11 Ağustos 2012 Cumartesi

Anlatsam mı Anlatmasam mı? 5

hep beraber gitmek kaydıyla kabul etmiş
ebru muhtemelen ayakkabılarını hiç yıpratmadan geldi dükkana uçarak
direk boynuma sarıldı
-gidiyoruz bir yer seç dedi
**tabi ben annesi babası ve kardeşinin de geleceğini bilmiyordum
-ıssız bir ada sen ve ben aşkımızın 3 seçeneği olsun dedim
-mifafirler de olacak dedi
-kimler dedim
-ailemde bizimle geliyor ancak böyle izin alabildim dedi
bu durumda gitmek mantıksızdı alanyada kalsak daha çok başbaşa olabilirdik
ama ebru bu duruma sevidiği için onun da şevkini kırmamak adına birşey söylemedim
ama nasıl olacaktı
nereye gidecektik
kim kiminle hangi odada kalacaktı
tüm bu sorulara cevabların akşam yemeğinde konuşulacağını ebrunun
-akşam seni yemeğe çağırıyorlar demesiyle öğrendim
çok soğuk geçeceğini tahmin ettiğim akşam yemeği
annesinin çok sıcak karşılaması ile içimi ılıtsada
babasının hiç yerinden kalkmadan tv izlemeye devam etmesi
eksilere indirdi yine beni
hoşgeldin bile demedi
ebrunun yüzünden bana kızmıştı çok büyük olasılıkla
zamanım da kısıtlı olduğu ve dükkana dönmek zorunda olduğum için
biraz geç gitmiştim bilerek
yemek hazır bekliyoruz mesajına kadar
bu durumda içeri girdiğim için yemek de hazırdı
direk masaya davet etti annesi oturdum
tabaklar doldurulmuş olmasına rağmen babası yine de gelmemişti
annesinin tekrar daveti ile masaya geldi daha önce hiç görmediğim soğuk suratıyla
-hoşgeldin dedi ebrunun babası
hoşbulamadık ama
-hoşbulduk dedim
aç olmadığı konuşmasından belli oldu
-tatilinize bizde katılacağız müsade edersen dedi.ima çok fazlaydı. kızarmam kaçınılmaz oldu. suçsuz yere
asılmakdı bu amk.
birisinin çıkıp hayır o suçlu değil demesini bekliyordum
-evet çok güzel olacak diye yumuşattı ortamı birazcık annesi
-tatil için nereye gitmeyi düşünüyorsun dedi
düşünüyorsunuz demediği için tek kaldım yine sorudaki suçlu
-bilmiyorum diyebildim sadece
-tatile karar verdiğine göre nereye gideceğine de karar vermişsindir diye düşünmüştüm dedi
sikerim seni de tatilini de kızınıda deme aşamasına gelmiştim ki
telefon çaldı.
baktım patron arıyor.
telefonu açtım o birşey demeden geliyorum hemen dedim
-müsadenizle gitmem lazım. size iyi tatiller dedim. masadan kalkarken
ebrunun beni korumuyor olması
bunun üstüne babasının bana yüklendiğinin farkına varamaması beni yeterince sinirlendirmişti
her zaman ki kapıya kadar beni takip etti
suratımdan anladı yanlış birşeyler olduğunu
-konuşsaydık öyle gitseydin dedi
-baban yeterince konuştu. bende yeterince susmak zorunda kaldım.iyi tatiller size dedim
-ne demek iyi tatiller sen gelmiyor musun dedim
-sen babanı dinlemiyordun galiba.
benim fikrimmiş gibi bi bana sövmediği kaldı.
istemiyor işte adam gelmemi dedim
-ne demek istemiyor yaa dedi gitti içeri
bende çıkacak olası bir aile kavgasından kaçmak için durmadan dükkana gittim
radyo haberlerinden maçın skorunu öğrenmeyi beklemek gibi ebrudan mesaj bekledim ne oldu diye
*ben skoru beklerken telefondan canlı yayın dibime kadar geldi
ebru dükkanı kapatma saatlerinde geldi
merhaba nasılsın iyimisin sorularına temkinli cevaplar verdim
moralimin babasının bana olan tavrından dolayı bozuk olduğunu ima etmeye çalıştım
-bende gitmiyorum dedi
-daha iyi gitmeyelim zaten yanlış anlaşıldığımız yeter dedim
-evet haklısın dedi
ebrunun bu tavrı babasına olan sinirimi biraz yatıştırmıştı
bir kaç muhabbetten sonra ebru yine lafı tatile getirerek
-gelecek sene gideriz dedi
-tamam söz gideriz dedim
-nereye gitmek isterdin ciddi cevap ver ama dedi
-hiç düşünmedim aslında dedim
-bi kaç seçenek sunayım mı dedi
-sun bakalım dedim
-bodrum, marmaris,kuşadası,
o sayarken.ben en çok antalya kaşı görmek istiyorum dedim
-duymuştum ama hiç gitmedim dedi
sonra birden konuyu değiştirdi,
başka başka konuşmaya başladık
işler nasıl.
annen ne yapıyor
kardeşine bişey yaptılar mı yine
hiç alakasız konu değiştirmesinin sebebini iki gün sonra anladım
ebru cevabını almıştı
babasına olayın iç yüzünü iyice anlatıp
benim nereye gitmek istediğimi öğrenip
işin gerisini babasına bırakmıştı
ebruya o gün ısrarla dükkana gelmesini istememe rağmen gelmeyişi beni üzerken
babası çıktı geldi
adam bana sayıp sövecek neden kızımı ayartıyorsun tatil için diye düşünürken
-ebru herşeyi anlattı yanlış anlaşılma olmuş kusura bakma dedi
evet amk.yaa yanlış anladın amk. şöyle kendine gel
nerde bizim eski müstakbel kayın peder
-izin alabilecek misin?? dedi
-ne için dedim
-tatil için dedi
-ne tatili dedim
-bizimle gelmiyor musun dedi
-nereye dedim
-kaş a dedi
o an çaktım ebrunun durumunu.ve dükkana gelmeme sebebini
-yerleri ayırttım dedi
ama ayrıntıya girmedi.
kim kiminle kalacak ne zaman gideceğiz muammaydı
yazlardır çalışıyorum.bi tatil görmemişim bu tatil abazalığına bir şans doğmuştu
-benim fikrim değildi gerçekten dedim
-bilmiyordum sonra öğrendim dedi
vay amk. herife sarılıp öpesim geldi
-bi konuşayım patronla dedim
-ebrudan öğrenirsin ayrıntıları tekrar ona haber verirsin dedi
-tamam teşekkürler dedim
-buraya kadar gelmişken bir tavla atalım iki çay söyle dedi
çayları söyleyip 5 0 da tavlayı kaybederek uğurladım bey amcayı.
**hemen patronun yakasına yapıştım
bana izin ver böyle böyle böyle dedim
-kim duracak dükkanda dedi
iki üç gün dur amk.
idare edersin abi dedim
-olm ben ingilizce bilmiyorum ki çok fazla nasıl idare edeyim, sonra gidersin dedi
-ben ona da çözüm buldum sen kafanı yorma dedim
-ne çözümü dedi
-bütün malların üzerine fiyat etiketi yapıştıracağım o fiyatı göster daha da konuşma alan alır zaten dedim
yine yokuşa sürdü işi olmaz diye
forvetteki ısrar taktiğimi değiştirip
kontrollü futbola dönerek
-iyi sen nasıl istersen öyle olsun. gitmeyivereyim dedim
zaten daha da 3 hafta vardı tatil gününe
daha sonra ebru ile mesajlaşma trafiğini
buluşmalarımızla park ederek
geç kaldığı için babası tarafından park cezaları
derken tatil zamanı da yaklaşıyordu
patron kontrollu futbolu benimsemiş olacak ki
hiç bir şekilde acıyıp tamam ulan git ne olacak amk. demedi
durum maçın sıfır sıfır biteceğini gösteriyordu
ama beraberlik benim için tatil kupasına yetmiyordu mutlaka gol bulmam lazımdı
son günlerde presi arttırdıkça arttırdım
baktım patron savunmada hata yapmıyor
çirkefe vurdum işi
attım kendimi ceza sahası içinde
-ben işi bırakmaya karar verdim abi dedim
-niye lan dedi
konuşmayınca anladı. tatil mevzusunda takıldığımı
işten çıksam nereye gidecektim
önümüz kış kim iş verir amk. alanyada
-sen bilirsin dedi
hassiktir bırak gol atmayı üstüne bir de kırmızı kart gördük
-yarın gel hesabı görelim.o zaman dedi
-kolay gelsin sana dedim gittim.
**iki gün kalmıştı tatile
muhabbete gölge düşmesin diye ebruya işten çıkma olayını anlatmadım
nasıl olsa öğrenecekti ama en azından tatilden sonra
-tamam izin aldım dedim. akşamki buluşmamızda
çok sevindi.
-ama kurallarım var dedim
-nedir dedi
-tatildeyken ailen bizim yanımızdayken fazla samimi olmak yok.
hem ben rahatsız oluyorum hemde onların fazla samimiyetten dolayı rahatsız olacağını düşünüyorum
dedim
-seninle yalnız kalınca samimileşirim o zaman dedi
-şu samimiyeti bir fiili örnekle bakayım dedim
iki kolunu omzuma attı dünyada hiç birşey umrunda değilmiş gibi
kendini tamamen bana bırakarak öptü
-nasıl dedi
-bir kaç örnek daha alayım dedim
-örnek alırsın ama şifreyi zamanı gelince çözebilirsin ancak dedi
mesajımı tekrar aldım. aynı örneği kullanmaya devam ederek öpüşmeye devam ettik
ertesi gün dükkana gidip patronla hesabı kesecektim
bir gittim ki.vay amk yerime eleman bulmuş bile.
böyle olmasını istemezdim gibi patron eski eleman geyikleri yaptı
hesabı kestik
aldığım paraların bir kısmını yanıma alıp bir kısmını da çok zor geçeceği
şimdiden belli olan kış için bankaya attım
götüme başıma şort mort alıp
tatil hazırlıklarını tamamladım
gün geldi
bindik arabaya 6 saat süren yolculuk sonucu antalya kaş a vardık
ebru dediklerimi yapıyor sadece gizli sırnaşmalar yapıyordu
daha heyecanlı olduğu bir gerçekti ama yakalanma korkusu
sizin oynadığınız risk budur şuku avlarından daha riskliydi
antalya kaş a gitmeyenler için söylüyorum mükkemmel bir yer
aile bireyleri tarafından da onay gördü
bu mükemmeliyet
gideceğimiz oteli bir kaç kişiye sorarak bulduk
otel recepsiyonuna geldiğimizde
mükemmel bir matemetik sorusuyla karşı karşıya kaldım
kaç oda tutuldu??kim kiminle nasıl kalacak??
**en mantıklı cevabı babası bulmuştu zaten rezervasyon yaparken
ben ebrunun erkek kardeşi ile
diğerleri de başka bir odada
sevinmedim desem yalan olur
gerçi ebrunun kardeşi
tam bir artist zengin piçiydi o sıralar
kimseyi beğenmez. elinden telefon düşmez. adibas nayk takıntılı
tam bir zengin piçi ama beni de ne sevdiğini belli eden nede nefretle bakan bir kayınçocuk işte
bu şekilde bir yerleşim planının altında yatan sebeb
olsa olsa ebrunun kardeşini
ikimizin birlikte yatma ihtimaline gardiyanlık terfisi olabilirdi
otele yerleştikten sonra
hep beraber çarşıya gittik
aç karınlararımızı doyurmaya gittiğimiz bir restoranda
limana nazır balık yedikten sonra
ebrunun babası
garsonla muhabbete başladı
nereye gidilir ne yapılır
garsonda bildiklerini anlatırken
bilmek istediği başka bir şey sordu
ben sanane amk. demek isterdim ama sordu işte
-gençler nişanlı mı evli mi dedi??
yaz yağmuru yağdırdı masaya
ben ıslammışlıkla buhar oldum sinirden
ebru aradaki mesafeyi biraz daha açtı ikimizle olan
babası ne diyeceğini düşünürken
annesi de onun ağzına bakarken
piço cevabı verdi
-sevgililer abi bişey yok daha
-hayırlısı dedi garson. yaşlı arabulucu teyzeler gibi.
babası hesabı istedi. ödedikten sonra kalktık.
bir daha oraya gitmeyeğimiz kesin gibiydi. çenesini biblediğim yüzünden
zaten tek çarşısı olan 30 dakikada heryerini dolaşabileceğiniz
çarşısını da gezdikten sonra otele döndük
havuz başında bir kaç şey daha içtikten sonra
odalara çıktık
hep beraber ebruların kaldığı odaya gidip balkon muhabbetine başladık
beraber birşeyler yapıyor olmak
bizi daha da yakınlaştırıyor gibiydi ailesiyle
dikkat etmeye çalıştıkları şeylerden yavaş yavaş vazgeçmeye başlıyorlar
konuşurken daha samimi konuşuyor
ve beni de kabullenmişe benziyorlardı
ben anne ve babası ile olan ikili ilişkiler üzerinde çalışmalar yaparken
ebru da bize katılıp sıkça benden bahsediyordu onlara
ailesinin sorduğu sorulara dürüst ama düşünme payı bırakan cevaplar verince
muhabbet daha da uzuyor sordukça sorasıları geliyordu
ben onların sorgusundan kurtulmak için onlara uzun cevaplar vermesi gereken sorular sorarak
kendime de hem düşünme hemde üzerimdeki ilgiyi azaltmaya çalışıyordum
kısacası daha çok sevdiler beni
yatma vakti yaklaştı
herkesin odasına gitmesi gerekirken
bana ben biraz daha kalayım burda sonra gelirim dedi
annesi geç kalma diyerek babasını da alıp gitti.
odada ben ebru ve kardeşi kaldık
özel olduğu gerekçesiyle izin istedi kardeşinden ebru
odada yalnız kaldık **ama etrafda fazlasıyla baskı hissettirecek
her an içeri girebilitesi olan diğer aile bireyleri vardı
zaten öyle bir ortamda işin bokunu çıkarmak da yanlış olurdu
ebru her ne kadar çişi erken edip
direk öpmeye çalışsa bende bundan oldukçanın abartılısı bir şekilde haz alsamda
birinin onu durdurması gerekiyordu
sarıldıkça sarılıyor öptükçe öpüyor
sınır tanımaz haldeydi
pek de kolay olmayan bu işi ani bir el freniyle
-bu gece olmaz ebru dedim
sanki karı olan benim amk.
-neden dedi
-adet dönemindeyim dedim
onun gülme krizinden faydalanarak
kendimi ondan araladım ki ani açılacak bir kapıya karşı tedbirli olayım
romantizmin anasını sikmiş olan ben
ondan sonraki öpüşme çalışmalarında aynı şehvetin bir daha tekrarlanmamasına sebeb oldum o gece
sonra ailenin güvenini kazanmak adına
ve bu gece erken gidersen yarın ki meraklarının bugüne oranla daha az olacağına ikna ederek uğurladım
ebrunun kardeşi ile gereksiz bir geyiğe girdik
esir aldı lavuk beni
sordukça sordu
anlattıkça anlattım
konu aşk meselesiydi
ona fikirlerimi sundum
konuşmanın sonlarına doğru
bana göre içinde çok derin manalar taşıyan
-abla mı nasıl kendine aşık ettiğini anladım dedi
-hadi yaa kaç para verdiğini de söyledi mi dedim. gülerek
sanki beni parayla satın almış gibi
-evet evet daha iyi anlıyorum dedi
-iyi geceler sana dedim
yattık
ertesi gün sanki işe gidiyormuşum gibi erkenden kaldırıldım
amk. öyle tatilin
benim bildiğim tatil sünger gibi içersin deli gibi alışveriş yaparsın sığır gibi de yatarsın
en azından ben öyle gördüm çoğu turistten
vay efendim neymiş
hep beraber kahvaltı yapılacakmış
ebru tarafından kaldırılmak işin iyi tarafı olunca
baktım etrafta kimse yok
ortam naz yapmaya müsait
okula gitmesi gereken ama gece süper mario oynamaktan uyuyamamış ilkokullu gibi
kaldırdıkça tamam deyip tekrar yattım
**ebru fırlamalık peşinde olduğumu farkedince
tamam bende yanına yatarım artık babam kaldırır bizi dedi
yanıma yatması başka birşeyimi kaldırmak için yeterliydi ama
babası tarafından o halde yakalanma ihtimali herşeyimi söndürebilirdi
tehdite kalkarak cevap verdim
ortamın hala ikimizden ibaret olmasından faydalanarak bir öpücükle lavaboya geçtim
daha sonra beni hazır kıta aşşağıda bekleyen familyanın yanına indim
-evet ne yapıyoruz dedim
amerikan filmlerini hala yaşayan ebrunun kardeşi
-plan tamam dostum bizi takip et dedi
komikti lan piç
çarşıya yürüyerek gittikten sonra bir yerde kahvaltı yaptık
saat 10 a kadar oturduktan sonra
en yüksek trajlı yapılması gereken tatil aktivitesi olarak boat tura çıktık
kaş’ın koyları yarım adaları etrafında turlarken
mola verilen yerlerde yüzüp yemek yedik
epey hoş geçtiğini sandığım tekne turundan sonra otele tekrar gelip herkes dinlemeye çekildi odasında
ya ebru yorulmamıştı
yada benimle olma isteği ağır basmıştı ki
bizim odadaydı
halden anlamaz piço bizi yalnız bırakmasada ebru o yokmuş gibi davranıyordu zaten
ben kendimi koltuğa ebruda bana bıraktı
piç gardiyan görevini yeterince yerine getiriyordu
akşama kadar yarı mayışmışlıkla ebrunun sorduğu bir kaç soruya cevap verdim
ne kadar mutlu olduğunu onun ağzından dinledim
akşam yemeği için bayanlar süslenirken
biz kaprimsi şortlarımız ve üzerimize bulduğumuz ve en temiz olduğunu düşündüğümüz t shirtleri
giydikten sonra
otel barına inip birer içki devirdik erkekler olarak
onları bekleme merasimi kadın erkek eşitsizliğini bir kez daha göz önüne serdi.
koyunlar gibi onlarca dakika barda suladık kendimizi içkilerle
tekrar bir restorana gidip
yemek yeme faslını bitirdikten sonra
meydandaki dondurmacıdan dondurma yiyerek otele döndük
ebrunun tekrar bizim odada birazcık daha kalma isteği reddedilmedi
aynı mevzuların ötesine gidemeyerek gardiyandan dolayı
ertesi güna başladık
ismini hala hatırladığım
akça germe plajına gittik.
serilip güneşlenme denize girip vücudu tuzlu suya bandırma
suyun altında nefesleri tutma ,
şakrabanlıkdan ileri gelen boğulma numaralı derken
yanmış burnum birbirinden faklı tenlere sahip belim ile belaltımla beraber
öğle yemeği için akça germeye gelmeden önceki bir kamping alanına gittik **peder efendi çok marifetli
olduğunu söyleyip etleri kendi pişirmek istediğini söyledi
salata ve yan sanayi mezelerini camping personeline yaptırdı
etleri attı sonra telefon geldi
o sıcakta bütün pişirme olayı benim başıma patladı
allahtan bir zeytin ağacı gölgesindeydik
ben kömürü yelledim
ebru beni yelledi
götüm sıcaktan yellenirken
artık ne konuştuysa amk. etler pişinceye kadar kapatmadı telefonu
işin başa düştüğü et pişirme olayı etlerin afiyetle mideye düşmesinden sonra
yüzmeye güneşlenmeye devam edildi
yine odaya çekilme olayından sonra
ebruyla birlikte uzanıp kalktığımızda bizi bir sürpriz bekliyordu
piço anne ve baba ortada yoktu
biraz odada onları bekleyip
aşşağı indik hani ordalardır diye
baktık oturmuşlar hep beraber içiyorlar
bizde oturduk
-biz yemeğimizi yedik.siz de gidin bir yere istersniz beraber dedi. babası
aslında pek yediklerini sanmıyordum ama bizi yalnız bırakmaya çalışma jestleri hoşuna gitmişti ebrunun
-hemen gidelim çok acıktım dedi ebru
onların yanından ayrılıp
ebrunun nereye gidelim sorusuyla karşılaşınca
-boşver yemeği odaya gidelim kapıyı kilitleyeyim yatalım dedim
-ben zaten pek aç değilim galiba dedi. ciddiye alarak ama aslında espriye takviye yaparak
bir yer bulduk
romantik ortamı (kendimi çok fazlasıyla aşarak ve hiç espri yapmayıp üzerine iltifatlar yaparak) bozmadım
yemek üstü içkileri de içtikten sonra
liman boyu yürüyüşümüzü yapıp götümünüzün beğendiği bir bank a oturup sevgili olmanın tadını çıkardık
başımıza birşey gelmiş süsü vermemek ve onları telaşlandırmayacak bir saatte geri döndüğümüzde
herkesin yatmış olduğunu gördük
ebru ilk önce kendi odasına gidip
daha sonra benim yanıma geldi
bir süre beraber yattık
dokunmadan öpüşmeden konuşmadan
bu aslında tatilin bitme sinyallerinin ve yakında ayrılacak oluşumuzun tiyatrosuydu
birbirimizi o kadar yakından severken hiç dokunamamak öpüşememek sarılamamak.
**
bir süre öyle kaldıktan sonra
-sana birşey sorabilirmiyim dedim
yüzünü bana dönerek sadece gülümsedi sor aşkım dercesine
-şimdi ben sana dokunmuyorum ya hani.
sen beni gay filan sanmıyorsun dimi dedim
sarıldı bana bir kaç tane öptü
vücudunun ağırlığını üzerime bırakıp birşey hissedince verdi cevabı
-öyle sanmama izin vermiyor dedi. kastettiği şeyde belliydi
yine aynı utançla yüzümü boynuna sarılıp gizledim
geceyi de tamamladıktan sonra
son gün kahvaltı
küçük çakıl plajı
derken tatil bitti dönüş yolculuğunu da tamamlayıp tekrar alanyaya geldik
teşekkürleşme ve güzel bir tatil olduğuna kanaat getirmeden sonra
eve gittim
sabah kalktım ama gidecek yer yok amk.
artık işsiz güçsüz birisiyim
ebrudan
- bugün işe gittin mi dükkana geliyorum mesajını alınca
gerçekleri açıklama zamanı ona da geldi
buluşma yeri belirleyip
üç beş konuştuktan sonra
durumu anlattım
-benim için işten mi çıktın dedi
-sen benim için babanla kavga ettin dedim
-ama şimdi ne yapacaksın dedi
-bir iş bulurum sen merak etme.hem sen ankaraya gidinceye kadar beraber oluruz dedim
buruk sevinçler yaşadı o sene dünya kupasında finalini haketmemize rağmen 3.olmaya sevinmek gibi
**çarşıda iş peşinde koştum gündüzleri ama sezon sonu olması nedeni ile bulamadım
ebru bir iki defa babamın yanında çalış desede karşı çıkınca sormayı bıraktı
babasına işte çıktığımı iş buluncaya kadar söylememesi konusunda da söz aldım
ebru ankaraya dönünceye kadar iş bulmadım aslında bulamadım
para miktarının gün geçtikçe azalıyor olduğunu görmek
depresyona sokuyor gibi olsada
bir aylık bir iş buldum


24

okulu için üniversiteye giden birisinin yerine all exclusive bir otelde garsonluk
garsonluk tecrübem çok fazla yoktu aslında barmendim ama iş iştir diye kabul ettim
ektra bir şey bilip shato brian servisi yapmana gerek yok çünkü aşçı başı ne pişirse millet onu yiyordu
tezgahtarlıktan kalma ve daha önce barmenken alakart bir otelde çalışmamdan dolayı
müşterilerle konuşma isteğime ciddi bir şekilde karşı çıkılarak uyarı yapıldı
neymiş müşteri ile konuşursam benden yüz bulup daha fazla içermiş herşey beleş olduğu için
mal gibi dolaşıp ne isterlerse onu getir boşlarını topla kenarda dur yapılacak iş buydu
amk. öyle işin bana çok tersti ama çaresiz bir ay katlandım
ama çalışma saatlerinde bırak ebruya mesaj atmayı
telefonu nereye koyduğumu bile unutuyordum
iş çıkışı birikmiş mesajları cevaplayıp tekrar mesajlaşmaya devam ediyorduk
zaten iş yerinde çalışanların hepsi mal dı bana göre.
sikimtonik bir çalışma stili
birbirinden nefret edercesine çalışan mesai arkadaşları
lüksün boku çıkmış salonda duyulan ses sadece mısınız müsünüz
kibarlıktan kırılacak amk millet
biri kola istiyor sokayım kolana diyesim geliyor o derece sinir verici
bir de gündüzleri toplantı yapıyorlar ki hiç sorma
benim çalışma sürem bittikten sonra
yine boşta kaldım
ebru artık dayanamadığını söylemeye başladı bensizliğe
elimden gelebilecek en iyi şey ankaraya gitmekti
kalacak yerimde yoktu
ebru da yurtta kalıyordu
-yarın sabah ankarada olacağım mesajıma tepkisi
-gelmek zorunda değilsin kelebek di
ama ben yine de gittim
-tahmin ettiğimden daha dertli bir karşılama oldu
gözyaşı vardı ebruda
gün boyu da üzgündü
sebebini sormaya korkacak kadar çok seviyordum
ayrılmak istiyor musun diye sorsam evet der
ve zaten nereye gideceği ne yapacağı belli olmayan ben i hepten şaşkına çevirir diye hep alttan aldım
düzelecek az kaldı dayan sabret ne varsa teselli namına yapılacak yaptım
henüz iki ay onsuzken bu derece bunalımda olması
geleceğe numaralı gözlerle bakmama sebeb oldu. artık iyice uzağı göremez olmuştum **o soğuk ankara
kışında kardelen sevinci bile yaşatamadım ebruya.
geleceğe çok karamsar bakmaya başlayan ebru götümden yediğim soğuğu kalbimden getiriyordu
vedamızı ısıtan tek şey bir kaç damla ılık gözyaşı oldu
otobüs yolunda kadere isyan hakkına sahib olmama rağmen
hayırlısı olsun dedim hep
alanyaya tekrar döndüm
bir süre sonra mesaj sayısında azalma
aramalarında tamamen bitme
sevgi sözcüklerinde ise gevşemeler başladı
ana tema hep ayrılığa dayanamamaktı
babası da işten çıktığımı farketmiş beni telefonla arayıp görüşmek istediğini söylemişti
bir kaç gün köye gitmem lazım dönünce görüşelim diye kendime zaman yarattım
köye gittiğimi sandığı süre zarfında iş aramaya devam ettim ama nafile
sadece yeni yapılan binalarda amelelik işi var
babasının ısrarlı aramalarına geliyorum diye cevap verdim
konu belliydi
gel otelde çalış
çalışmama isteğimi gerekçelerle anlattım
ama işe alındın yarın başla birazcık hatrım varsa dedi.
ne iş yapacağım diye soramadım bile
-otel içinde patronunum dışarda yine aynıyız. dene eğer istersen çalışırsın istemezsen çıkabilirsin.ama
yarın başla. dedi ve kalktı gitti
masada yalnız kaldım
diğer personelin bakışları üzerimdeydi
en baştaki çalışmama isteğim sebebide buydu
ebruya haber vermedim.
ertesi gün işe gittim
-çok sevindim geldiğine dedi. müdür beyi çağırdı
-yeni elemanımız yardımcı olursunuz dedi
-hangi bölümde çalışacak dedi
bir cevabı olmadığı belliydi
-onu siz halledersiniz dedi
odadan çıktık ne maaş belli nede ne iş yapacağım
müdür kendini tanıttı oteli gezdirdi biraz çalışma sistemlerinden bahsetti
sonra bana daha önce yaptığım işler sordu barmenlik yaptığımı duyunca gerisini konuşmaya gerek
kalmadan
-bara geçelim o zaman maaşın işliyor dedi.iyi bir adama benziyordu
bara yaklaştık
diğer bar personeli ile tanıştırdı
zaten beni daha önceden sima olarak tanıyorlardı ve kim olduğumu da biliyordu
sıcak bir tanışma geçmesine rağmen torpilli bir piçsin dercesine baktıkları da belliydi
**ilk gün bana birşey yaptırmadılar
onları izledim
barda 3 eleman daha çalışyordu
otel alakart oteli
yani ne satarsan parasını al sistemi
ebru otele girdiğimi babasından öğrenince akşam beni aradı
-hayırlı olsun yeni işin dedi.
-baban çok ısrar etti dedim
-babam benden daha mı kıymetli bende ısrar etmiştim dedi
ben cevap ararken
-hiç hoşuma gitmedi bu yaptığın dedi telefonu kapattı
söylecek sözlerin varken surata telefon kapatılması kadar sinir bozucu birşey daha yoktur herhalde
offff ki ne of
işten çıksan bir dert devam etsen başka bir dert
bu yaptığı hareketin bedelini ona ağır ödettim
-anladığım kadarıyla senin konuşman bittikten sonra benim söyleyeceklerimin önemi yok yazıp
sonraki hiçbir mesajına cevap vermedim
aramalarında meşkul oldum hep
bu süre zarfında
otel personeline kendimi sevdirmek üzerimdeki damat kıyafetini çıkarıp sizdenim demek adına
işe hep erken gelip hep geç gittim
yıkanması gereken bardağı bardakçı elemana değil kendim yıkadım
barın çöpünün dökülmesine dolaplarının doldurulmasına işim olmamasına rağmen yardım ettim
bana göre barda yanlış yaptıkları hareketleri
bildiğim püf noktalarını artislik ve bilmişlik yapıyor diye anlaşılmasın diye dile getirmedim
zaten elim shaker sallamaya içki hazırlamaya yatkın olduğu için
çok yavaş bundan iş çıkmaz bu nasıl barmen diye laf söylettirmedim
müdür veya ebrunun babası etraftayken
onları görünce çalışıyormuş görüntüsüne girmedim
hiç birisine saygısızlık yapmadım
bana bildiğim şeyleri anlatırlarken biliyorum zaten demedim
çalışma saatlerinde ebrunun babasının yanına hiç gitmedim. yalaka ve ispiyoncu olma ihtimalini ortadan
kaldırmak için
ama yavaş yavaş piç ruhumu onlara müşterilerle konuşurken onları güldürmemden
uzun uzun muhabbet yapıp aldığım tipler ve sattığım içkilerden belli ettim
bildiğim 30 kadar bar triğini müşterilere sorarak ilgi odağı oldum
akşamları yemek sonrası çalan müzikte dans etmeye başladım
bir süre sonra beni kabullendiler
şırıngayı verdikten sonra iyice kendime dönüştüm
bu sırada tekrar ramazan bayramı yaklaştı
ebru alanyaya döndü
otele geldi
ben çalışırken bara geldi
biraz surat yaparak oturdu
hiç oralı olmadım
-bir su alabilir miyim dedi bana bakarakişim varmış gibi görünüp
-bir su verir misin dedim diğer barmene
kasiyer kızla konuştular hoşgeldik hoş bulduk
onlar otururken benim antre saatim geldi
bardan çıkıp giderken
-bekle konuşalım dedi
-sen konuşup ben cevap veremeden dinleyeceksem mektup yaz. görüşürüz dedim. gittim
**gitmemim sebebi kıza artislik yapmak değildi
olası bir ayrılalım isteğine dayanamazdım
gitmek değil kaçmaktı aslında benimki
biraz dinlenip duş alıp saçımı başımı yaptıktan sonra
otele geri döndüm
ebru yoktu ama havuz kenarında bir masa hazırlanmıştı
hiç birşey yokmuş gibi işin başına geçip
gelen içecek siparişlerini çıkardım
ebrunun annesi ve babası birde kardeşi geldiler masadaki yerlerine oturdular
ama ebru gelmemişti
bu durumlarda neler hissedilebilieceğini tahmin edebilirsiniz
kendi kendinize telaşlanır
nereye gitti lan bu şimdi??
ne yapıyor amk. diye düşünür
neden gelmedi diye kendinize sorar
sonrada galiba bana kızdı diye cevap verirsiniz
galibası yok basbaya bana kızmıştı
ama masanın 4 kişilik oluşu vazo içindeki su misali umudumu bir süre canlı tuttu
beynime baykuşlar sıçsın
amk.bu kadar seviyon kızı neden üzüyorsun
telefonu çıkardım
yazdım mesajı
-sen acıkmadın mı??
cevap gelmedi çünkü kendisi geldi bir kaç dakika sonra
mesajı da masada okudu
bana bakmadı bile mesajı okurken ve cevap yazarken
-iştahımı kapatıyorsun
yazdığı cevaptı
ben işime baktım
kafamı oraya çevirmemeye gayret göstererek
yemekler yendi
önde ebrunun annesi yanında babası arkalarında da gelsem mi gelmesim mi sorularıyla boğuşan ebru
merhaba hayırlı olsun geyiğinden sonra
-seni çok çalıştırıyorlar mı oğlum dedi annesi
bu sırada ebru da oturdu bara
-hiç sorma sabahtan akşama kadar paspas çekip bardak yıkıyorum. burda iş bitiyor mutfağa gidip
bulaşıkları yıkıyorum
odalara çıkıp çarşafları değiştiriyorum. çimleride cımbızla biçtiriyorlar kurtar beni lütfen dedim. annesine
—yazık kıyamam ben sana dedi gülerek
ama gülmeyen tek ebru vardı
-birşey içermisiniz dedim önce annesine bakarak
-mayhoş bişey yap da içeyim dedi
babasına baktım
aynısından dedi
ebruya döndüm
bana bakmıyordu bile
-siz birşey içermisiniz hanımefendi dedim
cevap vermedi
bende annesi ve babasına iki tane mojito yapmaya başladım
ben yaparken ebru diğer barmene içecek siparişi verdi
içekleri servis ettikten sonra bir kaç tane daha soru sordu annesi
onları cevaplarken aklım hep ebrudaydı
telefonu cebime alıp lavaboya gittim
-hala konuşmak istiyor musun yazıp gönderdim
cevap yazmadı
geri döndüm telefonda kıpraşım olmadı
sonra hastalanıyorum galiba diye izin alıp gitti eve
annesi ve babasıyla bir süre daha konuştuktan sonra onlar da gitti
ertesi gün işe gittiğimde ebru gelmedi. oysa ben gelir diye bekliyordum
o gün çalıştım ertesi gün yine gelmedi
sonra babası hasta olduğunu söyledi ben sormadan
-akşam üstü ziyarete gidebilir miyim dedim
izini aldım
bir çiçek yaptırıp kapısına dayandım
annesi ile kapıda görüştükten sonra odasına gittim
beni gülümsememle ve elimde çiçekle içeri girdiğimi görünce
gözleri parladı ama suratı da asıktı
kapıyı kapattım
bir iki adımla yanına yaklaşacaktım ki
-gelme sana da bulaşır bütün huylarım dedi
durmadım yanına yaklaştım
çiçeği yanına bıraktım
eğildim yanağını öpmeye çalışırken kafasını diğer tarafa döndürdü
yine de öptüm
eliyle sildi
** yüzü öbür tarafa dönükken
-hoş geldin alanyaya. bayramın mübarek olsun. özür dilerim. geçmiş olsun. dedim
yüzü hala öbür tarafa dönüktü
ellerini tutmaya çalıştım kaçırdı
sonra yine yakaldım
başını kendime çevirdim gözlerinde yaş vardı
zorla sarıldım bir elimi başının altından geçirerek
bir kez daha öptüm
dudağından
sonra başımı döndürüp numaradan öksürdüm
-hasta oluyorum boş yatak var mı bu revirde dedim
zorla sarılma yerini özlem giderici sarılmaya bıraktı
muhtemelen hasta olacaktım ama kimin umrunda amk
-bir kez daha öpeyim yanından doktor bile kaldıramaz artık dedim
-gerçekten hastalanacaksın uzak dur dedi
-babandan bana izin alırsın bi kaç gün yatarız beraber dedim yine öptüm
-tamam bitti hasta ziyareti kısa olur git artık dedi
-tamam dedim
kapıdan dışarı çıktım
masada duran bayram şekerinden iki üç tane alıp tekrar odaya girdim
-yine ne oldu dedi
-bayram ziyaretine geldim dedim
yanına yaklaşıp şekeri uzattım
- bayramın mübarek olsun dedim
-tamam seninde görüşürüz hadi dedi
-bir kere sarılıp öpüşseydik dedim
-hastayım görmüyor musun dedi.
-olsun dedim yine sarılıp öptüm
-tamam git artık deli dedi
tekrar gireceğimi bildiğim için uzatmadan yine çıktım
annesi ile zaman geçsin diye bir kaç muhabbet yapıp tekrar odaya girdim
gülerek karşıladı bu defa solgun yüzü ile
-yine ne var dedi
-oooo sevgilim gelmiş ankaralardan dedim
-ben senin sevgilin değilim dedi
-hadi yaa arkadaş mıyız dedim
-arkadaş bile değiliz dedi
-yanlış yere mi geldim yoksa ben dedim.
-yanlış zamanda yanlış şeyler yapıyorsun dedi
-iyi tamam gidiyorum o zaman dedim
-hep de yanlış zamanda gidiyorsun dedi
yanına yaklaştım uzandım onu biraz kenara iterek
-gitme zamanımı hep sen belirliyorsun aslında ama farkında değilsin.bu defa farkında olarak yine sen
karar ver git deyinceye kadar yanındayım dedim**yanına hiç gitmeyecekmiş gibi iyice yerleştim
işe gitme zamanım geldi kalkmadım
ebrunun annesi kapıyı çaldı
hemen doğruldum
oturur vaziyete geçtim
içeri girdi
telefon elinde konuşmaya devam etti
-burda. ebrunun yanında tamam merak etme dedi
babasıyla konuştuğu belliydi
geç kaldık amk işe
-ben gideyim artık dedim
annesi
-ben izin veriyorum sana istediğin kadar otur dedi
-yok ben gideyim ayıp olur dedim
-ebruyu böyle bırakırsan ayıp olur dedi
-hastayım ona da bulaşacak anne gitsin dedi ebru
annesi siz bilirsiniz diyerek çıktı odadan
kulağına eğilip
-seni bir kere daha öpmeme izin verip iyice ”sen”hastalığını bulaştırır mısın bana dedim
-sen zaten şifamı kapmışsın. dedi
yanağından öptüm
-şimdi iyice çaresiz hastalığına düştüm. beni öldürme lütfen seni seviyorum dedim
eli elimdeyken yataktan kalktım
-görüşürüz dedim
gittim
-bende seni seviyorum diye mesaj attı
işe gittim.
geç kaldığım için özür dileyerek bara geçtim
2 gün daha ebruyu antre saatlerinde ziyaret ettim
herşey normale döndü
iki gün de dışarı çıktık beraber yürüdük. konuştuk yedik içtik
sonra yine ayrılık
şimdiye kadar ki en zor vedaydı
günler geçti
ben çalışmaya
o okumaya
beraber mesajlaşmaya devam ettik
3 defa daha geldi yaza kadar
daha ötesi olmaz sandığım aşkım gitgide büyüyordu
bu arada otelde kış boyu genelde yaşlı müşteriler olduğu için manita olayları da olmuyordu
o konuda rahattım
ama otel havuzuna girmeye başlamalar başlayınca
yazın geliyor olduğunun farkına vardık
genç nüfusun gelmeye başlamsıyla
oteldeki genç personelin de kilotları kabarmaya başladı
personel arası
şu kız benim bu kıza kimse sulanmasın muhabbetleri başladı
içkili ortamda direk çalışan gençler olduğumuz için kızların ilgisi genelde barmenlerdeydi
bunda içiyor olmaları ve barın loş ışıkları da etkiliydi
herkes kız seçimi yaparken
ben tamamen gay kaldım konuya
bana muhabbetçe yaklaşmaya çalışan kızlara gay olduğumu söyledim
espriyi anlamayan siksalak kızlar
dalga geçtiler ebru olmasa ben onlara dalgayı gösterirdim hak ettikleri ama
hristiyanca da olsa dua etsinler ebruya amk.
ben sınıfta kaldım beyler
4 dersten kaldım
ebru sınıfı tekrar geçip geldi alanyaya
kış boyu farkedemediğim bir olayı
ebru gelince farkettim
kasiyer kız ajanmış
yan gözle baktıklarım bile rapor edilmiş
neyse ki bir bok yememiştim
bir yaz günü ebru babasından izin alarak benimle diskoya gitmek istediğini söyledi
izini aldık
iş çıkışı taksiye bindik
ama gideceğimiz adres ebru tarafından disko olarak belirlenmedi
bizim evin adresini verdi
taksici de olduğu için ne yapacağız bizim evde diyemedim
taksiden indik
-diskoya gidecektik hani dedim
-boşver diskoyu konuşamıyoruz orda dedi
eve çıktık. bizim aileden kimse yok annem babam yaylada bu ebru tarafından biliniyordu
kardeşim nerde allah bilir
bir şişe votka aldık
yanına da tanta ilimon
yukarı çıktık
birer bardak doldurduk
salona geçtik
içki içme bir bardakta sınırlı kalırken
öpüşmelerin hesabını tutamaz olduk
haliyle kan başka yerlerimde pompalanmaya başladı
ara vermek istedim
verdirmedi
onu caydırmak için elimi kolumu fazla uzattım street fighter da ki dhalsim gibi
korumaya geçmedi kendini
boynunun altını ilk defa utançtan kızarmış olarak gördüm
biri beni hiç durdurmadı
bu kısmı çok özet geçiyorum
beraber olduk.
ilk defa
bakire miydi evet
pişman mıydı?? **koyacak yerin bile kıymeti olacaktı o tellerihayat yaşanları bir kenara koymak
gerektiğini hatırlatırcasına uykumu getirdi
ve tekrar kalktığımda gitmem gerekn bir iş vardı
hayatın sikinde bile değildi yaşanmışlar
kim kimin altına yatmış
kim kimi sevmiş umrunda değildi
banane amk. dercesine za man akıp gidiyordu
sikiniz bir deliğe girince süperman olmuyorsunuz piç kuruları
dün neyseniz yine osunuz
işe yine otobüsle giden kuru fasulye yeyince osuran
uçamayan. götünden ışın çıkaramayan insancıklarız hepimiz
ne o yoksa hepimiz kendi kendimizin götünü kaldırmaya müsait hayvanlar mıyız
hayat bilgisinin artislik diye bir dersi yok
hiç bir zaman bana 10 üzerinden 10 vermedi
çok iyi geçtiğini sandığım derslerden bile sıfır aldım hep
sıçmaya tekrar gidince
hep bütünlemeye kalırsın
hiçbirşeyi de bütünleyemezsin
otele gittim
kimsenin bi sikten haberi yok
bira doldur kola aç şarap buzla kovaya gönder
çalıştım it gibi
ebru gelsin istemedim
yaptığım şey bir diğer barmene
olm dün gece şu karıyı evire çevire ile başlayan bir hikaye anlatmak değildi
kendimde kalması gereken bir sırdı
gömülü toprağımın altında yatan vatan dedelerime layık bir şekilde yaşamak gerekiyordu dün geceyi
içimde ama saygıyla kimse umrumda değilken


25

ebrudan mesaj geldi
-izin al babamdan görüşelim. çok yalnız kaldım ama öncekiler gibi değil yazıyordu
-işim bitinceye kadar yalnız kalalım dikkat çekici olmasın sırrımız dedim
-mesajını bekliyorum o zaman dedi
işimi bitirdim
artık dur diyecek kimsede kalmadı
-hazırım nereye geleyim dedim
-buluşmasak mı acaba kendimi çok basit hissediyorum dedi
-buluşacağın kişi benim. benim içinde basit birisi değilsin dedim
-yanlış anlama ama çok pişmanım dedi
-anlıyorum. seni evden almaya geliyorum hazır ol aşşağıda dedim
-yüzüne bakabileceğimi sanmıyorum dedi
-yüzüme bakmadan konuşursun o zaman dedim
evlerinin altına gittim
bekliyor olduğumu belirten bir mesaj attım
aşşağı indi
evet yalnızdı
yalnız hissediyordu
bir sarılma ile onun yanında olduğumu belirtmek istedim
ağlayarak
-yalnız kalsam daha iyi olacak galiba dedi
-beraber yaptık acısı yaşanması gerekiyorsa beraber yaşayalım dedim
-teşekkür ederim ama ne diyeceğimi bile bilemiyorum bana biraz müsade et dedi
-yanımda da bilmemeye devam edebilirsin. bırakama seni böyle dedim
-kimseye söylemedin dimi dedi
-oteldeki herkese ballandıra ballandıra anlattım dedim
-hala şaka yapıyorsun. dedi çok sitemkar bir şekilde
-sadece ikimiz bileceğiz merak etme dedim
-hap aldım bugün inş. bişey olmaz dedi(gün ertesi hapı hamilelik önleyici)
-olmaz üzülme dedim
-ben çıkıyorum yatmaya kusura bakma dedi
-iyi geceler dedim
alnından öpüp uğurladım **ertesi gün yine otele çalışmaya gittim
ebruda öğlenden sonra geldi
üstümü değiştirmeye gitme saatime kadar kitap okudu
mesaj attım çıkmama yakın
-dışarda bekleyeyim mi diye
bara su almaya gelip
suyu alırken
-bekle dedi
dışarı çıkıp biraz otelle aradaki mesafemi açtıktan sonra beklemeye başladım
onun da otelden çıktığını görüp kendimi farkettirdikten sonra
yavaş adımlarla yürümeye başladım
bir süre sonra bana yetişti
yine sessizce yanımda yürümeye başladı
kim söz gümüşse susmak altındır dediyse bok yemiş amk
konuşmamız lazım işte
-nasılsın dedim
-iyiyim teşekkürler sen nasılsın dedi
-sen iyiysen bende iyiyim dedim
-dün gece uyuyabildin mi dedi
aslında uyudum ama
sanki uyudum desem vurdumduymaz gibi görüneceğimi düşünerek
-eh işte biraz.sen uyuyabildin mi dedim
-pek sayılmaz dedi
-olan oldu artık ebru yanındayım merak etme dedim.
-yanlış zamanda oldu ama dedi
-bırak tek yanlışımız bu olsun üzme kendini dedim
-yanlış anlaşılmış olmaktan korkuyorum. dedi
-hata senin değil ben ileri gittim özür dilerim dedim
ebru elinde hiç koz kalmamış batak oyuncusu gibiydi
onu bu durumdan kurtarmak benim görevimdi
ama lafla anlatılacak veya kapatılabilecek bir konu değildi
tek yapabileceğim zamanla onun bu pişmanlığını unutturmaktı
ben alacağımı almış
onun bakire olduğunu ve onun için ilk olduğumu öğrenmiş olmanın gazıyla daha da çok bağlandım ebruya
olayları eski seyirine döndürmek gerekiyordu
tekrar okula gitmesine sayılı günler kalmıştı
ve her buluşmamızda
her konuşmamızda
ikimiz de pişman pişman olamazdık
gün geçtikçe paylaşımlar çoğaldığı için
üzerinde konuşulası konu sayısı da artıyordu
bu olay da en azından bir konu olarak kalmalıydı
ikimizin geleceğinin akıbeti için şimdiki durumdan kurtulmak gerekiyordu
en azından ankaraya onu bu psikoloji ile gönderemezdim
ilk adımı ben kendim gibi davranmaya başlayarak attım
-bende hap atsa mıydım acaba hamile kalmam dimi dedim-offf dedi üzüntülü gülümsemesi ile
-hamile kalırsam anne mi olurum baba mı dedim
-sus lütfen dedi
-haptan başka kaldı mı dedim
-ne yapacaksın dedi
-bir daha lazım olmaz mı dedim
-çok kötüsün kelebek dedi
hızlı adımlarla yürümeye devam etti
arkasından yetişip
-alınganlık yan etkisi yapıyor galiba bu hap dedim
-dalga geçme o konuda o zaman dedi
-tamam affet sahibini dedim
-tıp dünyasına acıyorum kötü espri yapanlar için bir ilaç bile bulamadılar daha dedi
ayarı yedik.ama en azından biraz gülmüştü
konu dağılmıştı
ben yanında yürümeye devam ederken
elimi tuttu
-affettin olarak algılıyorum bunu dedim
-şansını zorlama dedi
-benimle birşey içmek izter misiniz zor bayan dedim
-ben ısmarlarsam olur dedi
-paran var diye artislik yapma bende çalışan birisiyim dedim
-sana birşey ısmarlamak için işten mi kovdurayım seni dedi
vay amk. şaka yapıyor olsa bile gurur kırıcıydı lan bu.
-tamam içmiyorum dedim.
-off tamam sen ısmarla dedi
bir yere gittik
birer çay içtikten sonra onu eve bırakıp bende
üstümü değiştirmek için eve gittim
sonra otele geçtim
akşam gelen bir mesajla ne bok yiyeceğimi şaşırdım
-anneme herşeyi anlattım kelebek
iyi bok yedin amk. çok iyi bok yedin
ben nasıl bakacağım kadının suratına bir daha
-herşey derken onu anlatmadım umarım dedim
-onu da anlattım dedi
-alanyayı terk etmemi istiyorsun sanırım dedim
-babama anlatmayacak söz verdi dedi
-ebru yaptığının doğru olduğunu sanmıyorum dedim
yaa amk.. anneye bu anlatılır mı??
mesaja cevap verme süresi uzadıkça daha da sinirlendim
-merak edilecek birşey yok korkma dedi
hay korkularımın amk.
çok yüksek bir yerde, karanlıkta,dar bir kutunun içine, yılanlar ve örümceklerle aynı yere koydu beni
**sen adamların kızını kendine aşık et
aklını başından al
ailesi yerine sürekli seninle olmak istesin
otellerinde işe başla
sonra kızlarının namusunu da al
sonra merak edilecek birşey yok diye kendini avutmaya çalış
babası geldi bara
-bir soğuk su verir misin kelebek dedi
elim ayağım titredi amk.
yoksa adam kızının başına gelenleri duydu da
herşeyin üzerine bir soğuk su mu içmek istiyordu
beni öyle görünce
-bir şeyin mi var kelebek hasta gibisin dedi
bu ne demekti lan şimdi laf mı çarpıtıyordu bana
-yok iyiyim saolun dedim
-bir şey varsa söyle dedi. ağzımı ararcasına
çok heyecanlandım piçler. çapraz sorguda hissettim kendimi
çok normal bir su isteme olayı bile beni paranoyak yaptı
tamam eyvallah babası bilmiyor gibi gözüküyordu ama
bi de annesi var daha
akşam yemeği için yine benim çalıştığım otele geldiler
zaten personelde bana şaka yollu takılmaya başladı
seni hiç yalnız bırakmıyorlar diye
hakaten amk.iki dakika rahat bırakın da çalışalım
onlar otele girdikten sonra
ellerimde ayaklarımda bir güç kesilmesi oldu
fıçıdan bira doldurmak için bira bardağını havada tutacak kadar bile kas yokmuş gibiydi kollarımda
göz göze gelmemek için selam bile vermedim
onlar oturdular
bizimki biraz oturduktan sonra yanıma geldi
-nasılsın diye bişeyler soruyor ama
benim gözüm masada acaba annesi babasına telaşlı telaşlı birşeyler anlatıyor mu diye
bu arada ebruya da cevap verdim
-büyük harflerle hiç iyi değilim ebru dedim
anladı kızgın olduğumu
-tamam sorun yok aşkım rahatla lütfen dedi
-ebru sonra konuşuruz git şimdi lütfen dedim
ben ebruya bunları anlatırken anne ve babası konuşuyorlardı
bir ara babası masadan kafasını çevirip bana baktık
hemen barın içine eğildim
paranoyam bu boyutlara çıkmıştı
sanki rakip taraftarın arasında kendi takımımın forması ileydim amk.
herkes bana bakıyor gibiydi
yemek sonrasına kadar kabus gibi geçti
yemek sonrası masaya davet edilince
kabus gerçek hayatla karışmaya başladı
hiçbirşey yokmuş gibi davranması gereken ben iken
bunu başarabilen annesi ve babasıydı
ben henüz gözlerimi annesinin gözleri ile şahsen tanıştırmamıştım
uzaktan bana baktıkları belliydi ama
ben tanıştırmama konusunda ısrarcı oldum
bir kaç tane soru sordular bana
-alışabildin mi.memnun musun falan filan işte
ama bu soruların hepsinin altından bir anlam çıkarmaya çalıştım
içimde hep ne zaman sadede gelecekler acaba
beni neden çağırdılar ki amk masaya diye düşündüm
-yaz sonu tekrar tatile gideceğiz. senin için patrondan izin aldım dedi. benim patron
vay amk.biz iyi yere kapak atmışız
-patron izin verdiyse benim için sorun yok dedim
-ne zaman gideceğiz dedim.
-3 gün sonra dedi
-yaz sonu erken geldi biraz dedim
ebru ayağıma vurdu bok yeme amk. tatile gidiyoruz işte dercesine
-tamam ben işimin başına döneyim dedim. masadan kalktım
klasik mesai arkadaşları merakı ne konuştunuz sorularına
-3 gün sonra işten kovuyorlar dedim.
-hadi lan dediler
-üç. gün sonra işe gelmeyince görürsünüz dedim
gece bitti
ebruyla gece konuşup bir güzel azarladım.
ona göre herşey normal amk.
sonraki gün kandırdı beni kızgınlığım geçti
kimse o konu üzerinde durmuyordu
tatil de yaklaşıyordu
biraz aramız normale döndü
artık o konuyu biraz kapatmışa benziyorduk
normal olarak öpüşmeler başladı
ama sadece normal öpüşmeler
ve o güne geldik
ben hazırlanıp evlerinin önüne geldiğimde ilk sürprizi gördüm
biladeri gelmiyordu ebrunun
arabaya binip tatil yerine gittik
kemer
ben matematik hesablamaları içinde iki bilinmeyenli denklemle boğuşurken
bir anahtar ebrunun eline verildi
diğer anahtarı onlar aldı
ben nereye gideceğim konusunda kararsızken
ebru
-centilmen ol biraz benim valizi de taşı dedi
tamam eyvallah taşıyalımda bana yatacak yerin yok gibi davranmayın amk
aynı kattaki odaya çıktıktan sonra
annesi ve babası kendi odasına girince
ve anahtar sayısı bire düşünce bende nerde kalacağımı öğrendim
içeri girdik
kapıyı kapatıp kilitledi ebru **ne salakmışım farkedemedim dedim
-neyi farkedemedin dedi
-neyin peşinde olduğunu dedim
-neyin peşindeymişim ki dedi
-şimdi nedir bu tatilde aynı odada kalma muhabbeti? geçen sene izin vermeyip
bu sene babanın bana tatil teklif etmesi ve üstüne aynı odada kalmamıza
izin vermesi tam da biz cinsel ilişki yaşadıktan sonra.
bunların hepsinin tesadüf olduğunu sanmıyorum. doğruyu söyle babanda biliyor mu dedim
-ben anlatmadım yemin ederim dedi
-annenin anlatmış olma ihtimalini kaldıracak bir yemin edebilir misin dedim
-bana anlatmayacağını söylemişti ama dedi
-bundan sonra kendi başına karar alırken beni de içine düşüreceğin ihtimalleri hesabla ebru dedim
-ben banyoya giriyorum dedim.
valizden gerekli şeyleri aldıktan sonra duşa girdim
tahmin ettiğiniz gibi çok zevkli birşey değildi ebru ile aynı odada olmak
tamam iki sevgili olarak süper gözükebilir ama
yan odada annesi ve babasının olduğunu bilmek pek eğlenceli değildi
ben banyoda iken
kapıya gelip
-ben annemlerin yanına gidiyorum akşam ne yapacağız bir sorayım dedi
-tamam dedim ben devam ettim duşa
dışarı çıktım ebru odada yoktu.ama her an içeri yabancı biri girebilir diye
banyoda giyinmiştim üstümü
yatağa uzandım ebruyu bekledim
ne yapacaksak ona göre giyineyim diye
biraz içim geçmiş uyuyakalmışım ebru geç kalınca
uyandığımda o da bana sarılmış yatıyordu
sadece gözümü açarak uyandım o farketmedi
başı göhsümde olduğu için
o halinden bile ne kadar sevildiğimi biliyordum
hiç bozmadım uyuyormuşa devam ettim
o beni yanağımdan öperek kalktı
o öpünce bende gözümü açtım
havlusunu alıp o da banyoya gitti
arkasından bende kalktım
banyonun kapısına geldim
kapı kapalıydı banyonun o içerdeydi
üstünü çıkarma süresi verdikten sonra
-ebruuu çok sıkıştım kapıyı açsana dedim
-yaa çıplağım şimdi ama dedi
-sanki görmedim ne olacak aç dedim
-olmaz bekle dedi
ısrarla kapıyı vurmaya devam ettim
-offf tamam diyerek kapıyı açtı
ama çıplak değildi üstünde havlu vardı

26

-hadiii dedim
-ne hadi dedi
-dışarda bekler misin lütfen dedim
dışarı çıktı
ben biraz oyalandıktan sonra sifonu çektim
çişim yoktu ki amk. piçlik peşindeyim
kapıyı açtım
üstüne sardığı havluyla beni bekliyordu
havlunun bir kenarına ellerimi silerken
pis pis de gülüyordum ona bakarak
o ise bir an önce banyoya girme telaşındaydı
havluya elime yeterli kavramayı yaptıktan sonra
asılarak kendime çektim havluyu
dayak yiyeceğini anlamış boksörler gibi sarıldı bana
-çok kötüsün yaa dedi
-bi kere öpmezsen bırakmam dedim
-öpmem dedi
-o zaman ben öperim dedim
-bi kere ama dedi
-lan pazarlığı mı olur bu işin istediğim kadar öperim dedim
yanağından başlayıp dudağını son durak olarak belirlediğim öpüşme serüvenine
o da dudakta kaldığım yerde devam etti
biraz öpüştükten sonra
-izninizle kelebek bey dedi
-buyrun hanfendi dedim ama havluyu da bırakmıyordum
-ver şunu yaaa dedi yalvaran gözlerle
-onsuz git ne olacak dedim
mahrem yerlerini eliyle kapatarak içeri kaçarcasına girdi
-nereye gidecek mişiz dedim kapının dışından
-restoranın birine gideriz dedişer plan yokmuş dedi
bende biraz daha uzandıktan sonra
üstümdekileri çıkarıp akşam için giyindim
o banyodan çıkınca
saç için gerekli zamanı ayırdıktan
ve dişleri macunladıktan sonra
ebrunun üstünü giyindikten sonra banyoyu ona teslim ettim
o da saç baş derken dışarı çıkmaya hazır hale geldik
onların kapısını çaldık aşşağıda bekleyin geliyoruz dediler
lobiye inip oturduktan sonra
onlarda hazırlanıp aşşagı indiler
hala bize baktıkları zaman utanıyordum
alışmam baya uzun sürecekti bu genişliğe
ama hayat süperdi lan
tam sonradan görme bir piç haline geldim
böyle düşünmemin sebebi onlar için çok normal olan
tatile gitmek
lük restoranlarda yemek yemenin benim için daha önceki hayatımda hayallerde olmasıydı
çok güzel bi kız arkadaş
zengin bir aile
imkanlarda sınır yok
paramız kısıtlı şunu yapamayız tasası yok
ne güzel hayat amk.
ben ömrüm boyunca çalıştığım parayı yemeden içmeden biriktirsem alamam o otelin birisini.
restorana gittik
yemeği yedik
sahile nazır bir restoranda
ben hala çekingenken
onların eğleniyor gözükmesine
bende bukelemum hormanlarımı salgılayarak ayak uydurdum
yemek üstü içkiler içildikten sonra
kısa bir kemer çarşı turundan sonra
otele döndük
hızını alamamış olan aile bireyleri
odaya davet etti bizi
biraz da orda oturduktan sonra
gerilmeye başladım
birazdan kızları ile bir gece geçirecektim
vay amk. kızıma ne yapacak acaba diye düşün müyorlar mıydı acaba
tahmin edin ebru annesi ve babasına ne diyerek izin istedi
neyse amk.bir sürü küfür edersiniz şimdi burda bırakılır mı diye.
ebru
-sizin yapacak işiniz vardır bize müsade dedi. hadi gidelim kelebek dedi.
ebru diye başlayıp ebenin diye devam eden sonuna ne koyacağımı akıl edemediğim bir sözcük kıtlığına
girdim
** o saçmalıkla
-biraz daha oturalım dedim
4 senedir beni tanıyan ve artık oğlu olarak kabullenmiş annesi
-uykun yoksa otur oğlum biraz daha dedi
-henüz yok dedim. ebruya da dönerek
-uykun varsa seni odaya bırakayım dedim
-iyi olur dedi
benim amacım altında kaldığım yükün altından kurtulup üzerimdeki kötü bakışlardan arınmak
yoksa uykum olmadığından falan değil
annesi ve babasını eğer rahatsız ediyorsam biraz daha rahatsız edecektim ama
en azından onların gözünde abaza olmayacaktım
annesi ve babasının kapısını açık bırakarak
ebruya odaya kadar eşlik ettim
-nasıl uykun yok yaa dedi
-uykum var ama bunun için izin isteme şeklim farklı sen kendi iznini aldın.ben de izini alıp gelirim.iyi
geceler sana dedim
odaya tekrar döndüm
annesi ve babasına
-rahatsız etmiyorum değil mi dedim
-hayır hayır otur dedi annesi
sonra konuşmaya başladık
onların esnemeye başlaması için aradan yarım saat geçti
ben yeşil ışığın yandığını görünce
-izninizle bende yatayım artık dedim
-iyi geceler dediler
ama içimde kendimi onlara bu gece birşey yapmayacağıza inandırma çabası vardı
çok aptalca ama yine de dedim.
-çok yorulmuşum bugün. tatil yapmak çalışmaktan daha yorucuymuş dedim.
hem esneyerek hem yavaş adımlarla yorgun gözükmeye çalışarak odadan ayrıldım
gerdeğe kızın annesi ve babası tarafından uğurlanmak kadar bi genişlik mi var amk.
hoş beni 4 senedir tanıyorlardı
onlara hiç saygısızlık etmedim
muhtemelen ebru gece gündüz benden bahsediyordu
ilk geceyi bile anlatmakta sakınca görmediğine göre
gerisini siz düşünün artık
geçen seneki tatile izin vermemişti babası ama
bu sene izin veriyorlardı
genelev kadınının işine alışması gibi genişledi bana olan güvenleri
bizim odaya girdim
ışıklar sönmüş
yatak odasına geçtim
klima çalışıyor
ortam sessiz
ebru yatıyor gözüküyor
ben nereye yatacam tabiki yanına
yoksa beni elde ettikten sonra benden sıkıldın mı diye düşünüp yarın kavga malzemesi olarak kullanmaz
mıydı?
üzerimdeki kot u çıkardım.t shirtü de çıkarıp başka birini giydim
yatağa sessizce uzanıp çarşafın altına girdim
ebru uykuyu 5 geçe durumuna gelmiş
biraz uyanır gibi olarak bana sarıldı
yine uyumaya devam etti
bende yatmaya çalıştıktan sonra aklıma kurt düştü
şimdi ne olur ne olmaz
bir şekilde annesi veya babası odaya girer
beni boxerla görür rezi oluruz diye düşündüm
nedense ben onlar kadar rahat olamıyordum
yataktan tekrar kalkıp
bir şort geçirdim bacağıma
sonra yerimi tekrar alıp
yattım
sabah yine ebru bende önce uyanmış
bana sarılmış vaziyette öpme destekli beni uyandırmaya çalışıyordu
uyanık halde biraz daha yatakta kaldıktan sonra
ebru kalkıp üstünü giyinerek annesinin odasına gitti
hem kalkmamışlarsa kaldırmak
hemde kahvaltıya gitmek için
ebru geri geldiğinde ben hala yatıyordum
-hazırlar mı dedim
-yarım saat sonra dedi
-gel bakayım buraya yarım saatimiz varmış değerlendirelim dedim
-dün gece o hakkı kaybettin dedi
-iyi o zaman boş boş otur orda yarım saat dedim
-istediğim yerde otururum dedi yanıma gelerek
o da yatağa uzandı
dokunmak istedim
izin vermedi elleriyle
daha çok hoşuma gitti bu nazı
öpmek istedim
tavır yaptı bakire rahibeler gibi
tamam naz iyi güzel hoşta zaman geçiyor amk öptür işte
zaten yarım saate sığacak değil asli mevzumuz
ön sevişmenin zamanından çalmayalım dimi ama
gider e gider halimi ortaya koyup
bende öbür tarafa dönerek yüz çevirdim ebrudan
bacaklarımı da karın boşluğuna çekip kıvrıldım
2 dakika kadar dayandıktan sonra
arkama sarılarak bana yaklaştı
yüzümü göremediği için sincice gülüyordum
biliyorum amk. geleceğini
naz yapmanın zevkini biraz da ben yaşadım
o bana dokunmaya ve beni kendine çevirmeye çalışırken
ama sonra düşündüm ki
gün boyu öpememe ihtimalim var
zaten gece de işler kesat gitti dudaklarımda
inadı bırakıp ona döndüm
yarım saatin 10 dakikasını naz 15 dakikasını dakikasını oynaşma ve 5 dakikasını
son rütuşlarımızı yaparak geçirdik
sonra kahvaltı için ailesiyle lobide buluştuk
bana kızımıza ne yaptın dercesine bakmadıkları için
utanmama da gerek kalmadı
**boş bir ormanda önünü hayal dünyana göre tahmin ederek
ama asla ne beklediğini bilemeyerek
yürümektir, hayat
benim yoluma çıkan
gönül akarsularından şelale manzaralı
kelebeklerin hangi çiçeğe konmak için seçim yapmakta zorlandığı
bir yoldu şimdilik
geçtiğim köprülerde üvey dayı sahibi olarak ayılara rütbe taktım
yaşım hep büyüdü
durdurulamadı zaman
geçen yıllara isyan ettirmeyen birisini çıkardı Rab karşıma
insanlar için en değerli elmas
bulununca dikkat etmezsen keser elini
o elmasım oldu
kesti bir kaç kez elimi
kolye yapıp kalbime asıncaya kadar
onun değeri sayesinde bende hayatın değerlerinden yararlanıyordum
nasıl mı en kral mekanda kahvaltı yaparak
annemden babamdan bana miras hayatta
bir iki dilim peynir
ev çıtlatması bir kaç zeytindi benim gördüğüm
ama gittiğimiz restorandaki
açık büfede peynir çeşidi bile en az 20 taneydi
teşekkür etmem gereken
annesi ve babasımıydı
ebru muydu
yoksa aşk mıydı
otel düzeninden bildiğim kadarı ile
tabağı tıka basa doldurmak
görmemişlikti
en azından ben öyle yapanlara yuh diyordum
bana da yuhlar olmasın diye
ebru ne alırsa bende aldım
belki doymazdım ebrunun yediklerinin aynısı ile ama
göz doygunluğu yeterdi bana
zaten gönlümü aşkı ile emziren ebru idi
kendime harcamalar yapabilme lüksü veren babasıydı
tek verebildiğim karşılık ise kendim olmaktı
barda çalıştıktan sonra tatile gelince yaz günü biraz soğuyor gibiydi alın terim
kahvaltıyı yaptıktan sonra kahve ile mideleri kafeinledik
daha sonra denize doğru yol aldık
daha önceleri denize girdikten sonra kurumak için kendimi güneşe bırakacağımda
kumla aramda sadece havlu olurdu
ama şimdi kumla aramıza şezlongdu da almıştık
zenginlik güzel şeydi amk.
-gel sana yüzme öğreteyim dedi ebru
bilmiyorum sanki amk
şuna beraber yüzmek istiyorum desene direk
bana şaka yaparken dikkatli olmak gerektiğini unuttuğu için pişman ettim onu
dalgaların kumlar üzerindeki son durağına kadar gelip
-nasıl yüzeceğim anlat bakayım dedim
-kaç kere yüzdük beraber sanki bilmiyorsun dedi
-unuttum dedim
-gel göstereyim dedi
-önce sen göster bi dedim
o biraz daha denizin içine girip
deniz görmüş mutlaka herkese yapılmış şaka olan
bana su fırlattı
sonra sizinde tahmin ettiğiniz bir ıslatma kavgası
her zaman olduğu gibi erkeğin galibiyeti ile tamamlandı
biraz yüzdükten sonra
ayaklarımızı yere basıp kafamızı suyun üstünde tutabileceğimiz son derinlikte
ebru bana sarıldı
gözüm direk unutmuş olduğum annesi ve babasına gitti
ama onlar kendi aleminde
biri kitap okuyacam diğeri de bulmaca çözecem diye uğraşıyor amk. tatilde kitap mı okunur.
götünü başını tavuk döner gibi döndür
önce kıpkırmızı ol sonra da zencimsi bir görünüme bürün
baktım onlar bakmıyorum
ebrunun boyunun benden 10 cm kısa olmasının dengesini
boynuma sarılması ve suyun kaldırma kuvvetini kullanarak ağırlığını bana vermesi ile çözdük
hala bakan olmadığını görüp
-tuzlu bi öpücük alabilir miyim dedim
o zaten dünden razı
hal böyle olunca anne baba gözetçisi de ben oldum
onların bakmıyor olduğundan emin olduğum zamanlarda öpüştük
dudaklarımın morarmaya başladığını ellerimin deniz suyundan pörtlediğini farkedince anladım
artık dışarı çıkma zamanı gelmişti
yüzerek sahile doğru ilerledik
yürüyerek çıkmaya başlayıp


