler de doğru orantılı bir şekilde azaldı
babası ebrunun yokluğunda iki kere geldi dükkana
bir tanesinde yine tavla oynadık
diğerinde de çay içip konuştuk sadece
ebrunun her konusu açıldığında
üzerine toprak attım muhabbetin
her iki gelişinde de eve davet etti beni
ama evlerine gitsem herşey ebruyu hatırlatacağı için kendimi daha fazla üzmek istemedim
bunu da açık bir dille babasına anlattım
hak verdi
zaten dükkanda her tarafa bakışımda onu görüyor sebebsiz yere durup dururken
darlanıp üzülüyordum
zordu onsuzluk **bende kendimi sağdaki soldaki esnaflarla geyiğe vurarak zaman geçirmeye
çalışıyordum
gelen turistlerle makara yapıyordum
ebru geleceği tarihi söyledi
ramazan bayramı
günler yaklaştıkça heyecanım daha da arttı
beraberce kalan günler saat dakika ve saniye olarak hesaplanıp matemetiğimiz güçlendirildi
az kaldı diyerek birbirimizi tesselli ettik.
bir gün sabah hiç atmadığı bir saatte mesaj attı
bende yenip kalkmış dükkana gidiyordum
-günaydın aşkım yazıyordu
-günaydın uyuyamadın mı yoksa dedim
-ben senin gibi bu saatlere kadar uyuyorum mu sandın dedi
saat 10 civarıydı
-gece rahat bırakmıyorsun ki uyuyayım da erken kalkayım dedim
-göndermeyeyim istersen bir daha??ne yapıyorsun bu arada dedi
-sana mesaj parası yetiştirmek için çalışmaya gidiyorum dedim
-hayırlı işler dedi
ben dükkana geldim
kepenkleri açtım
dışarı çıkarılması gereken malları çıkardım
sonra dükkanın önü toz yapmasın diye dışarıya su fışkırtırken yoldan geçen tek tük turiste de
onlara su fışkırtıyormuş gibi yapıp makara yaptım
sabah sabah kendi kendimi eğlendirmekti benim ki
dükkandan içeri girdim ama
sonra dükkana vuran güneşi engelleyen bir gölge gördüm
dönüp baktım kim diye
karşımda gördüğüm kişinin bende uyandırdığı duygu
şaşkınlık değildi
ne gülebildim ne ağlayabildim
suratımdaki mallık ifadesini kim olduğunu söyleyeyim siz tahmin edin
ebru
o an ayaklarım ilk adımı atabilse o güne kadar kırılmış kısa kulvar sprintçilerden bile daha hızlı koşarak o
rekorun amına kordum ama
atamadım
dondum kaldım
bir gün sonra gelecekti amk.
sonra beynim ellerime hükmedebildi sadece aslında kendimi tokat manyağı yapıp rüya mı gerçek mi onu
test etmek istiyordum ama
saçlarımı düzeltebildim sadece
evet amk. ebruydu işte. sonra konuştu bile
-hasta edeceksin turistleri niye su fışkırtıyorsun onlara dedi
gülümsedim şuursuzca
bana yaklaştı kıpırdayamadım bile
sarıldı
vay amk. öyle duygunun
belimi saran ellerine kurban olduğum yanımdaydı
sonra yanağımda bir öpücük almaya çalışırken
-dur orucumu bozacaksın dedim
-iftarı bekleyeyim o zaman dedi
-sensizlik orucumu erken açtın hayırdır dedim
-hoca bazen erken okuyor işte dedi
-o hoca en büyük din adamıdır gönlümün dedim
-bizim eve ezan sesi duyulmadı henüz dedi
-haberleri yok mu geldiğinden dedim
-yok söylemedim senin gibi yarın geleceğimi sanıyorlardı dedi
-ne zaman eve gideceksin dedim
-akşam iftara beraber gideriz ama ben niyetli değilim haberin olsun dedi
-aç mısın dedim
-biraz dedi —ne yersin canım dedim
-menüde ne var dedi
-simitçiden simit. tostçudan tost. pastaneden de ne istersen dedim
-çeyrek tost yeter dedi
diafondan yarım tost istedim.
-çeyrek yeter bana dedi
-küfür eder şimdi adam çeyrek tost mu olur ilkokullu gibi dedim
-ne içersin dedim
-kahve söyle de uykum açılsın dedi
-bir dakika sen ne zaman geldin dedim
-saat 8 de alanyaya indim dedi
-peki ben gelinceye kadar ne yaptın dedim
-seni bekledim dedi
-annenlere gidip sonra gelseydin bari yada haber verseydin erken kalksaydım dedim
-en çok kimi özlediysem ilk onu görmek istedim dedi
-otobüsde uyuyabildin mi dedim
-sence dedi??
-ben seni görmeye geliyor olsam bırak uyumayı her otobüs durduğunda küfür ederdim şoföre dedim
-bende etmedim sayılmaz. dedi
vay amk. uyumadıysa uyuması lazımdı bu kızın zira akşam onlara yemeğe gidecektik
ama bu uykusuzlukla ebru iftara bile çıkmadan uyurdu
önemli olan iftar yemeği değilde onu öpebilecek olmamdı
onu uyutmam lazımdı ama nasıl
dükkanda yatacak yer yok.
kız yanıma gelmiş sana bir apart tutayım yat biraz desem muhtemelen benden ayrılmak istemeyeceği için
kabul etmeyecek
tabure de uyunmaz
eve git desem o zaten planı kurmuş akşam ailesine ben geldim diye sürpriz yapmayı düşünüyor
vay amk. saksı durdu
nasıl yapsam ne etsem diye düşünürken
tost u geldi
biraz daha düşünme fırsatı buldum
tostunu yedi
bir yandan da bana bakıp bakıp sevgi ile gülüyordu
dışarı çıktım dışardaki malları içeri almaya başladım
o bana ne yapıyor acaba diye bakarken
dükkanın kepengini de yarıya kadar indirip
-hadi gidiyoruz dedim
-nereye dedi
** elimi onun gelip elimi tutmasını beklercesine kaldırıp hadi dedim
dışarı çıktı
kepengi kapattım
ilk taksi durağından bir taksiye bindik
bizim eve gittik
-yarın gelsek de annenlerin elini de öpseydim dedi
-onlar evde değil bayram için köye gittiler dedim
-buraya niye geldik peki dedi
-seninle olan ilk günümde çalışmak istemedim dedim
içeri girdik amacım onu uyutmaktı ama nasıl amk.
onu çiftli koltuğa oturtup arkasını da yastıkla iyice destekledim.
-bu kadar iyi davranma gitmem bir yere yoksa dedi
bende karşısındaki koltuğa oturdum
-çok özledim seni dedi
sus işareti yapıp
-bırak gözlerim biraz sensizlik hasretini gidersin dedim
-ben gözlerimin hasretini giderirken, dudaklarımın sana söylemeyi çok özlediği seni seviyorum diyebilir
miyim arasıra dedi
-benim için ömür boyu geçerli olan bir tane söyledin zaten dedim
-ne zaman dedi
-kollarımdayken ilk gözyaşınla dedim
-o muydu ilk dedi
-kalbime ilk düşen mutluluk gözyaşı oydu dedim
-şimdi tekrar ağlayarak söylemeyeyim o zaman orucun bozulur dedi
konuştukça konuşuyor amk. bende kendimi kaptırdım.o bana laf oyunu ben ona laf oyunu derken
baktım olacak gibi değil
annemleri aramam lazım dedim
telefonu çıkardım aradım babamı
nasılsınız falan filan ne kadar sıkıcı geyik varsa yaptım
sonra mutfağa yönelip telefonu kapattım ama bir süre konuşuyor olmaya devam ettim belki uyuyakalır
diye
arasıra odadan içeri baktım dalmış mı diye yok amk. benden uyanık
kemal sunalın müjdeye kaymak için çocukları uyutmaya çalışırken kendi uyuması durumu var ortada
sonuçsuz telefonu kapatıyormuş numarası yaptım
-biraz uzan istersen dedim
-uykum yok dedi
nasıl yok amk.yaa **ben yanına uzandım
sadece yarı sarılır halde
karın kaslarım gelişti amk. kanepeden düşmemeye çalışırken
bir saat kadar uzandıktan sonra nihayet uyudu
bir müddet onu izledim.
bende mal mal bekledim evin içinde
zaten oruçtum son gün diye
ne bişey yedim ne içtim
ne de o uyurken bir öpücük kondurdum
akşam ezanına 1 saat kala uyandırdım tv nin sesini kasıtlı olarak çok açarak
-ne kadar var dedi
-neye dedim
-seni öpmeme dedi
-az kaldı dedim
-tamam sen bir markete git gel lütfen dedi
-ne alayım dedim
-en ucuz ne varsa onu al dedi
pek anlayamasam da ne yapmak istediğini dışarı çıktım kapının önünde bekledim
kim gider markete amk. zaten açlık başıma vurmuş
5 dakika kadar oyalanıp kapıyı çaldım
-bir tane daha al o yetmez dedi
vay amk.ne aldık ki ne yetecek
biraz daha bekledim
yine çaldım kapıyı
açtı üstünü değiştirmiş
biraz makyaj tazelemiş
-bunun için mi gönderdin beni dedim
-orucun bozulabilirdi ama dedi
kız haklı beyler bozulabilirdi amk.
hadi sende hazırlan dedi
-bende bozuk para kalmadı şu ucuz şeyden bi tane de sen alıp gelsene dedim
-gözlerimi kapalı alıyormuş gibi yapsam dedi
-parmaklarına güvensem gözlerine güvenmem dedim
odaya geçtik.
o oturdu
ben kalkıp diğer odaya geçtim
yardıma ihtiyacın olursa haber ver diye takıldı
giyindim
evden çıkıp onların evine gittik
kapının önüne geldik
-ezan okunsada öyle girseydik dedim
-amacını anladım kelebek dedi
evet lan öperek açmak istiyordum
kapıyı çaldım
annesi açtı
-oo kelebek hoş geldin dedi.
-hoşbulduk demeye kalmadan kenara itildim amk
ana kızın arasında kaldım
vay amk.ben bile sarılamamıştım ebruya öyle
sesi duyan geldi ondan sonra içerden
beni sikleyip hoş geldin bile diyen yok
içeri aldılar kızı apar topar
onlar kızla ilgilenirken bende dışarda kalmış sokak kedisi gibi son saniye driplingiyle içeri girdim **
eveeeet
masa kurulmuş
karnım zil çalıyor
ama birden doydum
ceyhun piçinin kankası yani ebrunun kuzeni de orda
o piçin annesi ve babası tarafından bu bahsettiğiniz kelebek mi muhabbeti döndü
-evet dedi ebru bana sarılarak
yine kıpkırmızı oldum uzun zaman sonra
rakip takımın taraftarları bile beni beğendiler amk.
o piç hariç tabi
muhtemelen kibarlık olsun diye bana birkaç iyi kelam da bulundular
bende teşekkür edip
o piçin kız kardeşi olduğuna inanamadığım dünyalar tatlısı 5 yaşındaki kızları ile ilgilendim
derken alanya kalesinden top atışı duyuldu
ve masaya oturduk
ebru ile yan yana oturduk o piçde nedense karşıma denk geldi
amk. otobüsde soğan yemiş biri ile aynı demire tutunmaya çalışmak gibi hissettim kendimi
konuştukça konuştular ebru hakkında
okul ankara yolculuk sürpriz
ebru konuşmaların çoğunu elindeki çatalı bırakıp elimi tutarak devam ettirdi
ben yabancı gibi sus pus oturdum arasıra gülümyerek
o piçde pek ortam adamı değildi bu durumlarda
o da benim gibi susuyordu
sonra ebru
gözleri üzerime toplayan
-kelebek benim için çalışmadı bugün dedi
digerleri aaa öyle mi falan geyikleri yaparken
-yevmiye mi verdi de öyle çalışmadım dedim
gül gül öldüler amk. öle salak salak oturan birinden öyle bir söz beklemiyor olsalar gerek
-kaç para verdin ebru dedi o piç
he amk eksik kaldın sende sikmeye çalış
-kalbini aldım bak burda atıyor dedi. kalbini göstererek ve o piçe kıl olmuş bir şekilde ebru
diğer ev ahalisinden
ooooooo gibi tezahuratlar yükseldi
-umarım değerini bilirsin kızımızın dedi. piçin annesi bana bakarak
ben zaten utanıyordum böyle aşk konularını başkalarının yanında konuşmaktan ama artık top falsolu bir
şekilde üstüme üstüme geliyordu
golü atmamak ortaya ayıp olurdu
-bilemedim dedim.top göhsüme alırcasına
-neden dedi
ve çaktım golü
-çünkü…
**kadın erkek eşitliğine aykırı bu yaptığım dedim
ne diyor lan bu diye bana bakarlarken
-kendi kalbimin hamal’ım yapmışım aslında onu.
oysa aşk terazisinin hep dengede kalması için ikimizin de bir kalbe ihtiyacı var dedim
anlamadılar anladılar gibi göründüler. yada gerçekten anladılar tam bilmiyorum
ama ebru elimi tutarken anlamış görünüyordu
hoş beni onun anlaması da yeterliydi benim için
yemek faslı bitti.
ilk önce tatlı mı çay mı meyve mi seçim tartışması yapıldı
oylar kullanıldıktan sonra demokratik bir şekilde karar verildi
-tatlı almayı unuttuk kusura bakmayın dedim ebrunun annesine
harbiden ayıp ettik amk.
misafirliğe eli boş gidilir mi??
-kızımı getirdin yeter dedi gülümseyerek
salonda otururken hep beraber
muhabbet eee daha daha gibi sıkıcı bir hal almaya başladı
işin doğrusunu söylemek gerekirse o piçin anne ve babası da iyi insanlara benziyordu
daha önce biliyor olsalar gerek
beni aşşagılayabilme ihtimali olan hiç bir soru sormadılar
salonda ebru yanımda oturuyordu
ama zaten yeni geldiği ve bütün gözler onda olduğu için
bende ön planda kalıyordum
ebru da sağolsun utandığımı anlamış olsa gerek bana fazla sürtünmedi
sadece sevgi dolu bakış ve elimi arasıra tutma girişimler hariç
baktım olacak gibi değil
çay geliyor meyve gidiyor
tatlı geliyor patlamış mısırlar gidiyor
amk. bu kadar yiyorlar hala hepsi çubuk kraker gibi
kendi kendime düşündüm bunlar benden farklı mı sıçıyor diye
kimsenin gideceği yok
oturdukça oturuyorlar
konuştukça konuşuyorlar
ebrum yeni gelmiş
daha öpememişim bile **ebruya ben gideyim mi işareti yaptım
sakın ha dercesine bana baktı
kadınlar kendi arasında geyik yapmaya
erkekler de futbolu konuşmaya başladılar
neee futbol mu deyip daldım geyiğe
o piçle aynı takımı tutuyor olmamız herhalde tek ortak noktamızdı
sizinde hikayeden bildiğiniz üzere derin futbol bilgimle
objektif olduğuma inandıkları yorumlarımı beğendiler
biraz konuştuktan sonra o piçle de aramız yumuşamış gibiydi
bana sataşmaya çalışmıyor fikirlerime katılıyordu
konumuz futbol olmadığı için konuşma ayrıntılarını ve tuttuğum takımı belirtmedim
konuştukça muhabbbet açıldı ama ben sıkılmaya başladım
çünkü aklım ebrudaydı
vay amk. nasıl görüşecektik adamlar hiç gideceğe benzemiyordu
en iyisi yarın görüşürüz artık mantığı ile
-bana müsade artık dedim
-camide müezzinlik mi yapacaksın bayram namazında acelen ne dedi piçin babası
diğerleri de güldüler takılırcasına bana
-hayır cübbemi ütüleyeceğim dedim
baktım yine gevşediler bırakacak gibi değiller
ebru da zaten gitme dercesine bana bakıyor
ama sıkıldım amk.ne yapayım
kızla yalnız kalamadık ki
hepsinin elini tek tek sıkıp ufak kızdan da küçük bir yanak aldım
hepsine teşekkür edip kapıya yöneldim
ebru kapı dışına kadar annesi kapıya kadar babası salon çıkışına kadar diğerleri de ayakta uğurladılar beni
ebru ile lisede tuvalette arka arkaya çekilen sigara nefesleri gibi
hevesim kursağımda kalarak bir kaç kez kısa kısa öpüştük
sonra gittim
zemin kata inmeden mesaj geldi ebrudan —gönül hamalın seni çok seviyor diye
-bende seni çok seviyorum bayram şekerim dedim
-sadece bayramlığın mıyım dedi
-delin olduğumu hatırlatarak evet cevabını veriyorum dedim.
-deli diye son mesajını gönderdi o gecelik
ertesi gün kalktım ama bayram namazına gidemedim.
bir kaç çocuk kapıyı çalınca uyandım
ebruyu aradım
kısa bir bayramlaşmadan sonra
ailesi ile aile büyüklerinin yanına gitmek zorunda olduğunu söyledi
bende köye gittim
mezar ziyareti. sülale bayramlaşması derken bir kaç tanıdıkla bayramlaşma derken alanyaya dönen
bir akraba arabası ile döndüm