27

göbek altım da sudan kurtulunca
hemen suya geri dönüp
-sen devam et benim az işim var dedim.pis pis gülerek
canavar uyumamış hala
annesi ve babasının yanına gittiğimde ilk dikkat çekecek şey o olmasın diye beklemem lazımdı
bir iki kulaç daha atıp kısa bir açılma ile tekrar uyuttum
ve bende gidip yerimi aldım şezlongdaki
ebrunun benimle dalga geçercesine gülüşünün sebebini bir tek ikimiz biliyorduk
bunu da anlatmazdı herhalde amk.
anlatmadı. **biz yerimiz alınca bu defa babası takıldı
-hanım gel bende sana öğreteyim yüzmeyi diye onlar bizden çocuk amk.
Onlar denize gidince biz ebruyla başbaşa kaldık
-bir şey içermişin dedim ebruya
-soğuk çay olabilir dedi
-annenler ne sever dedim
-barmenleri sendin sen daha iyi bilirsin dedi
Sahilin Büfeye gidip 4 tane şeftali aromalı soğuk çay aldım
Bizden de para çıksın amk. herşey beleş olunca yardıma muhtaç gibi hissediyorum kendimi
Yalnız kalınca ebrudan soru almak kaçınılmaz oldu
-mutlu musun dedi
-cevabını sen bilirsin ancak dedim
-nasıl dedi
-seni ne kadar mutlu edebiliyorsam o kadar mutluyumdur dedim
-ben yeterince mutluyum dedi
-o zaman ilk amacım yeterin üzerine çıkmak olacak dedim
Bu sırada annesi ve babası geldi
Soğuk çayları görüp
-kime teşekkür ediyoruz dedi babası
-barmeninize dedi ebru
-birayı terci ederdim ama neyse dedi babası şakayla karışık
Hemen kalkarak büfeye doğru yürüdüm
Arkamdan dur şakaydı deselerde aldırmadım
Birayı kapıp geldim
Tekrar yineledi babası şaka yaptığını gerek yoktu dedi
-ben kendime aldım zaten dedim
Bardağa döktüm birayı
Hiç gülme mimiği vermeden
Kayın pedere bu şaka yapılır mı amk.
-aa pardon dedi bozularak
-ama size ikram etmek istiyorum kabul ederseniz dedim
Buzlar bir anda eridi tabi
Annesine sordum siz değiştirmek istermisiniz siparişinizi diye
-çok iyi seçim sağol dedi
Biraz güneşlendikten sonra pizza yemek için bir restorana gittik
Pizzaları yedikten sonra ortalama hesabı
Artı eksi hesaplayıp hesabı istendiğinde ben ödemek için ısrar ettim
Mecburen kabul ettiler yoksa kavga çıkaracak hale gelmiştim
Bok var amk artislik yapıyon bırak ödesinler işte
-maaşına zam almak istiyorsun herhalde diye takıldı babası
-zammı haketmek için şu an çalışıyor olmalıydım dedim
-ne dersin hanım yapalım mı bizim mütavazi elemana dedi
-baba zaten paranın yarısını bana mesaj atarak harcıyor dedi
-bana mı atıyor kızım onu da sen düşün dedi babası ebruya takılarak
-yap biraz hak etti çocuk dedi annesi
-tamam o zaman bir dahaki ay sürpriz olsun dedi
Vay amk patronla tatile git. kızını ellerinden al yeme içme yatma hemde kızıyla beleş olsun
Üstüne bir de zam al.
Otele döndük yemekten sonra
Onlar otel havuzunda kaldı bende otel odasına çıktım
Hem ebrunun hemde benim havluyu değiştirmek için
Ebru bende geleyim mi dedi
Ya dur amk. Kıllandırma işte milleti gündüz gündüz ne yapacaksınız ikiniz yukarda diye
-kaslarım iki tane havluyu taşımaya yeter sağol dedim.
**odaya çıktım denizde kullandığımız havluları balkona astıktan sonra
diğer havluları alıp aşşağı inerken
çok hızlı hareket ediyordum
ebru bu belli olmaz binbir mazeretle odaya gelir
nasıl olsa gece beraber yatacağız
aceleye ne gerek var
sonra havuza indim
ebrunun havlusunu serip kendimde yerimi aldım
babası elinde iki tane bira ile geldi
bana doğru
-ben içmeyecektim dedim
-ikisini de kendime aldım zaten dedi
ama o gülerek söylediği için şaka olduğu hemen belli oldu
sonra babasının dikkatini otelde asılı olan bir afiş çekti
-bu gece burda canlı müzik varmış akşam yemeğini burda yiyelim mi dedi babası
bana bakarak.
bana ne bakıyon amk.ben miyim patron siz nere giderseniz bende oraya gelicem
-hanımlar karar versin dedim. üzerimdeki yük azalsın diye
-beraber karar verelim dedi annesi
-ya iyi çalmıyorlarsa dedi ebru
-benim bir fikrim var dedim
bütün gözler üzerime toplandı
-akşam üstü biraz balkonda otururuz. onlar çalmaya başlayınca müziği biraz dinleri
eğer hoşumuza giderse burda kalırız dedim
-daha mantıklı bir fikri olan yoksa katılıyorum dedi babası
diğerleri de katıldı başka ne yapacaklardı ki
havuzda bir iki saat durduktan sonra
biz peder beyle 3 er tane bira devirmişiz
muhabbet de yavşamaya başladı tabi haliyle
adam iyice samimi oldu benimle
ebru postasını koydu hep babasıyla konuşunca
-bir daha ki tatile ikiniz gidin isterseniz dedi
-git de sustur şunu dedi şaka ile
-seni kim susturacak beyefendi dedi ebrunun annesi
vay amk. kadınlar bize cehpe almış
ağız tadıyla bi kaç bira içirmiyorlar
-dağılalım bence dedim ebrunun babasına
-onlar dağıtmadan dağılsak iyi olcak dedi
ben ebrunun yanına geçtim
beni takip et dedim
-gelmiyorum dedi
-kes lan gel diyorsam gel dedim. yavşak bir ses tonuyla
-bak sen hadi bakalım gücün yetecek mi getirmeye dedi
-sen bilirsin dedim
balıklama atladım havuza atladığım yerden geri çıkıp
vücudumdan akmakta olan bütün suyu üzerine akıttım
elleri ile mani olmaya çalışsada ıslanmıştı
sonra elinden tutup ayağa kaldırdım
havuz kenarına yaklaştırıp havuza ittim
hemen arkasından da ben atladım
bana kızmış gibi görünerek odaya çıktı
havlusunu bile almadan
ben nevaleyi toplayıp arkasından koştum
ama o çoktan asansöre binip
yukarı çıkmıştı
merdivenlerden koşsamda kapı yüzüme kapatıldı
15 dakika bekletti kapıda beni
sonra kapıyı açtığında duşunu almış
üzerinde sadece iç çamaşırları vardı
sarılmaya çalıştım şakaydı diye
hiç yüz vermedi
-git duşunu al kelebek dedi
-tamam ama ben çıkıncaya kadar üstünü giyinme dedim
-çok beklersin canım dedi
-geceyi beklerim o zaman dedim ebrunun kardeşi arkadaşlarından başkasına asosyal birisiydi o zamanlar.
takıldığı arkadaşlarını otele getirir yerler içerler sonra da gezerlerdi. tatile onsuz gitme amacımızın altında
ebru ve annesinin parmağı vardı. ebrunun kardeşine sormuşlar o da gelmek istememiş onlarda ısrar
etmemiş. zaten çocuk zengin piçi istediğini yapabiliyor babasının otelinde sürekli tatil halinde.o yaşlardaki
çocuklar ailesinden ayrı şeyler yapmayı çok sever o da öyle birisiydi. **banyoya girdim. duşu aldıktan
sonra saçları kuruttum
sonra üzerime boxer ve havluyu sarmalayıp dışarı çıktım
ben duş alırken ebru üzerine bir t shirt giymiş
koltukta otururken
ojeleriyle uğraşıyordu
yanına gidip bende oturdum koltuğa
bir süre onu izledim.
sanki ghost filminin başrol oyuncularıyız ben yokmuşum gibi davrandı
baktım olacak gibi değil o otururken bacaklarına uzandım
ellerini biraz yukarı kaldırıp başımın üzerinde ojelerine devam etti
tepki vermeden durması bişeyleri eksik yaptığımın farkına vardırdı
sahte öksürük numarasını da yemedi
gülümsüyor olsa bile yüzünü göremiyordum
-ebruu dedim
ses çıkarmadı
tekrarladım yine tepki vermedi
benimle konuşmuyordu lan resmen
-ben bu akşam yemeğe gelemiyecem midem ağrıyor dedim
ellerimle midemi tutarak
ve hastaymış gibi bir ses tonu ile
buna bile tepki vermedi
ne yaptık ki amk. bu kadar altı üstü biraz ıslatıp sonra da havuza attım
-size iyi eğlenceler ben biraz uzanayım dedim
kalktım yatak odasına gittim
uzandım yatağa
10 dakika kadar sonra yanıma geldi
ben yüz üstü yatıyordum
başım bir tarafa çevirik olarak
yanıma yaklaşıp biraz bekledi
elinin tersiyle ateşime baktı
-hiç bişeyin yok numaracı kelebek dedi
-mimarlık okuyorsun ebru doktor değilsin ayrıca mide orda değil dedim
-ne oldu ki şimdi yaa. doktora gidelim istersen dedi
-doktora gitmene gerek yok. eczaneden bir hap alman yeterli. daha öncede olmuştu dedim
-tamam ben giderim hangi hap dedi
-affet diye bir hap dedim
-o ne yaa dedi. anlamayarak
benim pis pis gülüyor olmam jetonunun düşmesine yardımcı oldu
-bende gerçekten hastasın diye çok korkmuştum dedi
-kıyamam sana ver hadi hapımı dedim
-affedilecek birşey yok dedi
-o zaman ispatla dedim
-nasıl dedi
-karşılık ver dedim
-neye dedi
dudağına yaklaştım yattığım yerden
bi kere öptüm ama karşılık vermedi
yine yatağa uzandım karşılık alamayınca
-vayyy midem nasıl yanıyor bilemezsin dedim.
-hadi kalk giyin geç kalıcaz dedi
-ben gelmiyorum hapımı almam lazım dedim
kısacık ve çok hızlı bir öpücük verdi
-hadi kalk dedi
-bu ne yaa bu dozla insan iyileşir mi?dedim
-offf dedi
-tamam zorla öpüşüyoruz artık dedim. sahte kızgınlıkla
kalktım yataktan
üstümü giyinmeye başladım
-tamam affettim dedi
dudaklarım öpülmeye hazır bir şekilde ona döndüm
bir kaç saniye süren bir dudak temasından sonra bıraktı
ben ona sarılıp devam ettim öpmeye
karşılıksız bırakmadı
ben daha birşey demeden
-şimdi olmaz dedi
böylece o işin de naz kısmıyla tanışmış oldum.
şimdilik zamanı gerekçe göstererek olmaz demişti
bakalım gelecekte ne mazaretler bulacaktı
-şimdi olmaz deyip işin zevkini kaçırınca
formalite maçına döndü olay
kazanan olmayacaktı amk.
ben bu formalite maçında kendimi fazla yormadım
akşama kupa maçı olma ihtimali yüksek gibi gözüküyordu çünkü
aşşağıdan akort sesleri gelmeye başladı
müzisyenler tarafından
ebruyla ben maçı tatil edip
üstümüzü giyindikten sonra
annesi ve babasının odasına geçtik
onlarda balkonda oturuyordu ama henüz giyinmemişlerdi
bir süre oturup müziği dinlediler
beğenip akşam yemeğini otelde yemeye karar verdiler
biz ebruyla aşşağı indik 4 kişilik bir yerde havuz kenarına oturduk
onlarda bir süre sonra
üzerlerini giyindikten sonra
aşşağı geldiler
menüleri aldık
ve birazdan siparişi garson tavsiyesi ile verdiğim steak
hayatım boyunca yediğim en güzel steak olacaktı
cafe de paris soslu steak
içinde 40 farklı baharat olan bu sosu yapmasını öğrenecek kadar çok sevdim
onlar beyaz şarap söylediler
bende pek şarabı sevmem ama radikalizme gerek yok diye bende içerim dedim
ama gazoz da istedim karıştırıp tadını yumuşatmak için
kaliteli şarap olduğu şişesinden belli olan şarap gelince
gazozla mundar etmeye kıyamadım
yağ gibi kayıyordu amk. boğazdan
yemeği yedikten sonra
bryan adams dan heaven şarkısı çalınca romantikleşen ortamda
ebruyu dansa kaldırdım
ama bu cesareti diğer dans edenlerden buldum
geceye sarhoşlaşarak devam ettim
ama yalnız değildim
diğerlerinin de dilinde çözülmeler vardı
hesap istenip
babasının kredi kartının büyük limitleri sayesinde hesap da ödendikten sonra
odaya gittik
ben yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçalamak için banyoya geçtim
dışarı çıktığımda
-hadi çok beklettin diyen. ebru çakır vardı
biraz öpüştük
saha sıkı sarılarak öpüşmenin cinsel çağrışım bölümü artınca
-şimdi olmaz dedim
-sen bilirsin dedi
bırakmadım gitmesine izin vermedim.
ikimizde hafiften sarhoştuk ama o benden biraz daha sarhoştu
sadece konuşmalarda harf yutmaları vardı
yoksa ikimizde ayakta durabiliyorduk
-yatak odasına geçelim mi dedim
-uykun mu var dedi
-evet ama uykumu kaçırma hakkı senindir dedim
yatak odasına geçtik
ben üzerimdekileri çıkarıp bokxerla kalarak klimayı kapatıp yatağa geçtim
-neden kapatıyorsun dedi
-üzerindekileri çıkarmanı sağlamak için dedim
**çıkarmadan yaklaştı yatağa
ben çıkardım o yine utanmışken
uzun uğraşlar sonucu tekrar acıyacak korkusunu yenerek


28

beraber olduk
sabah ben ondan önce kalktım
o hiç kalkmak istemedi
kendini kötü hissettiğini söyledi
-neyin var diye sordum
-ağrı kesiciye ihtiyacım var sanırım tahriş oldu dedi
-tamam sen uzan biraz dedim
aşşağı inip receptiona ağrı kesici olup olmadığını sordum
hapı aldıktan sonra yine yukarı çıktım
ona hapı attırıp başında beklerken kapı çaldı
ben actım kapıyı babasıydı
-biz odada yapacağız kahvaltıyı size de söyleyeyim mi dedi
-iyi olur dedim. içeri girip ebruyla konuşmasından korkuyorudum
-tamam görüşürüz dedi gitti allahtan
biraz sonra tepside iki kahvaltı tabağı iki portakal suyu ve bir gül geldi
ebru benim ısmarladığımı sanıp teşşekkür etti sürprizim için ama
babasının fikri olduğunu söyledim
-bugün ne yapmak istersin dedim
-sadece yatmak istiyorum dedi
bi dakika lan sadece yatarsa olur mu amk. millet ne oldu ne yaptın kıza diye paniğe kapılmaz mı?
-plaja gider uzanırız sadece annenleri telaşlandırmayalım dedim
-tamam haklısın dedi
bu durumda bazı yeteneklerden yararlanmak gerekiyor
bana ihtiyacı olan birisinin içinde bulunduğu acıyı dindirebilmek için
-o zaman bugün tuzlu dudaklarından öpemeyeceğim denize girmeyeceğin için. şimdi biraz avans alabilir
miyim dedim
tamamen mahsumane bir şekilde öpüştük
sonra kahvaltı için getirilmiş menaj takımından tuzluğu alıp suyun içine biraz döktüm
-yok bu olmadı.bir yudum al ama yutma o tadı yakalamam lazım dedim
biraz güldü
kahvaltısı bitti
-ben bir duşa daha alayım dedi
o banyoya girince ben annesi gilin odaya gittim
kapıyı oda servisi diye bağırarak çaldım
önce babasına kahvaltı için teşekkür edip daha sonra ne yapmayı planladıklarını sordum
jeep safariye gidelim dediler.
hassiktir planlar tutmadı
-bir gün önceden rezervasyon yaptırmak gerek miyor mu onun için dedim
-ben sabah erkenden yaptırdım dedi babası
-biraz geç kalmadık mı saat 10 dedim
-gitmek istemiyorsun herhalde dedi
-yoo hayır isterim de ebruya söyleyeyim ben dedim
-tamam yarım saatiniz var dedi
hemen odaya döndüm
ebru durum bundan bundan ibaret dedim gitmemiz gerek dercesine baktım ona
-tamam merak etme daha iyiyim dedi
kemerin ormanları arasındaki safari turumuz başladı
ebrunun suratından bazen acı çektiği belli oluyordu ama
güleryüzlü gözükmeye çalışarak
ortamı kurtarmaya çalışıyordu
akşam üzerine kadar dağ bayır çamurdan geçme sular içinde kalma yüzün gözün toza bulanması
atraksiyonunu yaşayıp
çamurda oynaşan domuzlara döndükten sonra otele geri geldik
herkesin o kadar sarsıntıdan sonra dinlemeye ihtiyacı vardı
saat 9 da tekrar buluşmak üzere randevu aldık anne ve babasından
ebruyla beraber banyoya girdik üzerimdeki çamurla banyoyu bataklığa çevirip
yatağa uzandık
acısından bahsetmediği için geçmişe benziyordu
bende hiç bir kası çalıştıracak güç kalmadığı için en fazla kasın bulunduğu organımda hareketsiz kaldı
bu durumda sadece uzanmakla yetindik
ebru son kol gücünü de bana sarılmak için kollarını kaldırarak bitirdi ve
uyuya kaldı
bende uyudum
kapı çalıncaya kadar da uyanmamışız
-çocuklar uyandınız mı dedi annesikapının dışından. benden açıyorum(kapıyı) deyince
-uyandık dedim
-tamam biz lobiye iniyoruz dedi ve kapıyı açmama bile gerek kalmadıebru da kalkmıştı
ayakta biraz sarıldık sessizliği
-seni çok seviyorum diyene kadar ebru
gözlerinde uyku sersemliği varken
yüzünü kaldırıp gözlerine baktım
-parmağında benden bir yüzük taşıyabilecek kadar seviyor musun dedim
o şaşkınlıkla bana bakarken
cantamdan yüzüğü çıkarıp(doğum gününde veremediğim)
-seni seviyorum sözüne güvenmediğim için değil seni çok seven kalbime bir sözlüm olduğu mükafatını
vermek için kabul edermisin dedim?
**gözlerindeki uyku perdesini aralamak için
eliyle gözlerini ovuşturdu
lavaboya gitmem lazım dedi
durduramadım
gitti
musluğu sonuna kadar açtığını farkettim gelen seslerden hatta duşun suyunu bile açmışa benziyordu
bendeki hayal kırıklığını tahmin edemezsiniz
yüzük elimde
bir otel odasında çok iyi tanıdığımı sandığım ebru tarafından ortada bırakıldım
herşey mahvetmiş olma psikojisine
yanlış zamanda mı teklif ettik düşünceleri eklendi
sanki evlenme teklif ettim amk.
oturamadım bile ama yüzüğü de valizin içine basket attım
zorla kabul ettirecek halim yoktu ya amk
isteyenin iki yüzü pişman vermeyenin yüzüğü parmaksız.
su sesi hiç kesilmedi
muhtemelen olayın şokundan kurtulmak istiyordu
ama içime kurt düştü
lavaboya doğru yöneldim
kapı hafiften aralıktı
içeriye göz gezdirdiğimde
klozetin üzerinde iki elini başının üzerine koymuş oturuyor olduğunu gördüm
bende kapının dış tarafına oturdum
aklımdan geçenler
musluktan akan suyun hızı kadardı
pişmanlık, hayal kırıklığı,onu içine düşürdüğüm kötü durumun üzüntüsü
şimdi ne yapacağımın soru işareti.
kapının dışında oturmaya devam ederken
ona bakmadan
-özür dilerim dedim
oturduğu yerden kalktı
yanıma oturdu
ikimizin de yüzü karşıya bakıyordu
sonra yavaşça bana yaslandı
başını omzuma koydu
elini önüme uzattı
sadece yüzük parmağı diğerlerinden biraz daha yukarıdaydı
elini tuttum
-hazır olduğuna emin olduğumda tekrar soracağım merak etme dedim
elini öptüm
sonra ellerime birleştirdim
bende ona yaslandım
-hazırım kelebek bende çok istiyorum. sadece heyecanlandım yanlış anlama dedi
-hadi geç kalmayalım üstümüzü değiştirelim bizi bekliyorlar dedim
kalktım üzerimi değiştirmeye başladım
-hadi ebru dedim
-o yüzük parmağıma girmeden kalkmam kelebek.ha vereceğin başkası varsa onu bilemem dedi
-tamam başka zaman takacağım dedim
-sen bilirsin dedi
iki elini göhüs hizasında bağladı inatçı çocuklar gibi
valizden yüzüğü aldım
karşısında ayakta bekledim
bir süre bekleyince
-vaz geçtin herhalde yine dedim
ayağa kalktı. elleri arkasındaydı
-uzatsana parmağını dedim
-ne için dedi
-yüzüğü takacağım dedim
-tekrar söyle dedi
-şansını zorlama istersen dedim
-romantizm fukaralığı yapma. tekrar söyle dedi
-benimle sözlenir misin dedim. geçiştirme bir ses tonu ile
-bu şekilde hayır. ağzına yakışsın teklifin dedi
-3 ten geriye saymama izin verip benimle sözlenir misin.3 dedim.
-o ne yaa dedi
-off ebru.2 nişan 1 evlilik 3 te sözlenmek işte dedim
-hmm. kabul ediyorum o zaman dedi. sevinerek.
-ben vazgeçtim anlayışsız çıktın iyice sen dedim. gülerek
-off yaa tamam hadi hazırım dedi parmağını uzatarak
-yok yok biraz daha düşünmem lazım dedim
-parmağımı gözüne sokmadan tak şunu kelebek dedi
-ne kadar romantiksiniz hanfendi dedim. kinaye ile
-benim olacaksın uleyn dedi. gülerek
-peşinde koştuğum başka bir kız vardı biraz beklesek o düşünüyor şu an teklifimi kabul etmezse söz tekrar
sözlenecem seninle dedim
-bekletme sebebini anladım beyefendi dedi
-neden miş dedim
-çünkü çok gerizekalısın kız bunun farkına benden önce varmış dedi
-hadi yaa o zaman sen kabul et bari dedim
-bende farkına vardım. düşünerek cevap veriyorum hayır dedi
gitmeye çalıştı
iki ellerimi duvara dayadım o da ortada kaldı
-bırak dedi
ebrunun telefonu çaldı bu arada
-telefon çalıyor bırak dedi
-hayır dedim
-annem arıyordur geç kaldık dedi
-merasim yapıyoruz şu an sonra arasın dedim
-ne merasimi kelebek telaşlanacaklar dedi
-sözlenme merasimimiz dedim
telefonda çalmayı kesti bu arada
-3 dedim
kollarımı indirdim
bir adım geri çekildim
yüzüğü uzattım
parmağını uzattı
yüzüğü taktım gözlerine bakarak
bana sarıldı
bende ona tabi
sarılma öncesi kısa bir öpüşme oldu
sonra yine telefon çaldı
açar açmaz
-tamam geldik dedi
telefonu kapattı
-sözlüne bir öpücük daha verir misin dedi
-ulan öteki kızı da kaçırmış olduk iyi mi dedim
eli parmağındaki yüzüge gitti
-ben seni nasıl tehdit edeceğim bende yüzük isterim dedim
-çeneni tutsan zaten alacaktım dedi
-ben bişey mi dedim şimdi. kiminle konuşuyorsun sen deyip sağa sola baktım
-hadi deli hadi geç kaldık dedi
-dur yaa öpüşecektik dedim
kısaca bir kere daha öptüm
sonra aşşağıya inip
yemek yemeye gittik
ailesi ile beraber
yüzük farkedildi. —yüzük mü aldın kızım dedi annesi
-kelebek almış dedi ebru
durum anlaşılır gibi olmuştu
benim parmağıma da kaymıştı gözler ama benimki boştu
ses çıkarılmadı muhtemelen benim olmadığım bir ortamda konuşulması gereken bir konuydu
biraz utandığım için lavaboya kalktım
lavabodan erken dönmeme sebebimden hala utanıyor olmamdı
ama mecburen geri gitmek zorundaydım
masaya gittim
oturdum
yerimi aldıktan sonra
tam suyu içmek için bardağı kaldırdım ki
-hayırlı olsun dedi annesi
hiç oralı olmadım
ebru dürttü beni
-sana diyor diye
-ne hayırlı olsun anlamadım pardon dedim
-sözlenmişsiniz dedi
hassiktir ebru bunu da mı söyledin amk
-kim sözlenmiş dedim. heyecanlandığım için
babası lafa girdi
-kızım ile sen sözlenmişsin kelebek dedi
adam beni dövecek sandım amk.
-sözlendik mi ebru dedim. ebruya dönerek
parmağındaki yüzüğü göstererek
-sözlenmedik mi dedi
-çok kırıldım size dedi annesi
hassiktir yaaa offf kaçacak yer lazımdı
-bende çok kırıldım dedi babası
ha sen eksiktin zaten sıçtık iyice amk.
habersiz iş yaparsan böyle olur
ver yüzüğü işine bak amk.her yüzük de bi bok mu olması lazım.
yıllarca sakladın zaten yüzüğü dursun işte
-pardon kusura bakmayın dedim.
-bari nişanı habersiz yapmayın dedi annesi
nişan mı??
habersiz??
bi dakika lan ne oluyor amk.
açıklamayı ebru yaptı
-çok gücenmişler onlarla beraber takmadığımız için dedi
buz gibi bir biradan çok büyük bir yudum almışcasına serinledim
-sade bir tören olsun istedi ebru dedim.
böylece suçu ebrunun üstüne atarak ona olan kızgınlığımı belirtmek için
-ben mi teklif ettim beyefendi dedi
-iki yüzük olmadan sözlenilmez ebru. diğerini de alıp öyle sözlenelim.hem ailenin haberi olsun demedim
mi dedim. gülerek
-bak yaa yalan söylüyor baba dedi
-siz hiç merak etmeyin ben onu biraz kızdırır yüzüğü attırırım.
sonra tekrar teklif ederim iki yüzükle böylece siz de görmüş olursunuz dedim
ben işin gırgırındayken gerekli cevap kayın pederden geldi
-söz bir kere verilir.
vay amk.


29


adam bi cümleyle sikti bıraktı beni orda yemek masasında yenmiş yemeğin tabak bulaşığı gibi kaldım
üstüne ebru
-duydunuz mu kelebek bey dedi
yaptığım şakanın eksik yanını bulup beni iyi göt ettiği için peder beye laf yetiştirmeden
-çok haklısınız dedim
anladı bozulduğumu
annesi bu arada ebrunun yüzüğüne daha yakından bakmaya çalışıyordu
-çok güzelmiş filan diyor ama
neresi güzel amk.
ebruya aldığım yüzükten 100 tane alsan parmağındakinin bir tanesini alamaz
-hadi kalkalım dedi ebrunun babası
kimse nereye diye sormadan kalktık
otele geldik
-birer içki içelim de öyle yatalım dedi yine ebrunun babası
bara geçtik
barmen bar menülerini dağıtmaya başlarken
-gerek yok menüye. soğuk şampanyanız var mı dedi
hiç de sevmem amk. o köpürenleri
-ebrunun annesi ben bir de su alayım dedi
ebru da ona katıldı
şampanya geldi
mantar itina ile patlatılıp gerekli miktarda köpük dışarı boşaltıldıktan sonra
bardaklar dolduruldu
… nın şerefine cümlesindeki boş yerleri doldurmak kime düşerdi
tabiki babaya
-verdiğiniz sözün şerefine çocuklar dedi. bize bakarak
ıkına ıkına içtim.
bi daha doldurmasınlar diye de hepsini bitirmedim **yüzümün ekşimesinden peder sevmediğimi anladı
-başka bişey içer misin dedi
isterim tabi amk.ama direk de söylenmez ki şunu istiyom diye
zaman kazanmak için
barmene
-menüyü alabilir miyim dedim
aslında içeceğim şeyi biliyorum.
bi kaç göz gezdirip
bakarken
-aynısından bana da söyle dedi. ebrunun babası
vay amk. üstüme yine sorumluluk bindi
fikrimi değiştirip onun sevdiğini bildiğim
iki tane baco söyledim
bakardi kola fikrim hoşuna gitmiş olacak ki
-iyi fikir dedi ebrunun babası
içkileri içtikten sonra
-bir tane daha içer misiniz dedim babasına
-hayır yarın araba süreceğim dedi
sanki benim bir tane daha içmek istediğimi anlamış gibi
-bir tane daha alabilir miyiz dedi barmene
elinde içki ile gelen barmene de benim için olduğunu söyledi
evet yarın alanyaya geri dönüyorduk
-senin ehliyet yok dimi hala dedi babası
-yok dedim
-al bi tane artık dedi
-tamam dedim.
bayanlarda bardaklarını bitirinceye kadar bekledik
sonra odalara geçtik
ben herşey iyi güzel sanırken
ebru bana suçları üzerime attığı için surat yaptı
şaka olduğunu söylesemde
inatla devam etti
-ne yapmam lazım kendimi affettirmek için dedim
-hiçbirşey yapma dedi ama nazlanmaya başlamasından kafasında birşey olduğu belliydi
-söyle işte herşeyi yaparım senin için dedim
-herşeyi mi dedi. gülümseyerek
tırstım bir an amk.
hani ben hikaye yazarken araya girip. hikayeyi devralarak benim götü kaybedişimi anlatıyorlarya
bende öyle birşey olacak sandım
-evet herşeyi lan seviyorum seni ne istersen yaparım dedim
-peki dedi. dudaklarıyla
aha lan sadece öpüşmek istiyormuş sandım
dudağına yaklaştım biraz öpüştük
-tamam mı affettin mi dedim
-affetme şartım bu değildi ki dedi
-affetmediğin adamı neden öpüyorsun o zaman dedim
-affetmediğim sözlümle şampanya bile içerim.ama o şampanya kadar da soğuk alırım intikamımı dedi
-affetmeden bi kaç kez daha öpüşelim sonra ffeder durursun dedim
-olmaz dedi
-ne istiyorsun söyle o zaman dedim
-şortunu giy dedi
bi dakika tam kavrayamadım olayı ne oluyor amk.
benimle beraber olmak istiyor olsa soyun derdi direk
şortu niye giyeyim ki??
-niye dedim
-dediğimi yap kelebek dedi
bi fantazisi vardır diye düşünüp biraz heyecanlanarak kotu çıkardım
boxerla kaldığım zaman sordum
-bunu da çıkarayım mı diye
-hayır o kalsın şortu giy dedi
gittim şortu giydim
-çoraplarını da çıkar dedi
çıkardım
bekle dedi
içeri geçti
kapıyı kapattı yatak odasının
bende mal mal bekledim ne olacak diye
sonra dışarı çıktı
dizlerine kadar olan bir elbise ile
-hadi gidiyoruz dedi
-nereye gidiyoruz dedim
-beni takip et dedi
-yalın ayak mı geleyim dedim
-terliğini giy dedi
-emredersiniz de affedilmeyi neden bu kadar gizemli hale getirdin dedim
-hadi hadi konuşma dedi
odadan çıktık
resepsiyoncunun şaşkın bakışları arasında oteli de çıktık
denize doğru yürümeye başladık
piçlik koktu burnuma
-sex on the beach yapmaya mı gidiyoruz dedim
-bunun içinde affedilmeyi dileyeceksin kelebek bey dedi
eh beee bişey de denmiyor amk.
plaja geldik
-tamam mı dönelim mi dedim
-hayır yüzeceğiz dedi
-ebru sarhoşu vardır diskodan çıkanı vardır, hırsızı vardır gel dönelim dedim
dedim de kime diyorum
o üzerindeki elbiseden bir çırpıda kurtulup denize yürümeye başladı bile
bende t shirt çıkarıp
arkasından gittim
denize girdik mi girdik
sarıldı bana öpüşmeye başladık tuzlu tuzlu yine
ben biraz kendimden geçtim
-hadi odada devam edelim durduramıyorum dedim
-ben durdururum merak etme dedi
bi tane bekçi geldi tüm ortamın amına koydu
sanki denizi sikiyoruz amk.
-hop bilader ne yapıyonuz burda dedi
-yüzüyoruz dedim
-laaan bırak almışsın elin cavır gızını git bi otele götür dedi
vay amk. ebruyu turist beni de karı götürecek yeri olmayan fakir piçi sandı
-dayı ayıp oluyor ne turisti dedim
-neyse yasak çıkın dedi
nasıl bi yasaksa amk. alanyada yasak değil.hem madem göreceksin neden suya girmeden önce görmüyon
-tamam çıkıyoruz git sen dedim
-bekliyorum dedi
ebru sen bekle burda dedim
-tamam sakin ol dedi ebru
-git başka bir yerde beklede kız çıksın dedim
-5 dakika sonra burda görmeyeyim dedi
vay amk. oğluna bak kim verdiyse o sorumluluğu deniz kendinin sanıyor
bekçi gidince
ebruda çıktı
otele döndük
ıslak ıslak
duşa beraber girdik yine


30


sonra da zaten hafif olan ebruyu kaldırıp yatağa götürdüm —akıllı evlenince böyle götürülür dedi.
-uzun zamandır spor yapamıyorum kas yapayım diye böyle götürüyorum dedim
-romantizm fakirisin kelebek dedi
amk ben fakiriysem sen de çeneni tut.ne güzel taşıyoz işte
-sözlülük romatizmi öldürürmüş dedim
bu sırada yatağa geldik
onu yavaşça yatağa bıraktım
birden birşeyler yapacak olmanın heyecanı ile utandım kıpkırmızı oldum
evet kırmızı ben yine ben
utangaç halimden oldukça haz alan ebru da
ellerimden tutup beni kendine çekti
-bir öpücük verir misin sözlüne dedi
-evlenmeden olmaz ebru kusura bakma dedim
-zorla öperim o zaman dedi
-kol kaslarına güveniyorsan dene dedim
biraz daha çekti kendine, sizce karşı koyarmıyım amk.
-hiç zor olacağa benzemiyor dedi
yaklaşıp öptü. sonra bıraktı öpmeyi bana baktı
-bu kadar mıydı? dedim
-daha ne olsun sözlümü öptüm işte dedi
-iyi ben yatayım o zaman alacağını almışsın sen dedim
-senin almak istediğin bir şey mi var yoksa dedi
-bilmem dedim. nasıl bir şekilde dediğimi tahmin edersiniz
-kol kaslarına güveniyorsan dene dedi
-benim kadar güçsüzsen hiç sorun olmayacağa benziyor dedim
-dene bakalım dedi
ilk denemelerimde karşı koydu. gülerek ve naz yaparak
yataktan kalktım bir kaç esneme hareketi yaptım
-ne yapıyorsun deli diyerek öylece bana baktı
-zorlayacağa benziyorsun ısınmam lazım dedim.ona aldırmadan ciddi bir şekilde esnemeye devam ettim
o gülme krizindeyken
sonra yatağa geçtim
uzandım
-ne oldu dedi.
-çok yoruldum. maç yapacak halim kalmadı dedim.
-masaj yapayım istersen dedi
-hani istemiyordun dedim
-naz da mı yapmayalım dedi
-sözlünü usandırdın iyi geceler sana dedim
o üstüme atladı
tekrar öptü bir kere
-nerde kaldığımızı hatırlattı mı sana dedi
-biraz daha kopya verir misin dedim
ilkine göre biraz daha uzun süren bir kez daha öptü beni
sonra da olanlar oldu malumunuz.
ertesi gün kalktık
artık alanyaya gitme günüydü
sabah kalhvaltı için otel restoranında buluştuk
kahvaltıda bayanlar deniz gidip akşam üzeri dönmek istediklerini söylediler.
ama biz ebrunun babasıyla denize giderken
ebru annesi ile kısa bir çarşı turuna alışveriş için gittiler
ebrunun babası ile
maaş konusunda konuştuk
-maaşıma zam istemiyorum. diğer personelin bu duruma vereceği tepkiyi az çok tahmin edersiniz.bu
durumdan rahatsız olmak istemiyorum. zaten yeterince yüksek maaşım dedim
-kimin haberi olacak ki dedi
-muhasebecinin olur. müdürün olur onların da ağızlarını ne derece tutabileceği soru işareti dedim
-söz verdim ama eşime dedi
-zam yaptığınızı söylersiniz olur biter dedim.
-tamam o zaman sen bilirsin ama bir şartım var dedi
-nedir dedim
-bunu söz hediyesi olarak gör. ehliyet masrafların benden dedi.
-şartınızı kabul etmiyorum kusura bakmayın dedim
-neden dedi
-böyle yapacaksanız. bana maaş da vermeyin zaten. herşeyi siz ödüyorsunuz dedim
-iyi sen bilirsin dedi
bir süre oturduk ben denize girdim çıktım
biraz daha uzandıktan sonra ebrular geldi
nerden aklına geldiyse
-hadi jet skiye binelim dedi
iki tane kiraladık 15 dakikalığına.
birisine ebru ile ben diğerine de ebrunun babası tek başına bindi. ebrunun annesi binmek istemedi
o heyecanı yaşayıp
biraz da yüzdükten sonra otele döndük
üzerimizi değiştirip
yolculuk için hazır hale geldik
antalya aksuya kadar yemek yemedik.
aksudaki köftecide köfte yedikten sonra alanyaya döndük
bugün izinlisin dedi babası ama ben aksam servisinde otele gittim
millet vaaaay falan diye karşıladı
kimden duydularsa duymuşlar amk.
onlardan kimse gelmedi akşam
ebruyla mesajlaştık otelde olduğumu söyledim
ve iş çıkışı buluşmak üzere sözleştik
işim bitince yanına gittim
yorgun olduğumuz için fazla durmadan gönderdim onu bende gittim yattım
ertesi gün ehliyet için başvuruya gittim.
biraz daha zaman vardı yeni derslerin başlaması için
bu durumu ebrunun babasına da söyledim otelde.
ebrunun babası şoförü çağırdı
bana direksiyon dersi vermesini söyledi
aksam üzeri antre saatimde
ilk denemelere başladık
eli el freninde
şöyle yap böyle yap derken
bir kaç başarısız araba kaldırma denemesi
daha sonra stop ettirme sayısında ki azalma ile
birinci viteste yavaş yavaş sürmeye başladım
ikinci gün ki eğitime ebru da geldi
ama onu arabaya bindirmedim.
4 gün üstüste gittik
biraz daha öğrenmiştim artık sürmeyi ama heyecan vardı
şoför tamam oldu bu iş sana sadece pratik lazım artık dedi
ona telefon geldi
arabadan indi bana da yavaşça tur at dedi
geri geri sürerken gaza yanlışlıkla fazla yüklendim
heyecanım artınca direksiyonu da ters tarafa kırdım ne oluyor amk derken
ayaklarım dolandı yine gaza bastım
araba 1 bucuk metre yükseklikteki bahçeye düştü
ters dönmüş bir şekilde
ben emniyet kemeri asılı olduğu için yukarda kaldım
bacaklarım direksiyona sıkıştı
alnımın üzerinde saçların başladığı yerin hemen üstünde kanama başladı
tepesi aşşağı olduğum ve tüm kan oraya pompalandığı için daha fazla akıyordu
sağdan soldan yetişenler beni arabadan çıkardılar
arabanın durumu pek de iyi gözükmüyordu
ebrunun bu durumdan haberi olmaması gerekiyordu
hastaneye gitmek gerekiyordu
babasına hesap verilmesi gerekiyordu
polis e cevaplar verilmesi gerekiyordu
bi arabayı süremedin amk diye kendime küfürler edilmesi gerekiyordu
hastaneye gittik önce arabayı orda bırakarak
doktor tutturdu dikiş atacam diye
dikiş atılması demek
saçların önünün kazınması demek
bu durumda ebrunun haberi olacağı ilk aklıma gelen şey olduğu için şiddetle karşı çıktım
zaten o kadar da büyük bir kesik değildi
doktor atmam lazım dedi
sinirlendim doktora
-sorumluluk benim atma dikişi ödemeyi atmış gibi yaparız merak etme dedim
doktor da bana kızdı ama ben kazandım.
biraz pansuman yaptılar
bacaklarımda da bişey yoktu yürüyebiliyordum zaten
polis de
kara yollarına zarar vermek. ehliyetsiz araç kullanmak ve ekleri şeklinde bir sürü ceza yazdı
arabayı sanayine çekici vasıtası ile gönderdik
şoför mecburen olduğu için ebrunun babasına haber verdi
arabada değil bende bir şey var mı diye heyecanla geldi
o günden sonra bir daha koltuğa oturmadım beyler. hala ehliyetim yok
ebrunun haberi oldu
o da kızdı bana neden dikkat etmiyorsun diye. şoföre kızar gibi oldu bir ara neden yalnız bıraktı diye ama
ben müsade etmedim
sonuç olarak arabada maddi zarar
bende rezil olma
şoförde pişmanlık
ebruda da korku oldu bana birşey olacak diye.
bu akşam izinlisin dedi ebrunun babası
halbuki izni gerektirecek bir durum yoktu
hemen arkasından ebru aradı
-bu akşam gel beni al dedi
olayda onun parmağı olup olmadığını öğrenmek için
-çalışıyorum bu gece dedim
-babam izin vermedi mi sana dedi
böylece ebrunun olayda parmağı olduğunu anladım
-başka bir kızla randevum var ebru dedim
-kızmıyorum dedi
-tamam o zaman akşam gelirim dedim
akşam gittim onu evden aldım
-nereye gidiyoruz dedim
-şu restorana dedi
-ne yapacağız orda dedim
-yemek yiyeceğiz dedi
-ben yedim yemek dedim. yemediğim halde
-acıkıncaya kadar bekleriz o zaman dedi
restorana gittik
yemekleri söyledik.
heyecanlıydı
bir şeyler sakladığı belliydi
yemek sonrası anladım nedir heyecanın sebebi diye
-çok korktum sana birşey olacak diye kaza yapınca,sen kendini öldürmeden şunu bi al bakayım dedi
yüzük kutusunu çıkardı
açtım içinde bir alyans vardı
içinde ebru yazıyor ve benim ona teklif ettiğim gecenin tarihi yazıyordu
-çalışırken takmasam olur mu?diğer kızlar yanlış anlar şimdi dedim
-bende çıkarayım o zaman dedi
vay amk. ne kadar ağır bir şaka yaptığımı farkettirdi bana böyle çıkışması
-en azından inş. parmağıma olmaz dedim gülerek
-o parmağını kırarım zorla sokarım.bir zevkle yüzük taktırmıyorsun dedi
-kazadan sonra beyin hücrelerimde bir ayar bozukluğu oldu kusura bakma dedim
-o ayar bozukluğu sende ben seni tanıyalı beri var zaten dedi


31


**ben bişey demeden
-özür dilerim dedi.
-özür dilemeni gerektirecek birşey yok haklısın,en mutlu olman gereken anında
bile işi dalgaya vurup kendimi eğlendirirken seni üzüyorum asıl ben özür dilerim dedim
-bunun farkında olman bile seni seviyor olmama bir sebebtir dedi
-fazla abarttığım anlar oluyor.sen bana aynı şakayı yapsan senin kadar alttan
alamayabilirim.kendimi biliyorsam almam,
anlayışın ve bana katlanabildiğin için teşekkür ederim
halbuki bir gün bu şakaların bir tanesi kızıp arkana bakmadan çıkıp gitsem yaşayamam bile
kumardan kalma bir huy bu galiba adrenalin gibi
beni bırakıp gitme ihtimalini bilerek seni çok kızdırıyorum.böyle bir riski alıyor olmak
aslında çok korkutucu,sanma ki ebru tamamdır benimdir bensiz yaşayamaz
ben ne yaparsam yapayım bana katlanır,ben gitsem bile arkamdan gelir düşüncesi var
inan yok,
aklıma ya bir gün biterse diye geliyor ve çok daralıyorum.
çok korkuyorum seni kaybetmekten
hiç bir zaman biterse bitsin yaşarım ben onsuz da diyemiyorum
yaşayamaz mıyım?yaşarım elbet ama sende nefes alıyorsun afrikada ki fakir bir çocukta
seni üzmeme izin verme ebru yoksa sonunda ben çok üzüleceğim.
haylaz bir çocuğunum senin ama kulaklarımdan çek arasıra
insan çocukken anasız aşıkkende yarsız yaşayamaz.
tekrar özür dilerim dedim
-benim oğlum yeterince biliyor ne yapacağını zaten.
sadece uygulama hataları yapıyor bazen onu da zamanla öğrenecektir dedi.
birbirimizsiz yaşayamayacağımız halde birbirimizi kaybetmeye meyilli hareketler
yapmayalım kelebeğim.
daha önce provalarını yaptık ayrılığın seni bilemem ama ben dayanamıyorum sensizliğe
dedi
-evet haklısın ebrum zamanı anımsatan nereye baksak ufuktaki ayrılığı görmeye başladık
yine dedim(ankaraya okul için dönecek olması)
bu sırada yemeği de yedik
üstüne kahve de içtik
-kalkalım mı dedi
hesabı ödedim
küçük bir yürüyüş yaptık
-herkes için yazılmış birisi vardır ebru dedim
onaylarcasına başını salladı
-bazen doğru kişiyi bulmak için geçmen gereken bir kaç kişinin hayatına girmesi gerekir
dedim
ben seni buldum.bana yazılmış doğru kişim için geçmek zorunda olduğum birisi değilsindir
umarım dedim
-kaderi bozmak hattimize değil sen sadece umutlu ol ben öyle yapıyorum çünkü dedi
-bugünümüze kadar olan kısma bakıyorum da şükretmek gerekiyor halimize dedim
-tüm dualarımın ilk kelimesinin kelebeğim dedi
-benim tek duam var o da tek kelimeden ibaret.ebru. dedim
iskeledeki bir banka oturduk ama bizim yerimize değil
başını omzuma yasladı
bende tek kolumla onu sardım
bir süre oturduk
sonra bir türkü kafeye gittik
bir köşeye oturduk
çalan müziğe kaptırdık kendimizi
aheste aheste içtik
gelen gülcüden bir gül aldım ebruya
hem gülcüyü kızdırmak hemde ebruyu güldürmek için
kıran kırana pazarlık ettim gülcü ile
cingene olduğu için ve bende onunla onun lisanını konuştuğum için
ama ebru sıkılmış olacak ki
bir tanesi çekti
-ver kaç para istiyorsa dedi
hevesim kursağımda kaldı
fazlası ile verdim gitti gülcü
ebru sıkılmış olacak ki
-hadi gidelim dedi
hesabı ödedim
gülü masada unuttu
bende neden almıyorsun demedim
bir kaç yüz metre yürüdükten sonra
-o yüzüğün akıbeti de sana aldığım gül gibi olmasın dedim
-offf pardon unuttum hadi dönelim lütfen dedi
-boşver hadi gidelim dedim
ısrar etti geri dönmek için bende inat ettim gitmemek için
-burda bekle o zaman dedi
-tamam boşver ebru dedim
-bekle lütfen dedi
geriye dönüp yürümeye başladı
bende mecburen arkasından gittim
gülü biraz geçte olsa türkü barın barında buldu
masayı kaldırınca bara koymuşlar
gülün fazla olan sap kısmını koparıp
tokası ile saçının arasına soktu
-ne kırıyorsun gülü o kadar para verdik dedim.
-paranı vereyim de sus dedi
ağır konuştu yine ama piçliği ben başlattığım için ses çıkarmadım
sonra o da ağır konuştuğunu farkedip
koluma girdi
-kızdın mı dedi
-yok tamamen haklısın,ben kaşındım dedim
-ben sana para ile alınamayacaklar şeyler verdim.sende bana paramla alınamayacak bir aşk
yaşatıyorsun.
bırak para sadece babamın bana verdiği harçlık sana verdiği maaş olarak kalsın hayatımızda
dedi
haklı amk. allahın fakir piçinin tekisin amk.paradan bahsettiğin kişiye bak.
beni euroyla kaldırıp dolarla sikti beyler
** -yarın ne yapacağız dedi
-ben çalışıyorum annem yayladan gelecek akşam üstü de eve gitmem lazım dedim
-beraber gideriz dedi
-tamam bakarız dedim
onu evine bırakıp bende eve gittim.
ertesi gün işe geldim
sabah gelen barmene
-şiftleri değişelim mi ben sabah geleyim sen öğlen gel benim biraz işim var öğlen arası dedim
anlaşmayı yaptık
akşam üstü ebru aradı
-bende geleyim mi size dedi
-iyi hadi otelde bekliyorum dedim
-sen geç eve ben gelirim dedi
ben eve gittim
annemle hoş beş konuşurken. yayladan getirdiği üzümden yedim
sonra ebru da geldi
konuşmaya başladılar
annem yayladan bahsetti ebru olan bitenden bahsetti kendi aralarında bir süre konuştular ben
banyo yapıp üstümü değiştirken
ben yanlarına geldiğimde mutfaktalardı
aralarında ki konuşma
annemin yayladan getirdiği üzüm yapraklarını sordu ebru
annemde onlarla yaprak sarması yapacağını söyledi
ebru çok sevdiğini söyledi. annesinin de çok sevdiğini söyledi
tamam annenleri de al uygun bir zamanda gelin yapayım dedi
bi dakika anne ne yaptın resmen davet ettin ailesini
ebru zaten dünden razı
-tamam yarın geliriz dedi
-hadi gidelim geç kaldım dedim
evden çıktık
ebru annesini aradı
-kelebeğin annesi bizi yarın yemeğe davet ediyor anne dedi
bir süre konuştuktan sonra
telefonu kapattı
-bana haber verirsin kaçta gelelim diye dedi
-tamam dedim
ben otele geçtim
o eve gitti
gece iş çıkışı işim biraz uzadığı için ebruyla sadece telefonda görüştük
ona yarın öğlen onunla denize gitmek için öğlen antre kullancağımı söyledim
anlaştık
ben eve gittim
annemle yarın akşamki yemek konusunda konuştuk
halamları gündüzden eve davet edip
evi çeki düzene sokacaklarını bana da eksik olan bir kaç şeyi yarın almamı söyledi
ben sabah erkenden işe gidip
iş çıkışı annemin bana verdiği listedekileri aldım
sonra eve gidip denize gidebilmek için gerekli nevaleyi düzüp
ebruyla buluştuk
denize girdik
eğlendik derken
unuttuğumuz bir şey vardı
akşam çalışacaktım
ben yemeğe nasıl gelecektim
babası da birşey dememişti
sonra otelde gece biraz daha geç gelip barı kapatıncaya kadar bekleyen barmeni arayıp
onunla şiftleri değiştirdim
yemek çıkışı otele dönüp barı ben kapatacaktım
ben eve geçtim ebru da kendi evine
evde son hazırlıklar yapılıyordu
annem ve halam
fesleğenli imam bayıldı
yaprak sarma
börülce salatası ve cacık hazırlamışlar
ben onlara
masayı kurmaya yardım ettim
duşu alıp üzerimi değiştirdikten sonra
babamda geldi
halama kalmasını söyledik ama kalmadı
ebruya telefon açtım geliyor musunuz diye
-yoldayız dedi
heyecanlanmaya başlamıştım
çıkabilecek sorunlar beni endişelendiriyordu
ellerinde tatlı ile geldiler
ebrunun kardeşi de gelmişti
benim bilader de evdeydi
kısa bir tekrar tanışma faslında sonra
salona geçtik
-sofra hazır direk oturun isterseniz dedi babam
-evet soğumasın dedi annem de
bu durumda oturmak zorunda kaldılar
yemeğin başındaki tek konuşmalar
çok güzel olmuş afiyet olsun geyiği idi
daha sonra geyik
işler nasıl yayla nasıl diye genel konuşmalardan sonra grublaşmalar oldu
ebrunun annesi annemden yemek tarifi alırken
babamla ebrunun babası politikaya atıldılar
kardeşlerimiz de
ben şu okulda okudum sen bunu tanıyor musun
o benim de arkadaşım derken onlar da geyik kurdular kendi aralarında
ben ortada ters giden bir durum var mı diye
onları kontrol etmekten kimse ile konuşmadım
baktık herkes yemeğini bitirmiş
ben masayı yavaş yavaş toplamaya başladım
bana yardım etmeye yeltenenlere siz devam edin ben hallederim dedim
ebru yeltenmekle kalmadı o da yardım etti bana
masayı kaldırdıktan sonra
yavaş yavaş lavaboya el yıkamaya geçtiler ve sonra
oturma grubuna yayıldı hepsi
biladerle ebrunun kardeşi
birbirlerine pes iki de rakip olabilmek için yan odaya geçtiler
şöyle bir baktım hepsine
vay amk korkacak hiç birşey yokmuş gibi geldi
hepsi konuşuyor kendi aralarında
kültür farkını sikine takan bile yok
ebru sanki ev hanımıymış gibi
-çay mı içersiniz kahve mi dedi
çayda karar kıldılar
ama ne hikmetse çayı da ben demledim
sonra biz de içeri geçip
oturunca muhabbete biz de dahil olup
sorulan sorulara cevap olduk
ben sıkıldığım zamanlarda
çayın durumunu kontrol etmek için mutfaga kaçtım
çaydan sonra
annem tatlıları da ikram etti
benim iyi geçtiğini düşündüğüm
buluşma tekrar görüşmek üzere sözler alındıktan sonra
vedaya geçti
onları biraz bekletip bende üstümü değiştirdim iş için
gitmeseydin demelerine diğer barmene söz verdiğimi söyleyip
onlarla gittim
beni işe bıraktılar
geç saate kadar çalıştığım için o gece de görüşmedik ebru ile
daha sonraki günlerde annem ebrunun annesini kısır yemeye
davet etti
karşılıklı görüşmeleri oldu
ebrunun babası
sürekli babama selam gönderdi
biz ebru ile işten arta kalan zamanlarımda görüştük
otele geldi
geceleri buluştuk
denize gittik
ebruyu okulu için ankaraya gönderme vaktine kadar olağan dışı birşey olmadı
son gecesinde işe gitmedim
bu durumdan kimse rahatsız olmadı
anlayışla karşıladı iş arkadaşlarım
klasikleşmiş veda hazırlıklarında olduğu gibi söylenecek fazla sözün olmadığı
bir kaç saat yaşadık
sonra bir arkadaşımın evine gittik
orda geceyi beraber geçirdik
sadece birbirimizi üzen
muhtemel yaşayacağımız ayrılık acılarından konuşup sarılarak yatarak
gece sonu sabaha doğru onu eve bırakmak için onların evine gittik
-burda bekler misin dedi
yukarı çıktı
5 dakika sonra
elinde bir poşetle geldi
-gönderdiğin 30.000 mesaj için teşekkür ederim dedi.
ve poşeti bana verdi
tekrar öptü
-yarın gelir misin beni uğurlamaya dedi
başımla geleceğimi ima ettim
tekrar öptü
o yukarı çıktı ben eve geçtim
**eve gelince poşet elimdeki ağırlığını kaybedip
beynimde ağırlık yapmaya başladı
zaten 30bin mesajın için teşekkür ederim dediği zaman
aşkımız için bir uğraş vermiş
olduğu belliydi
peki ben ne yapmıştım hiç birşey
açtım poşeti
gözüme ilk çarpan bir kaç defter oldu
ama onlardan önce bir kutu çıkardım
ebrunun bana hediye ettiği cep telefonu kutusuydu
kutuyu açtım model olarak cep telefonunda son nokta dedikleri cinsten
hani ben paraya kıyıp da o telefonu almazdım
bi tek mesaj bölümü çalışsın birde yes tuşu o kadar küçük olmasın yeter amk
telefonda ne gerek var o kadar atraksiyona
telefonu aldık kabul ettik
poşette kalanları çıkardım
4 tane defter
her birinde ebrunun el yazısı
ilk mesajımdan son mesajıma kadar yazmış
her sayfanın altına
sayfada kaç mesaj yazılmış onu yazmış
diger sayfalarda toplayarak gitmiş
her mesajın başına – işareti koymuş
çok begendiklerine yıldız işareti yapmış
benim onu üzdüğüm mesajlarda ünlem işareti koymuş
bütün defterleri numaralandırmış
bazı yerlerde kısa notlar almış
bazı bölümlerde kendi yazdıklarını da yazmış.
bazı bölümlerde hikayelendirmiş
ama cogunlukla sadece benim yazdıklarımı yazmış
hepsinin basına gün tarihi atmış
son defterde bitmemiş bir defter
son sayfasına bir not yazmış
*benim için milyonlarca kez bastığın telefon tuşları için ellerine
beni bu denli mutlu ettiğin için yüreğine sağlık aşkım
seni seviyorum
** verilen emeğe saygı duydum
kendime baktım olm sen ne bok yedin bu kız için diye
bi bok yemedim lan cevabını verdim
ama bişeyler yapmak lazımdı
bir gecede ona birşey yapıp 4 senedir yapıyor imajı veremezdim
utandım piçolar
onun yaşadığı aşkın saflığına inandım
ha ben sevmiyor muydum seviyordum
ama odun sevgili derler ya
memnun oldum benim amk.
muhtemelen o da benim hakkımda birşey yaptı mı acaba diye düşünüyordur
ama sadece düşünmekte kalacak çünkü yarın elim boş gideceğim ona
bi de telefon almış
benim ona aynı ayarda bir hediye alabilmem için
mahelledeki piçleri toplayıp telefoncu soymam lazım
yada maaşın dolmasını beklemem lazım
bestesi kadere sözleri alın yazısına ait olan bir türkü
kulaklarımda çınladı yine
garibanlığın gözü kör olsun amk.
ertesi gün oldu
her zamanki gibi gece cıkacaktı yola
ankaranın yolları
8 saat 550 km
denizsiz tatsız tuzsuz
bir insanı alacak benden yine
diğer kalabalığın içine sokacak
kimse kalbindeki acıları
cektiği acıyı bilmeyecek
yalnızlıklarında yaşayacak sadece huznu
kim kimdir nereye gider ne iş yapar
sürekli koşuşturan insanlar arasında kaybolacak
güne bir teşekkür mesajı ile başladım
uyanınca o da rica ederim dedi
-30001 inci mesajımı nereye yazacaksın dedim
-kırtasiye de sadece o defterleri satmıyorlardı dedi
-ne yapacaksın bugün dedim
-kahvaltı yapacam birazdan sende gel lütfen dedi
-sonra ne yapacaksın dedim
-bilmek istiyorsan gel dedi
-baban gitti mi işe dedim
-kalkmadı o daha dedi
-kalkınca haber ver gelirim o zaman dedim
5 dakika sonra mesaj geldi
-kaldırdım hadi gel dedi
vay amk inş benim için kaldırdığını söylememiştir
umudu ile gittim evlerine
son gün kahvaltısı hazırlanmış
evin içinde matem sessizliği var
beni öyle bir karşıladı ki annesi
sanki yakınımı kaybetmişim
surat bükük
geç oğlum geç dedi
peder bey kalkmış
kahvaltıya oturmuş bile
ebru sarıldı bana
-hoş geldin aşkım dedi
mutlu görünmeye çalışarak
masaya bende oturdum
çay dolduruldu
kahvaltı yapıldı
benim de işe gitme vaktim geliyordu
izin alacagım adam yanımda duruyordu ama
götüm de yemiyordu amk. sormaya
o kahvaltısını yaptıktan sonra
planlar konuşulmaya başladı
ufak bir kaç alışveriş
valizin son şeklini aldırmak
öğle yemeği için otel
planlardan bazıları idi
ben hala izin alamadım
ve bu planlar işlerken ben nerde olacağımı bilmiyordum
izin alamadan da babası gitti
otelde görüşürüz diye
ben biraz daha oturdum iş vaktimin gelmesine kadar
annem aradı
onunla konuştuk
kapattıktan sonra
-telefonu begenmedin mi yoksa dedi ebru
cünkü hala eski telefonu mu kullanıyordum
-cok begendim de alışamadım henuz hem bu daha çalışıyor dedim.
-yok yok begenmemişsin sen dedi
-tamam söz onu kullanacağım cok begendim dedim
iş saatim geldi
müsade istedim otele gitmek için
ne işi diye ikiside çıkıştı bana
-siz ufak tefek hazırlıklarınızı yapadurun otelde görüşürüz öğlen yemeğinde dedim
ebru biraz üzüldü ama kabul ettiler işe gittim
hiç birşey yok gibi çalıştım
öğlen yemeği için geldiler
ebru bana bakarak ben ona bakarak arasıra çalışıyor olduğumu hatırlayıp çalışarak yemeğini
yemesini izledim
yemeklerini yedikten sonra
biraz oturdular
ebru bara gelip
bi kaç işlerinin daha oldugunu söyledi
-akşam antrende görüşürüz dedi
gittiler
ben işten çıkmama yakın ebrunun babasının yanına gidip
-ebrunun gitme saatinde ben çalışıyor olacağım biraz erken çıkabilir miyim dedim
-diğer barmenlerle konuşun kendi aranızda halledin bana sormana gerek yok dedi
-sağolun dedim.
diğer barmenlere gittim
olayı anlattım
lan olm bi siktir git gelme amk. akşam dediler
valla mı lan dedim
vallaymış beyler ciddiymiş adamlar
ne olur ne olmaz müdüre de ilettim olayı
o da onay verdi
ebruyla buluştuk aksam 5 den sonra
bizim yerimize gittik
oturduk bir saat kadar
bilindik ayrılık konuşmaları
gizlenmeye çalışılan bir kaç damla yaş ama
işin kötüsü
ben alışmış gibiydim ayrılığa
öncekiler kadar koymadı
ama aynı durum ebru için geçerli değildi
o gizleyemeden ağlamaya başladı vakit azaldıkça
ebrunun annesi aradı
kızım nerdesiniz bişey yemeyecekmisiniz diye konuştuklarını tahmin ediyorum cünkü
bu sorulara karşılık cevaplar verdi
birazdan geliriz diye de telefonu kapattı
onlara gittik
oturduk
ebru yemek yemek istemedi
o yemeyince bende yemedim
bekle bekle derken
zaman geldi
evden çıktık
otogara vardık
valiz arabadan çıkıp otobüsteki yerini alırken
ebrunun gözyaşları yuvasından çıkıp yanağındaki yerini aldı
uzun sarılma tek bir öpücük
defalarca söylenmiş seni seviyorum dan sonra otobüse bindi
o an’a kadar alışmış olan ben içimdeki onsuzluğu hissetmeye başlayınca üzüntü kudurması
yaşadım
tek yapabildiğim el sallamalarına karşılık vermek oldu
yine yalnızlık yine ortada kalma
yine teselli verecek dostum mertebesine ulaşamamış kişilerin eksikliğini hissettim
halden anlamaz soför bastı gitti
gelde bil amk. şimdi ne yapacagını
nereye gideceğini
annesi babası ve kardeşi benden önce alıştılar onsuzluğa
hadi gidelim kelebek dediler
-valla mı ankaraya mı dedim üzüntümü gizleyen gülümseme ile
-deli dedi annesi benimkinin aynısı gülümsemesi ile
beni eve bıraktılar
yattım
ertesi gün iş
ertesi gün yine iş
daha ertesi gün yine iş
erteler arası hasret konuşmaları
özlemi başka dillerde anlatma çalışmaları
günler geçti gitti
ben bu arada geçen sene okulda kalmış
tekrar hakkımı da kullanmamıştım
bu durumda askerlik olasılığı beliriyordu
bir gece tam 4 saat konuşarak
ebruya durumu açıkladım
o illaki olmaz gitme askere okula devam et dedi
bende illaki gideyim aradan cıksın senin okulun bitmesine yakın benim askerlik de bitmiş olur
dedim
oku ondan sonra kısa dönem git dedi
bi sene kaldım en iyi ihtimalle senden bir sene sonra biter sonra 6 ay da askerlik çok uzar iş
müsade et gidip geleyim dedim
altından girdim üstünden çıktım kabul ettirdim
ama çok gönülsüz bir şekilde
askerlik şubesine ebrunun babasının hatta haberi olmadan
hatta ebrudan başka kimsenin haberi olmadan gittim
4 tertiplerin alınma vaktiydi
tecili bozdurup gitmek istiyorum kasımda dedim
sen istediğin zaman gidemezsiz dediler
en yakın subatta 1 tertip gidersin bozdurmak istiyormusun dediler
kısa bir hesab yaptım
subatta gitsem
mayıs ortasında falan biterdi ertesi sene
bozdurdum
soyup götüme başıma baktılar ibnemiyim diye
baktılar herşey normal askere gidenlerin ki gibi
bizden haber bekle evine yazı gelir dediler
ebruya durumu anlattım
başladı ağlamaya ya doğuya gidersen
ya sana bişey olursa
vay beni unutursan
yok böle olursa diye bütün karamsarlıkları gün yüzüne çıkardı
benim de götüm tutuşmadı degil amk
biraz zaman geçti ebru alanyaya döndü
iki günlüğüne
beraber geçirdik
müşteri sayısının az olması sebebi ile
rahat rahat gezebildik ama
gündem konusu askerlikti
iki gecenin birinde beraber yattık
diğerini ailesi ile geçirdi
3.sünüde yine ankara yollarında
o gittikten bir kaç hafta sonra sonuçlar belli oldu
şubat 23 te askersin olm kelebek diye bir yazı geldi
15 ay eben sikile vatanın kıymetini bilesin
akan kanların azizliğini kavrayasın diye seni de alacağız dediler
askerdik ama nereye
amasya çavuş talimgah
hemen asker moduna geçtim saçlarımı kestirdim 3 numaraya
saçları kestirince
babasına da açıkladım durumu
çok şaşırdılar
sanki ben sünnetsiz bir cavur turistiyim gibi şaşırdılar
tepki bile veremediler
ebruyla konuştuk
gelmemesini söyledim
ankarada ineceğimi
onunla günü geçireceğimi
sonra amasyaya gececeğimi söyledim
anlaştık
bütün kabile ve arkadaşlarım beni uğurlamaya gelmeden önce
bin bir kişi bana askerlik anısını anlatıp tavsiye verdi
çoğu dayak yemeden geldiğini artislik yaparak anlattı
nelere dikkat edilmesi gerektiğini hepsi söyledi
gideceğim gün
cebime paralar sıkıştırıldı
annem ağladı
havaya atıp
düşürmeden tuttular
ve başladık amasya yolculuğuna ilk mola ankarada olacaktı benim için
**genelde ebrunun katettiği kmler geçildi ve ankaranın buz gibi olacağı
verilen molalardaki hava soguklugundan belli oluyordu
normalde sabah altıda orda olmam gerekirken
saat 6 30u buldu
garip yerlerde yolcu indiren şoföre ettiğim küfür
cehenneme reserve yaptırdı
sonunda elimdeki kücük bir valizle ankaraya indim
hem sabahın hem ankaranın hem de kışın sogugunu
ebruyu görünce unuttum
kafamda bere vardı
otogarın içinde sıcak bir yere geçtik
kafamdaki bereyi çıkarınca ebru
saçlarımın halini görüp
ağlama ihtiyacı hissetti
benim onu teselli etme ihtiyacı hissetmeme sebeb oldu
tekrar tekrar konuştuk
askerlik olayını
ama artık yapabilecek bir şey yoktu
askerdim artık
onun bana hediye ettiği telefonu çıkarıp ona teslim ettim
almak istemedi ama
askeriyeye telefon sokmanın yasak olduğunu söyleyip
ikna ettim
neden getirdiğim konusunda bana yine kızdı
telefonumdaki bir kaç önemli numarayı bir kagıda yazıp
telefonsuzluğa da alışmaya başladım
neyin nasıl olacağını bende tam olarak bilmediğim için
ebruya oraya gidince sana bilgi veririm dedim görüşmelerimiz konusunda
-bana mektup adresini de ver oraya gidince dedi
kendi yurt adresini de telefon numaralarını kaydettiğim kagıda ekledi
tek korkusu benim amasyadan sonra
doğuya gitmemdi
bir de beni 3 ay göremeyecek olması
birer tost yedik
hava dışarı çıkılıp gezilemeyecek kadar soguktu
zaten öğlen 12 gibi amasya otobüsüne binmem lazımdı
o zamana kadar oturduk konuştuk
ebru tek kişilik
askere uğurlama töreni düzenledi benim için
hem annem oldu ağladı
hem arkadasım olup en büyük asker benim aşkım dedi
belki havaya atacak kadar gücü yoktu ama
onun sevgisi ile zaten havalarda uçuyordum
otobüse binmeden önce bana bir zarf verdi
bu nedir dedim
-oraya gidince aç lütfen dedi
sevgilim olarak sarılıp
ankaranın acımasız soğugu
ebrunun gözyaşlarını suratımda dondurdu beni öpmeye çalışırken
askere gittiğim için hiç korkum yoktu
hiç üzülmüyordum
ama ebruyu orda öylece bırakmak
aşkın vicdansızlığından başka birşey değildi
otobüse binip hareket edince
kendi kendime kaldım
artık ne bir işim ne de sevdiklerime yakın olma şansım vardı
ebrunun verdiği zarfı açtım
bir adet muska
kocaman kagıdın içine sarılmış benim bir maaşım
ve o kagıtta yazan tek bir satır
-sanma ki karşılıksız verdim.bu bir borçtur. seni seviyorum askerim
zaten benim param vardı
olmasa bile sevgiliden para almak hoşlanmadığım birşeydi
hem de öğrenci olan bir sevgiliden
hem de benim bundan hiç hoşlanmayacağımı bilen bir sevgiliden
otobüsteyken mesaj yazma şansım yoktu
amasyaya gitmeyi bekledim
otogarda inip
kendi kendime boku yedin olm kelebek bu sogukta askerlik mi yapılır amk dedim
askerlik boyunca binlerce kez kullanacağım kulube kartlarından bir tanesini alıp
ebruyu aradım
-zarfı geri gönderiyorum ebru dedim
-nasıl geçti yolculuk dedi
-iyi geçti burası karlı. zarfı geri gönderiyorum dedim
-burası daha da bir sogudu sen gidince dedi
-ebru zarfı gönderiyorum dedim
-bende seni çok özledim.ne zaman teslim olacaksın dedi
-hiç hoş değil yaptığın var benim param dedim
-hadi biterse beni arayamazsan. sesini duyamazsam. hadi çalarlarsa sende ki parayı. dursun bir
kenarda işte bana borçlanmaktan neden bu kadar korkuyorsun dedi
ben telefonla konuşurken inzibatlar da enseme çöktü zaten
kulubenin başında beklemeye başladılar
baktım ebru ile bu konuyu konuşmak bir tartışmaya yol açacak
hiç lafdan anlar gibi değil
-tamam benim gitmem lazım dedim
-kendine iyi bak lütfen beni aramayı unutma seni seviyorum dedi.
ben sadece
-bende seni seviyorum diyebildim
kapattım telefonu
inzibatlara aç olduğumu söyledim
askeriyede verirler yemek dedi
bi kaç don atlet alayım dedim
onu da verirler dedi
baktım adamlar kararlı beni götürmeye
çarşıya çıkamayacağım bi kaç ay müsade edin gezeyim traj köpüğü bıcağı falan alayım dedim
kaçacak olsam buraya gelmem dedim
nafile beyler aldı adamlar beni
arabaya götürüp diger askerler adayları ile
beraber götürdüler
kışlaya
anababa günü
kilodun içine kadar aradılar
yiyecek içecek hiç birşey almadılar
daha sonra
evrak bölümüne gittik
kayıtlar alındı
sıraya geçtik
bütün askeri elbiseleri yüklendim
zaten sadece onların verdiğini taşıma ölümdü
bi de üstümde hiç hazır olmadığım
o kıyafetleri giydim
botları taşımak zaten başlı başına zulüm
sağdan soldan emir yağıyor
yürü bekle ilerle konuşma
takip et sırayı bozma
vay amk asker oldukya lan
84 gün geçireceğim bölüğe geldik
parmak izi kayıt falan derken
uykusuzluk yogunluk ayrılık acısı iyice bitkinleştirdi beni
çevremde bir sürü dertli ve ne bok yiyeceğini bilmeyen 20 li yaşlarda askerler vardı
eli belinde gezen kıyafetlerinde ne anlama geldiğini henüz bilmediğim rütbeler vardı
onları görünce biraz doğruluyordum ne olur ne olmaz diye
500 kişiye 6 tane telefon yeter mi amk. millet hayat hikayesini anlatıyor sanki bi konuşmaya
başlayan bırakmıyor
ebruyu arama işi yalan oldu
aksam iştiması için toplandık çünkü
vay şöyledir vay böyledir anlattı durdu amk. komutan
yemeğe gectik
karnımı doyurdum
telefona koştum ama yine dolu
bekle bekle yok
ben biraz geç gidenlerden olduğum için
sonradan gelenlere gece gece silah teslim ettiler
neymiş yarın sabah komutan kontrol edecekmiş
silahla bi kaç hareket gösterdiler
ama bi kaç hareketi öğrenmek
bazı sığırların kafalarının hala memleketlerinde olduğu için
iki saat sürdü
tam olay bitti telefon açarım dedim
millet deparla koştu telefona
kararlıydım bekleyecektim sıranın gelmesini
tam sıra azalmışken
bu defa yat iştiması başladı
koğuşa girdik dışarı da çıkarmadılar
yatağa yattım
yorganın altına girdim
ağlıyordum ama
sinirimden
kız o kadar merak etti bir arayamadık diye
gece saat 3 oldu
birisi kaldırdı beni
ne oldu dedim
nöbetin var dedi
ananın amı amk.ne nöbeti
botluk nöbetiymiş koğuşun dışında bekle dediler
bi yere gitme dediler
eşofman terlikle çıktım
kamuflaj bot giy dediler
ne kadar durcam dedim
bi başla bakalım dediler
geçtik nöbete
saniyeler bile ölüm amk.
1 saat sonra beni kaldıran yine geldi başkasını kaldırdı
tamam sen yat dedi banada
bi sigara içebilir miyim dışarda dedim
yasak dedi
telefon açabilir miyim dedim
yasak dedi
anneme babama haber veremedim dedim
acıdı bana aç dedi
gecenin 4 15 inde ebruyu aradım
defalarca çaldırdıktan sonra uyandırdım
bütün isyanlarımı dile getirmek istiyordum ama
üzülmesin diye herşey çok iyi
sıra gelmedi o yüzden arayamadım dedim
o uykulu uykulu seni seviyorum dikkat et beni unutma gibi seyleri tekrarladı durdu
telefon konuşmasını bitirip iyice dertlendim
baktım dışarda sigara içenler var
bende çıktım
ben nerden bileyim amk. onların üst devre oldugunu
kule nöbetinden geldiklerini
yanlarına gittim
ateş istedim
hemen makaraya sardılar
vay toruna bak ateş istiyor dedesinden diye
dedenin amk piç ver işte dertliyiz
pardon dedim döndüm gidiyordum
-nerelisin dedi bi tanesi
-antalya dedim
-neresinden dedi
-alanya dedim
-bilirim alanyaya tatile geldim dedi
verdi ateşi vay amk ne kadar sevindim
hava soğukken sigara içmesi de bir ayrı zevkli oluyor
soguğun agzından çıkardığı dumana bir de sigara dumanı ekleniyor dolu dolu içiyon sigarayı
bi kaç soru sordu şurayı bilir misin burayı bilir misin diye
bilirim tabi amk. göt kadar yer alanya
**ben bilirim filan derken. başka bir dede
benimle konuşana
-siktir et şu piç torunu siktir git lan sen de yat amk. dedi
-iyi geceler dedim gittim yattım
bir saat uyumadım bile
bagırıyorlar amk. koğuş kalk diye
en iri sesli bi angut seçmişler bağırsın diye
ilk gün heyecanı olduğu için yataktan fırlayarak kalktım
askerliğin bana göre en boktan yanı
her sabah traş olmak
sabahın köründe buz gibi suda buz gibi havada
traş ol üstünü giy
kahvaltı yap silah al
iştimaya geç hepsi zamanla yarış gibi
gerekli sayım yapıldıktan sonra
amasyanın karla karışık topragında 500 civarındaki askerin ayak sesleri eğitim alanına doğru
çınlamaya başladı
daha sonra sıkıntıdan saydım kaç adım olduğunu 3500 adım
günde 4 kere katediyoruz
yemeden içmeden 14bin adım eder
ilk günler herkes birbirine saygılı
sevecen yaklaşıyor
nerelisin geyikleri
birbirini tanıyor olabilme ihtimalleri en çok konuşulan konular arasında
işin ciddiyetini
askerliğin gerçekten annelerin ve sevenlerinin meraklanacagı kadar zor oldugunu
ilk gün ki kışla hopörlerinden yapılan
şehit asker için bandonun çaldığı bir marşla öğrendim
insanın içini acıtıyordu o borazandan çıkan melodiler
derin hayallere sokarken
acaba benim için de çalacaklar mı bir gün diye ister istemez korkuyordu insan
umarsızca boş boş geçirdiğin günler için kendine isyan ediyordu insan
anneye yapılan saygısızlıklardan dolayı duyulan pişmanlık
kırdığın kalblerin hesabını dönünce ilk iş olarak özür dilemek olarak söz veriyordun kendi
kendine
ince çizgideydin
bi kaç ay sonra
risk bölgesinde olup hain bir saldırıda veya cesurca vatan ugruna ölecektin
belki vatan için çok degerli olup şehit sayılacaktın ama
peki ya seni seven gönüller şehitliğimi isteyecek miydi
ilk gün fazla sıkmadılar
mangalara ayrıldıktan sonra
manga komutanı ile tanışma
kendini tanıtma
yürüyüş dönmeler
aksam üzeri bölüğe döndüğümüzde
herkes birbirine kaynaşmaya başlamış konuşuyor kantinde çay sırası bekliyor ama
benim beklediğim yer yine telefon kulubesinin önüydü
birinci hedefte bu defa ebru değil annem vardı
onunla konuştuktan çok iyi olduğum ve herşeyin çok güzel gittiği yalanını attıktan sonra
ebruyu aradım
ama cevap vermedi
sırada bekleyenler de mız mız etmeye başlayınca çaresiz bıraktım aramayı
dışarı çıktım
yalnız bir köşeye oturdum
bir sigara yaktım
üzerine askeri kıyafetin hiç yakışmadığı
uzaktan bakınca dert manyağı olduğu belli
sigarayı içine çekişinden ve cigerlerinden dışarı bırakmayı unutmasından aklında birinin
olduğu apacık ortada olan birisi
yanıma oturdu
merhaba topraam dedi ama
o aksanla benim toprak olma ihtimalim sıfırdı
merhaba dedim
sigarası bitmemişti ki
sigara paketini çıkardı
içer misin dedi
yok var benim sağol dedim
yanlış anlamayın piçler ama kısa marlborodan başka içmem
vay amk içmem demeseydim keşke
keşke boğazım sikilseydi o sigarayı içseydim de
ne kadar derdi varsa dinlemeseydim
vay amk. herif garibanlıktan bir başladı aşkına işine gücüne anasına babasına ne varsa anlattı
zaten dertliyim amın cocugu bi de sen anlatma diyemedim lan
acıdım bile piçe
sevgilisi bırakmış
zaten sevdiğinden de emin değil
bana sordu ee sen anlat diye
baktım bi de ben anlatsam özlemimi askeriyeden firar edip amasyada kafa çekecez
ben çok zengin piçiyim dedim
alanyalıyım
her hafta bir karı gecede iki tane değiştirdiğim zamanlar bile oluyor dedim
amacım itici olmak benden uzaklassın da sürekli dertlerini anlatmasın onu mu dinleyeyim
amk
vay be hacı bende gelsem alanyaya beni de gezdirir misin dedi
vay amk demin ki dertli manyak gitti
amsalak bi asker çıktı karşıma
gel dedim ayarlarız karı kızdan bol ne var amk dedim
valla mı dedi
baktım gelecek amk. benim gitmem lazım çorapları yıkayacam dedim
dur bende yıkayayım dedi
hay amk yapıştı lavuk bana
ilk asker arkadaşıyım sonuçta
gittik karı gibi çorapları yıkadık
dişleri fırçaladık
yat iştiması için koğuşlara geçtik
millet koğuşlarda birbirlerinin yataklarına konuşlanmış
yavaş yavaş grublanmalar başlamış
dogulular karedenizliler ankara ve cevresinden olanlar
artis piçler
garibanlar
hepsi grublanmış
benim ki de bana sardı
hacı yorgunum yatacam dedim
eyvallah dedi
sayımlar yapıldıktan sonra yine yattık
gece birde yine kaldırdılar
amk kogusta elli kişi var bu sıra bana her gece nasıl geliyor onu da anlamadım
ama kime hesab soracan
hızlı hızlı giyindim
benden önceki nöbetçiye
bi lavaboya gidip geliyoum dedim
direk telefona koştum ebruyu aradım
biraz daha canlı bir ses tonuyla konuşup herşeyin güzel gittiği ambiyansını yaşatmak istedim
telefonda
bu saatte niye ayaktasın dedi
seni aramak için kalktım dedim
iyi konuşalım o zaman dedi
dedi ama yalanın ortaya çıkmasına ramak var amk nöbetçi birazdan bagıracak nerde kaldın
diye
günler nasıl geçiyor yoruluyor muyuz.zor mu
komutanlar iyi mi?arkadaslar nasıl? kötü davranıyorlar mı?
sevgili şefkati içeren tüm sorularına
herşeyin güzel gittiği yönündeki söylemlerimi bildirdim
biraz olsun sevinmiş gözüküyordu
en azından rahatlama vardı
bu duruma bende sevindim
henüz askere geleli çok az olmasına rağmen şimdiden başlamıştım az kaldı diye onu teselli
etmeye
sonra aniden kapatmam gerek komutan çağırıyorum dedim
hızlı bir seni seviyorum muhabbetinden sonra yavaşca avizeyi kapattım
ulan bir telefon olsada sabaha kadar mesajlaşsaydım
askeriyede telefon kullanılamaz diye oy verenlerin telefonları çekmesin inşallah
mal gibi kandırıldığımı hissederek gerekli mercilere küfür ederek nöbeti tuttum ama
her işte bir hayır vardı lan ebruyla konuştum
onun gülümseyen sesini duydum amk. daha ne olsun
**ikinci gün kalkışımda da aynı gürültüyle kaldırıldığımı görünce
askerlikte adam akıllı kaldırılmanın olmadığını farkettim
oysa ebru beni öyle mi kaldırıyordu beni
üstünü başını giyinirken ufak tefek mırıldanmalarda başladı artık millette
küfür seslerinde yükselmeler başladı
üstümü giyinip dışarı çıktım botları giymek için elimde boya ile
ama botlar yok amk.
benim kinin yerine koydukları bot benim ayak numaramdan 3 numara büyük
herkes botunu giyince bekledim acaba artar mı bi tane ayak dengim bot diye
ama nerde amk.
çaresiz giydim
kim bilir kim giymişti daha önce
ayagında hastalık var mıydı
adım atarken bot ayaklarımdan önce yere değiyordu
ben bir kaç saniye sonra yere bastığımı farkediyordum
vay amk o kadar da demişlerdi bana botunun içine ismini yaz diye
ben nerden bileyim o kadar midesiz insanlar olabileceğini amk.
zamanla neler kaybolmadı ki
adam diş fırcasını çalacak kadar büyütmüş işi amk
o dişlerinin amk. bırak sarı kalsın da çalma daha fazla adam olursun
bu adamlarla aynı yerde askerlik yapmak zorundasın
askerlerin götü yavaş yavaş kalkmaya başladı
herkes kendi kimliğine bürünmeye başladı
bunu farkeden komutanlar dizginleri eline almaya başlayınca
sürünmeler
istikamet yemeler
şınav cezaları gibi tek emirle toplu sexler yapmaya başladılar
askerler tarafından suçlular tespit edilip
salaklığından ve beceriksizliğinden yapamayanlar hoş karşılandı
piçliğine bilerek yapmayanlarda
ağırlıklı kesim tarafından anasına avradına selam edildi
daha 4 üncü gün kamuflajın dizleri parçalandı
zaten buz gibi havada sürünmek ne demek askere gitmeyenler henüz bilemez
kamuflaj kardan ıslanırsa bide
o günden hiç bahsetmeyin
her yerde sıra beyler
çay içeceksin kuyruk
verilen molalarda kantine koş kuyruk
silah alma ve bırakma işleminde kuyruk

32



banyoya girme kuyruk
yemek alımında kuyruk
telefonda kuyruk
amk milletin arkasında beklemekten ibneye çıkacak adımız
sabah mıntıkları öğlen mıntıkaları
buz gibi zeminde izmarit toplamak
ellerin buz tuta tuta
o izmariti atana ana avrat küfür etmek
bir de hiç sigara içmeyenlere acımak
arasıra kışla fırınından satılmak için bölüğe gelen lahmacuncudan lahmacun almak
çayın plastik bardakta da tat verdiğini bilmek
ince belli bardağa hasret kalmak
sivil hayatta yüzüne bile bakmayacağın adamların sana verdiği emirleri harfiyen yerine
getirmek
aldığı rütbe ve benden bir kaç ay önce askere gelmiş olmanın verdiği göt kalkmasını sineye
çekmek
o yaşta evlenip de askere gelen karısını çocugunu veya doğacak olan cocugunu memlekette
bıranların dertlerini dinlemek
komutanlık saatlerinde uykunun götünden akması
gün eğitimi bitince saat 8 de ayakta kalacak halinin kalmaması
botların içinde şişmiş ve beyazlaşmış ayakların
sadece yeni aldığın gömleğin iğnelerini çıkarırken kullandığın iğneyi apış arası patlayan ve
dizleri parçalanan kamuflajını dikmek için kullanacağın
çavuş olmak istiyorsan atışlarda görev ifa şartlarını yerine getirmek
silahla koşmayı öğrenmek hemde belirli bir zaman diliminde
kuzey yıldızını siktir et karıncanın hangi yöne yuva yaptığını bilmek
silahı bir dakikadan daha az sürede sökmek gözünü kapatınca bir dakika daha avans almak
manga nasıl hareket eder nasıl emirler veririr uygulayarak öğrenmek
bedeninin binbir eziyetle eğitim adı altında sikilmesine izin verip bunun merhamet duygusunu
azaltmak için yapılan bir eğitim olduğunu düşünmek
hep bir ağızdan çok gür bir sesle gündoğdu marşını söylerken tüylerinin diken diken olması
verin lan beni o teröristlerin arasına hepsinin amk gazına gelmek
bırak konuşmayı sıçmayı bilmeyen adamlarla asker arkadaşı olmak zorunda olmak
milletin ilgi toplamak için attığı yalanları dinlemek
karı kız konusu açılınca ağzı açık amsalaklarla muhattab olmak
sevdiğini kalbine gömebilmek
aşkını içinde yaşamayı öğrenmek
sürekli onu düşünmek
ne yapıyor oldugundan istediğin zaman haber alamamak
beni düşünüyor mudur benim onu düşündüğüm kadar sorusuna düşünüyordur elbet deyip
kendini teselli etmek
batan güneşlere sevinmek
akılda bir soru ile acaba beni bekler mi diye
gün boyu akılda kalan tek görevin telefona koşup yardan haber almak
terhis olan dedeleri görünce vay amk harbiden bitirdi gidiyor lan adam demek
saçma sapan askerlik düşecekmiş geyiklerine inanmak hayal kurmak
ben ne yapıyorum dercesine dagların tepesine tırmanıp
elde kazma kürekle x v z çukurları kazmak
hiç hasta olmadığın halde revire gitmek için götüm başım ağrıyor demek
gittiğin revirde neyin var amk denildiği zaman verdiğin cevaba göre kontrol edilmeksizin ilaç
sahibi olmak
sadece aklıma gelen ilk izlenimlerim geçen bir kaç hafta içinde
ebruyu görme ona kavuşma hayallerimi yaklaşan yemin töreni sonrası yatılı izin alabilme
ihtimalim canlandırdı
babamı arayıp yalvardım gel diye
al beni kurtar şurdan diye
ilk başlarda olmaz desede sonra ikna ettim
ebruya da fırsat bulunca telefon açtım gelebilir misin diye
gelirim dedi
gelirim cümlesi bana 3 paket sigaraya maal oldu beyler
sevinçten önüme gelene vermişim
birden saymam gereken şafak sayısı azaldı
benim için şafak ebruyu görmekten ibaretti
ben alanyada o ankarada iken de sayırdum zaten
askerliğe iyice alışmaya başladım
baktım tek başıma mal mal düşünerek zaman geçmiyor
bende işi piçliğe vurdum
bi kaç am göt meme hikayesi anlatıp çevreyi genişlettim
yemin törenine kadar sayılı fırlamalardan biri haline geldim
yemin törenine kadar var amk ben bu yaşıma kadar hiç yürümemişim hissi veren
tören yürüyüsü tören rahatı tören otu boku ne varsa öğrendik
ve zaman o güne geldi
aileler içeri alındı
tribünlerdeki yerlerine geçtiler
20bin asker o gün yemin etti
namus şeref ne varsa vatana teslim ettik
yemin sonrası babam bölüğe kadar gelip beni aldı
ebruyla dışarda buluştuk
kalabalık olduğu için sadece sarılabildik
ama bana acır gözlerle bakması hala aklımda
4 kilo vermiştim
ebrunun babası da gelmişti babamla beraber
iki gecemiz vardı
cuma ve cumartesi
iki baba bir öğrenci kız bir asker oğul
**amasyaya ebrunun babasının getirdiği araba ile döndük
babalar önde biz arkada gizliden gizliye sarılmalar
el ele tutuşmalar
sessizce kahkaha atarcasına gülmeler
iyiydik yani ebruyla
eee anlat bakalım asker diye girdi askerliğe babası ebrunun
biraz anlattım
komutanlar çok iyi arkadaşlar çok iyi eğitim çok iyi herkes saygılı birbirine
kimse üzülmesin dimi ama
amasyaya geldik
topu top bir caddesi var zaten
eskişehirin porsuğu istanbulun bogazı misali şehri ikiye bölen
bir nehir var en büyüğünden
ortalık harbi ana baba günü
çünkü tüm anne babalar asker evlatlarını almışlar hasret gideriyorlar
arabaya uygun bir park yeri bulduktan sonra
biz de nehir boyu biraz yürüdük
topluca aç olduğumuza karar verdik
ebrunun babası degilde kendi babamdan tırsıyordum
çünkü ebruya çok yaklaşınca ne yapıyorsun dercesine bakıyordu
yemek yemek için bir lokanta tarzı yere gittik
ebru bana garip garip bakıyor sonra da gülüyordu
belli ki yalnız kalsak söyleyecek çok şeyi vardı
ben hala sivile alışamadım babama bile komutanım diyordum yanlışlıkla dil alışkanlığı amk
makaralarını da yapıyorlardı benle
yemekte de benim askerliğe geldi yine konu
o nasıl bu nasıl sorup duruyorlar
ben hiçbirine ebruyu üzme ihtimali olan cevap vermedim
ebemin tecavüze ugradığını hep kendime sakladım
yemeği yedikten sonra hesab kavgasının galibi duygu sömürüsü ile babam oldu
bırakın da oğluma bir yemek ısmarlayayım diyerek
sonra gündüz vakti nehrin diger tarafında canlı müzik yapan bir yer vardı oraya gittik
yine her yer askerlerle dolu
bizde oturduk bir kenara
ince belli bardakta çay söyledim
tamam çayı özledik eyvallah da canım acayip bira çekiyor amk
alkolsüzlükten karaciğerler çalışmaz oldu
boşuna taşıdık amk
**böbreklerden öğütülerek geçen soğuk bir bira
aklıma soktum bi kere kışlaya dönmeden içmem lazım
ben askerlikten bıkmışım bana hala askerlikle ilgili sorular soruyorlar
baktım olacak gibi değil amk
hem babama hem ebrunun babasına siz nerde yaptınız askerliği diye yıktım muhabbeti onlara
onlar anlattıkça anlattı
yok şöyle dayak yedim
vay şu komutana şu postayı koydum
onlar anlattı ben dinledim
ellerim masanın altında ebrunun ellerinde
kulağım emaneten onlarda
ruhum hala asker
aklımda ebruya
doya doya sarılmak
bi de bira var
babamlara siz gidin demek bile aklıma geldi
giderler mi amk
ordan kalktıktan sonra
babamların önceden tutup eşyalarını bıraktıkları motele gittik
babama içten içe kızdığım oda taksimini görünce
beni yanına almış
ebrumu da babasının yanına vermiş
eh amk tatilde öyle miydi
planlarda bozulmalar meydana gelmekte
kurduğum hayallerin üzerine en azından acil bir şekilde soğuk bira içmem lazımdı
pederin yanında da bira içmiyorum
adam oğul sevgisinden beni bırakacağa da benzemiyor
kız orda bekliyor
öpemiyorum sarılamıyorum
ama amk’un zamanı öyle hızlı geçiyor ki askeriyede geçmeyen zamanın aksine
adam düşünmez mi amk
bunlar sözlü biraz yalnız bırakalım
konuşacakları vardır diye
babam telefonu açtı
annenle bir konuş dedi
ağlaması gereken benim o ağlıyor
onu da teselli ettikten sonra
babamın telefondan ebruyu aradım
biraz babamdan uzaklaştım
**ebruya
-nasıl yalnız kalacaz biz yaa dedim
-bilmiyorum ki yanındayken daha çok özlüyorum seni dedi
vay amk hakaten nasıl buluşacaktık
kafam durdu amk
milyon tilkilerin dolandığı kafa 1 tane tilkiye hasret kaldı beynimi sikim
-en son ihtimal babaları uyutmak ebru başka bir plan geliştirebilirsem haber veririm sana
dedim
-off bekleyemem akşama kadar dedi
-valla bende bekleyemiyorum ebru. çok özledim seni dedim
-hadi ya böyle odalarda duracak mıyız al babanı bi yere gidelim de en azından yanında olayım
dedi
dogru lan amk neden ayrı odalarda mal mal baba evlat oturuyoruz ki
-hadi babanı al da gelin aşşagıya biz bekliyoruz dedim yüksek sesle ki bizim peder de duysun
bir süre sonra otel önünde buluştuk
ebru sanki ilk defa görmüş gibi yine sarıldı bana
sarılmakla kalmadı sarılı kaldı bir süre
yine aynı nehir
yine aynı cadde
yine aynı kalabalık yürüdük
ebrunun babası bu defa benden diyerek bizi bir restorana götürdü
içecekler sipariş edilirken
laf açtım
isterseniz siz bira için diye
ebrunun babası anladı durumu
canın bira mı çekti yoksa diye
çekti tabi de nasıl içecen amk kim kimdir etrafta tehlikeli olabilecek rütbeli var mı
bilmiyorum ki bişey
zaten saçlardan ve faullerden kabak gibi asker olduğumuz belli
kolaya devam ettim
babamla karşılıklı birer bira içtiler
yemek sonrası tavla duellosuna davet edildim
ben unuttum babamla oynayın dedim
bana bulaşmasınlar diye de
babama
-hadi baba artislik yapıyordun yok böyle iyiyim yok şöyle iyiyim oynayın bakalım dedim
**tamam oynarız dedi
tavla ve nargile olan yere geçtik
onlar tavlaya daldılar biz ebruyla konuşma fırsatı bulduk
-iyi misin gerçekten dedi ebru
-evet iyiyim sen yanımdasınya dedim
-çok özledim seni derken kafasını da omzuma koydu
iyice dertlendim amk
babama bir bira içebilir miyim desem mi demesem mi derdine düştüm
zaten sigara da içemiyorum yanında iyice krizdeyim
kalkıp gidip bir yerde sigara içmek için bahane de yok
baktım olacak gibi degil
ne olursa olsun dedim
-biz biraz yürüyebilir miyiz dedim babaların ortasına koydum lafı
ebrunun babası keyfinize bakın çocuklar dedi
peder ses cıkarmadı
-hadi ebru dedim hareketlendim ki babam durun gitmeyim diyemesin
dışarı çıktık
-ebru çok acil yapmam gereken şeyler var dedim gülerek
-nedir dedi
-sigara içmek bira içmek seni doyasıya öpmek
-sigara içersen beni öpemezsin dedi
-iyi hadi yürü o zaman dedim
ara sokağın birisine girip ebruya içmek isteyip istemediğini sordum
istemedi
şişe en meşhur türk birasından aldım iki tane
birisi direk kafaya diktim
tek seferde 50 cl kilo aldım
ikicisini sindire sindire içme taraftarıydım ki
ebru tokadımsı lafı yapıştırdı
-demek bira dudaklarımdan daha tatlı geliyor
ayıp etmişmiydik evet kesinlikle
derler ya alkol zararlıdır alın size bir zararı daha
5 dakika yalvartıp
6 7 kez öpme denememi reddetti
restini restle gördüm
-madem öptürmeyeceksin bir sigara yakayım dedim
-o zaman şansını tam kaybedersin dedi
-biraz şansım varsa neden bu kadar uğraştırıyorsun o zaman dedim
-kırdın ama beni dedi
-tamam kırık mırık kabülümsün öpeyim hadi dedim
-sensin kırık öptürmüyorum dedi
-ebru vakit azalıyor dedim
-haketmedin dedi
amk uzattıkça uzatıyor
bira şişesini yere bıraktım
iki elimle belini kavradım
kendime çektim
vücutlar birleşti ama o kafasını geri çekiyordu
bir elimi belimden alıp ensesine götürdüm
boyun kasları dayanamadı askeri eğitimli kol kaslarıma
**ilk bir iki denemede ağzı kapalı kaldı ama
sonrasında eskisi gibi
özlenen beklenen öpüşme gerçekleşti
bana çektirdi mi çektirdi
o kadar uğraştıracak ne vardı amk bir öpüşme için
küçük bir piçliği hak etti mi?fazlası ile
o da tam öpüşmekten zevk almaya başladığında
kafamı geri çekip ondan ayrıldım
-ne oldu dedi
-sigara yakacağım yeter öptüğüm dedim
askerde dayak yememiştim o güne kadar ama hala askerdim ve ilk tokatlayan komutanım ebru
oldu
vay amk askere dokunmak 6 aydan başlar
sonra hemen sarıldı özür dilerim dedi ama tokadı yedik bi kere
baktım ağlamaklı oldu
gülümseyerek
-şakaydı ya gel buraya dedim
yine öptüm
ama onun öpüşme zevkinin ırzına çoktan geçmiştim
-hadi gidelim merak ederler dedi
dönüş yolunda bir sigara yaktım
3 4 fırt çektim ebru elimden alıp attı
bizimkiler tavlayı bırakmış bizi bekliyorlar
birer çay daha içip kalktık
amaç pederleri uyutup buluşmaktı
otele gittik
ebruyla sarılırken uyuya kalmama anlaşması yaptık
odaya geçtik
peder tutturdu duş alacam diye
hay amk zaman geçmiyor
vay köyde şöle oldu biliyon mu
vay şu öldü duydun mu
yok şu kocaya kaçmış
şu iş şöle
alanyaya şunu yaptılar
anlattıkça anlatıyor adam
-tamam hadi baba yatalım uykum geldi dedim ama numara degil harbiden geldi
sabahın köründe kalktık amk kolay mı?
bekle allah bekle
yattığı yerden konuşuyor adam
öbür tarafta ebruların durumu nasıl onu da bilmiyorum
ben uyumuş numarası yapıp konuşmalarına cevap vermemeye başladım
biraz sonra bir horultu kopunca anladım ki gitme vakti geldi
hafiften kalkıp telefonu aldım pederin
ebruya mesaj attım
-durum nedir diye
cevabı beklerken ağaç oldum
-yattı. diye mesaj gelince
-tamam odanın kapısının önünde bekliyorum seni dedim
onların kapı önüne geldim
o da beni bekliyordu
bi dakika ama
nereye gidecektik ki?
hiç bir yere gitmedik beyler
koridorda
sessizce
biri kapıyı açar mı korkusu ile
dudaklardan çirpen seslerden sonra daha sessizce öpüşmeye çalışarak
duyulan en küçük seste biraz aralanıp berkemal hissettiğimizde tekrar devam ederek
beklediğimize degen bir zaman dilimi yaşadık
**odalara geçme zamanı geldiğinde herkes memnundu geceden
son bir buse ile ayrılıp odalara döndük
bir kaç zaman süren yaşanmışlık sevinci ile uykuya daldım
gecenin bir tanesini geride bıraktık
ben askeriyeye alışmışlıktan öyle fazla uzun uyuyamadım erkenden kalktım
amk. ortada koğuş kalk diye bağıran birisi de yoktu ama kalktım işte
kalkıp üstümü giyinirken benim çıkardığım sese peder de uyandı
duş almam gerekiyordu beyler gece ses çıkarmayayım diye almamıştım
ben hemen duşa girdim
duştan çıkıncaya kadar ahali planları yapmış
kahvaltıya gidiyoruz
askeriyede botluk nöbeti gibi bekledim ebrunun hazırlanmasını
sonra hep beraber kahvaltı yapılabilitesi olan bir yere gittik
tamamen asker style menemen söyledim ben özledim amk
ebruyla birbirimize bakarken dün geceki haylazlığımızı hatırlıyor gibiydik utangaç
gülümsemelerimizden
kahvaltı faslı bittikten sonra çaya doyuncaya kadar çay içtim
yine bilindik ne yapsak muhabbetti başladı
bu sırada kahvaltı yapılan yerden de ayrılmıştık
30 dakikada her yerini gezebileceğiniz amasyanın o işlek caddesinde ebrunun babası gözüne
bir hamam kestirdi
hamama mı gitsek konusunu açtı
ebrunun gitme şansı yoktu
ne işi var erkeklerin arasında
babam fena olmaz deyince siz gidin biz ebruyla dolaşaduralım biraz dedim
sonra yine burda buluşuruz dedim
benim pederin durumdan haberi yoktu ama
ebrunun babasının bizi yalnız bırakma anlayışı içerisinde olduğu belliydi
hadi madi diye ısrar ederek babamın da gönlünü aldı onlar hamamda kaldı
1 saat sonra görüşürüz diye ayrıldık onlardan
onlar hamama girer girmez ebruya bir saatimiz var dedim
-bi yere gidip oturalım mı dedi
-otel odasına gidip oturalım dedim
-böyle direk söylemesen dedi
vay amk ebru auta çekecek şutumuz mu var amk. topu topu 1 saat işte
-otele gidelim mi ebru dedim
-ne yapacağız dedi çok yavşak bir ses tonu ile
-gidince kararlaştırırız dedim
tuttum elinden başladık yürümeye otele doğru
genelde önde yürüyen bendim onu asılarak çünkü acelesi olan ben gibiydim
otele geldik
anahtarı aldık
odaya çıktık
hakan şükürün dünya kupasında rekor saniyede erken attığı gol gibi gerçekleşti herşey ama
daha maç bitmemişti 60 dakikalık müsabaka devam etti
sonra çarşıya geri döndük bende bir yüz gram civarında bir azalma ile
ben artık rahatlamış bir şekilde hamamın önüne gittim babamlar da rahatlamış bir şekilde
hamamdan çıktı
hamam çıkışı biraz gezdikten sonra öğlen yemeği yedik
amasya kalesine gezmeye çıktık
araba ile çevre köylere de gezmeye gittik
annemle yine konuştum.
patronun telefondan iş arkadaşları ile görüştüm
akşam oldu
askerlikten bir gün daha azalmıştı ama ebru ile veda ma da bir gün daha yaklaşmıştık
son gecemiz olacaktı
ertesi gün beni en geç 17 de teslim etmeleri gerekiyordu
akşam yemeği için yemekler yendikten sonra yine oturup konuşulabilecek bir yer bulduk
o gece bira içme peşinde degildim
sigara ihtiyaçlarımı wc ye kaçarak giderdim
tek isyanım kalmıştı ebruyla başbaşa geçirilemeyen zaman
durumdan haberdar olan ebrunun babası tekrar tavla müsabakasına davet etti babamı
o da kabul etti panpa olma yolunda iyi yollar katettiler bu ziyarette
biz bu defa gitmedik
ayrılmadık yanlarından
ebru babasını ben babamı desteklerken
atılan zara pür dikkat bakılma esnasında ben ebruya gizli yanak öpücükleri konduruyordum
muhtemelen hissediyorlardı ama ne yapayım amk özlemişim
babam yenilince sıra bana geldi
adam benimde tozumu aldı
ebrunun dalga geçmek için eline yine bir koz geçmişti
sonra yine yorulmuş ihtiyar heyeti ile otele geçtik
herkes kendi odasına
dünki plan geçerliydi ama
bu defaki adres koridor değil nehir kenarında bir yer oldu
havanın serinliğini birbirimize sarılarak bir bankta oturarak ısıtmaya çalıştık
konuşulası çok şey vardı ama genelde ikimizde susmayı yeğledik
çünkü konuşmalar muhtemel gözyaşlarını da beraberinde getirecekti
geç saat olunca otele döndük
dışarda bankta kaybettiğimiz zamanın acısının hepsini kapı önünde çıkardık
bir türlü veda edemedik
alı koyamadık kendimizi sarılmaktan ve öpüşmekten
nihayet ayrılmamızla benim yatmam arasında 3 dakika oynamıştır en fazla
sabah kalktığımda güneşten nefret ettim amk
son gündü
ebruyla geçirilebilecek sadece bir kaç da biraz fazla bir zaman
kahvaltı için buluştuğumuzda
bana son tembihler edilmeye başlandı askerlik tecrube sahipleri babam ve babası tarafından
ona dikkat et buna dikkat et diye
babamın lavaboya kalktığı bir anda
ebrunun babası bir zarf çıkarıp bana verdi
içinde yine para olduğu belliydi
almam kesin kararım dedim
yarın maaşın bu hakettiğin para nasıl almazsın dedi
adam dogru söylüyordu aslında 23 günlük çalışma maaşını almamıştım ama istemedim almayı
zorla verdi ama
ben bırakırım sen ne yaparsan yaparsın çünkü alınterinle kazandığın para dedi
mecburen aldım
sonra çarşıya gittik
beni askeri diz seviye çorapları yeşil atlet gibi malzemeleri almaya zorladılar
askeri kantinde var desem de inandıramadım illa beni rezil ettiler ebrunun yanında
nerde kaldı amk o sivil boxerlar
orayı gez onu yap bunu yap derken vakit geldi beyler
ayrılık
veda
arefesindeydik
ebru sağlam gözüküyordu
beni kışlaya bırakmaya giderken
ama kışla görününce göz yaşları da erimeye başladı
elleri şimdilik yetiştirebiliyordu kurulamayı yanağını ama
ben babamlarla vedalaştıktan sonra sırayı ona getirip
-askerini unutma aşkım deyince benim ellerime de ihtiyacı oldu akan yaşlar için
ben görevimi yapıp sildim ama
içli içli ağlamasına tek çözüm kalan şafak sayısının bir kaç saniyeye düşmesi gerekliydi
etraf zaten oğullarından abilerinden kardeşlerinden ayrılabilmeye çalışan ailelerle doluydu
biz de onlardan sadece birisiydik
herkes gibi bizde ayrıldık
içeri girip üst aramam tamamlayıncaya kadar beklediler
içeri geçince
ebrunun gözyaşlarını göremeyecek mesafedeydim belki ama hıçkırarak ağladığı nefes
alışından belliydi
onlara son bir el salayıp asker selamını çaktım
kendi gözlerimde dolmasına sebeb oldu bu selamım ama olsun
onlara verdiğim selam öylesineydi ama sağda solda komutanları görmeye başlayınca
mecburiyet haline geldi yine
yine askerdik amk
açtık götü koştuk yine komutan amcaların kıllı kucaklarına
yat dese yatıyon sürün dese sürünüyon öl dese ölüyon
bölüğe geldim herkes isyan
daha doyamamışlar ailelerine
ama birde ailesi gelmeyenler var yada gelemeyenler
millet bunun polemiğini yaparken akşam iştiması
herkes dönmüşmü sayımı
bir kaç geç gelen piçi ayakta bekleme ızdırabı
onlar gelince mazaretlerini dinleme faslı
ordan dışarda yediğimiz yemeklere hiç benzemeyen yemek
yemek sonrası askerler toplantısı
toplantı konusu olarak benim şu gelmiş
şu böyleymiş muhabbetlerinde askerlerin yeni duydukları haberleri diğerleriyle paylaşma
gereksinimi
bir köşede sessizce kalmış sigaralarında çekecek fırt kalmadığını farkedemeyecek kadar dertli
askercikler
bu gün de geçsin diye erkenden yatağa koşmuş şafak mağdurları
ve tüm bu olup bitenleri izleyen izlerken ebrusu gözlerinin önünde olan ben
bir gün daha geçti
ertesi gün aynı yol
aynı adımlar
artık bildiğimiz eğitimlerin tekrarı
bunların üzerine biraz daha yenileri
eskiye göre tek değişik olan şey firarın artık hapis cezası olarak sana geri dönmesi verilen
yeminden sonra öyle oluyormuş
geçen günlerde fırsat buldukça telefon konuşmaları
hangi askerin nasıl bir şahsiyet olduğunu yavaş yavaş anlamaya başlama
verilmiş bir kaç kilo daha
ve atışlar
genel söylenti
atışı iyi olanların doğuya düşeceği konusuydu ama
atışı kötü olanlarında çavuş olamama ihtimali vardı
ben ne olursa olsun dedim
salladım 3 mermiyi de
3 ü de aynı delikten geçmedi ama görev tamam dediler. üçgen yeterli küçüklükteymiş
sonra seçmeler için bir sürü komutan geldi
topladılar bütün kışlayı
yok berberim diyen bir adım öne yok terzi aşcı metal işler falan
barmenleri de çağırdılar
ben barmen grubunun yanına gittim
gelen komutan 15 kişi civarındaki askerlere genel sorular yöneltti
şu likör neyden yapılır falan filan
herkes parmak kaldırıp cevapladı
sonra garsonlarla ilgilenen komutan yanımıza geldi zaten yan yanaydık
bizle ilgilenen komutana müsade ederseniz bir soru sorabilir miyim barmenlere dedi
soru şu kadın ve erkeğin oturduğu masaya şarap nasıl servis edilir.
**herkes birbirine bakarken
bana bakarak sen yeşil gözlü anlat bakayım
henüz askere gitmeyenler bilmez
ama birisi size seslendiği zaman tekmil vermeniz gerekir
y.s.kelebek antalya emredin komutanım dedim
sen yeşil gözlü diye beni işaret ettikten sonra
anlat bakayım dedi
-komutanım şarap dikkatle açıldıktan sonra mantarı erkeğe gösterilir ki
şarabın yatık saklandığına inandırılsın
sonra şarap şişesinin etiketi erkeğin okuyabileceği şekilde sağında tadımlık olarak
erkeğin bardağına doldurulur.
erkeğin onay vermesinin ardından
bayanın sağına geçilip bardağı içilmeye hazır şekilde doldurulduktan sonra
tekrar erkeğin sağına geçilip bardak doldurulur
bundan kasıt centilmenlikte
bayanın üzerine dikkati çekmekten uzak durarak rahatsız olmasını engellemektir dedim
-nereliydin sen dedi
tekrar tekmil verdim
-bonservisin var mı dedi
-hayır yok komutanım dedim
-tamam dedi gitti
sonra aynı yerdeyken
bir komutan daha geldi
-sende işine yaramayan renkli gözlü asker var mı komutanım dedi
-ben ve bi kaç renkli gözlünün daha ismini alıp gitti
acemi birliğinin sonrların dogru yaklasırken
herkesde nereye düşeceğinin telaşı başladı
amasya genelde kıbrıs a gönderiyormuş
acemiliğin son günlerinde ki başka bir telaş da askerlerin tekrar vedikleri ile kavuşabileceği 1
haftalık dağıtım izniydi
kantinden hatıra defterleri alınıp
sivilde görüşmek istenen askerlere verilerek
birer safya ayrıldı
klasik cümle ile başlar hepsi
”herşeyden önce bana kalbin kadar temiz bu sayfayı ayırdığın için teşekkür ederim”
ama ben pazarlığı peşin ettim
eğer o cümleyle başlayacaksan hiç yazma
sayfa ayırdıklarım
hep başka cümle ile başladılar
çavuşluk sınavına girdik
herkes kopyasını çekti
askerler için aç aç grubu geldi
gelen sanatçı bayandan tek görebildiğimiz birazcık bacak dekoltesi idi
halbuki götümüzü parçalamıştık amk aç aç derken
bende sandım karı bize striptiz yapacak amk
yanımıza tek kar kalan bi kaç ankara havasında kurt dökme eylemini gerçekleştirmek olmuştu
ve listeler asıldı beyler
başında öyle bir kuyruk vardı ki
üzülenler sevinenler bakıp telefona koşanlar
ben korkuyordum bakmaya
ya doğuya düştüysem diye
tamam doğu da bizim vatan orası da bizim toprak ama öyle düşünmüyorsun işte asker alunca
ben milletin dağılmasını beklerken arkadaşın birisi koşarak geldi
-vay senin balını sikeyim kelebek dedi
bu iyiye işaretti beyler
-noldu lan dedim
-istanbul küçükyalıya düşmüşsün olm dedi
küçükyalı nedir ne değildir hiçbir fikrim yoktu beyler
istanbulu bilenlere sorduğum kadarı ile asya yakasında bir yerdeydi
oraya giden askerler ne bok yer görevleri nedir onu da bilmiyordum
ama istanbuldu amk.ne kadar kötü olabilirdi ki
etrafta hakkari şırnak tunceli mardin sınır kapılarına düşmüşleri görünce
çok şanslı piçsin kelebek dedim kendi kendime
bu durumu ebruya haber vermem gerekiyordu
ama tel sırasına geçsem dagıtım izni bitince anca sıra bana gelir
komutanlarla bile vedalaştık
sağolsun manga komutanımız uzman çavuşun verdiği tavsiyeler ilerde çok işime yaradı
**öğlenden sonra son eğitime gidecektik.
herkesde bir rahatlama yavşaklık piçlik vardı
kimse uygun adımı takmıyor asker arkadaşı ile sivilde yürüyor gibiydi
eğitim alanına giderken omzunda yıldız sayısı çok fazla bir komutanına yakalandık tüm bölük
bizim komutanı bir güzel fırçaladığı belliydi
adamın iyi niyetini resmen suistimal etmiştik
komtuan fırçayı attıktan sonra gitti
herkes bir ceza beklerken
başımızda üsteğmen olan komutan sadece biraz daha düzgün yürüyün dedi
o da kim bilir kimi düşünüyordu
nişanlısını anasını arkadaşlarını
ceza almamanın verdiği ciddiyet bir kaç yüz adım sürdü sadece
sonra herkes aynı cıvımaya devam etti
bölüüüüüük diye öyle bir kükredi ki üsteğmen herkes put kesildi
istikamet sağınız dağılın marş marş dedi
herkes sağına doğru koşmaya başladı
ondan sonra tam iki buçuk saat boyunca sadece iki emir duyduk
yat
marş marş
o sıkılmadı bir koşturup bir yatırmaktan
sonra insafa geldi
geç gelen insafın amk
ne yürüyecek hal kaldı
ne de küfür etmedik delik
botunun bağ deliklerine kadar sövdüm buna sebebiyet verenlerin
tekrar asker gibi yürümek için şartmış ama bu eğitim
bagırırken marşları öyle bir söyledik ki
beşiktaşın kırdıgı decibel rekorunu lafda bırakmak için sadece bir gözlemci kulağı lazımdı
ginesten
eğitimi tamamlayıp bölüğe geldiğimizde çogunluk gülüyordu ama
bir şekilde anlatacak bir anımız olmuştu işte
**arkadaşlarla son fotograflar bölüğe gelen fotoğrafçı sayesinde çekildi
adresler telefonlar alındı
çantalar hazırlandı
geliyorum diye ailelere haber verildi
ama benim dagıtım iznim ebrunun sınavları olduğu döneme denk geldi
bu yüzden ebru alanyaya gelemeyecekti
bende onun yanına ugrayıp konsantrasyonunu bozmak istemiyordum
cünkü benim geleceğim gün
onun saat 10 ve öğlen 2 de sınavı vardı
gel gelme derken
sen bilirsin diye seçimi bana bıraktı
sabah erkenden kışladan kalkan otobüse bindim
saat 11 gibi ankaraya vardım
yer yurt bilmediğim ankarada onu bekledim
sınav bitme saatinde
onu aradım kulubenin birisinden
buluştuk
o gün sınavların kötü geçmiş olması benim şansımın istisnalarından bir tanesiydi
suçu kabullenip
-benim yüzümden kötü geçti kusura bakma dedim
anlayışımı ve teselli etme methodumum ebrunun daha çok üzülmesini elime verdi
elde ne bok yiyeceğini bilemeyen bir kelebek kaldı
ankarada havanın henüz soguk olduğu bir havada
askerlikte defalarca topu komutan amcaların taşşaklarının keyfine kaçmış
bir askercik kötü geçmiş sınav tesellisi yapıyor sevgilisine
yok hoca gıcık yerlerden sormuş
inanılmaz mantık hatası var zaten amk şu öğretmenlik konusunda
hayattan öğrenecek o kadar şeyleri varken öğretmenlerin
körpelere bişeyler öğretmeye çalışıyorlar
öğrencilerin en güzel yılları bu siktimin hocası nerden sorar acaba diye düşünmekle geçiyor
sonra da bilmişlik yapıp bu nedir şu nedir yazın kağıda diyorlar
öğrencilere gerizekalı muamelesinden başka bişey değil amk
sen öğretebildiğine inanıyorsan neden hala soruyorsun
neyse fazla da haksızlık etmeyelim en azından okuma yazma öğrendik onların sayesinde
ellerinizden öperim hocalarım
-keşke gitseydin direk alanyaya seni de üzdüm dedi
-yok ben üzülmedim dedim
-haa iyi o zaman demek sınıfta kalsam bi de göbek atacaksın dedi
kadınların lafı götünden anlama yeteneğini bu örnekleme ile gördünüz
kıvır olm şimdi kelebek kıvırabilirsen
—seni görmenin sevinci daha baskın çıktı kusura bakma dedim
-tabi tabi dedi
-uzatma oturup ağlayayım mı yeterince yaptım zaten sensizliklerde dedim
ellerimi kaldırdım havaya
-sana teslimim bir kaç saatimiz var. komutanlar yeterince ceza verdiler dedim
-burda mı dedi
-benim için bir sakıncası yok dedim
-bi saniye dedi
telefon açtı bir tane arkadasına
benim geldiğimi söyleyip evin müsait olup olmadığını sordu
sonra tamam deyip kapattı
ben hemen gideriz diye düşünüyordum ama
-birer çay daha içelim mi diye sordu
içtik
otogardan son alanyaya hareket saatini sorduk 11
akşam a dogru kalktık arkadaşının evine gittik
klasik öğrenci evi
her yer heryerde amk
adam biraz toplar
arkadaşları ile tanıştırma faslı derken
konu yine döndü dolaştı amk askerliğine geldi
o nasıl bu nasıl derken
eve iki tane de erkek geldi
kızların arkadaşıymış
bu nasıl bir müsaitliktir onu da anlamadım
iki saat konuştuk evde hala ebruyu öpemedim ki dışarda olsak çoktan bitmişti iş
akşam saat 8 civarı
yemek yapmaya başladılar
bana yine bi sıkıntı geldi
o kızların erkek olan arkadaşlarıda
götleri korka korka sordular askerlik nasıl diye
iyice gözlerini korkuttum ibnelerin
sonra bir tanesi ebruyu merak etme biz göz kulak oluyoruz ona dedi
-sana değil ebruya güvenirim ben dedim
-valla peşinde koşan çok erkek var dedi
-benim gönlüm sadece koştuklarıyla kalmasını ve boşa yorulmaları ister ama ebru ne yapar
bilemem dedim
-yok abi seni çok seviyor kız merak etme dedi
-sende mi koştun nefes nefese gördüm seni dedim biraz gülümseyerek
-yok beni koşturan başka da artık yan yana yürüyoruz merak etme dedi
-adına sevindim dedim olayın üstüne külü serptim
ne yapıyor şu kızlar bir bakalım dediler
mutfaga gittik
müsait bir anda yine ellerimi kaldırdım ebruya bakarak
diğerleri merakla sordu ne yapıyorsun diye
-askeri sır askere gitmeden öğrenemezsiniz dedim
-hadi ebru çabuk ol dedim. öpmeyi kastederek ama başkalarının yemeği çabuk yapmasını
anlayacağı bir şekilde
—off tamam siz oturun içerde dedi
yemek geldi
yedik
baktım bunlardan bize hayır yok amk
kimse halden anlamıyor
siz şu odaya falan geçin diyen yok
derken telefon çaldı ebrunun
mesgule aldı
tekrar çaldı
yine mesgule aldı
3üncüye cevap verdi
-ben seni sonra ararım diye
herkesin ortasında kim o diye sormak olmaz diye üstelemedim
yemekler yendikten sonra
kızlar sofrayı kaldırırken ebrunun telefon yine çaldı
bu defa telefonu kapattı
-bi sorun mu var dedim
-yok bişey sonra konuşuruz dedi
-salona gel sonra olunca dedim. salona geçtim
onu beklemeye başladım
geldi
-dinliyorum dedim
-ya yok bişey dedi
-telefonunu aç dedim
-boşver şimdi dedi
-ısrar ediyorum dedim
-ya önemli bişey değil dedi
-kalp kırma boyutuna getirme beni aç telefonu dedim
açtı
-sonra ararım diye söz vermiştin yerine getir şimdi dedim
-sonra ararım dedi
-ebru ara dedim
-bana asılan birisi işte sürekli arıyor böyle dedi
-telefonunu verecek kadar yüz verirsen adama arar tabi dedim
-ben vermedim başkasından almış. numarayı değiştirecektim ama sen yanlış anlarsın diye
değiştirmedim dedi
-ara bakayım şunu dedim
-sen karışma boşver dedi
derken telefon yine çaldı
ebrunun elinden telefonu almama fırsat kalmadan mesgule aldı
telefonu elime aldım
bir dakika civarı sonra yine aradı
—efendim dedim
-sen kimsin dedi
-siz kimi aramıştınız beyefendi dedim
-ebruyu dedi
-yanlış numara değil ama o biraz meşgul şu anda ben yardımcı olabilir miyim dedim
-neyle meşgul dedi
-beni dinlemekle meşgul şu an başka sorunuz var mı dedim
-sen kimsin yaa dedi
-telefonuna cevap vermekle görevlendirdiği kişiyim dedim
-siktir lan dalga mı geçiyorsun benimle dedi
-evet dalga geçiyorum kiminle dalga geçtiğimi öğrenebilir miyim dedim
-ben ebrunun arkadaşıyım dedi
-nasıl bir arkadaşlık bu dedim
-sanane dedi
-amacın nedir? neyin peşindesin? seviyor musun bu kızı? sana ayarlayayım mı dedim
-ben kendim ayarlarım dedi
-böyle sürekli telefonla rahatsız ederek ayarlayamazsın. önce bir barda sen çok sarhoşken
tanışacaksın
aptallıklar yaparak onu güldüreceksin ertesi gün mesaja doğru harfleri dizme sanatını
uygulayacaksın sonra bir şansın olabilir.
ben yıllar önce öyle yaptım. hala da beraberiz dedim
direk suratıma kapattı telefonu
ebruya verdim. aramazsa delikanlı çocuktur olurda benden ayrılırsan delikanlılığının hatrına
bi şans verirsin.ama tekrar ararsa telefonunu değiştir dedim
-tamam dedi bana sarıldı
-çok var mı bunlardan dedim
-arasıra oluyor ama ben ne yapayım laftan anlamıyor bazıları dedi
gel benimle dedim
müsade istedik
hepsine teşekkür ettim memnuniyetlerini belirttiler benimle tanışmaktan
o saatte bir kuyumcuya götürdüm
ebrunun bana verdiği zarfı giderken ona teslim etmeyi düşünüyordum ama
lazım oldu işte amk
gittik buyrun yardımcı olayım dedi
tek taş yüzük var mı şef sende dedim
***var burda çeşitlerimiz dedi
zarftaki maaşım kadar olan para miktarını söyledim bu civarda bişey olsun dedim
bi tane çıkardı
bu nasıl dedi
ebruya sordum
-bi saniye dışarı gelir misin dedi
dışarı çıktık
-neden alıyorsun şimdi bunu hem nasıl vereceksin parasını çok pahalıdır o dedi
-sana aldığım yüzük pek söz yüzügüne benzemiyordu. sevdiğim var dediğin zaman
kulaklarında sorunlu olanlar olursa gözlerine sokarsın dedim
geçtim içeri
-tamam aga bunu begendik alıyoruz dedim
aynı duran zarfı katlanmış halinden çözüp kurtararak ebrunun gözü önünde kendi elleri ile
içine dizdiği paraları adama verip
yüzüğü aldım
-bu nolcak şimdi iki kere sözlenilir mi dedi
-verdiğin sözü tuttuğunu ummaktan başka elimden birşey gelmez ebru.ama bu umut bile sana
tekrar teşekkür sebebimdir. seni seviyorum dedim
geçirdim parmağına
biraz zorladı ama o saatte kim bulacak amk tamirciyi
-fazla sıkarsa yarın ölçüsünü değiştirirsin dedim
-onun adına özür dilerim dedi
-ben erkekler adına senden özür dilerim dedim
taksiye binip otogara gitmek aşkın sünnetini gerçekleştirdikten sonra farz oldu
otogara geldik
sarılmalar
öpmeler derken
- telefonunu saklıyorum hala ama yanıma almayı unuttum istersen benimkini al hattımla
beraber izin sonuna kadar dedi
güven vermek budur
-sende kalsın o çocuktan fırsat bulup meşkulde değilken yakalayabilirsem konuşuruz dedim
-böyle konuşma lütfen dedi
-şaka yapıyorum dedim
-valla al sende kalsın ben yeni hat alırım dedi
-sende kalsın sana güvenmesem asker kaçağı bir sevgili olurdum dedim
-sagol dedi
-biraz daha lafa tutarsan kaçan otobüs olacak dedim
dişleri dudaklarını geverek
gözleri benim gözlerime odak
yaşları yanaklarına secdede
saçları deli ankara rüzgarında ne yapacağını bilemezken
elleri ne yapmak istediğini belli edecek şekilde tekrar havaya kalktı
bir kaç saniye kendimi tutmak zorunda kaldım
onu sarılmaktan kemiklerini kırma ihtimalini ortadan kaldırmak için
en büyük öpücük değildi belki
en uzun sarılma da değildi ama
gönlümün en büyüğü kalp kaslarımın en uzunuydu ebrum
**3 4 basamak ankaradan ayağımı kesti
ebruya yine el sallamak zorunda kaldığım bilmem kaçıncı vedaydı
her seferinde bu kadar acıtmasa ne olurdu ki sanki
istikamet alanya
bıktığım amasya sogundan sonra
alanyaya ilk adımı atar atmaz topragına secde edip öperim diye düşünüyordum o kadar
özlemden sonra
otobüs hareketlendi
yalnız yolculuğun tek dostu hayallerle alanyaya kadar geldim
dolu dolu geçti hayaller
bilinmez soruların ihtimallerini düşündüm hep yolculuk boyunca
usta birliği nasıldır?
ebru ile geleceğimiz nasıl olacak?
kelebek ömrü için en önemli soru bu ikisi idi
alanyaya geldim
öperim sandım ama öpmedim topragını
o kadar hayal kurarak gidiyorsun alanyaya
ama otogarda inince bir bakıyorsun
alanyanın pek de umrunda degil senin geldiğin
geldiysen geldin amk havasında
üzülüyor insan amk
ilk koşulması gereken kişinin yanına koşup ellerinden öperek hasret gidermesini sağladım
benim verdiğim kiloları görüp
elmacık kemiklerimin belirgenlişmiş oldugunu görünce
herşey çok iyiydi dediğim hiçbirşeye inanmadı
bu durumunda anne tarafından yapılması gereken tek şey
benim sevdiğimi bildiği tüm yemekleri yapıp zorla ağzıma tıkmak
sen tüm maçı kaybet 6 7 sayı fark ye maçta akşam hava kararınca da gol atan kazanır diye
kandırmaya çalış cocukluk futbol panpalarını
olur mu anne bir günde geri alınır mı o kadar kilo
gündüz vakti duyan geldi amk eve
hala teyze konu komşu
karı milleti bile kendi kocalarının askerlik anılarını anlatmaya başlayınca evden kaçmanın şart
oldugunu anladım
şartı yerine getirmek biraz zor oldu
üstüme üstüme gelen sorulardan
birisinin evde şeker kalmış dediğini duyar gibi oldum
ben giderim dedim direk
dur filan demelerini dinlemeden kaçtım amk
mahalledeki piçin birisini yakaladım
verdim parayı
bu paraya şeker al
sonra git kip dı çeynç ne demek onu öğren
**daha sonra bizim eve götür şekeri dedim
kip dı çeynç ne demek abi dedi
lan olm önce şekeri al hadi kaybol dedim
mahalledeki herkesi özlemişim
oturup çay içesim geliyor manavla bile amk
otele gittim
vayy hoşgeldin geyiklerinden sonra
yine aynı konuya döndü muhabbet
eeee nasıldı askerlik
ebrunun babası da gördü beni
odaya çağırdı
ihtiyacım olup olmadığını sordu
sonra karısını arayıp geldiğimi haber verdi
tamam deyip telefonu kapatır kapatmaz yarın akşam bizde yemektesin dedi
ordan ayrılıp biladeri aradım nerde olduğunu öğrenip telefonuna el koydum
eve geç millet dağılınca bana haber ver uykusuzum yoldan geldim yatacam dedim
ben ondan haber beklerken
çarşıya inip
eski esnaf arkadaşlarla makaraya indim
insan asker olunca ölümü yakından hissediyor herkesle helalleşmek istiyor
o yüzden eski patronun yanına da uğradım bir helallik almak için
ondan allah katında alacağımızı alıp vereceğimizi verdikten sonra
gözüm o mu acaba diye birisine takıldı
oydu amk
elif
o da bana aynı gözlerle bakınca
uzaktan merhabalaşmak kaçınılmaz oldu
o uzağı yakınlaştırdı
tokalaştık
-nasılsın dedi
-iyiyim sen nasılsın dedim
ben asker olduğumu acemiliğin bittiğini bugün alanyaya geldiğimi
bir hafta kaldıktan sonra usta birliği için istanbula gideceğimi anlattım
o da alanyada ev aldıklarını
bir optikçi de çalıştığını okulu dondurduğunu söyledi
istanbula geleceğini geldiği zaman beni görmenin iyi olcağını söyleyince
hala ebru ile beraber olduğumuzu söyledim
sorun değil dedi
en baştan beri hiç sorun etmedi ki zaten amk
baktım yine bilindik elif
neyse ben gideyim dedim
**valla olmaz illaki bişey ısmarlayacağım sana dedi
belki gerçekten iyi niyetiyle söylüyordur diye de kırmak istemedim
ama korkum ağır bastığı için
başka zaman yoldan geldim yorgunum dedim
o zaman yarın gece dedi
yarını anladım da neden gece dedim kendi kendime
tamam bakarız dedim
telefonunu ver dedi
numara benim değil bilmiyorum dedim
kendi numarasını yazmak için biladerin telefonunu aldı ve numarasını kaydetti
bana verip
-yarın gece aramanı bekliyorum dedi
bakarız dedim
baktım biladerin arayacağı yok ben de ebruyu arayıp
yolda onunla konuşa konuşa eve kadar gittim
aramamış lavuk şimdilik
çok özlemiş beni
gelmek istiyormuş o da alanyaya
ben tekrar gelemez miymişim
derken son gün ankaraya gelip ordan istanbula geçeceğim konusunda anlaştık
eve geldim oturma odasına geçmeden
direk annemlerin yatak odasına geçip
kapıyı da kilitleyerek yattım
aksam 10 gibi annem kaldırdı
biraz tv izleyeyim dedim ama ne mümkün
annem yine esir aldı
gece gece bişeyler yedirdi yine
bi de çay koyunca tekrar uyuma ihtimalim de gitti
ebruyla biraz mesajlaştık
sınavı olduğu için erken kesmek zorunda kaldık
sonra sıkıntıdan
elif e mesaj attım
-yarın gece işim çıktı kusura bakma dedim
-bu gece bunu yazacak vaktin varsa şimdi boşsundur bu gece buluşalım dedi
-yok yatıcam ben yorgunum dedim
-o zaman yarın başka bir zaman buluşalım dedi
-ebrunun ailesi ile yemeğe gidecem dedim
-yemek çıkışı buluşalım dedi
illa buluşcak amk
-ne yapacaksın buluşupta boşver hadi iyi geceler dedim
-öyle boşver demeyle olmuyor dedi
beyler baktım kız bana tecavüze kararlı
ölü taklidi yaptım mesajına cevap vermedim
sonra mesaj ın sonuna lar takısı getiren 4 5 mesaj daha attı
ölü kalmaya devam ettim
sonra o da umudunu kesti
uyudun galiba diye son mesajını da attı
sabah 6 da zor uyuyabildim
kalktığımda ise öğlenden sonra idi
telefonda iki değişik kişiden mesajlar
-aşkım çok iyi geçti kalkınca haber ver
-hala uyuyor musun uykucu
bunlar ebrudan
-yanlış bişey mi yaptım
-umarım beni yanlış anlamamışsındır
gibi bir kaç tane daha mesaj da eliften
ebruyu aradım
onlara yemeğe gideceğimi söyledim
daha çok üzüldü kendisi de orda olamayacağı için
**dert babası oldum amk bu gurbetin
onun haketmediği teselli lekesini geçirdim ama
onu teselli etmekten kendi teselli sularım kirlendi
evden çıkmadan önce ne olur ne olmaz
elif manyağı arar diye telefonu erkenden kapatıp
ebruların evine gittim
uzun uzun tutmasınlar sıkılırım diye
içeri girer girmez
kuzenlere 9 da söz verdim orda olmam lazım dedim
içeri girer girmez baskın geldi oda
eksiklik vardı
sandalyenin birisi boştu
hata mı yapmıştık yoksa o eve giderek
zaten akıldan çıkmayan ebruyu
korku filmlerindeki amk salak oyuncularının
gitmemesi gereken yerlere bir de ışıkları açmayı akıl edemeden gitmeleri gibiydi
üzüntü ve derin bir offf çekme ihtiyacı kaçınılmaz oldu
tem umduğum annesi veya babasının keşke ebru da burda olsaydı dememeleriydi
onlar dile getirmediler ama
gönlüm sürekli onu mırıldandı durdu
yemeği yeyip
onların da bir kaç sorusuna katlandıktan sonra
saat 9 a yaklaştı
ben artık gideyim müsadenizle dedim
ebrunun babası tutturdu ben bırakayım diye
gerek yok şurası hemen diye ısrar etsemde baktım
kıllanır gibi oldular ne bok yiyecem acaba diye
sakince tekrar anlattım
beyaz yalanla ikna edip ayrıldım
annesi söz aldı tekrar geleceksin gitmeden diye
karambolde vermiş bulunduk sözü
dışarı çıktım
biraz yürüyüp telefonu açtım
ebruyu aradım
bir sürü fırça kaydı vay telefonun neden kapalı
bişey oldu sandım
onu da ikna ettim yemekte annen baban rahatsız olmasın diye kapattım
herkes arıyor hoş geldin gel bi ugra diye
hem babanı arasaydın söylerdi zaten orda oldugumu dedim
tatmin oldu
ebru tamam da
elifin başıma neler açtığının farkında mısınız
hem annesi gile hemde ebruya yalan söylemek zorunda kaldım
ama ikisini de atlatmanın verdiği rahatlama ile canım alkol çekti
ama nerde içecem eliften tırsıyom
korktuğum başıma geldi telefon açtı
nerdesin diye
aynen verdiğim cevabı yazıyorum
-sana numaramı veren beynimi sikeyim
-ya ne var bunda oturup konuşalım istedik. ebrun var korkma yemem seni dedi
nasıl etti bende bilmiyorum
sonunda
-tamam bir şey içelim sonra rahatsız etmeyeceksin beni söz mü dedim
-söz dedi
-nerdesin dedim
-evdeyim dedi
-nereye geleyim dedim
-eve gel dedi
dışarda bir yerde içsek gören olsa boku yiyecez
eve gitsem olmaz
-başka bir yer söyle dedim
-tamam şuraya gel dedi
dediği yer alanyanın semti diyelim
alanyadan uzak olması görülebilitemizi azalttığı için bindim taksiye
gittim
durduğum yerde beni bekliyordu
bir eteğin boyunun o kadar kısa olması gerekmiyor
o kadar kısa olacaksa arasını dikip kilot olarak kullanmak daha mantıklı bence
askerde sap görmekten zaten her dişi hatunu ilk fermuar arkasından görmeye başlıyorum
neyse artık verdik sözü
içilecek bişeyler
nerde içiyoruz dedim
-şurası bizim ev dedi
yalan yok beyler eve davet etmesi hareketlenme yaşattı bacak aramda
neden mi çıktım evine
valla bilmiyorum yemin ederim bilmiyorum
**asansörde anladım yanlış yaptığımı
onunla o kadar sıkışık bir yerde kalmak bile germişti beni
ama çıktık bir kere
eve girdik
oturacağım yeri gösterdi
avrupai aplikleri açtı
içerisi loştan biraz daha aydınlıktı
nedendir bilmem heyecanlıydım
-ne içersin diye sordu
-ne var dedim
vitrini gösterdi çalıştığım barın küçüklüğü gibi ne ararsan var
baktım menüye bakıp ne istediğine karar veremeyen kararsız birine dönüşeceğim
sen seç farketmez dedim
barmen sensin sen seç dedi
yoksa ben bişeyler ayarlayayım mı dedi
onun ayarlayayım mı demesinde
nuri alçonun bakışlarını gördüm ve tırstım
-sen iki bardak getir yeter dedim
bardakların boş olduğunu göreyim diye
mutfaga geçti
buzda ister misin diye seslendi
bana katlanmak zor zanaat
-yok gerekmez dedim
iki bardakla geldi
bende bir viski seçtim
ya glenfiddich ti yada glenmorangie
bardakların ilaçsız oldugunu görüp tatmin olduktan sonra
-buz niye getirmedin dedim
-getirme demedin mi dedi
-ben öyle bişey demedim dedim
-neyse dedi gitti buz da getirdi
onları da koyduktan sonra
bu viski beyler şakası yok amk zaten uzun zamandır içmiyorum içki çarpılmayayım diye
normalde o viski kola ile piç edilmez ama
—kola da getirir misin dedim
-başka bir eksik varsa söylede gidip gelmeyeyim dedi
-şikayetçiysen gideyim dedim
-getiriyorum diye kalktı
gıcık etmek lazımdı karıyı
bende gerekli şeyleri yapıyordum
ama çok seksiydi gözüm o mutfaga giderken
kalçasında kalıyordu amk
kolayı da getirdi
-pipet var mı dedim
-yok dedi gıcık almış bir ses tonuyla
vay amk isteyecek başka bişey de kalmadı
bir yudum aldım
-müzik mi tv mi film mi dedi
-hiç birine gerek yok bunu içer giderim dedim
-bi film var takayım sıkılırsan gidersin dedi
film fikri fena degildi aslında istedigim zaman sıkıldım deyip kaçabilirdim
hem filme bakarken fazla konuşamaz bu durumda elifin bana yaklaşması da zor olurdu
o bir dvd takarken bende
ebruya mesaj attım
nasılsın aşkım diye
ondan gelen klasik cevaplara klasik mesajlar ekleyerek
bir de gün raporu verip bir arkadaşın yanındayım diye mesaj attım
hangi arkadaşın deyince heyecanlandım panik yaptım amk
bi arkadaş işte askerlikten konuşmaya başladı sıkıldım dedim
elif de uyuz olmuşa benziyordu ben ebruyla mesajlaşıyorum diye
filmde başladı bu arada aplikleri biraz daha loşlaştırdı elif
geldi yanıma oturdu amk
içkisini almak için sehpaya uzandığında bacakları bacaklarıma değecek mesafedeydi
bu durumun bende yarattığı etkiden kurtulabilmek için
lavaboya kalktım
geri geldiğimde biraz daha uzak bir mesafeye oturdum
**film tekrar devam etti
amk filmi o kadar mı güzel olur
sonunda ne bok olacak diye daldım gitti filme
bişey olmaz amk diye bir barda daha doldurdum
film olması iyi olmuştu
elifin bacaklarından alıkoyabiliyordum gözlerimi
ta ki filmi durdurup
-begenmediysen kapatayım derken bana dönmesi
ve gözlerimin verdiği bacak arası frikiğinde kalmasına kadar
-yok çok begendim dedim harbiden de begenmiştim amk
iyiki oturur haldeydim yoksa gördüklerimden dolayı esas duruşa geçmiş
şahsı muhterem elif tarafından farkedilebilirdi
film devam ederken elifte yayılmaya başladı koltuğa
mini etek giydiğinin farkında olmadan hemde
baktım benimki esas duruşu hiç bozmuyor
aklımda kötü kötü şeyler geçiyor
şeytan bir sol kulağıma bir sağ kulağıma fısıldıyor
hadi olm akıt şu içindeki irini al sana fırsat diye
şeytana uydum ama farklı bir taktikle
filmi durdurur musun dedim
heyecanlı bir şekilde durdurdu
-bişey mi oldu dedi bunu derken banu alkan bakışlarını görür gibi oldum
ebruyu seviyordum
aldatamazdım
aldatırsam yüzüne bakamazdım
-lavaboya gitmem lazım dedim
kalktım wc ye bi baktım hala ayakta bizimkisi
gitsem film aklımda kalacak
bi daha ya bulurum ya bulamam
zaten sonları da yaklaşmış
kalsam sadakatin ırzına geçecem
kendi kendime bunları düşünürken bile ebruyu aldatıyor hissettim kendimi
sonra bir fikir peydahlandı bende
elime kuvvet içimdeki irini akıttım
benim küçük asker esas duruşu bozup rahata geçti
artık öncelikli olarak yapmak istedigim şey seks degildi
buna güvenerek içeri girdim
elifin seksi oturuşunu aldırmadım çünkü artık terhis olmuştum o duygulardan
film sessizce tekrar başladı
elif tekrar doldurmuş bardakları
yavaşca onu da içtim
filmin final sahnesi yaklaştı
yine durdurdu filmi
-ne olacak tahmin et bakalım dedi
—sen izledin mi dedim
-evet izledim daha önce dedi
bi kaç tahmin yaptım hiçbiri çıkmadı
parmağımdaki yüzüğü gördü
-nişanlandınız mı dedi
-hayır sözlendik dedim
sevdiğim bir konuyu konuşmaya başladık
elifi kendimden sogutmak için bir fırsattı
-çok şanslı kız ebru dedi
bunu bana ilk defa söylemiyordu hatırlarsanız
-şanslı olsa yanımda olurdu dedim
-ben şanslı mıyım şimdi dedi
bak amk konuyu nereye çekti yine
-neyse açta bitirelim şu filmi dedim
-şansım olsaydı neyse boşver dedi
hay amk utandırdı beni
filmin sonunu izledik kurguya hayran kaldım amk
film hakkında yorum yapıp begendiğimi söyledim
gece için teşekkür ettiğimi söyleyip ayrılmak için izin isteme aşamasındaydım ki
telefonu çaldı
telefon konuşması özeti şimdi git sonra gel misafirim vardı
birisi sanki apartmanın dışında eve gelmek için izin istiyor gibiydi
telefonu kapattı
-gelsin ben gidiyorum zaten dedim
-yok şimdi gitme dedi
-neden dedim
-aşşağı da bekliyor dedi
-beklemesinin benim gitmeme engel olan kısmı ne dedim
-yanlış anlar şimdi yardım et lütfen dedi
-neyi yanlış anlar elif ne yardımı edeyim sana dedim
-bu cocuk bana asılıyor dedi
-gidip döveyim mi amk ne yapayım asılıyorsa dedim
-dışarı çıkarken seni görürse sorun çıkarabilir dedi
uyuz oldum amk içine düştüğüm duruma bak
-eve gitmem lazım annemler bekliyordur merak ederler dedim
-dur biraz gitsin sonra gidersin dedi
kimden korkuyom ki amk
onlar mesajlaşmaya başladı gelirsin gelemezsin diye
bana dönüp gitmiyor dedi
-benim gitmem lazım kusura bakma dedim
—ya çıkma lütfen dedi
-ben üst katın merdivenlerine çıkayım sen çocuğu çagır içeri girince gideyim dedim
-gelmesini istemiyorum ki.lütfen bir tane daha iç gider o dedi
-yok gitmem lazım dedim
elimi tuttu lütfen dedi
-iyi tamam dedim
sarılmaya yeltendi bir daha yaparsan giderim dedim
-pardon dedi
içkileri tekrar doldurdu
-ışıkları kapatayım da yattığımı sansın dedi
-korkma bişey olmaz açık kalsın dedim ama dinlemedi kapattı amk
geldi benim oturdugum koltuga o da oturdu
bayağı da yanıma oturdu
biraz oturduk mal gibi sessizce
sonra sağol derken bir elimi bacagımın üstüne attı
önemli degil derken bende elini bacagımın üzerinden aldım
sessizleşen ortamda seksi seksi nefes almaya başladı
pencerenin ışıgı direk bacaklarına vuruyordu
içimdeki irin tekrar toplanmaya başladı
sonra kalktı pencere yaklaşıp geri geldi bana daha yakın oturup
-gitmemiş hala yaaa dedi aynı anda bana sarılıp gitme lütfen dedi
-bana bir daha dokunursan sikerim elif dedim
-gerçekten mi dedi
-evet gerçekten dedim çok ciddi bir şekilde
-yine dokundu hemde bacaklarımın kasık bölgesine dogru
ayaga kalktım
-sana iyi geceler dedim
-dur şaka yaptım falan dediyse de dinlemedim
çıktım kapıdan
merdivenleri kullanırken lavuk sen kimsin diye sorarsa ne cevap veririm diye düşünüyordum
aşşagı indim
caddeye baktım
allahın kulu yok
vay amk bekleyen kimse de mi yoktu acaba
yoksa elifin aradığı adam da hayal ürünüydü
eh amk elif senden herşey beklenir
neyse vukuatsız atlattık amk
daha da gelirsem iki olsun
zaten ebrunun bunları duyması kasten adam öldürme sebebi
**eve gittim zıbardım
geride kalan geceyi
diğer sik sahibi kişiler tarafında götü kaldırılmış
kendi saplarının kendilerine sadık olmasını şart koşan
ama sapsızken her erkeği potansiyel sevgilisi sanan
amlı olmayı tüm erkekleri elinde oynatabilme kozu sanan
örnek kevaşenin birinin elinden kurtularak tamamladım
askerliğin şimdiye kadar bana kazandırdıgı tek şey nizami bir şekilde yatağımı yapıyor
olmamdı sabahları
ertesi sabah kalktım otogarı aradım bilet ayırtmak için
istanbula gideceğim gün bilet yoktu
bende bir gün öncesinden aldım
bu bir geceyi ankarada geçirecek olmam demekti
sakalları kesmiyordum
neden traş olmadın diye komutanlara inat
ama saçlarımı ne bok yiyecegi belli olmayan
bir askerin eline teslim etmemek için kestirdim aynı gün
bildiğiniz 3 numara
alanya onsuz pek de eglenceli degildi
aslında çok eglenceliydi ama bu eglenceyi yaşayabilmek için onsuz duygularımın olması
lazımdı
denize gittim
o arkadaşın yanına köye falan derken
otele gidip ebrunun babasıyla konuştum
annesi de otele geldi
böylece ben onların evine gitmek zorunda kalmadım
babadır elleri öpülür bayramda seyranda ama hakeder
cebinde ne varsa kendim ne yerim diye düşünmeden verdi bana
almak istemedim ama zorla verdi
bir de kart verdi bana banka kartı kendi adına açılmış bir hesap
parayı kendi hesabına yatıracaktı
**bende kartla onun şifresini girip çekecektim
böylece banka da kesinti yapamayacaktı
havale olmadığı içim
gün geldi ankara üzerinden istanbul yolu gözüktü
ben mi yaptım yoksa ana yüreğinden midir bilinmez annem ağladı sarılırken
babam ve kardeşim sadece sarıldı
son kez ebruyu arayıp yola çıktığımı söyledim
beni bekleyeceğini söyledi
8 saat onu görme hayali ile yaptım yolculuğumu ama gelmedi
telefon açtım ama aradığım sevgili telefonunu bilmediğim sebebten dolayı kapatmıştı
koskoca otogarda öylece oturdum kaldım bankın birisinde
iki bacagımın arasında valizimle
7 saat bekledim
en az 200 kere aradım
ama gelen de olmadı
cevap verende
benim telefonum olmadığı için ordan ayrılırsam beni bulamaz diye hiçbir yere gitmedim
akşam oldu
karanlık çöktü gelen giden yok telefonda hala kapalı
elime valizi aldım
ebrunun arkadaşının evini zar zor olsa hatırlayarak buldum
kapıyı çaldım
kızın birisi açtı
hatırladı beni
ebruyu sordum direk
-haberimiz yok dedi
durumu anlattım
yurda telefon açtı kız
yurtta da yokmuş
aklıma kötü kötü şeyler gelmeye başladı
beni aldatıyor olmasını veya beni artık sevmiyor olmasını siktir edin başına sağlığı ile ilgili
bir sorun mu geldi diye korktum
kızların yanında bir erkek olması tek umudum du ama
herkes ders çalışma peşinde sınav manyağı olmuşlar
kaldım mı koskoca ankarada ne yapacağını bilmez bir şekilde
alanyayı arayıp annesine babasına da sormak istemedim onları telaşlandırmamak için
kızlar sagolsunlar gel burda bekle biz de meraklandık dediler
** ben otururken
çay demlediler
ebrunun diger arkadaşlarını aradılar yanında mı diye
öyle mal mal bekledik panik halinde
sonunda telefonu açıldı
kızın onlarca denemesinden sonra
çalıyor deyince heyecanlandım
ben aldım telefonu
-nerdesin ebru dedim
-sen nerdesin dedi
-arkadaşlarının evindeyim sabahtan beri seni bekliyorum dedim
-ne işin var senin orda dedi
kimin kimden hesab soracağı karıştı
-ebru nerdesin dedim
-niye gidiyorsun onların yanına dedi
böyle davranmasının altında muhtemelen bir sebeb vardı
-sen nerdesin ben oraya geleyim dedim
-gelme istemiyorum sen mutlu gözüküyorsun orda dedi
etrafa ciddi ciddi baktım amk kamera şakası falan mı yapıyorlar diye
-çok mutluyum burda ebru kızlarla sabahtan beri bi ankara bi roman havası oynuyoruz
sevinçten.
bunu der demez telefonu kapattı
tekrar ararken tansiyonumun çıktığının farkındaydım
sinir uçlarım gıdıklanıyordu
ama bu işin sebebine öğrenmeden küfür etmeyecektim
telefonu yüzüme kapatma konusunda ne kadar hassas oldugumu biliyordu
bunun hesabını da sonraya bıraktım
kızdan izin alarak tekrar aradım
balkona çıktım
aradım
-ne var dedi
-tekrar sorayım mı sen anlatacak mısın dedim
-benim anlatacak birşeyim yok sana dedi
-madem yoktu neden çağırdın beni ankaraya dedim
cevap vermedi
-sen bana neden böyle yaptıgını anlatıncaya kadar gitmiyorum askere haberin olsun dedim
-beni bir daha arama kelebek dedi
-tamam aramam ama sebebini söyle dedim
-sana karşı tüm duygularımı kaybettim dedi
-daha düne kadar çağırıyordun aşkım gel çok özledim diyordun ne oldu bir günde dedim
-geçte olsa farkına vardım yaptıgım hatanın dedi
baktım ağlayacağım hem sinirden hemde duygusal krizden
-beni severek hata mı yaptıgını söylemeye çalışıyorsun dedim
-sana güvenerek hata yapmışım dedi
bi dakika şimdi biraz kopya verdi işte
güven konusunda konuştuguna göre muhtemelen elif le ilgili birşeyler duymuştu
ama o olmama ihtimali de vardı
pişti olmamak için ben elifin adını anmadım
—tamam yarın gidecektim ama bu gece ilk buldugum otobüsle giderim istanbula. gitmek var
dönmek yok. muhtemelen beni bir daha aramayacaksın
numaranı da degiştirme ihtimalin var. ölüm var kalım var son bir kez göreyim helalleşelim
lütfen dedim
-yurda girdim çıkamam dedi
-tamam yarın sabah ben seni tekrar ararım yurttan çıkınca helalleşiriz o zaman dedim
-peki dedi ve kapattı telefonu
kızların yanında yatmak uygun olmayacagı için
onlara bir pansiyonda yer ayırtmıştım dedim ve gittim
bir kaç tane taksiciden yardım alarak
bir pansiyon buldum
gece yattıktan aynı gün teslim olmam gereken güne uyandım
dışarı çıkıp ebruyu aradım kulubenin birisinden
şuraya gel şu saatte dedi
yine kapattı
oraya vardıgımda hiç alışık olmadıgım bir karşılama vardı
ışıl ışıl gözleri bana hiç bakmıyordu bile
öylece oturuyordu
tek yaptıgı ben yanına oturup merhaba deyince
parmagında ki iki yüzükle oynamaya başlamak oldu
bir çıkarıp bir takıyordu ona aldıgım yüzükleri
bense sadece ona bakıyordum
elimdeki çantama bir yük daha binecekti
ebruya verdiğim kalbimi artık kendimde hissediyordum
hiç taşımıyordu artık
elimi uzattım
hakkını helal et diyemedim
çıkmadı ses
karabasan oldu ayrılık
titreyen ellerim öylece kaldı orda
sonra çekmek zorunda kaldım