16

-bana da bırak öpücüklerden alanyadayım dedim
-ceyhun bayram mesajı attı haberin olsun dedi.
-büyütmeme gerek var mı olayı dedim
-yok o da kabullenmiş artı birlikteliğimizi dedi
-o zaman sadece bayram mesajı atmamış dedim
-kelebek sevdiklerinle mutlu bir bayram geçirmeni dilerim yazmış dedi
-kapatıyorum olayı o zaman dedim
-lütfen dedi
bayram bayram moralim bozuldu ama ebrunun açık sözlülüğü karşısında saygılı bir şekilde kabullenmek
lazımdı durumdu
bizim yaşlardaki tüm gençlikte bayram dolayısı ile alanyaya gelmiş gibi gözüküyordu
-akşam bir yere gidelim mi dedi
kabul ettim
vakit gelince evden aldım onu
mekana gittik el ele içerde kimler yoktu ki amk…
**mekana girdik hınca hınc dolu.
o kalablıkda benim gözüme ilk çarpan kişi ceyhun oldu
içerde oturacak yer kalmamış bayram dolayısı ile
garsona sorduk yer var mı diye biraz bekletirim dedi
ebruya başka yer gitmeyi teklif ettim
-biraz ayakta barda duralım giderler şimdi dedi
ama ben ceyhunu görmüştüm bile zaten bayramlık keyfim eksilerin altında seyrediyordu
erkeklik hali
ceyhunda burda gidelim dedim
-hani nerde dedi ebru
bak dedim yerini göstererek
-benim kimseden korkum yok diyerek öptü beni
tam bu sırada garson yaklaştı ve yer boşaldığını söyleyerek bizi boş masaya götürdü
ısrarla içkileri söylemeden ebruya gitme konusunda yalvarsam da gitmedi
yerimize oturduk
her yerde gözüme tanıdık simalar takıldı
mezun olduğum okuldan tanıdık arkadaşlar ebrunun arkadaşı olduğunu bildiğim kişiler
ama beni tek alakadar eder ceyhundu o yüzden de gergindim
ebrunun tüm ısrarlarıma rapmen başka yere gitmemek istemesi beni daha da kızdırmış olsa da belli
etmemeye çalıştım
zira her an beni öpüp sevdiğini söylüyordu
ebru votka bull üstüne votka bull içiyordu hızlıca
bende aynı içkiden yavaş yavaş içiyordum
bir gözüm ceyhunda bir gözüm de ebrunun nereye baktığındaydı
ilkm başlarda ceyhuna bakmıyor olsada
daha sonra önce ona bakarak onun dikkatini çeker çekmez beni öptüğünü fark ettim
ruya her bitirdiği votka buldan sonra gitmeyi teklif etsemde
o içtikçe içiyordu
gecenin ilerleyen saatlerine geldiğinde
çalan müzik çalsın sazlar oynasın kızlar ve alem tamamen sarhoş moduna geçmişti
çok sıkışmış ve acil tuvalete gitme ihtiyacı duyduğum halde gitmedim ne olur ne olmaz diye
derken ebru wc ye gitmek istediğini söyledi
bende geleyim mi dedim
yok gerek yok dedi
o tuvalete hareketlenince benim odak noktam ceyhun oldu
ben de çaktırmadan da olsa ona bakarken onun da hareketlenip
wc ye yöneldiğini gördüm
şimdi durumu kavramanız için hissettiklerimi ama ebruya anlatmadıklarımı size söylüyorum beyler
1.amk orospusu sana gidelim diye yalvardığıma göre belli ki ortamdan memnun değilim çünkü eski sapın
orda
kalk gidelim işte amk.yok gelmiyor
2.neden burdayız ceyhunun olduğunu bile bile diye sorsam bana kimseden korkum yok diyor ama benim
hissettiğim kadarıyla yaptığı her hareket
ceyhunu kıskandırmak için
3.ebruya desem ki gelmiyorsan ananın amına kadar yolun var.ben gitmiş olacağım ve ebru muhtemelen
benim kıskançlık krizime kızmış olacak ve ceyhunla onu aynı meknada bırakmış olacağım
götüm yer mi yemez.
4.susmak herşeyi zamana bırakmak ağzına sıçmak için çözüm mü?? gece herşeye gebe kararsızım
bizim kız wc de arkasından ceyhun kalkmış wc ye gitmiş
ben durur muyum??
duranın götüne koyim **gittim ceyhunun arkasından
ceyhun wc ye girmedi bile kapıda bekledi
bende uzaktan onu seyrederken amacını öğrenmek için
bizim ebru da çıktı
ceyhun başladı konuşmaya bizimki bir süre dinledi dinledi
ceyhunda konuştukça konuştu
oraya gidip ceyhuna uçan tekme ile girerek devamında agzını burnunu kırmanın doğurabileceği sonuçları
herkesle tartışırım
1.hıncımı almış ceyhunun anasını sikmiş olurum
2.ebru ne yapoyorsun sen diye bana tepki gösterip siktiri çekebilir
2.ihtimalin riskini almaya bile değmez beyler çünkü ebruyu kaybetmeye dayanamayacak kadar
seviyordum
herşeyi akışına bıraktım
onlar konuştu ben mal mal baktım
içimdeki sevgi azalarak kendimi zor tutarak ve ebruya muhteşem bir şekilde kızarak
ama kız zaten onu seviyorsa benim yapabileceğim hiç birşey yoktu
beni üzen dakikalar önce beni sevgi dolu öpen kızın hiç hoşlanmadığım ve hoşlanmadığımı bildiği bir
erkekle bende aynı mekanda iken öncesinde bir hayli konuşup akabinde ona sarılıyor olması idi
peki onları öylece bırakıp gitmek çözüm müydü
hayır en azından bence hayır
sesimi bile çıkarmadan bekledim
el sıkışarak vedalaştılar
ve ayrıldılar. bende bayan sanatçıya gidip o zamanın en büyük banknotunu vererek bir istekde bulundum
ebru gündeş yalan
bunu dedim çal dile benden ne dilersen
yalvaran gözlerle bakınca tamam dedi
masaya geçtim
ebru geldi oturdu hiç birşey söylemeden
bende hoşgeldin bile demedim
şarkı biter bitmez istek parçam başladı
–Yalnızlık kolay değil anladım
Yüreğim yangınlarda geri dön
Tükendi bitti artık bedenim
Ayrılık ölümden daha zor
Tükendi bitti artık bedenim
Ayrılık ölümden daha zor
Kırık dökük bir sal gibi battım ha batacağım
Mahşer günü günahına inan kefil olacağım
Dönmeyeceksen söyle ateşinle yanacağım
Yandığım ateşlerde sevdan gibi yalan yalan
Dönmeyeceksen söyle ateşinle yanacağım
Yandığım ateşlerde sevdan gibi yalan yalan
yalan yalan yalan yalan yalan yalan
sevdan aşkın yalan yalan
yalan yalan yalan yalan yalan yalan
sevdan aşkın yalan yalan
Kırık dökük bir sal gibi battım ha batacağım
Mahşer günü günahına inan kefil olacağım
Dönmeyeceksen söyle ateşinle yanacağım
Yandığım ateşlerde sevdan gibi yalan yalan
Dönmeyeceksen söyle ateşinle yanacağım
Yandığım ateşlerde sevdan gibi yalan yalan
Yalan yalan yalan yalan yalan yalan
Sevdan aşkın yalan yalan
Yalan yalan yalan yalan yalan yalan
Sevdan aşkın yalan yalan
her mısra satır ve kelimesini sanatçı ile beraber bağıra bağıra söyledim
her yalan kelimesi geçtiğinde ebrunun gözünün içine baktım
çok mu duygusalım bilmiyorum piç kuruları ama
göz yaşlarımı yine tutamadım ** tamam kız sarhoştu ama sonuçta seçimlerini kendi başına yapmak
zorundaydı
içimdeki ebruya olan ateş onlar konuşurken sönmeye meyilli olurken
onların sarılmasını görünce bir an buz kesti kalbim
tanrı bana ölmek istediğin zamanı istediğin zaman seçebilirsin hakkını verseydi o zamanı seçerdim
ebru gözyaşlarımı silmek isterken
elini tuttum
-başkalarına dokunduktan sonra ellerini yıkamadan bana dokunma dedim
o ruh hali ve kafamın iki tarafında boynuzlanma hissi ile sikimde bile değildi artı dünya
dünyayı sikime takmamamda ebru gündeşin söylediği yalan parçası da etkili olmuştu elbet
ben de deli gibi içmeye başladım
o suçunu biliyor olsa gerek veya tartışmayı büyütmemek için olsa gerek bana cevap vermedi
cevap vermemesi beni olayın doğruluğuna daha çok inadırdığı için
ebruya yüklendikçe yüklendim
-ceyhunu kıskandırmak için beni kullanıyor olduğunu düşündüğümü
-eğer hala unutamadıysa ona gitmek isterse kendini durdurmayacağımı
söyledim ama hiç birine cevap vermedi
kendi kafamda olayı bitirip ebrunun bu ceyhunu ben ne bok yersem yiyeyim unutamayacağı kanaatini
getirdim
ama işin en acı tarafı sevdiğim kıza sahip olduğunu düşünürken aslında sadece gönül geçiştirmesi
olduğunu düşünmek
var mı amk. ötesi
ben sevmişim kalbimi aşkımı zamanımı vermişim. uğruna ölmeye hazır hale gelmişim
amk. kevaşesi eski sapıyla konuştukça konuşup üstüne sarılıyor
kafam iyice güzelleşti
önüme çıkana saldırmak ister hale geldim
tek eksik olan ceyhunun gözüme gözükmüyor olmasıydı
bir kere baksa bile aramızdaki masaları siklemeden
ne bakıyorsunun akrasından bildiğim en ağı küfürü edip üstüne atlayacaktım ama bakmadı
ben wc ye gittim
kendime gelip
ne oluyor lan demek için
elimi yüzümü yıkayıp hızlıca dışarı çıktım ceyhun bizim ebrunun masasına gelmiş mi diye
negatif. herkes yerinde oturuyor
biraz daha hiç konuşmadan masada oturdum
ebrunun her sarılma ve öpme harektini olumsuz yanıtlayıp kendimi ondan soyutladım
derken ebru yine wc ye gitmek istedi
bir gecede bu kadar işenir mi amk
tamam git bakalım amk. dedim içimden o masadan kalkmadan gözlerimi ceyhuna diktim
bu nasıl bir iletişimse bir dakika sonra ceyhunda kalktı masasından ve wc ye yöneldi
duranın ikinci kez götünü sikeyim ama bu defa amacım farklıydı
wc nin önüne ceyhunun beklediği yeri iyi görecek bir yere zula yaptım kendimi
bi kaç zaman bekledikten sonra ebru çıktı
yine konuşmaya başladılar
içimden sabır sabır çeksemde daldım muhabbetin ortasına
direk ebruyu muhattap alarak
-sana iyi geceler bensiz wclerde daha çok eğleniyora benziyorsun dedim
ve siktirdim gittim ** kız arkamdan geldi mi evet
beni durdurmaya çalıştı mı evet
ben sikime takıp durdum mu hayır
aşkın amına koyayım dedim mi evet
aşkın yalanlığına inandım mı evet
ölmek istedim mi??bir kaltak için hayır
kafam güzel miydi?? fevkalade
ebruyu hala seviyor muydum?? maalesef evet
unutabilme ve onsuz yaşayabilme olasılığım neydi?? hiç bir fikir yok
hayat bazen kelebeğin yarrak sikmesi kadar garip mi??evet orospu çocukları evet
içimden geri dönüp önce ceyhunu sonra ebruyu dövüp ananızın amında fren yapmaya kadar yolunuz var
demek geçti??
geçmediyse ben orospu çocuğuyum

şimdi size sesleniyorum ey insan evlatları
bana günlerdir söylüyorsunuz burda bırakma burda bırakan orospu çocuğudur. burda bırakılır mı piç diye
bırakılıyor beyler
en güvendiğiniz aşka en heyecanlandığınız yerde yarrak gibi bırakılıyorsunuz
sonunda ne olacağını benimde bilmediğim bir yürüyüş içine girdim
önde ben arkamda ebru
kafamda entri başındaki sorular
hayat benim için o an dursaydı
muhtemelen sizi çok iyi anlayacaktım ama durmadı
devam etti.
hayat bazen en ağır liseli gibi davranıyor
kader bazen iki iki deyip siktirip gidiyor başlığından
aşk oyhşşş çekerek kalbine hunharca boşalıyor
anlayın lan piçler yandıkça yanıyor içim
am göt meme den ibaret değil hayat **ben önde yürürken o ısrarla beni arkamdan takip etti.
ne onu görmek ne de konuşmak istiyordum
birden arkamdan bize bağıran bir sesle rezil oldum
hesabı ödememişiz
ben direk çıktım o da arkamdan geldi kim ödeyecek amk.
sanki dolandırıcıymış gibi yedik içtik hesabı ödemeden kaçmış göründük
amk. ceyhun bir kez daha amk.
adam bayram geçirmesini de ekleyerek yüklüce yüklenmiş hesaba
cebimde o kadar olmadığını biliyorum
ebruyu muhattab bile almıyorum
o da para çıkarıyor
gel abi dedim
mekana tekrar girdim
ebru da arkamdan gelmek isteyince elimle engelledim
o dışarda bir yerde kaldı
ben içeri girip cebimde ne varsa döktüm masaya
kimliği bırakıp üstüne telefonu da bıraktım
abi yarın getiririm kusura bakmayın dedim
vay olur mu?paran yoksa neden içiyorsun artisliğini yaptı
ben adama durumu anlatmaya çalışırken ceyhun piçi dışarı çıktı
kızda dışarda
zaten hesab olayından dolayı iyice gerginim bi de o piçin dışarı çıkması beni tam delirtti
-ne istiyon aga yok amk. işte kimliği bıraktım telefonu bıraktım
al ceketi de dedim
hiç utanmadan aldı amk. oğlu bi de esnaf olacaklar
çıkardım
ceketi de verdim. nerde çalıştığı mı söyledim
yarın getirmessem ne yaparsan yap zaten telefon bile ihtiyacının iki katı dedim
çıktım dışarı
hava aralık ayı olması sebebi ile soguk
ama içimdeki öfke beni fazlasıyla ısıtıyor
ebru dışarda beni bekliyor
ceyhun da telefonla konuşuyor ama gözü ebruda
-ceketin nerde dedi ebru **ebru gündeşin nakaratını söyleyerek devam ettim
yalaaaaan yalaaaan yalan
arkamdan yürüdü yürürken de anlatmaya çalıştı olayı
ben sürekli aynı nakaratı tekrar ettim.
neymiş arkadaş olalım demiş
ceyhun yaptıklarından pişmanmış
falan mış filanmış
cadde üzeri bir yer olduğu için evlerinin önüne geldik
tuttu omzumdan
-hiç dinlemiyorsun dedi
son derece sakin
-buyur dedim
-biliyor seni sevdiğimi arkadaşız sadece dedi
-tamam olun işte ne güzel. arkadaşlığınız zamanla tekrar aşka dönüşsün
sarılmalarınız da öpüşmeye adına sevindim dedim.
-hani inanıyordun seni sevdiğime dedi
-hala onu sevdiğine de inanıyorum. bence çok yakışıyorsunuz dedim
-çok kırıyorsun beni diyerek ağlamaya başladı
o ağlayınca sinirim dışa vurmaya başladı
tuttum kolundan
-geri dön ceyhununa artık seni o teselli etsin dedim
-ceyhundan da nefret ediyorum senden de dedi
ağlayarak gitti evine
bende eve gittim yürüyerek. götüm dondu amk. para yok ki taksiye binelim
gece neler hissettiğimi az çok tahmin edebilirsiniz
sabah kalktım dükkanı açmak için dükkana gittim
açmamam gerektiği halde açtım çünkü hem hesab için para lazımdı
hem de sığır gibi evde beklemek yerine yapacak meşgaleydi benim için iş yeri
dükkanı açtım
millet dolaşıyor çarşıda ama
bu orospu çocuğu ne satıyor acaba diye dönüp bakan bile yok
**öyle bir ruh haline girdim ki.
tuttuğum takım kupa finalinde yenilmiş. maç çoktan bitmiş. herkes stadı boşlatmış
ve ben tek başıma hala tribünde oturuyorum
sen o kadar uğraş finale kadar gel maçı kaybet
kupayı siktir et.telefonla ceket de güme gidecek
kapattım dükkanı.bir kaç arkadaştan ödünç para buldum
akşama kadar dükkanı açık tutup
akşam üzeri mekana gittim
kimlik ceket ve telefonu aldım
telefonda 3 tane mesaj
hepsi ebrudan
-beni kaybettiğinin farkında mısın?
-cevap ver
-lütfen cevap ver
hiç birisine cevap vermedim
dükkanı kapatıp eve gittim
ertesi gün yine işe geldim
dükkanın kapısına kadar geldi
o gelince dışarı çıkıp başka yere yürüdüm
arkamdan gelmedi
-konuşuncaya kadar geleceğim ve ankaraya dönmeyeceğim diye mesaj attı
aralık son günleriydi o seneki bayram yılbaşına 10 gün civarı bir mesafedeydi
zaten yılbaşında sonra gider diye sikime bile takmadım tehdini
hergün mesaj attı
hiçbirine cevap vermedim
bir kaç kere aradı no tuşuyla iptal ettim
hergün dükkana gelme sayısını arttırarak gelmeye devam etti
her gelişinde suratına bile bakmadım
her seferinde sen bilirsin diyerek geri gitti
yılbaşı gecesi geldi
bir çok arkadaş tarafından eğlenmek için davet aldım ama hiçbirini kabul etmedim
yılbaşı arefesinde dükkanı açtım
ebru akşam saatlerine kadar sık sık dolandı
akşamüstü ben dükkanı erkenden kapattım
arkamdan geldi