33



devam et dedim
-sen soruma cevap ver önce dedi
evet yavaş yavaş dökülmeye başladı
-hayır hep seni özledim dedim
-hmm bazı kişiler aksini iddaa etti dedi
bi boklar duymuş oldugu kesinleşti
-yanlış tahmin etmişler dedim
-sen niye elifle buluşuyorsun kelebek dedi
-hadi buluştuğunuzu boşver bana neden yalan söylüyorsun dedi
-hadi bana yalan söyledin neden geceyi onun evinde geçiriyorsun dedi
-amasya dönüşünde bana niye uğradın direk gitseydin ya sevgilinin yanına dedi
yakalanmışız amk
arkadaşının birisi görmüş beni
telefonlaşmışlar ebru ile sürekli
elifi tarif edince kız ebruda takip et demiş
eve girdigimiz görülmüş
ama ebru hesab sormak için ebru beni ankaraya davet etmiş
davet gerçekleşinceye kadar da hiç birşeyi çaktırmamış
aranızda benim yerime ebruya açıklama yapmak isteyen var mı?
**evet beyler sayılı saatler sonra nasıl siklerin altına yatacagımı bilemediğim bir yıllık daha
askerliğim vardı
deli gibi sevdiğim kızın bana nefretle bakan gözleri
bitmişmiydi lan herşey
bu muydu amk
yemediğimiz bir yarraktan dolayı
götümüze mi kaçacaktı ayrılık siki
ben köz kös otururken ebru da yüklendikçe yükleniyordu
-bana tutamayağın sözler neden verdin
dedi
-tuttum ben sözümü ebru dedim
daha çok kızdı
-başkasının koynuna yatarak mı tutuluyor artık sözler artık dedi
bişey demedim
ona da bakmıyordum
-tamam kelebek haklısın sende haklısın demekki ben sana yeterince iyi sevgili olmadım.
sende hata aramıyorum artık.her istediğini yaptım ama demekki yeterli değilmiş.
ne istediysen verdim. hatta istemediklerini bile verdim.tek elif olduguna da inandıramazsın
artık beni.
tek bir sorum var neyi eksik yaptım onu söyle bari lütfen dedi
kafamı hafifçe ona çevirdiğimde gözlerinin yaşlı oldugunu gördüm
böyle bir acı böyle bir çaresizliğin tarifi yok
birazdan asılmayı bekleyen idam mahkumu gibiydim
sevdiğim onsuz yaşayamayacagımı bildiğim kız muhtemelen siktir git diyecekti bana
yine diyecek birşey bulamadım
ne dersem diyeyim inanmayacagı belliydi
kafasında ben ile elifi aynı yataga koymuş
yapılabilecek çok fazla şey yoktu
ben konuşmayınca daha da ağlaması arttı
-konuşsana sinir etme adamı dedi
-o gece o eve gittim deli gibi seviştik sen hiç aklıma bile gelmedin. onun yanındayken sana
yazdığım mesajlarıda sen şüphelenme diye yazdım
bunca yıl sana hep yalan söyledim.tek elif değil onlarca kızla seni aldattım. seni hiç
sevmedim. hiçte sevmeyeceğim dedim
aptal aptal bana baktı ne diyecegini şaşırdı
o şaşkınlıkla bana bakarken
-tüm gücümü toplayıp sana bir kere vuracaktım acım azalsın diye ama onu bile
haketmiyorsun. erkek olsam bildiğim tüm küfürleri hakedecek
durumdasın şu an gözümde. yazıklar olsun sana dedi
-ben duymak istediklerini anlattım ebru anlatacağım başka hiçbirşeye inanmayacaktın. böyle
olması gerekiyormuş kusura bakma dedim
cebimden istanbul biletini çıkarıp yırttım gözünün önünde
çevreye saygısızlık ederek yere attım bütün parçalarını
-artık gidecek yerim bile yok dedim
-istedigin yere git bundan sonra beni ilgilendirmiyor dedi
kalktı parmağındaki yüzükleri çıkardı oturdugum yere bıraktı
yürümeye başladı
**ben oturdum kaldım
gidiyordu resmen
-son birşey rica edebilir miyim senden dedim
durdu
-son ricam olacak söz dedim
gitmekle gitmemek arasında gidip geliyordu ama çaresiz bir şekilde sevdiğini bildiğim için en
azından dinleyeceğini biliyordum ricamı
-ne var dedi
-bir arkadaşa telefon açmam lazım telefonunu kullanabilir miyim dedim
-al senin olsun bana bundan sonra lazım olmayacak zaten diye götüme bir iğne daha batırdı
-hayır otur lütfen dedim
oturmadı
-lütfen dedim
hiç konuşmadan oturdu
biladere mesaj attım ebrunun telefonundan
-bilader elif diye bir kız nosu olcak mesajları silmediysen vardır orda bu numaraya acil bir
yolla dedim
bir dakika sonra bilader numarayı gönderdi
-bak ebru şimdi elifi arıyorum hiç sesini çıkarma ve sadece dinle dedim
-sizin aşk konuşmalarınızı dinlemek istemiyorum dedi
ama meraklıydı acaba ne konuşcaz diye
belliydi gönlünün üzerine bir su serpilmesine ihtiyacı oldugu
o kadar yılın hatrı vardı en azından
elifi aradım
cevap verince megafonu da açtım
konuşmaları aynen yazıyorum
-alo buyrun
-merhaba elif ben kelebek nasılsın
-iyiyim kelebek aramazsın sanıyordum sen nasılsın
-bende iyiyim sağol.
-bu telefon kimin
-benim yeni numaram elif askeriyeye sokmaya çalışacagım mesaj atarsın sokamazsam da
istanbula gidinceye kadar mesajlaşırız olur mu dedim
-tamam sağol dedi
-ben kapatıyorum kendine iyi bak dedim
-bişey sorcaktım sana dedi
vay amk sonra sor başka zaman sor elife güvenip iş yaptık amk.ama sike sike
-buyur elif dedim
-o geceden sonra bir daha aramadın beni neden şimdi numaranı veriyorsun. dedi
-otobüsüm kalkacak o geceyi de sebebini de mesajlaşarak konuşuruz dedim
-tamam iyi yolculuklar dedi
-sağol deyip kapattım
**elimi valize attım eş dost arkadaşların telefon numaralarının kayıtlı oldugu not defterini de
ona verdim
telefonu ebruya uzattım.
-artık kelebek sensin. istedigin soruları ona sen sor kelebekmişsin gibi. dedim
-ben konuşmam dedi
-bana inanmak hiçbirşey olmadıgını duymak istiyorsan sana birinci ağızdan şans verdim.
istersen ona yazma ben günlerce sana tekrar tekrar onu dokunmadığımı bile anlatayım
ama inanacaksan.ha korkma benim ezberimde tek bir telefon numarası var o da seninkisi onu
arayıpda kendimi sana affetirecek sekilde konuşmasını rica etmem
nasıl olsa biletimi de yırttım istedigin kadar beklerim sen bana inanıncaya kadar dedim
hiç birşey diyemedi.ne yapsam düşüncelerindeydi
-gel beni otobüse bindir istanbula uğurla otobüste telefon kullanamam zaten telefonum da
yok.5 saat gibi bir zamanın var şimdiden başla mesajlaşmaya
istediğini sor. istersen fikir vereyim.
ona blöfler yap acaba öpüşmesek miydi diye.
-bilmiyorum dedi
biraz olsun inanmıştı ama şüpheyi kendisi geçirebilir di ancak
bende ona bu şansı verdim
-tamam hadi gidiyoruz dedim
-nereye dedi
tuttum kolundan
taksi cevirdim bir tane
otogar dedim taksiciye
-kelebek sen başla elifinle yazışmaya istersen dedim
hiçbirşey bilmiyora benziyordu
ben yanındayken yazmadı
otogarda taksiden inerken
-ben vereyim senin paran yoktur askersin sen dedi
-ben veririm dedim
herşey hala sevdiğine işaretti
otogara gittim 10 dakika içinde kalkacak bir otobüs denk geldi
bileti aldım
otobüse valizi teslim ettim
-bu yüzükler sende kalsın yaptığıma inandığın cevaplar alırsan eliften, çöpe atarsın benim
başka verecek kimsem olmaz çünkü. dedim
söyleyecek çok seyim vardı ama en lazımlarını söyledim sadece
-çok şanslısın beni unutmak istersen sadece numaranı değiştirmen yeterli olacak. yoksa hep
arar dururum seni her boş vaktimde. kendine iyi bak ebru dedim
ve henüz 5 dakika olmasına rağmen otobüse bindim
***sarılmadık öpüşmedik
güle güle bile demedi
camdan ona bakmak istiyordum ama tutmakta zorlandığım gözyaşlarım dökülür de üzülür
diye bakmadım
el sallamak bekle beni sevdiğim senin için geri geleceğim demek isterdim ama kısmet olmadı
sarılıp bir kez öpmek isterdim üzülme herşey geçecek buda bitecek demek isterdim
ama otobüs kalktı gidiyordum artık
sadece o eve gitmek beni bu kadar ağır cezalandırdı
işin en kötü tarafı aşkımı elifin ellerine teslim etmiştim
ben ne kadar anlatsamda ebru inanmayacaktı ama en azından şeytan da olsa elifden medet
bekledim
o yolculuk acaba mesajlaştılar mı?
elif aptalca birşeyler yazdı mı diye düşünerek geçti
en önemli soru ebru bana inanacak mıydı
yolda bir kez mola verdik
elifi aramak aklımdan geçti ama ararsam gerçekten bir orospuluk yapıp beni ebrudan ayırma
fırsatını ona vermemi degerlendirebilir diye yapmadım
zaten inanın telefon numarasını da hatırlamıyordum
ancak tekrar bilader numarasını almam gerekiyordu
istanbula geldim
e 5 üzerinden küçükyalıda indim
biraz yokuş tırmandıktan sonra
kenan evren kışlasına girdim
gerekli belgeler teslim edildikten sonra beni tabura götürdüler diger biriken askerlerle
tabura adım attım
daha önce hiç görmediğim denizci kıyafetli askerler mi dersiniz
mavi kamuflajlı havacılar mı dersiniz
siyah bereli tankçılar mı dersiniz komando bereli askerler mi dersiniz
sivil kıyafetlisi
takım elbiselisi
kirli sakallısı
normal piyadesi ne ararsan var
ne oluyor burda nasıl bir yer derken
kayıt işlemi yapıldı
bir koğuş gösterdiler
birini yakalayıp
-nasıl bir yer burası dedim
-siktir git devrelerine sor dedi
devre kim amk sanki hepsiyle 10 yıldır arkadaşım söylesene işte pezevenk bilmiyoz
üst devre ne demek öğrendikten sonra
diş ağrısı dayanılmaz bir hal aldı
bi kaç askere sordum ne yapabilirim diye
nöbetçi çavuşu bul nöbetçi komutana götürsün ondan izin alıp revire gidin dedi bi tanesi
dediklerini yaptım
***nöbetçi başçavusu bulduk
nöbetçi çavuş komutana
-bu askerin bir maruzatı varmış komutanım dedi
-gelsin dedi
tekmil verip yanına yaklaştım
-dişim ağrıyor komutanım dedim
bir tokat attı
-geçti mi dedi
-geçmedi komutanım dedim
bir tane daha vurdu
-geçti mi dedi
baktım adam deli amk
-geçti komutanım. dedim
-siktir git o zaman dedi
-emredersiniz dedim
dışarı çıktık nöbetçi çavuşla
eh amk
askeriyede yediğim ilk dayağa mı yanayım. nerde ne bok yediğimi bilemediğime mi yanayım
kızdan ayrılmanın keskin virajındayım ona mı yanayım
dişim ağrıyor işte orospu evladı komutan geçmedi ona mı yanayım
akşam iştiması öncesi
beni zorla tutup mıntıka yaptırdıklarına mı yanayım
iştimada en az 200 tane çök kalk yaptırdıklarına mı yanayım
yemekten sonra mutfaga gönderilip bulaşık yıkadığıma mı yanayım
geri gelip duş bile alamadan yattıktan sonra gece ikide kaldırılıp diğer yeni gelmişlerle er
erbaş gazinosu yıkadığıma mı yanayım
birisini öldüresiye dövmek istediğim halde kimseye dokunamadığıma mı yanayım
yoksa sabaha kadar uyuyamayıp saatlerce ağladığıma mı?
***bu defa kaldıramadılar üstdevreler
zaten uyumamıştım
kendi kendime boku yedin olm kelebek bitmez bu askerlik demeye başladım
rutin askeri işleri artık benden bir kaç ay önce askere gelmiş
askerler yaptıyordu
benden yaşça küçük olanlar bile emir verme hakkına sahipti
amam benim onu yap bunu yap burayı temizleye üzülecek kızacak duygularım kalmamıştı
artık
ben tüm duygumu ebrudan gelecek habere bağlamıştım
bazen yerdeki bir izmariti faraş a süpürmek için
dakikalarca zaman kaybediyordum
aklımda hep ne oldu ne olcak sorusu vardı
her boşlukta telefon kulubesine gidiyor ebruyu aramaya yelteniyordum ama
tek bir şüphe her seferinde aramama engel oldu
ya numarasını değiştirdiyse??
değiştirmemiş olma umuduydu beni ayakta tutan
bu umudu bir kaç numaraya bastıktan sonra duyabilme ihtimalim olan aradığınız kişiye…
yapamadım
aradığım kişinin bulmuş olduğum tek kişi olması umudu ile arayamadım
gel dediler geldim git dediler gittim
bir iş oldugu zaman el kaldırdım gönüllü yaptım
boş boş oturup kara kara düşünmektense sikilmek daha hızlı geçiriyordu zamanı
bu durum böyle fazla sürmedi
insanlar benim gayri ihtiyari de olsa işten kaçmayacak birisi oldugumu farkettiği için bana
fazla yüklenmediler
daha çok isyan eden diger tertiplere iş buyurmaya başladılar
ama dikkat ettikleri başka bir konu benim ilerde çavuş olup tüm bunların acısını çıkarabilme
ihtimalim olmasıydı
tüm devreler geldikten sonra
taburdaki tüm yeni gelmiş askerleri topladıktan sonra
bölüklere dagıtım seçmesi başladı
**terziler, berberler,eli klavye tutanlar kim ne yeteneği varsa sıraladı
bazı amk denyoları ben kantinciyim komutanım bile dedi kantine gecebilmek için
ama bu seçmelerde en önemli olan şey ehliyetti
ehliyet sahiblerine özel ilgi gösterdiler
boru değil adamların emekli paşa şoförü olma ihtimalleri var
ben barmen oldugumu söylemedim
çünkü subay astsubay gazinosunda komutanların dinlenme vakitlerinde
onlara sürekli çay kahve doldurup hazır kıta beklemeyi götüm yemedi
zaten sürekli aptal aptal geziyorum
bi komutan bişey ister duymam yada dalgınlığıma gelir boşu boşuna dayak yerim diye sustum
sadece
sonra bölük komutanları
yakın koruma
ikamet koruma
ve karargah bölüğü
asker taksimi yaptılar herkes işine yarayacağı secti
beni ilk önce fiziğimden ve göz rengimden dolayı yakın korumaya seçtiler
üst devreler anlatmaya başladı
olm seçilirseniz köşesiniz
paşa bodruma tatile mi gidiyor 3 ay yanındasınız
paşa istanbulda alışverişe mi gidiyor yada gezmeye yanındasınız
kısacası paşa nereye siz oraya dediler
herkes bi mutlu direk telefona koştu
o kadar uyarılmış olmalarına rağmen ailerine anlatmaya başladılar
onları öyle görünce bende annemi aradım
bir sürü kızdı bana
annen yok mu senin
insan bir haber vermez mi
öldün mü kaldın mı hergün haberleri izlerken adını duyarım diye fenalık geliyor
ne varsa saydı bana
haklıda
**ben ona nasılsın anne derken bile aklımda ebru vardı
bir şekilde konusunu açmaya çalışıyordum
ebru sizi aradı mı diye
ama annemin bile aramadı demesinden korkuyordum
telefonu kapattım
iç bahçeye geçip oturdum bir banka
o geldi
ekşın
karargah bölük komutanı
herkes kaçacak yer arıyordu
ama adam sadece kantine baskın yapmaya gelmiş
o kantine girince iç bahçe boşaldı
ama ben farkına varamadım olayın
ayakta beklemeye devam ettim esas duruşta
baktı yerde bir tane çöp var ona bakan tek kişi de ben
-amına çakim arkadaşım gel şunu al burdan dedi
-emredersiniz diye koştum aldım
sonra gitti
iç bahçe eski formunu aldı
görevi olmayanlar oturmaya başladı
her bir köşeden namı ve yaptıkları duyulmaya başlandı
ben tek başıma oturuyordum
bankta sonra karargah bölüğünün yazıcı tayfası geldi yanıma
oturdular konuştular
bende kalktım biraz yandaki merdiven basamağına oturdum
bi tanesi benden iki devre üst olan
-şurdan bi su alır mısın bana dedi
en son benden kim ne rica etmişti onu bile unutmuştum
koşarak gittim amk
getirdim
bana nerelisin nerden geldin diye sorular sormaya başladılar
daha soracakları var gibiydi ama ben konuşmak istemiyordum
üzülme geçer dediler teselli bile ettiler beni
-zaman zaten geçiyor benim teselliye ihtiyacım onsuz geçecekse olacak dedim.
cümlenin açılımını yaptırdılar bana biraz daha konuşturarak.
**öğlenden sonra
yakın koruma komutanı tanışma faslı için bizi yanına çağırdı tek tek
sebebini o an bilemedim ama en sona bırakıldım
sıra bana gelince tekmil verdim
-kelebek sen karargaha geçeceksin dedi.
-emredersiniz dedim
çıktım odadan
karargah yazıcılarının yanına gittim dedim böyle böyle olmuş
biliyoruz dediler
15 dakika sonra bizim komutan toplayacak askerleri sende geleceksin dediler
gittim 15 dakika sonra geldim
ekşın herkesi içeri alıp tek tek konuştu
bana sıra gelince
tekmil verip içeri girdim
-gel amına çakim arkadaşım otur dedi
masasındaki kagıttan herkes hakkında notlar aldığı belliydi
eğitim durumu. ehliyet.ana babanın hayatta olup olmadığı elimden ne iş geldiğini sordu
-hiç bi iş gelmez komutanım dedim
-amına çakim arkadaşım senin neden bana gönderdiler o zaman dedi
-bilmiyorum komutanım dedim
-ne iş yapıyordun sivilde dedi
-turizm dedim
-niye geç geldin askere dedi
-askerliği uzatmak için okuyormuş gibi yaptım dedim
-vay amına çakim neden devam etmedin okula o zaman dedi
-düzenli bir hayata geçmek için dedim
-tamam siktir git amına çakim arkadaşım dedi
-emredersiniz dedim
ben aşşagı indim götümü banka koymadan
ismimi bagıran birisi geldi
-benim dedim
-ekşın seni çağırıyor koş dedi
gittim kapıyı çaldım tekmilden sonra emredin dedim
-habercimsin amına çakim arkadaşım dedi
-emredersiniz başka bir emriniz var mı dedim
cevap vermedi
çıktım
**aşşagı indim herkesde bir merak neden çağırmış diye
-ekşının postasıymışım dedim
her duyan üst devreden aldığım ilk yorum
-yarragı yedin olm bitmez senin askerlik oldu
herkes bişey demeye başlayınca bende şaşırdım
nasıl olacağını zaman gösterecekti
ebruyu aramayı aklımın ucundan bile geçirmiyordum korkumdan dolayı
ama telefon kulubesine hep yakın bir yerde bekliyordum
bir askerin telefon numarasını çevirdikten sonra
gözlerindeki ışıltıyla dudaklarından dökülen nasılsın aşkım lafı beni bitirdi
önce annemi aradım tekrar
lafı çevirip dolaştırdım ebruya getirdim
annemi aramış nasılsınız diye
-beni sordu mu dedim
-görüşüp görüşmediğimizi sordu sadece dedi
-eee anne çatlatma anlatsana başka ne dedi dedim
-kendin konuşmuyor musun bana neden soruyon ne bilim ne dedi aklımda mı kaldı sanki dedi
bir umut dogdu içime acaba dedim
-tamam anne görüşürüz selam söyle dedim cevabını bile beklemeden kapattım
numarasını çevirdim ebrunun
son rakama basmak çok uzun sürdü
lütfen çalsın numarası diye bir milyon sure geçti aklımdan
çaldı
değiştirmemiş
sonra cevap verir mi acaba sıkıntısı başladı
verdi
-aloo
kim konuşabilir ki ilk söz ne olur şimdi burda ne denir
-alo dedim bende
-kimsiniz dedi
bir süre sesimi çıkaramadım
-kapatıyorum dedi
kapattı da
evet lan evet değiştirmemiş amk numarasını bu kadar mutluluk yeterdi
ama ihtimaller hala yüksekti ya iş boka sardıysada benim ağzıma tekrar sıçabilmek için tek
iletişim kalan telefon nosunu da o amaçla değiştirmediyse
biraz kendimi toparlayıp tekrar aradım
-aloo dedi yine
yine ses çıkaramadım halbuki öyle planlamamıştım konuşacaktım
-kimsiniz dedi
-benim dedim
-sen kimsin dedi.ama tanıdıgı belli idi heyecanlandı çünkü sesi
-hala bir elin diğer elinden ağır mı ebru dedim?
—kelebek dedi
-efendim dedim
kem küm ederek nasılsın dedi
-sana bağlı dedim
ama beklediğim cevap gelmedi beyler. hatta ağzıma sıcan bir cevap geldi
-hayır herşey sana bağlı neden gittin o kızın evine dedi
içinden en çıkılmaz bir soru neden girdiğimi ben bilsem de söylesem
hemen lafı değiştirmem lazımdı o sorudan kurtulmak için
-mesajlaştın mı onunla dedim
-soruma cevap ver kelebek dedi
-parmağımda yüzükle gittim. seni deli gibi sevdiğimi bildiği halde gittim.
ne o yüzüğü parmağımda taşımaya ne de senin sevgini kalbimde taşımaya hiç ihanet etmedim
ebru dedim.
-gitme kelebek her çağırana gidilseydi her gece bir bi kaç yere gitmem gerekirdi benimde.
dedi
-haklısın dedim
-hep bana hak verip durma çok kırdın kalbimi dedi
-askerine nefret indirimi yapamaz mısın çok özledim seni dedim
-numaramı değiştircem kelebek dedi
-değiştirmene gerek yok ben aramam istersen dedim
-seninle alakası yok elifin sana yazmasını istemiyorum artık dedi
-peki bana verir misin yeni numaranı dedim
-daha almadım ama şu an vermeyi düşünmüyorum dedi
-haklısın benim yaptıgımı sen yapsaydın şu an seninle konuşmazdım bile dedim
-aşkı tek başına yaşama kelebek dedi
-elifden hiç bir çıkarım olmamasına rağmen seni üzeceğini bile bile egoistlik yaptım ne
diyeceğimi bilmiyorum dedim
-bende bilmiyorum dedi
sonra ağlamaya başladı
-ben seni gece gündüz düşünürken sen gidip elin kızları ile film izliyorsun hemde kendi
evinde
yapma bunları kelebek lütfen dedi
-özür dilerim dedim
-anca özür dilersin zaten kendine iyi bak dedi
ama kapatmadı telefonu
-ebruu dedim
-ne var dedi
-şu batan güneşlere sevinmemi sağla lütfen yoksa gerçekten hiçbir anlamı kalmıyor dedim
—kendine iyi bak kelebek kapatıyorum dedi
-tekrar araya bilir miyim seni dedim
-bilmiyorum dedi kapattı telefonu
işin iyi tarafından bakınca ebrunun sesini duymuştum
kötü tarafı henüz affetmiş olmamasıydı.
ekşın çağırıyor koş dediler
beyler her odaya girdiğimde hep tekmil verdim çıkarken girerken gerekli selamı verdim
-emredin komutanım dedim
-nerdesim amına çakim arkadaşım dedi
-telefonla konuşuyordum dedim
-eğitim timine sende katıl seni siktir edersem en azından bi boklar öğrenmiş ol dedi
-emredersiniz dedim çıktım
*eğitim timi yeni gelen askerlere koruma görevleri nasıl yapılır. kullanacakları silahları
öğretmek
genel askeri bilgiler bir de spor bölümünde komando eğitimi
eğitim timi 6 hafta civarı ve bitince mavi bere takma töreni
görevim fixlendi
her sabah erkenden kalk
traş ol üstünü değiştir
diğer askerler mıntıka yaparken ben komutanın odasını sil süpür
o gelince bi ihtiyacı var mı çay şeker poğaca neyse onları hallet
sonra izin alıp sabah iştimasına katıl ve eğitim timi ile sabahtan akşama kadar yardır
komutanın nöbetçi oldugu günler gece 1 e kadar uyanık ol yani o uyuyuncaya kadar
bişey isterse getir istemezse o nerdeyse kapısında bekle
şanslıysan subay astsubay gazinosunda oturur sende televizyon izlersin
arasıra koğuşları ve diger yerlerde askerler ne yapıyor onu denetlerken askerlerin ondan nasıl
tırstıgını izle zevk al
olaylar böyle gelişirken
artık geceleri koğuş yıkamaya kaldırılmadım
kantine gittiğim zaman ufak tefek sudur kektir onlardan para almadılar
benden üst devreler benden çekindiler komutan sayesinde ama belli de etmediler alt devre
herzaman alt devredir
kafama takılan bir olay vardı
elif
** biladeri arayıp numarasını tekrar istedim
-yaz amk şunu doğru düzgün bi yere sorup durma bana dedi
-tamam artislik yapma ver dedim aldım noyu
aradım elifi
çaktırmadan sinsice daldım muhabbete
-nasılsın iyimisin falan
o da bi isyan amk
-neden bana sevgilinin numarasını kendi numaran gibi veriyorsun dedi
bana gider yapmasına çok kızdım ama karıya mahkumum amk onda var cevaplar o yüzden
sabrettim
-öyle olması gerekti kusura bakma dedim
-bende şey sandım dedi
o şeyin ne oldugunu bilmeye gerek yoktu
-mesajlaştınız mı onunla dedim
-hayır aradı beni dedi
vay amk vay neler olmuş haberimiz yok
-ne konuştunuz dedim
-boşver dedi
-anlat lütfen benim için çok önemli dedim
-seviyor musun bu kadar ebruyu dedi
-evet dedim
-o seni daha çok seviyor bence dedi
-nasıl? anlat hadi dedim
-aradı beni kim oldugunu tanıttı.
o gece hakkında bildiklerini söyledi.
ne yaptıgınızı hiç sormuyacagım dedi.
sonra bana seni sevip sevmediğimi sordu.
arkadaş olarak evet seviyorum dedim
o zaman sadece arkadaş olarak davrandığını umuyorum dedi.
evet öyle davrandım dedim.
sonra bak elif eğer ondan vazgeçemeyeceksen aradan çekilirim çünkü benim sevenlere
saygım var dedi.
çekilecek bir durum yok dedim
o zaman sen saygı duy bir daha evine davet etme dedi.
sonra telefonu kapattı ebru dedi.
-başka görüştünüz mü dedim.
-hayır dedi
-emin misin dedim
-evet dedi
-tamam o zaman elif aşka saygı duy dedim. bende kapattım telefonu
** elifi ordayken sikmedim ama ebrunun taktiği ile de olasa manevi bir şekilde siktikten sonra
keyfim yerine geldi orgazm sigarasını iç bahçede yaktım
artık çevremde daha fazla insan oturuyordu
bunda ekşın reyizin payı büyük olsada benim de yavaş yavaş insanlarla tanışmaya başlamış
olmam
ve can sıkıntımı gidermek için
abazan askerleri toplayıp alanyadaki kelebek am peşinde uydurma hikayelerini anlatmam da
etkili oldu
ben anlattıkça çevre çoğaldı
piçliğimiz ayyuka çıktı
vay amk anlat hele derken beni dinleyenlerden azmışın kudurmuşa dönmüş olanları wc ye
koşup
şafalarını yazıyorlardı wc duvarlarına beyaz beyaz
anlatabilme yeteneğini vücut diline yansıtabilirsen kaçarın yok dinlenirsin
yine heyacanlı heyecanlı anlatırken birikmiş kalabalığın arasında tahmin edin kimi gördüm
ekşın
tam bana bakıyor hatta yarısını bile dinlemiş
tepkisi aynen şu oldu
-vay amına çakim arkadaşım ne oluyor burda
herkes esas duruş tabi bende
kulağımda bir çift parmak
-ne anlatıyom amına çakim benim bile sikim kalktı deyip enseye tokadı da patlattı
ben bişey diyemeden
-cezan şu asker yarın çarşıya çıkıyorsun ferre dergi alıyorsun
kışlaya yakalanmadan sokuyorsun bu seni dinleyen abazalara dağıtıyorsun.
ben yakalarsam cezan askeri hukuka göre olur dedi.
enseye bi tane daha patlatıp gitti
o gider gitmez askerler yerde iptal gülmekten
ben ense ağrısından gülemiyorum bile
vay amk. çarşıya çık götün yiyorsa kışla nizamiyesinden içeri o dergileri sok
sonra yakalanmadan askerlere dagıt göt lazım
ama bi dakika lan çarşıya çıkıyorum amk
dayanamadım beyler
**ebru telefonu degiştirir ve ben onun numarasını alamam diye tekrar aradım
merhabalaşma faslı bittikten sonra yine o siktir boktan cümleyi kurdu
-ne var
seviyoruz amk daha ne olsun
-numaran aynı mı hala diye aramıştım dedim
-demek ki aynıymış dedi
-kapatayım o zaman dedim
-sen bilirsin dedi
-bana verecek misin numaranı dedim
-hayır dedi
-tamam rahatsız ettim o zaman pardon kendine iyi bakarsın dedim
-dur bişey sorcaktım dedi
-buyur dedim ama aklım hala o hayır da ağladım ağlayacam
-arkadaş kalmak ister misin dedi
-hayır dedim
-neden dedi
-bana kurduğun her cümlede tekrar ilanı aşkını beklemektense.
delikanlı ayrılığımla oturum kendi kendime konuşurum. dedim
-biraz delikanlı olsaydın arkadaş değil sevgilin olmaya devam ederdim zaten dedi
-hiç kızmadım sonuna kadar haklısın.
ben o eve girdim delikanlılıktan çıktım sen girseydin
kalbimi tek verdiğim kişiyi orospu olarak anacaktım. dedim
-arkadaş da olamayacağız öyle mi dedi
-seni bu kadar severken arkadaş olamam git benim yaptıgımın aynısı sen yap bende senin
benden nefret ettiğin kadar nefret edeyim
sonra yaşanan yıllar hatrına arkadaşlığa bende katlanayım dedim
-ben sen değilim kelebek dedi
-biliyorum ebru özür mü? istiyorsun bir milyon kere en içten dileklerimle. pişmanlık mı
duymak istiyorsun? allah binbir türlü belamı versin.
bana cesurca git de giderim ama beni uzakta tutup kalbimi kendine çekme dayanamam
arkadaşlık aşkına dedim
-kapatmam lazım dedi
kaçmak istiyordu çünkü ne istediğini o da bilmiyordu
onu arayacak olan kişi yine ben olmak zorundaydım
-tamam dedim
-sonra arayayım mı yine dedim
-sen bilirsin dedi
-ben aradığımda arkadaşın olarak konuşmam haberin olsun bir rahatsız olursan aşkımdan
sıkılmadan yüzüme kapat çünkü kızacak bir sevgilim olmaz artık dedim
—tamam dedi
-o zaman görüşürüz kapatmam lazım dedim
kapattım
onu tekrar aramak için kaybettiğim tek zaman
tekrar numaraları çevirip
onun cevap vermesini beklemek oldu
-efendim dedi
-merhaba aşkım seni çok seviyorum nasılsın dedim
hiçbirşey diyemedi
bende zaten beni bir anda affetmesini bekleyip iyiyim aşkım sen nasılsın bende seni çok
seviyorum demesini beklemiyordum
eğer öyle yapsaydı götüm iyice kalkacak
ve ona karşı ne hata yaparsam yapayım onu kaybetmeyeceğimi düşünecektim
ama onsuz da yapamıyordum
özledim onun aşkım demesini seviyorum demesini
onu kırdığım için mantıklı olarak dememek hakkıydı ama
hangi aynştayn aşıkken kalbine söz geçirebilmiş ki ben gecireyim
ama istiyordum lan işte amk seviyorum demesini
-orda mısın aşkım dedim
-burdayım kelebek dedi
-en çok neye dua ediyorum biliyor musun dedim
-bilmiyorum dedi
-allahın bana verdiği yeteneğe dedim
-anlamadım dedi
-kalbim mesaj gönderiyor beynim yorumluyor dilim dönüp sana seni seviyorum diyor. bunları
derken gözlerim ışıldıyor
ve kulaklarım tekrar duymayı bekliyor neyse tamam
bu kadar risk aldığım yeter en azından sen suratıma kapatmadan
ben kapatayım ki şansım devam etsin bir dahaki aramalarımda
haa bu arada unutmadan seni seviyorum dedim. biraz bekledim hani bende der mi diye ama
demedi
sonra yavaşça telefonu kapattım
halimden bi haber olan asker panpalarım
olayı tüm tabura yaymış
ekşın reyiz kelebeği nasıl siker diye onun makarasını yapıyorlar
olm ne bok yicen sokabilcen o dergileri diye bana takıldılar
—yardımınız lazım tek başıma sokamam dedim
-anlat amk ne yapacaz dediler
planımı anlattım riskli ama ok verdiler
yukarı bölük yazanesine çıktım
yazıcılarla makara yaparken yan odadaki ekşın
-amına çakim arkadaşım burda mısın gel yanıma dedi sesimi duyunca
girdim emredin komutanım dedim
-sen ne yaptıgının farkında mısın amına çakim arkadaşım dedi
-emredin komutanım dedim
-böyle hikayeler anlatıyon sonra birbirlerini sikecekler amk başımı belaya sokacaksın benim
cezanı kestim kışla giriş nizamiyesine haber verdim seni baştan sona arayacaklar getirir ve
yakalanırsan
askerlik boyu çarşı yasağı
o dergileri getiremezsen emre itaatsizlikten askeri disko cezaevi
getirir ve bana yakalanırsan da dayak yiyeceksin haberin olsun arkadaşım dedi
-emredersiniz dedim
-şu imzalanacak defterleri getir dedi
-emredersiniz dedim
gittim getirdim
imzalarken odada bekledim çıkabilirsin demediği için
imza atarken
-kitap okur musun dedi
kitaplığa baktım kütüphane amk hepsini bana özet çıkar der bi de onunla uğraşmayayım diye
-hayır komutanım dedim
-amına çakim kusura bakma arkadaşım senin için ferre kitaplar koyamadım kitaplığıma dedi
gülümseyerek
-kitaptan okumam genelde komutanım dedim
-vay amına çakim gel buraya dedi
o askeriyede ki kısa saçın dezavantajını tekrar yaşadım enseye inen tokatla
biraz ensede saç olsa en azından şiddeti azalırdı
imzaların bitmesini bekledim
hepsini kapattı defterlerin imza işi bittiği için
-başka bir emriniz var mı komutanım dedim
açtı klasik müziği kulaklığını takmak üzereyken
-rahatsız etme dedi
-emredersiniz dedim
**loreena mckennitt hastasıydı bende çok severim
çıktım akşam iştiması komutanlık saati derken yat iştimasından sonra sızmış kalmışım
ertesi gün yine kalk odasını temizle derken o da geldi
-bir emriniz var mı komutanım dedim
-yok canım sağol dedi
bana canım diyorya akşam çarşı dönüşü canım benim diyerek sikecek adam ben ise hala ne
bok yiyeceğime tam olarak karar veremedim
sabah iştimasından sonra
-defterini al gel amına çakim arkadaşım dedi
daha çarşı defteri bile yok bende
acemilikteki çarşı defteri geçerli olmuyor
kantinden aldım
yazıcılar gerekli şeyleri yazdılar
tabur komutanına götürüp mühürlendi imzalandı
artık çarşıya çıkma işlemi hazırdı
üstümü değiştirdim bölük komutanı imzasını aldıktan sonra da
-inşallah başına iş açarsın arkadaşım ben çok sevmem artisleri dedi
-emredersiniz dedim
çarşıya çıktım
akşama kadar gezdim küçükyalıda
fazla bilmediğim için götüm yemedi
kadıköy veya başka bir yere gitmeye
adaların karşısında bir yere oturdum yattım yemek yedim gazete okudum çay içtim derken
akşamı ettim
dönüş vakti geldi
ben nasıl çıktıysam öyle nizamiyeye geldim
nizamiyede kilodu açıp onun içine bile baktılar ama bi bok yok ki bulsunlar amk
tabura döndüm saat 5 e 10 filan vardı
en geç dönüş saati 5 ti ve saat 5 aynı zamanda komutanların lojmanlara dönüş saatiydi
5 e gelmesine yakın ekşın beni gördü servise binecekken
-amına çakim gel arkadaşım buraya dedi
deli gibi koşarak yanına gidip emredin komutanım dedim çok yüksek sesle
-soktun mu içeri dedi
-emrettiğiniz gibi komutanım dedim
-nerde amına çakim dergiler dedi
-askerlere dağıttım komutanım dedim
-vay amına çakim servis kalkıyor şimdi yarın sabah hatırlat sabah ereksiyonu ile sikecem seni
dedi
-emredersiniz komutanım dedim
**iştimaya katıldım akşam iştimasına
iştima bitimi ile akşam yemeğinden sonra ki boşlukta askerlerle toplandık
olayı anlattım böyle böyle yaptım diye
onlar zaten görevlerini biliyorlardı
anlaşma sağladık
bunun şerefine bir hikaye daha anlattım
ve koştum telefona
kimi aradım ?
önce can beyler annemi
hayır dualarını sözlü olarak duyup ellerinden manevi bir şekilde öptükten sonra sıra geldi
canan’a
çevirdim numarayı cevap yok
tekrar denedim yok
gittim iç bahçede biraz oturdum
sonra redial ama yine yok
o gece o telefona cevap alamazsam yatamayacağımı biliyordum
alamadım cünkü yat iştiması için koğuslara gittik yatamadım
yattığıma uyku denmez
kimileri sınırlarda düşmandan gelecek kahpe kurşun korkusu ile nöbet tutarken o gece
ben sevdiğimden gelebilecek ayrılık kurşunu korkusu ile sabaha kadar nöbetini tuttum hala bir
umudu olan aşkımın
bu kadar dert arasında ekşın reyizin ereksiyonu ile de uğraşacaktım sabah
odasını itina ile silip süpürdüm paspasladım
masasını düzelttim
benim yapmamdan nefret ettiği halde botlarını boyadım
ve geldi hemde ben botları boyarken
-amına çakim arkadaşım sana boyama demedim mi dedi
-zaman kaybetmeyin bu sabah daha önemli işleriniz var diye boyadım komutanım dedi
-vay amına çakim hatırladım arkadaşım iştimadan sonra topla gel o arkadaşlarını dedi
-emredersiniz dedim
iştimadan sonra cesur oldugunu düşündüğüm bi kaç tanesini alıp odasına gittik
tek tek sordu herkese dergi nerde diye
hepsi okuduk göreceğimizi gördük sonra yırttık attık komutanım dedi
-tamam sizde suç yok siktirin gidin amsalaklar dedi
***onlar dağıldı odadan bende kaçmaya teşebbüs edercesine
-bir emriniz var mı komutanım dedim kapı eşiğine yaklaşarak hafifte bir gülümseme ile
-gel amına çakim dedi
-emredin komutanım dedim
önce surata bir tane vurdu
-sokmamışsın içeri hiç bişey götüne kadar arattırdım neden yalan söyletiyorsun askerlere dedi
canımdan bezdim amk.ne bok yicektim amk başka yol mu vardı
-emredersiniz komutanım dedim. konu ile çok alakasız bir şekilde
-niye yalan söylüyorsun diye bir tane daha vurdu
benim gözümden yaşlar akmaya başladı beyler
ağlıyordum ama zaten alışkın oldugum tokattan dolayı değil
ebrusuzluğa alışamadığım içindi göz yaşlarım
-emredersiniz dedim yaşlı gözlerle
yine vurdu
-emredersiniz dedim
-siktir git elimde kalacaksın amına çakim dedi
beni yediğim tokatlar sikimde olmadığı için ona
-başka bir emriniz var mı dedim tekrar ama boynumu hafif yana kırıp yüzümü tokat yemeye
hazır hale getirerek
tekrar vurmak istiyorsan vur sikimde degil dercesine
-yok dedi çıktım
eğitim timi için diğer tertiplerin yanına katılmak zorunda idim
ama telefona koştum yine
çevirdiğim numara bu defa cevap verdi
artık kendimde neden dün gece cevap vermedin diye hesap soracak erkeklik kalmamıştı
ekşın reyiz sağolsun dayağın etkisi ile zaten doluydum
-efendim dedi
-merhaba aşkım dedim ağlamaklı bir sesle
-ne oldu dedi.
-bişey yok aşkım merak etme sen beni sadece sesini duymak için aradım. kendine iyi bak
dedim.ama onun beni hala düşünerek
ne oldu demesi ben üzgün oldugumda tesellim olan kişinin hala destekçim oldugunun hissine
kapılmam daha çok ağlamama sebeb oldu
-üzme kendini geçiyor günler ne kaldı ki bitmesine dedi
o hala askerlik derdinde ben onsuz ölüyorum haberi yok
-gitmem lazım tosbiş kalbime emanetsin dedim
-tamam dedi. kapattım telefonu
**yardırarak eğitim time gittim
eğitim timinde ekşın reyize bir çözüm bulmam lazımdı
böyle sabah akşam dayak olmazdı amk
aynı akşam ekşıın nöbeti vardı
zaten uykusuzum
dayak yemişim bi ton
eğitim timinde yat sürün
sevgili ile aramız hala muallak
eh be ebecim sende haklısın bu kadar derdin hepsini sana bu yaştan sonra yaşattı hayat
akşam ekşın subay astsubay gazinosundayken
zap yapıyordu kanallar arası
tek bir sahne gördüm
rahmetli sunaldan
kovmirim la puşto kovmirim
ben kendimi kovdurabilir miydim??
kovdururdum ama yapmadım çünkü birden bir cep telefonu sesi duyuldu
ekşın yerinden kalkarak
-amına çakim yakaladım seni arkadaşım dedi
koştu subay ast subay gazinosundaki çaycılık yapan askerin yanına
telefon hala çalıyor ben ve çaycı da ne bok yiyor lan bu diye ona bakarken
o da her tarafı arıyordu telefon nerde diye
-bi telefon çalıyor ama sizin telefonunuz galiba komutanım dedim
-nerde amına çakim dedi
-masanın üzerinde komutanım dedim
-vay amına çakim melodiyi değiştirmiştim unutmuşum dedi
bu adam bırakılır mı amk.
biz hafiften gülümserken tehdit geldi
-bu olay duyulursa siktiğim asker sayısı populasyonunda(nüfus)iki tane artış olur haberiniz
olsun dedi
—hangi olayı komutanım dedim.
-aferim arkadaşım dedi
aferim duyunca sağol demek farzdır askerde
bana sen yatabilirsin dedi ekşın
-bi telefon açabilir miyim komutanım dedim
-tamam görüşme bitince bana tekmil vermeden gitme dedi
-emredersiniz dedim
koştum telefona
ebruyu aradım. öyle kolayda değil beyler kart dayanmıyor amk.
masraflı iş sürekli cep tel nosu aramak
-merhaba ebru nasılsın dedim
-iyiyim sağol dedi
-bende iyiyim sende sağol dedim
-iyi dedi
-sınavların nasıl geçiyor dedim
-bitti alanyaya gideceğim dedi
vay amk yaz tatili geliyor ebru alanyada olacak
ama vatan bana mı emanet ben mi ekşına emanetim yardırıp duruyoruz
-iyi yolcular dedim
-aşkım demiyorsun artık dedi
-anlamadım dedim
-aşkım diyorum demiyorsun artık dedi
-lütfen tekrar et ebru sesin gelmiyor dedim
çok iyi duyuyorum aslında ne dediğini
aşkım diyor eskiden sürekli dediği gibi
başka anlamda kullanıyor ama yine de diyor
duymak da acayip ediyor beni
offf çekip yedi tepesini sallayasım geliyour istanbulun
-yok bişey neyse dedi
-ne demiyorum sana dedim
anladı amacımı tekrar tekrar duymak istediğimi
-sen ne demek istersen onu dersin sorun yok benim için dedi
-platonilerle bile olsa seni sevmek hala çok güzel dedim
bunu derken ilk günler kadar heyecanlanlıydım
durum nerden nereye gelmişti
**elifi bulsam askerlik boyunca geneleve dahi gitmemiş askerlerin arasına atmak istiyordum
ben yine ebruya aşk durumumu itiraf edince utandı mı sıkıldı mı yoksa duymak mi istemedi
bilinmez
telefonu kapatmak istedi
-neyse görüşürüz az bir işim var dedi
-tamam kendine iyi bak dedim
kapattım telefonu
iç bahçeye gidip kimse yokken bir sigara yaktım
ekşın sıkılmış aşşagı inmiş beni telefon kulubelerinin orda görmeyince saga sola bakmış
silahlıktakine sormuş
sonra o da dışarı gelmiş
ama ben boynum önde alnım bir avucumun içinde kara kara yere bakarken onu
farketmemişim bile
sigara bitinceye kadar izlemiş
dalgınlıktan izmariti yere atınca
-amına çakim arkadaşım yakaladım seni dedi
işin gücün yok mu amk ekşın yaa
-emredin komutanım dedim
-mıntıka zamanı gelmiş şu iç bahçeyi bi elden geçir dedi
bi izmarit attım diye koca bahçedeki tüm izmaritleri yarı aydınlıkta topladım
gittim mıntıkayı yaptığıma dair tekmil verdim
hiç üşenmedi iyice her köşesine baktı var mı diye ama bulamadı
git yat veya tamam demeden çekti gitti yine odasına
odasına gidip bir emriniz var mı komutanım dedim
olmadıgını söyledi bende gittim
yatağa biraz uzandım ama içimdeki sıkıntıyı gidermek için arka arkaya sigara yakmam
gerekiyordu
uyumak inanın mümkün değildi herşey bu haldeyken
aşşağı inmek yasak
wc de sigara içmek yasak
ekşının nerden çıkacağı belli değil
ama yine de yakalanmadan hızlı hızlı wc de bir tane içtim
biraz debelendikten sonra uykuyu da becerdim
günler eğitim timinde hızla geçti
artık ebruyu aramaya korkar olmuştum
çünkü o kadar uğraşıma rağmen bana karşı hiçbir yumuşaması
en azından bir kez daha konuşalım demesi yoktu
öyle ki konuşmalarımızda benimle mecburen konuşuyor gibi geliyordu
yılların hatrına bir askeri üzmemek için gibiydi herşey
denemedim mi denedim unutmayı
**ben denedikçe daha çok acı çektim
beni tek mutlu eden şey tekrar beni sevebileceği ihtimali kalmıştı
anladım ki ne kadar üstüne gidersen unutmaya çalışmanın o kadar götüne giriyor herşey
boş zamanlarda askerlerin eğlenmek için yaptığı makaralar bile sıkıcı geliyordu
lan kelebek bişey anlat da gülelim diyenlere ana avrat sövesim geliyordu
nasılsın diye hal hatır soranlar bile herşeyi tekrar hatırlamama sebeb oluyor çektiğim acılar
tazeleniyordu
demekki neymiş aşk acısı ile askerlik aynı hayatını birleştirirsen doğan çocuğun ismi ”hayat”
olurmuş ama en ızdıraplısından
tek ekşın değil diğer komtanlarda bir acayip
bana kalırsa hepsi bir acayip
hepsi otorite kurmak
komutan olduğunu farkettirmek
rütbelerine saygı duyulmasını isteme derdinde
onlarda haklı
askerler çok fena çünkü
biraz yumuşayan askerlerin kötülüğünü istemeyen komutanların burnundan getiriyorlar
yavşaklıklarıyla
askerlere karşı iyi tutumlu olan komutanların nöbetlerinde inanın daha uzun iştimada
bekliyoruz
herkes nasıl olsa x komutan bişey demez ceza vermez diye ne sıraya geçiyor ne laf dinliyor ne
de esas duruşu esas duruş gibi yapıyorlar
bir kaç uyarılma sonrası anca kendilerine geliyorlar
artık askerlerden bıkmış bazı komutanlar psikopat ayağına yatıyor
bazı komutanlar hiç bir askeri sikine takmıyor hiç biri ile muhattap olmuyor
yanlışını gördüğü askeri direk mahkemeye veriyor veya hakkında yazılı işlem başlatıp kendi
bölük komutanına teslim ediyor
bazı genç komutanlar kimi örnek alacagını ve ne yapacağını tam olarak tecrube azlıgından
dolayı bilemediği için daha tehlikeli olabiliyorlar
kolay değil 500 tane 20li yaşlarda hepsinin muhtemelen en az bir tane sorunu olan ve bu
sorunlardan kurtulabilmek için piçlik peşinde olan askerleri idare ve komuta etmek
geçmiyordu beyler günler
geçiyordu ama geçmiyordu işler
yeni gelmiş olmak çevrede neler olup bittiğini izlemek aslında benim için bir avantajdı
askerleri ve komutanları ve düzeni yeni tanıyordum
yani tam alışmadığım için herşeye sıradan ve rutinleşmemişti henüz askerlik
ama o yoktu
onun olmamasına da alışamamıştım henüz
kalbim sıradanlaşamadı
rutinleşmedi henüz ayrılık
çatır çatır birini sikerken yakalansam bu kadar üzülmezdim bu kadar dert olmazdı bana
** hafta sonu nizamiyeden telefon geldi
benim ziyaretçim gelmişti
istanbulda bir dönem alanyada beraber çalıştığımız bir arkadaşım vardı
mecidiyeköyde oturduğu için karşılaşamadık ben anadolu yakasında oldugum için
ama bir iki kere telefon açıp çarşıya çıkınca haber vermemi yanıma geleceğini
vakti olursada ziyarete geleceğini söylemişti
demekki gelmişti
kamuflajları giyip gittim
yasaktı çünkü askeri eşofmanla gitmek
biz henüz kep takıyorduk
mavi bereyi eğitim timi bitmediği için haketmemiştik
bi tane üst devre al olm havan olsun amk giy şunu öyle git dedi
neyse aldım bereyi gittim
görevli asker sizinle görüşmek isteyen kişi nin ismi ebru … görüşmek istiyor musun tanıyor
musun dedi
ebru mu??
istanbula mı gelmiş
beni ziyarete hemde
düzeltecek saç yokki söyle bir yana alsam
elim ayağım nereye gitti lan benim
neden heyecanlıyım bu kadar
gözlerim neden sürekli ufuktan belirecek kişiyi gözlüyor
ve çıktı beyler
belirdi ilerden yavaş yavaş geliyor
bi kaç adım sonra beni gördü
hadi gül bi kere ebru
bir gülümseme lütfen
içim ısınsın da korkmayayım artık yüzükleri elime teslim etmeye geldiğinden
gülmedi beyler
-merhaba dedi sadece
sarılmadı bile
oturduk kamelyaya
-ben bişey içer misin diye sordum
-hayır içmeyecem dedi
-bişey yer misin dedim
-hayır dedi
-borç tahsil etmeye gelmiş gibisin dedim
konuşmadı
—kiminle geldin dedim
-okuldan bir kız arkadaşım burda kalıyor ama yanında kalmayacağım gece dönüyorum dedi
-gezmeye mi geldin dedim
-evet istanbulu görmeye geldim dedi
-bende istanbulun bir parçası olduguma sevindim dedim
-sana birşey vermeye geldim dedi
yüzükleri verecek sandım beyler herşey bitti diyecek sandım
hani birden ağlama hissi duyarsınız da yaşlar nerden çıkacağını bilemez genzinizde kalırya bir
kaç damla
o modla ne vereceksin dedim
cüzdanından şimdinin parası ile 10 lira çıkardı
-bunu al dedi
şaşkın şaşkın baktım hiç bişey anlamadım
-karnın mı acıktı bişey mi istiyorsun kantinden ben alırım var param dedim
-hayır dedi. içeriye sokmaya çalıştım ama almadılar
seneler geçirdik seninle .her anını çok sevdim seninle olmanın dün gibi her saniyesi
ezberimde. hiç sana yanlış bişey yapmadım
hep sana ait kaldım. hergün benim seni sevdiğim kadar sende beni seviyor musundur diye
merak ettim.ama hiç ikna olmadım
hep kendim seni daha çok sevdiğimi hissettim. beni sevdiğini biliyorum. yada belki de sadece
inanmak istiyorum sevdiğime
burda mutlaka satıyorlardır.bu parayı al git bir kalem bir defter al sonra ne kadar dolu aşk
yaşadığını hatıralarımızı yazarak anlat dedi
-anlamadım ki dedim
-laf olsun diye mi sevdin beni bu güne kadar dedi
-hayır dedim
-kalbin beni sevmeye alıştı diye mi seviyorsun dedi
-hayır dedim
-hayatında sırf biri olsun diye mi sevdin beni dedi
-hayır dedim
-o zaman ispatla kelebek dedi
-ne yapmamı istiyorsun anlamadım dedim
-beni sevdiğine inanmak istiyorum. sensizlik ne kadar zor oluyor bilemezsin kelebek. uykular
girmiyor her hatıra saniye saniye gözümün önüne geliyor.
sensizken bunlarla boğuşuyorum en az benim kadar beni seviyorsan her anımızı hatırlarsın o
zaman inanırım sana dedi.
anladım ne demek istedigini ama boku yemiştim amk. tamamen bir zaman karmaşası geldi
gözümün önüne zaman dizini beynimle ön sevişme yaptı
oraya gittik buraya gittik onu konuştuk bunu konuştuk şunu dedim bunu dedi vay amk ne bok
yicem lan ben
-bu mu affetme sebebin olacak dedim
-evet dedi
—hala seni sevdiğime inandıramadım demek dedim
-inandıklarıma tezat şeyler yaptın kelebek dedi
baktım konu yine elife kayıyor kabul ettim tamam dedim
-uçağım kalkacak gitmem lazım dedi
-bir kere sarılabilir miyim dedim
elini elimin üzerine koydu.
-seni sevdiğime pişman etme. boşuna sevmişim dedirtme lütfen dedi
bu nasıl bi istek amk. yazarak olur mu.
-tamam dedim. ayağa kalktık ben sarıldım o da mecburen sarıldı ama mecburiyet gitti bir süre
sonra ne kadar özlediğini ima eden bir sarılma oldu
gözleri dolu dolu mu desem yoksa umutlu mu desem. yoksa yalvarır bir şekilde mi desem
-kendine iyi bak dedi
döndü gitti
peki nasıl yazacaktım her hatırayı
bölüğe döndüm
biladeri aradım
şu verdiğim adrese acil olarak şurda duran defterleri gönder dedim
(ebruya yazdığım mesajlar)bana hediye ettiği
istanbuldaki arkadaşın evinin adresini verdim
pazartesi ekşın reyize sordum onları içeri sokmamda bir sakınca var mı diye
ne kadar dedi
bi kaç defter dedim gözü korkmasın diye
-amına çakim hepsini okumam lazım arkadaşım. gizli birlik burası dedi
-okuyun komutanım dedim
-begenmezsem acısı çıkarırım arkadaşım dedi.
-emredersiniz komutanım dedim
-tamam getir amına çakim dedi. nizamiyeye ben haber veririm dedi
plan şuydu beyler.ben ne yazmışım mesaja
o ne cevap vermiş olabilir.
mesajlardaki ipuçları ile nerde buluştuk ne zaman ne hissettim onları bulup ebruya istediğini
vermek
**
**gittim önce bir defter aldım
deftere benim için ön hazırlık oldu
ilk önce tüm ilklerimizi hatırladığım kadarıyla yazdım
tarih dizini olmadan
çünkü ilk defa denize gittik
nasıldı onu hatırlıyorum ama tarihini veya neden önce veya sonra oldugunu bilmiyordum
düşündüm düşündüm o böyleydi bu böyleydi ne hatırladıysam yazdım
ekşın reyize defterler gelinceye kadar mükemmel ötesi askeri disiplinle yaklaştım
onun çok sevdiği emir tekrarını yaptım hep
yüksek sesle tekmiller verdim
nizami bir asker oldum
hiç kimseye bulaşmadım
mıntıkalarda arazi olmadım
ebruyu da arasıra arayıp nasılsın iyi misin dedim
bunun ötesinde hiç bir konu açmadım
sadece olagan günlük şeylerden bahsettim
ona gereksiz gereksiz şunu yaptım bunu yaptım iştimaya gittik koştuk süründük yattık
kalktık
aşkım demedim hiç bir cümlemde
veya herhangi bir sevgi belirtisi
defterler geldi
ekşın reyiz e getirdim
-amına çakim arkadaşım ben okumam bunların hepsini dedi
-alabilir miyim o zaman komutanım dedim
-hayır kitabım bitsin bi ara göz atarım dedi
4 gün koyduğum yerden kıpırdamadı bile
hergün alabilir miyim komutanım dedim
-daha okumadım amına çakim arkadaşım dedi
4üncü gün bana acımış olacak ki
-al tamam gerek yok okumama dedi
tarihli ilk mesajdan başladım okumaya
hepsini tek tek okudum tekrar canlandı gözümde hepsi
45 gün civarında sürdü yazmam
cünkü 3 kere en baştan yazmak zorunda kaldım
bu sürede eğitim timi bitti
**berelerimizi taktık
eğitim timinde ikinci oldum
avantajım cavuş oldugum için askeri temel bilgileri iyice ezberlemiş olmak
yazıcılarla yakın ilişkide oldugum için o gün göreceğimiz dersleri bilmek ve ön hazırlık
yapmak
sivilde de spor yaptıgım için sporda zorlanmamam
bunun mükafatı ise ekşının bana daha fazla sempati duyması ve beni çift çarşı ile
ödüllendirmek oldu
ebruya yazdığım bitinceye kadar ebru ile normal konuşmaya devam ettim
yazıp yazmadığımı sordugu zaman karalıyorum bişeyler deyip konuyu kapattım
hep mutlu görünmeye çalıştım
ama onu hiç aksatmadım hergün bazen iki bazen bir sefer arayıp kısa konuşmalar yaptık
hiç aşk konusuna girmediğim onun da dikkatini çekti
-beni hala seviyor musun kelebek dedi
elime düştü mü düştü
şu soru müstahak oldu ona
-sen beni seviyor musun?
-önce ben sordum dedi
-artık aşkımı duymak değil okumak istiyorsun o yüzden bekle dedim
-tamam dedi
-sen seviyor musun dedim
-bilmiyorum dedi
bir aşık için en son duymak isteyeceği laf
amk ya seversin ya sevmezsin bilmiyorum ne demek
-öğrenince haber verirsin dedim
-tamam dedi kapattık
yazdığım kitap şu an anlattığım tarzda değildi
en azından küfür yoktu
genelde şiirsel bir yazım dili vardı
kısaca örnek vermek gerekirse
*****saatin 5 e gelmekte olduguna aldırmayışımdın
uyandığımda yanımda olmadığına isyanım
telefonumun mesaj sesine hayranlığımdın
gülcülerle muhattap olma sebebim
yüzüme giden damarların açıcısı
bacaklarımda ki kasların gevşeticisiydin
haylazlığımın kulağından tutan
avuçlarıma sıcaklık katan
gönlümdeki tatmin
yüreğimdeki yaşam azmimdin
**diye uzayan ilk günden nizamiyedeki o güne kadar olan bölümleri
her satıra dayanan bir anı vardı.
12 tane de ebruya yazdığım ayrıca şiir vardı bu kitapta
bitirdikten sonra tekrar tekrar okudum
10 gün civarında hep eksik bişey yazdım mı diye düşündüm
ekşın kitabı istedi
çünkü biliyordu uğraştığımı
özel komutanım desemde
-amına çakim arkadaşım burdaki paşaların bilgilerini sızdırmadığını nerden bileyim mecbur
okumam lazım dedi
çaresiz getirdim
bana hiç yorum yapmadan kitabı baştan sona okudu bir günde
sonra yanına çağırdı
-vay amına çakim arkadaşım senin ne şimdi bu açıkla bana dedi
durumu anlattım
en baştan sona kadar
inanır mısınız elifin evine gittim diye beni bir akşam yemeği bulaşıgı ve 4 çarşı ile
cezalandırdı
-amına çakim arkadaşım kızı kandırabilirsin ama beni kandıramazsın sikmişsindir sen o kızı
dedi
yapmadım etmedim desemde inandıramadım
herşeye eyvallah cezalar tamam ama kitap iki gün bende kalacak arkadaşım dedi
-komutanım bu kitaba bağlı herşey göndermem lazım bir an önce dedim
o zaman git fotokopisini çek yengene de okutacam bazı yerleri hoşuma gitti dedi
emredersiniz dedim o kadar sayfayı çektirip ona verdim
tek tek kendisi zımbaladı
-adresi yaz ben göndereyim kargoyla dedi
ekşın on numara adamdı beyler
tanıdıkça çok sevilecek bir insan
mükemmel ötesi komik ve zekiydi
haftada 3 sabah kışla etrafında 9 km olan koşu parkuruna beni de götürürdü diğer göze girip
çift çarşı kapmak isteyen askerlerle beraber
ama yarı yolda kalanları döverdi
kışla etrafındaki kulelerde nöbet tutan askeri göremezse hepimizi yere yatırır sessiz olma
komutu verir
sessice kuleye tırmanır askerin silahını alır bi de güzelce döverdi
koşularda tayt giyerdi dizlerine kadar inen
koşu sonrası odasına gider mekik aleti ile ah uh sesler çıkarak mekik çekerdi
hep gizli baskınlar yapar askerler vukuat işliyor mu diye onları takip ederdi
**ona ispiyon yapmaya gelmiş askerleri
-amına çakim arkadaşım sen söyleyince zevkli olmuyor benim kendim bulmam lazım diye
siktir ederken aynı anda döverdi de
hiç bir askerin maaş konusunda hakkını yemez
kuruş kısımlarını fazlası ile cebinden karşılar hepsinden helallik alırdı
fakir askerlere kendi cebinden yardım ederdi
terziyi çağırıp sadece iğne iplik ister kendi dikerdi
botunu bana boyatmaz hiç bir özel işini yaptırmaz yaptıracaksada mutlaka rica ederdi
-amına çakim arkadaşım bi çay getirir misin gibi
subay astsubay berberine
-amına çakim şu saç kesmeyi öğrenmem lazım diyecek kadar garip bir adamdı
benim 5 çarşımı keser 15 çarşı verir 7 sini yine keser altı verir 3 alır derken en çıkılmaz bir
matemetik işlemine sokardı
ebruyu aradım
-nasılsın dedim
-bilmiyorum dedi
-neden ne oldu dedim
-birisi kitap göndermiş dedi
-beklediğin birisi mi göndermiş dedim
-evet dedi
-demek birisi olacak kadar uzağım sana artık dedim
-sevdiğim birisi olarak düzelteyim o zaman dedi
-arkadaş olarak sevdiğin birisi mi dedim
-evet dedi
taa amk o arkadaşlığın
-tamam ebru başka demek istediğin bişey var mı dedim
-bu pazar çarşıya çıkacak mısın dedi
-belli olmaz dedim
nasıl belli olsun amk ekşın var
-tamam çıkarsan görüşürüz dedi
-ne görüşecez dedim
-sana bişey vercem dedi
o merakla yaşayacağıma başıma gelecekler yaraktan gelsin amk
-söyleyemez misin ne vereceğini dedim
-hayır pazar çıkarsan görüşürüz
-tamam dedim
ekşına gittim
-bu pazar çarşıya çıkabilir miyim komutanım dedim
-olmaz amına çakim nöbet kilitlediler bana bu pazar dedi
sesim soluğum kesildi amk
**-haftaya çift çıkarsın dedi
-komutanım bu pazar çıkayım bi daha istemem çarşı dedim
-amına çakim eylem mi var bu pazar yürüyüş mü yapacaksın kıllandım amına çakim
göndermiyorum dedi
-ebru gelecek komutanım dedim
-ziyarete gelsin bi saat izin veririm dedi
ekşını tanıdığım kadarıyla ısrardan nefret eden birisi oldugunu bildiğim için
-emredersiniz komutanım başka bir emriniz var mı dedim
-yok amına çakim dedi
akşam defterleri imzalamaya götürdüm
bi kere daha sordum
yine olmaz dedi
ertesi gün sabah yine sordum yine olmaz dedi bu defa tokatla
öğle yemeğinde yine sordum
yine enseme vurdu bir daha sorarsan tüm çarşılarını kapatırım dedi
akşam oldu
ben izne çıkmak istiyorum komutanım dedim
-çıkmazsın ben çıkınca gidersin izne dedi
iyice sinirlendirdi amk
-o zaman firar ederim komutanım kusura bakmayın dedim
beni bi güzel dövdü beyler
-bana mı yapıyon amına çakim askerliği istersen firar et nasıl olsa yakalanıp sike sike yine
yapacaksın dedi
-razıyım komutanım dedim
baktı dayaktan uslanacak gibi değilim
git bana astsubayı çagır dedi
o geldi
bu asker hakkında vukuat raporu hazırlayın bir hafta disiplin koğuşu cezası yazın beni tehdit
etti dedi
astsubay emredersiniz deyip odadan çıktı
herşey hazırlandı
en son yine ekşının imzasına kaldı iş
ben götürdüm imzalatmaya
imzaladı
-başka bir emriniz var mı dedim
-git iç bahçede bekle ben çağırıncaya kadar gelme dedi
emredersiniz dedim
gittim aşşagı
yarım saat sonra yazıcı sigara içmek için aşşağı indi
bana koştu
**-olm kelebek benden duymuş olma ekşın seni disipline göndermeyecek dalga geçiyor
seninle dedi hafta sonu da gönderecek haberin olsun dedi
koşarak gidip ellerinden öpesim geldi ekşının o kadar dayağa o kadar eziyete rağmen
biraz daha durdum
yanına gittim
tekmil verdim
-amına çakim ben sana gelme demedim mi dedi
-bi emriniz var mı diye sormaya geldim komutanım dedim
-sen dans etmeyi biliyon mu amına çakim dedi
-eh işte biraz komutanım dedim
-hafta sonu askeri discoda hünerlerini görmek isterdim amına çakim dedi
piçe bak makara yapılır da bu kadar yapılmaz amk.şaka yaptıgını öğrenmesem ana avrat
söverdim yok lan sövemezdim götüm yemezdi amk
-isterseniz pazar günü nöbetinizde yanınızda olayım pazartesi gönderin komutanım dedim
-gerek yok amına çakim dedi
-emredersiniz dedim gittim
cuma geçti ses yok
cumartesi zaten izin günü gelen yok
pazar sabah erkenden damladı nöbet teslim almak için
beni gördü
-disco da neden degilsin amına çakim arkadaşım sen dedi
-bekliyorum komutanım haber gelmedi henüz dedim
-vay amına çakim beraber bekleriz o zaman dedi
emredersiniz dedim
8 oldu ses yok 8 30 oldu ses yok herkes çarşıya çıktı amk ben hala bekliyorum gönderecek
diye
9 oldu yine yok
sürekli giriyorum odasına hani unuttumu diye
onun odasının dışında duvara yaslanıp çömeldim umutsuzca
her saniye ona küfür ettim
birden kapıyı açtı
-amına çakim arkadaşım gel buraya dedi
-emredin komutanım dedim
-çarşı defterini getir dedi
-emredersiniz komutanım dedim
getirdim
imzalarken
-ben bu kadarla affediyorum o eve gitmeni inşallah kız da affeder dedi
**elif tekrar ediyorum amına çakim senin.
koştum üstümü değiştirdim
nizamiyeden dışarı çıkıp
ilk telefondan ebruyu aradım
kadıköydeyim dedi
bindim otobüse gittim yanına
elinde hiç bişey yoktu
bana verecek
-ne vereceksin dedim
-acelesi yok dedi
yanında çantası vardı
ne verecekse o çantadan çıkaracaktı ama çantada pek büyük değildi
-iyi tamam bekliyorum o zaman dedim
-teşekkür ederim yazdığın için dedi
-okudun mu dedim
-evet dedi
-istediğin gibi olmuş mu dedim
-hayır dedi
bu cevaptan sonra çantadan söz yüzüğünü çıkarıp bana teslim etmesi ihtimali çoğaldı
onu biraz daha göreyim
biraz daha sesini duyayım diye
hiç konuşmak istemedim
biraz daha bana baksın
her gece düşündüğüm her an aklımda olan birisini en azından birazcık daha yakından
hissedeyim diye sessizce ama herşeye hazırlıklı gözlerine baktım
bir kaç desimetre uzaklıkta olan ellerine bir daha dokunamayacağım korkusunu kendi ellerimi
tutarak
bir daha dudaklarından öpememe ihtimalimi sıcaktan kurumuş dudaklarımı ıslatarak
bastırmaya çalıştım
-hazır mısın dedi
neye bile diyemedim
elini çantasına attı iki yüzüğü çıkarıp masanın ortasına koydu
ilk defa ağlamaya dudaklarımdan başladım büzüştüler gittiler
nefes alma fonksiyonlarımı off çekerek normale döndürmeye çalışsamda fayda etmedi
yüzümü kaldıramadığım için damlalar yüzüme degmeden yerlere döküldü
-kelebek dedi
-efendim dedi o halde ona bakamadan
-bana bak dedi
sonra damlalar yüzümde yol bulmaya başladı
parmağını uzattı
-tak bir kez daha çıkarttırma dedi
filmlerde sacma sapan aşıklar yolda gördüğü herkesi öper herkese sarılır ya mutluluktan
onlara saçma sapan diyeni ekşın reyiz siksin
haklılarmış beyler herkese sarılıp herkesi öpmek istermiş insan
bu arada saol amına çakim ekşın duaların kabul oldu affetti beni.
**babanız alkolikse onun alkolü bırakabileceğini sadece umut edersiniz
alkolü bıraktım bir daha içmeyeceğim derse de
her gece eve gelişinde ilk dikkat edeceğiniz şey
içmiş olup olmadığı olur
alkolle babanız sizin için aynı anılmaya başlar
en yakın arkadaşınıza en büyük sıkıntınızı sırlarınızı vererek anlatırsınız
ondan beklediğiniz tepkiyi alamayınca hem pişmanlık duyar
hemde ona bir daha birşey anlatmazsınız
güvenini kaybederek yaşanmaya devam edilecek şey değildir aşk
kazıklandığınızı hissettiğiniz bir markete bir daha gitmezsiniz
aşıkken durup düşünebilme olayları gözden geçirebilme yeteneğiniz varsa
çekeceğiniz acılar daha da azalır
sevdiğiniz kişi orospu olmayabilir ama orospu çoçukluğu yapmayacağı anlamına gelmez
siz birine deli gibi bağlanmışken
geceniz gündüzünüz onu nasıl mutlu ederimi düşünmekle geçerken
aynı tepkiyi size vermemesini bile orospuluk olarak algılarsınız
yıllarca beraber olduğunuz birisinin üzerinde hak sahibi oldugunuzu düşünürsünüz
götünü sallayarak yürümesinden
götüne geçirdiklerine
kiminle konuştuğundan
kimin yanında olduğuna
sürekli boğarsınız nerdesin ne yapıyon kim var yanında diye
hepsini bende düşündüm
ebru nerde ne yapıyor kiminle
o ceyhun piçiyle görüşüyor mu
erkek arkadaşlarının evine gidiyor mu
onlarda kaldıgı oluyor mu?
evet hepsini düşündüm ama sadece düşünmekle kaldım
hiçbirisini ona yansıtmadım
sadece gözümle gördüklerimin hesabını sordum
ceyhunla sarılırken görmem
o arkadaşı ile el ele diskoda dolaşması
sizce hayat bu adar tesadüfi mi?
**ebru’nun yaptıkları sadece benim gördüklerimden ibaret miydi
hiç mi sarılmadı başka bir erkeğe
hiç mi gidip dans etmedi?
şimdi size bunları sordum
bende sizin bildiğiniz kadar biliyorum
sonuç ne peki?
sadece şüphelendiğimizle kaldık
gözüyle görmediği bir şey için en kötü anımda askerdeyken hayatımı zehretti bana
onun için birşey yapmamı istedi
sabahlara kadar uğraştım yazdım
onun için ekşından bir trilyon dayak yedim
bu muydu yani
hadi affetim tekrar tak barışalım
aynı mı olacaktı herşey
sevinmedim mi barışacak olmamıza tabi ki sevindim çünkü seviyorum
ama parmağı düzelt yüzüğü tekrar tak sonra hadi öpüşelim
el ele gezelim sevgili olalım yine
o kadar basit değil beyler
benim hayatımda bu olayın yüzüğü tekrar taktım
sonra sarıldık barıştıktan ibaret olmasını istemedim
böyle bir anı istemiyordum
-niye geri geldin dedim
-sevinmedin mi dedi
göz yaşlarımı da yavaşca kuruladım
-sevindim geldiğine dedim
parmağı hala havadaydı
sadece yüzüklere baktım
-takmayacak mısın dedi
-önce biraz konuşalım dedim
bana trip attı vay efendim istemiyormuş beyefendi boşuna gelmişim o kadar yolu falan diye
önceden ağlamış olmam
yaşadığım onsuz günlerin sıkıntısına birde onun bu tribi eklenince sinirlendim
—sen benim sözüme güvenmeden o yüzükleri çıkarabiliyorsan tekrar güvenmeye başlayınca
kendin neden takmadın dedim
bana geldin sebebini bile açıklamıyorsun gelmenin
istediğini yaptım ama amacım beni affetmen değil suçsuzluğumu kanıtlamamdı
ben bir kere söz verdim sana ve hala da sözümde duruyorum.
hala güveniyorsan kendin tak. söz yüzüğü bir kere geçirilir parmağa babanın dediği gibi
dedim
konuyu yine eliften açtı vay niye gidiyonda ben gitsem şöyle olurda falan filan
-anladım ebru sen hazır değilsin bu yüzükleri takmaya içinde hala şüpheler var onları gider
öyle gel bana dedim
-hazır olmasam buraya gelmezdim dedi
-hazır olsan hiç çıkarmazdın,bi kere şüphe duydun mu çıkarır atarsın bir daha da takmazsın
senin amacın belli üzüntülerine dayanamadın tekrar takıp mutluluk oynayacaksın benimle
ben oyun filan istemiyorum en baştan beri seni adam gibi sevdim hala da adam gibi
seviyorum
buna inanıyorsan kendin tak. hala benim takmamı istiyorsan demekki hala şüphelerin var
benim onunla hala bişeyler yaptığımı düşünüyorsun ve sana tekrar söz vermemi istiyorsun
hayır ebru bir kere söz verdim.o yüzükleri taktım sözümün arkasındayım karar senin
yüzüklerde burda buyur dedim
**bunları söylerken haksız olduğum yerlerde yok değil piçler kızın evinde ne işin var beynini
siktiğimin kelebeği
haksız mıydı peki ebru
haklı oldugu yerler vardı
kim olsa aynısını yapardı
sevgilini başka bir kızın evine gittiğini duyacaksın da hadi olmuş madem affedeyim
diyeceksin
daha önce söyledim ben affetmezdim
o yine de şans verdi geldi
gelme sebebini sevgisinden başka açıklayabilecek olan var mı??
benim aklıma başka birşey gelmiyor
ama seviyorsa da güvensin
güveniyorsada o yüzüğü zırt pırt çıkarmasın
yüzükler bir süre bekledi masada
bi bana baktı bi sağa sola baktı bi yüzüklere baktı
-takmayacaksan arkadaş olmak istemediğimi zaten biliyorsun ben gideyim dedim
-git kelebek, çok meraklısın gitmeye dedi
-hayır kararını bekliyorum bak masada küllük var ya parmağına tak yada küllüğe at bende
hayatımın adresini öğreneyim dedim
-biraz yürüyebilir miyiz dedi
**evet benim de ihtiyacım vardı yürümeye
hadi takmazsa giderse ne bok yicen amk kelebeği
sike sike peşinde koşacan yine amk artisi
yüzükleri ben aldım elime
kadıköyde yürümeye başladık kalabalık insanlar ayırdı yürümemizi ama tekrar tekrar yine
kavuştuk
çok istedim elinden tutmayı
yarimi öyle bir yere ittim ki tutmasam ellerinde düşecekti
o kadar yürüdük ki sonunda insan sayısında azalmanın oldugu bir yere geldik
ben durdum o biraz yürümeye devam etti
sonra benim gelmediğimi fark edip o da durdu
geri dönmedi
ben yaklaştım
bir elini tutup yüzükleri içine bıraktım
sonra deniz tarafına dönüp o tarafa yürüdüm
ben denize bakarken ensemde saclarını hissettim
kafasını biraz eğerek koyduğu için boyu ancak o kadar yetiyordu
sonra korkakça ellerini yavaşça böbrek hizamdan göbeğime ordan da kalbime doğru
yaklaştırdı
aşşağı hiç bakmak istemiyordum
ama güneş yüzüğün tektaşına vururken
kalbimde gözlerime mutluluk gözyaşları komutunu verdi
hiç sabırsızlanmadım dönüp ona doya doya sarılmak için
o gözyaşları içimdeki sıkıntıyı giderdi ohh bee dedirtti
beni yavaşça kendine döndürdü
bakamadım ona
alnı yanağıma değinceye kadar kendime çektim onu
-çok sevdim seni ne yapayım kelebeğim dedi
başparmaklarımı kulak altında diğer parmaklarımı da boynundan ensesine uzanır halde
gözlerime bakmasını sağladım
nemliydi gözleri ama gülüyordu
-hiç bir zaman di’li geçmiş zamanda kalmasın sevgin dedim
sonra ellerini havaya kaldırdı
utangaç gülümsemesi ile
-koltuk altın yırtılmış dedim
dalga geçtiğimi anlayınca
-peki sen bilirsin dedi başını yana çevirerek
ellerimle kendime çevirip
bir kez öpmek inanın hiç zor olmadı
**unutmaya başladığım dudakları hatırlayıp biraz doyum elde edince
-zaten bugünde öpüşemesem gay olmaya karar vermiştim. dedim
-zor olmazdı senin için o kadar askerin arasında dedi
al amına çakim kelebek aldın mı cevabı
öp işte çemçük götün kaşınıyor illaki
öpüşmeyi ön planda tutmadık
bi kaç hasret ve özlem öpüşmesinden ziyade daha çok sıkıca sarılmalar oldu
ikimizde yine ayrılığın olacagını biliyorduk
ama bu defa en azından kalblerimiz bir olacaktı
yemek yemeye gittik bir yere
sık sık yüzüğü öptü parmağındaki
onunla sadece karşıya kadar gidebildim vapurla çünkü havalimanına gitmesi gerekiyordu
ve benimde geri dönmem gerekiyordu kışlaya
vapurda yan yana sarılarak geçirdiğimiz yolculuk diğer dönüş vapuru hareket edinceye kadar
yüz yüze oldu küçük öpücüklerle
kalkan vapurum denizden karadan ayrılırken