17


eve gittim.
saat 22 gibi
ebru yine mesaj attı
-hala aşşağıdayım diye
o saate kadar beklemiş. yada dolanmış durmuş
-ceyhun nerde bilmiyorum diye mesaj attım
ilk defa o derece sinirlendi sanırım
-allahın gerizekalısı ceyhunu sevsem onun yanında olurdum. kaç gündür dolandırıyorsun beni peşinde
öküz müsün sen. seni seviyorum odun dedi
cevap vermedim
-istersen gel istersen gelme kim daha inat görelim bakalım diye bir mesaj daha attı
yeni yılın ilk dakikalarında
-lütfen mutlu yıl olsun lütfen dedi
yine cevap vermedim
-sen bilirsin dedi
bu mesaj gidiyor izlenimi verdiği için aşşağı baktım
kafası bizim pencerede gidiyordu gerçekten
çok mu uzatmıştım hayır hiç pişman bile değildim
ama nereye gidiyordu
pişmanlıktan değil meraktan arkasından bende indim aşşağıya
ve takip etmeye başladım uzaktan uzağa
evden üstüme birşey alarak bende çıktım
takip mesafesini korumamda onun sallana sallana yürümesi ve arkasına bakmadan yürüyor olması
yardımcı oldu
evinin önüne kadar yürüdü evine girecek sandım ama devam etti
evine gidiyor tahmininde bulunanlar kuponlarınızı yırtın.
peki eve gitmiyordu ama nereye gidiyordu
gittiği istikamet eğlence mekanlarının olduğu istikametti
ona daha çok kızarak takibe devam ettim
o yalnız yalnız yürürken yılbaşı sebebi ile çarşı çok kalabalıktı
nerdeyse her boştaki erkek laf atıyordu
eğlence mekanlarını da tek tek pas geçti
iskele yoluna girdi
bir markete uğradı elinde siyah poşetle çıktı
sonra iskeleye yürümeye devam etti
bizim kuytu yerimize geldi iskeledeki
ama parası ancak bira ve çekirdeğe yeten eğlence mekanlarına kabul görmemiş
bir sürü sap vardı etrafta
tek başına oturdu
kimseden korkmadan
çevreden geçenlerin dikkatini de çekti tabi
ben bir köşede ona bakarken işin bokunu çıkarıp ona yaklaşan iki tane denyo yaklaştı
o ana kadar planım sadece takip etmekti
kıza o kadar naz yaptıktan sonra gidip konuşacak halim yoktu
kendisi halleder diye biraz bekledim
ama lavuklar sardıkça sardı
o konuşmuyordu bile onlarla
denize bakıyordu
iyice yaklaştım tetiğe geçtim
sonra lavuğun birisi elini kızın omzuna attı
bende bunu bekliyormuşum daha fazla dayanamadım
yaklaştım lavuğun elini tuttum
dik dik baktım
sen kimsin lan dedi
gel şöyle öğreteyim dedim
elinden asılarak
kimsin olum siktir git lan dedi
yanındaki diğer lavuk
boş ver gidelim hadi dedi
birbirimize ters ters bakmaya devam ederek lavuk ayrıldı
ben kaldım mı sik gibi yine ortada
ebru bana baktı
ben ayakta kaldım
otursam mı oturmasam mı??**oturdum
hiç konuşmadan
bir tane bira da ben çıkarım poşetten açtım içmeye başladım
o denizden gözlerini hiç ayırmazken bana da bakmıyordu
sessizliği ebrunun çalan telefonu bozdu
merhaba baba dedi
ama sesinden ağlıyor olduğunu ben anlamıştım
halbuki otururken hissetmemiştim
-eski bir arkadaşın yanındayım merak etme dedi
eskidik tabi amk.
bir müddet karşıyı dinledikten sonra
-yarın geceye alabilirsin bileti dedi
demek oluyordu ki ebru ankaraya da gidiyor
-sana da anneme de mutlu yıllar dedi
kapattı telefonu
ayağa kalkmaya yeltendiği an elinden tuttum ona hiç bakmayarak
aşşağı çekerek yine oturmasını sağladım
benim biram bitti onun birasını aldım yanına koyduğu
-sen fazla içme dostu düşmanı karıştırıyorsun dedim
-sen de yaşama aşkı nefreti karıştıyorsun dedi ** -senin için yaşamaya başlamıştım ama
sinsice öldürüyormuşsun beni dedim. dedi
-benimle çocukken mi tanıştın.
sen yaşamaya çocukluktan başlamışsın ve hala büyüyememişsin dedi
ard arda darbeler gelmeye başladı
yakaladı bi kere amk.
onca gidip gelmenin attığı mesajların acısını çıkaracak
-sen büyüyüp kocaman olmuşsun bir oyuncak yetmemiş
ikisiyle oynamaya başlamışsın dedim
-ceyhun senin dilinin oyuncagı olur ancak kelebek,
ben o oyuncağı yıllar önce kırdım attım. dedi
-kalan parçalarını tekrar birleştirip oynamaya çalışıyorsun
yeni oyuncağın varken ama dedim
-ne yapmamı istiyorsun kelebek çağırayım buraya siktir mi edeyim
telefon açıp ben kelebeği seviyorum
seninle arkadaş bile olmak istemiyorum mu diyeyim
wc ye geldi. özür diledi. orda seni o halimle gördüğüne
göre gelip bana seni seviyorum bana geri dön diyecek hali yoktu herhalde
bende ona kusura bakma aslında biz öpüşmüyorduk kelebekle
sadece arkadaşız lütfen beni affet tekrar birlikte olalım dediğimi mi sanıyorsun nedir düşüncelerin
bekle dedi
telefonu çıkardı
arayıp konuşacağım kendin dinle dedi
-gerek yok şimdi telefonda sarılamazsınız üzülür çocuk dedim.o sarılma neyin nesiydi dercesine
-konuştukça konuştu baktım gidecek gibi değil iyi eğlenceler sana kelebek merak eder dedim.o sarıldı
bende bir an önce kapansın olay diye bişey demedim dedi
-ikinci kez niye gittin o zaman dedi
-sen sıkışınca wc ye gitmiyor musun. nerden bileyim o gerizekalının da gelip kapıda bekleyeceğini dedi
-sana demedim mi o kadar gidelim diye. niye gitmedin bunlara sebebiyet verdin dedim -kimden
korkuyorsun dedi?
ceyhunun beni senin elinden alabileceğini mi düşünüyorsun dedi??
bana bir daha beni sevdiğini söyleme çünkü artık inanmıyorum
yok gözündeymiş sözleri de yok kalbindeymiş aşkı yalansın baştan sona yalansın. dedi
vay amk. yine çok ağır konuştu
yine kalkmaya yeltendi.
yine tuttum elini
oturttum
-nereye gidiyorsun dedim
-sen neden geldin arkamdan,
ceyhuna gittiğimi mi sandın. paranoyan bu kadar büyüdü mü onun hakkında??
iki tane serseri gelmese beni eve kadar takip edip.
sonra kendi hayatına dönüp tekrar sana yalvarmamı mı bekleyecektin
zevk mi alıyorsun ben peşinden koşarken dedi
hala neden anlamıyorsun seni çok sevdiğimi gözümün başkasını görmediğini dedi
veeee alt kirpiklerinin arasına bile uğramadan
üzerinden süzülerek elmacık kemiğine döküldü bir damla
hem ağzıma sıçıyor hemde o haliyle beni bitiriyordu
o kışın ortasında denize atlamak geçti içimden
sonra bizim ki doğuş efendiden esinlenmiş olacak
-ilk defa sayende aşka inanır oldum sende gamsız çıktın dedi
keşke o orospu analı şamarcı piç beni dövseydi de ebru böyle sözlerle şamarlamasaydı beni
kalbimde beş parmağının izi çıktı **kalktı elini tekrar tutacak yüz bile yoktu
yürüdü
yerimde kaldım
ayakta kaldı ben tutmayınca
-ebru dedim
ses vermedi elimi cebime attım
-al bende bozuk var dedim
baktı
-markete bira almaya gitmiyor musun. biraz daha içeyim belki nefretim tekrar aşka dönüşür dedi
-dönüşüm safhaların hep bana acı veriyor. içeceksen adam gibi,
tek başına iç bundan sonra dedi
bir an gideceğini düşündüm
tek başına iç dedi lan siktir mi cekilmişti bana inceden??
-gidersen ben senin kadar koşmam ardından dedim
-sen zahmet etme zaten beyefendi.
alıştınız tabi peşinizde koşturmaya dedi
vay amk. sikerim böyle işi
-tamam üste çıktınya al bütün hıncını bir ağzıma sıcmadığın kaldı otur işte dedim
-ben gidiyorum dedi
-otur dedim
-gidiyorum dedi
-ebru otur dedim
-ne yapacaksın oturmazsam dedi
-ben oturturum dedim
ayağa kalktım hadi bakalım dercesine baktı
elinden tutmak istedim kaçırdı elini
dirseğinin üst tarafafından tuttum
-gel şuraya dedim
gelmedi
eti ne budu ne amk.165 kız kaldırıp yine atarım
-ebru gel dedim kolunu biraz sıkarak
tokatı patlattı suratıma
gülümsedim
asılmaya devam ettim
bir tane daha vurdu
vay amk. böyle hayatın şamar benim kaderim mi amk.
hakettiğimi düşünerek ses çıkarmadım
bıraktım elimi
-tamam git o zaman dedim
gitmedi bekledi
ben yine yerime oturdum
geldi yanıma oturdu
-manyak mısın kızım sen dedim
hakaten manyak mı amk. boşuna mı yedik o tokatları
elini üzüntüden ve pişmanlıktan olsa gerek yüzüme götürmeye çalışırken
-ebru iki kere yeter.hem tokat hem de ceyhun olayı iki etti. üçüncüleri kaldıramam dedim
elini ittim
tekrar uzattı
-ebru yapma dedim
yine uzattı
-sana tokat vurmamı sağlayıp ödeşmek mi istiyorsun dedim
yine uzattı
oturduğum yerde ellerimi birleştirip dirseklerimi dizimin üzerine koydum
töbe töbe dercesine kafamı salladım denize bakarak
yüzümdeki eli enseme geçti
yaklaşıp bir kere öptü yanağımdan
-beni bir öpücükle kandırabileceğini mi sanıyorsun dedim
eğildi iki defa arka arkaya yine öptü
-bak bu öpücük de iki oldu dedim
sonra o da oturduğu yerde kalmadı
halbuki ben beni öpmeye devam eder sanıyordum
alıştık tabi amk. herşeyi kız yapsın
-tam da kanmaya başlamıştım dedim ona dönerek ve yüzüne doğru yüzümü yaklaştırarak
kafasını diğer tarafa çevirdi
ellerimi yukarı kaldırdım
baktı bana pis pis gülerek baktı ama kafasını tekrar öbür tarafa çevirdi
kalktım diğer tarafına oturdum
ellerim havada yine
kafasını bu defa diğer tarafa çevirdi
vay amk.naz yapıyordu lan.
sanki maraş dondurmacısı da veriyor gibi yapıp vermiyor kaymaklı dudaklarından
çevresinde bir kaç tahaf yaptıktan sonra baktım olacağı yok bütün şutlar auta gidiyor
**bacaklarına oturarak diktim topu penaltıya
yüzünü iki elimin arasına aldım göz göze geldik kaleciyle
dikkat dağıtıcı bir kaç hareket yapsada ben onun hangi köşeye yatacağını biliyordum
çok plase bir vuruşla üst doksandan başlayarak bütün ağı kapladı dudaklarım
vay amk. dedim kendi kendime
bu dudakları bırakılır da bu kadar inat edilir mi??
bütün askıda bekleyen öpüşme dosyalarını o gece kapattık
o da gitmek istemedi bende
-iki bira daha alalım mı dedi
-mayayı değil dudaklarını özlemişim dedim
iyiki de demişim yine devam ettik öpüşmeye
bir nefes alma esnasında ebru yine üzüntü moduna girdi
gitme konusunu açtı tekrar
bu ayrılık konuları da hep zamansız defans arkasına atılan toplar gibi
hep beni ofsayta düşürüyordu amk.
yine girdi bile o zamansız üzüntü içine bırak sonra ağlaşalım şimdi öpüşüyorduk ne güzel hey amk yaa
çalıların arkasındaki tavşana neden tüfek atıyorsun bırak çıksın meydana o zaman sık
-sonra konuşşak ebru dedim
-hiç ayrılmayıp hiç konuşmayalım istiyorum dedi bana sarılarak
-ayrılmayacaz söz dedim
-söz verme lütfen başka gerçek bildiklerimden de korkutursun beni senin hakkındaki dedi
-tek sözüm olsun o zaman sana seni hep seveceğim dedim **bir müddet üzüntü modunda sarılarak
oturduktan sonra
havanın aksiyon azaldığı için bizi daha fazla üşütmeye başlaması ve sabahın ben geliyorum demeye
başlaması sebebleri ile
gidelim artık kararı çıktı gönül meclisimizden
kah gittik kah sarılarak durduk
bazen öpüşme durdurdu
bazen sebebsizlik
gizli gizli gözyaşları döküldü ebru tarafından
her damla benim de yüreğimde üzüntü ile göl oluşturdu
içimdeki ona olan yangından sonra
gitmesinin şimdiden ki sarsıntısı ile
krater gölümde vardı artık
evlerinin önüne geldik
gözleri yine doluydu
-ben hep seni üzecek miyim böyle dedim
göz yaşlarını silerek
gülümsemeye çalıştı
derin bir iç çekti ağlamasının artçısı olan
-mutlu yıllar aşkım dedim sarılarak
-herşey için beni bu kadar bekletme lütfen dedi.
sabaha kadar neden bekledin niye saat 12 de mesaj attığımda cevap vermedin dercesine
-ne kadar betletirsem bekleteyim hep senin durağından geçeceğim bunun için sana söz verdim dedim
-aynı otobüse binelim artık kelebeğim dedi
-aynı otobüse binersek başkaları için hep durmak zorunda kalıyoruz.(ceyhun ve elif)
biz en iyisi hususi’mizle gidelim ebrum dedim
seni seviyorum
iyi geceler
yarın uyanma vatkinin ayarlanması ila randevu
ve geceyi son sarılmanın arasına öpücük koyarak tamamladık
ertesi gün oldu o kadar uykusuzluğun üstüne
erkenden kalktım hani belki ebru da kalkmıştır da erken buluşuruz diye
biraz bekledim kalkınca mesaj atar diyesonra dayanamadım.
-şelale ettiğim kirpiklerinin açıldı mı?? dedim gönderdim mesajı
beklediğim mesaj gelmedi
beklemek icap etti kalkmasını
halbuki ben onunla geçecek son gün için santra vuruşuna hazırdım
derken cevap geldi
-tekrar sevildiğini bilerek uyanmak ne güzel dedi
-sadede gelelim buluşacaktık dedim
-hemen çıkıyorum evden dedi
-üstünü başını giy yüzünü falan da yıka yarın sabah da sevilmek istiyorsan dedim
-unutturma sana kızacağım buluşunca dedi
bir kafede ben önce gelmiş bulunarak bekledim
içeri girince vay vay vay diyesim gelmedi desem o güzelliğe ayıp olurdu
-merhaba hoşgeldin dedim
sinsice geyik başladı(her konuşmanın sonunda gülümseme var çaktırmadan)
-hatırlat bakayım dedi
-dur kızmadan biraz bakayım şu güzelliğe dedim
-güzelliğim için mi seviyorsun dedi
-otursaydın dedim
-cevap ver kelebek dedi
-valla güzelliğin için değil hem sen çok güzel değilsin ki dedim
-niye seviyorsun o zaman dedi
-babanın paracıkları için tabi ki dedim
bu espriyi çok rahat yaptım. çünkü eğer para için seviyor olsam
babasının teklif ettiği okul parasını alırdım.
her gittiğimiz yerde parayı ben ödemezdim
bi de demezler mi kadın erkek eşit beni hasta ediyorlar amk.
neresi eşit amk. kadınları el üstünde tutuyoruz
siz hiç kadın su tesisatçısı, itfaiye eri, elektrikçi,kasap vs. işçisi kadın gördünüz mü türkiyede
ama avrupada ben gördüm
oturun çalışmayın diyoruz o ayrı
arasıra kadına dayak atan sığırlar da var ama onlar zaten delikanlılıkla aynı seviyede değilller ki
kadınlarla olsunlar amk. denyoları
-fiyatını söyle babama çek kestirip hayatımdan çıkaracağım seni dedi
—çeki alınca bara içmeye gidip sarhoş olup yine seni bekleyebilir miyim dedim
-amacın para değil mi iki katı fiyat söyle kendini ucuza satma o zaman dedi
-zengin olursam seni babandan alabilirmiyim dedim.
-beni benden alan kelebeğe bak sen ne kadar uyanıkmış. beni eşantiyon niyetine kullanırsın sen
güzelliğimi beğenmiyorsan dedi
-ya tamam biraz güzelsin de tipim değilsin dedim
biraz alınmaya başladı kızdığını farkedebiliyordum
-tipinden başlatma bana, kendine aşık etmeden önce neden söylemedin dedi
-bana aşık mı oldun sen dedim
-evet dedi. utanarak
-aşk ne ki senin için dedim
beni benden alan tasfiri yaptı
-sana katlanmaktır bence aşk dedi
tabi içten içe alındım pekde haksız sayılmazdı
tam aşk eziyeti bir adam sayılırdım ona çektirdiklerimden sonra
-katlanma o zaman dedim
derin bir off çekerek
-aşk sana katlanırken sabrın alasını çekmektir dedi
-sabretme o zaman dedim makaraya vurarak
-iyi ben gideyim o zaman bensiz daha mutlu olacağa benziyorsun dedi
-biraz daha katlan bana biraz daha sabret aşka yalancı çıkma dedim
-gitmesem mi acaba bir gün daha ankaraya dedi
-zaten blöfü yaptın sen bana dönmezsen gitmem diye dedim
-gitsemde burda kalacaktım hep dedi
-burası romantizm için fazla kalabalık
garsona sorsam mı acaba öpüşmenin cezası kaç para diye.
parası neyse veririm babandan alacağım çekle dedim
-bu şartlar altında seni uzunca bir süre öpmek istemiyorum kelebek dedi
-neden dedim
-güzel değilmişim. para içinmiş sevgin.
sinirimi bozuyorsun
neden? diye sorunca utanmazı da ekledim senin karekterine dedi
-gerizekalı öküz ve salak’ın arkasından attığın iki tokatla kıyaslayınca kendimle gurur bile duyasım geldi
dedim
-ama hakettin dedi.


18

-hala seni hakediyor muyum dedim
-çok seviyorum seni kelebeğim dedi
-dur valla dayanamıyorum dedim
elimi kaldırdım
-ne yapıyorsun dedi
-garson bey bakarmısınız diye seslendim
-yapma kelebek dedi kıpkırmızı olarak
garson geldi
-bişey sorabilirmiyim acaba dedim bir gözüm ebrudayken
-buyrun dedi garson
-iki çay alabilir miyiz dedim
-tabi dedi gitti garson
-offfff çok korkuttun beni öpüşebilir miyiz diye soracaksın sandım offff çok kötüsün dedi
vay amk. şaka yaptık işte
kendisine atılan topu gole çeviremeyip
auta vuran forvetin
şuttan sonra yan hakemin bayrak kaldırmasını görerek
hakeme kızması kadar saçmaydı bence kızması
ulan zaten auta vurmuşsun topu hakeme ne kızıyon korner bile değil
-hadi gidelim sen gerçekten sormadan dedi
-çay söyledik acelen ne gündüz vakti ne öpüşmesi geceyi bekle dedim.
bir an gece gideceğini unutarak
demez olaydım
yine üzüntü karanlığı çöktü gözlerine
-iyi hadi gidelim burdan mekanı su basacak şimdi dedim
çaylar geldi
hesabı istedim
o içmedi bile
-bir sorun mu var dedi garson
-işimiz çıktı acil. çayı paket yapamazsınız değil mi dedim. biraz gülsün ebrum diye
garson komaya girdi —ebru hadi gidelim başımıza kalacak bu ölümlü dedim
-ne güldürdüğün belli ne ağlattığın belli beni artık dedi.ex ağlaması mimiklerindeyken gülerek
-benden sıkılıncaya kadar idare et işte dedim
dışarı çıktık nereye gideceğimiz konusunda en micro bir fikre bile sahip değilken
o soruyla karşılaşmak
aynştaynlığımdan nefret ettirdi beni
-sen seç dedim
-bize gidelim dedi
-ben seçeyim dedim
düşünürken yiyebileceğimiz bokların ihtimalini
-saat kaç dedi
-ankaraya değerlendirilesi çeyrek zaman var dedim
-kollarında değerlendirmek istiyorum o çeyrekliği dedi
hemen sikiniz kalkmasın piçler masumca bir söylemdi onun ki
ebru benim kollarım değerlendirme üçlemesi birleşince bizim ev aklıma geldi
-hadi bize gidelim o zaman dedim
-evde annenler varsa dedi
-evli olmadığımız için onların kızacağı birşey yapmayız herhalde dedim
utandı. gıcıksın dercesine bakarak
eve gittik
evde kimse yok
artık nerdelerse
kapıyı kapatmaya kilidi içerden üstünde bırakmaya çalışırken
arkamdan sarıldı
döner dönmez de öptü
ben onu üzmemek için piçlik moduna girmiştim o gün. fazla romantizm ve aşk dolu konuşmalar yaparak
onun akşamki otobüsü düşünmesini istemiyordum o yüzden
-ruhuma babanın çeki ile sahip olabilirsin ama dudaklarıma asla dedim
-uzatma dedi tekrar öperek
kim uzatır amk. sevdiğin kız seni öperken
—salona geçtik öpüşerek
yerlerimizi almaya çalışırken koltuktaki
aklıma ilk gelen ilk şeyi söyledim
-ateşimi çıkarma lütfen
-tebeşirli bölümleri içimden okurum dedi edebiyatına kurban olduğum
bir süre öpüştükten sonra
o birşey yapmayacağımı bildiğinden midir
yoksa birşey yapmak istediğinden midir bilinmez
biraz daha samimi olmaya başladı vücut temasları konusunda
bu samimiyet hormonlara gerekli uyarıyı yapınca
ateş damarlarımda eriyen kırmızı kora dönüştü
alyuvarlarım aşırı ısınma yaptı
çikolota yemiş piç kuruları gibi
hiperaktif oldu ters ünlem işaretim
kendimi kanepeden aşşağı attım
iyiki yüz üstü düşmedim yoksa peyroni hastası olacaktım
ömrümün geri kalan kısmında
ama atlamasamda şu an ilkokul ikiye giden bir velet babası da olabilirdim
vücut hatlarım normal hale gelince yanına uzandım tekrar
sarıldık biraz
dudağın iç hatlarını kullanmadan ufak öpüşmeler derken
kapı çaldı
kapının çalma sebebi de anahtarı içerde kilit üzerinde bırakmam
açtım kapıyı
annem
anne hoş geldin dedim telaşlı
ne suş işledin yine dedi
misafir var dedim
o zaten benden önce gördü
-merhaba kızım dedi
-hay allah komşuda birşey unuttum gidip alıp geleyim dedi
anlayışına kurban olduğum biliyor tabi kızı sevdiğimi
yemedi numarayı ebru ama neyse
kapıya kadar takip ettim
-seninle görüşeceğiz kelebek efe dedi
çıktı gitti
ebru da toparlanmış bu arada gitmek için
-çıkalım ayıp oldu dedi
hak verdim
bizde çıktık
konuşurken ebrunun zaten valizinin hazır olduğunu öğrendim
annesi aradı
çarşıda onunla buluştuk
bir kaç bişey alalım diye karar verdiler
sanki ankarada bakkal bile yokmuş gibi ne varsa aldılar
centilmen sıfatımı sikeyim herşeyi ben taşıdım
akşama doğru babasını aradı ebru
o da çarşıya geldi
bir restorana gittik
yemek yedik
onlar konuşurken bana fazla söz hakkı düşmedi
okul para dersler sınan tarihleri ne zaman geleceği gibi konuları konuştular
yemek sonrası oturduk babası kendine bir içki daha söyledi
alkolik imajı vermemek için aileye ben içmedim
ebru da zaten yola gidecekti
otobüs saatine iki saat kalaya kadar oturduk
evlerine gittik
ebru el çantasına otu boku doldururken
ben valizi aldım hep beraber otogara gittik
annesi ve babası bizden ayrı bir yerde bekledi
biz sarılarak saati bekledik
hiç konuşmadan ebruyu da konuşturmadan
**vaktin geldiğini perona yaklaşan otobüsle anladık saate hiç bakmadan
valizleri yerleştirdik ebrunun
-erkenden bin bende gideyim daha fazla üzülmeyelim dedim
annesi ve babasıyla vedalaştı
bana da sarıldı. gözleri dolu dolu
-seni çok seviyorum dedi derin bir iç çekerek bende seni dedim
anne ve babasının orda bulunma sebebinden dolayı
çok istediğim ama alamadığım bir veda öpücüğü vardı
almam lazımdı onu ama nasıl
-ebru sen bin lütfen dedim
-bir an önce göndermek istiyorsun zaten dedi şakayla karışık
ön kapıdan binip genelde bayanların oturduğu ikinci ön sıra koridora oturdu
el salladı üzgün üzgün
muavin diğer valizleri doldurmaya çalışırken yanına gittim
-aga boş yer var mı otobüsde dedim
-yok dedi
-antalyaya kadar gidersen var ama diye ekledi
bir an düşündüm antalyaya gitsem geri nasıl gelirim diye
gelmessem ölmem herhalde mantığı ile
-tamam ben de antalya otogara kadar gideyim dedim
annesi ve babasına antalyaya kadar bir işim çıktı dedim
kolay gelsin dediler gülerek
otobüs kalkmasına yakın orta kapıdan binip ebru beni görmeden orta sıralardaki yerimi aldım
otobüs kalktı ebru annesi gille el sallaşırken gözü beni arar gibiydi
360 derece iki üç defa baktı etrafa ama beni göremedi
annesi gilde sürpriz bozulmasın diye
el işareti ile beni deşifre etmediler
alanya çıkışındaki tünellere yakın bir yere geldik
muavin yaklaştı bilet olayını çözmek ve parayı almak için
ona kısaca durumu özet geçtim
-şurdan bir su alda benden götürüver dedim ** tamam aga hallederiz dedi benim yaşlarımdaki muavin
suyu ebruya götürdü sonra beni işaret etti
ebru bakmadı bile arkaya tersler gibi yaptı istemiyorum suyu tarzında
bana baktı muavin almıyor dercesine
vay amk kıza bak arkaya bile bakmadı
sonra muavin geldi
elinde suyla dur ben vereyim dedim
-abi kız seni tanımıyorsa başımızı belaya sokma atarım otobüsden dedi
-tamam almazsa atarsın dedim
kıllandı tabi muavin
suyu aldım yanına kadar gittim
-bir su içmezmiydiniz hanfendi dedim asık suratına
ve hatlarını kaybetmiş rimeline bakarak
o asık suratta oluşan gülümseme
birisine duyulan aşkın
paha biçilmez birşey oluşunun sembolü gibiydi
ne diyeceğini bilemez haldeyken
-kelebek diyebildi sadece
-yanım boş gel istersen dedim
durmadan arkaya yürüdüm yerime oturdum
arkamdan o da geldi
millet ne yapıyor lan bunlar diye baksada siklemedim
-ankaraya mı geliyorsun benimle dedi
-iki saat daha katlanacaksın merak etme antalya son durağım dedim
-neyle döneceksin deli dedi
-senin aşkınla dedim
-bende ankaraya götüreceğim aşkımı dedi
-orda bırakmadan geri gel ama dedim
-ben nereye gidersem o da gelecek benimle mecburen dedi
-çok mu seviyoruz acaba birbirimiz dedim
-ben acabaları kaldıralı çok oldu dedi ** -bu otobüsde de öpüşmek yasaktır şimdi dedim
ebru gülümserken
geçen muavine bakarmısınız dedim
elimi sıktı ebru yine bi bok yiyecem diye
-buyrun dedi
-antalyaya kadar atmazsın beni otobüsden artık dedim
görevi gereği değil içten bir gülümseme ile yoluna devam etti
o gider gitmez ebru omzuma yaslandı
-neden geldin dedi
-bir kere öpebilmek için dedim
-daha çok üzüleceğim şimdi dedi
-daha az ayrı kalmış olacağız ama dedim
-antalyada bende ineyim gece giderim dedi
-işim gücüm var başka kızlar bekliyor beni dedim
bacağımda morarmaya sebeb olan bir çimdik attı
-bu şakaların öldürecek beni dedi
-hangi şakam dedim
bir tane daha morarmaya sebeb vermeden elini tuttum
bir süre sonra antalyaya vardık omzumdayken kafası
ve ellerimdeyken elleri
otogara geldik
antalya yolcularını alırken otobüs
ebruyu elinden tutup aşşağı indirdim
o gözyaşları bende onun o haline üzüntü ile bakarak
şehvetten çok uzak
bir kaç ayrılık öpücüğünü sıkıca sarılmayla kombine ederek
otobüse tekrar bindirdim ön kapıdan
bu defa el sallayabileceği bir sevgilisi de vardı
360 değil tek bir açıyla bana bakarken
otobüs hareketlendi
keşke gözlerim uzağı çok iyi göremeseydi de ağladığını görmeseydim
havucun faydalarına isyan ettim
otbüs gitti
bu defa isyan edecek başka bir durum daha vardı
iki saat bekledikten sonra alanyaya giden bir otobüs nihayet buldum
eve geldim
kış uykusuna yatmış boz ayılar gibi attım kendimi yorganın altına **kalktığımda kış bitmemiş olmasına
rağmen ayılığım devam ediyordu
hiç kalkmak istemedim
birisinin eksikliği olacaktı takip eden günlerde
o eksikliği hissedince telefona da mesaj gelmediğini farkettim
ben yazdım
uyanınca haber ver diye
iş yerine gittim
dükkanı açtım
avaralıktan bir nargile yaktım gündüz vakti
bir grup turist kafilesi geçti
rehberlerle alışveriş turuna çıkmışlar
dericidir altıncıdır ufak esnaftır dolaştırıp
hanut alıyor satıştan rehberler
benim nargile içiyor olmam geçen turistlerin dikkatini çekti
onlar mal mal bakarken
aslan misali sürü arkasında kalmış
bana mal mal bakan iki tanesini yakaladım
gelin deneyin dedim
hemen atladılar
birincisine nasıl çekileceğini öğretirken
rehber en dış kulvardan koptu geliyor
rehber de
22 23 yaşlarında bildiğin norveçli amk.
sarı saçlı mavi gözlü götü başı düzgün bi kız
-ne yapıyorsun sen bu hijyenik değil şöyle zararlı
böyle zararlı bütün avrupa birliği kurallarını saydı bana
** -daha önce ölen olmadı rahat ol dedim
turistler biz tartışırken nargileyi çekmeye de devam ediyorlar
vay efendim bunlar ona aitmiş. yaptığım terbiyesizlikmiş.
turistleri kandırıyormuşum
o saymaya başladıkça ayarım kaçtı
aldım nargileyi turistin elinden
rehber konuşmaya devam ederken derince çektim doldurdum tüm bronşları
suratını duman manyağı yaptım
-sen görürsün seni şikayet etcem kapattıracam sallıyor amk
kimi kapatıyon nereyi kapatıyon
amcık turistin biriside sanki
rehber bana ilanı aşk ediyor sikinde bile değil ne konuştuğu
-bu nargile kaç para dedi
-bu rehberi başından sav öyle gel bedava bile veririm dedim
rehber iyice tilt oldu
bu arada benim telefon çaldı
arayan ebru
rehber ters ters bana bakarken
-şükürler olsunki her kadın senin gibi değil dedim
telefonla konuşmaya başladım
muhtemelen rehber olduğu için biliyordur hitap sözümü
-merhaba aşkım dedim başladık konuşmaya
rehber de siktirdi gitti turistlerle
ebru anlattı da anlattı
vay seni rahatsız etmek istemedim. benim için uykusuz kalmışsındır diye düşündüm
bende gider gitmez yattım ondan aramadım mesaj göndermedim diye
merak etmiştim diye muhabbeti aşka dönüştürdüm yine
bir müddet sevgi akabinde
ilk gün ayrılığının üzüntüsü konuşmalarına yansıdı
ben ebruyu teselli ederken kendim bile inanmadım söylediklerime**akşama doğru aynı rehber yine geldi
-kapalıyız dedim
-açıksınız ama dedi
-sana kapalıyız dedim
-sen niye öyle konuşuyorsun işini mi kaybetmek istiyorsun dedi
-bana sen mi verdin bu işi dedim
-başka nerde çalışacaksın seni işten attırırsam dedi
benden özür bekliyor siktiğim
-git attır ne yaparsan yap dedim
sanki iş ve işçi bulma kurumu amk.
-oysa düzgün konuşsan sana satardım o nargileyi dedi
-haa anladım niye geldiğini dedim. cebimden bir miktar para çıkarıp verdim.
-al hanutunu şimdi gidebilirsin dedim
parayı suratıma fırlattı gitti
ebrunun babası geldi
-var mısın tavlaya dedi
kumarı nasıl bıraktı bu amk diye düşündüm kendi kendime
ama adam harbiden on numara adam kumar bahane dün geceyi merak ediyor
başladık zarları sallamaya çayı yudumlamaya aynı zamanda
makara bir şekilde önceki geceyi de anlattım
arasıra güldü
arasıra kızına olan özlemini belli etti yüz ifadeleri ile
-sözünü tuttuğun için teşekkür ederim dedi
-kendisi benden daha istekli okumaya merak etmeyin dedim
-yok yok anlattı bana ne söylediğini((okul benden daha önemli) dedi
-yalan da söylemez ki ebru kıvıramayacağım dedim
-tekrar teşekkür ederim deyip vedalaşırken
rehber tur şirketinin türk bir yetkilisi ile geldi
beni direk es geçip
ebrunun babasıyla tokalaştılar
vay amk dedim torpil çıktı bize iyi mi
onlar konuşurken ben başladım piçliğe
yer bakıyordu rehber
-parayı ben aldım yerde arama dedim **erkek olsa kesin kafayı atardı o derece sinirlendi
sonra tanışma faslı oldu
merhaba merhaba
beni tehdit etmeye geldiğini düşündüğüm adam
-yanlış anlaşılma olmuş galiba diye söze başladı
sahte gülümseme ile
-aynı dili konuşmuyoruz rehberle ondandır dedim
bi kaç türkçe daha konuştuk rehber ne diyor acaba bunlar diye bakarken
-hadi gidelim özür diledi dedi rehbere
-rehber ben duymadım dedi
-çok özür dilerim lütfen beni affedin miss rehber dedim.
hiç inandırıcı olmayan bu konuşma rehberi tatmin etmesede gittiler
ebru ile bilindik mesajlaşmalar
mesajın kesmediği ve sesin duyulma hissi olduğu anlarda
telefon konuşmaları
üzüntüsünde binbir takla atarak güldürme çabalarım
telefon konuşmalarını bitirirken
tekrar tekrar seni seviyorumlar
önce sen kapat diye uzayan muhabbetler
gecenin sonlarında mesajlaşırken
bu son mesajım iyi geceler dedikten sonra
defalarca daha atılan mesajlarla
bir haftayı tamamladık
rehber tur için yine çarşıdaydı
aynı rehber
bu defa nargile içmiyordum
ciğerleri nadasa bırakmıştım
yanımdan geçerken
-hava çok temiz bugün dedi bana bakarak(ingilizceden çevirince böyle oluyor amk.
hay kömür yakmaya üşenmiş ellerimi sikeyim
nargile yanıyor olsa vermiştim eline o zillinin
sinirden ,
lafı yemiş olmanın verdiği altta kalma ezikliği ile
gittim nargileyi yaktım
bi daha gelmediler ciğerleri boşuna yorduk anlayacağınız
ebru ile dolu olan kalbim