hiç konuşmayacak gibiydi
-ben gidiyorum ebru sebebini anlatmayacak mısın dedim
-bildigin şeyleri tekrar niye hatırlatayım ki dedi
-hiç birşey bilemiyorum iki gündür dedim
-alanya nasıldı kelebek eğlenebildin mi arkadaşlarınla dedi
ama arkadaşlarınlayı büyük harfle söyledi
34


bize gelen geçenler ne oldu lan bunlara neden ağlıyorlar diyecek kadar dikkat çekiciydi
aşk bitti sıra ekşın reyize geldi
bir an önce gitmem lazımdı geç kalmam halinde kim bilir kaç çarşımı daha kapatacaktı
vapurla kadıköy ordan küçükyalı derken
düştük ekşın reyizin kucagına
üstümü değiştiremedim biraz geç kaldığım için
benden başka geç gelenlerde vardı
ekşın akşam iştimasına geldi
yoklamaları kontrol etti
üstünü değiştirmeyenler burda kalsın digerleri yemekhane geçsin dedi
ben ve yaklaşık 20 kadar kişiye
sadece 10 dakika verdi kamuflaş ve botları giymek için
koştuk geri gelebilen geldi
gelemeyenleri tespit etti
biraz bekledikten sonra gelenler ve gelemeyenler diye ikiye ayırdı
herkesi yere yatırdı
-amına çakim arkadaşlarım sizin galiba gözleriniz bozulmuş çünkü kolunuzdaki saati görüp
zamanında gelemiyorsunuz
mıntıka yapılacak ama gözünüz bozuk oldugu için ayakta yapamazsınız sürünerek yerdeki
pislikleri yakından görerek iyice temizleyin dedi
herkes ruh haline göre tepki verdi içinden ama ben gülümseyerek yaptım
-amına çakim arkadaşın sen iyice sürün kirli kirli asker sikme fantazimi senin üzerinde
deneyeceğim dedi. bana
**
**gerekli cezalar çekildikten sonra ekşın tarafından yemekhaneye götürüldük
yemekhaneci asker yemeği bol bol dagıttığı için bize kalmamış
bunu farkeden eşkın panik atakla yemekçi askerlere verdi veriştirdi
ama sonra hatanın kendisinde olduğunun farkına varıp onların üzerinde ki ellerini çekti
süründürdüğü herkesi yine komutası altına alıp askeri fastfood a götürdü
ve herkese tost ısmarladı
hamburger yemek isteyenlere sağlığa zararlı amına çakim tost yeyin dedi
yemek istemeyenlere tehdit yoluyla yedirdi aç kalmanıza izin veremem diye
o gün onun nöbeti olduğu için bende o nereye ben oraya arkasında dolandım durdum
yat iştimasını aldıktan sonra subay ast subay gazinosunda tv izleyerek dinlenmeye aldı
kendini
bende mecburen tahaf ettim sürekli bir ihtiyacı var mı diye
derken beklediğim soruyu sordu
-anlat amına çakim arkadaşım ne yaptın dedi
-süründüm komutanım dedim imalı bir şekilde
-gel amına çakim arkadaşım beyninde temassızlık var senin anlaşılan dedi
yanına yaklaştım alnıma patlattı iç tokatı
-komutanım sabahın ilk ışıklarında umutsuz bir güne uyandım beni bekleyenime
kavuşamayacağım için.lakin ilerleyen zaman içerisinde gerekli
merciilerden gerekli izinleri aldıktan sonra kendimi nizamiye dışında otobüse koşarken
buldum.aslında sadece otobüse koşmuyor sevdiğime de koşuyordum
hoş ne olacağını beni neyin beklediğini bilmiyorum.bir türlü gelmeyen doğru otobüse
tekerinden başlayıp şoförüne kadar uygunsuz saygılarımı belirttim.
vesselam otobüs geldiği zaman içine binmeye bile cesaretim yoktu korkuyordum
komutanım
-amına çakim senin beynine reset atmak lazım nasıl konuşuyon öyle doğru düzgün gittik
oldu olmadı desene dedi
-kitap okumayı sevdiğiniz için böyle konuşuyorum komutanım dedim
-bu bir emirdir anlat amına çakim dedi
-beklenen yere vardığımda vücudumda ana üssü kalbim olan değişik belirtiler meydana
gelmeye başladı
ama benim en çok ihtiyacım olan organım ayaklarımdı.hem onun yanına kadar
yürüyebilmek hemde karşılaşacağım olumsuz bir durum karşısında
ayakta durabilmek için.bir adım attım onu gördükten sonra
günlerce beklediğim bu görüşmede haketmiş olayım yahut olmayayım tek ihtiyacım bir
sıcak gülümseme idi
lakin gülmedi komutanım
birbirlerine mecburen selam veren asker komutan selamlaşması oldu sadece
bu bir kötüye işaretti
oturup konuşulma esnasında masanın üzerine çıkarılıp konulan iki adet yüzük işaretleri
iyice belirgenleştirince
askeriyedeki mantık dışı cezaların aslında yaşanılan hayat için bir ipucu olduğunun farkına
vardım
ağaç a neden selam verilir?mantık 0
bir ömür rayında ilerlerken neden birine aşk selamı verilir yıllarca hemde esas duruşun en
alasında
**-içtim mi amına çakim sen dogru dürüst anlat şunu dedi ekşın
-o yüzüklerin masada olmasının sebebi benim tekrar takmamı istemesiymiş komutanım
dedim
-taktın mı dedi
-kendisi taktı komutanım dedim
-tamam gerisini anlatma belliki bundan sonra askere illegal işler yapmışsınız amına çakim
dedi-gitti mi dedi
-gitti komutanım dedim
-tamam amına çakim o bir daha gelinceye kadar çarşı iznini kapatıyorum senin dedi
-ama diyebildim sadece
-amına çakim sen gider başka bir kızın daha evine girersin.yeter dedi
-emredersiniz komutanım dedim
-sen bu askerlere de böyle mi anlatıyorsun abazan hikayelerini dedi
kem küm ettim
-amına çakim askerlerin suçu yok ki dedi
-başka bir emriniz var mı dedim.hem kaçmak hemde muhtemelen sinirlenme ve beni
cezalandırmasından kaçmak için
-nasıl olsa bu gece yatamazsın sen gece devriyesine benimle gelirsin dedi
-emredersiniz dedim
aşşağı indim ebruyu aradım
onun da alanyaya dönmüş olması lazımdı
insan hayatın eksilerini bir kere düşünmeye başlayınca önce bir dal sigara sonra düşünme
devam ederse çakmağa gerek kalmadan
yakılan diğer sigara hayatında eksi sayısı çoksa markete gitme
koy gitsin bu hayatın götüne diyebilecek kadar vahimse durum taşıyabildiğin ve cebin el
verdiği kadar aldığın alkol
ve sonrasıdır yalnızlık
askeriye gibi bir yerde içme imkanların kısıtlıysa bir dost selamı en alkollü içkidir
benim tek dostum ebruydu
bir gülümsemesi aşkım demesi özledim demesi yılların beni süründürmüşlüğünü dizlerimi
çürütmüşlüğünü unutturmak için yeterliydi
öyle de oldu
mutluydum çünkü artık duyduğum kelimeler arasında aşkım ı da seçebiliyordum
işin doğrusunu söylemek gerekirse özlemle birlikte sadece onlara konsantre oluyordum
bana aşkım diyordu aşkım
**konuşmalarımız yavaş yavaş benim ne zaman izin kullanacağım konusuna kaydı
ben de net bir şey söylemedim.
telefon konuşması devam ederken muhabbet iyice seni seviyorumlara doğru yavşamaya
başlamışken
ekşının sesi ile kapatmak zorunda kaldım ebrudan özür dileyerek
aşk düzlüğünde yardırırken ekşına çevirdim yüzümü
-gel amına çakim nerdesin dedi
-emredin komutanım dedim
-bana şu iki askeri çabuk bul gel dedi
gittim ikisinide buldum geldim
bu bölümü askere gideceklere ders olsun diye yazıyorum iyi okuyun
askerler içeri girer girmez ekşını o kadar sinirli hiç görmemiştim
hangisine ilk önce ve hangi vurma ritmi ile vuracağını bilemeyecek kadar çileden çıkmıştı
olay şu
bu iki salak aynı tertip.hemde benim tertip
birbirlerini tanıyorlar ve arkadaş oluyorlar.sürekli beraber takılıyorlar.
birbirlerini sivilde ziyaret etmeye karar veriyorlar ve birbirlerinin ev numaralarını alıyorlar
bir tanesinin annesi dul
orospu çocugu annesi dul olan arkadaşının evini arıyor ve annesine yazılıyor.
resmen düpedüz yatma teklif ediyor.sen dulsun kaşınıyordur falan diye.
annesi sapıktır diye kaile almıyor
ama aramaları sıklaştırıyor cinsel fantazilerini anlatmaya başlıyor
dul kadın gelen telefon ile oğlunun aradığı telefonun aynı oldugunu bir süre sonra
farkediyor
ve bu durumu oğluna anlatıyor.çocuk deliriyor
ama orospu çocugu nöbette oldugu için
o da onun ailesini arayıp telefona çıkan kim varsa ana avrat soy sülale ne varsa kayıp
hızını alamıyor koşuyor nöbet kulesine yolda deli gibi koşarken başka bir rütbeli araba ile
koşarken bunu görüyor
asker selam vermeden koştuğu için rütbeli arkasından gidip yakalıyor
bir türlü durduramıyor rütbeli de küfür yiyor rütbelinin rütbesi de taşşaklı cinsten
telefon açıyor bölüğe ama ekşın wc de oldugu için haberi olmuyor
astsubay gidiyor derhal gelin diye emir verdiği için
rütbeli teslim ediyor ve raporlarını ertesi gün istiyor
astsubay askerleri bölüğe getiriyor ve durumu anlatıyor
ekşın bunları bir güzel dövdükten sonra ikisinin de başına nöbetçi asker koydu
birbirlerini gece öldürmesinler diye
ertesi gün bölükten ikiside ayrı yerlere sürüldü
arkalarından da evrakları gönderildi
artık ne bok yediler bilmiyorum
**herkesin yazılmış bir hikayesi vardır
herkesin kitabının adı da aynıdır ”kader”
ismi aynı olmasına rağmen herkes için farklı bir senaryo yazılıp çizilmiştir
siz nasıl benim bir satır sonra ne yazacağımı sadece tahmin etmekle kalıp gerçekte ne
olacağını bilemiyorsanız
bende bana yazılmışları bilmediğim bir dönemdeydim
bir sonraki gülme sebebimden bir sonraki üzüntüme
hayallerimin yüzde kaçının gerçekleşme ihtimali olduguna dair en ufak bir fikrim bile
yoktu
tek bir kişi üzerine kurulan hayaller
ananıza babanıza kardeşinize ve diğer sevdiklerinize yaptıgınız en büyük haksızlıktır
yaptıgınız haksızlığı onları kaybedince anlarsınız ki
gidenin arkasından ağlamak zaten insanlık tarihi modasıdır
büyük annemi kaybettiğim o günlerde
ne kadar vefasız bir torun oldugumu farkettim
kim bilir köydeki evinde çalan her telefona acaba asker kelebek torunum mu diye kaç kere
koştu ve
hepsinde de yanıldı
oysa beni ne çok severdi ki aynı şekilde bende onu çok severdim
ama kimlerin peşinde koşarken kimleri unutmuşuz bu dersi
acı bir tecrübe ile verdi hayat
ben üzülmeyeyim diye bana verilen geç haberden dolayı cenazesine gitme şansım olmadı
bir yaşa kadar hiç tanımadığın bir kişi sen doğalı beri yanında olan oğlundan kızından ayırt
etmeyen
bir kişiye değişilmişti
kim bilir belkide onun safi duaları ile bugünlere gelebildim
yaşlanmış bedenine mi üzülsün
geri gelmeyecek yıllarına mı
vefasızlaşmış ardında bıraktıklarına mı?
nur içinde yat..
yazıcı tayfadan basit bir işlemle ne zaman terhis olabileceğimi sordum
verilen cevap çok manidar beyler
1 mayıs 2005
yani doğum günüm
aynı zamanda ebrunun okulu bitirme yılı
bu durumda ebruya ilelebet kavuşmamda hiç bir sıkıntı kalmayacak
ama hiç izin kullanmazsam
kullanırsam bu süre kullandığım gün kadar uzayacak
kullanmazsam ebrusuz ne yapacam
kullan gitsin amk dedim gittim ekşının yanına
ama konuyu açmadım bile çünkü adam hala sinirli geçen olaya
ekşın zamanla beni sevdiğini bana belli ederken
diğer askerlere de beni kayırdığını belli etmemek için ilk başta beni sikiyordu
bazen canı sıkılıyor beni çağırıyor bazen konuşuyor
bazen bana soruyor
bana garip cezalar verip eğleniyordu
yakaladığı cep telefonundan birisini bana verdi
-al amına çakim bunu kullan ama bir rütbeliye yakalanırsan sikme işlemini gerçekleştiririm
haberin olsun dedi
-emredersiniz dedim elime aldım telefonu
-vay amına çakim yakaladım telefon kullanıyorsun diye makara yaptı telefonu da geri aldı
günler geçerken iki hafta boyunca çarşıya çıkarmadı
3 üncü hafta yalvarmak ve ihtiyaclarım oldugunu söylediğimde
-karaköyde nöbet tutacam oraya gidersen amına çakim senin deyip makarasını yine yaparak
izin verdi
**izni aldıktan sonra ebruyu aradığımda bir sonraki haftasonu iki günlüğüne istanbula
gelmeyi planladığını söyledi.
kiminle geleceğini sordum
annem babam ve kardeşim dedi
o zaman ne yapmam gerekiyordu mutlaka haftaya çift çarşı almam gerekiyordu ama nasıl amk
cuma günü çarşı defterlerinin imzalanması sırasında
ekşın herkesin defterini imzaladıktan sonra benim defterimin olmadığını gördü
her seferinde benim çarşı defterimi imzalarken naz yapar dalga geçerdi ki
benim defterimin orda olmadığını farketti çünkü o hafta çarşıya gideceğimi biliyordu
-amına çakim senin defterin nerde dedi
-uygun görürseniz bu hafta çıkmak istemiyorum komutanım dedim
gözlerini kısarak ne oldu acaba dercesine bana baktı ve
-amına çakim arkadaşım paran yoksa ben borç verebilirim dedi
-hayır komutanım var sağolun dedim
işi gücü bıraktı
-ne oldu amına çakim neden gitmiyorsun o zaman dedi
-haftaya çıkmak istiyorum izninizle komutanım dedim
-olmaz amına çakim sen istediğinde değil ben istediğimde çıkarsın dedi
-ebru gelecek ailesi ile komutanım dedim
-herhangi bir vukuatta yardımcı oyuncu rolü bile oynarsan sonucunu biliyorsun amına çakim
dikkat et dedi
-emredersiniz komutanım dedim
-tamam bu hafta da çık çarşıya dedi
-ben aslında hafta çift çıkabilir miyim diye lafı ağzımda dolaştırdım
-vay amına çakim kucağımda bir ağırlık hissetim(kucağıma düştün kelebek)
-siz nasıl emrederseniz komutanım dedim
-sen çavuşsun amına çakim bölükte hiç vukuat olmazsa çıkartırım çift çarşıya dedi
-emredersiniz dedim
odadan çıktım
**hafta sonu kendime nöbetçi çavuş kolluğu paraflattım
nöbetçi çavuşluk zor iştir
çoğu çavuş sıkar askerleri
kendine laf gelmesin diye
içtimalarda gereksiz yere sağa dön sola dön dirsek temas aralığı
bilmem kaç adım açıl
şınav vaziyeti al
gibi bir sürü emir verirler ki askerin götü başı oynamasın
benim kolluğumda millet alışık olmadığı için
zaten emir vermeme gerek kalmadan düzgünce geçtiler sıraya
bilmiyorlardı çünkü nasıl davranacağımı
bir de korktukları şey vardı
sinirlerimin bozulması durumunda ekşına yapacağım şikayet
hafta sonu olduğu için onlar adına nöbetçi komutandan izin alıp futbol oynattım
normalde karşı çıkar komutanlar askerin bacagına bişey olurda uğraşırım diye
ama beni seven bir komutana denk geldi ve aldım izni
hafta sonları en düşük tertiplere koğuş yemekhane ve er gazinosu yıkatma günüydü
onlarla beraber bende yıkadım benim yardım ettiğimi gören bir kaç tertip de makarasına
yardım etti
bazıları ise hiç yaklaşmadı bile
kısacası çavuş olarak onlara hiç bir zorluk çıkartmadım
onları yormayacak basit yollarla günlerini tamamlamasını sağladım
bu bir asker için çok önemliydi
çünkü bir günü geride kaldığında en azından küfür edecek bir nöbetçi çavuşları olmamıştı o
kadar küfür edecek sebebleri varken
gece yat iştimasından sonra komutana yoklamayı verdikten sonra
-beyler ekşının ailevi sorunları varmış.bu hafta sıkıntılı bir hafta geçirecek bence vukuattan
uzak durun yoksa hıncını sizden alır haberiniz olsun dedim
böylece ekşının kudretinden yararlanmış olacaktım
ben hergün ortalarda ve vukuat işlemeye müsait yerlerde geziyor bizim bölükteki askerlerin
vukuat işleme ihtimali olan yerlere gidiyordum
beni görünce yapamazlardı çünkü
ekşına şikayet edeceğimden korkarlardı ve haftalardır çarşıya çıkmadığımı da biliyorlardı
hergün ebru ile konuşmaya devam ettim
ekşın götünden baskınlar düzenledi aklı sıra vukuat bulmak için
iç bahçeye indi çogu zaman başka bölükten askerlerin bazı yavşak hareketlerini gördü ama
aklı bizim bölükteki vukuatta olduğu için karışmadı diğerlerine
herşey normal giderken
**bizim bölükteki bir asker hastalandı öyle ahım şahım bi hastalık değil götü başı ağrıyormuş
o gece de 1 3 nöbeti varmış
yerine asker lazım
nöbetçi çavuş kendi tertiplerinden kimseye diyemiyor
zaten süt devrelerine hiç diyemiyor
alt devreler yeni geldiği için kule nöbeti tutamıyorlar
diğer askerlerde niye ben amk niye ben diye isyan ediyor
muhtemel bir kriz kapıda
kim başkasının 1 3 nöbetini tutmak ister amk onlar da haklı
gittim nöbetçi astsubaya komutanım ben tutabilir miyim dedim
olmaz sen çavuşsun dedi
biraz zorladım başka asker mi yok dedi
komutanım ben gönüllüyüm dedim
gönüllü nöbet mi olur şimdi hiç tutturmam sana gider kendini vurursan başım büyük belaya
girer dedi
adam kıllandı tabi
sonra gittim bizim nöbet manyağı bir asker vardı onu kaldırdım
bu nöbete gidersen sana 5 gün çarşı yazdırmayacağım dedim
söz mü lan dedi
söz amk dedim
tamam dedi gitti nöbete
ertesi gün nöbete gitmek istemeyen herkesi yazıcıya söyledim en boktan nöbetleri ona
yazdırdım ve söz verdiğim gibi o askere de hiç nöbet yazdırmadım 5 gün
hafta sonuna kadar ekşının odasını normalde iki güne bir paspaslamama rağmen hergün
paspasladım
genelde kapısında durdum çağırınca hemen gireyim diye
resmen karısı oldum amk
onunla koşulara gittim ebem sikildi 9 km koşmaktan
her sabah ki içtimada vukuat yoktur komutanım diye ekşına tekmil verildiğinde ekşın hep
bana baktı gülümseyerek
sonunda cuma günü oldu
çarşı defterlerini götürdüm
herkesinkini imzaladı benimkini bir kenara ayırdı
kendi elleriyle çift çarşıyı yazdı ikisini de imzaladı
çarşı defterinin en sonuna kendi cep telefonu numarasını yazdı
-amına çakim arkadaşım bu cumartesi ben nöbetçiyim
cumartesi günü geç gelebilirsin ama döverim haberin olsun dedi.
-emredersiniz dedim gittim
—burdaki vukuatlarla uğraşmak benim bu devletten maaş aldığım için görevim.ama sen
sivilde yaptığın vukuatlarınla seni sevenlerini uğraştırma dedi
mesaj açık ve netti
ebruyu üzme
-emredersiniz komutanım dedim
subay nöbet listesine baktım onun ismi yazmıyordu bir tane üstteğmende gözüküyordu nöbet.
ne oluyor amk diye gittim o subayın yanına ve komutanım cumartesi nöbetçi siz misiniz
dedim
-yok —yüzbaşı değiştirmek istedi dedi
—yüzbaşı dediği adam ekşın amk
ekşına bak bana kıyak yapmış
cumartesi sabahı oldu çarşıya çıktım
telefon sonrası otobüs ordan ebru ve ailesinin yanına gittim
kollarımın tek ve en uzun sarmalamak istediği kişi ebru olduğu için
onu en sona bıraktım
güldüler beni görünce sevindiler yani
sıcak bir karşılama yaptılar
ebrunun annesinin suratında acıyarak bakış vardı bana karşı
artık asker olduğum için mi üzülüyordu
yoksa kızının bensizken üzülmelerini görüp ona mı üzülüyordu bilemem
ebru ile bana göre kısa ama izleyenler için uzun oldugunu sandığım bir sarılmadan sonra
onun dayanamayıp beni yanağımdan öpmesi ile
onu tekrar bir an önce öpmem gerektiğini farkettim
onlarda istanbul konusunda pek tecrubeli olmadıkları için
ne yapacağımızı bilmiyorduk ama sanki el birliği ile beni mutlu etmek için uğraşıyorlardı
nereye gidelim?
karnın aç mı?
askerde canının çektiği bişey oluyor mu?
bi eksiğin var mı?
annene babana bişey göndermek ister misin?
bunlar bana yöneltilen sorulardan sadece bir kaçı idi
karşıya geçelim dedim
çünkü anadolu tarafında pek fazla gezilecek bir yer yoktu
**karşıda eminönü sultanahmet derken ebruyu tek öpebildiğim yer eminönündeki bir alt yaya
geçidinin
kalabalığından yararlanarak hissettiğim bir kaç saniyelik öpüşme oldu
zaman öyle hızlı geçti ki saat 4 olmuştu ve ben hala karşıdaydım
ordan kışlaya gitmek en az bir buçuk saat
ekşını aradım
telefonda tekmil verdim.y.s.kelebek antalya diye
-sesimi başka duyan var mı dedi
-yok komutanım dedim
-söyle amına çakim arkadaşım ne istiyorsun dedi
-ne kadar geç kalabilirim komutanım dedim
-amına çakim senin yüzünden en sevdiğim müziği yarıda kesmek zorunda kaldım.ne kadar
dayak yemek istersen o kadar geç gel dedi
-sınır var mı komutanım dedim
-12 yi geçmesin dedi
-emredersiniz dedim
durumu ebrulara anlattım
onlarda yol yorgunuydu
kaldıkları otele gittik
beni otele almak istemediler kayıtlı olmadığım için
tamam gidelim dışarda bir yerde otururuz dediysemde
babası inat etti bende otelciyim falan diye en sonunda nasıl yaptı bilmiyorum kabul ettirdi
hep beraber odaya çıktık
iki oda tutulmuştu biri anne baba diğerleri de cocuklar olan için
askerlikten konuşulduktan sonra anne ve babası gitti
biz üçümüz kaldık
kardeşine bizi biraz yalnız bırakırmısın dedi ebru
o yatak odasına geçti yattı
biz salonda kaldık
salonda kaldıktan sonra tek vermem gereken detay
ebruyu gülme krizine sokan askeri yeşil donum oldu
bir türlü geçmedi krizi
yasak amk ne yapayım
**saat ona kadar özlenmişleri giderdikten sonra
bir kaç damla yaşıyla bıraktım ebruyu
11.40 civarında nizamiyeye geldim
gerekli sorgudan sonra tabur arandı
ekşın haberim var dedi ve bölüğe gittim
odasına girip tekmil verdim
saat 12 ye 7 vardı
bacaklarını masanın üzerine atmış
klasik müzik dinliyor
geldiğimden hiç haberi yokmuş gibi davrandı
ta ki 12 yi bir geçene kadar
bana baktı
-amına çakim geldin demek ben sana 12 yi geçirme demedim mi dedi. çok yumuşak bir ses
tonuyla
daha önce geldim desem o da biliyor geldiğimi ama adam garip adam amk kaçarı yok sikicek
beni
suçumu kabul etmişcesine durdum karşısında
-dur amına çakim klasik müzik eşliğinde sikersem tempomu yavaşlatır oynak bişey çalayım
dedi
bekledim ne bok yiyecek acaba diyerek
bi tane hareketli parça açtı
masasından kalktı
ben muhtemel vurma ihtimali olan yerlerimi sıkmaya başladım esas duruştayken
-vukuat var mı dedim
-yok kumutanım dedim
-tamam git yat dedi
-emredersiniz dedim
tam kapıdan çıkıyordum
-bu kadar basit olmasın amına çakim dedi
komutan konuşunca esas duruşa geçmek askeri farzdır
geriye dön komutu verdi
sırtım ona dönük kaldı
içimden gerçekten sikecek mi lan diye bile geçti
ben beklerken tekrar geriye dön komutu verdi
-yok amına çakim bugün sikimin kalkmayacağı tuttu. gidebilirsin dedi
-emredersiniz dedim gittim yattım
sabah içtimasında görev devri yaptıktan sonra o evine gitti ben yine çarşıya çıktım
o gün geç kalma lüksüm yoktu
** ebrularla buluştum
beraber kahvaltı yaptık kadıköyde
daha sonra onlarla saat 3 30 da buluşmak üzere ayrıldık ebru ve ben
saat 3 e kadar ebru ile yüzüğü tekrar taktığı yerde oturduk
öğlen yemeği hiç aklımıza bile gelmedi
izin kullanmam konusunda ısrar etti
bakarız diyebildim sadece
genelde onun başı omzumda bazen dizimde
bazen elleri ellerimde
bazen ellerim saçlarında
kulağının kıvrımlarına
kaşlarının çizilişine
dişleri gülümsemesine yakışan
kirpiklerinin güzelliği gözlerini kaçırınca anlaşılan
gözlerime bakınca dünyaları unutturan
sözlerine bakınca aşkı tattıran
hasreti hayata isyan
varlığı yaşama hayran bırakan
ebrumla saat 3 olunca birazdan gerçek anlamda yapacağımız vedanın ön provasını
öpüşmelerle takviye yaparak yaptık
**diğer aile fertleri ile buluştuktan sonra
ayak üstü biraz konuşup iyi dileklerimizi karşılıklı sunduktan sonra bir miktar parayı cebime
sıkıştırdılar
almak istemesemde yapacak birşey yoktu
ebru ağlıyordu ama gözyaşı kuru kuru akıyordu
onu fazla üzmemek için hemen gittim
kışlaya döndüm
o gece uyuyamadığımı az çok hepiniz zaten tahmin ediyorsunuzdur
esas ekşın ertesi gün yaşandı
pazartesi sporu için ekşın tüm bölüğü 9 km lik koşuya çağırdı
gelip tamamlayabilenlere herzamanki gibi çift çarşı vereceği vaadinde bulundu
nöbeti olanlar hariç herkesi spora götürdü
bir kaç km koşup milletin pestili çıkmaya başlayınca
bölüğe yerinde say komutu verdi
-evet amına çakim arkadaşlar şimdi çarşı izninden geç gelenlere ön uyarıyı uygulamalı olarak
göstereceğim dedi
evet beyler ekşının siki kalkmıştı bu defa
-amına çakim şimdi bana bir asker lazım gösterebilmek için,hmm kim var çarşıdan geç
dönmüşlerden seçelim benim aklıma kelebek geldi uzman çavuşum ne dersiniz dedi
-kelebek gel amına çakim arkadaşım dedi
beyler mevsim yaz. hava bunaltıcı
üstümde askeri şort var yani dizlerim çıplak
üzerinde bulunduğumuz arazi yer yer taşla kaplı toprak arazi.
yere adım atınca kalkan tozu hesab edin
-yat amına çakim dedi
bi kaç km koşmuşum götüm dahil her yerim terli
yatar yatmaz çamur adam a döndüm
-sürün amına çakim dedi
herşeye rağmen bana yaptığı o kıyak izinden dolayı hiç küfretmedim
suratımı bile ekşitmedim
her verdiği komuttan sonra emredersiniz dedim
başım hep karşıya bakar haldeydi ve hiç isyan eder gözükmedim
askeri parmak hesabı mesafe tahminime göre 700 metre yerde kaldım bu süre zarfında onlar
fazladan bir tur attı çevrede
ayağa kalktığımda üzerime yapışmış tozdan dizlerimin kanadığını sadece hissedebiliyordum
bir süre sonra bölükle koşmaya devam ettiğimde de dizlerimde ılık ılık akan kanları hissettim
ama eğilip hiç bakmadım
ekşın koşamayanları uzman çavuşla kestirmeden gönderdi ama ben ve bi kaç kişi ekşını takip
etmeye devam ettik
onun ne amaçla yaptığını biliyordum
diğer askerlerin bana verdiği izinden haberi olmasını istemiyordu haklıydıda
olan bi kaç gün boyunca bükmekte bile zorlandığım dizlerim ve dirseklerime oldu ama
ebru ile geçirilen o gece için herşeye değerdi.
**bölüğe döndüğümüzde bazı askerler tarafından dalga konusu oldum
-sürüngen haberci diye
bazıları benim adıma ekşına küfretti
ama ben küfür etmelerini bile istemedim
duşu alıp kamuflajı giydikten sonra
tekrar görev yerime döndüm
ekşının beni gördüğü zaman ekstradan topallamayı bırakın topallamadım bile
çünkü birincisi o tip askeri sevmezdi
ikincisi beni ezen insanlara ezilmiş gözükerek onlara daha fazla zevk vermem
hiçbirşey yokmuş gibi karısı olmaya devam ettim
ikimiz de erkeğiz ama rütbelerinden dolayı sikici olan o
içeri çağırdı beni
-emredin komutanım dedim
-iki çay getir dedi
odada ondan başka kimse yoktu acaba niye iki çay söyledi yanlış mı anladım diye emir tekrarı
yaptım yine
-emredersiniz komutanım iki çay getirip geleceğim dedim
baktım bişey demiyor doğru anlamışım iki çay olduğunu
gittim iki çay getirdim masasına bıraktım
-başka bir emriniz var mı dedim
-var amına çakim bekle orda dedi
-emredersiniz dedim
-çayı içiyormuş gibi yap ama içme dedi-
emredersiniz dedim ne çay içmeden nasıl içiyormuş gibi yapılır ağzımı mı höpürdeteyim
komutanın karşısında
-ziyaat olsun komutanım dedim
-ne çabuk içtin amına çakim dedi
-biraz soğumuş komutanım dedim
-vay amına çakim benimkide soğumuştur git bana yenisi getir dedi
ekşınla makara yaparsan böyle olur
-emredersiniz dedim gittim bir çay daha getirdim
-aç dizlerini dedi
—emredin komutanım dedim anlamamış gibi
-dizlerini aç ağda yapmışmısın ona bakıcam amına çakim dedi
-yok komutanım yapmadım dedim
-aç amına çakim gözlerim de inansın dedi
açtım dizi bi baktı manzarayı görünce üzüldü biraz ama belli eder mi sizce
-vay amına çakim bekle burda dedi yazıcının birine seslendi
yazıcı geldi
-git amına çakim bana revirciyi getir bu arkadaşım düşmüş galiba dedi
-gerek yok komutanım dedim
-feci düşmüşsün amına çakim dedi
-askerim komutanım emirle düşer emirle kalkarım sorun değil dedim
-vay amına çakim gidebilirsin dedi
-başka bir emriniz var mı dedim
-yok dedi
ebruyu aramaya gittim yine
nasılsın geyiği esnasında çok kötü oldugunu beni çok özlediğini
bu duruma dayanamadığını hep yanımda olmak istediğini
hiç bişeyden zevk almadığını gece gündüz benü düşündüğünü
telefonu ne zaman çalarda benimle konuşur onu beklediğini
tekrar istanbula gelmek istediğini
geriye kalan günlerde buna nasıl dayanacagını
ağlayarak ve isyan ederek söyledi
her ne kadar geçecek diye teselli etmeye çalışsam da ne ağlamasını durdurabildim
ne de isyanını
baktım olacak gibi değil çözümü kaçmakta buldum 30 dakikalık teselliden sonra
gittim iç bahçede plastik bardakta çay ile sigara içtikten sonra dayanamadım ve tekrar aradım
-bişey mi oldu diye açtı telefonu
-hayır sesini özledim dedim
-daha yeni konuştukya deli dedi
-sen daha yeni görüşmemize rağmen beni özlüyorsun ama dedim
—kelebek şu izne gel artık ben dayanamıyorum dedi
-ebru daha yeni görüştük biraz zaman geçsin o zaman kullanayım izni dedim
vay efendim ben özlememişim vay ben onu artık sevmiyor muymuşum
hadi bunları siktir et en sinir bozucu lafı da
-tabi sen istediğini aldın kendini tatmin ettin(seks)oldu
-sen ne istiyorsun peki dedim
-hep yanında olmak istiyorum dedi
-ben istemiyorum öyle mi dedim?
-öyle demek istemedim dedi
-seninle her yattıktan sonra kaçtım mı senden dedim
-tamam özür dilerim öyle demek istemedim dedi
-ben burda keyfimden askerlik yapıyorum senden uzak kalabilmek için askerlik yapıyorum
öyle mi dedim
-kelebek lütfen dedi
-tek sen seviyorsun ben bilmiyorum özlemek ne demek aşk ne demek sevdiğinsizlik ne
demek.ben burda nelerle uğraşıyorum
senin bana destek olacağın yerde hala sevgimin şüphesinde paranoyalarda yaşıyorsun
-hayır inanıyorum sevdiğine dedi
-o zaman firar sebebim olma ben senin okulunu bekledim ve hala bekliyorum bende kalmaya
devam edemeyeceksende haberim olsun dedim
tamam kızma dedi ama kızmamak elde mi amk
beni siktin simdi sikinde değilim diyor resmen
olay sadece sikişten ibaret olsaydı
turizmdeyken sikimi sokmadığım ülke kalmazdı
baktım daha da çok sinirleneceğim ve sinirlenirken onu da üzeceğim
-tamam geliyorum izne ne zaman istediğini söyle komutanla konuşayım dedim.
-bilmiyorum ki dedi
-tamam düşün bana haber ver o zaman dedim
-tamam kapatıyor musun dedi
-hayır dedim
-kapatacakmış gibi konuştunda dedi
-hayır konuşalım dedim
** -seni çok seviyorum dedi
-ister inan ister inanma bende dedim
-biliyorum dedi
konuşma böyle devam etti
iki tarafda alınmış ve nazlı olarak
sonra da formaliteden yumuşamış izlenimi verdik konuşmaya
ve kapattık telefonu
onu tekrar kısa zamanda aramam lazımdı ve o seferki konuşmada
son görüşmemizden bahsetmeden herşey normalmiş gibi davranmam lazımdı ki
hem benim bu konuya fazla takıldığımı düşünüp üzülmesin hemde eski tadına varalım aşkın
tek dostum ekşın desem yalan olmaz piçler
bazen herifin yanına elimi kolumu sallayarak girip
bende onun gibi konuşup amına çakim ekşın çok dertliyim ne olacak bu halimiz diye
dertleşesim geliyordu
kapısına gittim
içeri girip geldiğimi ve bir emri olup olmadığını sordum
parmağıyla yok dedi çıktım yazıhane de otururken
bir süre sonra -
-kelebek gel amına çakim diye bağırdı
-emredin komutanım dedim