19

sokaktan geçen liseli kevaşelere bile laf atmama engel derecedeydi
götlerini başlarını o yaşta öyle kıvırıyor olmaları beni gaza getiriyor olsada
ben kontağı ebruda kapatmıştım
o ne zaman yazsa elimden geldiği kadar
cevapladım
her saniyemin raporunu verdim nerdeyse
o da çok hoşnuttu bu durumdan
gereksiz gereksiz yok şunu yaptık
yok bu böyle oldu
yok şu hoca böyle şu derste şunu öğrendik
ne varsa anlatıyordu bana
mimar olacaktım nerdeyse amk.
bunun da makarasını yaptım elbet
-sahte diploma ayarla beni de mimar yapacaksın sen bu gidişle diye **bende açık öğretim test
kitablarından alıp sınavın nisanda olmasına
rağmen çalışmaya başladım
kıza oku derken kendiminin kalması
kendimle çelişir di
ebru iki defa ceyhunun mesaj
attığını söyledi
sinirlenmiş olmama rağmen
hem ebruyu kırmamak hem de muhtemel bir tartışmayla daha çok sinirleneceğimi bilerek
ne yazdı bile sormadım
ama ebru ikisinde de söyledi ne yazdığını
birincisinde alışabildin mi arkadaşım
ikincisinde arkadaş olduğumuzu sanıyordum hiç cevap bile vermiyorsun
**bir süre beraber çıkmış olan iki kişiydiler benim için
biri çok sevdiğim ebru
diğeri de ebruya olan sevgimden dolayı nefret ettiğim ceyhun
ikisinden de uzaktaydım
birini sevgiyle birini nefretle anıyordum hep
ebrunun onu unutamadağı için rötarlı başlayan aşkımız
şimdi arkadaş oluyor olmaları sebebi ile bende korku uyandırıyordu
ama ne yapılabilirdi ki amk.
şimdi ben bir nedenden dolayı ebrudan ayrılsam
o başka biriyle çıksa ebru
bende onu unutamayacaktım
bende tekrar onunla olabilirmiyim umudu ile
nefret ettiğim ceyhun karekterine bürünebilirdim
günler geçiyor
kış mevsiminin ilerleyen ayları olması sebebi ile
yazın biriktirdiğim paralar suyunu yavaş yavaş çekiyordu
kolay değil di ebruya mesaj yetiştirmek
mesaj sayısında azaltmaya gitsem
benden soğuyor mu acaba tehlikesi ile
ebruyu gereksiz düşüncelere daldırabilirdim
bu yüzden hiç azaltmadım
159 karekterin genelde hepsini kullandım mesajlarda
parasızlık bacak kaslarına fayda sağladı yürümekten
içtiğim biraları burnumdan getiren göbek erimeleri yaşadım
bir kaç lüksümden vazgeçtim
dünyadaki tek vazgeçemeyeceğim kişi için
alanya bomboştu benim için
yoldan geçen insanlara bakarken
bunların da ebru ları var mı acaba diye düşünüyordum**ben bende değildim
içimdeki sıkıntıları geçici gülüşlerle atlatmaya çalışırken bile
gülmeleri kesme sebebim
ebrudan ayrı oluşumun verdiği üzüntünün aklıma gelmesiydi
alanyada ki hiç bir şey
telefona düşen mesaj sesi kadar heyecan verici değildi benim için
o mesajlaşma ve telefon konuşmaları da
beni hücremde yatarken anamın hapishane ziyareti gibiydi
konuşuyorduk ama sarılamıyorduk öpemiyordum
en başlarda ebruyu teselli eden ben iken
kendimin daha çok teselliye ihtiyacı olduğunu farkettim
zamanla gülüşlerim kesildi
suratımdaki ifadeler ot yiyen inekler gibiydi
yiyor içiyor ama samansı yaşıyordum hayatı
ebru bir mesajla veya aramayla önüme ot koyuncaya kadar
ebru her seferinde benim yanımda olmak istediğini söylediğinde
soktuğumun okulu yüzünden onu geri çeviriyordum
ama gözlerim her sabah dükkanı açmadan önce acaba
bir sürpriz var mı diye iyice sağa sola bakıyordu
ama acabalar bile nafileydi artık
benim ankaraya gitme şansım kelebeğin 3 gün kanat çırpabilmesi olasılığı kadardı
göz yaşları ile çalışsaydı otobüsler 3 4 depo fullerdim hayrına
ama bazı aşklara tecavüz etmiş maddiyat benim de bacaklarımı açmam konusunda baskı kuruyordu
dükkana uğrayan müşterilere binbir yalakalıkla bişeyler satacam diye uğraşırken
rehber hanım yine geldi yalnız olarak
hiçbirşey yokmuş gibi ben dışarda otururken yanımdaki tabureye oturdu
—işler nasıl dedi
-ne dediğini anlamıyorum dedim
-ingilizce bildiğini biliyorum dedi
-bilmediğimi söylemedim seni anlamıyorum dedim
-bana öyle davranmasan sana müşteri getirirdim dedi
-davrandım getirme dedim
telefonu çıkardım ebruya mesaj attım nasılsın falan fistan diye
mesaja cevap verirken
-birşey ikram etmeyecek misin mesela elma çayı dedi
-turk misafirperverliği yok bende dedim
-parasını ben vereyim dedi
-şurdan 50 metre ilerle sonra sağa dön caddeyi takip et karşına cafe çıkar orda harca paranı dedim
-tam bir göt deliğisin dedi
sinirlendim kaltağa
ama sakinliğimi korudum
-seni hiç kuş yuvasına götürdüler mi dedim?? tecavüzcü çoşkun bakışları ile(kuş yuvası bir döneme damga
vurmuş alanyalı bir kaç kişinin hollandalı turistleri oraya götürüp tecavüz ettikten sonra da uçurumdan
attıkları yerdir)
-senin gücün yetmez ona dedi
-kuş yuvasına götürmeye gerek kalmadan aynısını yaparım sana dedim
mal mal baktı
-git kendine bir tane sikici bul benimle uğraşma dedim
bir bayana böyle davranmak doğru değildi belki
hem de turist bir bayana
hemde çekici olan bir bayana
ebru olmasaydı hayatımda sikimin verdiği emirlere uyar gereğini de yapardım kıza
hayat bir torba biber gibidir
içinde acıları da çıkar
bazen ilk ısırışta değil de biberin sapına yaklaşınca anlarsınız acı olduğunu
bundan sonra her bibere korkuyla yaklaşırsınız
elifden yanan dilime bir de rehberin biberini sürmek istemedim
ebrum bildiğim en tatlı biberdi benim için
en azından acı kısmına gelmemiştim henüz biberimin
çok durursan elini bırakır giderler, çok koşarsan nereye gidiyor bu deli diye peşinden gelirler
ben deli olmuşum rehber de peşimden gelen **turizm de çalışan erkekler bilir
bir erkek için bayan rehber bulunmaz nimettir.
istediğin zaman el altındadırlar
bu kızda güzel bir rehber olduğu için alanyada her gittiği mekanda
yalakalık yapılmış
mutlaka peçeteden güller yapılmış
barlarda kokteyler ısmarlanmış
yani anlayacağınız götü kaldırılmıştı
benim onu siklemez tavrım ilgi çekici gelmiş olacak ki
4 gün sonra iki aile ile geldi
normalde ender rastlanır bir olaydır
hiç bir rehber tur günleri hariç bir hediyeliğe gelmez
kuyumcu olur derici olur yüksek cürodan yüksek hanutlar alacakları için gelirler ama hediyelik çok
nadirdir
ben dükkanın önünde oturuyordum
rehber söze girdi
-bunlar nargile satın almak istiyor.bir tane yakıp denettirir misin dedi
alanyada o kadar hediyelik var amk. beni mi buldun
ama maddiyattan dolayı yakamam da diyemedim
ne kadar para o kadar mesaj ebruma
-ingilizce biliyorlar mı dedim
ki hepsi bilir ilkokul çağında başlıyorlar öğrenmeye
-biliyorlar dedi rehber
-o zaman ben hallederim sen otur dedim.
bozuldu ama çaktırmadı
turistlere de
-nargileyi yakarım ama almazsanız tütünün parasını alırım dedim
kabul ettiler
üç aşşağı beş yukarı gırgır şamata derken iki tane nargile sattım
nargile salonlarında içtiğiniz kaliteli olanlardan
istediğim fiyatı vermedikleri için
şaka ile karışık ısmarladığım 7 tane elma çayının parasını da istedim
vermediler
o zaman poşet vermem dedim
ellerinde nargilelerle gülerek gittiler
rehber de sonra görüşürüz diyerek gitti **görüşmek istemezdim ama gelecekti mecburen
nargile parasının yüzde onunu bir zarfa koyup kasaya koydum o gelince veririm diye
biz ebruyla çılgınça mesajlaşıp konuşmalara devam ediyorduk
zaman içinde arkadaş çevresi edindi
o arkadaş edindikçe ben ona daha iyi davranmaya
şaka yaparken dozunu onu kırmayacak şekilde ayarlamaya başladım
bu okulda sadece kızlar okumuyordu
erkeklerde okuyordu
ebru da güzel bir kızdı
muhtemelen onu uzaktan uzağa kesecek ondan etkilenecek erkekler olacaktı
ebrunun onlardan etkilenmesini engellemek için
gittiğin yerde erkek var mı diye sürekli baskı yapmak
sürekli kiminlesin
kimlerle arkadaşsın demek beni itici yapacaktı
tek taktik ebruya onun sahibi değilde
sevgilisi olduğumu değişik yollarla hatırlatmaktı
bu yüzden kendimden ödün verdim
ben sormayıp sürekli baskı yapmayınca o zaten kendiliğinden herşeyi anlattı
benim ona verdiğim güven ise
her gece evde olduğumu bilmesi
her dışarı çıkılası hafta sonlarında o beni aramazsa ben onu arayarak evde olduğumu bir şekilde
inandırdım
çoğu zaman sende çık eğlen desede
ben onu merak içinde bırakmamak adına hiç çıkmadım
aklında hiç acaba sorusu kalsın istemiyordum
ondan daha çok ben onu kaybetmekten korkuyordum
önce rehberden başlayayım
parayı almak için geldiğini sandığımda parayı almadı
bazen sana uğrarım yorgunluk kahvesi içerim sen ısmarlarsın dedi
alması konusunda ısrar etmeme rağmen almadı
iki defa geldi
kahve içmek için
ilk seferinde benim hakkımda birkaç soru sorunca
kız arkadaşım olduğunu söyledim
onu çok sevdiğimi okuduğunu anlattım
ikincisinde ki önemli olan bölüm
hiç dışarı çıkmaz mısın dedi sallamak adına ben müslümanım içki içmem öyle ortamları da sevmem dedim
hem dinci hem sevgilisi olan hem aksi hemde kendinden 3 yaş küçük olan birinde daha ne arayabilirdiki
**bir müddet ortalarda gözükmedi zaten ama sadece bir müddet
ebrunun annesi ve babası iki defa onu ziyarete gittiler
ilkinde beni de davet etmiş olmalarına rağmen maddi yönden utanca düşmemek için gitmedim
lan salak gitseydin özlemedin mi ebru nu diyebilirsiniz ama
gitmedim işte salak konusunda haklı olabilirsiniz
ikincisinde sağdan soldan ufak maddi destekle bende gittim, ebruya
bizi beklediği buluşma noktasında gelinler gibi süslenmiş
heyecandan ne yapacağını bilemez bir haldeydi
arabın arka koltuğundan onu gördüğümde
işte bu kız kalbime bunları yaşatan dedim kendi kendime
ilk karşılaşmada utanç ve heyecandan nasıl
ona koşacağımı bilemediğim için
zaman kaybıyla indim arabadan
karşımda duruyordu
annesi babası için okuyan gurur kaynağı
sağında solundan geçenler için sıradan bir vatandaş
benim için kalbin ritim temposu
ne sağında gelip geçenler durdurabildi onu
ne de annesinin şevkatle sarılma isteği
onun için an itibarı ile bir tek adres vardı gidilecek
kollarım
sıkı bir sarılmanın arkasından yerimi annesine bıraktım
gözü bendeyken onlarla da sarıldı
bana bakarken suratındaki ne kadar özlemişim seni ifadesine
sıcak bir gülümseme ile cevap verdim
annesi alınmış olacak ki
-bazı kişiler bizden daha değerli olmuş sizin için ebru hanım dedi gülerek
-bacaklarım adresi şaşırdı anne özür dilerim dedi
bense konuşacak birşey bulamıyordum salak salak gülüyordum işte
**nereye gidelim çıkmazına tekrar girdik
ortaya fikirler atıldı
ben yorum yapmadım çünkü ebruyla öpüşemeyebilme ihtimalimiz beni düşündürüyordu
bana uyar dedim her yoruma
tuz gölüne gidip kafamızı tuza sokalım deseler kabul edecek derecede kulağım onlarda değildi
gözlerim çapkın gülüşlerle ebrunun üzerindeydi
zaten başka yerlere baktığım da yeterdi
gözlerim onsuzluğu görmekten isyan etmeye başlamıştı
isyan başlamadan bitince gözlerim ebruya yavşadı
arabayı alıp bir otoparka bıraktık
sonra yolda yürürken hep beraber
kalabalık olan kaldırımda
dördümüzün arasına yurdum insaları girince ufak tefek kopmalar oldu
bir kaç adım ebruyla geride kalıp sonra yetişiyorduk devam eden muhabbete katılmak için
dayanamadım
yürür halde iken ebrunun kolunu tuttum yavaşlamasını sağladım
öpmekle öpmeye çalışmak arasındayken
babasının bize bakıyor olduğunu farkettim
rezil olmak dedikleri bu olsa gerek amk.
bizi görmezden gelmiş gibi davransada rezil olunmuştu artık
ben o rezillliği yaşarken
ebru beni öptü kimseye aldırmadan
bir kaç yürüyüp vücudun yükünü ayakların üzerinden alıp götün üzerine taşıyacak bir mekan bulduk
yine ben içgüveyi gibi onların konuşmalarına kulak verdim sadece
ebru yanımda olmasına rağmen
onu çok özlemiş olmama rağmen
konuşacak hiç birşeyimiz yok gibiydi
gün boyu mesajlaşırsan öyle olur tabi amk.
yalnız da değildik ki hiç durmadan aşkımı tarif etsem ona
ellerimiz terleyinceye kadar el ele geçirdik akşama kadar terden de kimse şikayetçi değildi zaten
kulağına fısıldamalarla özelimizi bulabildik ancak
sonra ayrılık vakti geldi
kurban bayramında sınavlar nedeni ile gelemeyecekti ebru
bunun da üzüntüsünü teselli etmek bana düştü **ayrılık vakti gelince ebru annesine sarılarak ağlıyordu
fakat esas ağlama sebebinin herkes farkındaydı
babası ile de formaliteden vedalaşırken
ben 3. sıradaki yerimi koruyordum
ebru ilk ikiyi utanmasa pas geçecekti
bayramlaşma sarılması gibi annesi ve babasını geçerek
bana geldi
gözyaşlarına hakim olmaya çalışsamda
sadece tutuksuz yargılayabildim
aktılar hesabını sonraya bıraktım
mutlaka sorulması gereken bir hesab vardı gözyaşlarımdan
çünkü sevdiğimin daha çok üzülmesine sebeb oldu
uzatmamak en iyisiydi
derin bir nefesle içime çektim gözyaşlarını
-sensiz yaşayamıyorum dedi ebru
-biraz daha dayan senin ölümüne azmeddirici olmak istemem dedim
-seni bu kadar sevmesem ölüm korkusunu hiç hissetmeyecektim galiba dedi
-ben seni bu kadar sevmesem sensizken ölümü yaşamayacaktım dedim
yine sarıldı. yanağıma bir öpücükle
zor da olsa ayrıldık
alanyaya geldik
yine aynı mod
anlamsız düşünceler
manasız insanlarla devam edecek bir hayat
acı vereceğine emin olduğum onsuz geçecek hayli zaman
zaman geçti gitti
sezon açılmaya başladı
ebrunun sınavdan sınava koşarken bile beni hiç aksatmadı
sezonun açılma sinyali dükkan başına düşen turist sayısının artması ile yandı
nihayet cüzdanımın içinde kimliğim yalnızlığını para ile paylaşmaya başladı **rehber belki ebrudan
ayrılmışımdır
diye bir kaç defa daha geldi. ebruyla mesajlaşarak sessiz yanıtlar verdim
belki dini terk ederek içmeye başlamışımdır diye
-hayatını değiştirdin mi yoksa hala ev iş mi diye sordu
-sadece camiyi değiştirdim gerisi hala aynı dedim
ben sınav için antalyaya gidip gerekli şıkları işaretledim
sonra elif geldi
yine aynı dükkan
ama bir senenin ona verdiği olgunluk
sadece vücut hatlarına değil kendisine de yansımış gibiydi
beni hiç takmadı
ben geldim bile demedi
artık eskisi gibi dükkanın önüne çıkıp sürekli bana bakmıyordu
bana hiç bakmıyordu nerdeyse
başka biriyle kafayı yemiş olsa gerek diye hiç sallamadım
zaten ebru da sınavlarda son bildiklerini yazmış gelmek üzereydi
annesi gil ona o annesi gile sürpriz yapma peşindeyken
babası ona otobüsde yer ayırttığını söylemiş
babasının planı o saatte otogarda olmak arabayla onu getirmek
ebru da onlara sürpriz yapmak isteyince bir gün önceki otobüse binmiş
ki onlar yola çıkma hazırlığı yaparken sürpriz ben geldim diyebilsin
bana bunları alanyaya gelip benle hasret giderip
babası gil ankara yoluna çıktıktan sonra söyledi
-neden boşuna gönderdin dedim
- seninle bir gün yalnız olabilmek için dedi
-bak işte beraberiz dedim
-ama gün yetmiyor geceyi de katmak istiyorum dedi
adamları boşuna ankaraya gönderecek onlar yoldayken de biz beraber olacaktık
plan hoşuma gitmesede özlemiştim amk. ebruyu zaten ankaradayken de yeterince hasret giderememiştik
dükkanı erken kapattık
onların eve gidemezdik çünkü ebrunun kardeşini götürüp götürmediklerini bilmiyorduk
bizim eve gidemezdik benim ahali ordaydı **bir apart otelede gidemezdik
insanların ebruya orospu gözüyle bakmaları hoşuma hiç gitmezdi
bir arkadaşın turist kız arkadaşının ailesinin evi vardı alanyada
o orkadaşı aradım
durumu izah ettim
okey verdi
ebrunun valizleri dükkanda bırakıp
anahtarı almaya gittik
ordanda ebruyla o eve gittik
içimizdeki ahd edilen öpücüklerin acısını iyice çıkardık
babası ankaraya sürpriz yapmak için vardığında ebruyu aradı
otobüse binmiyor musun diye
ebru durumu izah etti
gerekli konuşmalar ve kendi aralarındaki sürprizin sürprizi muhabbetinden sonra
biz kaldığımız yerden devam ettik
sonra yatak odasına geçtik
beraber yattık bir kaç defa cinsel ilişki arefesine geldik ama
ama hiç bayramı göremedik
şeker torbası hep boş kaldı benim bayram çocuğunun
ilk defa bir geceyi tamamen beraber geçirdik
gol yoktu ama gönüller kazandı
sabah olunca başka bir telaş kapladı bizi
ebru gece evine gitmemişti
erkek kardeşi evdeyse gece eve gelmediğini babasına söyleyecekti

20


eğer babası bunu öğrenirse ebru ne mazaret uyduracaktı
ihtimaller üzerinde konuşurken
ebruyu eve bıraktım ben yukarı çıkmadan
yukarı çıkınca mesaj attı
evde kimse yokmuş
artık erkek kardeşi nerdeyse **ben onların buluşmasında yanlarında değildim
onun için nasıl bir buluşma yaptılar kendi aralarında bilmiyorum
daha önce anlattığım gibi ebruyla bir süre dolu dolu ilişkimiz devam etti
hergün buluşmalar konuşmalar vesayire
bir gün bana üniden arkadaşlarının geleceğini söyledi
ben arkadaşlar deyince bayan bir kafile bekliyordum
ama gün gelip geldiklerinde
erkekli bayanlı bir grup olduklarını farkettim
ebru ben çalışırken onları karşılamaya gitti
kalacakları otele yerleştirdikten sonra
akşam üzeri çarşıya gelip 5 kişi olan grubu benimle tanıştırdı
iki kız 3 erkek
böyle saçma bir tatile çıkışmı var amk
iki kız iki erkek okey
sadece erkekler yada kızlar da tamam
ama bu dışarda kalan sap neyin nesi
ama ebru beni onlarla erkek arkadaşım diye tanıştırdığına göre
korkulacak bir durum yok gibiydi
planlarını sordum
yorgun olduklarını söylediler ve yatacaklarını söylediler
ebru onlarla biraz daha dolaştı sonra onları uğurlayıp
yanımda kaldı
dükkanı kapattık
bir saat daha ebruyla yürüdükten sonra onu evine bıraktım
bende gidip yattım
ertesi gün ebrudan gelen mesaja göre denize gitmişlerdi
soğuk şehirlerden gelip
bedenlerine zencimsi bir görünüm elde edebilirlerdi ancak
çünkü bana göre deniz hala soğuktu **keyfinize bakın dedim
ama aklımın bir kenarında hep iki artı bir olan sap vardı
akşam üzeri deniz dönüşü ebru evine gittiğini
üzerini akşam ki beraber yiyecekleri yemek için değiştirdiğini
benim gelip gelemeyeceğimi sordu
bende dükkanda kimse olmadığı için yemeğe gelemeyeceğimi ama
dükkanı erken kapatıp yemek sonrasına yetişebileceğimi söyledim
üniden arkadaşları gelmiş hep beraber denize gidiyorlar yemeğe çıkıyorlar
buraya kadar ters olan birşey yok
işimi biraz erken bitirip
dükkanı kapattım
bulundukları restorana gittim
geleceğimi bildiren mesaj atarak
vay efendim yemekler yenmiş
muhabbet artmış
bizim ü çift slow müzik eşliğinde dans ediyorlar
çiftin birinin sapının ben alması gerekmiyordum evet
bu gereksinim beni hayli bozdu
ebruyu göreceğim için gülümsemeye meyilli yüzüm
asık bir hal aldı
resmen benim kız başkası ile dans ediyordu
ha öyle sarmaş dolaş mı hayır ama yinede ediyorlardı amk
an itibari ile dans için ebrunun yanlış kolları seçtiği lavuğa uyuz oldum
ama ebru geleceğimi biliyordu
beni erkek arkadaşı olarak tanıtmıştı
ve benimle beraber olduğunu ballandıra ballandıra anlatıyordu onlara
bu durumda sebebsiz gerilimlerden kaçındım durumu çaktırmamaya çalıştım
onların masası olduğunu ebrunun çantasından anlayarak masaya oturdum
dönerek edilen bir dans olduğu için farkedilmem de çok sürmedi
ilk o sapçık gördü beni
ben ona gayri ihtiyari pis pis bakarken o da kendini biraz daha çekerek
beni gösterdi ebruya
ebru hızlı adımlarla bana geldi
hoşgeldin dediğinde
benden aynı sevecenlikle hoşbulduğu duyamayınca anladı durumu
-diğerleri kalkınca bana da teklif etti bende kıramadım dedi
-iyi yapmışsın dedim
diğerleri de geldi masaya oturdular
ebru misafirler diye hepsine içki ısmarladı ama
zaten kendisi de iki tane bira içmiş ayarındaydı
kendi kendimi gereksiz kıskançlığa lüzum yok
bi bok yok amk kız seni seviyor işte diye teselli ederek
bir içki de ben aldım
ondan bundan ordaki anılarından konuşurken yemek çıkışı
diskoyu da görmek istedi üniversiteli gençlik
gidelim dedi ebru bana bakarak
bana uyar işareti yaptım
ebru elimi tutuyor bana aşkla bakıyor
arasıra kulağıma fısıldıyordu
ve bu durumdan en başta o sap olmak üzere kimse rahatsız olmuyordu
o zaman korkulacak bir durum var mıydı??
vardı çünkü babam aradı
acilen eve gelmem gerektiğini söyledi
ne oldu dedim
kardeşin kavga yapmış dedi
var mı bişey dedim
gel kendin gör dedi
abi olmak zordu amk. onun dayağının kahrını da biz çekecek gibi görünüyorduk
izin alıp eve gitmem gerektiğini söyledim
sebebini söylemeden ebruya
bende geleyim mi dedi
o an ki düşüncesizlikle sen misafirlerini gezdir ben sana mesaj atarım dedim
masadan kalkıp eve gittim
eve geldiğimde mor pörtlek gözlü bir kaç yandan darbeli bilader
ağlayan annem
neden biladerini korumuyon diyen babam ** nasıl koruyayım amk.24 saat yanında mı durayım
ben dayak yerken kimse yardım etmiyor
durumu anlamaya çalışırken
alanyanın sanayi tayfasının gençleri
tüm kazandıkları haftalıklarını içlerinden birinin sahib olduğu doğan slx marka
arabaya yatırıp
benzinine siyah camlarına kesik akslarına ve içindeki müzik sistemine yatıran
o kadar masrafla yeni bir araba alabileceklerinin farkında olmayan
bir kaç zibidi tarafından
sözlük deyimiyle sebebsiz tartaklanmış
-gidip sanayi yi mi yakayım ne yapabilirim şimdi dedim
gece gece çağırmadaki mantık ne amk.
jet li miyim ben ortalarına dalıp kötü roldeki başrol oyuncusunu bulana kadar
bütün sanayi figuranlarını döveyim
biladere nasihat vereceklerine bana veriyorlar
sahip çık diye
o saatte yapılabilecek hiçbirşey olmadığının farkına varan ebeveynlerime
dışarı çıkacağımı söyledim tekrar
annemle vay gidersin vay gidemezsin vay seni de döverler
derken kaçtım evden
durulur mu amk.
kurt kuzuyu yemeden nasıl gecenin sonuna geçebilirim diye mantık hesablamalarındayım
ebruda bir kaç mesaj attı
ne oldu bişey var mı??biz burdayız şuraya geçiyoruz şunu içtik bunu içtik
seviyorum özledim.ne varsa göndermiş
en son bulundukları diskoya gittim
gözlerim kalabalıkta onları ararken 4 ünü farkettim
ikisi yok
olmayan kişiler ebru ve o sap
sağa baktım sola baktım yoklar
wv ye gittim yoklar
bayanlar tuvaletine kafa uzattım yok
3 tur attım diğer 4 ü oturuyor ama bizimkisi yok
-nerdesin diye mesaj attım ebruya
cevap yok
tekrar attım 10 dakika sonra
-şu diskodayız sen nerdesin dedi.
-işim biraz uzadı kusura bakma dedim
söylediği diskoya gittim
içeri girdim
biraz dolandıktan sonra
ikisini de görüş mesafeme aldım
pistte dans ediyorlar
dakikalarca izledim
sonra dışarı yöneldiler
ben arkalarında kaldım
bizim ebrunun kafası hafiften biraz ağır derecede güzel
yürüşüyünden belli
merdivenleri
o sapla el ele indiler
disko çıkışında biraz durdular konuştular
sonra kalabalık olan disko önündende kalabalığı el ele geçerek diğerlerinin bulunduğu diskoya yöneldiler
ben dışarda bekledim
olayın iç yüzünü farklı bir şekilde öğrenmek için plan kurdum
ebruya mesaj atarak
-nerdesiniz işim bitti geliyorum dedim **ebru önünde beklediğim diskonun adını da yazarak
-gel artık çok özledim dedi
-3 dakika sonra içeri girdim
-5 i oturuyor ama sap piyasada yok bu defa
ebru beni görür görmez sarıldı
-hoşgeldin aşkım dedi
-hoş bulduk canım dedim
-nerde kaldın dedi
-bir işim çıktı kusura bakma dedim
-nerdeydin dedi
-önemli değil sonra anlatırım dedim
şüpheci gözlerle bana bakarak
-yoksa elifin yanına mı gittin dedi
aslında başka planım vardı ama ebrunun elifi plana dahil etmesine içten içe sevinerek
çok ciddi bir şekilde
-evet elifin yanına gittim. başka bir diskodaymış beni çağırdı oturduk konuştuk
dans ettik. sonra el ele tutuşup taksiye bindirdim gönderdim dedim
kıpkırmızı oldu ebru
istediğim surat ifadesini alınca hemen ekledim
-şaka ebrum şaka. insan deli gibi sevdiğine böyle birşey yapabilir mi??kardeşimi dövmüşler onun için eve
gittim dedim
-kardeşin nasıl dedi. aslında hiç nasıl olduğunu merak etmeden
-gururu incinmiş o kadar dedim. inceden dokunmaya devam ederek
bu benim son pasım oldu ebruya
artık ne yapacağına o karar verecekti
o onları gördüm mü yoksa yaptığım espri olay üzerine mi geldi diye düşünürken
diğer sap da çıktı geldi
ben eğleniyor moduna geçtim. ufaktan kıçımı başımı sallıyordum
sonra bara dans figürleri ile yaklaşıp bir long island sipariş ettim
barmen onu yaparken gözüm onlardaydı ama oraya hiç birşeyden haberim yokmuş gibi
eğlenerek ve gülerek bakıyordum
geldim yanlarına
sapa dönerek ** -nasıl beğendiniz mi diskoları eğlenebiliyor musunuz dedim??
-çok güzel dedi sap
-ben ebrudan ayrılırınca gel tekrar sana turist kızı ayarlayayım dedim. gülerek
ebru
-ne ayrılması yaa dedi
-hani olur da birbirimizi aldatırız o zaman da beraber olacak halimiz yokya dedim
-sen elifini kendinden uzak tut yeter dedi
kulağına yaklaşıp
-benim bir tek ebrum var onu da sadece sen tanıyorsun. selam söyle haberi olsun dedim
ebruya başka ebrudan bahsettim değiştiğinin farkına varsın diye
amk. böyle işin
biz kız üzülmesin diye gurbetlerde
hep iyi davrandık. kapasitemizin üzerine çıkıp romantik olduk
ne isterse elimizden geleni yaptık
erkek arkadaş ne yapması gerekiyorsan fazlasıyla yaptık
ama götü kalktı ilişkinin
bana seni seviyorumlarla ağlayan
sensiz yaşayamamlarla ölümden bahseden birisinin ne işi var başka kollarda
açıklamayı sike sike yapacaktı
ben gerekli mesajları ona verdim
eğlenmeye çalışıyor görünmek bile zor geldi bana
wc ye gittim onları orda bırakarak
elimi yüzümü yıkayıp sakinleşmeye çalıştım
aşşağı indim
ebru tek başına kalmış masada oturuyordu
-misafir in nerde dedim
-misafir’ler’ dedi
bu sırada o sap elinde iki tane içkiyle geldi
birisini ebrunun önüne bıraktı
diğerini hiçbirşey yokmuş gibi kendisi içmeye başladı
-ben içmeyeceğim sağol dedim. sapa
-senin var diye almadım. kusura bakma dedi
-evet haklısın dedim. benim varken senin alman garip olur zaten dedim
**ebruya baktım içiyor kafası güzelleşmeye başladı
sarhoş olup salakça birşeyler yapıp kendini dövdürme riskini ortadan kaldırmak için
bir tadına bakayım diye onunkini alıp yarısından fazlasını içtim
hoş zaten ayıkken yapmıştı yapacağını zaten
sonrada
-ohhh içim yanmış dedim. imAalı imalı
eğleniyor görünmeye devam ettim. arasıra yanlarından ayrıldım türlü bahanelerle
uzaktan izledim onları acaba birşey yapmaya devam edecekler mi diye
sap ona gülerek birşeyler anlatmaya çalışıyordu
ama ebru oralı bile olmuyordu
galiba mesajı almıştı
sonra tekrar masaya dönüp
diğerleriyle muhabbet ettim.
ben konuşurken
ebru geldi bana arkamdan sarıldı
sonra yanıma bir sandlalye çekerek o da oturdu
ben onun farkında değilmişim gibi davranırken
o iki koluyla bir kolumu sardı
ve omzuma başını koyarak muhabbeti dinledi
arasıra yanağımdan öptü
elimin tersiyle sildim
konuşmaya devam ettim o da başını omzumdan ayırmadı
diskonun kapanma saati geldi biz konuşurken
o sap sıkılmış olacak ki
-gidelim mi dedi
-aç mısınız çorba ısmarlayayım mı dedim
ebru
-ben yorgunum gidelim dedi
onlarda kabul ettiler
ebrunun eli elimde diskodan çıktık
taksiye gittik
onları bindirdik bir tanesine
ebruyla biz kaldık
-ne yapalım dedi
-el ele tutuşmak ve dans etmek beni de yormuş gidelim yatalım dedim
-beraber yatamayız dedi
-artık öyle bir beklentim yok zaten dedim
-nedenmiş o dedi
ağzımı ararcasına
-boşver dedim geçiştirdim
-yürüyelim mi bizim eve kadar dedi
galiba olayın aslını anlatacak diye kabul ettim
evlerine gelinceye kadar konuştu ama hiç benim istediğim konuya gelmedi.
evlerine geldik
iyi geceler dileklerinden sonra
-bana anlatmayı unuttuğun birşey oldu mu ben yokken dedim
-hmm olmadı galiba dedi
-iyice düşün yarın görüşürüz iyi geceler dedim
ellerini kaldırdı
yanağından bir kere öptüm. döndüm gittim
**ertesi gün arkadaşlarının da son günüydü akşam üzeri gideceklerdi
ben yine işe geldim
-misafirini uğurlayınca haber ver dedim
yine misafir dedim.
evet uğurlama nasıl bir uğurlama olacaktı bu da önemliydi
gitme saatlerine yakın
otogara bende gittim.
ebru ve diğerleri ordaydı
biraz uzaktan baktım.hep beraber konuşuyorlardı
valizler yüklendi
vedalar ediliyordu
ebru ile o lavuk yine sarılacak gibiydi
veda sırası ikisine geliyordu ayar oldum
dün gece onları öyle görmesem arkadaşça sayılabilecek bir sarılmaya hazır olabilirdim
dedim şimdi bunlar öpüşür müpüşür kalbim dayanmaz amk. görmeye diye
koşar adımlarla otobüsün yanına bende yaklaştım
vedalaşamadık kusura bakmayın diye direk diğerlerinin yanına gittim.
onlarla vedalaştık
diğer sapada
-sanada bol şanslar dedim.
-teşekkür etti.
ebruya da bir kez daha
-kendine iyi bak dedi bindi
ebruyla yalnız kaldık
-aşkım diye sarıldı bana
-nereye gidelim dedi
-ben işe gidiyorum dedim
-bende geleyim mi dedi
-misafirinle gittiğini sanıyordum dedim
-ne diyorsun anlamadım dedir
-bana anlatmak istediğin birşey var mı dedim
-hangi konuda dedi
-genel olarak var mı dedim
-seni seviyorum dedi
-dün gece hakkında anlatmak istediğin birşey ver mu dedim çok ciddi bir şekilde
-sanmıyorum dedi
-ayrılmak istiyorum ebru dedim —efendim dedi gözlerini büyüterek
-ayrılmak istiyorum dedim
beynin o kadar hızlı komut verip gözlerden yaş getirebileceğine ilk defa şahit oldum
-neden dedi o haliyle
-ben başka birisine aşığım dedim
-şaka yapıyorsun herhalde dedi
-hayır çok ciddiyim dedim
-nasıl başka birisine aşıksın dedi
-eski bir kız arkadaşıma aşığım dedim
-turist birisi mi dedi
-hayır türk dedim
-hani ilk beni sevmiştin tek benimle çıkmıştın dedi
-sen olduğunu söylemek isterdim dedim
-en azından kim olduğunu öğrenebilir miyim dedi
-ismi ebru dedim
-hangi ebru dedi
bir süre ona baktım
-eski ebru dedim
-neden neler olduğunu anlatmıyorsun açık açık dedi
-sen dün geceyi neden anlatmıyorsan aynı sebebten anlatmıyorum dedi
-ne olmuş dün gece dedi
-unuttuysan misafirine sor hatırlatsın dedim
onu orda bırakıp gittim
dükkana geldim
ama saatlerce ön sevişme yapmışda boşalamamış gibi ağrılar var bütün vücudumda
patron dükkanda
-nerdesin amk diye isyan ediyor
-bi işim çıktı kusura bakma dedim
-bırakıp gitme amk. dükkanını dedi.o da neye sinirliyse sikecem triplerini de dükkanınıda diyip gidecektim
ama
-işim çıktı ben gidiyorum diye o da yardı
-işine sokayım diye bastım arkasından küfürü
ayağıma takılan yerdeki içinde malzeme bulunan sebetten çıkardım hıncımı
zaten bi onlara gücümüz yetiyor amk.
beni hiç sikine takmayan elif bile o halimi görünce
-ne oldu hayırdır dedi
-sanane kızım işine bak amk. dedim **allahdan dükkana müşteri gelmedi o sırada yoksa turizm darbesi
yapacaktım
sinirli hallerim yan esnaflarında dikkatini çekti
markete gittim bir paket sigara aldım
arka arkaya 3 tane yaktım
hiç bir sikime faydası olmayan sigara bana da fayda etmedi
ebru da dükkana gelince
komşular sinirimin sebebini anladılar
-konuşabilir miyiz dedi
-sana defalarca konuşman için fırsat verdim şimdi mi aklına geldi konuşmamız gerektiği dedim
-neden bahsettiğini anlamıyorum bile dedi
-ebru siktir git bir daha gelme buraya dedim
-sebebini söyle gideyim hak verirsem dedi
-o lavukla aranızda ne var dedim
-kiminle ceyhunla mı dedi
-aramızda o kadar insan olmaya başladı ki sen bile şaşırıyorsun artık dedim
-kimden ne duydun gerizekalı sinirlendirme beni dedi.
-ben dün diskoda yokken sen nerdeydin dedim
-diskodaydım dedi
-kiminle dedim
-arkadaşlarla dedi
-bütün gece beraber miydiniz dedim
-evet dedi
-herhangi bir şekilde ayrılmadın yani dedim
-hayır dedi
-tamam bitmiştir konuşma şimdi ayrılmak isteğimi başka bir dille ifade ediyorum
siktir git ebru dedim
ahali de bize bakıyordu
içlerinde elif de vardı
bize bakıyordu ne olmuş acaba dercesine
-neden ayrıldığını şimdi anladım.o kaltakla sana mutluluklar dedi. herşeye rağmen seni çok sevdim bunu
da unutma dedi
elim ayağım titriyordu o giderken
ben ne diyorum o elif diyor
elifin de amk.