35


-amına çakim bizim şarkımız çalıyor neden gelmiyon dedi
bu ekşın olmasa askerlik herhalde bitmezdi
**içeri girdim çalan müzik klasik müzik amk.
iyi tamam bizim şarkımız da kimin söylediğini siktir et hangi enstrumanlar kullanıyorlar onu
bile seçemiyorum
o kendini kaptırmış müzikle gerilip müzikle gevşiyor
ben sevmediğim bi müziği seviyormuş numarası yapıyorum
bir ara kafamı müzik ritmi eşliğinde salladım
-amına çakim asker gibi dur karşımda dedi
ki en sevdiği şey de esas duruş zaten
esas duruşta müziğimizi dinledikten sonra
bana bakıp gülüyordu
belli ki amacı benimle dalga geçip askerlik stresinden uzaklaşmak
-begendin mi dedi
-gerçekten mükemmel hepsini takdir ettim dedim
-amına çakim sanattan da anlıyon en çok neyi sevdin dedi
-özellikle o sazın tellerine dokunuşu çok hoşuma gitti komutanım dedim
makara mı yapıyom ciddi miyim diye bana gözleri kısarak baktı
makara yaptığımı anlasa sikecek
-ne sazı amına çakim dedi bütün enstrumanları tek tek saydı bana
-önemli olan sazmış gibi dinleyebilmektir komutanım. dedim
-kelebek açık çarşın kaldıysa hepsini kapatıyorum amına çakim dedi
-üzüntülerin ismini öğrenirseniz mutlu olamazsınız.her derdi mutluluk ve yinede şükürler
tadında yaşarsanız daha çok zevk alırsınız komutanım dedim
-amına çakim kelebek siktir git dedi
-emredersiniz bir emriniz var mı komutanım dedim
-var ama sana verip ziyan etmek istemiyorum amına çakim dedi
-emredersiniz dedim
**biraz daha odasının önünde ve civarında bekledikten ona bildirmem gerekenleri
imzalatmam gerekenleri imzalatıp onu gönderdikten sonra
tekrar telefona kostum
daha önceki kalp kırıntılarımızı üç kere alnıma götürüp
kimsenin ulaşamayağı bir yere bıraktıktan sonra
ebruyu aradım
-nasılsın aşkım diye giriş yaptım
aynı şekilde o da bana karşılık verdi
biraz aşkımlı canımlı konuştuktan sonra o da özlemini içine gömmüş isyan ediyor şekilde
belirtmedi
-ne zaman gelmemi istiyorsun karar verdin mi dedim
-şu an bilmiyorum sen nasıl istersen öyle yapalım dedi
ebruya bir mayıs gününün önemini anlattım
bana hak verdi ama görmeden yapamayacagını da söyledi
-biraz zaman geçsin özlem biraz biriksin gelirim söz dedim
-tamam ama fazla uzun olmasın ara dedi
-senin için herşeyi yaparım bilirsin sen ne zaman dayanamaz hala gelirsen söyle o zaman
geleyim.ama bunu bana sitem olarak değilde gelmeni istiyorum olarak söyle
gereksiz üzmeyelim birbirimizi dedim
-tamam deyip onay verdikten sonra ne yapıyor ne ediyor
daha doğrusu ne yapamıyor nelerden bensiz zevk almıyor onları anlattı
bende ona yapmayı özlediğim şeyleri anlatınca baktık iş yine dayanılmaz bir şekilde özleme
dogru geçiyor yine konuyu değiştirip
biraz daha konuştuktan sonra kapattım
gece dersi vardı beyler
her askerin korkulu rüyası
amk karanlıkta sessizce ders anlatır komutanlar
iki hafta da bir genelde salı veya çarşamba günlerine denk gelir
gece saat 11 e kadar sürdüğü olur
yüzünü gözünü boyamak zorunda kalırsın askeri makyajla
**ekşın beni çağırdı
-ders notlarını getir amına çakim arkadaşım bi gözden geçireyim dedi
eğitim dosyasından o gecenin notlarını çıkardım
ona vermek istedim ama almadı
-sende kalsın amına çakim biraz oku sorduğum zaman dogru cevap ver çift çarşı verdiğimi
görsün diğer askerler dedi
-ben zaten biliyorum komunanım okumaya gerek yok dedim
-amına çakim söyle o zaman şu nedir dedi
-şu şu şudur komutanım dedim
-peki bu nedir dedi
onu da anlattım
bi kaç soru sordu hepsini cevapladım
-vay amına çakim çift çarşı veresim geldi ama kapatmıştık dimi senin çarşıları dedi
-siz nasıl emrederseniz komutanım dedim
akşam yemeği sonrası eğitim alanına kadar değişik askeri ilerleme şekillleri ile gittik
bizim bölüğün uzman çavuşları astsubayları ve subayları da geldi
ekşın bana bölüğe katıl emri verdi bende diğer askerlerin arasına oturdum
astsubay dersin bir kısmını anlattı
ekşın da diğer rütbeliler gibi onu dinledi arada takviyeler yaptı dinlemiyormuş gibi
görünenleri sikici bakışları ile
dinlemeye davet etti
sonra sorular sorma kısmı geldi
ekşın rastgele kaldırdı sordu askerlere
sordugu soruları bilemeyenlere
-amına çakim dua et gece dersindeyiz ve yüksek ses çıkarmak yasak bende hard sevdiğim için
seni sikmeyi erteliyorum gündüz olunca bağırta bağırta sikcem
-vay amına çakim senin dersi uyuyarak dinlediğini nasıl farketmemişim gibi askerleri tehdit
ederek
sorduğu soruları bilenlere çift çarşı vererek devam etti gece
bana sorduğu soruyu bilince
-amına çakim sana veresim gelmiyor.hep mundar edeceksin çarşıyı diye korkuyorum bi tane
daha sorayım dedi
sordu onu da bildim
bi tane daha sordu onu da bildim
** amasyada sürekli yazarak eğitim görmenin ekşının haberi olmadan o geceki konuları tekrar
gözden geçirmenin de faydası vardı
sonra işi yine makaraya döktü ekşın
-bölüğe soralım amına çakim haketmişmisin diye dedi
bi asker kaldırdı
-vereyim mi çift çarşı kelebeğe hak etti mi dedi
-siz nasıl uygun görürseniz komutanım dedi asker
-evet mi hayır mı amına çakim dedi
-evet haketti komutanım dedi
-tamam o zaman seninkini kesip ona veriyorum dedi
bi askere daha sordu haketti mi diye
gariban kendi çarşısı gidecek diye korktu
-hayır komunanım dedi
-seninkini de kesiyorum amına çakim dedi
hiç kimse sıradaki kaldırılan asker olmak istemedi ne deseler çarşıları gidiyor amk
velhasıl komutanları da soktu makaraya
-haketti mi başçavuşum dedi bizim astsubaya
-haketti komutanım dedi
-sizin çarşınızı da kesiyorum o zaman dedi gülerek
kendi aralarında makara yapmaya devam ettiler
ama benim çarşı alıp almadığımı birtek ekşın biliyordu ortada kaldı amk
ekşın mola verdi ama sigara içmek yasak amk
sadece bizim taburda değil tüm kışlada gece dersi olduğu için nöbetçi yüksek rütbeli subaylar
denetlemeye gelebiliyor
sigara da ucundaki kordan dolayı gece araziye uymak adına yasak
mola gece boyunca devam etti
zaten anlatılacak konu belli olur usta birliğinde
komutanlarda o saate kadar orda olmaktan zevk almaz
eve gidip dinlenmek varken
gece dersi bitti
bölüğe geldik
** ayakta duracak halim yok
telefona bi baktım sıra gelmiyecek gibi
direk gidip yattım
üst devre olmaya başladığımız için bizim devrelerden yavaş yavaş cep telefonları çıkmaya
başladı
herkes gizli gizli kullanıyordu sağda solda
benim de aklıma geldi kullanmak ama kullananların aldıkları 30 günlük askeri cezaevi
hapsinin yanı sıra askerliklerinin de
aynı gün sayısı kadar uzadıgını bildiğim için pek yanaşmadım bir süreliğine
konturluden devam ettim
ebru ile normal konuşmalarımız devam ederken
ona çıkıp arasıra eğlenmesini söyledim
o da canım istemiyor sensiz eğlenemem falan dese de çıktı
bir sonraki gün gece nasıl geçti diye sorduğumda
çok eğlendim demesi biraz garip geldi
-ne yaptın dedim
-bi bara gittik arkadaşlarla dans ettim içtik sonra çorbacıya gittik ve eve döndüm dedi
soru bir arkadaşlar kim
soru iki kiminle dans ettin
soru üç içtiğine göre sarhoş oldun mu
soru dört çok eğlenmene sebeb olan kim
bunlar aklımdan geçenlerdi ama hiç birisini sormadım
git eğlen dedikten sonra o eğlenince bunları sormak yanlış anlaşılmaya açık sorular olur ve
kendi kendimle çelişirdim o yüzden sormadım
sadece iki gün sonra bensiz eğlenemeyeceğini söyleyen kişinin tekrar dışarı çıkacağını
duymak pek hoşuma gitmedi
ama yapacak bişey yoktu
onun sevgilisi olmam onu esir alacağım ve benimle beraber askerlik yapacağı anlamına
gelmezdi
-iyi eğlenceler dedim
konu kapandı
** o gece uyunabilir mi uyunamaz
saat 3 e kadar yani diskoların müziğin sesini kısma vaktine kadar beklenir mi evet
3 05 de aşşağı inip ebru aranır mı aranır
duyduğunuz sesin size sarhoşumsu gelmesine kızılır mı kızılır
peki bu ona belli edilir mi hayır
neden çünkü yarın beklenir
-nereye gidiyorsun şimdi dedim
-eve gidicem dedi
-tamam 15 dakika sonra ev numarasından ararım o zaman dedim
-tamam dedi
20 dakika verdim beyler
20 dakika sonra aradım cevap yok
21. dakika aradım yine yok
25 e kadar denedim
ebrunun annesi açtı telefonu
utandım konuşamadım kapattım
ebru eve gelmişse annesi de hala uyanıktır rahatsız olmasın diye 10 dakika bekledikten sonra
ebrunun cep telefonunu aradım
3.aramamda açtı
-merhaba aşkım nasılsın dedim
-iyiyim dedi
-nerdesin dedim
-oturuyoruz dışarda kuzenimle dedi
-aa ne güzel hangi kuzenin ver bi selam vereyim dedim
-al dedi
basbaya kız kuzeninin birisiydi şüphelenecek bir durum yok
**biraz nasılsın iyimisin gibi gereksiz tefarruatlar konuştuktan sonra ebruyu istedim telefona
-çok içmeseydin keşke başın ağrıyacak yarın deyip başı ağrımaması için tavsiyelerde
bulundum
-kalbim ağrıyor kelebek gel artık dedi
-tamam geliyorum merak etme yarın konuşuruz dedim
sarhoş sarhoş daha fazla dertlenmesin diye
sonra o evine çıkıncaya kadar konuştuk
kontör bitti yenisini takıp tekrar aradım ve bir süre sonra uyuyakaldı
sabah gözler balon gibi kalktım
içtimadan sonra ekşın tabur komutanına uygunsuz yakalanan bir askeri çağırttı odasına
ben dışarda beklerken bağırma sesi geldi
sonra beni içeri çağırdı
ekşın koltuğuna oturmuş
asker karşısında esas duruşta
-emredin komutanım dedim
-amına çakim kelebek bıktım bu askerlerden bana farklı bi fantazi anlat bunu senin hayal
dünyana göre sikecem dedi
gel de anlat amk
**askere bi baktım bizim tayfadan kurtarmam lazım elinden ama nasıl
-ne anlatim komutanım dedim
-amına çakim domaltim mi bacak omzamı yapim seç işte birini dedi
-komutanım hiç sizin tipiniz bir asker değil bu dedim
-vay amına çakim güzel fikir ben bunun kafasına poşet geçirip de sikeyim dedi
adam illaki dövecek beyler kaçarı yok
-komutanım ben öyle demek istemedim dedim
bana baktı
-grup sevmiyorum amına çakim sen çıkabilirsin dedi
baktım beni de dövecek amk
bi emriniz var mı komutanım dedim
-biraz daha kalırsan ikinci poşeti aramaya da başlıyacam dedi
hemen yardım odadan birkaç şaplak sesinden sonra asker olay mahalinden uzaklaştı
bende fazla yakın durmadım hıncını alamadıysa olan bana olmasın diye
öğle yemeğini yedikten sonra içtimaya kadar olan vakitte telefona gidip ebruyu aradım
bir kaç uzun çaldırmadan sonra cevap verebildi
-tünaydın dedim sesi uykulu olduğu için
-kusura bakma dün gece için dedi
dur bakalım kendi yaptıklarının farkında mı diye
-ne yaptın ki dün gece dedim
-biraz fazla içmişim dedi
-sarhoş mu olmak istemişsindir olmuşsundur ben kimim ki bunun için benden kusrunu göz
ardı etmemi istiyorsun dedim
-sarhoş olmak istemedim kelebek yanımda olmanı istedim hep istediğim gibi ama yoktun dedi
-yanında olabilecek birine mi baktın gece o saate kadar dedim
** -benim bakmama gerek yok bana bakanlardan sadece birini seçmem yeterliydi ama
ben zeten seçeceğimi çoktan seçtim.gel gelelim o hala bundan şüphe duyuyor dedi
-eğlendin mi dedim
-eğlenmedim dedi
-neden dedim
-erkeklerin her yanında erkek olmayan bayan kişiyi bir av olarak görmesinden nefret ettiğim
için dedi
-neden o kadar av konumunda bekledin o zaman dedim
-bana kurşun sıkıldı serseri bir avcı tarafından kalbimi kıpırdatamıyorum yerinden
şimdi uzaklarda sesini duyabiliyorum sadece ama gelecek inş dedi
-kimmiş bu avcı dedim
-akıttığım kan damlalarının değerini bilmesini umduğum birisi dedi
-ben tanıyor muyum bu avcıyı dedim
-sadece ateş ettiğini bilip beni vurup vuramadığından şüphe mi ediyorsun yoksa dedi
-sıktığım kurşunun nereye gittiğini biliyorum dedim
-nedir yine neyin peşindesin bir daha çıkma bu kadar içme sana güvenmiyorum mu demek
istiyorsun dedi
-istediğin kadar çık istediğin kadar iç ama sarhoşken yediğin kurşunun farkına
ertesi gün varırsın sonra birde bakmışsın başka avcılarınsın bunu unutma dedim
-benim için bir tek sen varsın kelebek dedi
-eve çıkıp benim seni evden arayacağımı unutacak kadar sarhoş olma bir daha dedim
-kuzenin ısrar etti açık havada otur biraz kendine gel diye dedi
-başkalarının tavsiyesine ihtiyac duyacak kadar içme o zaman bir daha dedim
-tamam dedi
—senin askerde olan bir sevgilin oldugunu sürekli seni düşündüğünü geceleri başına bişey
geldimi diye
merakından uyuyamadığını farkedemeyecek kadar sarhoş olma bir daha dedim
-tamam içmiyorum bir daha dedi
-hayır ebru en başta söyledim istediğin kadar iç hayat senin mide senin para senin ama
ben işime gelen yere kadar senin olurum dedim
-bu sözlerinin hepsini bir yere yazıyorum eger bir gün bensizlikten sıkılıp
üzüntüden dertten içerde çok sarhoş olursan aynı lafları ertesi gün sende duyacaksın haberin
olsun dedi
-duyacaklarımın bunlarla kalmayacağımın farkında olacak kadar ayık yaşıyorum merak etme
dedim
-o kadar ayık yaşıyorsanız başkalarının evlerine gidip içkiler içmemeyi ne içip kafanızı iyice
bulandırarak gittiniz acaba kelebek bey dedi
evet konu yine döndü dolaştı yaptığım bir aptallıktan dolayı götümde patladı
-bu konuyu kapatmadık mı dedim
-istersen serbest olsun gidip gelelim başkalarının evine canımız sıkılınca açar kapatırız
konuyu bu kadar basitse dedi
yani bu ne demek oluyor siki tuttuk ömür boyu o eve gitmenin vebalini çekecez
-ebru istiyorsan istediğin yere gidebilirsin. seni durdurmam gitme diye yalvarmam.sen affettin
gittim diye ama ben affettmem.
bana affetmiş gözüküpte tekrar tekrar aynı konuyu konuşacaksak onu da şimdiden haberdar et
ki bileyim dedim
-bak kelebek bir daha öyle birşey yaparsan arkandan allahından bul diye beddua etmekle
kalacağımı sanıyorsan yanılıyorsun.
cezanı direk kendim gücümün yettiğince veririm haberin olsun dedi
-tamam gitmem bir daha. seni kaybetme korkusunu yeterince yaşadım dedim
-tamam sinirlerim bozuldu yine başka bişey konuşalım dedi
evet ilerde muhtemel aynı aptallığı yapma ihtimali olan benden farksız sığırlar şekilde
gördüğünüz gibi
dün geceden dolayı benim ona kızmam gerekirken konu dönüp dolaşıp yine beni mallığıma
geldi.
akıllı olun olm sikleri yok diye sikemezler sanmayın lafla da olsa sikerler böyle
sarhoş edip başkalarının evinde sikti amk
-yemekler nasıl dedi
-çok iyi dedim
—yemek yapmayı öğrendim gelince ben pişircem sana dedi
-bu konuyu tekrar konuşalım daha gencim dedim
-yaaa ben senin için yemek öğreniyorum senin dediğin lafa bak dedi
-tamam romantikleşiyorum hemen ölümüm senin elinden olsun aşkım benim dedim
-amma da romantiksin dedi
-ne pişireceksin omlet mi makarna mı dedim
-geç bakalım dalganı gelince görürsün dedi
-iyi inşallah dedim
-kelebek dedi
-efendim dedim
-kaç gün kaldı aşkım dedi
-ben sayıyorsundur sandım dedi
-askerliğin bitmesine 270 gün var ama ben alanyaya gelmene ne kadar var onu soruyorum
dedi
-bilmiyorum ne zaman istersin dedim
-şimdi dedi
-şimdiler biraz daha sensiz geçecek en kısa zamanda geleceğim ama merak etme dedim
biraz ofladı bi kaç karşılıklı seni seviyorumlardan ibaret olmayan aşk betimlemelerinden
sonra öğlen içtiması sebebi ile kapattım telefonu
o saatten sonra ekşının en mutlu oldugu anı gözetlemeye başladım
adam iki dakika rahat durmuyorki amk sürekli ekşın peşinde
kimi nasıl yakalayabilirim onun peşinde amk
akşam üstü odasına geldi
beni çağırdı
-amına çakim kelebek taktik değiştirmem lazım dedi
-emredin hangi konuda komutanım dedim
-askerler muhtemel baskın planlarımı saatlerimi ve tekniklerimi çözmüş. kimseyi
yakalayamıyorum amına çakim dedi
–belki yakalanacak bir durum kalmamıştır komutanım dedim
-amına çakim asker vukuatı sever bu lafımı unutma dedi
-emredersiniz komunanım dedim
-gel amına çakim seni hiç aramıyorum üstünde bişey çıkarda sebebsiz dövmemiş olurum en
azından dedi
-dövecek ne yaptım ki şimdi komutanım dedim
yanına yatakta bekleyen soyunmuş karılar gibi çağırdı parmağıyla
gittiğimde beni bekleyen am değil bir tokattı
-emredin komunım dedim neden vurduğunu söylesin diye
-amına çakim dayağı peşin atayım üstünde bişey çıkmama durumunda hevesim kursağımda
kalmamış olur dedi
bu arada bana vurmaları şiddetli cinsten değil beyler
cepleri aradı bişey yok
her bulamadığında vay amına çakim diyor
botlarını çıkar dedi
çıkardım bişey yok
çorapları da çıkarttı ondan da bişey çıkmadı
-vay amına çakim boşuna ayak kokuna katlandık. dedi
kokmuyor lan amk inanmayın makara yapıyor
-sana bi hediyem var amına çakim dedi
çekmeceden telefonu pis pis sırıtarak çıkardı ve bana uzattı
yine aynı taktikle dövecek
-komutanım bu taktiği denemiştiniz dedim
-vay amına çakim yeni taktikler bulmam lazım. tamam beni yalnız bırak dedi
-bi emriniz var mı komutanım dedim
-yok amına çakim dedi
-benim bir maruzatım var komutanım dedim
-söyle dedi
-uygun görürseniz izne çıkmak istiyorum dedim
-bakarız sonra dedi
**vay amk net bişey demedi bende tırstım tekrar sormaya
bölük astsubayına gittim durumu anlattım komutanım net bişey demedi dedim
izin almadan izin kagıdı hazırlayıp imzasına sunarsak hiç vermez uygun zamanlarda tekrar sor
dedi
ekşın nereye ben oraya peşinde koşarken
sabah koşularında benimle dalga geçmelerinin hemen ardına komutanım izin dedim
bakarız dedi
gündüzleri odasına istemeden içecek götürdüm komutanım izin dedim
bakarız dedi
bi türlü bakmadı ebruyu oyalayamaz hale geldim
bi gün yine benim izin peşindeyken
çağırmamı istediği askeri bulamadığım için bana kızdı
biraz da bağırdı çağırdı
eh amk bu hayatın ne olcaksa olsun diye
-ben izne çıkmak istiyorum komutanım dedim
-yok sana izin dedi
-gitmem lazım komutanım kendim için değil dedim
-ne oldu amına çakim arkadaşım bi sağlık sorunu mu var dedi
-özledim komutanım dedim
-ne zaman gitmek istiyorsun dedi
-en kısa zamanda dedim
-tamam hazırlat evraklarını dedi
-emredersiniz dedim
ebruya haber vermedim
yazıcılar evrakları hazırladı
imza işleri halledildi
ekşın tabur komutanına da imzalattıktan sonra
param var mı diye iyice sorup paramı gösterip tatmin olduktan sonra
bana bilet almam için hafta içi çarşı izni verdi
10 günlüğüne alanyaya gidecektim
bileti aldım
ebruya yine bişey demedim
ve izin günü geldi
bindim alanyaya akşam üzeri indim
**valizi bırakmak için eve gitmeden önce bir tane simkart aldım
sim kart açılıncaya kadar eve gittim
annem yaylada oldugu için onun elini öpemedim
kardeşimle ve babamla görüşüp
babamdan bir miktar para aldıktan sonra
dışarı çıktım
telefon açılıp kullanılabilir hale geldi
ilk aradığım kişiyi zaten biliyorsunuz
ama cevap vermedi
tekrar aradım yine vermedi
-ben kelebek acil aç dedim
5 dakika sonra sessiz bir yere gidip yine aradım
bu defa açtı
-kelebek dedi benmiyim acaba şüpheleriyle
çok kısık bir sesle
-ebru dedim
-nerdesin bu kimin telefonu dedi
-nerde olcam askerdeyim.bir arkadaştan aldım seni aramak için sonra silecem numaranı
dedim
-tamam da konturluden neden aramıyorsun dedi
aranır mı amk direk göreceksin 0 242 yi sürpriz kalmayacak
-çok sıra vardı ama ben sesini özledim dedim
-bende çok özledim kelebeğim dedi
-nerdesin dedim
-evdeyim dedi
-shh kapatmam lazım komutan geliyor galiba görüşürüz ararım birazdan dedim
telefonu kapattım
evdeymiş öğrendik
**evin önüne gidip arasam yoldan geçen araba seslerini duyup kıllanacak
o yüzden aramadım
otele gittim ebrunun babasının yanına
bi iş gerekçesi ile bir yere gitmiş
telefon açtım geldiğimi ve ebrunun haberi olmadığını
ona sürpriz yapmak istediğim söyledim
-yarım saat bekle ben eve gidicem bu akşam ebru yemek yapacaktı sen de gelirsin dedi
yarım saat kadar personelle takıldım
sonra geldi arabadan inmeden beni çağırttı
arabayla eve doğru giderken kırmızı bir gül aldım
ebrunun annesini aradı ve durumdan bahsetti
ebrunun annesi ebruyu markete göndereceğini bu sırada bizim eve görünmeden
girebileceğimizi söyledi
arabayı kenar bir yere park ettik
annesi balkondan bize gerekli izni verdikten sonra eve girdik
ebruyu ilk görüşüm sırtı dönük olarak oldu
biz eve girdik
bu sırada annesi bir servis daha açtı masaya
bana onun odasına girip beklememi söylediler kapı çalınca
içeri girdim ki her taraf ben amk
duvarda resimlerim
masada ona yazdıklarım
bilgisayarının ekranında ikimizin resmi
ona hediye ettiklerim yastıgının başucunda
ebrunun içeri girdiğini duydum
**pis pis sırıtıyordum birazdan yapacağım sürpriz için
ebru babasına hoşgeldin nasıl geçti günün diye konuşurken
sana yemek yaptım diye kendiyle böbürlendi
biraz bekledim
telefonun tüm seslerini kapattım
ebruya mesaj yazdım
-şu an ikimizin yıldızına bakıyorum sende balkona çıkıp bakar mısın beraber izlemiş olalım
yine dedim
içerden mesaj sesi duyuldu
-geliyorum bi saniye diye içerdekilere seslendiğini duyunca
yemek yenen salona sessizce girip yerimi aldığımda
gerçekten de dışarda balkondaydı
-balkondayım şimdi yıldızımızı arıyorum dedi
-içeri bak görürsün belki diye gönderdim mesajı
baktım aklına gelmiyor evin içine bakmak benim orda olma ihtimalim
gülü aldım balkon kapısına yaklaştım
kapıya elimi dokundurup kapı gıcırtısına bana bakmasıyla
gözlerini bir süre açık tutup şaşkın bakışlarını gülümseyen bakışa çevirmesini
sadece gülümseyerek izledim
hiç birşey diyemedi
-hoşgeldin de mi demiyeceksin dedim gülü uzatarak
-gıcıksın işte demiycem dedi
-tamam gideyim o zaman dedim onun dediği gibi gülümseyerek
birden boynuma depara kalktı
öyle bi sıktı ki gül heç oldu
tam ayrılacakken sarılmaktan henüz aç mideme bir tane yumruk salladı
-bu ne şimdi dedim acılı gülümseme ile
amk dayak yemek kaderim midir nedir herkes dövüyor
-sebebini sonra anlatırım yalnız kalınca dedi
-tamam dedim
** masaya oturmaya davet edildik
ebrunun yaptıgı tek yemek ve annesinin yaptıgı yardımcı yemeklerle dolu olan masaya
oturduk
herkes tabağını doldurmaya başlarken
-yemeyecek misin dedi ebru
-bana pizza mı söylesek korkuyorum yemekten dedim
annesi ve babası gülerken
ebru pis pis bakarak
-bunu da hatırlat bana sonra dedi
sonra ebrunun yaptıgı yemeği tabaga koyarken henüz tadına bile bakmamışken
-ebrucum süper olmuş valla eline sağlık çok begendim tarifini verir misin bunun dedim
-kelebeek tamam yeme istemiyorum dedi
-çok açım mecburen yiyecem dedim
bir çatal aldım
değişik bir tat kitap tarifi bir yemek oldugu belli
ama malzemeden çalmadıkları için çok güzel olmuş
ebruya yemeği konusunda yaptığım şakalardan dolayı
2 buçuk tabak yedim ki alınmasın gerçekten begendiğimi görsün diye
yemek sonrası ebrunun babası bir de kahve içelim elinden dedi
o kahve yaparken ben de masayı kaldırdım annesinden rica ederek
her mutfaga gidişimde ebrunun boynundan bir kere öptüğüm için
o kahve yapmayı uzattı
bende yük taşıyabilme hamallığımı azaltıp azar azar götürdüm tüm kaldırılması gerekenleri
kahvelere geçtik onları içerken
ebrunun kardeşi de geldi
beni görünce sarıldı o bile özlemiş amk
dışarda bir yerde burger yemiş piço karnı da aç değil
o yüzden biz konuşmaya devam edip
sürprizin kritiğini yaparken
gülüşmeler yaşandı herkes o an ki durumdan memnun gözüküyordu
ebru odasına izin isteyerek gitti
geri geldiğinde daha çarşıya çıkılır bir kıyafet giymişti
-biz biraz yürüyebilir miyiz baba dedi
**gerekli izni alıp görüşürüzlerle onlardan ayrılıp
asansöre bindik
stop düğmesine basınca ebru beni öpmesini hızlandırmak için elimi kaldırdım
fakat boşta olan karnıma bir tane daha vurdu ekşının şiddetinden uzak
-vurup duracak mısın böyle dedim beklemediğim yumruğu yeyince
-evet hakediyorsun dedi
-ne oldu dedim
-deli neden ilk bana haber vermedin seni doya doya öpseydim sarılsaydım ya ilk gördüğümde
dedi
-bu yumrukların sebebi bu mu şimdi dedim
-ikincisi yemeğimle dalga geçtiğin içindi dedi
-yedim eline sağlıkta biraz daha hızlı vursan hepsini çıkaracaktım dedim
-pislik dedi
ellerimi tekrar kaldırdım hafif karnımı büküp olası bir yumuruğa karşı önlem almak için
bu defa şiddetli yumruk değil öpüşme yaşandı
asansörde baskın yeme ihtimaline karşı
apartmanı terk edip ikimizin yeri olan iskeledeki yere gittik
sağda solda gördüğüm dostlarla kısa merhabalaşmalarla
sırtımı bankın oturulacak kısmına
başımı ebrunun omzuyla kalbi arasına yasladım
kalp atışlarını hissedecek şekilde
o elleriyle beni nasıl sarsa derdindeyken
arasıra eğilip alnımı öptü
ellerimi elleriyle yavaşça çitiledi
kelebeğim ler ebrularımla karşılıklı düet yaptı
kısık sesle söylenen seni seviyorumlar dalga seslerini ancak bastırdı
gelen geçene aldırmadan iki aşık rolü ustaca oynandıktan sonra
kaç gün kalacağım
ne yapacağımız konuları ele alındı
ebru benimle uyumak istediğini söylemesi ile bunun yolları arandı
**bizim eve gitmek için izin almak gerekliydi.
ilk geceden bizim eve gitmek bir şekilde ailesine yapacagımız şeyler için izin almak
olacagından bu fikir hoş olmazdı
uyumaktan bahsediyoruz yani tüm geceyi sabah dahil beraber geçirmek
ailesi de biliyor benim geldiğimi
ebru ben kuzenlerimde kalacam dese kimse inanmaz
kalktık yerimizden du bakalım ne olcak diye
evlerinin önüne geldik
ışıklar hala yanıyordu
-hadi eve çıkalım bir bakalım durum ne diye dedim
eve çıktık karnım acıktı amk. askeriyede alışmışım akşam yemeğinden sonra gece de tost
yemeye
ebrunun annesi ile babası filme bakıyor kardeşi de odasında kim bilir ne bok yiyor
-ne yaptınız çocuklar dedi annesi
-ebru gezdik biraz siz ne yaptınız dedi
-filme bakıyoruz dedi annesi
eveeet filme bakmak
ebruya dönüp kaş göz işareti yaptım anladı durumu
-nasıl film güzel mi dedim
-iyi şimdilik az kaldı bitmesine dediler
-tamam bitsin bizde bakarız o zaman dedi ebru
karnım hala aç ebruya durumu anlattım
gel dedi mutfaga götürdü
ekmek arasına koyabileceğim malzemeleri çıkardı bende begendiğimden seçip arasına
koydum
ebru annesi ile babasına da bişey içermisiniz diye sordu
onlara meyve suyunu doldurdu
** karnımı doyurduktan sonra biraz oturduk bu sırada onların filmde bitti
biraz yüzsüzlük yapmam gerekecekti çünkü ayaga kalktılar film bitti diye
bu durumda misafirin siktirip gitmesi gerekir ev sahipleri uyuyacagı için
ebru araya girdi bizde izleyelim diye
onlar tamam biz yatıyoruz deyip odalarına geçince
biz ebrunun odasına geçtik dvd yi de alarak ebrunun tv ye bagladık
onun yatagına yattık
filmin sadece başını hatırlıyorum
sonrası ikimizinde pek umrunda olmadı kendi kendine oynadı film
saat 5e kadar sürdü
sonra o uyuya kaldı ellerini üzerimden yavaşça kaldırıp gidecegimde yine uyandı
-gitme bu saatten sonra dedi
-bu saate kadar burda oldugumu bilmesinler ayıp olur dedim
bırakmadı biraz daha beklemem gerekti onu tekrar uyutabilmek için
bu defa o beni sarmadan elleriyle ben sardım ki kaçabileyim uyandırmadan
uyku benim de gözlerimden akıyordu o kadar yol yorgunlugu vardı çünkü
ha uyudu ha uyuyacak derken
sabah bizi kaldıran ebrunun annesi oldu
salondan seslenmesi ile
saate baktım 11 e geliyordu
bu demek oluyor ki babası işe gitmiş
ama muhtemelen bizim beraber yattıgımızı görmüş
annesi de aynı sebebten dolayı bizi odadan kaldırmak yerine salondan kaldırmış
rezillik çok büyük çünkü
filme bakarken uyuya kalmış olma imajında çok uzak bir haldeyim
kot pantolan kendini içeri girenlere işfa edecek bir yerde
nasıl kalkacam da kadının suratına bakıcam amk
ebru kalktı
onun hiç umrunda değil amk.
**sanki her gece beraber yatıyormuşuz gibi kalktı
ne yapacagını bilmez beni öptü
salona geçti sesli sesli annesini öptü
ben odadan kafamı çıkaramıyorum
kahvaltı hazırmış diye odaya tekrar girince çıkmak zorunda kaldım
uzun zaman sonra boynum bükük kahvaltı yaptım utancımdan dolayı
hay amk nasıl uyuya kaldım
kahvaltıyı yaparken ne yapacaksınız sorusu geldi
denize gideriz herhalde dedi ebru
sonra kapandı konu
kahvaltı sonrası ben kaçmak için izin aldım ebrudan
ama tek şartla
üstünü değiştir denize gitcez
annesi mutfaktayken ona teşekkür ettiğimi belirten seslenme ile evlerinden ayrıldım
eve gidip dolapları karıştırdıktan sonra
şort havlu ne lazımsa aldım
gittik denize
deniz muhabbeti aynı
uzan bişeyler iç
arasıra denize atla
denizde sarıl
tuzlu tuzlu öpüş
biraz da alnımla burnum kızardı
o kadar kreme ragmen
ilk defa görüyor güneşi çıplak beden o da nasibini aldı birazcık
akşam üzeri ebruyu evine bıraktım bende eve geçtim onlara çıkmadan
biraz uzandıktan sonra otele davet ettiler
orda yemek yedikten sonra
onları bizim yaylaya götürmeye davet ettim
** bi taşla iki kuş vuracaktım
ne ikisi amk. kuş sayısına bakın şimdi
ebru yanımda olacak 1
ben araba sürmeyi bilmediğim için babasını şoför olarak kullanacam 2
envayi çeşit yol masraflarından kurtulacam 3
annemi görecem 4
onlarında görmek istediği bir yere doganın bana göre en güzeline götürecektim 5
bu kadar kuş milli parklarda kalmadı amk
tamam dediler
-ne zaman gidelim dediler
aklımdaki plan dün gece ailesine uygunsuz bir şekilde yakalandığımız için
hem olayın üzerinden zaman geçsin hemde ebru bu gece de benimle uyumak istemesin diye
-sabah erkenden çıkalım yola dedim
-iyi sende bizde kal o zaman dedi ebru
deme ebru öle amk
deme yine kızarttın beni
tek ben degil kimse ne diyeceğini bilemedi
-salonda yatsın baba bi de onu uyandıralım diye vakit kaybetmeyiz beraber kahvaltı yaparız
gideriz dedi
bu fikir onları yumuşattı biraz
tamam bakarız dediler ekşın reyiz gibi
-gerek yok ben sabah taksiyle gelirim diye kolpa yaptım ne gerek var diyeceklerini bildiğim
için
gece iskeleye yürüyüşe gittik
süt mısır yedik beraberce
sonra eve döndük
herkes temkinliydi
erkenden yatalım dediler
bana yatacagım yer gösterilirken
akıllı olun mesajı gönderildi sanki inceden
**ben akıllıca yattımda
ebrunun yanıma gelirken aklı nerdeydi bilmiyorum
yattı yanıma
mecburen uyumadım onu yatagına göndermek de 3 saatimi aldı
sabah kalktıgımızda ikimizde ayrı yataklardaydık
uyuya kalmadığıma sevindiğim anlardan birisi oldu
hazırlıklar yapıldı
caps makineleri alındı
bindik arabaya
yaylaya dönüş yolunda yaz meyvelerinden oluşan bir kaç poşet
marketten alınmış yolda görülen çocuklara verilecek zamanın lüks çikolotaları
benim tarafımdan listeye eklenmiş
yağ şeker salça vesayire
derken 1 bucuk saat süren yolculuktan sonra bizim yaylaya geldik
tel çekmediği için annemin de haberi yoktu
beni görmesi ile bana koşup sarılması ahaliyi biraz duygulandırdı
ama dayımın esas duruş komutunu çok güçlü sesiyle söylemesi duyguyu gülümsemeye
çevirdi
ebrular karşılandı tanışmamış olanlar tanıştı
sabahtan kalan ocagın altına kuzenler tarafından odun eklenip
onlara gözleme yapıldı
çardakta oturuldu
benim hakkımda bolca konuşuldu
ebrulara köy gezdirilirken
ikram edilen elma armut yeni yeni çıkan yayla üzümü kiraz ikram edildi
tarladan toplanan mısır közde pişirip ikram edildi
sonra onlara hediye edilmek üzere
domates patlıcan biber sogan gibi sebzelerle beraber meyvelerinde oldugu bir kasanın agzı
iple iyice sarıldı
akşam üstü olan iki adet horoza oldu
** çaylar da içildikten sonra gidelim dedi
annem bi gün daha kal diye bana yalvarınca
ebru da bir günde ben kalayım diye ailesine yalvardı
sonuçlar pozitif
onları gönderdik
ebru ben annem ve kız kuzenlerim çardakta kaldık
kuzenler ebruyu esir aldı sorularıyla
annem de beni
derken annem ben yatıyorum dedi
laf eden olur siz de fazla kalmayın yatın dedi
kuzenler çardağa yıldızlar altına
iki ayrı yatak hazırladılar
onlar gitti
biz yıldızları izledik
yaylada fazla ışık olmadığı ve yüksekte oldugumuz için hepsini çok net görüyorduk
matemetikle arası iyi olan mimar adayı ebru bile o kadar yıldızın varlıgından habersizdi
hafif serin esen rüzgar
300 metre aşşagıdan akan derenin derinden gelen kurbağa sesleri
eşliğinde sadece sarılarak yattık
sabah ki kahvaltıya ebru hayran kalmıştı ben ise sadece özlemiştim
tamam da biz nasıl geri dönecektik amk
köy dolmuşu desen sabah erkenden gidiyorlar ki çoktan gittiler
giden birini beklesen kim bilir ne zaman gider arabada boş yer olur mu?
gitmesek olmaz telefon yok ebrunun annesi meraktan ölür
kahvaltıyı yapıp
ebruyu 600 metre aşşağıda akan göksu nehrine götürdüm
çocukken hep yaptıgım ama büyüyünce yazları çalışmaktan fırsat bulamadığım
balık avlamayı yaptım
bi kaç tane tuttum da
ama ebru hepsini yazık diye geri suya bıraktı
**bu sırada onunla konuşurken bir tane balık yakalandıgını farkedip kargıyı ebruya verdim
-şunu bir tutda sigara yakayım diye
o eline alır almaz panik yapıp kaldırdı balık etrafımızda dolaşırken
ebrunun aslında bana sarılmak olan amacı
benim belime kadar ıslanmama sebeb olan
suya düşmeme sebebiyet verdi
balık bi yerde ben bi yerde ebru hanımda
çok pardonlu kıs kıs gülmelerde
sessizce hafiften gülümseyerek dışarı çıktım
balık avladıgımız kayanın üzerine çıktım
-bişey olmaz hadi gidelim dedim
böylece o ayaga kalkınca onu suya atmak için daha az yorulmuş oldum
zaten herhangi bir tehlikeye çarşı suya dayanıksız tüm eşyalar ebrunun çantadaydı onlara
bişey olmadı
ebruyu suya attıktan
onun agzından çıkabilecek tüm küfürleri duyup
pislik gerizekalı salak aptal manyak olduktan sonra bende atladım suya
benim ıslatılacak yanım kalmamıştı balıklama atladığım için ama ebrunun yüzü sanki biraz
kuruydu
görev tamamlandıktan sonra sudan kaçmaya çalışan ebruyu iyice kızdırdım tekrar tekrar
yakalayarak
ben gidiyorum dedi başladı yürümeye nah gidersin amk
biraz yürüdükten sonra sinirinden oturdu kaldı
gönül alma görevi böyle başladı
numaradan düştüm ıslakken komik olayım diye
yerdeki kırmızımsı toz üzerime yapıştı
çaktırmadan yüzüme de sürdüm elimi
yanına gittim gülmemesi elde degildi ama gülmüyordu triplerde yine
-affetmedin mi dedim
—hayır dedi
-boşuna çamura yattık desene dedim
-çok gıcıksın dedi
-hadi gidelim seni bi yere götürcem dedim
-kurumadım daha dedi
-gel sen dedimm tuttum ellerinden
yürürken üstümden biraz çamur alıp yüzüne sürdüm
tokadı da haketmiş oldum böylece
sonra ben yine suya daldım
çamurun yarısı çıktı
gerisini çıkarmaya uğraşırken
o da girdi suya
tamam işte olay bu barıştık yine
nehir sefasından sonra geri yürüdük
bayır bir yerde oturduk iyice kurumak için
ona papatya tarzı çiçekler topladım ama
bir türlü taç yapamadım amk.
mundar oldu o kadar çiçek
biraz da uzandık diz baş yine
iyice kuruduktan sonra
bir kaç dudak teması akabinde armut çaldık
ama dedemin bahcesinden haram olmaz amk
eve geldik ki annem kıyamet kopardı bu ne hal diye
ebruya bir şalvar verdi kuzenin birisi
tam köylü kızı oldu
o da şikayetçi olmadı bu durumdan
akşam köy ekmeği yapmak için toplanmış bayanları izledi
arkasından çökelekli ve papatesli gözlemeden yedik
ama hala bir geri gitme planı yoktu
bu durumda sabah köy dolmuşu ile gidecektik
**ebrunun yıkanmış kıyafetleri asıldı
kız kuzenlerler iyice muhabetti kurdu
ben bile ikinci sırada kalmaya başladım
oturup konuştuktan sonra yatma vakti geldi
yine ikimize farklı yatak ama birisi yine boş kaldı
sabah horozun bile nde açma germe hareketleri yaparken kalktık
dolmuşa bindik
nostaljik bir yolculukla
bu kim lan
kimlerdensiniz sorularına yanıt vererek alanyaya geldik
telefonun ilk çektiği yerde aileye haber verdik
sonra onu evlerine bıraktım
ama bende kaldım ailesinin ısrarı üzerine
ne yaptıgımız nasıl geçtigi konusunda ikimizde çok memnun gözükünce ortada bir sorun
kalmadı
kahvaltı sonrası ebrunun annesi ile çarşıya çıktık
ilk gittiğimiz yer bir tuhafiye oldu
ebru burda kuzenlere dikiş nakış işlenmeye hazır tülbent mil iplik yani çeyiz yapılmaya
gereksinim malzemeler aldı bolca
öğlenden sonra aynı köy dolmuşuna verdi kuzenlere göndermek üzere
bir gün tekrar gidelim diye yineledi
ebruyu evine bıraktı eve geçmek için
ondan ayrılır ayrılamaz aslında mutluluğumun tek sebebinin o oldugunu farkettim
yürüdüğüm yol bindiğim otobüs indiğim durak girdiğim evimiz onsuz olunca bi anlamsızdı
amk
onsuz hayat bimde satılan le diye başlayan şeyler kadar adiydi. resmen le hayattı amk
o gece evlerinin önüne gidip telefonda konuştuk
birbirimizi görerek ta ki benim şarj bitinceye kadar
** sonra eve dönüp yattım
onsuz
ertesi sabah ekşını aradım
haber ver demişti gidince kaç gün geçti amk
-amına çakim arkadaşım şehit oldum sandım nasılsın dedi
-saolun komutanım dedim
-ne var amına çaki çabuk söyle ekşın peşindeyim dedi
-iyi olduğumu söylemek için aradım dedim
-tamam amına çakim vaktinde gel. zaten kaç gündür asker dövmüyorum dedi gülerek
-bi emriniz var mı komutanım dedim
-sıkıldın mı lan kapatmak ister gibi konuşuyon amına çakim dedi
-telefondan döversiniz diye korkuyorum komutanım dedim
önce güldü sonra
-iyi tatiller arkadaşım dedi
gerekli sagolu dedikten sonra
bi kaç amca dayı ziyareti yapıp harçlık kabarttım
cep dolumunun götümü kaldırmasını fırsat bilerek ebruyu bir restorana davet ettim akşama
cevap bilindikti
neden olmasın
yemeği yerken ebru ile ne zaman görüşebilecegimiz planları yapıp
o andan itibaren üzülmeye başladık ayrılacaz diye
bizi yerimizde bira içip kendimizi teselli etmek pakladı
**yine sarılıp yatmak istiyorduk ama şartlar zor amk her gece nasıl olsun
yatma bölümünü çıkarıp sarılmalara bolca öpücük kondurarak kafanın çakır haliyle
ebruyu eve bıraktım
ebrunun evi önünde vedalaşmak 40 dakika sürdü
ertesi gün deniz
bir sonra ki gün içi bizim eve gitme orda kimsenin olmamasından yararlanma
bir gün otelde yemek
ailecek artı ben akşam gezmeleri derken
son güne geldik
ebru bende geleyim dedi ama babası sonra beraber gideriz diye kandırdı
bilet alındı
ve istanbula giderken
birbirinden ayrılmadıgı için damla denemeyecek kadar çok göz yaşı bırakıldı
yoklugunda avutulacak kollar anı yaşama hissini kabarttı
emredersinizleri bol olacak dudaklar yarin dudaklarıyla nemlendirildi
aglandı sızlandı
verilen sözlerin işaretleri(yüzük) karşılıklı olarak öpüldü
ve 45 dakika ucağın düşme ihtimalinden değilde günlerin geçmeyecek olmasından korkularak
istanbula inildi
gel amına çakim diyecek komutanım nerde lan benim
odasına girdim geldim tekmili vermek için
yazıp çiziyor plan yapıyor
-ben geldim komutanım dedim
-çok zekiyim amına çakim yarın ekşın var dedi.
-emredin komutanım dedim anlamadım çünkü
-sır amına çakim dahice bir plan geliştirdim dedi
—ben gideyim o zaman komutanım dedim
-amına çakim ikimizin sırrı olacak üstünü değiştir gel dedi
-emredersiniz dedim
gittim üstümü değiştirdim. geri geldim odasına girip tekmil verdim
eliyle bi dakika işareti yapıp bana bakmadan beni bekletti
meraktan çatlayacaktım amk ne yapacak acaba diye
kagıda bişeyler yazıp çizip duruyordu
bana baktı
-astsubaya akşam içtimasına katılmayacağını söyle gel dedi.
-emredersiniz dedim.tam çıkıyordum. depocuyu da çağır bana dedi
gittim astsubaya ekşının yanında olacagımı söyledim depocuyu da çağırdım
ekşın depocuya
-amına çakim anahtarı ver baskın yapacam depoya dedi
asker anahtarı verdi
bana dönüp
-gel amına çakim dedi
depoya gittik
herşey yerli yerinde ortalıkta bir sorun gözükmüyor.ama ekşının hevesi kursagında kalmışa
benzemiyordu
kendisine bir tane askerlerin giydiği eşofman altından aldı
depodan çıktık
tekrar odasına döndük. sonra yazıcıyı çağırdı
bölüğün koğuşlarda yatma planını istedi.
herkesin yattıgı yatak belliydi.
hala neyin peşinde oldugunu bilmiyordum
bana gidebilirsin dedi
o da evine gitti
**ben aşşagı indim akşam yemeği derken
komutanlık saati(yani askerlere bir saatlik verilen ders)
o gün çok erken bitirildi nöbetçi astsubay tarafından herkes bu durumdan çok memnundu ve
o günki rütbelilerde genelde askeri sıkmayan komutanlardı
bu rahatlıkla herkes koguslara dagıldı
derken yazıcı beni çağırdı gel yazıhaneye gidiyoruz diye
gittik bir baktım ekşın orda
tamamen asker gibi giyinmiş
eşofman bir de yeşil askeri tshirt tarzı atlet
-otur amına çakim dedi.
cebinden bir telefon çıkardı ama kendi telefonu degildi
belliki askerin birisinden yakalamıştı
olay açığa çıktı beyler
ekşın askerin birisinde cep telefonu yakalıyor
rehberi bir açıyor ne kadar asker ismi varsa kaydetmiş denyo
ekşın hepsine mesaj çekiyor
mesajda telefonla beraber bana gel amına çakim yakaladım seni … yüzbaşı
diyor.
iletim raporu gelen her mesajda heyecanlanıp git bana bu askeri getir amına çakim diyor
gidip telefonla beraber askeri getiriyorum
her yakaladığı askerin elinden telefonu alıp yeni asker numarası var mı onu araştırıyor
bu sayı git gide artıyor tabi
17 tane telefon yakaladı
yüzündeki keyfi görseniz kendisiyle resmen gurur duyuyor amk
askerlerin hepsini odaya soktu
isimlerini tek tek aldı
sonra hepsini gönderdi
** ben merakıma yenilip ne yapacaksınız komutanım dedim
-düşünüyorum amına çakim arkadaşım dedi
ekşın görevini tamamlamanın verdiği mutlulukla bölükten ayrılırken o halde tüm koğuşları
gezdi
baktı başka yanlış bişey yapan var mı diye
gerekli ekşını yaşadıktan sonra evine gitti
o gider gitmez bana karşı bir cephe oluştu
vay neden haber vermemişim
yok neden söylemiyormuşum
amk sanki ben biliyordum
allahın sıgırları hem yasak olmasına rağmen telefon kullanıyorsunuz
hemde askerlerin isim soy isimlerini telefonunuza kaydiyorsunuz
onlarla konuşmak için mi kullanıyorsunuz amk telefonu almayın vermeyin numaranızı
gel gelelim kabak bana patladı
bütün yakalanan ibneler bana afra tafra yaptı
suçum olmadıgını haberim olmadıgını söylesem de inandıramadım
iyice üstüme geldiler
beni de sinirlendirdikleri için ekşının onları nasıl sikeceği konusunda bende kötü planlar
yapmaya başladım
gece bu olaylar yaşanırken
ebruyu aramayı da unuttum tabi
ilk aklıma geldiği anda koştum telefona biraz sitemkardı geç aradığım için
-nerdeydin merak ettim bişey mi oldu diye.
konu sapsın diye ekşının planını anlattım
-ne yapacak şimdi onlara dedi
-boşver onu hasret bize ne yapacak onu konuşalım dedim
-aşk bize yapacağını yaptı hasret ne ki dedi
vay amk özledim diye ağlayan kızın dediğine bak
-dayanacaksın yani dedim
-başka yol göster sensiz olmayacak onu yapayım dedi
-iyi gördüm seni kendini üzmüyorsun sevindim buna dedim
-sende üzülme geçecek dedi
—geçiyor işte biraz senle biraz sensiz.hem hep yanında olursam bıkarsın zaten benden dedim
-hep yanımda olda bıkıp bıkmayacağımı gör dedi
-o risk alınacak bir risk değil ebrum olmaz sensiz dedim
-artık önümüzde 8 9 ay kaldı benim okul senin askerlik bitiyor o zaman ayrılmayacaz hiç dedi
-inşallah dedim
-bizim çocugumuzun gözleri ne renk olur kelebek dedi
van minüt amk çocuk??
lan yoksa ebru hamile mi kaldı.yok canım daha neler
sormaya bile korktum
ama hangi ara hamile kalacak ki amk
kurdalamak lazımdı bu konuyu
-hangi çocuk ebru dedim
-gelecekte olacak cocugumuz kelebek dedi
derin bir nefes aldım. kromozonlar henüz birleşmemiş
-koyu yeşil olur herhalde dedim
-saçları nasıl olur dedi
-ilk kel dogar sonra bi renk tutar begenmezsek boyatırız sorun etme şimdi bunları dedim
-hayalini kuruyordum da kusura bakma dedi
biraz üzülmüştü sesi
-ismini ne koyarız dedim. hayalini canlandırmak için
-erkek olursa sen koyarsın kız olursa ben dedi
klasik ebeveyn çocuk ismi paylaşımı işte
aslında bu konuşma artık büyüdüğümüzün
ilişkimizin güçlülüğünün
üzerimizdeki aşk acemiliğinin bitmeye başladıgının habercisiydi
artık daha ciddiydik
gelecek hakkında planlar yaparken pervasız olamayacak çağa gelmiştik
cünkü zaman daralıyordu
oynanan oyun değildi.
yapacaklarımızdan nasibini alacak iki gönül vardı
tek ihtiyacımız olan zamandı
ama herşeyi zamana bırakmak da bazı şeylerin üzerinin tozlanmasına sebeb verebilirdi
**ebru da bunu yapıyordu
sürekli geleceğimizin tozlarını alıp konuyu canlı tutup
geleceğimizin parlak olmasını istiyordu hep
bense bu konulara girmekten kaçınırken
aslında unuttuğum
yada farkına varmadığım bir his yaşatıyordum ebruya
acaba
evet acabaları düşünmesine sebeb oluyordum
acaba kelebek bana evlenmek çocuk sahibi olmak kadar baglı degil mi diye düşünmesini
sağlıyor olabilirdim
kendimi geç mi denir erken mi denir bilinmez onun yerine koyup bunları düşününce ona hak
verdim
çünkü benimde ilerde tek evlenip çocuk sahibi olmak istediğim kişi oydu
o halde neden onun dileklerindeki kayan yıldızı durdurmaya çalışayım ki
tutayım ellerinden kaldırayım başımı gökyüzüne beraber bekleyelim kayacak yıldızı
en fazla boynum ağrır amk.
değmez mi kalbin ebrusuna
fazlasıyla
telefon kapandı gece noktalandı
ertesi gün ekşın bölüğe geldi
gel amına çakim dedi
muhtemelen bana dün gece askerlere ne ceza vereceğini anlatıp fikrimi alacaktı
-amına çakim kelebek sabaha kadar uyuyamadım dedi
-hastamıydınız komutanım haber verseydiniz dedim
-amına çakim ne ceza vereceğimi düşündüm dedi
-buldunuz mu dedim
-bi tane var ama bilmiyorum amına çakim sen ne düşünüyorsun dedi
-komutanım siz bu askerlere ceza verirseniz en fazla 20 gün sonra unutulur sonra yine aynı
şeyler olur en iyisi vermeyin karar vermemiş gibi gözükün
günlük ufak cezalar verin nöbet gibi temizlik gibi daha da zorlaşsın böylece bu konu sürekli
sıcak kalacağı için diğer askerler daha çok korkar dedim
-amına çakim fena fikir değil ama benim daha müthiş bi fikrim vardı boşuna mı düşünmüşüm
dedi
-neydi komutanım dedim
-bu 17 askerin hepsini çağıracam. hepsinin mahkeme dosyasını hatırlatacam
bir ay süre verecem. başka birisini cep telefonuyla yakalayan ve yakalatanının dosyasını
silecem nasıl fikir amına çakim dedi
-komutanım bölük içi savaş çıkar rezil oluruz diger bölüklere dedim yapmasın böyle bişey
diye
nerden buldu amk bu fikri millet birbirine düşer amk
-çağır amına çakim şu askerleri dedi
-emredersiniz dedim
bulabildiklerimi çağırdım nöbette veya görevde olanlar kaldı
ekşın bu amk sikecek de millet nasıl domalacağını bilmiyor
askerler o halde yani
—kendinizi nasıl affettirebilirsiniz amına çakim dedi
hiç birisinde ses yok suratlarından tek okunan korku ve pişmanlıkları belki biraz da
kendilerine kızgınlıkları
-beni tatmin etmek zordur amına çakim yakaladım hepinizi sonuçlarına katlanacaksınız dedi
bi kaç tanesi emredersiniz dedi
ekşın hepsinden duymadığı için
-anlaşıldı mı amına çakim dedi
hepsi emredersiniz dedi bu defa
-kelebek bana yazıcıyı çağır dedi
gittim çağırdım
elindeki yakalanmış asker listesini yazıcıya verdi
-bu arkadaşlarıma dönüşümlü olarak nöbetleri geçir. çarşı defterlerini getir çekmecemde
dursun. koğuşları yıkasınlar. bahçeyi bunlar sulasın. tüm işlerde bunları
taş ocagı mahkumları gibi kullanın ikinci bir emrime kadar dedi
yazıcı emri aldıktan sonra
askerleri de gönderdi
-amına çakim kandırdın beni kelebek fantazilerimi senin yüzünden uygulayamıyorum dedi
hayırlısı olsun komutanım deyip arazi oldum yanından
yapılacak geniş kapsamlı denetimler yaklaşıyordu
sorulabilecek tüm sorular ve yapılacak spor ve atışlar konusunda ekşın tarafından uyarılıp
denetime hazılanıyorduk
her komutan gibi o da bölüğünün başarılı olmasını istiyordu
kendi teknikleri ile eğitimi çok zevkli bir hale getiriyordu.
adamın zaten kelime dağarcıgı çok komik. askere hitap tarzı çok iyi kendisi de son derece
bilgili askeri konularda
**ebruyla olan bir kaç konuşmamızda kendisine mektup da yazmamı istedi
aslında bir sevgiliye mektup yazmak çok zordur.
duygularınızı direk kalbinizden alıp beyaz bir kagıda kopyala yapıştır yapmak kolay değildir,
bu kadar kolay olsa ne siyah renk kalır dünyada yazmak için kalemle ne de bir yeşillik
ormanlarda
sürekli konuştugun halini hatrını sordugun herşeyini bildiğin birisine de
nasılsın iyimisin beni soracak olursan süperim amk da denmezdi.
özlemi kelime oyunlarıyla farklı dillere döküp dudağının bükülmesine sebeb olmayı
istemeyecek kadar çok seviyordum onu
uzaktaki bir sevgilinin tek ihtiyacı olan mesafelere ragmen sevildigini
en az onun kadar kalbinde aklında ruhunda oldugunu ispatlamaktı
içinde hiç nasılsın iyi misin ben iyiyim içermeyen onlarca mektup yazdım ona
sadece birini örnek olarak vereyim hatırladıgım kadarıyla
—nerde yürüdüğünü bilmezken birden bir kelebek çıkar karşına
alışık değilsindir fazla görmeye
hayranlıkla onu ürkütmeden izlemeye çalışırsın
yavaşça yaklaşarak daha yakından görmek istersin
o kadar küçük ve masum bir böcekten bile
birden hareketlenmesinden dolayı korkarsın kendini geri çekersin
ama yine de onu bırakamazsın kanat çırpasını izler nereye konacagını takip edersin
bir yere konacak gibi olursa bir iki adımla ona yaklaşırsın tekrar
eğer konarsa hiç yorulur muyum diye düşünmeden onlarca adımı tekrar atarsın
yine uçar yine hevesin kaçar ama yine de gözün kelebekte kalır
aşkta böyledir işte
normal hayatının dışına çıkarır seni
birden çıkar hep karşına
ne kadar güzel dersin
utanarak yaklaşırsın heyecanınla
seni görmesine izin verdiği kadar yaklaşırsın
hiç gitmesin istersin
gitmemesi için çekingen bakarsın hep kendinden ödün verirsin
ama gider kısa bir süreliğine de olsa bazen
her adımı izlersin eğer sevdiysen tekrar yakınlaşmak için
tekrar umut verse koşarsın sebebini bilmeden
geçen yıllarına hiç acımazsın peşinde koşmaktan
bir gün biter yada bitmez ama kalbin hep aşk kelebeğinde kalır…
**bu tarzda sade mektuplar yazdım ebruya
telefonlarda hep mutlulugunu dile getirdi mektupları okuması ertelerinde
bu da bana haz verdiği için daha da önem vererek yazdım
ekşın bölüğü rockynin boksa hazırlanması gibi hazırlıyordu
dağ bayır koşup italyan çukurlarından çıkma mücadelesi verirken
gezlerde gözlerde arpacıklardaydık hep
ekşın askerlere daha özenle davranıyordu
denetim öncesi haftada
ekşın benden cezalı askerleri çağırmamı istedi
telefondan yakalananları çağırdım
-amına çakim başka çarşı cezalısı arkadaşım var mı yazıcıya sor dedi
gittim bi kaç tane daha değişik sebebten çarşıları kesilmiş askerleri de buldum geldim
** hepsine hitaben
-amınıza çakim arkadaşım hepinize çarşı izni veriyorum bu haftalık. göstereceğiniz
performasın gözüm açık değil fermuarım açık izleyecem dedi
açık açık tehdit etti
askerleri gönderdi
-vay amına çakim tükürdüğümü yalatıyorlar bana dedi
sessiz kaldım
hafta sonu çarşıya bende çıktım tüm askerler gibi çarşıya çıkmadıgımız gün ektradan eğitim
yaptık zaten ekşınla olan anlaşma da böyleydi
denetim günü geldi
çok güzel performans gösterdik
atışa seçilen herkes ben dahil görev ifa şartlarını yerine getirdi
bölük 1500 metre koşu denetlemesinde herkes çizgiyi zamanında önce geçti
diğer mekik şınav barfiksde de yeterli başarıyı gösterdik
kısacası bölük açısından iyi bir denetleme geçti
bu ekşını çok mutlu etti
bölüğü toplayıp
-hepinize teşekkür ederim amına çakim dedi
cezalı askerleri ayağa kaldırıp hepsini affettigini söyledikten sonra
-amına çakim aynı suçtan double double yaparsanız bazı deliklerinizi pota kadar genişletirim
dedi
denetleme esnasında atışı ve sporu kötü olanlar ya revire ya da nöbete gönderilmişti ki bi
sakaklık çıkmasın



36



onların haricindeki tüm askerlere çift çarşı verdi
sabah içtimasında tabur komutanı bölük komutanlarını ve asker personeli tebrik edince
götümüz iyice kalktı
ebru da son ünideki son senesi için ankaraya gitmeye hazırlanıyordu
tekrar izine çıkmam konuşulmaya başlanmıştı ama ilerki bir zamanda kullanmaya iki oyla
karar verdik
bunun yerine ebru yine bir hafta sonu istanbula gelme kararı aldı
ekşına gidip durumu anlattım
-komutanım benimde çift çarşım var mı dedim
-var amına çakim dedi biraz zorladıktan ve dalga geçtikten sonra
-ben uygun görürseniz öbür hafta çıkmak istiyorum çift çarşıya komutanım dedim
-tamam amına çakim zaten nöbet tutacak asker lazım olur diger askerler çarşıdayken dedi
-emredersiniz dedim
**hafta içine girdik nöbetlerden sonra
hergün arıyordum
salı günki aramamda
-nasılsın dedim
-iyiyim dedi ama değildi amk
-bişey mi oldu dedim
-ben hafta sonu gelemiyorum dedi
-sorun değil haftaya gelirsin dedim
-haftaya da gelemem dedi
tansiyonum düştü beyler.bir daha ki haftayı sormaya götüm yemedi
-bir sorun mu var dedim
-sorun yok başka bir işim çıktı dedi
-ne işi dedim
-boşver dedi
beni hiç bu kadar boşvermezdi
-ebru konuşmak istediğin bişey var mı dedim
-hayır moralim bozuk biraz dedi
-gelemeyeceğin için mi dedim
-hayır dedi
vay amk gelemeyeceğine üzülmüyor bile
-anlatmak ister misin dedim
-ailevi boşver şimdi sonra konuşuruz dedi
-ben yanlış bişey mi yaptım dedim
-hayır seninle alakası yok dedi
konu kilitlendi öylece kaldı amk
**babasını aradım ebrunun
normal nasılsın muhabbetinden sonra
laf aralarında tekrar tekrar sordum herşey yolunda mı diye
evet amk hiç bi bok gözükmüyordu
adamın olaylardan bile haberi yok gibiydi
aynı gün akşam ebruyu tekrar aradım
nasılsın sorularımda yine soguk cevaplar verdi olayın detayını hiç anlatmadı
-ee sen nasılsın diye bana döndürdü muhabbeti
-hiç iyi değilim dedim
-neden dedi
-nedeni anlatması gereken sensin ebru dedim
-ben iyiyim beni merak etme dedi
-başka kim var merak edilecek bende ki dedim
-ne bilim anneni et babanı et dedi
-seni merak etmemi istemiyor musun dedim
-üzülmeni istemiyorum dedi
-üzme o zaman sende mutlu ol dedim
-ol demeyle olsa keşke dedi
-lafı uzatma ebru demek istediklerini söyle bekliyorum dedim
-konuşuyoruz işte daha ne diyim dedi
-şimdi iyi değilsen sonra tekrar arayayım dedim
-aramana gerek yok dedi
-aramayayım mı hiç dedim
bişey demedi
peki sen bilirsin desem o telefon kapandıktan sonra sike sike yine arayacağım için demedim
-ben geleyim mi izne dedim
-kışın kullanırsın dedi
-tamam yanına gelirim ama dedim
-tamam dedi
** o tamam bile mutluluk vericiydi korkularıma
-hasta mısın ebru dedim
-yok iyiyim merak etme dedi
bu tarz konuşmalar 1 hafta sürdü
ben hala neler oldugunu çözememiştim
bir hafta sonra terhise gidecek olan üst devrenin birisinden cep telefonunu aldım
artık işi mesajlaşmaya dökmem lazımdı geceleri çünkü bi sorun vardı amk
ama normal konuşuyordu sadece
seni seviyorumlara tek cevabı bende idi
o bana demiyordu seni seviyorum diye
her kurdugu cümlenin sonuna aşkım koymuyordu
gündüzden içmeye karar verdik
taburun kamelyasında gece içtimasından sonra içecektik
benim kafam içmeye gerek kalmadan sarhoştu zaten
çözememiştim ebrudaki sorunu bir türlü
bir asker daha vardı bizimle gelmek istiyordu içmeye ama
bizimle gelenlerden birisi siktir etmiş bunu çok konuşuyor diye
harbidende tam bi yavşaktı çenesini siktiğim
içtima sonrası
kamelyaya indik
gündüzden ayarlanmış içkileri plastik bardaklara doldurduk
ben üzülüyordum öyle kös kös
ilk bardagı direk içtim
ikinciye yudum yavaşça
üçüncüyü içerken kafamdaki yıldızlar
içeri giren ilk kişinin yıldız sayısını takıldı
her taraf yıldızdı omzunda
tabur nöbetçi subayı beyler
tabur nöbetçi astsubayı
uzman çavuşu
nöbetçi astsubaya emir verdi komutan
ne içiyorlar bak dedi
alkollü komutanım dedi
**bir kişi 4 kişiyi nasıl pert eder o gece anladım
bizim karşılık verememizin de etkisi vardı tabiki
uzman çavuşla revire gittik alkol kontrolü için
sadece ağızdan koklayarak alkollü oldugumuz kanaatına geldi
tabura dönüp sabaha kadar tek ayakta bekledik
sabah nöbet devri esnasında ordaydık
vukuat vardı
ekşın beni gördü
bişey demedi odasına gitti direk
herşey bir anda yayıldı tabura
sabah içtimasına çıktık
tabur komutanı
o alkolik pezevengler buraya gelsin dedi
tüm tabur önünde işfa etti bizi
saydı sövdü iki tanesi de kendi habercisiydi yakalananların
ben ekşının suratına bile bakamadım
hiç birşey demedi bana
konuşmadı bile amk
ne odasına çağırdı sayıp sövdü
ne de dövdü
hiçbirşey demedi
bizim savunmaların alınmasına bölük astsubayı yardım etti
sonradan öğrendik ki bizim çağırmadığımız asker uyuz olmuş
muhabereye gidip kışla komutanı numarasını istemiş
zaten burdan anladık gammazlandığımızı
kışla nöbetçi amirliğini arayıp
taburun kamelyasında içki içildiğini söylemiş
ordan bizim tabur aranıp gidin bakın emri verilmiş
hemen cep telefonunu çöpe atarak imha ettim
bi de ondan yakalanmayayım diye
ebruyu arayıp durumu anlattım
-aferim iyi yapmışsın diye kızıp kapattı telefonu görüşürüz dedi
ben hergün aramaya devam ettim tek konuşulan konu ne oldu idi
savunmaları vermek uzun sürdü
bölük astsubayı bize çok yardımcı oldu
örnek vakalar araştırıp alınan cezalardan bahsetti
nasıl savunma yazmamız gerektiğini söyledi
dosyalarımızı bir ayda hazırladı
yani ne kadar geç olursa o kadar iyi diye
bu sırada taburda adımız alkoliğe çıktı
haliyle başka hiç bir vukuata karışmadığımız gibi
gider yapıp dalga geçen askerlere bile fazla diklenmedik
o piçe de hiç dokunmadık bizi gammizledi diye sırası vardı çünkü
kendi aramızda planı yaptık 4 ümüz
ne diyeceğimiz nasıl soktugumuz
ne kadar içtiğimiz konusunda
ebru da bu arada ankaraya okul için çoktan dönmüştü
onu davet edemiyordum çünkü çarşı sadece beşiktaş tribünlerindeydi artık bizim için
ekşın bana makara yapmıyor
amına çakim kelimesini bile dinlemiyor
kulağım hep onun odasında bana seslenir mi diye beklerken
bizim dediği şarkımız çalınca onu atlatıyordu
çayını almaya kendisi gidiyor
bazen ben dururken yazıcıya birini çağırmasını istiyordu
ebru ile de aramız gittikçe soguyor
telefonlarımın bazılarına cevap vermiyordu
izin alıp yanına gitmem gerekiyordu ebrunun ama ekşından izin almaya götüm yemiyordu
bitiyordu lan resmen ilişkimiz
gitmem lazımdı amk
suç üstüne suç işleyip bi de firar mı etseydim amk
cep telefonu kullanmadığım için geceleri de mesajlaşamıyorduk
hala sebebini bilmediğim bir sogukluk vardı
telefonda her soruşumda bişey yok diyordu
konu kapanıyordu
hiç izne gelicek misin diye sormuyordu
hiç özledim demiyordu
bende aramayı azaltmaya başladım
hani özler mi merak eder mi bir sonraki aramamda biraz daha sıcak davranır mı diye yok amk
sonra yine mecburen aramaya devam ettim
az da olsa hissettiğim sevgisini duymak için
bombok bir hayat olmaya başladı
geçen günler iyice geçmez oldu
aklım mahkemede ne olcak ebruyla ne olcaklardaydı
ilk mahkeme 45 gün sonra olduı
ifadelerimizi aldı
bir tane asker ailevi sorunları nedeni ile psikolojik ilaç kullandığını söyledi
bir tanesi hiç içmediğini iddaa etti
ilaç içtiğini söyleyenin doktor raporunu
içmediğini söyleyen içinde revirde kontrol eden doktoru mahkemeye davet ederek 45 gün
sonraya salladı mahkemeyi
ilk mahkeme sonu ekşından izin istemek için kapısını çaldım
-bir maruzatım vardı komutanım dedim
-söyle dedi bana bakmadan
-uygun görürseniz izne çıkmak istiyorum dedim
-izin yok bu hafta çarşıya çık dedi
-komutanım dedim lafımı keserek
-çıkabilirsin dedi
resmen siktir etti beni
ebruyu tekrar aradım
istanbula gelebilir misin hafta sonu dedim
-başka arkadaşlara söz verdim haftaya geleyim dedi
hangi arkadaş amk ne sözü sinirlendim zaten doluydum amk hem izne çıkamıyorum hem
askerlik bok gibi
sevgili sevgili olmaktan çıkmış amk günleri geçmiyor
-bu hafta gelirsen gel gelmeyeceksen bir daha da gel demem dedim
-tamam gelmem bende dedi
-tamam gelme kendine iyi bak dedim kapattım telefonu
gittim bir kenara oturdum iyice ağladım
içimdeki sinir biraz azaldı
hafta sonu geldi
ekşının nöbetçi oldugu gün çarşıya çıkacaktım
çarşı defterim imzalanmış herşey hazırdı
herkes çıktı ben astsubaya rahatsız oldugumu söyleyip çıkmadım
öğlen yemeği esnasında ekşın beni gördü
-neden çıkmadın dedi
-rahatsızım komutanım dedim
-odama gel yemeğini yeyince dedi
-emredersiniz dedim
yemeği yedik
odasına çıktım
-niye çıkmadın dedi
-biraz rahatsızım dedim
-izin mi istiyorsun dedi
-hayır komutanım artık istemiyorum dedim
-tamam evraklarını hazırlat pazartesi git dedi
-gidecek bir yer kalmadı komutanım dedim duygulanmış bir şekilde
-niye dedi
-biz ayrıldık komutanım dememle ağlamam aynı zamana denk geliyordu
-otur kelebek dedi
karşısına oturdum
cep telefonunu çıkardı masaya koydu bana dogru biraz uzattı
kalktı gitti odadan
kapıyı kapattı çıktı ben ayakta kaldım ona saygıdan o kalkarken kalktıgım için
git demediği için
o gelmeden gidemeyeceğim için oturdum kaldım orda bir saat
geri geldi
telefonuna hiç dokunmadığımı gördü
-çıkabilirsin izinlisin git yat dedi
koğuşa çıktım öküz gibi uyumuşum
sabah içtimasından sonra ebruyu tekrar aradım
sadece nasılsın iyi misin diye sordum
hiç bişey yokmuş gibi iyiyim sen nasılsın dedi
-bende iyiyim dedim
mahkemeden haber var mı diye sordu
yok dedim
-bu hafta geliyorum istanbula dedi
-iyi kiminle dedim
-yalnız dedi
-hayırdır ne yapacaksın dedim
-sevgiliminle görüşeceğim dedi
-iyi geçer inş dedim
-hayırlısı inş izin alabilir dedi
-çalışıyor mu dedim
-yok asker dedi
bi dakika lan benden mi bahsediyordu amk
-ismi ne dedim
-kelebek dedi
efendim demişim amk heyecandan
**iyi misin dedi
-beni bırak şimdi sen iyi misin dedim
-evet ççok iyiyim seni göreceğim için mutluyum dedi
bi dakika orda bi dur şimdi amk koca koca haftalardır neydi peki bana yaptıkları
hakkıdır
konuşmak istemez
duyguları biter
beni sevmek zorunda değil ya amk
peki öyle olduysa şimdi bu geri dönüşün sebebi neydi
telefonla konuşulacak bir konu oldugunu düşünmediğim için
-hangi gün geleceksin dedim
-cumartesi dedi
-ben çıkamayabilirim ama henüz net bişey söyleyemem dedim
-farketmez cuma gece arar söylersin çıkamayacak olursan haftaya gelirim dedi
-tamam ebru kapatmam lazım kusura bakma dedim
-tamam aşkım dedi
aşkım??
-hadi görüşürüz dedim
-kelebeek dedi
-efendim dedim
-kelebeğim dedi
-efendim ebru dedim
-seni çok seviyorum dedi
-bende dedim imalı bir şekilde kapattım telefonu
telefonu kapattım ama telefonda kaldım amk
ne düşüneceğimi bilemiyordum çünkü
ne olmuştu amk.
ihtimaller belirdi
**1 başkasını bulmuş bir an ona dalmış ve yogunlaşmış ama sonra beni sevdiğini farkedip
bana dönmüş olabilirdi
hamile olma ihtimali yoktu eğer bir kaza sonucu olmuş olsa bile okulu sebebi ile cocugu
aldırır bu konuda da benden gizli iş çevirmezdi
yine birisinden benim hakkımda yalan yanlış bişey duymuş sonra gerçekleri öğrenmiş ve bana
dönüş yapmış da olabilirdi
ayrılığı daha fazla kaldıramayıp unutmaya çalışmış ama başarısız oldugu için tekrar aşkımlara
dönmüş olma ihtimali de vardı
yada belkide gerçekten bir şey yoktu ve ben onu çok sevdiğim için aynı duyguları onda
göremediğimden dolayı paranoya yapmış da olabilirdim
ama seni seviyorum denmez miydi amk sevgiliye
ailesi ile tartışmış bunun moral bozukluğu da bana yansımış da olabilirdi
amk ihtimalden çok ne var ama hangisi o önemli
ekşına gittim hala bana soguktu
çok büyük hayal kırıklığına uğratmıştım adamı
onun için nerdeyse en değerli asker iken yaptığım hatadan sonra onun beni eskisi gib sevmesi
ve kollamasını bekleyemezdim
hatamla oturmam gerekliydi
herşeye rağmen beni hala seviyor oldugunu telefonunu masasında bırakıp eğer istersem
ebruyu arayabileceğim mesajını verdiği zaman anlamıştım
geçen günlerde sessiz sakin kimseyle konuşmayan
askerlerin ve diğer komutanların naber lan alkolik söylemlerine aldırmadan geçirmiştim
çogu zaman elimde plastik parmakda çay ve iki parmağım arasında da bir sigara tutar şekilde
herkesden uzak oturuyor olurdum
geçen hafta çarşı iznine çıkmadığımı ekşın biliyordu
çıkmadığıma üzülmüştü hatta ben o yüzden ekşının izin vermeme ihtimalini düşünmüyordum
bile
ama yine de sordum çıkabilir miyim diye
-ihtiyaçların mı var dedi
-o gelcek komutanım dedim
-ayrılmamışmıydınız dedi
bir an sessiz kaldım ne diyeceğimi bilemediğim için
o konuşmaya devam etti
-askeriliğin geri kalanını bitiremezsin olası acıyla gitme dedi
-gitmezsem hep içimde kalır komutanım belirsizlikler var onları çözmem lazım bunları
düşünmek daha zor oluyor dedim
-tamam çık o zaman dedi
-saol dedim odadan çıktım
**bir gün sonra ebruyu aradım gelebileceğimi söyledim
-çok sevindim dedi
-bende dedim
-çok özledim seni kelebek dedi
-bende dedim
-ee nasılsın dedi
-sana haber vermek için aradım görüşürüz gitmem lazım dedim
-tamam seni seviyorum dedi
-bende dedim yine kapattım telefonu
cumartesi günü erkenden kalktık herzamanki gibi
kadıköyde ebru ile buluştuk
sanki hiçbirşey yokmuş gibi sarıldı bana kocaman
çenemin altıyla boynum civarından bir yere nemli bir sesli öpücük kondurdu
-gel oturalım şuraya dedi cafenin birini göstererek
-hayır biraz daha sessiz bir yere gidelim dedim
-öpmeyi mi özledin dedi
-öpeceğim dudaklardan çıkanları iyi dinlemem lazım o yüzden sessiz bir yere gitmek
istiyorum dedim
-tamam dedi
yürüdük yürürken o bana sordu
nasıl gidiyor zor mu yoruluyor musun gibi sorular hepsine sallama iyi kolay bişey yok
gibisinden cevap verdim
yere geldik
oturalım dedim
-ee anlat dedim
-soguk ankara dedi
-soguktan konu açılmışken kendinden de bahset dedim
-ben üşümüyorum dedi
-beni üşüttün dedim
-nasıl yani dedi
-ebru şu olayı çözelim neden bana öyle davrandın dedim
-nasıl davrandım dedi
-eskisi gibi değildin dedim
-şimdi iyiyim kelebek dedi
-bana sebebini söyle dedim
-sebeb yok ki dedi
-peki ebru dedim
biraz sessiz kaldık elini kaldırdı
-öpmek istemiyorum dedim
-neden dedi
-sebeb yok ki dedim
—konuşmak istemiyorum kelebek dedi
-tamam dedim
-izne ne zaman çıkacaksın dedi
-konuşmak istemiyorum ebru dedim
, elimi tuttu bana sarıldı
-sende böyle yapma ne olursun dedi
-benim yaptığımın türevlerini sana kim yapıyor onu söyle o zaman dedim
-herkes dedi
-ne yapıyor dedim
-konuşmak istemiyorum dedi
-tamam sen konuşup bana yanlış giden şeyi söyleyinceye kadar bekliyorum
-senin üzülmeni istemiyorum ben üstesinden geldim zaten dedi
-anlatmazsan daha çok üzüleceğim vakit daralıyor yalvartma beni anlat şunu ebru dedim
sessiz kaldı
-hamile misin dedim
-hayır dedi
-sana yanlış bişey mi dedim yanlış bişey mi yaptım dedim
-hayır dedi
-ailenle ilgili bir hastalık saglık durumu mu var kavga mı ettiniz dedim
-hayır iyiler allaha şükür dedi
-sen mi hastasın bişeyin mi var. çok mu özledin dayanamıyormusun ayrılığa dedim
-hayır kelebek hayır dedi
-delirtme o zaman adamı anlat şunu dedim
-hiç bişey yok dedi
-bak ebru sinirleniyorum kalbini kırmamak adına giderim lütfen anlat dedim
ve sebebini anladığım ilk cümleyi kurdu
-herkes salak salak konuşuyor dedi
-kim dedim
-herkes dedi
-ne diyorlar dedim
olayı onun ağzından ben anlatıyorum
**okuldaki arkadaşları kız olsun erkek olsun bunu biryerlere davet ediyorlar. ebru gitmek
istemiyor
bu durumu arkadaşları bana baglıyor benim çıkartmadığımı düşünüyorlar
bilmeden konuşarak beni ebrudan sogutmaya çalışıyorlar
benim hakkımda yeni tanıştığı kişiler soru soruyor
mesela nerde okuyor diye
ebru okumuyor diyor.ne iş yapıyor diyorlar asker diyor
benim okumayan asker ve basit birisi oldugumu anladıkları zaman suratlarında oluşan ifade
ebrunun hiç hoşuna gitmiyor
çünkü herkes ebruya salakmış gibi bakıyor onun dediğine göre
çevresindeki kız arkadaşları sürekli onu yeni erkeklerle tanıştırma peşinde oluyor
yeni tanışacakları erkekler kendilerini ebruya beğendirmek için türlü yalamalıklar yapıyor
ebru da hem kız arkadaşlarına hem de onlara
erkek arkadaşı olan birisine başka birini bulmak için uğraşlarının iğrenç oldugunu düşünüyor
tepki vermek de istemiyor kalblerini kırmamak için
bu yüzden kimseyle konuşmuyor ve kendini yalnız hissediyor
en yalnız oldugu anlarda ben yanında olamadığım için daha çok üzülüyor
ailesi ile olan konuşmalarında bazen hiç benim hakkımda soru sormamaları ebrunun gücüne
gidiyor
o istiyor ki ailesi benimle olmasını desteklesin ve kendisini teselli etsin
bunları düşünmekten okulda derslere konsantre olamıyor
tüm bu sebeblerden dolayı asosyalleştigini düşünüyor
ve en kötüsü bu hayattan nefret ediyor.ve onun deyimiyle şu lanet günler bi geçse diyor
ben seni seviyorum dediğim zaman sadece bende demesini
aslında deli gibi haykırarak bende seni çok seviyorum demek istediğini fakat ağlamaktan
korktuğu için söyleyemediğini söylüyor
sürekli ne zaman ararım diye beklemede oldugunu
içki içme olayından dolayı bana komutanların muhtemel kötü davranmalarını
alacagım cezanın az olması için dualarını
geleceğimizi
müstakbel çocuklarımızı
olur mu olmaz mı düşünceleri eşliğinde oldugunu anlattı
geçen hafta gelmeme sebebini de
parasının tümüne yakınını benim hesabıma havale ettiği olarak açıklıyor ki
ben ona bir konuşmamda paran var mı diye sordugunda babam gönderecek sağol demiştim
bunların çoğunu gözyaşlarını engellemeye çalışarak anlattı
cogunda gözlerime bakamadı
çaresizliği okunuyordu yüzünden
son noktayı çok özür dilerimle koydu öyle davrandığı günler için
—olanlara üzülüyorsun dimi ebru dedim
-evet kelebek dedi
-üzülme dedim
-nasıl üzülmem sen yoksun başkaları var oldugunu sanıyor ama onlar hiç yok zaten dedi
-üzülünce geçecek mi ki ebru gülümsemeyi öğrenmen lazım herşeye rağmen dedim
-gülemiyorum güldürmüyor hiç birşey sensiz dedi
-bana bak dedim
gülümsüyordum
-sen delisin ama dedi ağlamaklı gülümseyerek
-annemin durumunu biliyorsun dedim(özürlü olmasını kastederek doğuştan felçli bir kolunu
kullanamıyor.bir ayagı da diğerine göre kısa)
-evet biliyorum dedi
-12 yaşındaydım bana gülümsemeyi öğrettiğinde dedim
nasıl dercesine gözlerini kıstı ve bana baktı
-anadolu lisesine gideceğim ilk gündü
beni karşısına alıp
**seninle okula gelmek isterdim ilk gününde ama baban götürsün
hani annenin bu halde oldugunu görüp ilerde muhtemel arkadaşların olacak kişiler görmesin
istemiyor olacagın için anlarım seni
param da yok sana verebileceğim
herkes istediğini alırken sen alamayacaksın
aslında bunları seninle konuşmamamı gerektirecek kadar küçüksün
büyüyünce anlayacaksın üzülmenin boşa oldugunu
ama olacaklara aldırma
kaldır kafanı bana bak dedi
kafamı kaldırıp ona baktığımda
ne yapıyordu biliyor musunuz?
gülümsüyordu
hadi sende gülümse şimdi
iyi dersler oğlum dedi
üstüm giyinikti
kapıya kadar uğurlamaya geldi beni
ayakkabılarımı giyip
onunkileri de önüne koydum
ellerimi kaldırdım
hadi anne okula götür beni dercesine
gülümseyerek geldi
boyumun o zamanlar ona göre küçük olmasının avantajını
gözlyaşlarımı gizlemekte kullandım
çaktırmadan sildiğimi düşündüğüm anlarda kafamı ona çevirip gülümsedim
en gidebileceği herkesin annemi görebileceği yere kadar bırakmadım ellerini
o bana gülümsedi ben ona gülümsedim
kimseyi umursamadım
bir kere öptü beni
ben öpmeyle yetinmeyip sarıldım
-sağol anne dedim
annem kendi üzüntülerini o haldeyken yenmişse
bende onun oğluyum bende yendim
sende benim kız arkadaşımsan sende yenmelisin
şimdi gülümse bakayım dedim
gülümseyemedi ağladığı için bana sarıldı
**kendini toparlayabilmesi için yaklaşık yarım saat sessiz kaldım
sadece ona sarıldım
onun da yapmak istediği tek şey o gibiydi zaten
hafiften başlayan yağmura aldırmadık ikimizde
-hadi hastalanacaksın gidelim dedi
-ben hastalanınca sen paslanacak mısın sende hastalanırsın durduğumuz hata hadi gidelim
dedim
ayağa kalkmaya yeltendi
ben kalkmadım
-hadi dedi
-henüz değil dedim
-neden dedi
-hala gülümsemedin dedim
-zamanı gelince gülerim dedi
-tamam ben o zamanı burda bekleyeyim o zaman dedim
tamam oldu mu dedi sahte bir gülümseme ile
-ne oldu mu dedim
-güldüm ya işte dedi
-gülmüş olsan kalbimde hissederdim bunu demekki olmamış dedim
-hadi sana yemek ısmarlayayım dedi
-aç değilim henüz dedim
-oturalım o zaman ,anılarımız arasına istanbulda yağmurda oturup ıslanarak hasta olmayı da
ekleriz dedi
-çok açım ebru hadi gidelim dedim
-hayır beyefendi kendin kaşındın oturcaz dedi
-tamam oturalım ama damlalar sadece gökten yağacak bundan sonra söz mü dedim
-gidinceye kadar söz ama sensizken yine akıtırım bende birikenleri dedi
-tamam dedim
bir süre bekledikten sonra epey ıslanmıştı yağmur gören yerlerimiz
-şimdi anı mı oluyor bu dedim
—evet şikayetçi misin dedi
-hayır da fazla monoton değil mi sence dedim
-neyi varmış dedi
-istanbulda yağmur yağarken öpüşerek hasta olmayı bekledik olarak hatırlasak bu anıyı dedim
-tamam bi kere dedi
-pazarlık mı yapıcaz şimdi dedim
-deli dedi en son
kısıtlamasız öpüştükten sonra artık bir anımız vardı
kalktık
ebru inat etti bana kazak almak için
kendisi de almazsa giymeyeceğimi söyleyip onu da almaya zorladım
ıslak olanlar onda kaldı
yemek yiyebileceğimiz bir yere gittik
ebru yemek yerken biraz daha bahsetti diğer insanların benim hakkındaki görüşlerinden
destekleyenlerin de oldugunu fakat onlara bile inanmadıgını dile getirdi
hiç pişman olmadıgını
çok kolay olsa bu kadar sevemeyeceğini söyledi
-seviyoruz dimi birbirimizi dedim
-kendin cevap ver dedi
-ben seviyorum senin de sevdiğini biliyorum o zaman neden üzgünüz ki şimdi. bilmiyor
muyduk bunların olabileceğini bak sağına soluna
birbirine kıkırdayan aşkla gülen sevgililer var. onlardan bir eksiğimiz yok üstüne bir kaç yıl
fazlamız bile var. dedim
-onların sevdikleri hep yanında ama kelebek dedi
-onlar da bir gün bir süreliğine ayrılmak zorunda kalacaklar ebru. bunu onlar da biliyor ama
yaptıkları şeye dikkat et
beraber olmanın tadını çıkarıyorlar. dedim
buruk bir gülümseme ile bana baktıktan sonra elleri ellerimdeydi
ellerime dokunma süresi çoğaldıkça aşkla bakar gözleri de aydınlandı
-hadi çocuk olalım elimizdeki dondurmayı eritmeden yiyelim. keyfine varalım dondurmanın
yoksa zaman eriyip gidecek ve dondurmamızdan hiç zevk alamayacağız dedim
-benim ki çilekli olsun dedi gülümseyerek
-benimki de ballı olsun bal dudaklım dedim. ellerimi kaldırarak
-burda olmaz deli dedi
-olur?? nerdeydi bu çıkaramadım istanbul semti mi dedim
-tamam dur gideriz dedi
** yemeği yedik.e-5 küçükyalı istikametine gidecek otobüslerin yakınlarında bir yerde
oturduk
yağmur yağsam mı yağmasam mı kendi de bilmiyordu.
yağmurda sarılıyor olmamızdan herhalde ebru yine evliliğe getirdi olayı
-çocuklarımızla da gelelim buraya ilerde kelebek dedi
-yağmur yağmadığı zaman geliriz dedim
-söz mü dedi
-söz ebrum. okulun nasıl gidiyor dedim
-iyi ama zor çok çalışmak gerekiyor dedi
-sözümü erteliyorum. okulu bu sene bitirirsen seneye kışın istanbula geliriz ama çocuğumuz
olmaz dedim. sırıtarak
-yaparız ne olcak ki dedi
-bişey olmaz da erken olur dedim
-ne kadar kaldı gitmene dedi
-bir saat dedim
saat 3 buçuğa geliyordu
-sen nasıl döneceksin dedim
-biletimi aldım merak etme dedi
-hadi gel benimle dedim
onu atm ye götürdüm
atm ye gidince benim için yatırdığı paraları geri çekip ona vereceğimi anladı
-kelebek var param bak dedi. gösterdi hem parasını hemde kartını.
-olsun çok param olursa çok harcarım sende kalsın biriktirirsin ikimiz için dedim
-almam dedi inat etti
-almazsan ne öperim ne de sarılırım sen giderken.ve istanbula da gelmem seneye dedim
-yaaa off dedi.
-tam hepsini çekecekken o zaman yarısını alırım sadece dedi
-o zaman dudaktan değil yanaktan bir öpücük sarılma değil sadece tokalaşma olur. istanbul
yerine de daha yakın bir yere gideriz dedim
-tamam bende 2 hafta sonra yine gelecektim 4 hafta sonra gelirim o zaman dedi dedi
-resmen beni öpmemek için para teklif ettin şimdi bana farkında mısın? yoksa ağzım soğan mı
kokuyor dedim.
-dur bakayım dedi yaklaşıp bir kere öptü dudağımın üzerinden
-dudak yoktu dedim
-daha parayı almadım ki dedi gülerek
paranın yarısını çektim
ona uzattım
almadan bir kez daha yaklaşıp öptü
sonra çantasına koydu parayı biraz yürüdük
**ama kendi kendime sövüyorum ya gerçekten öptürmezse diye
sarılmadan ayrılınır mı lan kızdan
kendi başımı yakıcam amk blöflerim yüzünden
zaman daraldı
gitmem farz oldu askeri hukuka göre
sarılmadan tek elimi kaldırdım
ama ebru diğer elimi de kaldırıp beni öptü
bende karşılık verdim
sarılmak refleks halinde gelişti
-ebru dedim
-efendim dedi
-ebru dedim
-efendim dedi
-ebru dedim
-efendim kelebek dedi
-gülümse dedim
-seni mutlu edebiliyor muyum dedi
-çok fazla dedim
-kelebek dedi
-efendim dedim
-kelebek dedi
-efendim ebru dedim
sadece gülümsedi
bu defa ben gülemedim amk
hatta gözlerim doldu
-yeşil gözlerindeki ıslaklığı kurutta doya doya bakayım hadi gülümse şimdi dedi
yine gülemedim amk
-bana ders veren deliye bak kendin gül önce dedi
gözlerimin sileceğini çalıştırdım
damlalar yanaktayken gülümsedim
—bana tek yalanın şimdiki bu gülümsemen olsun çok seviyorum seni hadi geç kalma dedi
yanağımdan bir çift dudak ısısı ile otobüse bindim
otobüs şoförünün sikinde değildi amk neden ağladığım parasını verdim yerime geçtim
bana aldıgı kazagın dirsegi ile camdaki buguyu silince gördüğüm ebru
hala gülümsüyordu
en azından gülümsemeyi deniyordu
ondan ayrılırken bir yalan daha attım gülüşümle
otobüsdeki yaşlı teyzeler yanıma yanıma yanaştı
kalksana amk yaşlıyım ben oturayım dercesine
sike sike kalktım
ayrılık acısını otobüsde ayakta bir yerlere tutunarak ve şoför amcanın arkaya ilerleyelim
komutlarına uymaya çalışarak çektim
arkaya ilerlerken
geride bıraktığım sadece şoför maali değil aynı zamanda ebrumdu otobüs ilerlerlediğinden
ayrıca ekşına dogru da yürüyordum aynı zamanda
otobüsde bir liselinin manitasına manitayı siklemezcesine mesaj yazması bile imrenilecek bir
durum haline geldi benim için
muhtemelen benim yaşadıklarımı yaşamadığı için o telefonda yazdığı kelimelere benim
göstereceğim kadar önem göstermiyordu
otobüs kışla muhitine yaklaşınca
amına çakim arkadaşım inecek var demek geldi içimden ama
şoförü nezaretlik kendimi hastanelik etmek istemediğim için sadece düğmeye bastım
yine tırmanılması gereken kışla
yine nizami olup olmadığımı kontrolünün yapıldığı nizamiye kapısı
bir an önce üstümü değiştirip içtimaya hazır olma çabası
yemek sırası yat içtiması
askerlerin bugün bi manita ayarladım
istesem kesin verir palavraları
sabah kalk boş pazar günü top tekmele
çarşı iznine çıkmamışlarla askerlik düşer mi lan geyiğinden sonra
ebruyu aradım
-nasılsın dedim
-iyiyim yalancı sen nasılsın dedi
-yalancıkdan güldüğümü nasıl anladın dedim
—bırakta tanıyayım seni o kadar dedi
-seni ne kadar sevdiğimi bilecek kadar tanı yeter dedim
-o zaman çoktan en iyi dostum olmuşsun da sen beni tanıyor musun yeterince dedi
-tatile gelmedin herhalde bugün sevdiğinden gelmişsindir dimi dedim
-yok yeterince tanıyamamışsın henüz hala bana sormandan belli dedi
-benim sana soracağım tek soru olur ama cevaplamanı istemiyorum ebru dedim



37



-soru ne neden cevap istemiyorsun dedi
-hep sevebilecek misin beni? soru bu dedim
-evet tabi ki dedi
-cevaplama ebru sadece yaşat dedim
-bildiklerimi söylerim tahmin ettiklerim için belki, umarım,inşallah gibi şeyler derim dedi
-sen beni sevebilecek misin hep dedi
-o benim sorum kendine başka soru bul dedim
-geleceğimize belkileri umup inşallahlarla dualarda mısın yoksa evet diyecek kadar inanıyor
musun kalbine dedi
vay amk üzerime gelen kişi camını kırdığım bakkal amca mı lan
kaçsam kesin yine yakalar beni aynı mahalledeyiz amk sike sike cevap verecez ebruya
-dostunum ben unuttun mu?hani şu çok iyi tanıdığın dostun. sürekli bildiğin soruları sormak
sıkıcı gelmiyor mu sayın hocam dedim
-yanlış cevap verirse sıfır verme heyecanı da zevkli oluyor ama sayın öğrencim dedi
bakkal amca kafaya koymuş ya göt ya cam diyor amk. tamam babama yaptırtıcam camları
dicem ki affedecek beni amk kaçarı yok
-inanıyorum dedim
-neye inanıyorsun dedi
-kalbime dedim
-ne diyor peki dedi
-tek kelime mırıldanıyor ama hiç sıkıcı gelmiyor şarkı dedim
-alla alla neymiş o dedi
-ebrum dedim
—bende dinliyorum ona benzer bir şarkı dedi
-muhtemelen beste aynı sanatçınındır dedim
-olabilir seninkinin bestecisi kim dedi
-aşk dedim
güldü
-müzik kime ait peki dedi
-kalbim ritimleri belirliyor dedim
-deli yaa dedi
-delirten kim acaba dedim
-tamam yine suçlu benim o zaman dedi
-ben mutluyum senin işlediğin suçlardan merak etme dedim
-suçlu sensin bitir şu askerlik cezanı da gel artık dedi
-az kaldı merak etme dedim
-ankaraya gelsene kelebek dedi
-ne zaman dedim
-izin kullan gel dedi
amacını tahmin etmek zor değildi beni çevresindekilere göstercek alın işte sevgilim bu
ankaraya benim için geldi. bakın el eleyiz mutluyuz
gördüğünüz gibi başka bir erkeğe ihtiyacım yok demek istiyordu diğer insanlara
-tamam bakarız diyebildim
ama tepkisi sert oldu
-bakma gel işte dedi
-tamam ebru geleceğim dedim
-hayır gelmiyeceksin beni mutlu etmek için diyorsun dedi
-ebru tükürük bende kalsın gelince iade ederim sana dedim
-iyi bakalım görücez dedi.ama geleceğime inanmışlık vardı o yüzden mutlu geliyordu sesi
-gitmem lazım içtima vakti geliyor dedim
-tamam aşkım dedi
-beni hala seviyor musun dedim.
-düşünmem lazım dedi öyle makarasına
-niye düşünüyorsun ki iki dakika kalbine soruver cevabıda direk copy paste yap bana dedim
-seviyormuşum o zaman dedi
-bende seni seviyormuşum görüşürüz dedim
** tel kapandı
hala asker oldugumuzu hemen farkettiren
kasıntı uzman çavuşlardan birisi
-kapat telefonları geç sıraya komutlarını arka arkaya verince anladım
yat kalk
ve ekşın
geriye dönüş yaptı bana karşı
-gel amına çakim arkadaşım dedi
sabah içtimasından önce
ben ebru ile ilgili ne yaptığımı soracağını beklerken
-amına çakim durum mühim arkadaşım dedi
-emredin komutanım dedim
-sana bir görev verecem hatırlat bana içtimadan sonra dedi
ben içtimaya koştum
o da geldi
içtima sonrası kapısını çalıp görevi hatırlattım merak içindeyken
-amına çakim arkadaşım kışlada başka taburdan birisi firar etmiş dedi
benimle alakasını düşünürken devam etti
-amına çakim ben sizin ananızım burda babanızım sizin başınıza bi bok gelirse ilk hesab bana
sorulur.ben ekşın peşinde koşarken
kim ne bok yiyor onları araştırırken hangi askerin de derdi var bilemiyorum
zaten bana söylemezler korkularından hiç dert dinleyen birine benzemiyorum
ama sen bizim bölükteki askerlerlerle nasılsın diye başla bi dertleri varsa anlatırlar zaten
kıyıda köşede kimseyle konuşmayanlarla konuş
amına çakim arkadaşım kısacası dertli askerleri bul getir bana dedi
-ne yapacaksınız peki dertli olanlarla komutanım dedim
keşke demeseydim
—karşılıklı içki içecez amına çakim sende gelirsin tam olur o zaman alkolik seni dedi
-emredersiniz dedim ayarı yemiş bir şekilde
askerlere gidiyorum nasılsınız lan diyorum hepsi şafak derdinde amk
bitmiyor da bitmiyor diyor herkes
öyle kimseden ahım şahım dert bulamadım
ama ekşına eli boş gidilmezdi
bi tanesini not aldım
izni bitmiş ama çok özlemiş
bi tanesinin anne ve babası konuşma yeteneğinden yoksun onlarla irtibata geçemiyor
bi tanesi görevinden çok şikayetçi ve başka görev almak istiyor
diye ekşına notları verdim
-görevini beğenmeyeni getir amına çakim dedi
getirdim
-görevin nesinden memnun değilsin amına çakim dedi
-memnunum komutanım dedi piç
-tamam çıkabilirsin iyi görevler arkadaşım dedi
-gel amına çakim dedi bana
yanına yaklaştığımda
-yanlış istihbarat amına çakim cezanı seç dedi
-siz nasıl uygun görürseniz komutanım dedim
-tamam amına çakim sonra karar veririz şu izni biteni çağır dedi
onu da çağırdım ama tırsıyom bi amcıklık da o yapacak diye
-iznin kaldı mı amına çakim dedi
-kalmadı komutanım dedi asker
-izin istiyor musun dedi
-hayır komutanım az kaldı zaten dedi
-tamam çıkabilirsiniz dedi askere bana siktim seni kelebek dercesine bakarken
-diğerini de çağırayım mı komutanım dedim
-elli yıllık karım gibisin amına çakim seni sikmeye bile üşenir oldum dedi
** -komutanım dedim lafı ağzıma sokup
-çağır amına çakim dedi
-anlat amına çakim dedi askere
asker durumunu anlattı
annesi ve babası ile sadece işaret dilinde konuştugunu hafta sonları çarşı izninde web cam da
konuşabildiklerini
ama hafta içi veya çarşı izni kesildiğinde onları merak ettiğini diğer kişilerle telefonla görüşüp
onlara bilgi ulaştırdıgını ama bunun da her zaman olmadıgını söyledi asker
-tamam amına çakim götün kaşınmasın gözüme fazla batma çarşı iznin kesilmeyecek.
haftanın salı ve perşembe günleri de bana uğra dedi
salı ve perşembe günleri neden uğra dediğini sonradan anladım. kendi telefonundan çocugun
annesi ve babasına mesaj yazıp
hal hatır soruyormuş ama bunu ben göremediğim zamanlarda yapmış kimse bilmesin diye
diyeceksiniz ki çocugun annesi ve babası nerden biliyor mesaj yazmayı bende bilmiyom
biliyormuş işte amk
son getirdiğim askerdeki bir sorunu çözdüğümüz için ekşın mutluydu
-başka var mı amına çakim dedi
-şimdilik yok komutanım dedim
-vay amına çakim içecek adam çıkmadı bu günü de alkolsüz geçireceksin dedi
diline düştüğüm adamın farkındasınız
-görev burda bitmedi amına çakima araştırmaya devam et dedi
-emredersiniz dedim de daha kim bana derdini söyler amk gördüler derdi olanı ekşına
götürdüğümü
zaman geçti
ekşınla aramız yine eskisi gibi olmaya başladı
ebruyla görüşmelerimizde
gelmiyor musun
ne zaman geleceksin
gel artık gibi ardı arkası bitmeyen
güvensizlik konuşmalarından sonra
mahkeme tarihi geçsin gelecem dedim en son
mahkemeye gittik vakti geldiği zaman
eksik evrak yüzünden ve nöbetçi hakim yüzbaşının
bu olayın emsallerine bakmak istemesinden dolayı
yine ertelendi 45 gün sonraya
ertelendiğini ekşına bildirip izin istedim
ekşında verdi fazla zorlamadı
10 gün daha izin aldım
direk otobüse binip ebruya haber vermeden ankaraya gittim
normal bir telefonla onu aradım
** -nerdesin dedim
-yurttayım dedi
-ankarada bildiğin çiçekçi var mı dedim
-hayırdır dedi
-bi sevdiğime gül almam lazımda dedim
-bi dakika ya sen nerdesin şimdi dedi
yerimi söyledim
-sakın kıpırdama geliyorum hemen dedi
bende bi bok anlamadım yaptıgımdan nasıl sürprizse amk hem haber vermeden geliyom
hemde sürpriz yapmadan onu çağırıyorum
ama sürpriz yapamamam da başka bir etken daha vardı
para yoktu amk cepte çıksa çıksa şimdilerin 100 lirası çıkardı
o da alanyaya dönüş yolunda anca yetecek bir paraydı
gelince kızdı bana
-neden haber vermiyorsun diye
-kusura bakma dedim
-kaç gün izin kullanacaksın dedi
-10 gün dedim
-tamam yeter dedi
-kaç gün burda kalayım dedim
-10 gün tabikide dedi
ne demek on gün lan alanyaya gitmeyecek miyim amk
-10 gün nasıl kalacam burda dedim
-pansiyonda kalırız beraber dedi
-alanya dedim
-bensiz gidemezsin kelebek dedi
-beraber gidelim o zaman dedim
-okul var dedi
sonra hiç hesablamadığım bişey oldugunu daha farkettim
neden izinli olacagı bir bayram yada seyranda kullanmadım ki izni
iznin piç olacağı şimdiden belliydi
inat edip alanyaya gidecem desem aramız bozulacaktı
kalacak olsam para yok
-alanyaya hafta sonu bari gidelim de para alayım dedim
-bende para var kelebek.bir daha alanya lafı edersen elif için gittiğini düşünmeye başlar olay
çıkartırım dedi
resmen beni çevresine tanıtmak
kendini mutlu etmek için kullanacaga benziyordu
öyle ahım şahım da değilim ki amk
bakınca vay amk ebrunun sapına bak ne kadar yakışıklıymış desinler
ebru bilmiyor ki
her çiçek arının damağına göre güzel
—bende dinliyorum ona benzer bir şarkı dedi
-muhtemelen beste aynı sanatçınındır dedim
-olabilir seninkinin bestecisi kim dedi
-aşk dedim
güldü
-müzik kime ait peki dedi
-kalbim ritimleri belirliyor dedim
-deli yaa dedi
-delirten kim acaba dedim
-tamam yine suçlu benim o zaman dedi
-ben mutluyum senin işlediğin suçlardan merak etme dedim
-suçlu sensin bitir şu askerlik cezanı da gel artık dedi
-az kaldı merak etme dedim
-ankaraya gelsene kelebek dedi
-ne zaman dedim
-izin kullan gel dedi
amacını tahmin etmek zor değildi beni çevresindekilere göstercek alın işte sevgilim bu
ankaraya benim için geldi. bakın el eleyiz mutluyuz
gördüğünüz gibi başka bir erkeğe ihtiyacım yok demek istiyordu diğer insanlara
-tamam bakarız diyebildim
ama tepkisi sert oldu
-bakma gel işte dedi
-tamam ebru geleceğim dedim
-hayır gelmiyeceksin beni mutlu etmek için diyorsun dedi
-ebru tükürük bende kalsın gelince iade ederim sana dedim
-iyi bakalım görücez dedi.ama geleceğime inanmışlık vardı o yüzden mutlu geliyordu sesi
-gitmem lazım içtima vakti geliyor dedim
-tamam aşkım dedi
-beni hala seviyor musun dedim.
-düşünmem lazım dedi öyle makarasına
-niye düşünüyorsun ki iki dakika kalbine soruver cevabıda direk copy paste yap bana dedim
-seviyormuşum o zaman dedi
-bende seni seviyormuşum görüşürüz dedim
** tel kapandı
hala asker oldugumuzu hemen farkettiren
kasıntı uzman çavuşlardan birisi
-kapat telefonları geç sıraya komutlarını arka arkaya verince anladım
yat kalk
ve ekşın
geriye dönüş yaptı bana karşı
-gel amına çakim arkadaşım dedi
sabah içtimasından önce
ben ebru ile ilgili ne yaptığımı soracağını beklerken
-amına çakim durum mühim arkadaşım dedi
-emredin komutanım dedim
-sana bir görev verecem hatırlat bana içtimadan sonra dedi
ben içtimaya koştum
o da geldi
içtima sonrası kapısını çalıp görevi hatırlattım merak içindeyken
-amına çakim arkadaşım kışlada başka taburdan birisi firar etmiş dedi
benimle alakasını düşünürken devam etti
-amına çakim ben sizin ananızım burda babanızım sizin başınıza bi bok gelirse ilk hesab bana
sorulur.ben ekşın peşinde koşarken
kim ne bok yiyor onları araştırırken hangi askerin de derdi var bilemiyorum
zaten bana söylemezler korkularından hiç dert dinleyen birine benzemiyorum
ama sen bizim bölükteki askerlerlerle nasılsın diye başla bi dertleri varsa anlatırlar zaten
kıyıda köşede kimseyle konuşmayanlarla konuş
amına çakim arkadaşım kısacası dertli askerleri bul getir bana dedi
-ne yapacaksınız peki dertli olanlarla komutanım dedim
keşke demeseydim
—karşılıklı içki içecez amına çakim sende gelirsin tam olur o zaman alkolik seni dedi
-emredersiniz dedim ayarı yemiş bir şekilde
askerlere gidiyorum nasılsınız lan diyorum hepsi şafak derdinde amk
bitmiyor da bitmiyor diyor herkes
öyle kimseden ahım şahım dert bulamadım
ama ekşına eli boş gidilmezdi
bi tanesini not aldım
izni bitmiş ama çok özlemiş
bi tanesinin anne ve babası konuşma yeteneğinden yoksun onlarla irtibata geçemiyor
bi tanesi görevinden çok şikayetçi ve başka görev almak istiyor
diye ekşına notları verdim
-görevini beğenmeyeni getir amına çakim dedi
getirdim
-görevin nesinden memnun değilsin amına çakim dedi
-memnunum komutanım dedi piç
-tamam çıkabilirsin iyi görevler arkadaşım dedi
-gel amına çakim dedi bana
yanına yaklaştığımda
-yanlış istihbarat amına çakim cezanı seç dedi
-siz nasıl uygun görürseniz komutanım dedim
-tamam amına çakim sonra karar veririz şu izni biteni çağır dedi
onu da çağırdım ama tırsıyom bi amcıklık da o yapacak diye
-iznin kaldı mı amına çakim dedi
-kalmadı komutanım dedi asker
-izin istiyor musun dedi
-hayır komutanım az kaldı zaten dedi
-tamam çıkabilirsiniz dedi askere bana siktim seni kelebek dercesine bakarken
-diğerini de çağırayım mı komutanım dedim
-elli yıllık karım gibisin amına çakim seni sikmeye bile üşenir oldum dedi
** -komutanım dedim lafı ağzıma sokup
-çağır amına çakim dedi
-anlat amına çakim dedi askere
asker durumunu anlattı
annesi ve babası ile sadece işaret dilinde konuştugunu hafta sonları çarşı izninde web cam da
konuşabildiklerini
ama hafta içi veya çarşı izni kesildiğinde onları merak ettiğini diğer kişilerle telefonla görüşüp
onlara bilgi ulaştırdıgını ama bunun da her zaman olmadıgını söyledi asker
-tamam amına çakim götün kaşınmasın gözüme fazla batma çarşı iznin kesilmeyecek.
haftanın salı ve perşembe günleri de bana uğra dedi
salı ve perşembe günleri neden uğra dediğini sonradan anladım. kendi telefonundan çocugun
annesi ve babasına mesaj yazıp
hal hatır soruyormuş ama bunu ben göremediğim zamanlarda yapmış kimse bilmesin diye
diyeceksiniz ki çocugun annesi ve babası nerden biliyor mesaj yazmayı bende bilmiyom
biliyormuş işte amk
son getirdiğim askerdeki bir sorunu çözdüğümüz için ekşın mutluydu
-başka var mı amına çakim dedi
-şimdilik yok komutanım dedim
-vay amına çakim içecek adam çıkmadı bu günü de alkolsüz geçireceksin dedi
diline düştüğüm adamın farkındasınız
-görev burda bitmedi amına çakima araştırmaya devam et dedi
-emredersiniz dedim de daha kim bana derdini söyler amk gördüler derdi olanı ekşına
götürdüğümü
zaman geçti
ekşınla aramız yine eskisi gibi olmaya başladı
ebruyla görüşmelerimizde
gelmiyor musun
ne zaman geleceksin
gel artık gibi ardı arkası bitmeyen
güvensizlik konuşmalarından sonra
mahkeme tarihi geçsin gelecem dedim en son
mahkemeye gittik vakti geldiği zaman
eksik evrak yüzünden ve nöbetçi hakim yüzbaşının
bu olayın emsallerine bakmak istemesinden dolayı
yine ertelendi 45 gün sonraya
ertelendiğini ekşına bildirip izin istedim
ekşında verdi fazla zorlamadı
10 gün daha izin aldım
direk otobüse binip ebruya haber vermeden ankaraya gittim
normal bir telefonla onu aradım
** -nerdesin dedim
-yurttayım dedi
-ankarada bildiğin çiçekçi var mı dedim
-hayırdır dedi
-bi sevdiğime gül almam lazımda dedim
-bi dakika ya sen nerdesin şimdi dedi
yerimi söyledim
-sakın kıpırdama geliyorum hemen dedi
bende bi bok anlamadım yaptıgımdan nasıl sürprizse amk hem haber vermeden geliyom
hemde sürpriz yapmadan onu çağırıyorum
ama sürpriz yapamamam da başka bir etken daha vardı
para yoktu amk cepte çıksa çıksa şimdilerin 100 lirası çıkardı
o da alanyaya dönüş yolunda anca yetecek bir paraydı
gelince kızdı bana
-neden haber vermiyorsun diye
-kusura bakma dedim
-kaç gün izin kullanacaksın dedi
-10 gün dedim
-tamam yeter dedi
-kaç gün burda kalayım dedim
-10 gün tabikide dedi
ne demek on gün lan alanyaya gitmeyecek miyim amk
-10 gün nasıl kalacam burda dedim
-pansiyonda kalırız beraber dedi
-alanya dedim
-bensiz gidemezsin kelebek dedi
-beraber gidelim o zaman dedim
-okul var dedi
sonra hiç hesablamadığım bişey oldugunu daha farkettim
neden izinli olacagı bir bayram yada seyranda kullanmadım ki izni
iznin piç olacağı şimdiden belliydi
inat edip alanyaya gidecem desem aramız bozulacaktı
kalacak olsam para yok
-alanyaya hafta sonu bari gidelim de para alayım dedim
-bende para var kelebek.bir daha alanya lafı edersen elif için gittiğini düşünmeye başlar olay
çıkartırım dedi
resmen beni çevresine tanıtmak
kendini mutlu etmek için kullanacaga benziyordu
öyle ahım şahım da değilim ki amk
bakınca vay amk ebrunun sapına bak ne kadar yakışıklıymış desinler
ebru bilmiyor ki
her çiçek arının damağına göre güzel
**hani olurya amk manitanız aşkııııım bi film çıkmış mutlaka gidelim der
siz hangi filmdir diye sorarsınız en sevmediğiniz tarzda boktan bi film çıkar
ama sike sike de gidersiniz baygın baygın 1 buçuk saat filmi izlersiniz
nasıldı diye sorunca çok iyiymiş diye eleştirmen olursunuz iki dakika
ebrunun beğendiği film on gün sürecekti
ben niye mi katlanacaktım bu filme??
ileriyi görme diyelim
geceleri ne bok yiyeceğimi bilemez halde askerlik yapmak istemiyordum
-karnın aç mı dedi
önce şu kalacagımız yere bi gidelim valizi filan bırakayım dedim
-hmm nerde vardı dur bi saniye dedi
telefon açtı bir arkadaşına
telefonla konuşmayı yarıda kesip
-kız arkadaşımın evinde boş oda var orda kalalım mı dedi
-sen bilirsin dedim
düşünmeden ama aslında otele verilecek parayı düşünerek
-tamam hadi gidiyoruz dedi telefon konuşmasından sonra
eve gittik
aynı ev daha önce gittiğim
kızlar beni daha önceden tanıdığı için
hoş denilebilecek bir karşılama
ben odaya geçtim
ebruda geldi
-biraz yorgunum uzanayım dedim
-tamam dedi
3 4 saat uyumuşum akşam olmuş
seslere uyandım
sanki çarşı marş bestelemiş onu deniyorlar ama henüz hep bir ağızdan söyleyemiyorlar
dışarı çıkmaya bile korktum amk kalabalıktan
**çünkü muhtemelen içeri girince insanların hepsi birden bana bakacak
ve buyrun bu da kelebek diyecek birisi
elimi yüzümü yıkamam lazım odadan çıkamıyorum korkudan sanki umumi wc de açık renkli
donuma sıçtımda topluma çıkmaya korkuyorum
hafifçe araladım kapıyı
baktım kimse yok piyasada
bekledim ebru gelir diye
hani telefonda yok ki ebru gel kalktım artık diyeyim
yarım saat kadar daha bekledikten sonra ebru geldi
-uyandın mı derken öpmesi de bir oldu
-bunlar kim dedim
-arkadaşlar dedi
-ilk gün sadece ikimiz oluruz sanıyordum dedim
rahatsızlığımı belirtmek için
-kusura bakma hadi gel dedi
-ebru böyle tanışma mı olur dedim
-ya gel bişey olmaz dedi
üstümü değiştirdim ondan aldığım cesaretle beraber dışarı çıkıp zaten kısa olan saçlara
aklımca ayar vermeye çalıştım
içeri girmeye hazırım ama hangi kimlikle gireceğimi bilmiyorum
sessiz sakin olsam
mal amk bu derler
çok konuşsam ne diyo lan bu derler
ne bok yiyeceğimi bilmeden içeri girdim
haliyle bir sırıtma belirdi suratımda nezaketen
hepsine bi göz gezdirdim
bildiğin insan amk kahvede maç izleyen cemaatin tv sinin önüne geçmiş gibi hissettim
kendimi
merhaba dedi hepsi gel otur diye de yer gösterdiler
ama benim nedense ebruyu annem ellerini de en güvenli yermiş gibi hissetmek geldi içimden
velhasıl oturduk
**kısa bir sessizlikten esnasında
olay mahalini inceledim
ne oluyor amk burda dercesine
herşey home party stilinde hazırlanmış
içkiler mezeler çerez falan
kim kimin manitası bilene aşk olsun zaten
çoğu turistlerden gördüğüm tarzda entel dedikleri cinsten
belli ama amk adamlar okumuş
çenesi gevşeğin birisi
eeee diye başlayan sıkıcı sorulardan bir tane sordu
daha da ardı arkası kesilmedi
sıkıldım tabi haliyle
her cevabımı yavşak bir gülümseme ile süslemek zorunda hissediyordum kendimi çünkü
konu burda mı kalacaksınıza geldi
evet cevabına
piçin birinin aklı sıra yaptığı
-ben yıllardır yalvarıyorum bir gece müsade etmediniz burda kalmama aşk olsun esprisi ile
muhabbet başka yerlere kaydı
komik değildi bana göre ama işe yaradı amk benim üzerimdeki yogunluk azaldı
kendi aralarında şakalaşırken ben ebruya aç oldugumu söyledim
beni takip et diyerek mutfaga götürdü
mutfakta sarıldı
-ne yemek istersin aşkım dedi
-sen yedin mi dedim
-evet dedi
-tamam bende aç değilim o zaman dedim. bensiz yediğine kızdığım için
yine de koydu önümebi kaç tabak yanıma oturdu
aklına yeni gelen soruları sordu
-nasılsın? askerlik nasıl? mahkemeden haber var mı? annele görüştün mü?
biliyor mu burda oldugunu gibi
**diğerlerine normal cevap verip
-annem burda oldugumu bilse kızar bana neden gelmiyorum diye dedim
-tamam ben içeri geçiyorum dedi
içeri geçme sebebi belli amk dedikodu dinleyecek millet benim hakkımda ne düşünüyormuş
onu öğrenecek
bende içeri geçtim
-oo barmenmişsin hocam ne içelim ne tavsiye edersin dedi
-bugüne kadar nelerden hoşlandın dedim
gittiği barlarda içtiği yada sağdan soldan duyduğu kokteylerin ismini söyledi
bana cevap hakkı düşmeden herkes barmenmiş gibi yok o da güzel bu da güzel diye fikirlerini
söyledi
benimde canıma minnet zaten
-basit yapabileceğimiz bir kokteyl var mı dedi
-tatlı mı ekşi mi dedim
bş kaç kişi tatlı diğerleri ekşimsi bişeyler istedi
ikisine de birer kokteyl tarifi verdim basit yapabileceği
kendi aralarında ki konuşmaları bana göre çok uyuzdu
biri salakça fikrini söylüyor sonra topu başkasına atıp sen ne düşünüyorsun diyordu
zaten konuşma tarzları ekşiciler gibi amk uyuz uyuz. çok bilmiş tarzında
gidin desen kimi nere kovuyon sike sike katlandım
bana sorduklarına cevap verdim
fazladan soru sormadım hiç
bana laf sokmaya çalışan olmadığı için bende onlara bişey sokmak zorunda kalmadım
sadece barmensin bira içiyorsun şaşırtıcı dedi birisi
-evet haklısın erkek olup erkekle konuşmak kadar garip değil mi dedim
muhtemelen anlamadı hiçbirisi belki sonra sonra anlamışlardır ne demek istediğimi
ben piçlerden şişe çevirmece tarzında bir oyun beklerdim ama
iyi ki oynamadılar sadece içip içip konuştular
bazıları erken ayrıldı
kalanları da ev sahibi kızlar kovaladı belirli bir saatten sonra yarın görüşürüz diye
biz konuşmaya devam ettik ebru yanımda bana yaslanmışken
kızlar da müsade isteyip gittiler odalarına
ebru başbaşa kalmayı bana teşekkür ederek
hem geldiğim için hemde arkadaşlarına iyi davrandığım için
sorun değil yatalım mı dedim
-hastayım kelebek dedi
-tamam işte yatalım hadi dedim
yatağa geçtik bi kaç öpüşme sarılma derken
sabah kalkıp kızlarla beraber kahvaltı yaptıktan sonra
—nereye gitmek istersin dedi
-sen bilirsin dedim. imalıca
-hadi çıkalım karar veririz dedi
-okulun yok mu bugün dedim
-bugün yok dedi
olaylar ne yapsak ne yapsak derken
bir yere oturup konuşma
bir yerde yemek yeme
yapacak hiç bişey bulamayıp sinemaya gitme
sonra bişey içip eve geldiğimizde
sanki param olsa hepsini ben ödeyecekmisim hissi veren cebimdeki paranın ciddi miktarda
azalışı
hani ebru hadi kelebek işine bak dese
ankarada beş parasız asker başıma kalacaktım
sonra tek yol hale gidip kamyoncunun birisiyle göt karşılığı alanya istikametine gitmek olurdu
herhalde
izin kritiği yaptığımda farkettim ki
aslında acınacak haldeyim
herkese göre göreceli olan aşkın peşinde koşarken
kendimi bıraktığım yerlerin farkında değilim
resmen her konuda bir kızın eline bakıyor haldeyim
hiçbir şeyde naz yapma lüksüm kalmamış
ne param var aldığı şeylere ben bunu yemem şunu isterim diyebiliyorum
ne de göt var ebru ben bu hayatı kabul edemem ben gidiyorum diyebiliyorum
ne bok yersem yiyeyim ebru her zaman iki bir önde
aşk artı para onda oldugu için
yakında bu skora eğitim de eklenecek
3 1 den sonra maçı berabere getirebilmek için
aşka attığım bacak arası golün 3 gol değerinde olması gerekecek mahalle maçlarında oldugu
gibi
**kahvaltı için ekmek alımına beni görevlendirdiler
co-görevli ise ebru oldu
buz gibi havada yeni yağmış kar’ı ayakla tekmeleyip biraz havaya biraz da ebrunun
bacaklarına doğru gelmiş olmasının
ebru da yarattığı etki kar’ı gayleştirip üzerime fırlatması şeklinde oldu
bir kısmını elimle sıyırıp yoluma devam ederken
ikinci hamleyi de yapmasına yine ses çıkarmadım
ebru kartopu oynunu oynamak için çok hevesli gibiydi
ama ben bu oyun için incinin jane’i gibi çok sıkıcı bir karektere büründüm
hiç karşılık vermeyerek
amacım sıkıcı olmak değil onun hastalanmasından korkmaktı
ekmeği alıp geri dönerken atmaya devam etti
ben ses çıkarmadıkça olayı abarttı
karı avuçlayıp boynumda aşşağı bırakmaya kadar gitti olay
biraz silkelenip yıkılmadan yoluma devam etmeye çalışırken
ebru benim önümü kesti karşımda durarak
yere eğilip yol kenarında birikmiş kardan bir avuç alarak
elime bıraktı
sonra yine eğilip
bir avuç daha aldı
doğum günü pastasını suratıma yapıştırır gibi yapıştırdı
sonra bana bakarken benim de ona aynısını yapacağımı düşündüğü için
gözlerini kapadı
suratına avuçlarımdakini değil dudaklarımdakini yapıştırdım
-gıcıksın dedi
**önden önden yürümeye devam etti
kahvaltı hemen hemen hazırdı
bi kaç mutfaktan masaya nakliye işine bende yardımcı olduktan sonra
ebru okula gitmesi gerekirken gitmemeye karar verdi
benim için sorun olmadığını söylesemde gitmedi
kahvaltı sonrası yine yalnız kaldık evde
yatağa geçip uzanarak konuştuk
-kızgın mısın bana dedi
-beni hastalandırmaya teşebbüs ettiğin için mi dedim
-benimle kalmanı istediğim için dedi
-ben mutluyum seninle olmaktan dedim
-tamam istersen gideriz alanyaya beraber dedi
-sen bilirsin dedim
-bu hafta sonu gideriz o zaman cuma gününden dedi
-tamam dedim
bu tavrı beni biraz yumuşattı bütün kırgınlığımı aldı
bende aşkın gazına gelip sarılmalarımdaki samimiyeti arttırdım
resmen fingirdek birisi oldum amk ona karşı
yeterli fingirdeşmeyi gerçekleştirdikten sonra
-hadi dışarı çıkalım dedi
-kar sadece yerde kalacak ama dedim
-söz veremem hem seninle oynaması da zevkli değil dedi
-başka bişey buluruz zevk alacağın hadi dedim
dışarı çıktık. cebimin bakiyesi 10 türkiş lira(tahmini) beyler
ona da deli gibi sigara alasım var zaten
anlayacağınız onu da yok sayın
ne desem ki kıza hadi bi yere gidelim desem neyle diyecem
lafla gidilebilecek yerleri düşündüm
sadece yürü ve kartopu oyna en ucuzu bu
sıfır maliyet amk
**diyeceksiniz ki lan mal neden babanı arayıpda istemiyorsun
nerden arayacan amk telefonda çıkacak ankarada oldugum
ekşın reyize sarıldım
ebruya telefon açmam gerektiğini söyledim komutanıma
aradım ekşını cepte kalan kontur kartlarından
-y.s.kelebek antalya deyince
-alkollümüsün amına çakim dedi
-hayır komutanım hava soguk ondan öyle geliyordur sesim dedim
-kanyak iç amına çakim o zaman dedi
-emredersiniz dedim. sessiz gülerek
-söyle amına çakim tam baskın yapmak üzereydim dedi
durumu anlattım ankarada oldugumu söyledim para lazım komutanım dedim
-amına çakim ben sana nasıl vereyim şimdi parayı dedi
-bunu düşünemeden aradım komutanım dedim
-tamam amına çakim 30 dk sonra beni tekrar ara dedi
emredersiniz dememe gerek kalmadan kapattı telefonu
30 dk nasıl dolar diye düşünürken ebrunun kartopu heyecanı geçmemiş gibiydi
o da eğlensin diye üzerine fırlatıyormuş gibi yapıp ıskalar geçen atışlar yaptım
ama o direk bana atıyordu acaba acır mı halime diye
bana attıklarına karşı boksör reflekslerimi kullanmadım hiç
hassiktir ne boksörü ne refleksi amk içimiz dışımız şamar yemek zaten
ebru benden sinirini iyice çıkardıktan sonra
parmaklarım artık çok üşümekten ısı basınç yapıyordu
zaman da dolunca ekşını tekrar aradım
bana bir adres kışla adresi verdi
orda bir komutan ismi söyledi
o sana verecek git ondan al amına çakim dedi
-emredersiniz deyip kapattım
bowlinge gittik ebruyla
ben bowling oynamaktan çok sıcak bir yerde olmama sevindim
ankaralı panpalarıma allah sabır versin kışları
götünüz donmuyor mu amk?
yine hesablar ebrudan
** akşam eve geldiğimizde önceden aldığımız malzemelerle kızlara yemek pişirecektim
yapması çok basit olan tavuk köri malzemelerini aldık
ebru aldı daha dogrusu
ben onları hazırlarken ebrunun hastalanıyor oldugunu farkettik
yemekleri yeyip kızlarla hoş beş muhabbet ettikten sonra
ebru hafiften hasta haliyle kafeye gideceğimizi söyledi
bir kafeye gittik
yine üni gençliği orda
muhabbet aynı
okul böyle hoca şöyle
bana ebrunun abarttıgı kadar kimse ilgi göstermedi
herkes normal konuşuyordu amk
esmer yakışıklı bir arkadaş
ebruya yaklaşıp
-bu mu kelebek dedi
ben kim lan bu amcık diye bakarken
-evet dedi ebru
-merhaba memnun oldum çok duydum adını dedi kendisini de tanıtarak
-bende memnun oldum dedim hiç olmadığım halde
hani dedim artık gördü kim oldugumu merakını giderdi
gider rahat bırakır bizi diye düşündüm ama
ebruyla muhabbete daldılar
durumu aynen özetliyorum
**bi ortama gidilmeye karar verilir eğlence amaçlı
beraber bişeyler yapmak adına
sonra sözde senle eğlenmeye ve vakit geçirmeye gelmiş kişi
elinden telefonu düşürmez
mesaj da mesaj mesaj da mesaj
arasıra da sana eğleniyor musun diye sorar
içten içe uyuz olursun
yada aynı şekilde eğlenmeye çıkmışdır
sik gibi eski bir tanıdıgını görür havadan sudan veya her ne boktansa gerekeksiz gereksiz
konuşur dururlar
bu durumda onların konuşmasını ve mesajlaşmasını beklerken
zaman sana wc sırasında içerdeki lavugun bir an önce sıçmasını beklemek kadar zor gelir
bırak amk yeter işte konuştun
sonra görüşürüz de yolla
yok amk 40 dakika kadar geyik sardırdılar
işin boktan tarafı lavugun da kız arkadaşı var
o da wc kapısında bir an önce sıçılmasını bekliyor
kapıya vurmam gerekti beyler
nasıl lafa girsem kalbini kırmadan benimle ilgilense biraz da diye düşünürken
**imdadıma lavugun manitası yetişti
çok tatlı bir ses tonu ile bana
-nasıl geçiyor askerlik dedi
bende iyi geçiyor sizin okul nasıl derken
ebru lavugu bıraktı bize döndü ne konuşuyoruz acaba diye
ortam bir anda gerildi bana bakışlarından
vay amk adeletsizlik bu olsa gerek
bir dilim ekmek çalan ben trilyonları hesabına geçiren ebru karşısında yine suçlu oldum
-hadi gidelim kendimi iyi hissetmiyorum dedi. bana yaklaşıp alçak sesle
-bende son bir 40 dkdır iyi hissetmiyordum gidelim dedim
hiç konuşmadan eve geldik
sırtını döndü
-ben hastayım diyerek yattı
sinirlendim hatanın bende bulunmasına
balkona çıktım buz gibi havaya uzun uzun düşündüm
normalde ekşının verdiği adrese gidip parayı almayacaktım
çünkü bu şekilde olmasını istemiyordum
ne bilim başka şekilde alırım diye düşünüyordum bankadan hesabıma gönderilmesi gibi
mesela
ama ertesi gün ekşının verdiği adrese gidip parayı aldıktan sonra alanyaya dönmeye karar
verdim
geri dönüp yatağa yattığımda uyuyor olan ebruya uzunca baktıktan sonra ateşini kontrol
etmek aklıma geldi
biraz vardı ama abartılacak birşey yoktu
sabah kalktık ben tek başıma yine ekmek almaya geldim
ebruda yine ankara soğuğu var bana karşı
ben okula gidiyorum diyerek gitti
**bende parayı almaya giderim diye düşünüyordum ama bakkal amcadan aldığım istihbarata
göre
benim cebimdeki para oraya gitmeye yetmez mecburen eve geri gelip uzandım
sigaramda 3 tane kalmış yarım yarım içtim ebruyu beklerken
durumun bu hale gelmiş olmasına kızgınlığımdan dolayı
ebrudan para isteyip alanyaya dönmeye karar verdim
ebruyu bekledim
nasıl isteyeceğime tam olarak karar verdim
ona olan kızgınlık ve kırgınlığımı da belirteceğim diye kendi kendime düşündüm
herşey hazırdı
sevgiliye kızılacak
ufaktan hesap sorulacak
gurur bir süreliğine sike takılmayacak
para istenip alanyaya dönülecek
ama gelin görünki
her plan tutmuyor..
eve geldiğinde ayakta duramayacak kadar hasta bir sevgili var
sinir ve hesab sorma olayını önce bir dahaki resmi bayramda asılmak üzere saklanması gerek
türk
bayrağı gibi rafına koydum
durumun ciddi oldugunu görünce de
sünnet elbisem gibi bir daha kullanılmamak üzere sandığa tıktım
merhamet hasta oldugu için üzüntü
hastalıgının yüzüne verdiği mahsumluğa olan hayranlık
eczaneye gidip ilaç alamayacak kadar fazla olan lidyalılar sövme
annemin istediği doktor olamadığım için pişmanlık
kısacası ben daha hastaydım
**ilacımsa üzerine toprak atılması gereken kötü günler
diğer kızlarında gelmesi onların bu konuda daha bilgili olması
bi kaç ilaç alabilecek kadar paraya sahip olmaları ile
iyi bir arkadaş görevini yerine getirirken
benim tek yaptıgım ellerinden tutup yanındaymışım hissi vermek oldu
aynı anda boğazının da ağrıyor olması sebebi ile
markete gidip son bir kaç demir para ile hazır çorba aldım
evde ona hazır hale getirdim
bu davranışım
onun gözünde seri şuku sebebiydi
içti
çok kötü olmuş diye dalgasını geçti
o yattı ben yattım o uyandı ben uyandım
onun bogazı ağrıdı benim içim sancıdı
onun ateşi yükseldi
benim ona sevgim
gitmedim kaldım ankarada
3 gün boyunca her bana baktığında özür diledi
iznimi mahvettiğini düşündüğü için
istersen git alanyaya dedi istemiyor oldugunu bildiğim ve gitmeyeceğimi bildiği halde
cafede olanlarda dolayı da özür diledi
o konuştugu delikanlının kendisi ile çıkmak istedigini
bu ilginin yanındaki kız arkadaşını ebru için terkedebilecek kadar çok oldugunu
belirli bir zaman sonra ebrunun da beni sevdiğine inandığını
ama beni mutlaka görmek istediğini söylediğini samimi bir şekilde itiraf etti
** o gün konuştukları ana konununda
ben oldugumu ve mutlu olmamızı dilediğini söyledi
kızmadım
ama o delikanlının kız arkadaşına acıdım
ebrunun iyileşme süresince benim yaptığım yemekler
benim de hasta olma riskini göze alarak kısa öpüşmeler
onun için sıktığım portakal suyunu komple üzerine dökmem
sakar oldugum konusunda ciddi makaralar yapılması
benden hasta bakıcı olmayacagı konusunda kızlardan gelen kikirdemeli dalga geçmeler
ama herşey için teşekkür eden
seni çok seviyorum şapşalım diyen bir ebru
iznin son günlerinde gittiğimiz kafelerde ebrunun taze portakal suyu var mı diye sorup
yok onu yalnızken içerim gibi esprileri
babamın sürpriz şekilde bankaya yatırdığı para
o parayla eczaneye gidip biberon alarak bundan sonra
sana getireceğim içecekleri buna doldurayım en azından dökülmez hatırası
kızlara teşekkür
ebruya bol ağlamaklı ve bol sarılmalı bir vedanın
ardından tren ve istanbul
son olarak da görmekten bıkmaya başladığım
her adımla yaklaşırken nefret ettiğim kışla
**kışlaya geri dönmek hafta sonu izninden sonraki pazartesi sendromu
tekrar yeşil kıyafeti giymek nefret edilen gri lise pantolonu
iznin bitmiş oldugunu bilip bir daha izne gidemeyecek olmak okulda devamsızlığın 19lara
dayanması
oooo hoş geldin kelebekler eşliğinde asker arkadaşları tarafından karşılandıktan sonra
ne oldu ne bitti ben sormadan anlattılar zaten
adamlar sıkılıyor ağızları da mahalle karılarıyla kafa kafaya gidiyor haliyle
beni direk ilgilendirdiği için ekşından bahsettiler
adam ben yokken kuzu gibiymiş herkes acayip tırsıyor fırtına öncesi sessizlik diye
ertesi günki içtimaya ekşın geç kaldığı için odasında bekleyemedim
direk içtima alanında karşılaştık sırada iken
emir komuta bölük komutanlarına verildikten sonra
spora gidecekler görevi olanlar ayrıldıktan sonra ekşın da koşuya katıldı
benimle hiç konuşmadı
kırıldım amk
-hoş geldim amına çakim demesini beklerdim
kondisyonsuz bir şekilde götümden nefes alarak koşuyu tamamladıktan sonra
her uzun koşudan sonra oldugu gibi askeri futbol sahasında ekşın bacaklarımız kasılmasın
hafif tempo yürütüyordu bizi
-göbeklisiniz amına çakim mekik çekelim askerde yatmış demesinler dedi
dinlenmeli 60 ar mekikten sırasında bile benimle konuşmadı ki
bana karşı tavırlı oldugu belliydi
spor sonrası duştan sonra belli oldu herşey
duşu alıp gerekli yazı işlerini takip ettikten sonra
—kelebek gel amına çakim dedi
-emredin komutanım dedim koşarak yanına
-amına çakim ben emretmiyorum artık çünkü sikine takmıyorsun beni dedi
-emredin komutanım dedim anlamamış ses tonu ile
-ben sana git parayı al demedim mi neden almadın amına çakim dedi
durumu anlattım otobüs param kalmadı gidemedim. sonra da babam gönderdi zaten diye
-o zaman bana neden bilgi vermiyorsun amına çakim komutandan bir sürü fırça yedim neden
gelmiyor diye dedi
bişey diyemedim.
-zaten 10 gündür yoksun amına çakim dedi
beyler bu on gündür yoksun lafı çok tehlikeli bir laftı
adamın sanki karısıyım hamileliğimden dolayı beni sikemiyor ve adeta sikmek için lohusanın
bitmesini bekliyor o derece azmış bakıyordu bana
-cezanı da buldum amına çakim dedi
-emredin komutanım dedim
bu defa amerikalıların fuck you anlamında kaldırdıkları orta parmağıyla gel gel yaptı bende
onu takip ettim
iç bahçeye gittik
kabaca hesaplayıp beni iç bahçenin ortasında bıraktı
bu arada diğer askerlerden de iç bahçede olanlar vardı
kendisi de karşısında bir banka geçip
-amına çakim kelebek senin seni sikmekten bıktın artık farklı fantaziler arıyorum. şimdi biraz
kendini parmakla sana bakarak masturbasyon yapacam dedi
ben anladım ne demek istediğini ama yine de sordum
-emredin komutanım diye
-kendine emret amına çakim komut ver sonra yerine getir dedi
diğer askerlerde bana bakıyor çıkacak muhtemel eğlencenin onlarda farkında
hepsi reserve aldı amk bana bakıyorlar
ben başladım
sağa dön diyorum sağa dönüyorum
sola dön diyorum sola
bilmem kaç adım ileri marş diyorum ilerliyorum
-hangi komutu yerine getireceğin bizim için sürpriz olmasın amına çakim arkadaşım yüksek
sesle söyle biz de duyalım dedi ki
zaten öküz gibi böğürerek veriyordum komutları
daha yüksek sesle vererek devam ettim basit komutlara
-amına çakim ekşın kat şu olaya yat sürün bi boklar ye sikim bile kalkmadı daha dedi
askerler karnını tutuyor amk sessiz gülecez diye
tamam amk dedim madem ekşın eğlenmek istiyor askerlerde eğlenceye hazır o zaman
başlasın gırgır diye
ard arda seri komutlar vermeye başladım
yat deyip nizami bir şekilde yattım
sürün deyip nizami süründüm
şınav vaziyeti alıp şınav çektim
bunları yaparken ekşın devam etti makaraya
-biraz hareketlenme var amına çakim hadi az kaldı orgazma dedi
askerin birisi gülmeyi abartınca
-amına çakim arkadaşım sen tiyatroyu yatarak izle dedi
bu sırada diğer komutanlarda ekşının benimle makara yaptığını bildiği bir tane üstteğmen de
iç bahçeye indi
yanına yaklaşıp durumu sordu gülerek
-üsteğmenim fazla yaklaşma boşalmak üzereyim dedi
millet kırılıyor amk gülmekten
kendi kendime verdiğim komut
-istirahat et oldu
hiç birşey olmamış gibi olduğum yere oturdum resmen dinleniyorum
ekşın bana bakıyor garip garip
amk sanki por no izliyordu da elektrikler kesildi o derece eli sikinde kaldı adamın
onun fantazilerine kurban gitmemek için kendimi parmaklamaya devam ettim onun tabiriyle
resmen kendi kendimi perişan ettim yat kalk sürünlerle
imdadıma öğle yemeği yetişti
**ekşın hiç bir askerin aç kalmasına dayanamazdı ve hayatta açlık cezası vermezdi bundan
bende faydalandım
ama yemek sonrası içtimadan sonra beni balkondan görebileceği bir yerde konuşlandırdı ve
akşam içtimasına kadar aynısını yapmaya devam ettim
arasıra pencereden bakıp makarasını yaptı
-amına çakim arkadaşım kusura bakma müziğin sesini kısma buttonu bozulmuş seni
duyamıyorum biraz daha yüksek sesle komutlar ver
-sadece komut verip komutları yerine getirmediğini farkedersem bunun cezasını da düşündüm
amına çakim
-amına çakim arkadaşım özlemişim seninle sevişmeyi tarzında makaralarını yaptı
akşam olmak üzereyken artık sesim kısıldı hiç çıkmaz oldu resmen
her askerin yanında mutlaka kalem ve kagıt olur
bende madem sikiliyorum zevk alayım amk mantigı ile
kalem ve kagıdı çıkarıp komutu yazıyorum sonra komutu yerine getiriyorum
komutu yerine getirdikten sonra tekrar yazıyorum tekrar yerine getiriyorum
sessizliği farkeden ekşının pencerede oldugunu göz ucu ile farkedince aynısı yapmaya devam
ettim
onun tepkisini beklemek için
taa aşşagı yanıma kadar geldi
-amına çakim arkadaşım dedi ama gülüyor elimden kagıdı aldı baktı harbiden komutları
yazmışım
-emredin komutanım diyemedim ses çıkmadı
kalemle tekrar bir kagıda emredin komutanım yazıp verdim
-gel amına çakim dedi
odasına gitti bende arkasından
sıcak bir çay getirtti bana odasında onu içirtti
-aniden başlayan baş ağrın olarak varsayıyorum bunu kelebek daha doruklarına ulaşamadık
seksin dedi
tam kalemi aldım bişey yazcaktım
-tamam amına çakim emredersin diyeceksin gerek yok dedi
ben başımı yana kayırdım hayır o değildi aslında iması ile hafiften gülüseyerek
beni koğuşa gönderdi
**nöbetçi çavuşada akşam ve gece içtimalarından muaf tutulmamı söyledi
bende öküz gibi biraz uzandıktan sonra
ebruyu aradım nasıl ne yapıyor diye
-özledim dedim
-ne çabuk dedi
-kapatıp sende özleyince arayayım istersen dedim
-benim özlemediğimi nerden biliyorsun dedi
-yanlış tahmin denemesi ve yanılma diyelim dedim
-yok yanılmamışsın özlemedim ki dedi gülerek
-bende başkasını özlemiştim zaten dedim
-yalan söyleme kelebek dedi
-tamam emredersin dedim
-komutan mıyım bana emredersin diyorsun dedi
-emir alınca emredersin demeye alışmışım pardon dedim
-beni sev o zaman dedi
-emredersin dedim
-beni hiç bırakma dedi
-emredersin dedim
-benden başkasını sevme dedi
-emredersin dedim
-bu emirleri yerine getirmezsen peki dedi
-sen komutları düzgün verdiysen getiririm dedim
-başkasını seversen kalbimin şehidi ederim seni haberin olsun dedi
-aşk sağolsun dedim
-aşk maşk sağolmasın kelebek beni bırakma dedi
-tamam emredersin dedim
-senin bana bir emrin var mı dedi
-yerine getirecek misin dedim
-elimden geldiğince dedi
-elinden geleceğini bildiğim bir emir zaten dedim
-emret o zaman dedi
-hiç bir zaman yalan söyleme dedim
-tamam kolaymış emredersiniz çavuşum dedi
-ne yapıyorsun nasılsın dedim
-portakal suyu içiyorum dedi gülerek
üç beş dalgasını daha geçti
seviyorumlar sensiz yapamamlar ve kapattık telefonu
**ekşın ertesi gün
bu hikayenin başlığına ilham veren makarasını yaptı benimle
odasına çağırdı
-amına çakim arkadaşım affetsem mi deyip bana baktı
-tamam amına çakim affettim gidebilirsin dedi
tam kapıdan çıkarken baş selamı vereceğim sırada
-amına çakim affetmesem mi deyip
-yat amına çakim sinirim geçmemiş dedi
sonra yine affetsem mi deyip gidebilirsin
affetmesem mi deyip sürünme şınav yatma gibi cezaları yaptırdı
en az 30 kere yaptı bunu
en sonunda
-amına çakim sikime en güzel sen görünüyorsun şu an kışlada ilgiyi üzerinden çekmen lazım.
dedi
-evet komutanım başka bir olay da olmamış zaten ben yokken dedim
-sana sadık kaldım amına çakim kimseyle uğraşmadım seni aldatmamak için dedi
ne denir şimdi amk sağol mu desem bilemedim
bu konuşmadan sonra gidebilirsin dedi
tam yine gidecektim
pis pis gülerek
-affetmesem miiii dedi ben yine bir komut beklerken
-tamam amına çakim gidebilirsin dedi
gidebilirsin de nereye gidicen görev yerim kapısının önü adamın
ben aşşagı kaçıp kantinden çay aldım
ekşın ekşın peşinde koşmaya devam etti
sürpriz baskınlarıyla
**benimle içki içmekten yakalanan birisi izne çıktı
izini hastane raporu göndererek uzattı
diğer mahkemeye kadar mahkemeye gelmedi
askerin birisi
savunmasını baskı altında yaptıgını söyledi
hakim onun tekrar savunmasını istedi derken karar yine 45 gün göte geldi
bölüğe dönüp durumu anlattığımızda
bölük astsubayı siz cezayı sivilde yatarsınız yetişmez evraklarınız dedi
savunmamı baskı altında yaptım diye bizim bölükten olmadığı için bizde sorun yaşanmadı
askerlikte günler azaldı
artık en üst tertip olduk
ebru ile kalan günleri saymaya başladık
plakalara doğru yaklaşırken
hayal dünyamızı da genişletip
ne yaparız ne ederiz nasıl yaparız diye planlar kurmaya başladık
ebru son sınavlarına ve hazırlaması gereken ota boka tüm zamanını ayırıyordu
nerdeyse hiç dışarı bile çıkmıyordu okulu uzatmamak için
benim elimde bir koz vardı
bana verdiği yalan söylememe kozu
istediğim soruyu sorup dogru cevabını alabilirdim diger erkekler hakkında
ama herhangi boktan bir durum için zaten geçmeyen askerliğin son dönemleri için
ektra bir üzüntü ve gereksiz tartışmalar yaşamak istemediğimden dolayı hiç sormadım
hoş kimin yalan söyleyip söylemediğini tam olarak bilmek de uçabilmek kadar büyük yetenek
insanlık adına
zaten şüpheci milletiz amk
gözlerine bakıp seni seviyorum diyene bile hassiktir gerçekten mi lan diye sorasımız geliyor
sanki sorsan da gerçekten dese tüm yalan ihtimalleri ortadan kalkacak
**ebruyla çok sık telefon görüşmeleri yaptık son günlerde askerliğin
hep alanyada buluşunca yapacağımız şeylerden
onun okulundan
askerliğin son günlerinden
anaların babaların sıhhatlerinden
ikimizden
aşktan konuştuk
son günlerde en üst tertip olmanın yavşaklığı vardı üzerimizde
yeni gelen askerlere acıyarak bakmaya başladık bizim de ilk geldiğimiz günleri hatırlayarak
sürekli birbirimizle laf makaraları yaptık
mahkeme bizim için kararı verdi
25 gün hapis cezası çavuş olduğum için arttırılarak 26 gün oldu benimki
ama askeriyede yatamayacaktık böylece askerlik uzamayacaktı
sivilde çekecektik cezamızı
ekşın benim gideceğimi ve en üst tertip olduğumu anladığı için
bana karşı daha arkadaş gibi davranmaya başlaması ile birlikte
baba tavsiyelerini de eksik etmedi
kendine has tarzı ile bana tavsiyeler verdi
hatırladığım kadarıyla anlattığı bir hikaye vardı
-amına çakim arkadaşım çok eski zamanlarda fakir bir genç dolaşırken
bir kese dolusu altın bulmuş
günlerce sahibini aramış
içini açıp bakmamış bile ne var diye
uzun uğraşlar sonucu sahibini bulmuş
kesesi sağ salim alan adam çok teşekkür ederek içinde 1000 altın bulunan keseden
10 tanesini gence vermiş
yıllar geçmiş çocuk bir kıza aşık olmuş
kızın babası olmadığı için
kızı amacasından istemişler
kızın da gönlü olduğu için kabul edilmiş herşey
çocuk kızı çeyizleri ile birlikte kendi köyüne deve ile götürürken
devenin sendelemesi sonucu kızın çeyizleri etrafa saçılmış
çeyizlerin içinde olan bir kese altın da yere saçılmış
çocuk bu ne dedim altınlar için
bu bana babamın hediyesi yıllarca bunu benim için biriktirmiş
bir gün kaybetmiş ve bulan gence 10 tanesini vermiş 990 tane altın var onda demiş
amına çakim arkadaşım sende hakettiğimi mutlaka zamanla bulacaksın dedi
ben hikayeyi düşünürken
—amına çakim kelebek çok küfür ettin mi bana dedi
-hayır komutanım dedim
-salakmışsın amına çakim sen aynısını bana yapsan ben küfrederdim dedi. gülerek
-ben size sizin bana yaptığınız iyilikleri yapsaydım bana nasıl teşekkür ederdiniz komutanım
dedim
-teşekkür edilecek bişey yapmadım amına çakim dedi
-o zaman komutanlık görevinizi yaptığınız için teşekkür ederim dedim
-bişey değil amına çakim dedi
-teskereni ben vermek isterdim amına çakim ama izne çıkıcam burda olmayacağım dedi
-ne zaman çıkacaksınız komutanım dedim
-aslında pazartesi ama cumadan sonra yokum iki gün ekstra izin olacak takvimi kandırdım
amına çakim dedi
yani bir günüm vardı
daha sonra istesemde sivil olarak bile o kışlaya giremezdim artık
bizim devrelerde bayram sevinci oluştu
ekşın izne gideceği için
aslında tüm taburda oluştu
herkes onu severdi ama ne yapacağı belli olmadığı için aynı zamanda korkarlardı da
bense hiç sevinemedim
bir asker arkadaşında bulamadıklarımı buldum onda
en azından samimiydi
kimsenin arkasından konuşmuyor
ne düşünüyorsa onu direk söyleyebiliyordu
-amına çakim kelebek gitmeden önce bir sürpriz yapmak istiyorum. bunlar ben yokken çoşar
şimdi amına çakim gelince bunların derdiyle uğraşmaktan
tatilde dinlendiğimi unuturum dedi
-siz nasıl emredersiniz komutanım dedim ama final ekşının ne olduğunu bilmiyordum
bence çok zeki bir komutandı
tatil dönüşü birikmiş sorunlarla uğraşacağını bildiği için
bu duruma önlem almak adına kendine perşembe gecesi nöbet yazdırttı
askerlere gözdağı verecekti
akşam yemeğinde içtimalarda
sadece askerleri gözetledi
kimseye karışmadı
gezindi durdu
bende peşinden gittim hep
**gece içtimasını aldıktan sonra normalde uzanıp biraz dinlenmesi için odasına
götürdüğümüz yatağı istemedi
bizim yattığımız koğuşta boşta olan bir yatağın çarşaflarını değiştirtip
oraya yatacağını söyledi
haliyle kimse o koğuşta yatmak istemedi
üstünü değiştirip eşofmanlarla koğuşa geldi
çoğu kişi uyuyor numarası yapıyordu
taki patlattığı espiriye kadar
-amınıza çakim arkadaşlar eğer osuran olursa bütün koğuşu ayağa kaldırır
aynı osuruk kokusunu buluncaya kadar herkesi osurtuncaya kadar sikerim ona göre.
osurmak isterseniz dışarı çıkın amına çakim arkadaşım dedi
miller krizlere girdi gülmekten böylece koğuşun çoğunun uyumuyor olduğu da bellli oldu
-amına çakim kelebek nerdesin dedi ekşın
-emredin komutanım dedim
-öğlen yemeğinde ne yedi bu askerler dedi
kuru fasulye değildi ama
-kuru fasülye komutanım dedim
-vay amına çakim depocu burda mı bana bir gaz maskesi getirsin dedi
gırgır devam ederken bir kişinin ayağının koktuğunu hissetti
tüm koğuşu kaldırıp ayak yıkamaya gönderdi
millet ayak yıkamadan dönünceye kadar o da hafiften kendinden geçip uykuya başlamıştı
ben içeri girenleri sessiz olmaları konusunda uyarırken
duyduğu bir kaç ses sonrasında
-amına çakim gözlerim kapalı ama sikim kalkık haberiniz olsun yatın amına çakim dedi
tık ses çıkmadan kimseden sabah oldu
ben sabah kalkınca koğuş kalk diyerek ekşını da uyandırırım aynı ses ile diye düşünüyordum
ama
adam komutan amk benden önce kalkmış hazırlanmış bile
ekşınla olan son günümde
gün içerisinde bana teşekkür etti herşey için
bende ona teşekkür ettim
akşam içtimasına kadar bekledi lojman servisini kaçırma pahasına
sırf askerlere şu hikayeyi anlatabilmek için
—iyi dinleyin arkadaşlar dedi. amına çakimsiz
zamanın birisinde bir kadınla bir erkek birbirini çok sevmiş amına çakim
gel zaman git zaman evlenmişler
adamın annesi de onlarla yaşamak zorunda kalmış
zamanla gelin kaynana kavgası bunların arasında da başlamış
aralarındaki anlaşamamazlık nefrete dönüşmeye başlamış
kadın kocasını çok seviyormuş
onsuz yaşayamayacağını biliyormuş bu yüzden kocasına gidip
bir çare istemiş
adam bir yanda can veren anası bir yanda canını vereceği olunca ne yapacağını bilememiş
doğal olarak bir çözümde bulamamış
bulacağı çözümde bir tanesinin kalbini kırmak gerekiyormuş çünkü
kadın çözüm bulup sadece kocası ile mutlu bir hayat yaşamak istediği için çözümü bulmaya
kararlıymış
ne yapsam ne etsem derken bakmış çözüm yok
kayın validesini öldürmeye karar vermiş
bu yüzden iksirler hazırlayan bir ermiş in yanına gitmiş
durumu anlatmış ne yapabilirim diye de sormuş
ermiş kişi.. sana bir zehir vereceğim
bunu kayın validenin yemeğinin içine hergün damlatacaksın
3 ay sonra ölür
yalnız bu süre zarfında kayınvalidene iyi davran ki kimse senden şüphelenmesin demiş
kadın zehiri alıp
yemeğin içine atmaya başlamış
yedirebilmek içinde
kayın validenin sevdiği yemeklerden yapmaya başlamış
eve gelen misafirler ve komşular şüphelenmesin diye de bir dediğini iki etmemiş kayın
validenin
bu durum kayın validenin hoşuna gitmeye başlamış
gördüğü ilgi ve alakayı karşılıksız bırakmamış
o da gelinine iyi davranmaya başlamış
o ona iyi o ona iyi olunca nerdeyse panpa olmaya başlamışlar
ama bu olaylar iki ay sonra olmaya başlamış
kadın her gün zehiri attığı için pişman olmuş ve ermiş kişinin yanına koşmuş
bana lütfen bir panzehir ver ben artık onu öldürmek istemiyorum çok iyi birisiymiş aslında
demiş
ermiş kişi
aynı şişeden bir tane daha uzatmış
al bunu kullanmaya devam et
bu zehir değil yaşlıların bünyesini güçlendirici birşeydi zaten demiş..(anlattığı iki hikayede
anonimdir)
**amına çakim anladınız mı arkadaşlar dedi
çoğu kişi gibi bende anladığımı belirttim
-kısacası beni nasıl sikerseniz bende sizi öyle sikerim..her gece o koğuşta ben yatıyormuşum
gibi davranacaksınız anlaşıldı mı amına çakim dedi
-emredersiniz dedik hep bir ağızdan
-zaten kelebek askerliği bitirdiyse hepiniz bitirirsiniz amına çakim diye de bana yine takıldı
yokluğunda teskere alacakların hepsi ile tek tek vedalaştı
benimle vedalaşırken gözlerim doldu
o güldü ama
gülmek istemediği belliydi
bir senemi peşinde koşarak harcadığım bir insandan ayrılacaktım
üç günlük basit bir orospudan bile ayrılırken için burkuluyorken insanın
adam gibi adamdan ayrılmak futbolu jübile ile bırakmak kadar acı vericiydi
ben arkasından odasına kadar takip ettim
odasından çantasını alıp
peşinden tabur sınırına kadar onunla yürüdüm
-ben taşırım amına çakim desede vermedim el çantasını
-tamam amına çakim gelme başka sana başarılar dilerim sivil hayatında dedi..
elini çantaya uzattı ben çantayı vermek için bir hamle bile yapmadım