21

yine içimde kaldı olayı tam aydınlatamadan ayrıldık
ya bana yalan söylüyor yada olayı ört bas etmek istiyor
yada tutamadığım sinirimin kurbanı oldu aşk
***içimin dışa vurumu olan bir mesaj gönderdim
-sana da o sapla başarılar dedim. lavuğun ismini vererek
-şu olayı bana anlat yoksa kafayı yiyeceğim dedi
-anlatması gereken sensin ebru. dün geceyi hatırla dedim
-sana anlatmam gereken herşeyi anlattım kelebek dedi
-benim olanları zaten bildiğim için mi anlatmıyorsun yoksa dedim
-ne biliyorsun dedi
-dün gece seni onunla beraber başka bir yerde samimi bir şekilde dans ederken sonra da el ele gördüm
dedim bir süre mesaj gelmedi
-bana inanmıyorsun değil mi??hep şüphe duyuyorsun sana olan aşkımdan. tamam kelebek sen bilirsin
dedi
-sana ne ceyhun konusunda.ne de başkası hakkında inanmıyorum dedim
-ufukta üzüntü var ama geçecek dayan ebru hata kimsede değil kendini sevdirmeyi bilmiyorsun diye bir
mesaj gönderdi
vay amk. hani siktiri biz etmiştik.
ebru kendi kendini siktir ederken
siktirin en kralını yedik.
yanlış birşeyler yaptığımın farkına varır gibi oldum ama
uçaktan atlamıştım artık. paraşüt açılırsa bacak üstü açılmazsa göt üstü düşüp göt gibi kalacaktım
sen olayı anlamadan dinlemeden siktir çekersen öyle olur amk.
içmeye gitmeye karar verdim
telefonu dükkanda bıraktım
sarhoş olup ebruya mesaj atmayayım diye
dükkanı saat 10 civarı kapattım
kasada ne birikmişse yanıma aldım
saat onda diskolar hareketsiz olduğu için
disko öncesi gidilen pup tarzı bir yere gittim
sakin bir yere gitmek istemedim
çünkü beynimde müziğin sikişmesinden rahatça düşünmek
hatta hiç düşünmek istemiyordum
iki tane sambuca shotla başladım arka arkaya
tatlı anason beyin hücrelerimi ele geçirmekte zorlanmadı
üzerine redbullu long da söyleyince
sarhoşluğum tam kanatlandı
sonra birisi bana yaklaşıp
-heeeeey dedi
hey diyen diline sokayım
başladı konuşmaya ama zar zor anlıyorum
cümle içinde kullandığı kelimeleri zar zor seçiyorum
cami içmek sen müslümanlık. ***onun kafası benimkinden güzel
-ne içiyorsun dedim
-bira jager dedi
birayı jagermeister shot ile karıştırmış içiyor
bira mundar edilir mi öyle amk.
barmen iki tane jager bull ver dedim
-dur ben ısmarlayayım benim indirimim var dedi
evet hakaten var amk.
amk. alanyasında rehberlere yapılan indirimi biz gençlere yapmıyorlar
içtik içkileri
anlattıkça anlatıyor amk.
inciyle o zaman tanışmış olup eksi 15inci nesil olsaydım özet geç amlı derdim
-dur dedim biraz da ben anlatayım
dertli olan benim amk. yerinde o anlatıyor
-o zaman dur iki tane daha söyleyeyim dedi
ben başladım anlatmaya ebruyu
-şu mesajlaştığın kız mı dedi
-evet sevdiğim kız dedim
-çok şanslı kız dedi
şansına sokayım başına belaymışım gibi hissdiyorum kendimi o şansdan bahsediyor
ben anlatıp ayrıldığımızı söyleyince daha bi yavşamaya başladı kız
sanki tek sik bende var amk.
o wc ye kalktı
kendi kendime düşündüm
ulan olm hala seviyorsun ebruyu
şimdi çıkar gelir seni bu kızla görür bi bok uğruna bitmişse ilişkimiz
tamamen biter açıklaması da olmaz
fırsat bu fırsat deyip kalktım gittim eve
telefon dükkanda kaldı
dükkana gidecek takatim yok
mesaj atmış mı diye meraktan bağırsaklarım düğümleniyor
ertesi gün dükkana gittim
telefona baktım hiç birşey yok
3 gün de olmadı zaten
sonra gündüz vakti telefon geldi yine işteyken ve yalnızken
ebru arıyordu
hiç düşünmeden açtım
-kelebek hemen bizim eve gel dedi
telefonu kapattı
dükkanda kimse yok amk. nereye gidiyon
gitmedim
bir gitme zamanı geçtikten sonra mesaj geldi
-beni görmek için son şansın olabilir bekliyorum dedi
aklıma ilk gelen intihar mı edecek acaba oldu. yoksa hapları çoktan içmişmiydi
dükkanın amk. sevdiğim ölüyor lan diyerek koştum
koşarken gördüğüm birkaç esnafa bakar olun geliyorum dedim ** benim aklıma tek gelen ihtimal
sevgilisinden ayrılmış bir kızın
intihar etme teşebüssüydü
kan ter içinde evlerinin kapısının önüne geldim
biraz nefes almak için durdum
sonra kapıyı çaldım
acaba ne görecektim
kapı açıldı
açan kişi ebru
intihar etmişe benzemiyordu
bileklerin kesik yoktu en azından
sarhoşa da benzemiyordu
onu hala canlı görmenin verdiği rahatlamaya yorulmuş süsü vererek
ohh çektim
-neden geldin dedi
bu nasıl laf şimdi amk.o çağırmadı mı beni
-pardon yanlış oldu galiba dedim
dönüp gitmeye hazırlanırken
-kelebek içeri gel dedi kapıyı iyice açtı
ne oluyor sorusuna cevap bulabilmek adına
biraz tereddütlü bir şekilde içeri girdim
evde kimse yoktu
ebru yalnızdı
tavana asılmış olan ve bir boyun bekleyen bir ipte yoktu
herşey bu kadar normalken beni çağırmış olması garipti bana göre
ebruyu tekrar görmek herşeye rağmen güzeldi
ama içimdeki ona olan sinir bitmiş değildi
hiç konuşmadan içeri birkaç adım girdikten sonra bekledim ona bakarak
o kapıya yöneldi
kapıyı kilitledi
anahtarı eşofmanının cebine koydu
biraz daha tereddütlendim
ne yapacağını çok iyi bilen bir psikopat katil tarafından
öldürülmeyi beklemek gibi birşeydi
—seviyor musun beni dedi
-seviyordum dedim
-artık sevmemene sebeb nedir dedi
-onun bunun kollarında görmekten sıkıldım seni dedim
-sence seni bu kadar severken başkalarının kollarına gider miyim dedi
-gözlerime inanmam gerekirse evet dedim
-seni aldatacak olsam sen alanyadayken yapar mıyım sence dedi
-ankarada yapıyorsundur o zaman dedim
-yaptığıma inanıyorsun yani dedi
-tek beni değil 3ümüzü de aldatıyorsun bence dedim
-aldatmadığıma inandırmak için ne yapabilirim peki dedi
-artık o şansın yok ebru git beraber olmak istediğine kendini inandır
ama sana bir tavsiye ikisinden birini seç ki tekrar inandırma ihtiyacı duyma dedim
-senin hiç liseden veya başka kız arkadaşın yok mu dedi
-var dedim
-onları görsen sarılıp dans etmez misin dedi
-ellerini tutup disko disko gezgirmem dedim
-ellerim sadece senin ellerinde nemlenir dedi
-ebru bana hikaye anlatma. benim için yaptığın çok yanlış.bir değil iki oldu
ben birinciden sonra seni uyardım. demek ki anlatamamışım. yada sen kendi bildiğini yapmaya devam
ediyorsun
-hiçbir kötü niyetle elini tutmadım. arkadaşça tuttu hatta ben onun elini tuttum diğerleri eğlenirken o
başka bir yere gitmeyi teklif etti
diğerleri gitmek istemedi.gel ben seni gezdireyim dedim. dedi
-tamam işte elini tutacak gezdirecek birini bulmuşsun benden ne istiyorsun hala dedim
-o seni sevdiğimi biliyor.hem zaten onun da kız arkadaşı var ama ailesi izin vermediği için gelemedi. dedi
-tamam yalanların bittiyse gideyim artık dedim
delirmek için fırsat kolluyormuş
o nasıl bir bağırma amk. apartmanı ayağa kaldırdı
ağzını kapatmaya çalışsam da durduramadım. üstüne ağlaması da eklendi
-sana hiç yalan söylemedim gerizekalı dedi
—olayları eksik anlatmak veya anlatmamakta yalandır bana göre dedim
-herşey sana göre yaşıyoruz zaten dedi
-tamam sende şikayetçiymişsin ayrılalım işte ne güzel dedim
-senin başka bahanelerin var kelebek dedi
-başka hiçbir bahanem yok ben sana gerekçerimi anlattım dedim
-esas yalancı sensin. istediklerini eksik anlatan da sensin dedi
-başka ne istedim lan senden
kaç kere söylemem gerekiyor
ben varsam sadece ben yoksa git kime sarılırsan ne yaparsan yap ama bensiz yap dedim
yine yüksek sesle bağırmaya başladı
-sensiz birşey yapmıyorum. yapamıyorum.sensiz yaşamam diyorum.
seni seviyorum diyorum. neden anlamıyorsun. herşeyimi sana verdim
sana vermediğim tek bir şeyim kaldı onu da mı istiyorsun dedi
cevap vermeye başlamadan kafayı yemiş bir şekilde
üstündeki tşörtü çıkardı
-dur ne yapıyorsun dedim ama pek dinlediğini sanmıyorum
eşofmanı da çıkardı
sonra sütyeni ağlayarak çıkarmaya çalışırken utanarak elleriyle vücudunu kapamaya çalıştı
yine ağlayarak
-al ne istiyorsan al.
seni sevdiğime hiç bir şüphen kalmasın.
istediğini de aldıktan sonra siktir git hayatımdan beni rahat bırak. dedi
ben bile utandım o halinden
yada kendi halimden diyeyim artık
olayları bu boyuta getirmişmiydim gerçekten
eğer isteseydim hiç itiraz edecek halde değildi ağlamaktan
ve de yaşadıklarının yorgunluğundan
-anahtarı ver bırak gideyim sahip oldukların sende kalsın dedim
-hala gitme peşindesin. seni artık tutacak gücüm kalmadı dedi
yerdeki eşofmanından anahtarı almak için eğildim
hiç ona bakmadım utanmasın diye anahtarı aldım kapıya doğru yöneldim
açmaya çalışırken
arkamdan gelip sarıldı
onun hayatından gidip gitmemekte beni tereddütte bırakan cümlesini kurdu ağlayarak
**
-sana verdiğim sözü başkasına vermek istemiyorum lütfen dedi
verdiği sözü hatılamayanlar için tekrar edeyim.
ilk seninle olacak kelebeğim.(seks)
-ebru üstünü giyin konuşalım dedim
kafamı hiç geri çevirmedim
kapıya baktım hep
o bir müddet sonra giyindi
omzuma elini koydu
yanaklarında duraksamış bir kaç damla göz yaşı vardı hala
bende zevk almıyordum onu öyle görmekten
beter olsun bana yaptıklarından sonra diye hiç düşünmedim
tamam yaptıkları beni sevdiğine işaretti ama benim kabullenebileceğim şeyler değildi yaptıkları
-bak ebru şimdi seninle sevgili olmaya devam etsek
sen ankaraya gideceksin
o çocukda orda olacak
ben yanında olmayacağıma göre sürekli şüphe ile yaşayacağım
hergün her saniye kendime soracağım
acaba ne yapıyorlar acaba bugün beraberler mi??
bir müddet bunlara içten içe dayanabilsemde sonra
seni de rahatsız edip sürekli onun hakkında sorular sormaya başlayacağım
gerçekten hiçbirşey yoksa bile sürekli paranoya ile yaşayacağım
hadi onu geçtik
zaten sürekli ceyhunla hala mesajlaşıyor mu
ceyhun hiç ankaraya geliyor mu
hiç görüşüyorlar mı
hala onu seviyor mu
onu tamamen unutabildi mi diye kendi kendimi yiyorum
seni çok üzerim bu saatten sonra
kendini sürekli bana ispatlamaya çalışmak zorunda kalırsın **sakın seni sevmediğimi düşünme
sevmiyor olsam şu an burda olmazdım
seni başkalarıyla arkadaş olmanı
kıskanacak kadar seviyorum
aşkın saçmalıkları bu yaptığım
seni adam gibi sevdiğimi sanarken
bak seni ne hale soktum
kendine ait hiçbirşey kalmayıncaya kadar
bana vermeye hazır hale gelmişsin
ama benim istediğim bu değil
eğer onun peşinde olsaydım şu an seninle değil
diskoda onun peşinde koşuyor olurdum
birbirimizden farklı olduğumuzu anladım
sana da ispatlayabilirim istersen dedim
-nasıl dedi
telefonumu çıkardım
isim listesini kabaca gösterdikten sonra mesajları açtım
gelen mesajlar sadece ebrudandı
-sana kendininkini getirmeni bile istemiyorum
muhtemelen arkadaş olarak gördüğün insanlardan sana mesajlar gelmiştir
sen onları arkadaş olarak görüyorsun ama sadece zayıf düşmeni bekleyen virüsler bence
bak kendini ceyhuna ne kadar sevdirmişsin
seni bırakmasına rağmen
benimle olunca yine peşine düştü
benimde peşime düştü
benimle kavga edecek kadar hemde dedim
–ebru onunla kavga ettiğimizi o ana kadar bilmiyordu
-kavga mı ettiniz dedi
-kavga ettik.o kavgaya rağmen sen benimle beraberken bile seni benden almaya çalıştı
sonra da hiçbirşey yokmuş gibi seninle arkadaş olmak istediğini söyledi
sende buna inandın
hiç düşünmedin
seni bırakıp giderken aklı nerdeydi
hiç düşünmedin
neden benimle tekrar arkadaş olmak istiyor diye
çünkü erkekleri anlayamazsın
benim senden istediğim sadece sevgilim olmandı
ilk defa seninle ağladım sevgimden dolayı
ilk defa gerçekten güldüğümü hissettim
dizlerimi ilk titreten sendin basit bir el tutmayla bile
iddaa konusu olmasın ama ben seni senin beni sevdiğinden daha çok sevdim—geceler boyu aklımda olan.
geceleri taşıp günlerimi dolduran sendin
kısacası çok sevdim seni
ama sana göre yanlış olmayan
benim doğrularım değil.
sonunda hatırlattın bana şarkıyı
—seni görebileceğim yer rüyalar artık
—deli diyorlar bana ^^incide^^(günümüze editlenmiştir)
—ah bu ayrılık dedim
gözyaşı sayısına bir kaç ilave oldu
-ne yaparsam yapayım boş mu yani dedi
-ikimiz için en iyisi bu galiba dedim
-galibayı biraz daha düşün lütfen dedi
-ben düşüncelerimi söyledim. ikimiz için en iyisi bu dedim
-arkadaş da kalamayacağız dedi
-iki sebeble hayır 1 daha kolay unutursun 2 gelecekti aşkına zarar vermem dedim
-şimdi beni bırakıp gidip gelecekten konuşabiliyorsun dedi.
ah amk. gitmek isteyeni sikeyim. sarılıp deli gibi boynuna atlayasım var ama
”ama”ları kalbime sokan beynime sokayım
-umarım mutlu olursun dedim
gözlerim dolarak
-dilim başka aşkımlara nasıl alışacak şimdi. dedi
dolan gözlerimin setleri patladı
-alışırsın zamanla dedim
-alışamam aşkım dedi
eh be ayrılık bu kadar mı zalimsin bu kadar mı zorsun amk.
neden bırakmıyorsun kapıyı açıp gideyim
neden hem beni hem onu daha çok üzüyorsun
neden birden aklıma onsuz geçecek günlerin özetini sunuyorsun
son partı yazmadan önce. birşeyi takdirinize sunmak istiyorum.
tam olarak kaç gün oldu bilmiyorum ama 4 halı saha maçı için izin istediğime göre yaklaşık bir ay olmuş
hergün 5 civarı ve gece eve gelince yazdım
hikaye yüzünden defalarca işe geç kaldım
buraya kadar okuyanlar mutlaka beğendikleri için okumuşlardır
hepinize teşekkür ederim
ama benim de bir hayatım var.
çok düşündüm gerisini özet geçip ebruya şu an şu durumdayız hikaye bitmiştir diye
ama aranızda ebruya laf atacak kadar ağır orospu çocukları olmasına rağmen
gerçekten devamını dinlemeyi hakedenler de var
ama gerçekten yoruldum.
arkadaşlar günlerdir
yalvarma aşamasına geldi
gel amk.bi çıkalım bi insan yüzü gör diye.
haklılar beyler. yarın gece çıkmaya söz verdim
özet geç bitir hikayeyi derse çoğunluk bitireceğim
yok devam et böyle biz bekleriz derseniz de devam ederim
yarın 5 e kadar yorumlarınızı yapabilirsiniz.
daha önce söyledim. tekrar söylüyorum
kimseden up istemedim. hatta uplayanlara kızdım liseliler dolmasın diye
bir kere ağzımdan şuku veya nickaltı çıkmadı.
bu hikayeyi burda yazma sebebim ben mi yanlış yapmışım geçmişimde yoksa haklı mıymışım olay budur
**gitmek o kadar kolayken o kadar da zordu
altı üstü kapının kolunu aşağıya basıp kendime çektikten sonra bir adım dışarı çıkacaktım
zaten ayrılık rüzgarı kapıyı kendisi kapatırdı
benim unutacak kimsem olmamıştı o güne kadar
kapıdan çıkarsam o mecburiyetle yaşamaya başlayacaktım
hep şarkılarda unutmaktan bahsetmiyormuydu
zor olmasa unutmak beste yaptırır mıydı insanlara
efesleri offff ulan offf diye çeken insanların da ebruları değilmiydi unutulmak istenen
gitsem önden kalsam arkadan yiyecektim aşkın kazığını
ama mutlaka bir yerimden girecekti
sırtımı dönüp kapıyı açtım
o yaz gününde yüzüme vuran soğuk yalnızlığımda üşüyeceğimin sinyaliydi
bir kez daha gitme dese dönüp sarılacaktım
demedi
dışarda kaldım.o ise içerde
aramızda hala bir kapıyı çalma mesafesi vardı
ayaklarım üzerinde daha fazla duramadım
önüme gelen ilk basamağa oturdum
hani arkamdan kapıyı açar mı diye
açmadı
5 dakika kadar oturdum
sonra ya kapı deliğinden baktı
yada pencereden benim çıktığımı göremeyince
kapıyı açtı
içime bir umut doldu
sikimin bile beğenmediği iki göt yüzünden ilişkimiz ne hale gelmişti amk.
hiç arkama bakmadım
geldi yanıma oturdu
-yalnızlığın gidecek adresi yok değil mi dedi **yaşadığın yalnızlığa bağlı sen benim yalnızlığımda başka
ellere gittin dedim
ama sonra pişman oldum dediğimden
-gördün mü sürekli aynı şeyler olacak hiç kendimi tutamayacağım dedim
bir kibrit çöpü ile kibrit kağıdına döndük
bir kere sürtmeyle bile deliler gibi sarılıp öpüşebilirdik
ama hep oksijenini bitiriyordum aşkın
tekrar yanmaya inatla karşı geldim
yanımda otururken ağlaması kesilmiş. derin düşüncelere dalmıştı o da
lafları ağzına ağzına sokunca konuşacak takat bile bırakmamıştım kızda
hala gitmeyip yanımda olması bile aşkının ispatıydı benim için
kendime kızarak kalktım ayağa
-görüşürüz dedim
hiç bana bakmadan
-görüşür müyüz dedi?? umutsuzca
ağzımdan kaçmış bir kelime değildi
gerçekten görüşmek istiyordum
bir kaç saniye daha kalmayı o kadar isteyen kalbim
mağlup düştü bacaklarıma
gittim
dükkana geldim
bir kaç saat durup dükkanı kapattım
eve gittim.
ama duramadım evde
bir planım olmamasına rağmen
kapıdan dışarı çıktım
evet yalnızlığın gidilebilitesi olan bir adresi yoktu
bir sınav için kendini hazır hissedip sınav sorularını görünce aslında hiç bir bok
bilmediğini farketmek gibiydi.
ayrılık hocasına mazeret olarak
beynimde elektrikler kesikti.
mum ışığında göremedim onu kadar sevdiğimi diyemezdim.
defalarca sınıfta kalmam garanti gibiydi bende bu aşk varken
uyku bile yalnız bıraktı beni hiç gelmedi
ertesi gün hayatın realine dönmek zorunda kaldım
yine işe gittim
hep gittim
hep geldim
hiç birşeyi yine değiştiremedim
yalnızdım yine yalnız