38



galiba bir kez daha sarılmak istiyordum gözlerim harbiden dolmuştu
bir kez daha amına çakim dese diye bekledim
-allah gerçek sevdiğine veda etmek zorunda bırakmasın kelebek dedi. amına çakim yoktu
arkadaşım yoktu. asker arkadaşımmış gibi
benim için duasını etti ve gitti
ben sağol bile diyemedim
geri kalan günler yatış şeklinde geçerken
sağduyulu askerler yanlış yapmaya çalışan askerleri uyardı
sevinç ve heyecan doruk noktaya çıkmıştı
birazdan tüm sezonun mücadelesi bitecek ama kupa yerine bir kağıt vereceklerdi elimize
15 ay bitmek üzereydi
osuruktan asker arkadaşı olduğunu sananlara sahte telefon numarası
ve sahte adresler verdim
alanyaya gelecem mutlaka seni görecem
tatil için gelsem bana yardımcı olurmusun diye soranlara
olmam arkadaşım kusura bakma dedim
ne gerek var amk fazla fazla yalana
askerlikte alışamadım sana neden sivilde de bir şans vereyim ki
ankara izmir konya yurdum köşelerine işim düşerse mutlaka ara diyenleri de samimi
bulmadığım ve sadece lafta kalacağını bildiğim için sikime takmadım
ekşına giderken bir mektup yazdım
içinde bol bol teşekkür olan
ve başarılar dileklerimin bulunduğu
**diğer komutanlarımla da vedalaştıktan sonra
sabah içtimasında bölükteki arkadaşlarla vedalaştıktan sonra
nizamiyeden dışarı adım attığımda ilk dediğim şey
vay amk bitti lan askerlik oldu
sabiha gökçen ordan antalya ordan alanyaya geçtim
aslında direk ankaraya gitmek isterdim
ama ebru ile o konuda konuşmuştuk
yogun sınavları sebebi ile ben onun sınavları bitirmesini bekleyecektim
alanyaya gelip
bir kaç el öpme
geçmiş olsuna a gelenlerden sonra tek yaptığım şey
mal mal etrafta dolaşıp sivile adepte olmaya çalışmak oldu
askerlik bitmişti ama benim adam edip edemediği tamamen muammaydı
ebrunun son sınav günü ebrunun babası ile ankaraya gittik
yol boyunca benim askerlikten konuştuk babası ile
aynı zamanda bana ne zaman işe başlayacağımı sordu
bende biraz dinlenmek istediğimi söyledim
anlayışla karşıladı ve her zaman beklerim diye de belirtti
yurdun önüne parkettiğimizde gördüm ebruyu uzun zaman sonra ilk defa
karşımda okulu bitirmiş bir sevgili
karşısında askerliği bitirmiş bir sevgili vardı
ayrı kalmak zorunda olmayan iki sevgili vardı artık
önce babası ile sarılmasına müsade ettim
sonra bana doğru yürümesini bekledim
-merhaba mimar hanım dedim
-merhaba teskerelim dedi
okul yoktu askerlik yoktu
artık bizi ne ayırabilirdi ki
babası sebebi ile ahım şahım bir sarılmadık
ebru yurttaki eşyalarının çoğunu arkadaşlarına bıraktı
diğerlerini arabaya aldık
ankarada bir yemek sonrası alanyaya doğru yola çıktık
ebru sınav için geç yatıp erken kalkmasından dolayı
arabada uyuya kaldı
bende bu sırada artık evlenme teklifi etmeliyim diye düşündüğüm için planlar yapıyordum
planlarıma arasıra ebrunun babasının sorduğu sorular sebebi ile ara versemde alanyaya kadar
devam ettim
ama hiç bir plan hoşuma gitmedi şöyle düzgün bir evlenme teklifi yapmam lazımdı
ama doğru zamanda yapmak daha da önemliydi
ebru arasıra uyansada alanyaya kadar randuman alamadık ondan yorgun olduğu için
onlar beni eve bıraktıktan sonra
ebrunun beni aramasını bekledim
bu sırada hala düşünüyordum nasıl bir evlenme teklifi yapabilirim diye
**ebru kendine gelince evden beni aradı
nasılsın yorgunluğun geçti mi muhabbetinden sonra
aynı gece buluşmaya karar verdik
saat 12 yi geçtiği ve konuşabilmek için en mantıklı yer sahil olduğu için sahilde buluştuk
ilk birbirimiz tekrar görme anında
gülümser bir öpüşme ve sarılma kombosunu yaptıktan sonra
-sana telefonunu getirdim dedi(bana hediye aldığı ve askere gitmem sebebi ile onda kalan
telefon)
aldığımız bir kaç meyve ve içecekle sahilde oturduk
bende fazldan bir heyecan vardı çünkü benim kafam evlilik tekflifindeydi
zaten sıkıntılı dönem geçmiş artık sevdiğimle sürekli beraber olabilme heyecanı da vardı
bunlara ilave olarak onun elini tutabilme
başını omzuma koyduğunda ona sarılabilme mutluluğu
sevdiğin kişinin seni de seviyor olduğunu bilme zevki vardı
sahilde otururken sessiz kaldık bir süre
aslında konuşulması gereken çok şey vardı
ama sorun nasıl lafa girileceğiydi
kimse lafa giremedi sustuk kaldık
ben ebruyu iki bacagım arasına almış
yere oturur haldeyken başını göğsüme yaslamış
bende onu kollarımla sarmış haldeydim
yüzümüz sahile dönük
ellerimiz birbirini ısıtır haldeydi
dudaklarımı arasıra onun saçlarından kurtarıp denk gelen yere öpücükler konduruyordum
arasıra özlemin baskısı ile karnını ağrıtacak kadar sarılıyordum ona
ellerimin ellerini tutmaktan terlemesine hiç aldırış etmiyordum
**yanımda duran meyveden arasıra ebrunun ağzına tıkıyordum ama
çoğunu da ben yiyordum
saçlarını ellerimle okşadım
kulağının arkasından dökülen saçlarını bıkmadan usanmadan tekrar kulağının arkasına taktım
-ebru dedim
harfsiz bir şekilde evet anlamında midesinden konuştu
-ebru dedim
bana döndü sadece baktı
ben ona yaklaşıp öpünce
tüm vücudu ile bana döndü
o da beni benim istediğim şekilde öptü
-gidelim mi dedim
-nereye dedi
-bizim eve dedim
ses çıkarmadan ayağa kalktı
taksiye binip bizim eve gittik
sessizce benim odaya girdik
sabaha karşı 5 gibi onu evine bıraktım
herşey çok sadeydi
beklenen heyecan yok gibiydi
yada gizli tutuluyordu heyecanlar
-bana mesaj at kalkınca dedi
anlaştık
ben eve dönüp yattım
kafam karışık gibiydi
gibisi ne amk resmen karışıktı işte
herşey basitleşmiş gibiydi ona göre
sadece yapmamız gerekenleri mecburi bir şekilde yapıyor gibiydik
zoraki sevgililer gibi olmuştuk amk
**ama ona olan sevgimden ve aşkımdan hiç şüphem yoktu
ben onu o kadar çok seviyordum ki aslında benim ne düşündüğüm değil onun ne düşündüğü
benim için daha önemliydi
eğer o da benim gibi heyecanın gittiğini düşünürse işler boka sarabilir araya bir sogukluk
girebilirdi
işin garip tarafı o kadar ayrı geçen yıldan sonra çekilen askerlik okul aradaki km den sonra
buluşmanın daha ikinci gününde herşey normalmiş gibi davranabilmekti
ben ise evlilik hayali kuruyordum
ama bu şekilde onun gözünde sıradan bir sevgili gibi hissettim kendimi
iyice emin olabilmek için bir kaç buluşmanın daha gerçekleşmesine karar verdim
mesajı attım
-aşkım nerdesin çok özledim buluşalım. gibi klasik liseli moduyla
-evdeyim nereye geleyim dedi
bir kafede karar kıldık
kafe öncesi evinden aldım
kafeye giderken elinden tutmak istedim
-sıcak kelebek dedi
-peki dedim
sonra dayanamadı yanlış anladım sandı herhalde kendisi tuttu elimi
-sıcak ebru dedim. gülümseyerek
-pislik dedi.ama bırakmadı elimi
cafeye oturduk
aldığımız kararlar bir süre ben çalışmayacağım
onunla zaman geçireceğim
planları yaptık
aspendosa gideriz olimposa gideriz.
dimçayına pikniğe gideriz
şelalelere gideriz
raftinge gideriz
bir süre plan
ben hepsine tamam eyvallah gideriz dedim de
para lazımdı gençler
**cafedeki buluşma sonrası ebru o gece için annesine söz verdiğini ve bu gece
buluşamayacağımızı söyledi
anlayışla karşıladım
o gece buluşmadık mesajlaşmalarda da
ne yapıyon ne ediyon geyiğini yaptık
gece telefonla aramamda ertesi gün arkadaşlarına söz verdiğini istersem benim de
gelebileceğimi fakat sadece kızların olacağını söyledi
ona da eyvallah dedim
ben bu süre zarfında akrabalardan
param olmadığı gerekçesi ile geri vermek üzere borç paralar istedim
kardeşimden amcamlarımdan eski iş arkadaşımın birinden babamdan borçlar alıp
ebru ile geçirilecek güzel zamanlarda harcamak üzere cebime koydum
bir şekilde evlenme teklifi etmem konusunda net kararı veremiyordum
çünkü kendime baktığımda cebinde hiç parası olmayan
henüz bir işi bile olmayan
otele dönüp çalışsam 12 lerden önce karım olacak kişiyle beraber olamayacak olan birisiydim
böyle bir durumdayken
ebrunun karşısına çıkıp benimle evlenir misin desem
biraz hayalci
gerçekleri tam olarak göremeyen
duygu esiri bir teklif olarak görülebilirdi ebru için
bu durum ertelememe sebeb oluyordu ki
aslına bakarsanız ona teklif ederken alabileceğim bir tek taş parası bile yoktu cebimde
ebru arkadaşları ile buluşması sonrası
benimle buluşmak istedi
yanına gittim
sarhoş değildi içmemişti pek
ikimizin yerine gittik iskeledeki
ikişer birayla
**ben doruktaydım beyler
tanışma hoşlanma ilk el tutma sarılma öpüşme sevme derken hayatımı onunla birleştirmeye
hazır hale gelmiştim
bi şekilde ona belli etmem gerekiyordu bu durumu
-eee ebru ne olacak böyle halimiz dedim
-ne varmış halimizde dedi
-mutlu musun dedim
-evet çok mutluyum dedi
o sormadan ben söyledim
-bende çok mutluyum dedim
-eskisi kadar mutlu musun dedi
-eskiden bahsederken tarih versen dedim
-ilk tanışmamızdaki heyecanın var mı hala dedi
parmaklarımı açarak bir elimi öne doğru uzattım ve biraz titriyor numarası yaparak
-alkolden değilse hala heyecanlıyım bak dedim gülümseyerek
o sustu
derin bir iç çekti
o da elini uzattı ama alanya kalesi yıkılsa bile sarsıntıdan etkilenmeyecek kadar dümdüz
duruyordu eli
mesaj açık ve netti
ben artık heyecanlanmıyorum
içime düşen korkudan dolayı fazlasını duymak istemedim
bu konulara girip heyecanım bitti kelebek demesinden korktuğum için kendimce espri yaptım
-şundan bir kaç fırt daha çek belki titrer ellerin dedim
-beni ne kadar seviyorsun kelebek dedi
bu soruyu sorma amacı benim kafamda
kelebek ben aslında ayrılmak istiyorum ama senin beni çok sevmenden dolayı ayrılırsak
üzüleceğini bildiğim için sana katlanıyorum gibi geldi
-ölümden daha çok ,seninle olmak ve sensizlik arasındaki tüm karşılaşmaların sensizlik lehine
sonuçlanmasından korkacak çok seviyorum dedim
sarıldı bana
kelebeğiim dedi
deliiiiim dedi
aşkııım dedi
**bense yere düşmüş bir çocuk gibiydim bir kişi bana bakıp ah yavrum ne oldu dese
ağlayacak kadar çaresiz ve hazırdım ağlamaya
tek duam yere düştüğümü kimse görmesin kendi kendime ayağa kalkıp hiç birşey yokmuş
gibi devam edeyim di
-olur mu sence dedi
-ne olur mu dedim
-biz ikimiz dedi
-bi saniye soruyorum hemen dedim
olur diyor kalbim..ama şüpheci mantığımın cevabını vermek istemiyorum diye ekledim
-kalbin neye olur diyor kelebek dedi
ağzımı yüzümü sikeyim ki
-senden gelecek herşeye olur diyor ebrum dedim
-herşeye mi dedi
-evet herşeye dedim
-ya ayrılalım dersem dedi
derin bir sessizlik aldı beni
suratımda fatih terimin saçma sapan surat mimiklerinden oluştu
ne yapacağımı ne diyeceğimi bilemedim
onun suratına bakamadım
çünkü yüzünde eğer varsa ayrılalım gerçekten kelebek ciddiyetini görmek istemiyordum
aşk penaltıyı işaret etti
kaleci ben golcü ayrılık
kalbim sessiz
beynim hangi köşeye yatayım derdinde
gözlerim kapalı şu gelirken
uzanan bir el ve gönlümün tek taraftarı ebrunun tamam şakaydı demesiyle
topun auta gittiğini anlayabildim
—bana bir daha böyle şaka yapma dememle ona sarılmam arasına sadece saniyeler girdi
bi kaç sıyrıkla atlattığım kazadan
birinin tamam geçti bişeyin yok demesini beklercesine sessiz kaldım
-benimle evlilik hayalleri kurduğunu hatırlıyor musun dedi
-evet ebru dedim
-şimdi bana dürüstçe cevap ver. sence hayalde mi kalır sadece dedi
-cevabı sende bu sorunun dedim
-istiyor musun dedi
-evet dedim
vay amk resmen o bana teklif etti.
biraz düşünmem lazım diye makara mı yapsamıydım diye düşündüm kendi kendime
-bir şartla kelebek dedi
-yapabileceğim bişey mi dedim
-daha önce yaptığın bişey dedi
-o zaman sorun olmaz emret dedim..
**bana kimse hayatımda bu kadar boktan bir teklif yapmamıştı.
-en baştan başlayalım kelebek dedi
aptal bir şekilde baktım.ne diyon amk gibisinden
-en baştan hiç tanımadığım birisi olarak başlayıp.. arkadaşım sevgilim ve sonrada kocam
olmanı istiyorum dedi
bu nasıl bir evlenme teklidir amk
yüzüğü parmağıma götümden sokuyor
ben birinci tepki olarak direkt
-olmaz dedim
-bir düşün bence dedi
-neyin peşindesin anlamadım ki dedim
-bende bilmiyorum neyin peşinde olduğumu ama istediğim bu dedi
-ne istiyorsun dedim
-ya anlamıyor musun dedi
-hayır hiç birşey anlamadım dedim
-senin anlayacağın şekilde anlatayım en baştan tanışacağız numaramı alacaksın dedi
lafını keserek
-var bende numaran zaten dedim
-dur dinle önce dedi
-yani peşinde koşayım sana asılayım numaranı alayım tekrar zamanla benden hoşlanmanı
sağlayayım elini tutayım sarılayım öpeyim kendime tekrar aşık edeyim
ve sonrada evlenelim mi diyorsun dedim
-evet kısmen dedi
-ben bunları yaparken sen ne yapacaksın peki dedim
bişey diyemedi
-kabul etmiyorum dedim
-neden dedi
—yıllardır bekliyorum seninle beraber olabilmeyi tam beraber olduk derken sen oyun
peşindesin.ne gerek var tutuyorum zaten elini seni seviyorum zaten
birden durdum konuşmayı bıraktım biraz düşündükten sonra
-anladım tamam sen beni sevmiyorsun artık. bunu bana bu şekilde söylemene gerek yoktu.
istemiyorsan açıkça söyleyebilirdin dedim
-hayır seni çok seviyorum dedi
-tamam işte seviyormuşsun başa dönmeye ne gerek var dedim
-lütfen dedi
-hayır dersem ne ile tehdit edeceksin beni dedim
-bilmiyorum dedi
-sen bildiklerini anlat ben orda sorayım o zaman dedim
sustu konuşmadı
bu ne amk şimdi..ben yıllarca aşkın altına su çekmişim suyunu kaynatmışım çayını
demlemişim. iyice demlensin diye
yıllarca beklemişim.tam hazır olduğunu anlayıp bardağa doldurmuşum içine şekeri atıp
karıştırmışım
aşkın çayını içmeye hazırım
birde bakmışım çay soğumuş git beni tekrar kaynat diyor
suyumu ısıt yine diyor
ah ayar yerini bir türlü bulamadığım kalbim
ah nasıl bir anda nasıl unutulur nasıl sevmeyi terk edilir bilemediğim aşk
ızdıraplarının amk.
ulan birazcık sadece birazcık matemetiğim zayıf olsaydı
çekeceğim acıların hesabını yapmakta zorlanmasaydım
siktir git senin de amk oyunun da amk. derdim
ama hem seviyorum hem korkuyorum
biliyorum amk onsuz bi bok yiyemeyeceğimi
zaten ebrunun bunu teklif etmesi bile beni tedirgin etmişti bi boklar ters gidiyordu ama ne
amk
biraz daha direndim yapmayalım etmeyelim böyle mutlu değil misin
istediğin başka bişey varsa onu yapayım emrin olsun dedim ama sanki sağırlar konuşuyorum
oldukça kararlı bunu yapmaya
—peki ne amaçla bunu yapmak istiyorsun dedim
-bilmiyorum dedi
klasik karı cevapları
bilmiyorum
farketmez
sen bilirsin
amk bilmediğiniz ne var ki sizin işiniz gücünüz entirika(nasıl yazılıyor lan bu amk kelimesi)
farketmez dediğiniz şeylerde hep yaptığımız hataları farkedersiniz
sen bilirsinlerde kendi bildiğinizi yaptırıncaya kadar tavır surat naz
-eğlenmek amacıyla mı yapacaz bunu dedim
-hayır dedi
-ne kadar sürer bir haftayı geçer mi dedim
-nerden bileyim en baştan başlıcaz işte dedi
-öpemeyecek miyim seni dedim
-aklın fikrin öpmekte zaten dedi
-anladım aklımın sende olduğunu göremiyorsun ve ispatlamamı istiyorsun dedim
-ispatlaman gereken çok şey var aslında dedi
bu lafta bana dokunacak başka şeyler(elif)de çıkabileceği için üstüne gitmedim konunun
-ne zaman başlayacağız peki dedim elini tuttum aynı zamanda
elini elimden çekti hemen şimdi dedi
kendi tarafıma çekilip ebruyu denizin dalgaları ile aldattım düşünürken neyim var neyim yok
dalgalara verdim
içimde bir umut vardı
inadından vazgeçer dayanamaz sarılmamaya diye
lan makara mı yapıyor olm benle diye kendime sordum
cevap bile yok amk beynimde
-tamam konuşalım nasıl olmasını istiyorsun söyle onu yapalım ebru dedim
-beni hiç tanımıyormuş gibi benimle tanışacaksın. sonra nereye gideceğini beraber göreceğiz
dedi
-ebru ayrılmak mı istiyorsun benden dedim
-lafı buraya getirip durma. bunu yapma amacım senden ayrılmak değil dedi
-amacını söyle o zaman dedim
-zamanla öğrenirsin dedi
** bana garip vahiyler geliyordu da ben aşkın peygamberi değildim anlamıyordum denilenleri
benim halim kader kısmet vicdanlarındaydı
-başladık mı şimdi. merhaba ben kelebek nasılsınız güzel bayan sizden çok hoşlandım hadi
çıkalım dedim
-bu kadar ciddiyetsiz mi olacaksın dedi ters ters bakarak. böylece işin şaka olmadığının
farkına varmış oldum
ciddiyet arayana bak amk oyun oynuyor benimle ciddi ol diyor
ben neden başıma bunların geldiğini biliyorum amk
o kadar turist kızı koynuna girmek için kandırırsan başına bu gelir
kısacası nasıl sikersen öyle sikilirsin
ben nerden bileyim amk kız nasıl tavlanır
incinin eksi 5. nesil üyesi değilim ki başlık açayım
beyler kızı tavlamam lazım acillll yardım diye
-telefon numaran var mı bende dedim
-yok dedi
-adını biliyor muyum dedim
-hayır dedi
-o kadar da sıfırdan başlamasak dedim
-sıfırdan başlayalım yüz olursa evleniriz dedi
aşkımın öğretmenine bak sen eyvallah amk ona da eyvallah
aklıma gelen tüm teknikleri denedim
ilk önce bir mesaj yazdım yanımda oturan gerçekte sevgilim oyun içinde hiç tanımadığım
kişiye
-merhaba ben kelebek geçenlerde sizi gördüm bir arkadaş vasıtası ile numaranızı aldım.
umarım yanlış anlamazsınız sizinle tanışmak istiyorum dedim
mesaj sesini duyunca
-beni her beğenenle tanışmamı beklemiyorsunuz herhalde kusura bakmayın rahatsız etmeyin
lütfen dedi
yerimden kalktım
bi kaç adım geriye gidip tekrar geri döndüm
-merhaba ben size az önce mesaj atmıştım tesadüfen burdan geçiyordum sizi gördüm dedim
elimi uzatarak
-ben kelebek dedim
elim havada kaldı bakmadı bile bana
—tamam ben oynamıyorum ebru sıkıldım dedim
-bu kadar çabuk mu bıkacaksın. evlenince de sıkılıp gidecek misin hemen dedi. suratında ki
ciddiyet cumhurbaşkanı halka seslenişinde görülen cinsten
kalktı ayağa gidiyor amk
resmen adım atarak ilerliyor
-nereye gidiyorsun ebru dedim
-eve dedi sadece
-tamam dedim yanına yaklaştım yanında yürümeye başladım
-sen niye peşimden geliyorsun dedi
-eve kadar yalnız yürümene müsade etmem dedim
-sanane ki dedi
10 adım kadar gerisinden yürümeye devam ettim
içimden akıl mantık dışı küfürler ediyorum kendime
evine kadar yürüdüm arkasından geri dönüp bir kere bakmadı bile
kapıdan içeri girerken hani döner en azından iyi geceler der diye bekledim onu da demedi
yolun karşısına geçip oturdum cama çıkar da orda mıyım bakar diye ama çıkmadı
düşünmekten yine beynimde orgazmlar oluştu
ne kadar oturdum bilmiyorum ama bi boka faydası olmadı oturmanın
şurdan kalkayım gideyim.bu kadar nazı ben kaldıramam zaten sevse böyle yapmazdı diye
kendimi kandırıp eve gittim yattım
amk sabah bi kalktım
yalnızım..
telefonum da sadece saat tarih batarya durumu ilgili şebeke var
mesaj yok amk
cevapsız da yok
anlaşılan o ki sevdiğim bana vereceği tüm mesajları vermiş
kendime sorduğum tüm soruların cevabı da onda kalmış
yatakta biraz sancılı kıvrandım
yastığı kafamın neresine koyacağımı bilemedim
aslında bilemediğim şey ne bok yiyeceğim di
-benimle bir kahve içmek ister misiniz diye mesaj attım ebruya
-hayır diye cevap geldi
—bugün ne yapacaksınız diye tekrar attım
-o sizi ilgilendirmez dedi
-aslında beni ilgilendiren sizsiniz dedim
-ama ben sizinle ilgilenmiyorum dedi
-ilginizi çekebilmek için ipucu verir misiniz dedim
-rahatsız ediyorsunuz dedi
-rahat ettirmek için ne yapabilirim dedim
-mesela bidaha mesaj yazma dedi
-bidaha bölümünü silip tekrar gönderir misiniz mesajı dedim
-neden dedi
-ilerde sevgilim olunca neden mesaj yazmıyorsun diye kızarsın da ondan dedim
-ısrar -5 puan kendine ukalaca güven -5 puan dün gece koruma amaçlı eve kadar bırakma +3
puan kibar konuşma +3 puan. dedi
-ebru sıfırda bari kalsaydım eksi 4 e düşürdün dedim
-ciddiyeti bozma -10 puan dedi
güne eksi 14 le başladık
ben böyle aşkın amk arkadaş sinir oluyorum ama
malım ya bi yandan da gülüyorum amk
-özür dilerim hanfendi yazdım
saçları onun sevdiği gibi yaptım. jölesiz ama karışık
sakalları böyle güzel dediği şekle soktum
sevdiği t shirtlerden birini giydim
bunları yaparken farkettim ki aslında onun için özenmeyi ihmal etmişim bazen
evlerinin önüne gittim
bekledim belki çıkar diye
kimse yok
mesaj yazsam nerdesin diye eksi veriyor amk
sike sike bekledim
kimse yok
otelde çalışan bir arkadaşı aradım ebru geldi mi diye
otele uğrayıp denize geçti galiba dediler
kleopatra plajında ayağıma değmeyen kum kalmadı onu ararken ama bulamadım
ter bezlerim güneşle panpa olmuşlar cıvık cıvıklar amk sulandırdalar iyice muhabbeti
tekrar aradım olm denizde yok bu kız diye
otele yemeğe geldi dedi
amına çakim kelebek istikamet otel marş marş derdi ekşın olsaydı
öyle yaptım girişini görebileceğim yerde bekledim
o otelden çıktı
beni gördü ama gözlerini kaçırarak
peşinden denize bende yürüdüm
şezlonga uzandı
güneşleniyor hanfendi
o götünü başını bronzlaştırıyor
biraz bekledim aslında ne bok yiyeceğimi bilmediğim için
o denize girmek için hareketlenince bende hareketlendim
vay amk beraber sevgili olarak yüzdüğümüz denizde ne bok olduğumuzu bilmediğim bir
halde yüzüyorduk
yurtdışı türk erkeklerden oluşan bir grup ebruya asılır gibi oldu
bende onun peşinde dolandığım için aslında bende ona asılıyor gibi gözüküyordum
onlar uzaktan laf atmaya devam ederken ben yaklaştım yanına ebrunun
-merhaba beni hatırladınız mı dedim
-hayır dedi
-biraz konuşabilir miyiz dedim
-hayır dedi
offf çektim
bu arada kıyıya çıktı tekrar uzandı
gittim en sevdiği dondurmadan aldım iki tane birini uzattım
-bunu size aldım dedim
-teşekkür ederim istemiyorum dedi
-fikriniz değişir belki diye buraya bırakıyorum dedim
yanına bırakıp biraz uzakta ona bakmaya devam ettim
dondurmayı alıp turist çocuğunun birine verdi
vay ben bu karı kız tavlama sanatının zorluklarının ta amk
**tamam hadi oyun oynamak istemişsin
belirli bir yaşta belirli bir zekadasın
yıllarca okudun kafan da çalışıyor
bu oyunu oynama isteğinin mutlaka bir sebebi olmalıydı
durup dururken kim sevdiğine beni yediden tavla der ki
benim için önemli olan da neden böyle yapmak istediğiydi
inat ettim amk ben bu işi çözecem diye
hiç konuşmadan ona sadece orda mı diye bakmak kaydı ile
ona hiç asılmadan sulanmadan yattım plajda
o denize girdiği zaman suya girdim ve onu takip ettim gözümle
son kez girdikten sonra eşyalarını toplayıp eve doğru yürüdü
arkasından bende gittim
yol kenarından bir çiçek koparıp uzattım almadı
-bir saniye konuşabilir miyiz dedim
-ne var dedi
-saati soracaktım dedim
telefonunun saatine bakıp saati söyledi
-teşekkür ettim
evlerinin önüne geldik
yine selamsız sabahsız eve girdi
bende eve gittim
duş alıp üstümü değiştirdim
gitmekle gitmemek arasında çok kaldım beyler
bir yanım siktir et ne bok yerse yesin kendi oyununda diyordu ama
benim aklımda daha farklı düşünceler vardı
1.si aslında bana göre önemli olanı
bir gün bu aşk biterse kelebek yeterli değeri vermedi
peşimden yeterince koşmadı
benim bir isteğimi yerine getirmedi dedirtmemek için istediğini yapmaya karar verdim
-sizinle mutlaka görüşmem lazım diye mesaj attım evden çıkmadan önce
siklenmedim tabi
evlerinin altına geldim
** -evinizin önünde bekliyorum diye bir mesaj daha yazdım ve onun beni görebileceği bir
yerde oturmaya başladım
bi kere çıktı pencereye onu görür gibi oldum kayboldu yine içeri
saat başı mesaj attım inecek misiniz hala sizi bekliyorum diye
akşamı saat 7 den gece 11.50 ye kadar bekledim ne gelen oldu ne de mesaj atan
saat 11.50 de mesaj geldi
-aşşağı inmeyeceğim dedi
-nasıl olsa sabah inersin.. diye mesaj yazıp gönderdim beklemeye devam ettim
-+2 yazdı
o beni eksi 4 ten artı ikiye çıkarmıştı ama benim gözümde sürekli eksiliyordu
-98 kalmış. acelem yok dedim
mesaj gelmedi geri
bi o yana volta attım bi bu yana
ebrunun evin önü hapis oldu bana
gece 3 kadar bekledim tüm inadımla
kendi kendime dedim ne olur amk en fazla sabaha kadar beklerim
en azından görür onu ne kadar sevdiğimi de aşkı bitirirse benim vicdanım rahatta kalır onun ki
hazırol
öyle de oldu sabah güneş doğuncaya kadar bekledim
2 kere polis durdu ne arıyon burda diye
kimliğimi gösterdim alanyalı olduğumu görünce bişey demediler ama burda durma dediler
birisini bekliyorum şehir dışından gelecek burda sözleştik diye kandırdım onları
tüm inadımla bekledim.
uyudum uyuyacam sürekli aynı yerde bekleyince ve yapacak birşey olmayınca
geçmiyor amk zamanı bir türlü
babası işe gitti kendimi yine farkettirmedim
saat 10 gibi evden çıktı
yine plaj modundaydı
onun peşinden plaja kadar gittim o plajda yerini aldı
sahte marka ürünler satan butiğin birisine gittim
bir adi şort bir de ucuz t shirt aldım
butikçinin verdiği poşete ayakkabı çorap kot ne varsa doldurdum
ameleler gibi yalın ayak plaja indim
bir şezlong bir şemsiye kiraladım ebrunun yakınlarında
hiç konuşmadım onunla
beni görmesini sağladım
şemsiyeyi ayarladım
havlusuz uzandım
çok geçmeden uyumuşum zaten
**öğlenden sonra 3 gibi kalktım
kalkmama sebeb olan şey birisinin şemsiyenin ayarları ile oynuyor olduğunu farketmemdi
güneşte kalan kısımlarıma gölge etmeye çalışıyordu şemsiye ile
ayaklarından tanıdım ebru olduğunu
ama açmadım gözlerimi çok fazla
böyle bir şey işte amk
nefret etmeye başlarsın yaptıklarından dolayı
bir miligram merhamet görürsün tüm nefretini unutursun
o yerine geçtikten sonra
bir süre daha uyuyor numarası yaptım ama
açlık başıma vurduğu için kalktım
bir yandan açlık bir yandan susuzluk
bir yandan aşksızlık
kalktım yerimden
ona hiç bakmadan suya daldım
ıslak ıslak geri geldim
havlu bile yoktu amk kurulanacak
biraz uzandım
sonra büfenin birisine gidip
bişey söyledim yemek için
onu hızlıca yeyip geri geldim tekrar yattım
yüzüm ona dönüktü
gözlerimi hiç ondan ayırmadım
yarım saat kadar baktım ona ama o bana sadece bir kere baktı o da göz ucuyla
sonra denize girdi
çıktı
uzandı
kitap okudu
tekrar girdi denize ve akşam 5 gibi eve doğru yürüdü
arkasından elimde poşet ayaklarım çıplak yürüdüm
yine bir çiçek kopardım
peşinden koşup
uzattım
çiçeği aldı ama sağol bile demedi
-biraz konuşabilir miyiz dedim
ses etmedi
**evine kadar yürüdüm onun arkasından
o eve çıktı
bende kendi evime gittim biraz uzandım
bi kaç saat daha uyuduktan sonra
saat on gibi yine evlerinin önüne gittim odasının ışığı yanıyordu
bu evde olduğuna işaretti
-konuşmak isterseniz aşşağıda bekliyorum diye mesaj attım
-inmeyeceğim diye cevapladı
11.50 civarında
-+10 oldu. diye bir mesaj daha gönderdi
ondan alınan bu artı notlar gerizekalının birisinin bana aferin demesi kadar anlamsızlaşmaya
başladı
inadım inat bekledim
saat 2 civarında odasının ışığı söndü
yarım saat daha bekledim
baktım bi sikim çıkmayacak yine
eve gittim saat 9 gibi kalkıp 9.30 da şort havlu hazırlanıp evlerinin önüne yine gittim
evde olup olmadığını bile bilmiyordum
-evde misiniz diye mesaj attım
balkona çıktı bana baktı geri girdi
yine deniz
yine konuşma tekliflerime olumsuz
3 gün böyle devam etti
o nereye ben oraya peşinden gittim
bıkmadım usanmadım
geceleri 23.50 civarında mesaj attı hep
puan 10dan 25 e kadar çıktı
onun odasının ışığı kapandıktan sonra bende eve döndüm
denizde sevdiği meyvelerden tabak yaptırıp gönderdim
hep çiçek verdim
**3 gün sonra sabah ailesi ile beraber arabaya bindiler ve gittiler
üzerlerindeki kıyafetlere bakılacak olursa günü birlik bir eğlenceye gidiyorlardı
bu dimçayı aqua park şelale veya başka bir yerde olabilirdi
onları takip etmedim çünkü ailesi de vardı
-iyi eğlenceler yazdım mesajla
-cevap da gelmedi zaten
akşam üstü yarım saatte bir dolandım evlerinin önünden geldiler mi acaba diye
saat 7 gibi geldiler yukarı çıktılar daha da aşşağı inen olmadı 23.50 de yine mesaj geldi
5 puan kaybetmişim artık ne bok yediysem 20 ye düştü
ama pencereden kafa uzatıp orda olup olmadığıma bakmalar çoğaldı
1 saatte bir bakıyordu
gece 1 gibi yattı ben yine eve gittim
ertesi gün yine geldim
bekledim
denize gitmedi otele gitti
orda iki saat kadar durup eve döndü
eve dönüş yolunda
-biraz konuşabilir miyiz dedim
-işim var sonra konuşuruz dedi
dur sikerim işini de seni de derdim o derece sinirlenmiştim artık ama
merak işte amk ne işi var diye ses çıkarmadım
takibe devam ettim
evine çıktı
bir saat kadar kaldı üzerini değiştirdi ve çıktı evden
bir saat diye buraya yazıyorum çok basit geliyor size belki ama
o bir saat beklemek ne kadar zor bekleyeniniz varsa bilirsiniz amk
iskele tarafına yürüdü
bir kız arkadaşı ile öpüşüp sarıldı
balıkçılar çay evine gittiler
bende orda bir yerde oturup çay sigara içtim paso
**iki saat kadar oturdular
sonra kalktılar
şehir merkezine doğru yürüdüler
ayrıldılar kızla ebru tek yürümeye devam etti
benim onu takip ettiğimin de farkındaydı
önce ev tarafına yürüyordu ama sonra yolunu değiştirip yine iskele tarafına döndü
bizim ikimizin yerine doğru yürüdü
arkasından yaklaşıp
-biraz konuşabilir miyiz dedim yine
-hayır dedi
buna çok sinirlendim ama sesimi çıkarmadım
-neden konuşmak istemiyorsun günlerdir peşinde koşuyorum dedim
-buyur konuşalım kimsiniz dedi
-ben kelebek dedim
-ne istiyorsun dedi
-seninle tanışmak istiyorum dedim
-ne iş yapıyorsun dedi
-çalışmıyorum şu an dedim
-okuyor musun dedi
-hayır dedim
-araban var mı dedi
-hayır dedim
-evin var mı dedi
-hayır dedim
-neyine güvenip benimle tanışmak istiyorsun peki dedi
-pardon sizi birine benzetmişim dikkatli bakınca anladım kusura bakmayın dedim
yüzümü dönmem ile bir yerlere elim kırılıncaya kadar vurma isteğime engel olamadım
elim kırılmadı ama çok ciddi zedelendi
—kelebek diye koştu arkamdan elimi tutmaya çalıştı bişey var mı diye
elini çektim dokundurmadım elime
eve gittim
mesaj yazıyor sürekli
elin nasıl oldu
öyle demek istemedim
geleyim mi
bişeyin var mı
biraz konuşalım
kelebek yanlış anladın
ben 23 50 ye kadar sesimi çıkarmadım
23 50 de mesaj gönderdim
-eksi 100 ebru diye
sinirden ne bok yiyeceğimi bilemedim
bunun intikamını almak için yemin ettim
o mesajlara devam etti
ben telefonu kapattım
sabah da yaylaya gittim
yaylada telefon çekmez beyler bizim o zamanlar tabi
annenmle oturdum
balığa gittim
tutttuğum balıkları geri saldım
ağladım
sızladım
yattım
kalktım
kimseyle konuşmadım
annem haricinde
6 gün sonra akşam yaylaya gelen köy dolmuşunda bir misafirim vardı
**köy dolmuşunun akşam gelme vaktinde çoğu işi gücü olmayanlar toplanır
kim gelmiş ne getirmiş diye
biraz geç gelirse herkes meraklanır acaba bişey mi oldu diye
dolmuş durdu
benim de pek umrumda değildi
ben kendi derdimle meşkuldüm çünkü
dünya sikime bir şekilde yatıyordum
kız kuzenler ebruyu daha önce gördükleri
çok sevdikleri için
ben onlara ebrudan ayrıldık diyemedim
çünkü beni çok seviyorlardı ve benim üzülmemi istemezlerdi
annem de her zaman benim mutluluğumu isterdi
ona da anlatmamıştım geçen olayları
zaten kimseye gidipte şu bana bunu bunu dedi diye anlatmanın kendi zararıma olacağını
biliyordum o dönemde
çünkü onlarda ebruya kızıp vay amk demek öyle diye sürekli
kalbimdeki acının altına odun atacaklardı
kendimde yansın sadece kendimi yaksın istedim o yüzden kimseye anlatmamıştım
arabadan inen kişi ebruymuş
misafir gelmiş
olaya geniş açılarla bakmak gerekirse
çok düşünüp taşınarak gelmiş olması gerekliydi
benim onu siktir etme ihtimalimi bildiği için
cumartesi günü akşam gelmiş
normal bir günde gelse en fazla sabaha kadar kalabilir sabah 6 da giden aynı köy dolmuşu
ile geri dönmek zorunda kalırdı
ama ertesi gün pazardı ve köy dolmuşları çalışmıyordu
bu demek oluyordu ki en erken pazartesi sabah gidebilirdi geriye
ben gelen kişinin ebru olduğunu kuzenlerimle konuşurken onun sesini duyunca anladım
sikimde bile olmayan dünya götüme girdi birden onun sesini duyunca
benzetmişimdir sesini diye siklememeye çalıştım ama ne mümkün bas baya onun sesi amk
**kafamda bi kaç saniye içinde trilyon plan proje sinir heyecan nefret aşk kalp sızısı geçtiği
için
galiba tam olarak ne bok yiyeceğimi bilemediğimden dolayı
ters taraftan pencereyi açıp atlayarak kaçtım
aslında kaçması gereken kişi oydu
teke tek olsak hiç bir yere gitmezdim durur gelmesini bekler
laf üstüne laf sokar siktir ederdim sonrada ama
ortada üzülecek olan annem ve kuzenlerim vardı
onlara bana dediklerini anlatsam benden önce siktir ederlerdi zaten ama bu iş ebruyla benim
aramdaydı
akşam 6 civarında gelmişti dolmuş
ben kaçıp köy kahvesine gittiğimde yaşlı köy moruklarıyla
okey oynamaya başladım kalkan birisinin yerine
amcalar tam gülme krizi sebebi amk
benim kafam ebruda onların ki turist karılarında

39



köy yeri genelde herkes birbirine uzaktan da olsa akraba olur çoğu kişi birbirini tanır
sürekli geldikleri için birbirleri ile makaranın en kralını yaparlar çünkü herkes herkesin
zayıf noktasını biliyor
onlar kendi aleminde konuşurlarken ben tüm ihtimalleri gözden geçiriyordum
bunları yaparken bir çayımdan bir yudum alıp onu içmeyi unutup diğerini söylediğim de
oluyordu
küllükte yanan sigaram varken bir tane daha yaktığımda oluyordu
taş çekmişken tekrar çekmeler
oyunla da alakam yoktu yani
sordukları sorunun bana olup olmadığını anlamak için
bana mı dedin emmi dediğim de oluyordu
arasıra da garip garip sorular geliyordu
sorulan soru genelde
onların bir turist amı ile tanışma hayalini benim gerçekleştirmemi istemeleriydi
yaşları başların sikinde değil adamların
makarasındalar tabi işin
karı kız konusu kapandıktan sonra
ben ebruya odaklandım
öncelikle ne amaçla gelmiş olabileceği ihtimalleri üzerinde durdum
**diyeceği şey
-vay kelebeğim yanlış anladın
vay ben öyle demek istemedim de tarzında bir sürü özür saçmasından sonra affetmemi
bekleyecekti
eve dönsem mi dönmesem mi arasında kaldım
dönsem annem ve kızların yanında onunla nasıl ne şekilde ve onun nesi olarak
konuşacaktım
direk siktir etsem kız nereye gidecekti.
ama yaptıklarının hesabını sormak için yemin etmiştim
bir şekilde bunun hesabını sormam lazımdı
gidip tekme tokat dövsem tarzım değil
suratına tükürsem tükürük bezlerimi yorduğuma bile değmeyecek
bi kaç laf sokup yerin dibine dibine gömsem kendimi sinirlendirdiğime değmeyecek
tüm bunları düşünürken hala bir karara varamadım
sonra amcanın birisi oyun oynarken yanlış oynadığım(fazla taşla bittiğim için)
-kendine gel koçum dedi
çözüm buydu işte
hem oyun için hem ebruya karşı kendim olmam yeterliydi
gece 12 ye kadar oynadık
en son kahveci siktir etti gidin karılarınızla oynayın biraz diye
koskoca köyde misafir olan benmişim gibi nereye gideceğimi bile bilmiyordum
bizim evin yakınına geldim
bir sigara yaktım oturduğum yerde
o bitince bir tane daha yaktım
eve çıktım
annem çoktan yatmış
ebru kızlarla evin çardağında konuşuyor
kız kuzenler hemen tepkiyi verdiler
sen nerdesin
misafirin gelmiş neden gelmiyorsun
hiç kahveye gitmezdin neden gittin bu gece
**gibi tepkilerini gösterdiler
soluk bir suratım vardı
muhtemelen kuzenlerim ebruyu görünce aaa ebru mu gelmiş diye koşup sarılmamı
bekliyorlardı
bunu yapmayacak ben
ve yapmayacağımı bilen ise ebruydu
-hoşgeldin dedi ebru
-hoşbulduk dedim ona bakmadan
-ben lavaboya gideyim diye izin aldım kızlardan
wc ye gittim
20 dk da çakmağı bir kez kullanarak 5 tane sigara içtim
hani yatarlar mı diye bekledim
yatan yok
odaya geçtim
yattım yatağıma
çardaktan konuşma sesleri geliyor ama tam olarak duyamıyorum ne konuştuklarını
ben yattıktan on dakika sonra
kuzenimin birisi geldi odama
-aa yatmış diye tepki gösterdi
bi kaç defa kelebek diye seslendi
ben ses çıkarmayınca gitti
ben uyuyamadıkça onlar konuştu
ses kesilince bende uyumuşum sabah kalktığımda
yüzümü yıkamaya gitmeye korktuğum için biraz daha yatakta kaldım
amk ne sikim işse sik gibi saklanbaç oynuyordum.
annemin hadi kelebek efe kalk artık demesi ile mecburen kalktım
günlerdir bana gösterilmeyen özen ebruya gösterilmişti kahvaltıda
çıkıp gitmek geçti aklımdan kahvaltı yapmadan ama annemin kafası karışır diye oturdum
günaydın diyenlere günaydınla cevap verdim ebru dahil
kahvaltı bitti
kızlar bulaşığa geçti ebru hariç
annemde bahçeye indi çardakta kaldık
ebru ile
ben kahvaltı sonrası sigaram ile çayı içmeye devam ediyordum
ayağa kalktı yanıma geldi oturdu
elime şöyle bir göz gezdirdi.kabuk bağlamış yarayı ima ederek
**-acıyor mu dedi
sağ elimi kalbime götürdüm
-evet dedim ona bakmadan
-öyle demek istemedim ki.valla yanlış anladın.üzgünüm derken ağlamaklıya döndü sesi
ben gayet sakin bir şekilde
-yarın git dedim
-beni affedinceye kadar gitmem dedi
-affedilecek bir şey yok sen haklısın.dedim
-sana dürüst olacam ebru dedim.sakin olmaya çalışıyorum ama elim titriyor.sinirli değilim
sadece heyecandan
baktı merakla dinledi beni.gözlerinin dolu olduğunu görmüyordum ama hissediyordum
-dur burda konuşmayalım başka bir yere gidelim dedi
mantıklıydı.ağzına daha rahat sıçabilirdim
çünkü ebruyu ağlarken görse annem benim ağzıma sıçardı
ayağa kalktım yürüdüm o da peşimden geldi
15 dakika kadar yürüdükten sonra bir yere oturdum o da yanıma oturdu
bir süre sessizlikten sonra
-kelebek dedi
-dur senin diyeceklerin belli ben konuşayım dedim
-benimde söyleceklerim var ama dedi
-ben konuşayım o zaman diyecek birşeyin kalmayacak dedim
-benim sana herzaman söyleyecek bir cümlem var(seni seviyorum) zaten kelebek dedi
-o cümle artık benim için anlamsız neyse boşver dedim.
-sonra beni de dinlemeyeceksen hiç konuşmayalım seni görmeye devam ederim en azından
sessiz sessiz dedi
cebimde iki şimdinin parası ile 17 lira filan vardı beyler
elimi cebime attım hepsini çıkardım dizlerinin yanına koydum
-çok param olsa uzun uzun anlatırdım sana ama bu kadar var.onun için kısaca anlatmam
gerekecek iyi dinle dedim
ağlamaya başladı yüzünü öbür tarafa dönerek
ben konuşmaya devam ettim.
**-gelmişsin hoşgeldin.ama git ebru
ben kimselere söyleyemedim ayrıldığımızı.dedim.arıldığımızı lafını söylerken yüreğime
bişeyler battı.
sen git ben uygun bir dille anlatırım başka bir sebebten ayrıldığımızı.
buraya geldiğinde seni siktir etmememin sebebi annemle beraber oturup ağlamak
istemememden dolayıydı.
beni üzdün.kalbimi kırdın.
ama ben sevdiklerimi senin kadar kolay üzemem
çok büyük yemin ettim senden o söylediklerinin intikamını almak için
buraya gelerek intikam almamı da kolaylaştırdın.
senin gibi birisi olsaydım.
biraz yalvartıp özür dilettikten sonra
yıllardır senin yaptığın gibi seviyor gibi gözükür
ve sen bana iyice aşık olduktan sonra beni deli gibi sevdiğini gördüğüm anda
senin bana yaptığını bende sana yaparak intikamımı alırdım.
beni göt gibi ortada bıraktığın gibi bende seni bırakırdım.
kim bilir belki bilerek başka bir kızla yakalanır
belkide senden yüz puan alınca
nikah masasında
evlenmek istiyor musun diye sorduğunda
hayır kocaman sıfır diye tüm sülalene ve tanıdıklarına rezil ederdim.
ama ben o geçen 5 yılın kusura bakma küfür etcem
amına koyim ki
çok sevmişim seni
deli gibi sevmişim
yıllarca köpeğin olmuşum gönlünün kapısında
bilmediğim duyguları sen yaşattın
kalbimin kan pompalayan bir organdan ibaret olmadığını ispatladın
gidecek tek yerim
düşünecek tek şeyim oldun
çok mutlu ettin beni
ben sevgiye muhtaçken sen çıktın karşıma
hiç balonu olmamış bir çocuk gibiydim seninle tanıştığımda
elime bir balon tutuşturdun
yıllarca heyecanla taşıdım o balonu
aşkın çocuğuydum
nerden bilebilirdim ki balonların bir gün hemde birden bire patlayacağını
ama yine de sağol
sen olmasan belki de hiç balonum olmayacaktı
5 yıl boyunca balon mutluluğu yaşattığın için
kıyamadım sana
git bi daha da gelme
varsın bu aşk benim evim arabam olmadığı için bitmiş olsun
biraz üzülürüm
sonra geçer mi bilmem ama
sahip olduklarıma razı birisi ile de evlenerim
bu arada çok konuştum verdiğim para yeterli gelmeyebilir bu kadar konuşmaya ama borcum
olsun çalışır öderim
yarın sabah git ebru.dedim
ayağa kalktım
arkamdan
beni dinlemeyecek misin
dur
gibi söylemlerine hiç aldırmadan yürüdüm gittim.
**duygular yalan mı lan yoksa
hani nefret ediyordum amk ondan
hani ağzına iyice sıçıp siktir git lan diyecektim
ne oldu amk bana
sadece git diyebildim özetle
nasıl bir insana nefretle git derken
kalbim kal nolursun diye yalvarıyordu ki
aşka nefret nefrete aşk karışınca mı bombok oluyor insanın kalbinin tadı
dur lan kelebek gitmesin amk dedim kendime ayaklarımı frenlemeye çalışarak
ama inadım siklemedi bile kalbimi
yürüdüm
arkama bakmadan bir gölge hissetmek istedim gelsin arkamdan diye ama gelmedi
durdum geri baktım
yüz üstü otururken
belini büküp ellerini yüzü ile yer arasına koymuş
sırtındaki nefes alışlarından ağladığı belli oluyordu
beni tutan şeyin ne olduğunu bilmiyordum ona koşup ağlama dayanamam demek için
onu orda öyle bırakıp gidemezdim ama yanına gidip ağlama da diyemezdim
hem onsuz eve dönmek
bana ebru ile ilgili yöneltilecek bir sürü soru anlamına geliyordu
oturdum bekledim onun ağlamasının geçmesini
uzunca bir süre öyle uzandı kaldı
bir süre sonra ağlamıyormuş gibi gözüküyordu ama
ağlamanın etkisi aldığı derin nefeslerden belli oluyordu
2 saat kadar oturdu
yüzünü arkasına bile dönmeden
arasıra göz yaşlarını silerek
arasıra uzanıp arasıra oturmaya devam ederek
sonra kalktı
o kalkınca bende kalktım biraz daha ilerledim ve onu beklemeye başladım
bana 5 mt mesafeye yaklaşıncaya kadar bekleim sonra yürümeye devam ettim
-dinlemeyecek misin dedi
-hayır dedim
-peki sen bilirsin dedi
onu evin önünde kuzenler karşıladı
onlarla bıraktım onu
gülümsemeye çalışıyordu ama artık bi bokluk olduğunu kuzenler de anlamıştı
ben yukarı çıktım girdim yatağa
hep peki sen bilirsin demesini düşündüm
fazla mı inat etmiştim acaba diye pişmanlık bile duydum
akşam üzeri kalktım yataktan yemeğin hazırlanma vaktine doğru da kaçtım evden kahveye
şansımdan masalar doluydu oyun oynayamadım
kelebekliği bırakıp sinek oldum masaya
amk vakit bir türlü geçmedi
eve gitmeme sebebim ne bok yiyeceğimi bilmediğimden idi
gitsem kiminle ne konuşacaktım ki tek konuşmak istediğim kişi ile yabancılığın
arifesindeydik
gece saat 1 gibi eve gittim
herkes yatmış ışıklar sönük
oysa ben öyle istememiştim
en azından ebru uyanıktırda bir kere görürüm diye düşünmüştüm
eve gelince farkettim ki
hassiktir lan pezevenk bu saate kadar kahvelerde gez ondan sonra kız seni beklesin diye de
dua et
amcıklık bende olduğu için sesimi çıkarmadım
bunları düşünürken kimseyi uyandırmayayım diye de sessiz sessiz hareket ediyordum ki
-kelebek diyen ebru sesinden dolayı
az kalsın donuma işiyordum.
aklım çıktı amk öyle böyle korkmadım
erkeklik bokuna korkmamış numarası bile yapamadım şoktan dolayı
derin bir nefes aldıktan sonra
-evet yatmadın mı sen dedim
-görmeden yatmak istemedim.şimdi yatabilirim.iyi geceler dedi
sana da iyi geceler desemiydim ki.
demedim
önümü göremiyormuş numarası yapıp ışıkları yaksamda bir kez daha yüzünü görsemiydim
ki.
açamadım
mal gibi gittim yatağıma yattım
uyu uyuyabilirsen
saat altıda köy dolmuşu köyden gidiyor
yok abi nefret bana göre değil amk basbaya gitmesin istiyordum
bana dediklerinin hepsini unutmuşcasına seviyordum onu
sanki annemden dayak yemiştim ama yine de anneme sarılmak istiyordum
uyumama çabalarım beni daha çok yordu
sabah kalktığımda ilk işim saate bakmak oldu ama saat çoktan 8 olmuş
sabah kalkar kalkmaz ağlanırmış kendimde gördüm
başka da bi bok yapmadım zaten yatakta kaldım
evde sesin kesildiği bir anda oltaları alıp çay kenarına indim balık avlamak için
sallıyordum ama boşuna amk balık yakalanıyordu çekmiyordum bile
aslında öylesine inmiştim boş boş oturmak için
balığı da bırakıp çayır bir yerde uzandım ana karnındaki çocuklar gibi dizlerimi iyice
kendime çekerek
yayla bensizdi
ben onsuz
nasıl ağlayacağımı bile bilemedim
uzanırken sesler duydum
kafamı hafif kaldırıp baktığımda gelen iki kuzenimdi ama onları boşverip yanlarında
yürüyen ebruya takıldı gözlerim
gitmemişti lan
kuzenler akşama balık yiyemeyiz böyle yatarsan diye dalga geçip beni teğet geçtiler
balık avlamaya onlar indi
ama ebru yanıma oturdu
-otobüsü kaçırmışım dedi
-yarın ben kaldırırım seni dedim
-yarında kaçırırım dedi
inatla ertesi gün demeye gerek yoktu anlaşılan sonsuza kadar kalacak gibiydi
-niye gitmedin ebru dedim
-annene sordum kalabilir miyim diye kal yavrum dedi.dedi
-tamam yarın ben giderim dedim
-bende gelirim o zaman dedi
-niye geliyorsun dedim.
-sen niye benim gittiğim yere sürekli geldin dedi
-hata yapmışım dedim
-biraz hata da ben yapayım o zaman dedi
-sen hata limitini aştın ama dedim
sessiz kaldı
bende konuşmadım
kızlar bu arada yakaladıkları balığı bize gösteriyordu
onların gülümseyen bakışına karşılık bile veremedik ikimizde
-hani hergün denize gidiyordum ya hep sen gelirsin de görürüm seni diye gittim.dedi
sesimi çıkarmadım ama yüreğime bişeyler battı
-evin altında beklediğinde çok yorulma diye ışıkları kapatıp uyuyor numarası yaptım.gidip
dinlenmeni istiyordum ama her gidişinde de sana kızıyordum
bana çiçek vermeye çalıştığında sana dönüp öyle sarılmak istedim ki bir yerlerini kırarım
diye korktum
biraz konuşabilir miyiz dediğinde sus sadece seni seviyorum de yeter aşkım diyecek oldum
hep ama diyemedim
beni ne kadar sevdiğini hiç sorgulamadım
beni sevdiğini biliyordum ki zaten deli dedi
tüm bunları söylerken cümleleri tek tek kurdu.
her cümlesinde neden amk neden böyle yaptın bu oyun ne sikime madem demek istedim
ama kendini nasıl olsa söyler diye kesmedim sözünü
**işin açığını söylemek gerekirse
gerisini siktir et amk
sarılalım barışalım yine sevgili olalım demek istiyordum
tek ihtiyacım olan ebrudan mantıklı bir cevap alabilmekti neden onları söylediği için
konuşmaya devam etti
ağlamanın hem arefesinde hem ertesinde bir surat şekli vardı
bana bakmıyordu ki bende ona bakmıyordum zaten
-sana babamın cebindeki para hep sorun oldu kelebek
bilmiyorum kaç kişi senin hakkında kelebeğe bak
bir tane zengin kızı buldu köşeyi döndü diye düşünüyordur
sen öyle olmasan bile sürekli düşünecekler zaten
sen de sürekli gurur yapacaksın
inatla parasını değil onu sevdim diyeceksin ama inandıracağın kişi sayısı seni hiç bir zaman
tatmin etmeyecek
sana yüzlerce hediye almak istedim bugüne kadar
belkide binlerce
benim gönlümde babamın tüm parasını harcayarak alacağım hiç bir hediye
seni mutlu edemez. hepsinden değerlisin benim için
bana içten içe kızarsın
kıza bak benim bunun gibi pahalı hediyeler alamayacağımı bildiği halde bana neler alıyor
diye gücenirsin diye almadım
sırf bu yüzden senin gözünde orospu birisi olarak anılma riskini alarak seninle beraber oldum
ilk defa.
en değerli kişiye sakladığım hediyemi sadece sana verdim
telefonu teşekkür için aldım
zamanla alışman içinde bilerek askerlik öncesini seçtim çünkü direk versem onu da
almayacağını biliyordum
hep böyle gitsin istemiyorum kelebek
**bunlar hep içimde kalsın istemiyorum
sürekli bunları düşünmek istemiyorum
ne yaparsam yapayım maddiyatımdan dolayı yapıyormuş gibi hissetmek istemiyorum
ben 5 senedir bilmiyor muydum sorduğum sorunun cevabını
benim bildiklerimi senin de bilmeni istediğim için sordum
ben zaten kabullendim öyle sevdim seni
evlendiğimizde başkaları sana sorarsa ne tepki vereceksin
sağa sola yumruk atıp terk mi edeceksin beni babamın parası yüzünden
seni tanıdım sandım ondan sordum
5 senede alışmıştır artık diye sordum
benim bildiğim kelebek
yıllardır peşimden koşan kelebek
sabahlara kadar kapımda bekleyip
annesini babasını askerdeyken bana değişmiş kelebek
öyle bir anda hem de para için bırakıp gitmez diye düşündüm
benim kelebeğim ellerini havaya kaldırır
bırakalım artık şu oyunu hadi öp beni der sandım
demedin
gittin
geri de gelmedin
ben dediklerimden pişman olduğum için yanına gelmedim
seni sevdiğim için geldim
ailemle kavga ederek geldim
onlar mezuniyete gitmemi düşünürken ben seni düşündüğüm için senin yanına geldim
kimin kimi ne kadar sevdiği tartışmasında değilim
sana göre sen beni bana göre ben seni çok seviyorum
senin beni hala sevdiğini bilmesem yanına gelmezdim
dün git derken içten söylediğine inansam giderdim bir daha da gelmezdim zaten
alanyaya geldik
plaja gittik
ne güzel oturduk
sonra öpüştük
hadi eve gidelim dedin
eve gittik yattık beraber olduk
bu kadar basitleşti herşey
elmi tutarken dizlerin titremedi hiç
beni arayıp şarkılar dinletmez oldun
bir sürü heyecanı sandığa kaldırdık
ben istedim ki farkına var bazı şeylerin
hata tek sende değil bende yanlışlar yapıyorum
bende basitliğe uydum
her buluşma teklifine evet demesem buluşmalarımızın değerleneceğini
her yatma teklifine olur demesem sevişmelerimizin heyecanının artacağını
ama düşün
unuttuğundan veya umursamadığından
bana çiçek almayı unutsan
bende sana nerde benim çiçeğim desem içinden geldiği için değil mecburi hissettiğin için
getirecektin
o yüzden başlamak istedim en baştan
5 senedir 100 puanı çoktan aştın zaten
bugünden sonra seni bırakıp başka birisiyle evlenemem ki
puanların sebebi gün sonunda neyi doğru yapıp neyi yanlış yaptığını muhakeme edebilmen
içindi
bunları sana söylerken hep kendimi düşünüyormuş gibi görünebilirim
hep benim mutluluğum üzerine oynamak istediğim bir oyunmuş gibi gelebilir sana
haklısın bu yüzden senden özür diliyorum
ama o gün sorduğum sorular için pişman değilim
kusura bakma ama artık sadece sevgili olmak istedim
iki sevgili diye ansınlar bizi
bir zengin bir fakirle tamlamasınlar bizi
dün git dedin gitmedim
şimdi git dersen yine gitmem
çünkü bu kadar konuşmamı dinlediğine göre hala beni seviyorsun.
bende seni seviyorum kelebeğim dedi.
bir kaç damla sildi gözünden
derin nefes aldı içinde biraz tuttu
ben ne desem diye düşünüyordum
içimden vay amk diyordum tabi
bişeyler diyecek gibi oldum
ama o tüm nefesini verdi
rahatlama nefesi gibiydi bu
belkide siktir git demediğime sevinmişlik nefesiydi
ayağa kalktı
kızların yanına indi
bir süre ne yaptınız yakaladınız mı balık şeklinde sorular sordu
konuştu onlarla
kızların yakaladığı balıklara baktı
kovanın içinde ölmüş olanlara
ayy yazıık diye üzüldü
sonra kızlara hadi gidelim diye baskı yaptı
yanımdan geçerken
-görüşürüz dedi
ben sesimi yine çıkaramadım
bende onun yattığı gibi yattım kaldım
ama ağlamadan
tek sıkıntım ne yapacağımı bilememekti
ama en çok yapmak istediğim şey ona sarılmaktı
kuzenler balıkları yakalayıp dışarı bıraktı
ebru beni yakalayıp orda bıraktı
balıklardan farkım nefes almak için çırpınışlarımı içimde yaşıyor olmamdı
balıklardan daha şanslıydım
çünkü bir kaç fiziksel çırpınışla
ebrumun kol koyların dalabilirdim
dediklerini gözden geçirdim
evet amk fazla gurur yaptık küçük emrah değil küçük kelebek olduk dönem dönem
yine dediği gibi kızı salladığım zamanlarda oldu
tamam sevgimi sürekli gösterdim onun için sürekli bişeyler yaptım
onu mutlu etmek için türlü taklalar attım ama
o ufak ayrınları gözden kaçırmamamı istemiş
bi de işi sürekli aynı yatakta yatmaya çevirmişim
sevgilisi olup yıllarca beraber yatamayanlar var evleninceye kadar onları düşün
elimi tutarken dizlerin orgazm olsun demek istemiş
ne bilim amk bir sürü bok yemişisiz işte ki bunları istemiş
hata benim herşeyi doğru yapıyor olduğuna inanmamdan kaynaklanıyor
geniş bakınca haklı olduğu konular var
diye düşündüm
kendimi biraz alıştırsam da hala sinirliydim bana o para muhabbetini yaptığı için
kalktım biraz daha balık tutmak için
sonra balıklar onları siklemeyip ebruyu düşündüğümü anladılar herhalde ki kancaya taktığım
yeme tenezzül etmez oldular
bende toplanıp eve doğru gittim
kızlar yine toplanmış diğer köy kızları ile beraber
o kadar karının arasına kara murat girse yalan olur mantığı ile yanaşmadım yanlarına
bir kez ebruya baktım
o bu bakışımı kaçırdı
döndüm gidiyordum
kuzen kelebek yemek yemeyecek misin diye sorunca
tüm gözler bana çevrildi
utanıp başımla hayır diyebildim sadece
ebru bana bakıyordu bu kez
gülümsesem gülümseyecek
suratımı assam suratı asılacak halde bana baktı
olay mahalini hemen terk edip
köy meydanındaki piçlerle 9 aylık oynamaya başladım
onlar avaralıktan 9 aylığı 90 aylık yapmışlar ama olsun sıkılmadan oynadık derken akşam
oldu
eve gitme vakti geldi
beni kapıda ebru karşıladı
bi kaç tane olan merdiven basamağına oturmuş
beni bekliyordu
dondum kaldım onu görünce
baktım ok uzun sürecek o bekleyiş içeri geçmek için
yürümeye başladım
onun oturduğu yerden kalan boşluktan geçerken elimi tuttu
bir ayağım alt basamakta
diğeri üst basamakta
bir elim ebrunun ellerinde titrek
diğer elim kendine yer aramakta
aklım kalbim ruhum özüm gözüm
elimi tutanda da
ben nerdeydim
aşkın en ortasında
**top önüme düşmüş.ama rakip oyuncu yerde yatıyor
gitsem kesin gol
ama centilmenlik yapıp topu taca mı vursam
yoksa gole mi gitsem diye tam karar veremediğim için duraksadım kaldım
ebru bu duraksamadan faydalanıp
biraz oturur musun deyince
yoğun baskı sonucu topu taç a attım
yanına oturdum
ondan gelecek tepkileri bekliyorum
sanki bir elimde şemsiye bir elimde mayom var havaya göre hareket edecem
tek korkum şemsiyeyle denize girip mayoyla yağmura yakalanmak
oturduk öyle
bir süre ne o bana bakabildi ne ben ona
nefes alma şekli bile bişey söylemek anlamına gelebileceği bir durumdaydık
-sıfır puanda mıyım hala dedi
aklı fikri oyunda amk hala
-5 puan falan dedim
-elini tekrar tutabilmem için geçerli puan kaç dedi
elime kozları verdi
meydan geniş amk
o kadar da intikam yemini ettik
en azından biraz süründüreyim mantığı ile
-tanımadığın insanlarla böyle mi konuşursun sen. önce kendini tanıt dedim
-ben ebru dedi
-ismin çok sevdiğim birisinin ki ile aynı artı bir puan devam et dedim
-evim yok arabam. arabam yok. işim yok dedi
burda beni acayip sikti beyler. aslında bana ders veren bir cümleydi
onunda kendisine ait bir evi arabası yoktu
ve o da henüz çalışmıyordu. herşey babasınındı amk
—neyine güvenipte benimle tanışmak istiyorsun o zaman dedim
-çalışırım arabamda olur evimde. dedi ve ikinci mesaj geldi
-tamam diyebildim
-bu kendime güvenden bi kaç puan alamaz mıyım dedi
-5 puan daha vereyim dedim
-on puan elini tutmaya yetiyor mu dedi
-tanıştığımıza göre tokalaşabiliriz dedim elimi uzattım gülüşümden piçlik peşinde olduğumu
anladı o da güldü ama sesini çıkarmadı
-güzel miyim dedi
-eh işte dedim
-o eh işte kaç puan daha verir bana dedi
burdan sonra resmen laf oynaşmasına başladık. öpüşmenin ön sevişmesinde gibiyiz
-1 puan dedim
-o kadar çirkinsem yıllarca çok sevdiğim birisi bana hep yalan söylemiş çok güzelsin diye
dedi
-baskı kurmak yok ama dedim
-yaylaya geldim senin için dedi
-iki puan da bu etti 13 dedim
-çok insafsızsın ama biraz torpil yap şu puanlarda dedi
-isyan ve işime karışmak eksi 5 puan dedim.
-gıcık dedi başını diğer tarafa döndürdü.
-artislik yapmak. küfür.trip eksi 7 puan bir puanın kaldı dedim
-başlarım puanına ama haa dedi. sarıldı bana
-vay hanfendiye bak. beni günlerce süründürürken biz hiç bişey demedik.on dakikada yüzlere
çıksın istiyor puanı dedim
-off tamam beni de süründür de mutlu ol o zaman dedi
bir sigara çıkardım yakmaya çalışırken çakmağa üfledi
-yapmasana dedim
-içme sigara dedi
-neden dedim.
-öpüşürken kötü kokuyor dedi
gülme krizine girdim
—nerden biliyon öpüşeceğimizi dedim
ellerini kaldırdı havaya
pis pis sırıtarak ona baktım
sigarayı yaktım bir nefes çektim
-iyi geceler kelebek bey dedi
yanımdan kalktı
-gıcık diyerek
ellerinden tuttum
biraz kuvvet kullanarak yanıma yine oturttum
elini bırakmadım yanımda otururken
başını omzuma koydu
-omzum ağrıyor ebru dedim
-pardon gıcık bey dedi başını kaldırdı. ellerimle başını tekrar omzuma koydum
-öbür taraf ağrıyor başını kaldırmana gerek yok dedim
dizlerime eliyle vurdu yavaştan
-sakat bırakacaksın bir gün beni dedim
-o kadar vurmayla sakat mı olunurmuş dedi
-dizimden bahsetmiyorum ebru felç oluyorum sen yokken yanımda dedim
-ne felci dedi. şaşkınlığından ve heyecanından dolayı
-tüm vücudumda.ne gülebiliyorum.ne yürüyebiliyorum.ne duyabiliyorum.ne
konuşabiliyorum. tüm fonksiyonlarımı kaybediyorum vücudum daki dedim
-çeneyle ayaklar hiç fonksiyonunu kaybetmişe benzemiyordu ama basbaya eksi yüzü verip
gidiyorsun beyefendi dedi
-senin de heyecan fonksiyonun kaybolmuş hanfendi. dedim
-heyecanlandırsaydın sende o zaman dedi
-bak yine ben suçlu oldum dedim
-seviyorsan olacaksın dedi
-bak kaşınma ama dedim
-nasıl kaşıyacaksın dedi. gülerek
-kendime has taktiklerim var dedim
-ben biliyorum o taktiklerini yemem artık dedi
yine gayri ciddileşti muhabbet
** -hadi bakalım dedim. ellerimi kaldırdım tekrar
-intikam dedi
az önce o kaldırınca ben öpmediğim için
-ödeştik mi dedim elimi indirdim.
-evet dedi
tekrar kaldırdım elimi
hani siklemez gibi kafayı yana çevirirler ya aynısını yaptı
-hani ödeşmiştik dedim
-geriden gelip öne geçemez miyim dedi
yani 1 sıfırdan iki bir öne geçti hanfendi aklı sıra
işin sırrını çözmek ve gerçekten öpmek istemiyor mu diye anlamak için yine bir sigara
çıkardım
yavaşca ağzıma koydum
çok ağır hareketlerle çakmağı çaktım
üfler mi diye bekledim
üflemedi amk
yaktım sigarayı içerken hiç konuşmadık
-yatalım mı dedi
-beraber yatmam dedim
-ya ben beraber mi yatalım dedim dedi
-iyi beraber yatmayalım o zaman dedim
-yatmayalım da demedim kelebek dedi
güldüm.
-çok gıcıksın. utandırıyorsun beni dedi
sarıldı gözlerime bakmamak için
-ter kokuyorum sarılma dedim
-bahane bulup durma ikidebir sarılacam işte dedi
-hayır sarılma dedim
-inat ediyorum dedi
-yeterli puanın yok sarılabilmek için dedim
** -söyle ne yapmam lazım sarılabilmek için dedi
biraz düşündüm
-nazıma katlanacaksın bir süre dedim
-tamam kabul ama şimdi biraz mola istiyorum az doyayım sarılmaya sonra nazına devam
edersin dedi
-bu gece komple mola mı versek acaba dedim. yine pis pis gülerek
-amacını biliyorum kelebek efendi dedi. yine tokat yedim amk
ayağa kalktım
ellerinden tutup ayağa kaldırdım
-gel benimle dedim
sokak lambasının biraz loşlaştığı bir yere kadar yürüdük
durdum onu kendime çevirdim
kırmızı kart görmüş oyuncu ile hakem arasındaki anlamsız bakışma gibi bir süre birbirimize
baktık
ellerimi uzattım ikisini birden
iki elini de ellerimin üzerine koydu
bi kaç santim havaya kaldırdım derin derin gözlerine bakarak
-biraz daha kaldırmak için kaslarımı yorma dedim
elleriyle altta kalan elimi kavradı ve biraz daha havaya kaldırdı
kaldırdıkça yaklaştık birbirimize
ikimizde öpüşmeye teslimdik çünkü 180 derecedeydi ellerimizle vücudumuz
ilk hamleyi o yaptı
öpmek için dudaklarını büzdü ve bana yaklaştı
-çok aceleci davranıyoruz.ben hazır değilim henüz ama dedim. liseli kızlar gibi naz yaparak
elin yukardan inip karnıma yumruk olarak gelişini göremedim bile
-biraz daha aşşağı vursan bebeğimizin olma ihtimalini ortadan kaldıracaktın dedim
-seni büyütemedim ki daha dedi
ellerimi kaldırdım
—kaç gol gerideydim ben dedim
işaret parmağını kendi dudaklarına götürüp sus işareti yaptı
benim dudaklarıma yaklaştı
aradaki parmağı çekince aşk annem ebru dudaklarımda günlerdir biriken acı kalıntılarını sildi
yerine en sevdiğim tadı dudaklarıma sürdü
ibnelikten geri kalmayan ben
biraz geri çekilip
-sarımsak mı yedin sen dedim
ama kendinden emin olan sarımsaksız ebru bu defa ensemden kavrayarak iyice kendine çekti
yine o tat
on ile 15 dakika arasında süren öpüşme sonrası
sarıldık
-sana sarılıp yatabilir miyim bu gece dedi
hiç konuşmadan başı omzumda yavaşça eve yürüdük el ele
sonra ikimiz için de ayrı ayrı hazırlanmış yataktan
ebrununkini seçtim olası bir baskın ve yakalanma durumunda sapık olan ben olayım diye
yatakta yerimizi aldıktan sonra bana sarıldı ve göğsüme göhsüme hangisi doğruysa onu
okuyun amk başını koydu
-sadece sarılacak mıyız dedim
-yetmez mi dedi
-yeter dedim
-gerçekten mi dedi
-one night stand a karşıyım ben dedim
-pis pis konuşma git yatağına dedi
uyuyor numarsı yaptım sessizce
sonra yine başını koydu
ellerimi sık sık sıkıp
yüzümü okşadı
**arasıra yanağımdan ve boynumdan öptü
bazen ellerimi dudaklarına götürüp öptü
nefes alışverişi uyku ritmini yakalayınca
bir süre daha yanında kalıp sessizce yanından kalktım alnını öperek
üstünü dikkatlice örtüp yatağıma geçtim
sabah uykusuzluk halinden anlamayan uykunun iyice tadına varmış kuzenlerin kalk artık
demesi ile uyandırılıp
kahvaltıyı yaptık
kızlar ebruyu esir aldılar bir süre konuştular annem komşuya gitti
bende fırsattan faydalanıp uyudum tekrar
uyandığımda neler olmuş neler amk
(burda bırakırdım da edeceğiniz ağır küfürlerden tırstığım için devam ediyorum)
evin önünde bir araba
araba çok tanıdık
ebrunun babasının
aşşağıda konuşma halinde olanlar
ebru annesi ve babası
karşılaşmayı tribünden izleyenler annem ve kuzenler
beleş tribünde ise ben
konuşma tarzlarına uzaktan bakınca nasılsınız hoşgeldiniz gibi değil
basbaya tartışıyorlar gibi
olay mahaline gitmekle gitmemek arasında kaldım
baktım ipler kopacak kabağın benim başıma patlama riskini de alarak gittim yanlarına
-hoş geldiniz dedim elimi uzatarak annesine
konuşmalarının tam ortasına dalarak
-hoşbulduk dediler
pascal nouma misali oyuna girer girmez kırmızıyı gördüm beyler
-bize biraz müsade eder misin dedi ebru
kenara çekildim annemlerin yanına çıktım
-size ne lere kadar uzandı muhabbet kendi aralarında ki
sessizce birbirlerine bağırıyor gibiydiler
biz onları öylece izlerken
hepsi arabaya bindi
araba hareket etti
**top önüme düşmüş.ama rakip oyuncu yerde yatıyor
gitsem kesin gol
ama centilmenlik yapıp topu taca mı vursam
yoksa gole mi gitsem diye tam karar veremediğim için duraksadım kaldım
ebru bu duraksamadan faydalanıp
biraz oturur musun deyince
yoğun baskı sonucu topu taç a attım
yanına oturdum
ondan gelecek tepkileri bekliyorum
sanki bir elimde şemsiye bir elimde mayom var havaya göre hareket edecem
tek korkum şemsiyeyle denize girip mayoyla yağmura yakalanmak
oturduk öyle
bir süre ne o bana bakabildi ne ben ona
nefes alma şekli bile bişey söylemek anlamına gelebileceği bir durumdaydık
-sıfır puanda mıyım hala dedi
aklı fikri oyunda amk hala
-5 puan falan dedim
-elini tekrar tutabilmem için geçerli puan kaç dedi
elime kozları verdi
meydan geniş amk
o kadar da intikam yemini ettik
en azından biraz süründüreyim mantığı ile
-tanımadığın insanlarla böyle mi konuşursun sen. önce kendini tanıt dedim
-ben ebru dedi
-ismin çok sevdiğim birisinin ki ile aynı artı bir puan devam et dedim
-evim yok arabam. arabam yok. işim yok dedi
burda beni acayip sikti beyler. aslında bana ders veren bir cümleydi
onunda kendisine ait bir evi arabası yoktu
ve o da henüz çalışmıyordu. herşey babasınındı amk
—neyine güvenipte benimle tanışmak istiyorsun o zaman dedim
-çalışırım arabamda olur evimde. dedi ve ikinci mesaj geldi
-tamam diyebildim
-bu kendime güvenden bi kaç puan alamaz mıyım dedi
-5 puan daha vereyim dedim
-on puan elini tutmaya yetiyor mu dedi
-tanıştığımıza göre tokalaşabiliriz dedim elimi uzattım gülüşümden piçlik peşinde olduğumu
anladı o da güldü ama sesini çıkarmadı
-güzel miyim dedi
-eh işte dedim
-o eh işte kaç puan daha verir bana dedi
burdan sonra resmen laf oynaşmasına başladık. öpüşmenin ön sevişmesinde gibiyiz
-1 puan dedim
-o kadar çirkinsem yıllarca çok sevdiğim birisi bana hep yalan söylemiş çok güzelsin diye
dedi
-baskı kurmak yok ama dedim
-yaylaya geldim senin için dedi
-iki puan da bu etti 13 dedim
-çok insafsızsın ama biraz torpil yap şu puanlarda dedi
-isyan ve işime karışmak eksi 5 puan dedim.
-gıcık dedi başını diğer tarafa döndürdü.
-artislik yapmak. küfür.trip eksi 7 puan bir puanın kaldı dedim
-başlarım puanına ama haa dedi. sarıldı bana
-vay hanfendiye bak. beni günlerce süründürürken biz hiç bişey demedik.on dakikada yüzlere
çıksın istiyor puanı dedim
-off tamam beni de süründür de mutlu ol o zaman dedi
bir sigara çıkardım yakmaya çalışırken çakmağa üfledi
-yapmasana dedim
-içme sigara dedi
-neden dedim.
-öpüşürken kötü kokuyor dedi
gülme krizine girdim
—nerden biliyon öpüşeceğimizi dedim
ellerini kaldırdı havaya
pis pis sırıtarak ona baktım
sigarayı yaktım bir nefes çektim
-iyi geceler kelebek bey dedi
yanımdan kalktı
-gıcık diyerek
ellerinden tuttum
biraz kuvvet kullanarak yanıma yine oturttum
elini bırakmadım yanımda otururken
başını omzuma koydu
-omzum ağrıyor ebru dedim
-pardon gıcık bey dedi başını kaldırdı. ellerimle başını tekrar omzuma koydum
-öbür taraf ağrıyor başını kaldırmana gerek yok dedim
dizlerime eliyle vurdu yavaştan
-sakat bırakacaksın bir gün beni dedim
-o kadar vurmayla sakat mı olunurmuş dedi
-dizimden bahsetmiyorum ebru felç oluyorum sen yokken yanımda dedim
-ne felci dedi. şaşkınlığından veheyecanından dolayı

2 yorum:

  1. ......SLM TARİK BEN ......
    KARİSİNİ PAYLASMAK İSTEYEN VEYA PAYLAŞMAYI DÜŞÜNÜP YOLLARINI ARAYAN YADA KENDİSİNİN TEK BAŞINA YETEMEDİGİNİ DÜŞÜNENLER ARAYABİLİR 0532 383 09 46

    YanıtlaSil
  2. ......SLM TARİK BEN ......
    KARİSİNİ PAYLASMAK İSTEYEN VEYA PAYLAŞMAYI DÜŞÜNÜP YOLLARINI ARAYAN YADA KENDİSİNİN TEK BAŞINA YETEMEDİGİNİ DÜŞÜNENLER ARAYABİLİR 0532 383 09 46

    YanıtlaSil