22
*kalbim ebrudan ötesini görmezken
gözümde diğer kadınları bacıdan öte göremedi
5 gün sonra dayanılmaz hal alınca yaşadıklarım
onun gidebileceği her yeri sıkça ziyaret etmeye başladım
en azından görebilme umuduyla
dükkanda değil dükkanın önünde durdum hep belki yoldan geçer diye
dükkanı kapatınca evlerinin önünden geçtim ama nafile
binlerce kez bişeyler yazmayı denedim telefonla ama hiç birini gönderemedim
bir kaç günde unutabiliyorsa insan sevilmeyi bile haketmeyen birisidir.
ben unutamadım
ama sevilmeyi başka sebeblerden dolayı haketmiyordum
çünkü delikanlılığı yine o yaptı
ilk mesajı yine o gönderdi
-günaydın.
bir günaydın bu kadar anlamlı olmazdı.
kalbimdeki ölü hücreleri yeniledi resmen
-günaydın
diye cevap verdim
keşke daha başka birşey de yazsaydım
çünkü dondu kaldı muhabbet
akşama kadar elim telefonda bekledim
o yazmayınca çok saçma da olsa
-iyi akşamlar nasılsın? yazabildim
-nasıl bıraktıysan öyleyim işte.sen nasılsın? dedi
nasıldım ki ben? seni terkettiğim gibiyim mi deseydim
-sen nasıl olmamı isterdin dedim
-benim fikirlerime ihtiyacın yok sanıyordum dedi
hiçbirşey diyemedim
-mutluluk tercihlerini hep kendin için yapıyorsun dedi
ellerim titredi yazamadım
konuşsama amk. yazsana bişeyler dedim rezilliğimden sustum sadece
-halimi hatırımı sorman bile mutlu etti beni çok sağol hiç görüşemeyiz sanmıştım halbuki dedi -görüşelim
ebru dedim. bütün utancımla
-nasılsınlarda mı kalacak hep görüşmemiz dedi
-mutlu olmuyor musun böyle dedim
-beni mutlu etmek için mi görüşüyorsun sadece dedi
-bilmiyorum dedim
gece olmadan
-iyi geceler sana kelebek dedi
-çok mu karattım yine akşamı yoksa dedim
-bir güneş kendi ışıklarını güpegündüz bu kadar nasıl söndürebilir inan anlamıyorum. güneşimsin dedi
-kendimi bende anlayamamaya başladım zaten iyi geceler sana yarın görüşürüz dedim
-görüşürüz dedi
dükkan kapanıncaya kadar bekledim
gidip gecenin muhakemesini uyku öncesi yaptım
salaklıklarımın iyice farkına vardım
o yazmadan ben yazdım
-günaydın diye
-bi kaç dakika bekle dedi
dakikalarca benim yazmamı beklediğiniz gibi bekledim
yarım saat sonra dükkana geldi
vay amk. bırakıp gittiğim kıza bak bırakılır mı lan bu diye kendi kendime sövdüm
-şimdi konuş bakalım söyle günaydınını benimle dalga mı geçiyorsun. daha mı çok acı çektirmek
istiyorsun görelim dedi
hem korkarak hem utanarak ama dik durmaya çalışarak
-günaydın dedim
-günaydın kelebek nasılsın dedi. çok alaycı bir şekilde
-teşekkür ederim sen nasılsın dedim
-bende iyiyim gideyim mi şimdi. geçtin mi dalganı dedi
-bişey içermisin dedim
-içmem dedi. çok sinirliydi. babam bana o derece kızsa evlatlıktan redderdi
-özür dilerim dedim
-bende seni seviyorum gerizekalı dedi.(önceki bölümlerden hatırlarsınız. gitme ile biten entryden)
-ben onu demek istemedim dedim
-sen ne dersen de olm ben seni seviyorum. gidiyorum ama yine de seveceğim.ne halin varsa gör dedi
-bi çay içseydik dedim arkasından.
-önce sevdiğini söyle dedi
-özür dilerim dedim. biraz utanma sırıtma harmanıyla
-adam gibi söyle dedi
-seviyorum dedim
-kimi dedi
-ebeeee(ebeni diyecektimişim gibi) ebruyu dedim
-baştan kur cümleyi dedi
-seviyorum dedim.
-beni cümle içinde kullanarak söyle dedi. gülümesesini saklayarak
o kadar hiç utanmamıştım herhalde. binlerce söylediğim seni seviyorum
o kadar utanarak söyledim ki.
-deli dedi bana **gerçekten delilikti yaptığım.ya geri gelmeseydi?
artık tekrar barışmış sayılırdık
ama sadece sayılırdık
çünkü toprağın altındaki aşkımızın hazinesinin
kapağını açabilmek için kenarlarında kalan toprağı da almak herekiyordu
haklı olarak naz yaptı
-ben gidiyorum dedi
-nereye dedim
-ben görevimi yapıp beni sevdiğini hatırlattım biraz da sen koş peşimden dedi
-bi saniye dedim. derken hemen elini tuttum. yakaladım işte dedim
-sen öyle san kelebek bey dedi. elimden kurtulup gitti
vay amk. nazın çekiciliğine bak.
nasıl sikersen öyle sikilirsin
puştluğuna gitmedim.
arkasına baktı benim gelmediğimi gördü adımlarını iyice yavaşlattı
sonra durdu
ey allahım dediğini sandığım bir hareket ve yüz ifadesi ile
yürümeye devam etti
gözden kaybolduğu köşeden dönünce arkasından koştum
köşede bekliyormuş
-hayret koşabiliyormuşsun dedi
-evet para bozdurmaya gidiyordum dedim
-aklın sıra beni en büyük banknotun mu sandın dedi
-dur geç kaldım görüşürüz dedim. gülerek
-çok gıcıksın kelebek dedi
-aşkımın maddiyatı tamam bozulma.
ama dükkana dönmem lazım görüşürüz dedim
döndüm geri giderken
-bi kere sarılsaydık bari dedi
-onu ben gidiyorum diye artislik yaparken düşünecektin dedim
**içimdeki barışma sevincinden olsa gerek
ilkokullu çocuklar gibi koşarak dükkana gittim
ben yokken bir müşteri gelmiş.
ona satışı yapıp gönderdikten sonra mesaj attım
bir an önce gitsin diye de ne fiyat teklif ettiyse verdim.
ben aşkımın ihalesini tekrar kazanmışım
pazarlıkla mı uğraşayım amk.
-gelme sırası bende mi şimdi dedim
-neden gelecekmişsin dedi
-koşarken ellerim havadaydı görmedin mi dedim
-onu koşmaya başlamadan düşünecektin dedi
-akşam buluşunca da fikirlerin aynı mı olacak dedim
-akşam buluşacağımızı kim söyledi dedi
-gece buluşuruz dedim
cevap yazmadı
-yarın buluşsak dedim
-sanmıyorum dedi
bende yazmadım
bir saat kadar sonra dükkandayken
-evin önündeyim dedim
10 dakika sonra
-hani nerdesin dedi
-aşşağı ineceğimi sanmıyordum dükkana geçtim dedim
-yaa beni neden boşuna aşşağı indirdin dedi
-dükkana gel dedim
-hayır beyefendi sen geleceksin yeter benim geldiğim dedi
**
-o zaman dükkanı kapatıncaya kadar bekler misin lütfen dedim
-bu kibarlığın sebebi beni özlemiş olman mı dedi
-hayır seni boşuna aşşağı indirmiş olmanın özrü dedim
-özrün kabul edilmedi. dedi
-ben nasıl affettireceğimi biliyorum merak etme dedim
-hadi bakalım dedi
dükkanı kapatma saati geldi. dükkandayken mesaj attım
-aşşağıda bekliyorum dedim
-filme bakıyorum gelemem dedi
-topu topu bir buçuk saat sürer beklerim dedim
-sonra bir filme daha bakacağız dedi
-kendi hayat filmin bitinceye kadar beklerim dedim
ben bu sırada evlerine doğru yola çıktım.
gerçektende 40 dakika daha bekletti
sonra aşşağıya indi
-merhaba dedi
-merhaba dedim
-hadi iyi geceler bu buluşma sana yeter dedi
şaka yaptığını umdum ama gitti.
-bu gece bir daha buluşacak mıyız diye mesaj attım
-sanada iyi uykular dedi
çaresiz eve gittim
mesaj da atmadı
belli ki benim burnumu sürtmek istiyordu
bozuntuya vermeden izin verdim.
ertesi gün dükkana gittim
biraz daha haz alsın yaptığından diye peşinden koşuyormuş numarasına başladım
-lütfen bugün seni bir kere göreyim dedim
tahmin ettiğim gibi. yine sallamadı
saat başı mesaj attım
seni çok özledim.
yeter çektirdiğin acılar
lütfen affet artık affet
spor mağazasına gidiyorum dizlik alıp önünde diz çökmeye geleceğim
bu tarz mesajlar atınca anladı tabi piçlik yaptığımı
-çok eğleniyorsun değil mi dedi
-tamam pişmanım dedim
-kalbimi kırıyorsun hep dedi
-mesajlaşmayla olmaz inadı bırak günler geçiyor buluşup konuşalım dedim
-yeni çıkmaya başlamış sevgili kuralları geçerlidir. öpmek sarılmak yok dedi
-kurallar için daha önce bir buluşma yapalım sonra yine normal buluşuruz dedim
-o zaman buluşmada yok dedi
-kurallar buluşması bitmiştir. tamam kabul. dedim
-işin bitince haber ver o zaman dedi **o saatten sonra geceki buluşmaya kadar kendimi hazırladım.
işim hiç kolay değildi
beni çok zorlayacağı belliydi
dükkanı kapattım ve mesajı yazdım
-ben hazırım. dükkandan sizi eve yürüme mesafesi kadar uzağım dedim
-gelince tekrar hatırlat bana dedi
naz yapacağı belliydi.
evlerinin altına geldim.
-bu mesaj aşşağıda olduğumu hatırlatma mesajıdır. yazdım gönderdim
bana gönderdiği cevapta sadece
-bekle yazıyordu
kadının eline ipleri verirsen böyle olur tabi amk.
bekledim.10 dakika geçti yok 20 dakika geçti yok
deli gibi aşşağıda bekliyorum
bir mesaj daha yazdım
-başka bir zaman buluşma arzusundasınız galiba müsadenizle gidiyorum dedim
-ben seni unutmuşum birazdan geliyorum dedi
yine on dakika beklettikten sonra aşşağı geldi
bir surat bir tavır sanki film artisti. makara yapacak benimle belli amk.
onun o halini görünce en büyük uğraşım ciddi kalıp gülmemi önlemekti ama ne mümkün
-hoş geldiniz hanfendi dedim elini kibar valeler gibi öpmeye yeltendim
-hoş bulduk gerek yok dedi
kendi kaleme gol atmış kadar göt oldum aşkın önünde
-nereye gitmek istersiniz dedim
-beni takip et dedi
yürüdü gidiyor
üç beş adım gerisinden bende yürümeye başladım.o adımlarını yavaşlattıkça bende yavaşlattım
-yanımda yürüyerek takip et dedi
bi devlete hükümdar yapsalar vay o milletin haline.
ama madem onu zamanında üzdük. sonra gönlümüze yenildik ve tekrar beraber olmak istedik
gönlümden ruhumdan iki oy çıktı ona
bırakayım da biraz hükümdarlığını sürsün
sonra dudaklarında bir isyan çıkarır tekrar hükümdar olurum mantığıyla
biraz da piçliğine yanına koşup hemen yanında yürümeye devam ettim
**iskeleye doğru yaklaştığımızda bizim yerimize gideceğini sandım ama daha ilerde bir yere yürüdü.
bende yanında yürüdüm.
geriye döndü ve bizim yerimize bakarak
sonra da bana kısaca bakarak
-yok henüz buraya oturmayı hak etmiyorsun dedi
-sen otur ben ayakta bekleyeyim dedim
-boynum ağrır sana bakacam diye dedi
-zaten bana hiç bakmıyorsun ki dedim
-evet haklısın gidelim dedi
hakaten de hiç bakmıyor
geriye yürüdük
yere geldik o sorgusuz sualsiz kendi eviymiş gibi oturdu
ben otursam mı oturmasam mı diye düşünürken otur bile demedi
-evet buluşma isteğinin sebebi neydi dedi ben ayaktayken
-ayrılığı hakedip haketmediğimizi tartışacaktık sanırım dedim
-ayakta bekleyenler hep suçlulardır dedi
o el ele tutuşma olayını tekrar konuşmaya dayanamayacak kadar bozulmaya meyilliydi sinirlerim.
o yüzden hiç tartışma konusu yapmadım kimin suçlu olduğunu
-buyrun kesin cezamı hakim hanım dedim
-zamana danışmam lazım. erteliyorum celseyi oturabilirsin dedi
gerçekten suçluymuşum gibi oturdum
bana göre bir naz oyunuydu yapılanlar ama
ebrunın bütün suçları benim üzerime atmaya çalışması
kendi suçlarını tamamen sıfıra indirgeme uğraşı içinde olması
içimdeki çocuğun oyun zevkinin amk.du
bak kelebek diye cümle kurup arkasından
geçmişi tekrarlaması en son istediğim şeydi
**bir an pişman olur gibi oldum
tekrar buluştuğumuza
bir süre sessiz kaldık
-konuşacaklarımız bittiyse ben gideyim dedim
-bir daha yapmayacağım desem inanır mısın bana dedi
-zamana danışırım dedim
-ikimizin de zamana mı ihtiyacı var yani dedi
-galiba dedim
ne hayallerle gelmiştim ama muhabbet iki sevgilinin birbirinden
zaman isteme gibi siktirboktan bir muhabbete dönmüştü
-bu zamanı benimle mi bensiz mi geçirmek istersin dedi
-sensizlik bölümünü biliyorum. seninle olursayı örneklendir dedim
-en azından böyle görüşürüz dedi
-ikramiyesi de olur mu böyle görüşmelerin dedim(öpüşme sarılma el ele tutuşma)
-kalbime kalbime gelirse ziyaretlerin ikramda kusur etmem dedi
-bırak şimdi sadede gelelim. arkadaşmıyız sevgili mi dedim
-sen hangisini istersin dedi
-eski ebruyu dedim. içimde kalmışlıkla
-ben hiç değişmedim kelebek hep aynıydım dedi
-o zaman arkadaş bile olmayalım ebru dedim
-neden dedi
-üstü üste söylüyorum iyi dinle dedim
ben hayatındayken kim olursa olsun
başka erkekle benim olmadığım bir yere ne amaçla olursa olsun gidersen
hangi duyguyla dans edip elini tutmanın
bir daha bana açıklamasını yapma şansı bile vermem haberin olsun dedim
-çok büyütüyorsun bunu arkadaşım o benim dedi
-seni kalbimde büyüttüğüm kadar
bu olayı da büyütürsem cinayet sebebim olur.
ya sana kalbimin çapını küçülteyim yada
sen başka erkeklere adımlarını küçült dedim —hiç mi erkek arkadaşım olmasın dedi
-benim de kız arkadaşlarım olsun. bende onlarla senin yaptığını yapayım sonra tekrar sor soruyu dedim
-ama niyet önemli dedi
-namaz kılanların cehennem korkusuyla mı
cennet umuduyla mı kıldığını allah bilir ebru.
benim tek kıblem senken sen başka yerlere dönersen
aşkın cennetinden uzak cehennemlerinde yakarsın beni dedim
-tamam haklısın dedi
-bir daha bu konuda haklı olmak istemiyorum. dedim
-tamam denerim dedi
-seni zorla çağırmadım. zorla kendime aşık etmedim.
ki bu son yaptığın zaten aşık olmana ters bir durum bana göre.
gitmek istiyorsan değişemeyeceğine inanıyorsan durma
ama ben bir daha aynı sebebden dolayı gidersem beni de durdurmaya çalışma dedim
beyler içimi döktüm mü döktüm
rahatladım mı evet
gerisini ona bıraktım
kendiyle yüzleşsin amk.
yine tamam söz gibi şeyler mırıldandı ve yanıma biraz daha yaklaştı
tamam artislik yaptık kıza ama seviyorum da amk
-ebru bana bu konuda söz verme.
yapmak istersen yine yap ama bana önceden haber ver.
sevgilim değilken yapmış olursun dedim
-tamam hakim bey siz bütün dosyaları kapatmışsınız dedi
-evet kapattım. kararımı da verdim. şartlı tahliyesin gönlümde dedim
tahliye sevincini bir sarılmayla kutlamak istedi
birikmiş sinirim geçmediği için
gönülsüz izin verdim sarılmasına
-sen beni kendi yerine koy. beni öyle gördüğünü düşün ondan sonra ver temyize ver. dedim
—kendimi tek koymak istediğim yer yanın. çok seviyorum seni. dedi
-benim de sevmeye devam etmeme yardımcı ol dedim
sinsice sırıtarak dudaklarıma yaklaştı
sonra küçük bir öpücük kondurdu
-böyle mi dedi
-bu taktik hiç aklıma gelmemişti dedim
yine öptü.
özlediğim öpmeler olduğu için
bende yenilgiyi kabul ederek kendi sahasında top çevirmesine izin verdim
bir süre öptükten sonra
-evde yaptıklarımdan çok utandım kusura bakma dedi(soyunması)
-istediğimi sandığın şeyi almaya çalışsaydım bana mani olacakmıydın dedim
-sana daha çok kızardım galiba ama sözümde durabilme şansımın devam ettiğine seviniyorum dedi
ben bir şey demeden
-gördüklerini unutabilir misin dedi
-hiç sanmıyorum dedim pis pis sırıtarak
-terbiyesizlik yapma dedi
-soyunan sensin terbiyesiz olan neden benim dedim
-pişmanım ama dedi
-ben göreceğimi gördüm. sözünü 5 gözle beklemeye başladım dedim
-4 gözle denir ona ama dedi. biraz düşündü
-çok pissin yaaa diye ekledi
yine bir hafif şamar yedik.
yüzündeki utancını göhsümde saklamaya çalıştı
-utanma aşkının sanatı değil miyim. sanat için soyundun varsay dedim. yine gülerek
-kapat konuyu lütfen dedi
-inşallah bir daha ayrılmak gerekmez gördüklerimi tekrar görmek için dedim
ağzımı kapattı. sonra ağzımı kapatmak için ellerinden dudaklarına geçiş yaptı.
gecenin geri kalan kısmında daha fazla da konuşturmadı zaten
sonra eve bıraktım. yolda türlü muziplikler yaparak
uzunca bir sarılma ile veda edip
yarının ne getireceğini beklemeye başladık tekrar başlayan aşkımızla **ertesi gün oldu
ilk mesaj
-tekrar sevgilin olarak uyanmak çok güzel yazıyordu
bende tekrar salıvermeye karar verdim kendimi aşkın kollarına
iki günlük dünya amk.
seviyorum işte
kız da beni seviyor en azından seviyormuş gibi görünüyor
içimde kalan şüpheleri bir kenara koymaya karar verip
yalnızlık odamdan çıkıp aşkın havasına bıraktım kendi bedenimi
çok ıslatırsa bir dahaki aşklara önyargı verirdi en azından
kim aşk donunun altında kaç cm beklediğini bilebilir ki
kaderde varsa zaten girecek olan cm.ler girer her türlü
-günaydın ebrum dedim
-kahvaltı yapalım mı beraber dedi
-sen mi hazırlayacaksın dedim
-annemler evde ama gel istersen dedi
-boşver sizin evi dükkana gel ben hazırlayım sana dedim
-sen mi hazırlayacaksın dedi
dükkanda ne hazırlanır amk. menemen mi yapacam sanki
-evet ben hazırlayacağım dedim
o geliyorum deyince ne hazırlayacam lan şimdi derdine düştüm
hergün simit poğaça bir yere kadar amk.
hem yemeyi özlediğimden
hemde ebrunun tepkisini merak ettiğimden
gittim karpuz beyaz peynir aldım.
o gelinceye kadar herşeyi hazırlamıştım
hiç yadırgamadı
bu ne diye sormadı bile.
zaten öyle zengin triplerinde olan bir kız da değildi
olsa benim gibi birisiyle ne işi olurdu ki??
çayları da söyledim
kahvaltı yaparken dahiyane bir fikri olduğunu söyledi
-nedir dedim
-tatile gidelim dedi
-millet alanyaya geliyor tatil için biz başka yere mi gidelim.
hayatında hiç tatile gitmemiş ben
-biraz uzaklaşmış oluruz dedi
-annen baban dedim??
-henüz konuşmadım onlarla dedi
-izin vereceklerini sanmıyorum dedim
-en azından bir deneyeyim dedi
-ebru çalışıyorum nasıl gideyim tatile dedim
-sezon sonuna doğru gideriz o zaman,bir kaç gün izin alırsın ne olacak dedi
aslında gitmek istiyordum hemde çok.
bir kaç gün sadece ebruyla olmak
o ankaraya gitmeden önce çok iyi gelebilirdi
ama babasının izin vereceğini sanmıyordum
tatile gitmek de öyle kolay değil para lazım
ebruya herşeyi ödetmek olmazdı
ben ödesem kış uykusunda yağı tükenmiş ayılar gibi aç aç gezecektim kışın
-tamam bakarız dedim **günler geçerken ebru her konuşmasında
nereye gideriz ne yaparız gibi sürekli tatil
fantazisinden bahsediyordu
gerçekten çok gitmeyi istediği her halinden belliydi
ben bir süre onun hayellerine ortak olsamda
bir süre sonra sıkıcı gelmeye başlamıştı
bu durumdan kurtulmak için makaraya sardım onun muhabbetini
ama benim böyle davranmam
tatile gitmek istemediğim olarak algılandı onun tarafından
buna da bir çözüm olarak tekrar hayallerine ortak oldum
bu sırada ceyhunda alanya magazininde yerini almıştı
artık cesurca yeni sevgilisi ile dolaşıyordu piyasada
ben bu durumdan hiç bahsetmedim ebruya
onun bu konuda ne düşündüğü ve
olayı bana nasıl anlatacağı çok merak ettiğim bir şeydi
onun gözüyle ceyhunun başka bir kızla çıkması??
bir buluşmamızda ebru
-sana bir iyi bir kötü haberim var dedi
-birini seçerek başla bakalım dedim
-ceyhunun yeni bir kız arkadaşı varmış dedi
-iyi haber nedir dedim.laf karmaşasına sokarak ebruyu
-iyi haber buydu canım dedi
samimi bir mutluluk vardı yüzünde
unutmuşmuydu bunca zaman sonra ceyhunu
daha doğrusu ben unutturabilmiş miydim??
-diğer habere geçelim dedim
-babamla kavga ettik dedi
-sebebini biliyorum galiba dedim
-evet izin vermedi dedi
-ben olsam bende vermezdim kızma adama dedim
-zaten sende istemiyorsun gitmeyi diye tavır yapıp gitti **bir kaç mesajla ikna ettim.
ama kafasına koymuştu bir kere tatili
-o zaman habersiz gideriz dedi
habersiz nereye gidiyorsun amk.
ya başımıza birşey gelirse nasıl açıklayacağız
kendi riskimi alırım ama ebrununkini alamazdım
-sezon sonu gelsin bir çaresine bakarız ebru diye ateşin üstüne kül bastım biraz
ebru babasına rest çekmiş gözüküyordu
ama buluşmalarımızda eve daha erken gitme telaşı içinde olması
gücün hala babada olduğunun da göstergesiydi
işin daha kötü yanı
eskiden arasıra dükkana uğrayıp çay içen babası
dükkana da gelmez oldu
çok büyük bir ihtimalle
benim ebruyu tatile zorladığımı düşünüyordu
sonuçta o da bir erkekti
ve bir kadınla erkeğin tatile baş başa gidince aynı odada kalacaklarını
ve bunun da babası tarafından en azından bilmek istemediği sonuçlar doğuracağını babası da biliyordu
geçen süre zarfı içinde elif beni hiç siklemiyordu
harbiden hiç siklemiyordu
bunun altında yatan nedeni öğrenmek geç oldu ama sonunda buldum
artık yörüngesinde başka bir erkek vardı
elif gibi bir kızın öyle bir erkeği tavlaması hiç de zor birşey değildi
zira lavuk bana göre elif klasmanında top koşturacak birisi değildi
ancak dostluk maçı yapabilirdi ikisi
kıskandığımdan mı söylüyorum hayır
benden sonra alt lige düşmesi üzücü
bende bu arada iki dersten kalarak ikici sınıfa geçtim
ebru bunu bir başarı olarak bile gördü
hiç ders çalışmadığım için o varken
ebru bu arada uzattıkça uzatmış tatil olayını
her konuşmasında bu durumdan bahsetmiş ailesine
vay beni göndermiyorsunuz vay ben şu yaşıma geldim

23

bakmış babası olacak gibi değil
hep beraber gitmek kaydıyla kabul etmiş
ebru muhtemelen ayakkabılarını hiç yıpratmadan geldi dükkana uçarak
direk boynuma sarıldı
-gidiyoruz bir yer seç dedi
**bir kaç mesajla ikna ettim.
ama kafasına koymuştu bir kere tatili
-o zaman habersiz gideriz dedi
habersiz nereye gidiyorsun amk.
ya başımıza birşey gelirse nasıl açıklayacağız
kendi riskimi alırım ama ebrununkini alamazdım
-sezon sonu gelsin bir çaresine bakarız ebru diye ateşin üstüne kül bastım biraz
ebru babasına rest çekmiş gözüküyordu
ama buluşmalarımızda eve daha erken gitme telaşı içinde olması
gücün hala babada olduğunun da göstergesiydi
işin daha kötü yanı
eskiden arasıra dükkana uğrayıp çay içen babası
dükkana da gelmez oldu
çok büyük bir ihtimalle
benim ebruyu tatile zorladığımı düşünüyordu
sonuçta o da bir erk
ekti
ve bir kadınla erkeğin tatile baş başa gidince aynı odada kalacaklarını
ve bunun da babası tarafından en azından bilmek istemediği sonuçlar doğuracağını babası da biliyordu
geçen süre zarfı içinde elif beni hiç siklemiyordu
harbiden hiç siklemiyordu
bunun altında yatan nedeni öğrenmek geç oldu ama sonunda buldum
artık yörüngesinde başka bir erkek vardı
elif gibi bir kızın öyle bir erkeği tavlaması hiç de zor birşey değildi
zira lavuk bana göre elif klasmanında top koşturacak birisi değildi
ancak dostluk maçı yapabilirdi ikisi
kıskandığımdan mı söylüyorum hayır
benden sonra alt lige düşmesi üzücü
bende bu arada iki dersten kalarak ikici sınıfa geçtim
ebru bunu bir başarı olarak bile gördü
hiç ders çalışmadığım için o varken
ebru bu arada uzattıkça uzatmış tatil olayını
her konuşmasında bu durumdan bahsetmiş ailesine
vay beni göndermiyorsunuz vay ben şu yaşıma geldim
bakmış babası olacak gibi değil
hep beraber gitmek kaydıyla kabul etmiş
ebru muhtemelen ayakkabılarını hiç yıpratmadan geldi dükkana uçarak
direk boynuma sarıldı
-gidiyoruz bir yer seç dedi
**tabi ben annesi babası ve kardeşinin de geleceğini bilmiyordum
-ıssız bir ada sen ve ben aşkımızın 3 seçeneği olsun dedim
-mifafirler de olacak dedi
-kimler dedim
-ailemde bizimle geliyor ancak böyle izin alabildim dedi
bu durumda gitmek mantıksızdı alanyada kalsak daha çok başbaşa olabilirdik
ama ebru bu duruma sevidiği için onun da şevkini kırmamak adına birşey söylemedim
ama nasıl olacaktı
nereye gidecektik
kim kiminle hangi odada kalacaktı
tüm bu sorulara cevabların akşam yemeğinde konuşulacağını ebrunun
-akşam seni yemeğe çağırıyorlar demesiyle öğrendim
çok soğuk geçeceğini tahmin ettiğim akşam yemeği
annesinin çok sıcak karşılaması ile içimi ılıtsada
babasının hiç yerinden kalkmadan tv izlemeye devam etmesi
eksilere indirdi yine beni
hoşgeldin bile demedi
ebrunun yüzünden bana kızmıştı çok büyük olasılıkla
zamanım da kısıtlı olduğu ve dükkana dönmek zorunda olduğum için

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder